17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 2004 SA HABERLER DUN1ADABUGUN AÜ StRMEN Tiirk Memet Nöbete' Uğur Mumcu, sık sık değil ama, arada sırada soy- lenirdı: - Bu uğursuzlar beni öldürtürler, bir şey değil, ço- luk çocuğum ortada kalacak... Aslında ölüm tehlikesi değildi onu ürküten, pek akıl alır gibi olmasa da, bu durumu mesfeğin bir ris- ki olarak aJgılar ve hiç kuşku yok ki, üzülse bile korkmazdı. Ama, gazeteciliklerini, servetlerini arttırmak; ka- lemlerini. sınıf atlamak için kullananlar gibi olma- yıp, ardından bir şey bırakmayacağı için, kalacak olanlar adına endişelenirdi. Uğur Mumcu, hem yanılmadı, hem yanıldı. Uğur- suzlaronu öldürdüler, başka uğursuzlar da, ölümü- nün üstüne esrar perdesinin çekilmesine yardımcı oldular. Türkıye Cumhuriyeti Devleti, ülkemizde terörün bir numaralı hedefi olduğu herkesçe bilinen, bilin- mesi gereken Uğur'u koruyamadı, daha doğrusu korumadı. Yalnızca, devletin erkini ellerinde tutanlar, "Eğer kendim için b/rşeyistiyorsam namerdim" yollu, "na- mus sözleri" verdiler. Herhalde hıç kimse çık/p da o namus sözlerinin tutulup tutulmadığını soracak değildir. Evet, Uğur Mumcu yanılmamıştı. Ama aynı za- manda da yanılmıştı. Çünkü kalemi, çoksatar eser- leri, yaşadığı sürede olduğu gibi, ölümünden son- ra da, Güldal Mumcu'nun da basiretli davranışıy- la ailesıni rahatça geçindirdi. Oğlu Özgür, Galatasaray Universitesi Hukuk Fa- küttes/'nde as/stan oldu, mastınnı tamamladı, dok- torasınj hazıriıyor. Kızı Özge Bılkent Uluslararası llişkilerBölümü'nü bitirdi, şımdı mastınnı tamamlıyor. Güldal Mumcu ee bize UğurMumcu'nun tüm eser- lerini kazandırmanın yanı sıra, onun ilkelerine bağ- lı genç araştırmacı gazetecilerin yetişmesine kat- kıda bulunan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazeteci- lik Vakfı'nı yönetiyor. • * • um:ag'ın son yayını, Uğur Mumcu'nun 1990Ağus- tos'u ile, öldürüldüğü 2003 yılı 20 Ocak'ına kadar geçen süre ıçinde Körfez Savaşı, Ortadoğu, Türki- ye'nin konumu ve Kürt sorunlarını içeren yazıların- dan oluşan "Türk Memet Nöbete". Bu aynı zaman- da Uğur'un ölümünden sonra yayımlanan on be- şinci, bütün eserieri arasında kırkıncı kitabı. Günümüzden on dört yıl önceye kadar uzanan bu yazılarda, bugünü hazıriayan dünkü aymazlık- lan, hatta ihanetleri, 12 Eylül'le biriikte boy atan "mütareke basını"nın, kamuoyuna nasıl o zaman da bugünkü masallan anlattığını görüyorsunuz. Uğur Mumcu'nun bu yapıtını alın, okuyun ve bir başucu kitabı olarak saklayın derim. • • • Uğur, ünü sınır dışına taşmış, konusundaki yet- kinliği yabancı uzmanlar tarafından kabul edilmiş, ilgilendiği konularda, özellikle terör alanında, sık sık bilgisine başvurulan bir araştırmacı gazeteciy- di; araştırmacı gazeteciliğin artık Türkiye'deki sım- gesi olmuştu. Ona bu nitelığini sağlayan özellikleri arasında, yorulmak bilmez bir çalışma gizilgücünü (potansi- yel), sürekli sorgulayan aklını, titizliğini sayabiliriz. Ama bütün bunlar da yetmıyor. Gerçek bir araş- tırmacı gazeted olabilmek ıçın herşeyden önce, mes- leğe başlamadan önce edinilmiş sağlam bir kültür de zorunlu. Aynca olaylan yalnızca oluştuğu an ile sınırfı ola- rak görmeyip, geçmişinden alıp, gaieceğe doğru da taşıyabilen, sağlam bir tarih kültürüne de gerek var. Uğur'da bunlann hepsi mevcut. Uğur Mumcu sağlam hukuk küttürünü, Ankara Hu- kuk Fakültesi'ndeki eğitimi yıllannda almış, asistan- lık ve avukatlık döneminde pekiştirmiş. Tarih bilgisi ise gerçek bir Cumhuriyet çocuğu olarak, daha okul yıllanndan başlayıp, ömrünün sonuna kadar süren bir ilginin sonucu olmuş. O yalnızca, dil öğrenmek için birkaç aylığına In- giltere'de lısan eğitimi görmüş; onun dışında ne yabancı bir okul var ne de yabancı bir ülkede eğitim, Uğur'un bu kitabını okurken, Cumhuriyet eğitiminin gereği yerine getirildiğinde neleri başarabildiğinin, ne gibi ürünler verecek düzeyde olduğunun bir ör- neğmi de gördüm. Tekrar ediyorum, birçok açıdan ilginç bir yapıt. Bugünlere ışık tutuyor. asirmen(a cumhuriyet.com.tr CHP'li Ören'e yanıt verdi Annç:Ziyaretçüere türbanyasağıyok AıVKARA(Cumhuri- yet Bürosu) - TBMM Başkanı Biilent Annç. Meclıs Içtüzüğü'ne göre ziyaretçilerin Mecüs'e türbanla giremeyeceği- ne ilışkin düzeniemenin buluamadığını belirtti. CHPMılletvekıliHa- san Oren, Meclis"e gelen türbanJj ziyaretçileri bir soru onergesıyle günde- megetirdi. Dışışleri Ko- misyonu'na tiiıt>anJa ge- len öfrencininkendi uya- nsıyla toplantıdan çıka- nldıfını. provokasyon amaçlı bu tür olaylann ileride yinelenmemesi için kurallara ilişkin ge- rekli jçıklamanın yapıl- ması zorunluluğunun doğdjğunu vurgulayan Ören.bu konuda Bülent Arınç'tan bilgi ıstedi. Arnç,TBMMÎctüzü- gü'nüı başkan. görevli kâtip jyeler, milletvekil- leri, bakanlar, Meclis per- sonebve diğer kamu per- soneLnın Genel Kurul Salona'ndaki kıyafetle- rmidizenlediğıni bildir- di. tçtüzükte Meclis'e ge- len ziyaretçıler ve genel kurulu izleyen dinleyici- lerle ilgili birhüküm bu- lunmadığını belirten Annç, ziyaretçi ve dinle- yicilerle ügili, devrim ya- salan arasındaki Şapka îktisası Hakkındaki Ya- sa, Tekke ve Zaviyeierie Türbelerin Seddiğne ve Türbedarhklarile Bir Ta- kım Ünvanların Men ve ÜgasınaDaırKanun, Ba- zı Kisvelerin Giyileme- yeceğine DairKanun hü- kümleriyle bunlann uy- gulanmasına yönelik ge- nelge. karar ve emirlerin uygulandıgını savundu. Annç,Hasan Ören'in "TBMM'nin hangialan- Janna türbanla girilir, hangi alanlanna giril- mez" sorusuna karşıltk, "Ziyaretçilerin Mecfis'e türbanla gireıneyeceğine dair bir düzenleme bu- lunnıamaktadır. Meclis çanşanlan ve dışandan görevle gelenler için ise yüriiıiüktekimevzııatuy- gulanınaktadır n dedi. BİHDK'nin AKP'yi rahatsız eden Türkiye'de İnsan Haklan 2004' raporunu açıklıyoruz Hükümet'e serteleştiıi• AKP'nin diyalog demokrasisi kavramına kapalı olduğu vurgulanan însan HakJan Danışma Kurulu'nun raporunda, hükümet üyelerinin açıJdama ve tavırlanyla Meclis'in saygınlığına da gölge düşürdüğü belirtildi. Raporda sorunların çözümü İçin öneriler de sunuldu 'Tek paıii lıâkiıııiyeti önlenmeli' Rapor taslağında, sorunlann çözümü için öneriler şöyle sıralandı: • Yasama organuu yürütme organı karşısında özerk hale getirmek ve milletvekillerini başbakan karşısında sürekli bakanhk bekleyen konumdan çıkarmak için, yeni anayasal hükümJere ihtıvaç bulunmaktadır. • Parlamento'da tek partinin mutlak hâkimiyetinin önüne geçmek için, seçün sistemi demokratikleştirilmelidir. • Milletvekili dokunulmazhğını, (sorumsuzluk dışında) fiilen mutlak hale getiren anayasanın 83. maddesi yeniden yazılmaü, milletvekilliği statüsüne giren kişiler, hukuk karşısında ayncalıkiı konumdan çıkanlmalıdır. • Yargı bağımsızhğı ve güvencesini zedeleyen hükümler anayasadan ayıklanarak yargı erki yeni hükümlerle takviye edilmelidır. • Devletin bütün kurumlannm, organlannın ve her düzeydeki görevlinin yasallık ilkesi dışına çıkması önlenmeli; devlet organlan, çeteleşme şaibesinden kurtanlmalıdır. • Devlet organlan, yasa ve/veya yönetmeliklerle oluşturulmuş olan insan haklan birimlerine ilişkin düzenlemelere saygı göstermeli; söz konusu birimlerin amaçlan doğrultusunda çalışmalaruu engellememelidir. İLHANTAŞCI ANKARA - Başbakanlık insan HakJan Danışma Kurulu nun insan haklanna ilişkin hazırladığı rapor taslağında, AKP'nin diyalog demokrasisi kavramına kapalı olduğu vurgulanarak devletin demokratik konumundan uzaklaştınldığına dikkat çekildi. Iktidar üyelerinin açıklama ve tavırlanyla TBMM'nın Hükümet denetlenemiyor- Hükümeti denetleme yetkisine sahip tek organ olan TBMM. bu işlevini yerine getirmekten kaçınmaktadır. Yasa çıkarma işlevini de fiilen hükümet yerine getirdiğine göre, Cumhurbaşkanı'nın anayasaya uygun bulmadığı yasalan geri göndermesi. ancak dolaylı biçimde ve kısmen hükümetin denetlenebilmesı anlamına gelmektedir. Böyle bir denetimin etkisi, kimi zaman bir virgül ile sınırlı kalabihnektedir; zira başbakanın. hatta bir bakanın TBMM üyelerine, "Virgülüne bile dokunmadan aynen oylayın" şeklinde telkınde bulunması yeterli olmaktadır. Yürütme organı, sadece idari işlem ve eylemlerle değil, -örtülü biçimde de olsa- aynı zamanda yasa yoluyla çeşitli hak ve özgürlükleri zedeleyebilmektedir. iktidar siyasal bunalım çıkarıyor: Anayasal düzenimize göre erkler aynlığı, parlamenter rejim ekseninde oluşturuhnuştur. Ne var ki, işleyiş anayasal yapıyı tamamen başkalaştırmıştır. Bu, öncelikle bir demokrasi sorunu olarak karşunıza çıkmaktadır. Ancak sorun bununla sınırh kahnayıp aynı zamanda devletin organianna, hatta devlet bütününe ilişkin bir soruna dönüşme eğilimi taşımaktadır. Sürekli denebilecek periyodik krizler, siyasal istikrar eksiğinin devam ettiğini göstermektedir. Ne yazık ki, siyasal bunalımın temelüıde çoğu zaman, istikrarlı hükümetin kendisı ver almıştır. Başörtüsü, imam hatiplerle ilgili düzenleme. Yükseköğretim Kanunu, tren kazası, TCK tasansı ve zina konusu, 2004 Türkiyesi'nde ortaya çıkan siyasal bunalımJann ana halkalannı oluşturmaktadır. İlahî güce sığındılar. TBMM'nin hükümeti denetim yollanndan soru dışında, 2003-2004 yasama yılmda Meclis soruşturması, sadece eski bakanlar aleyhine işletildi. Ulaştırma Bakanı aleyhine veriien gensoru önergesi ise tren kazası, teknik ve bilimsel açıdan açıklanarak değil, ilahi güç kaynak gösterilerek reddedildi. Ret oyu ve bunun gerekçesi, üç açıdan dikkat çekıci; kamu hizmeti gereklerinin anlaşılamamış olması, teknik bilimsel açıdan bakış zaafı, dolaylı olarak bilün ve araştırma özgürlüğüne mesafelı bir yaklaşım. En vahimi ise kaynağını haiktan alan bir iktidann "Takdiriilahi"yi referans almış oünasıdır. saygınlığına gölge düşürdüğü belirtilen raporda. "Siyasal bunabmuı temeünde, çoğu zaman istikrarn hükümetin kendisi yer almışör. Başörtüsü, inıanv hatiplerie ilgili düzenJeme, Yükseköğretim Kanunu, tren kazası, TCK tasansı ve zina konusu, 2004 TürJdyesı'nde ortaya çıkan siyasal bunanmlarm ana halkalannı oluşrurnıaktadır" denildi. Hükümeti denetieme yetkisine sahip tek organ olan TBMM'nin bu işlevini yerine getirmekten kaçındığı vurgulandı. İnsan Haklan Danışma Kurulu'nun Türkiye'de İnsan Haklan 2004" ön rapor taslağında. yıl içerisinde iktidann ve Meclis'in faaliyetleri aynntılı olarak irdelendi. Tamamlanmasının ardından Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e teslim edilecek olan raporda. öne çıkan değerlendirmeler şöyle: Yasayı oylamaya Indirgenen Meclis: Yasa yapma ve hükümeti denetleme işlevi, parlamenter rejimde yasama organının başhca iki yetkisi ve görevidir. Birincisi, TBMM tarafından biçim olarak fazlasıyla yerine getirilen; ama ikincisi. hiç yerine getirilmeyen görev, hiç kullanıhnayan yetki denebilir. Hukulc devleti zedelentyor 1982 Anayasası sekiz kez değişikliğe uğradıgı halde, yasama dokunulmazlığı hiç dokunulmayan madde ohna özelliğini sürdürmektedir. Söz konusu anayasal güvence, milletvekillerine adeta ayncalıkiı bir starü bahşetmektedir. Ana ' muhalefet partisi (CHP), anayasa değişikliği paketinde 83. madde değişikliğini bir önkoşul olarak gündeme getirdiği halde, iktidar partisi (AKP) mensuplan. yargı organlannın bağımsız olmadığını, dolayısıyla yargıçlara güvenmediklerini beyan ederek bunu sürekli erteleme yoluna gitmektedirler. Böyle bir ayncalık. hukuk devleti ilkesini zedelemektedir. Aralannda Şadi ÖzpoJafın da bulunduğu 16 sanık dün hâkini karşısına çıkü. (AA) SanıJdarın 22.5yılhapisle cezalandınlması isteniyor DHKP/Cdavası başladı İstanbui Haber Servisi - Terör örgütü DHKP/C'ye yönelik ttalya, Belçika, Al- manya ve Hollanda ile eşzamanh ger- çekleşririlen operasyonun Türkiye bölü- müne ilişkin açılan davanın görülmesine başlandı. 64 sanığın yargı- — — ^ ~ — landığı davanın İstanbui 12. Ağır Ceza Mahkemesi 'nde- ki ilk oturumuna aralannda Şadi Özpoiat'ın da aralann- da bulunduğu 16 tutuklu sanık katıldı. Sorgulan ya- pılan tutukhı sanıklar hak- lanndakı iddialan reddedip tahliye talebinde bulundu- lar. Mahkeme başkanı, sa- _ _ ^ nık sayısının fazla olması nedeniyle duruşmanın bölündüğünü anımsatarak tahliye ve diğer talepleri son oturumda karara bağlayacaklannı şöyle- di. Özpoiat'ın babası avukat Halil Ozpo- bt istanbui dışında duruşması olduğunu • Terör örgütü DHKP/C'ye yönelik operasyon Italya, Belçika, Almanya ve Hollanda ile eşzamanlı gerçekleştirilmişti. belirterek oturumun başlamasının ardı- nan salondan aynldı. tddıanamede, örgü- te yönelik düzenlenen operasyonlarda ele geçirilen dokümanlann incelennıesi sonucunda sanıklann örgüt adına faali- — — — — yette bulunduklannın tespit edildığı kaydedıldi. Iddi- anamede, 7 sanığuı *Şasa- dışı örgütün yöneticüiğini yapmak" suçundan 22.5'ar yıldan az olmamak üzere hapisle cezalandınlmalan isteniyor. Avukatlar Behiç Aşçj ve SüJeyman Şen- soy'un da aralannda bulun- duğu 49 sanığın "yasadışı örgüteüyeohnak" suçun- dan 15 ile 22.5 yıl arasında hapis cezası- na çarptınunası istenilen iddianamede, 8 sanığın ise "vasadışı örgüte vanhnı wya- takfak etmek" suçundan 4.5 ûe 7.5 yıl arasında cezalandınlması talep ediüyor. Yasalar yasadıçı yapıldi: TBMM'de sadece yasa tasarılannın kanun halüıe gelmesi söz konusu olup yasa önerilerinin yasalaşma olasılığı hemen hemen yok gibidir. Meclis Genel Kurul görüşmelerinde veriien değişiklik önergeleri, ancak hükümet veya komisyonun oluruyla kabul edilmektedir. Önerge, muhalefet partisi mensuplannca verilmişse kabul edihne ihtimali bulunmamaktadır. Oysa, inisiyatif hükümetten de gelse yasa yapma yetkisi yürütme orgamna değil, yasama erkine aittir. Parlamenter rejim değiştiriliyor: Hükümet diyalog demokrasisi kavramına ve uygulamasına tamamen kapalıdır. Anayasanuı ve yasalann ihlali pahasına bu tavu- sürdürülmektedir. Sonuç olarak, yasamanın hükümet tarafından emildiği bir uygulama, rejimi anayasada yazılı olan "demokratik devlet" konumundan belli ölçülerde uzaklaştırmaktadn-. Erkler aynlığma göre anayasanın öngördüğü parlamenter rejim, önce "hükümetçi parlamenter rejim" uygulamasına, son aylarda ise "başbakancı parlamenter rejim"e dönüşmüştür. Uygulamanın vahameti, hukuk devletıni değil, devletin kendisinı bile sorgulatır hale gelmiş bulunmaktadır Zina krizini Erdoğan çıkardi: TCY'ye zina suçunu eklemek amacıyla metnin komisyon tarafindan geri çekilmesiyle patlak veren ve anında Avrupa boyutu kazanan siyasal kriz, Başbakan'm ısrarcı tavnndan kaynaklanmıştır. Türkiye'nin anayasal kunımlan ve iç dinamikleri krizi çözmeye yeterli ohnamış, krizi yaratan kişi (Erdoğan), Brüksel'in müdahalesiyle bunalımı sona erdirmek zorunda kalmıştır. Böylece, anayasal kurumlann siyasal bunalımı çözücü fren ve karşılıklı denge mekanizrnalannın etkisiz kalmış oknası, bundan böyle siyasal krizlerin, ulusal ölçekten çok Avrupa ölçeğinde çözüme kavuşturulacağı öne sürülebilir. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Kıbrıslılar, sofralrk küçük kırma yeşil zeytine çakisdas (çekizdez) di- yortar. Lokantalarda yemek öncesi meze niyetine de masalara geliyor. Kıbns'ta bulunduğumuz iki gün bo- yunca bu çok lezzetli minik zeytin- leri yemek sırasında tatma olanağı bulduk. Şimdi zeytin toplama mev- simi olduğu için çakisdası market- lerden sat/n aldık ve Türkiye'ye ça- kisdaslarla döndük. Nereden çıktı bu çakisdas diye- bilirsiniz? Kıbns'ın kendine özgü önemli ürünlerinden birisi de onun için. Zeytinin ve zeyt'nyağının insan sağlığındaki olumlu rolü üzerine her gün yeni keşifler yapılırken çakisda- sı da unutmamak gerektiğini düşü- nüyorum. Ispanya'da ilk kez düzenlenecek zeytinyağı ve sağlık konferansında, bu mucizevi besin maddesinin ma- rifetleri konuşulacak. Ispanya dün- yanın en çok zeytinyağı üreten ül- kelerinden. Uzun ömüriü olmalan- nı çok zeytinyağı tüketmelerine borç- \u olduklannı düşünüyorlar. Ispan- Kıbns'ta Çakisdas Ararken yollar kalp hastalığında dünya orta- lamasının üç kat attında kalmayı ba- şarmış durumdalar. Yine biraraştır- maya görezeytinyağının göğüs kan- seri, alzheimer gibi hastalıklan daön- lediği belirtiliyor. Çakisdas ve Ispanya'daki zeytin- yağı konferansı, bana çocufduk gün- lerimi anımsattı. Babam gençliğin- de, köyümüzdeki üzüm bağlannın yanına çok sayıda zeytin fidanı da dikmişti. Bu nedenle hersonbahar- da zeytin fidanlanndaki zeytinleri toplamak için köye giderdik. Zeyti- ni toplamak çok zordur. Daha doğ- rusu o zaman çok zordu. Çocuk halimle ellerim yara oluncaya ka- dar zeytin toplar ve yorulunca da kaytarmaya çalışırdım. Babam kay- tarmalanma kızardı. Topladığımız zeytinleri, o zaman "mahsere" adı veriien, zeytinyağı çıkaran tesislere götürürdük. Zey- tinler o zaman taş ezme sistemiyle ezilir ve böylece zeytinyağı elde edi- lirdi. Bu yağlandan iki tenekesini de kendi evimize yemek için getirirdik. Ancak o zaman zeytinyağıyla yemek yapma alışkanlığı pek yaygın de- ğildi. Babam, "Zeytinyağı dünyanın en yarariı gıdası; bırakın şu margarini, yemeği zeytinyağıyla yapın" diye söylenip dururdu. Ancak bizim ev- de ve de birçok başka evde kimse zeytinyağına itibar etmezdi. Yalnız- ca mübadele ile gelmiş Giritliler zey- tinyağının kıymetini bilirlerdi. Hatta, sabahlan bir fincan zeytinyağını aç karnına içtiklerini duyarcfık ve cilt- lerinin güzelliğini buna borçlu ol- duklannı düşünürdük. Babam genç yaşta kalp krizin- den yaşamını yitirdi. Zeytinyağının çok tüketildiği ülkelerde ve bölge- lerde kalp krizinin ve kalp krizinden ölümlerin diğer yerlere oranla çok düşük olduğunu biliyoruz. Babam zeytinyağının ne kadaryarariı oldu- ğunu bilimsel bir nedenle savun- muyordu. Içgüdüleri, bölgemizde- ki geleneklerden böyle bir sonuca varmıştı. Zeytinyağını az kullanırdık, ama çocukluğumun önemli kahvaltı gı- dalanndan birisi küçük yeşil zeytin- lerdi. Ben de bu yeşil zeytinleri çok severcJim. Ailem, akrabalanm, be- nim bu küçük yeşil zeytine olan düş- künlüğümü bildikJeri için, fırsat bul- dukça, bizim "san ulak" dediğimiz zeytinleri bana gönderirler. Ben de Tarsus'a gittiğimde getiriıim. Kıbns'taki çakisdası çok sonrala- n keşfettim. Onlar, bizim zeytinler- den daha küçük ve daha farklı bir lezzete sahip. Kıbns'a her gittiğim- de artık benim için önemli faaliyet- lerden birisi çakisdas aramak olu- yor. Son gidişimde gönlümce ve bol bol bulup getirdim. Yeni mevsim çakisdaslann sof- ralan süslemesi, Kıbrıslılann dert- lerini çözmeye yetmiyor. Bu gezimiz sırasında niyetimiz Rum tarafına da geçmekti. Bunu gerçekleştireme- dik. Kıbnslı Türkler, Rum tarafının iş- leri biraz daha zorlaştırdığını söylü- yorlardı. Rum tarafına gidemedik, bari iki halkın bir arada yaşadığı Pile köyü- ne gidelim dedik. "Bu mümkün" dediler. Ne yazık ki Pile köyüne de gidemedik. Ingiliz kontrolü altında- ki bölgeden Pile köyüne gitmemi- ze bu kez de Ingilizler izin vermedi- ler. Bu tür engellerin son dönemde daha fazla gündeme geldiğini öğ- rendik. Kıbns'ta işlerin epeyce karışık ol- duğunu söyleyebiliriz. Ancak bir yandan da Gime'de, Magosa'da ciddi bir restorasyon faaliyeti dikkat çekiyordu. AB destekli bu restoras- yon faaliyetleri, yeni kooperatif pro- jeleri ekonomiyi canlandırmış gibi görünüyor. Kıbns, geleceğini anyor. Belirsiz- lik en büyük dertleri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle