Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2004 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
En Büyük Türk Devrimi: Cumhuriyet
CumhuriyetYaşlandı m?
SEKSENİKİNClyılınagirenbircumhuriyetteak-
la gelen ilk soru, "Acaba yaşlandı mı" sorusudur.
Bugünlerde en çok sorulan, herhalde budur.
Şöyle bir düşünürseniz, bizimki. Fransa dışında,
bu kıtanın en yaşlı cumhuriyeti. Daha eski demok-
rasilerelbet var. Ama, demokrasi ile cumhuriyet, iç
içe görünseler de birbirinden farklı kavramlar.
Çartık Rusya'sından kopan Finlandiya'yı biryana
koyarsanız, ingiltere başta olmak üzere, Iskandinav-
ya'dakilerie Hollanda ve Belçika gibi daha önceler-
den kalma birtakım krallıklar var ki, bunlar için de-
mokrasi uzun sürediryaşanan bir gerçek. Genel oy,
yani bütün vatandaşlann seçmen sayılması. çok
eski tarihlere inmese de en azından demokratik ku-
rumların vartıöı, bazılarının bizden önce tanıdığı bir
olgu. Ayrıca, Ispanya. Portekiz. Macaristan ve Ro-
manya gibi, zaman zaman düpedüz faşist rejimler-
le yönetilmiş krallıklar da oldu.
Cumhuriyetin anlamı ise bambaşka: Egemenliğin
falancasülaleden değil, halktan kaynaklandığı, kay-
rıağı böyle olmayan kurumlann tanınmadığı bir re-
jim. Yeter ki, bu kaynak genel oya dayalı seçimler-
le kendi iradesini belli edebilsin. Bizim cumhuriye-
timiz, sonuçta bunu da gerçekleştirmiş olmakla adı
cumhuriyet olup da demokrasi sayılamayacak baş-
ka bir yığın cumhuriyetten de farklı.
Gelip geçen ve numaralandınlan cumhuriyetleriy-
le ünlü Fransa gibi de değil. Anayasası değişse bi-
le Mustafa Kemal'in cumhuriyeti tek ve bir sayılır.
Ama, zoriu bir savaş ve köktenci bir devrimden
kaynaklanan bu cumhuriyetin, kısa dönemler
dışında, yarım yüzyıldır karşıdevrimci iktidarlarca
yönetildiği de bir gerçek. Cumhuriyetin teme! ilke-
leri kemirilerek bugünlere gelindi. Şimdi, sıra bu il-
kelerin, AB kanalından geçirilip bambaşka temel-
lere ve değişik bir egemenlik anlayışına oturtulma-
s/na gelmiştir. Tuhaf olan, bu çelişkili noktaya, yine
bu cumhunyetin kurumlan ve kurallan sayesınde ge-
linmış olması.
Daha da tuhaf olan ise bu cumhuriyete sözde çağ-
daş, ama özde karşıdevrimci bir görünüm vermek
isteyenlerin de aynı cumhuriyetin açtığı ufukiarda
iyi eğitim görmüş olan "Ikinci Cumhuriyetçiler" ol-
masıdır.
Böyle birdurumda, yaşı eskiyen cumhuriyeti ye-
nilemek ve yeniden dirileştirmek için yapılma-
sı gereken nedir?
Bir bakıma çarenin, onu AB'nin yarışçı ortamına
sokmak olduğunu söyleyenler çıkacaktır. Ama,
AB'ye yakınlaşmanın en çok karşıdevrimcilerce öz-
lendiğini ve AB'nin Türkiye'den neler istediğini dü-
şününce, bu yolu tutarlı ve gerçekten diriltici gör-
mek güç.
Aslına bakarsanız, çare, bu cumhuriyeti yeni bir
gençlik aşısıyla dirilestirmektir. Ama, bu aşının baş-
langıçtaki devrimci öz temel alınarak ve günün ko-
şullanna uygun yine aynı ölçüde devrimci eklerie zen-
ginleştirilerek oluşturulması gerekiyor.
Devrimcilik iddiası taşıyan solun cumhuriyetçilik
görevi şimdi budur.
Yekta Güngör OZDEN Hukukçu
M
ustafa Kemal'in Müdafaa-i
Hukuk ruhu ve Kuva-yı Mfl-
liye ateşiyle başlattığı (19
Mayıs 1919) kutsal yürüyü-
şün ereği, Anadolu İhtılâli
Bayrağı nitelığindeki Amasya Genelgesi'yle
açıklanmış(22Haziran 1919). Erzurum (Tem-
muz 1919), Sıvas (Eylûl 1919)kongrelenn-
den sonra Misak-ı .\fiDT>i (Şubat 1920) ger-
çekleştırerek tam bağımsızhğı, özgürlüğü.
ulusal egemenliği ve Türkıye aydınlanması-
nı sağlayacak, Ulusul Kurtuluş. Savaşı'na gi-
rişecek TBMM Ankara'da açılarak (23 Nisan
1920) Cumhuriyet kurulmuş, adı 1921 Ana-
yasası değışıkJığiyle 29 Ekım 1923 "te konul-
muştur. En büyük Türk'ün öncülük ettiği en
büyük Türk Devrimi'dir. Tam bir eşitlikçı
yurttaşlar düzeni ve halk denıokrasisidir. Ku-
rucusunun anlatımıyla (29 Ekim 1933) "Te-
meB Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kül-
rüriidür. Demokratikdevlet biçimi, erdemdir.
Demokrasinin \ önetimdeki adıdır ve yaşama
geçiş biçimidir." Sonuçlan, kazanımlan. ön-
gördüğü atılım ve aşamalarla yeniden varo-
luşun kaynağıdır. Din topluluğundan (üm-
metten) ulusa. kul-köle-tebaadan onur ve er-
dem sayılan hak ve özgürlüklenyle kışilikJı
bıreyliğe. nitelıkli yurttaşlığa yükselten yapı-
lanmanın özüdür.
Ulusal istençle kendmı yönetmek ve gele-
ceğini belirlemek hakkıntn dayanağıdır. Ulu-
sun özgün öğesi olan heryurttaşı devletin sa-
hibi kildığından Atatürk. Türkiye Cumhu-
riyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Uhısu
denir" özdeyışiyle somutlaşan gerçeği açık-
lamış. ıra (karakter) ve anlayış (zihruyet) soy-
luluğunu padişahlık ve halifelik önerilerinı ge-
ri çevirerek bir kez daha kanıtlamıştır.
TBMM'nin yürürlüğe koyduğu (20 Ocak
1921) Anayasa'mn ulusal egemeniıği içeren
1. maddesi, laık Cumhuriyet amacının en be-
lırgın belgesidır. Ölüm fetvası, idam ferma-
nı hiçe sayılarak, güçlükler, yoksunlukJar gö-
ğüslenerek, ayaklanmalar bastmlarak, sap-
kınlıklar (ihanetler) geçersiz kılınarak yoktan
var edilircesine Türk mucizesi yaratılarak ut-
ku(zafer)kazanılmış(30Ağustos 1922), Baş-
komutan'ın "Ordular! Ük hedefiniz Akde-
niz'dir. tleri!" buyruğuyla düşman denize dö-
külerek İzmir Hükümet Konağfna Türk Bay-
rağı çekilmıştir (9 Eylül 1922).
308 sayılı TBMM karanyla saltanat kaldı-
nldıktan (2 Kasım 1922), Lozan Banş Ant-
laşması'ndan (24 Temmuz 1923) sonra 364
sayılı Yasa ile yapılan anayasa değışüdiğiyle
hükümet biçimi olarak benımsenen Cumhu-
riyet 1924.1961 ve 1982 anayasalarında dev-
let biçimi olarak kurumlaşmış, nitelıklenyle
birlikte değiştırilmesının önerilmesi bile en-
gellenerek anayasal güvenceye alınmıştır.
TBMM'ce ilk Cumhurbaşkanı seçilen Mus-
tafa Kemal, 19O5'te Harp Akademisı'ni bi-
tırmış bir kurmay yüzbaşı olarak Bulgar ga-
zeteci -Türkolog Arolof a söyledıklerini,
1906 'da, başta AB Fuat Cebesoy arkadaşlan-
na anlatmış. Erzurum Kongresi sırasında
15/16 Temmuz 1919da MazharMüfrtKan-
su'yanotettirmıştir: *_.Cumhuriyetkurulma-
bdır. Latüı harfleri kullamlmabdır. Kadınlar
tesettürden kurtanlmaİKÜr.- Yepyeni anlayış-
la, yepyenı kurallarla, yepyeni kurumlarla.
yepyeni ınsanlarla, yepyeni bır toplum oluş-
ması bu çağdas düşüncelenn yaşama geçme-
siyle sağlanmıştır.
Başanlar, atıhmlar, kazanımlar, tümünü
kapsayan Atatürk ilkelennin kurumlaştırdı-
ğı Türk Devrimi olgusunun ürünüdür. Mus-
tafa Kemal, ihtilâlle inkılâbı (devrimi) Anka-
ra Hukuk Okulu'nu açış konuşmasında kar-
şılaştırmış(5Kasım 1925), Büyük Söylev'ın-
de ulusal varlığı sona ermış sayılan TürkJe-
rin çektikJeri acılarla verdıklen yaşam sava-
şuu ayrmtılan ve belgelenyle açıklamış (CHP
2. Büyük Kurultayı, 15'20 Temmuz 1927),
TBMM'yi açış konuşmasında da "Cumhu-
riyet özeOikle Idmsesizierin kimsesidir" vur-
gulamasuıı yapmış (1 Kasım 1928), 10. Yıl
Söylev'ınde de yüreğini tüm sıcaklığı ve coş-
kuyla sonsuza alaş içinde ulusuna nıce yıldö-
nümlerini kutlama dileğınde bulunmuştur.
Halkın egemenliği...
PENCERE
Kişisel baskıcı, dinsel yönetim (teokratik mo-
narşi) yerine demokrasıyi amaçlayan ve ya-
şama geçiren Cumhuriyet kurulmakla çok
dilli, çok ırklı. çok dinli, çok hukuklu birkar-
maşadan ulus düzeyine gelinmiş, yurt bilin-
ci. bağımsızlık, özgürlük ve hak düşüncesi in-
sanlık niteliklerinın olmazsa olmaz koşulu
sayılmıştır. Laiklik yeni bir dünya göriişü,
toplumsal banşın, ulusal dayanışmanın daya-
nağı. demokratik yapının kaynağı olarak be-
nimsenmiştir. Askerlıkten sıyasete, eğitim-
den ekonorruye, sanattan spora her alanda atı-
hmlar "Yaşamda en gerçek yolgösterici bitün-
dir" özdeyişıyle yansıyan anlayışla gerçek-
Ieşmiştir. Halkuı egemenliğinin simgesı Cum-
huriyet, ulusal onurumuzun bayrağıdır. Dın
bağı yenne ulus bağı yeğlenmiştir. Bilim dev -
leti oluşmakla, en yüksek siyasal kurumu
edinmekle ulusal istenç, kararlılık ve bilinci-
mizin seçkin eserine kavuşmuş olduk. Ata-
türk'ün düşünce, bilim, teknik donanımlı, be-
denen güçlü, yüksek ıralı koruyucular istedi-
ğini anlatırken düşüncesi, bılgisı ve ınancı
özgür gençler yetiştirmesi gereğine değin-
mesi özellikle günümüz için çok anlamlı bir
uyandır. Gerçekten Atatürk Gençliği"nm ül-
küsü (ideali) Türk DevTİmi'ni bir tüm olarak
koruyup savıınmaktu'. Bu duyarhk ve özen,
bu sorumluluk ve yükümlülük geleceğimizin
en sağlıklı gü\ encesıdir.
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ödün veril-
mez ilkelennın kavnağuıı oluşrurduğu Cum-
huriyeti, çıkarcı numaracılardan, sahte Ata-
türkçülerden, tüm düşmanlanndan korumak
voırttaşlık ve insanlık borcumuzdur. Unutma-
yalım ki, ulusal varlığımızın, bağımsızlığımı-
zın, yüce onurumuzun kutsal simgesidir, en
büyük ulusal değerimiz ve başlıca dayanağı-
mızdır.
Cumhuriyet, Her ŞartAltında Bağımsız Kalmayı Gerektirir!
Prof. Dr. Mlizaffer ERYILMAZ Çankaya Belediyesı Başka,
ADAM YAYINLARI
1 Kasım Harf Devrimi'nin yıldönümüdür.
Kutlu olsun.
HARF Dr/mwı
3ONUÇIAR1
Daha önce
Kültür Bakanlığı'nca
yayımlanan
İSA ÖZTÜRK
HARF DEVRİMİ
VE
SONUCLARl
Gözden geçirilmiş yeni baskısı
bütün kitapçılarda.
Te! 0212 272 M İ1 pbx Faks: 0212 272 83 35 e-maıl adamgada net tr
C
umhuriyetin 81. yı-
hnda Cumhuriyetin
eşsiz degerini birkez
daha tatmak, onun bize son-
suzluğunu içeren aydınlık
ve ferah yüzünü bilmek için,
içinde doğduğu ve ilan edil-
diği günleri unutmamahyız.
Osmanirnın son demle-
rinde, yıkımlann peşi sıra
sürüklediği. Mondros gibi
ağır teslımiyet koşullannın
ve bitmez tükenmez yeni
şartların sürekli birbiçimde
dayatıldığı elverişsiz koşul-
lar içinde harap ve bitapdüş-
müş bir ülke söz konusuy-
du. Karamsarlığın. yenilme-
den yenilmişliğin psikoloji-
sinin dört bir yanı sardığı
ortamda bir ulusu kurtuluşa
çagırmak ve bu kurtuluşun
bayraktarlığına soyunmak
öyle kolay bir iş değildir.
Cünkü bu işe kelle koltukta
girişenler günlerin. aylann ve
yıllannzorlu labirentlerinde
geleceği bir oya gibi işleme-
nin sabn ve heyecanıyla yü-
rüyorlardı.
Padişahm taht. çevresin-
dekılerin ıkbal peşinde ol-
duklan bir ortamda Musta-
fkKemal, halkın azmineyas-
lanmaktan başka bir çözüm
şekli olmayacağuu görmüş
ve ona uygun teşkilatlanma-
ya gitmişti.
Mütareke basını denilen
ve teslimiyetçiliği iş edin-
miş kimseler ise işbirlikçi
Istanbul hükümetinin göze-
timi ve denetimi altında, gi-
rişilen işinanlamsızlıgını ve
felaketi daha da büyüteceği
endişe ve korkusu ile Kur-
tuluş Savaşı'na saldınp du-
ruyorlardı. Burada AttilâÜ-
han ve Hasan Pulur'un or-
tak bir dikkatle eğildiği ve
teslimiyetçiliği teorize eden
ÖmerKazinı'ın, Ulusal Kur-
tuluş'un ortasında, 1921 'de
yazdığı 'Kemalist Macera'
başlıklı çalışmanın, 'man-
dacıhğı' tek çözüm gören,
yeni bir savaşı intiharla eş-
değer sayan yaklaşımuu ha-
tırlatmakta yarar var.
Çünkü mandacdık, 'Yais-
tiklai, ya ölüm' diyenlenn
direncine karşı birkorku. bir
başka güçten 'imdaf sinya-
li beklemektir.
Eskiden yedi düvele kar-
şı koymaya çalışan Türkiye,
bugün girdiği uluslararası
ilişkiler yumağında kendi-
sini ka\t)ederek. kendisine ait
renkleri soldurarak, dahası
kendi renkleruıi kendi eliy-
le soldurarak, ezik ve yenık
çıkmaya zorlanıyor. Çünkü
yaslanılan zihniyet, içinde
yer alacağımız güç blokla-
nnda her ne pahasına olur-
sa olsun yer almayı dayatı-
yor. Oysa sorunbu güç blok-
lanna gözü kapah birbiçim-
de girmek değil, kendimiz
kadar. bu ülkenin esenliği
ve yurttaşlanmızın mutlu-
luğu dolayımında 'nasılyer
ahnacağı
1
sorusunu sürekli
sormada düğümlenmekte-
dir. Unutulan ve bize unut-
turulmava çalışılan hassas
nokta burasıdır.
Gerçekten de geçmişle bu-
gün arasında güçlü bağlan-
tılar kurabilir miyiz? Geç-
mışte Milli Mücadele'nin
gözü karalığını karalamaya
çahşanlann sırtlannı daya-
\acaklan güç aramalanyla;
bugünün her şart altında. her
türlü tavizi, "aman bizi içle-
rine almazlar' korkusuyla
verenlerin ayıu teslimiyetçi
öze dayandıldannı söyleye-
bilir miyiz? İbn-i Haldunu
izleyerek bir tür tekerrür.
devTevi bır durumdan bah-
sedebılir miyiz? Maddi ya-
şamın yeniden üretimi çer-
çev esinde elbette bir tekrar-
dan bahsedemejiz. Ama söz
konusu edilen zihinsel inşa,
zihinsel yapılanma ve ko-
numlanış ise, böyle bir izi
bulmak. hatta tekrardan bah-
setmek mümkün.
Cumhuriyetin ideolojisi
nı
Mustafa Kemal'in 'Bağım-
sdık benim karakterinıdir'
sözünde en özlü ifadesini
bulmuştur. Kendi kaderine
kendisi hükmetmek Cum-
huriyetin büyük kurucusu
ve arkadaşlanrun en büyük
ideali değil miydi? Peki bu-
gün hangi sularda yüzüyo-
ruz? Cumhuriyetin her şeyi
bu ülke için, bu ülkenin yurt-
taşlan için yapan vakur ve ay-
dınlanmacı çizgjsinin yerin-
de şimdi yeller esiyor. Cum-
huriyetin ruhu, hamasetin
ruhu arasıda kayboluyor.
Şimdi ne yazık ki, Türk in-
sanına güvenen, yapımıası
gerekenleri Türk insanının
mutluluğu, refahı ve çıkan-
na uygun bir biçimde tasar-
layan Cumhuriyetçi kadro-
lann bize bıraktığı mirasın
uzağına düşmüş bir Türki-
ye, başı öne eğdirihniş bir
Türkiye ile karşı karşıyayız.
Ama biz 'Baştn öne eğflme-
sin' diyor ve ülkemızin ba-
şını öne eğen ideolojik tek-
rarlann, kararsızlıklann ve
yanlış tercihlerin yann geti-
receği malum sıİantılanna
karşı, cumhuriyetçi ruhun
dirim aşılayan boyutlannı
güncellikle tarihin kavşak
noktasında buluşturarak bu
sıkıntüara karşı hazırlıklı ve
donanımlı olmalıyız.
Ümmet olmanın tek bo-
>ııtlu dünyası, evrensel ak-
Iın rehberliğinde ulusalcı-
lıkla değiştirmeye ayarlı
Cumhuriyet, ilk yıllannda
büyük ve muazzam devrim-
lere imza attı. Eğitimi, sos-
yal yaşamı, siyasal yaşamı
tepeden tırnağa değiştiren
hamlelerin zamanlamasının
halkın içinde bulunduğu ko-
şullarla örtüşürlüğünü, bugü-
nün penceresınden dünün
dünyasına baktığımızda da-
ha iyi görüyor ve anlıyoruz.
Kadınlan -miras. seçme
seçilme hakkı. işyaşamı vb.
konularda- toplumun eşit,
bireyleri haline getiren Cum-
huriyetçi düşünce esasında
Rousseau'cu anlamda, yurt-
taşlar arasında eşitlik yara-
tan ve hepsinin 'aynı hak-
lardan' yararlanmasını da
gerçekleştirmiyor mu? Bu-
nun anlamı üzerinde düşün-
mek gerekir. En basitinden
1934'te Türk kadınlan seç-
(
me ve seçilme hakkını elde
ederken, Fransız kadınlan-
nın bu hakka ancak 1948 "de
kavuştuğunun altını çizmek-
le yetinelim.
îdare-i maslahatçı, 'hayır-
hah' birtutumla ilgisi olma-
yan, toplumu çağdaş uygar-
İıkla buluşturmaya yeminli
Mustafa Kemal, cumhuri-
yeti ilan ederken, onun top-
luma katacaklannı da çok
iyi hesaplamıştı. Bunu, ta
1921 'de, veni anavasava ko-
nulan Milli Egemenlik ılke-
sinde ve orada saltanat ma-
kamının boş bırakılmış ol-
masından da görebilıriz. 1
Kasım 1922 yılında salta-
natın kaldınlması, 13 Ekim
1923 'te Ankara'nın başkent
üan edilmesi üs Cumhuriye-
te giden yol iyice beürgin-
leşmışti. Cumhuriyetin ila-
nından birkaç ay sonra (3
Mart 1924) halıfeliğin de
kaldınlması, Mtısafa Ke-
mal'in eski rejim özlemı çe-
kenlere yönelik mesajlany-
dı. Avrupa'nın pek çok ül-
kesinin demokrasi dışı re-
jimlerle yönetilmeye baş-
landığı yıllarda Atatürk, çok
partili sistemı deniyor. dün-
ya ekonomısındekı büyük
buhrana karşı planlama ve
ulusalcı ekonomiyi işletme-
ye yönelik bir dizi adımı an
arda atıyordu. Yine Cumhu-
riyetle birlikte otoriter ve to-
taliter sistemlerın hıçbirisin-
de görülmeyen farklı düşün-
sel kaygılan içeren akımla-
rın boy verdiğiru görmekte-
yiz.
Arslan Ka>nardağ'ın da
işaret ettiği, 1923'teMeşru-
tiyet'ten bu yana "Baücıhb-
ğı' ile ünlü 'İçtihad' dergı-
sinin -kı kurucusu Abdul-
lahCevdet'tir- yayımını sür-
dürmeye devam etmesi, Zi-
.vaGökalp'Ln aynı yıl içinde
sosyolojiye yaslanan 'Kü-
çük Mecmua'sı, Konya'da
1924'te yayımlanmaya baş-
layan ve pragmatizm karşıt-
lığıyla dikkat çeken 'Yeni
Flkir' dergısinin ortaya çık-
ması ve 1926 yılında yayın
hayatına atılan 'Hmaf der-
gisini' tekdüze bir düşünce
biçiminin dayatılmadığının
göstergesi sayabilınz.
Hayat dergisinde Cumhu-
riyet için düşünsel bir zemin
yaratıhnası kaygısı önplan-
da turuluyor ve olaylar üze-
rinde düşünen a>dınlannvar-
lığının Cumhunyet devrim-
lerini ulusal duygularia. yük-
sek insani düşünceleri tem-
sil etme gücüne dikkat çeki-
liyordu. Bu dergilerin ardın-
dan ya\imlanan 'Febefevetç-
timaiyat'. 'Felsefe Yilljğı',
'YeniAdam'. 'îşMecmuası1
'
vb. savısız yayın organından
bahsedilebilir. Böyle bir or-
tamın olduğu yerde tek ses-
ten bahsedilemez.
Cumhuriyet. aslında in-
sanı toplumsallaştıran, top-
lumsalİaştınrken onlan hak
ve özgürlükler içinde tutan,
yurttaşlann farklılıklannı
denge içinde genele yerleş-
tiren, yurttaş kimliğini başat,
aiJe, akrabalık, vb. alt kim-
Ukleri bu bağlam içinde de-
ğerlendiren, ulus-devletçi
bir yapılanmanın ışığında
kavTanabilir.
Cumhuriyetçi düşünsel
yapı bireyin çıkarlannı. ar-
zulannı ve vönelımlerini te-
mel alır, öte yandan toplu-
mu sadece çıkarlann anlık
birleşimi olarak görmekten
de özenle kaçınır. Bireyler
arasındaki ilişkilerde, akış-
kanlık ve sıklık ivmesi artan
bir katılunı ve bununla bağ-
lantılı olarak daha rafine bir
kültürel geçışe aracılık eder.
Bunun gerçekleşmesi ise Er-
nestGellnerlarafından bire-
yin siyasal kımlık kazanma-
sı ve ulusal kültürün hâkım
duruma geçmesi olarak ad-
landırılır Bu topraklarda
Cumhuriyet. bütün bunlan
gerçekleştırirken Madolu
insanının kendisine. kendi
benliğine yönelmesinin, ulu-
sal kültürü özümsemesinin
ana motoru ve bu toprakla-
nn gördüğü en değerli hazi-
ne olma işlevini görmüş ve
G.Bruno'nun "HepimizlMr-
birimcd kardeşler gibi seve-
Ihn" sözüne uygun bir tutu-
ma yöneltmeyi amaç edin-
miştir. Bu ^oizden Cumhu-
riyeti kuranlara şükran du-
yuyoruz. Cumhuriyet,
'Yaşasın Cumhuriyet' ses-
leri arasında ilan edilmişti.
Bugün aynı coşkuyla bız de
•Yaşasın laik. demokratik
"Cumhuriyet" diyoruz.
Kurtuluşun Onkoşulu!..
Geçen gün bir toplantıda memleketin halini an-
latıyordum, dinleyenlerden biri söz aldı:
"- Umutsuzlukyok.." dedi.
Yanıtladım:
- Anlattıklarım. umutsuzluğun değil, acı gerçek-
lerin dile getirilmesidir.
•
Mustafa Kemal Atatürk, 'Büyük Nutuk'ta sö-
ze nasıl başlar:
"1919 senesi Mayısı'nın 19'uncu günü Sam-
sun'a çıktım."
"Vaziyet ve manzarai umumiye."
Durumu ve genel görünüşü birinci sayfasında özet-
liyor. 'Büyük Nutuk'un ikinci sayfasında şöyle bir
başlık vardır:
"Mukabil halâs çareleri"
(Karşı kurtuluş çareleri)
Ve devam edilir:
"Vaziyetin dehşet ve vahameti karşısında, her
yerde, her mıntıkada (bölgede) birtakım zevat (ki-
şiler) tarafından mukabil halâs çareleri düşünül-
meye baştanmış idi. Bu düşünce ile alınan teşeb-
büsat (girişimler) birtakım teşekküller (kuruluşlar)
doğurdu."
Gerçekliği tüm çıplaklığıyla dile getirmek, soru-
nu çözmek için ilk yapılacak iştir.
•
Peki, Cumhuriyet'in 81 "inci yılında 'gerçeklik'
nedir?.. Çok kısa ve çarpıcı bir yaklaşımla diyebi-
liriz ki Türkiye dünyanın emperyalizm tarafından sa-
vaşa boğulmuş bölgesinde iradesini kullanamaya-
cak bir konuma düşürülmüştür.
Bugün Ankara, Osmanlı'nın son dönemindeki
Istanbul'dan beter durumdadır.
Üç erk tepemızdedir:
IMF.
ABD..
AB..
1) Ekonominin yönetimi, IMF'nin elindedir; An-
kara dış odaklarca ne buyrulursa onu yapmak 'de-
rekesi'ne düşmüştür: kılını kıpırdatacak hali yok-
tur.
2- ABD daha başından beri AKP iktidannı avu-
cunun içine almıştır..
3) AB'nin durumu daha ilginç!..
Bu örgütün laik ve demokratik kurallar temelin-
de bir uygariık oluşumunu simgelediği kesindir;
Türkiye bu uygariık hedefine yönelik pusulayı Ata-
türk'ten beri benimsemiştir; yol haritamızı değiş-
tirecek değiliz...
Ancak AB patronlarının Türkiye'ye yönelik ta-
lepleri laik ve demokratik uygariık haritasının dışın-
da bir tarihsel ve siyasal hesaplaşmaya dönüş-
mektedir...
Ermeni soykınmı iddiası sanki AB'nin davası gi-
bidin Sevr'den miras bölücülük ve azınlık davala-
n gündeme girmiştir; Kıbns Rumları ve Yunanistan
isteklerinin AB içeriğiyle ne ilgisi vardır?,.
•
Türkiye'nin tepesindeki bu üç erk, Cumhuriye-
tin önyargısız yaklaşımıyla teraziye vurulmalı, "va-
ziyet ve manzarai umumiye " gerçeği görülmelidir;
'hacir' altınaahnmış, bağımsız iradesini kullanamaz
duruma düşmüş bir ülkenin uman olamaz...
Atatürk'ün dediği gibi bugün 'her yerde ve her
bölgede kurtuluş çareleri düşünen kuruluşlar'\n bir
araya gelip birleşmeleri, atılacak ilk adımın önko-
şuludur.
OO YESfL ELMA
IJ-t* UkSin /12-1*
299U
EOEB3EBİSSBD
SiCiLYA 390atiasjet 4+ora •"•'
:
-
:
'"'
:
YUNANİSTAN 2 9 9LÜKS OTOBUSLei l i M-UKASM • IKI.T,».:.:.»!»»^
Sparta Prag - FENERBAHCE