18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2004 PAZARTES 8 HABERLERlN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edırne Kocaelı Çanakkale Izmır Manisa A^dın Denızlı PB PB PB PB PB PB B PB 22 24 24 23 26 28 29 28 Sinop PB 21 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB PB PB B PB PB PB 22 21 21 23 23 24 21 Zonguldak PB 20 Antalya PB 29 Kars Adana Mersin Dıyarbakır Şanfıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B B PB B B PB PB 32 29 26 28 25 25 22 17 B 15 Yurdur guneybat kesımlerı Ae kuzeydo- ğu kesımlsr parçalı bu- lutlu, dığeryerieraz bu- lutlu ve açık geçecek. Hava Sicaklığı, ıç ve do- ğo kesmlerde bıraz ar- tacak. dığer yerterde onemiıbırdeğışıMıkol- mayacak. Rüzgâr, ku- zey ve batı yonlerden hafrf ara ara orta kuv- vette esecek DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y Y PB Y 8 9 11 15 16 16 17 17 Münih PB 17 Zürrh Berlin Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına Y PB Y PB PB PB PB PB 20 19 18 16 19 19 13 25 Y 17 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre Y B Y Y PB Y PB B / 25 9 17 20 14 15 30 B 33 Parçalı bu'utü İ&Sİ. , Bdiüflu > Çok txjlurttu Vagmuflu Sulu kar ı Gok guruttult Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı iftar yemeği verdi. Nurcularınyemeğine AKP'denyoğun ilgi tstanbul Haber Senisi - Nur Cemaati'nin li- deri Fethullah Gülen e yakınhğı ile bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfi'run verdiği iftar yemeğinde dini liderler bir araya geldi. Yemeğe, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Dev- let Bakanı Başbakan Yardımcısı Mehmet AIi Şahin, DYP Genel Başkanı Metamet Ağar. Is- tanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehır Belediye Başkaru Kadir Topbaş ile bazı siya- setçıler ve sanatçılarkahldı. Yemeğe, Diyanet Işleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ve Türkiye Hahambaşısı İzak Haleva ile beraber katılan Fener Rum Patrigi Bartholomeos'un. konuşmasında, inisiyarifin fikir babası olan Fethullah Gülen'i sevgi ve dostluk duygulany- la andıklannı söylemesi dikkat çekti. Bartholo- meos. "BizJer din adamiarı olarak hangi mevkide, hangi dine mensup olursak olalım. insanlann refahı, huzuru ve mutluluğu için el ele verip çalışmalı ve dua etmeliyiz" dedı. Türkiye'yeçok koşuUu müzakere • Baştarafı 1. Sayfada Talepler arasında; Ermenistan'la banş, Kıb- ns'tan asker çekme ve Alevilerin Müsliiman azınlık olarak yasal korunmaya alınması da var. Taslakta, Ankara için çok koşullu bir müzakere süreci öneriliyor. Raporda, üyelik görüşmeleri- nin siyasi ölçütlerinin Ankara tarafindan uygula- nışına endekslenmesi isteniyor. Türkiye'nin po- litik ölçütler konusunda yıllık temelde sistema- tik denetimde tutulmasını öneren Eurlings, olası üyelik zamanı geldiğinde de Avrupa kamuoyu- nun düşüncesinin dikkate alınması gerektiği gö- rüşünde. Müzakerelerin açıhnasını "uzun bir sürecin başlangıç noktası" olarak tanımlayan Eurlings, bu sürecin "doğası gereği ucu açık bir süreç" olduğunu ve "otomatik olarak üye- likle sonuçlanmayacağını" da açık bir dille ifa- de edıyor. Türkiye'nin tam anlamıyla Kopenhag ölçütlerini yerine getirmediği görüşünü dile ge- tiren Eurlings, çok sayıda istek sıralıyor. Bunlar arasında yeni anayasa, Güneydoğu için özel bir ekonomiİc kalkınma programı, TSK'nin Savun- ma Bakanlığı'na bağlanması, AlHM kararlan- nın tam yerine getirilmesi, Türkiye ile Ermenis- tan'ın banşması, Ermenistan sınınnın açılması, AJevilerin Müslüman azınlık ilan edilıp yasal korunmaya alınmalan, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması, Türk ordusunun en kısa sü- rede Kıbns'tan çekilmesi ve Ankara'nın Rum Keskni'nj tanıması bulunuyor. Eurlings, müza- kerelerin askıya alınabileceğini de savunuyor. Tolon'dan terör tepkisiYurt Haberieri Servisi - Son dönemde saldınlanru yoğunlaş- tıran PKK/KONGRA GEL'ın ön- celd gün Tunceli, Diyarbakır ve Şırnak'ta şehit ettiği 6 er dün göz- yaşlan içinde toprağa verildi. Tunceli'de şehit olan onbaşıJann cenaze töreni AKP'yi protesto mitmgine dönüşürken Istanbul'da bir cenaze törenine katılan 1. Or- du Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, "Türkiye'de böliicü te- rör yoktur diye fetva verenler, vermeye devam etsinler. Terör olmadığı için buradavız" dedi. Tunceli'nin Nazımiye ilçesin- deki askeri birliğe düzenlenen ro- ketatarlı saldında şehit olan jan- darma onbaşılar Emrab Duran ile TimurAtasever dün Bursa'da toprağa verildi. Aynı birlikte as- kerlik yapan iki yakın arkadaştan Atasever'in 6 gün sonra, Du- ran'ın da 6.5 ay sonra terhis ola- cağı öğrenildi. Ulucami'deki ce- naze törenine AKP Bursa millet- vekilleri, Bursa Valisi Oğuz Ka- ğan Köksal, Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Hikmet Şahin. Jan- darma Bölge Komutanı Tuğgene- ral Bilgen Taneli, Emniyet Mü- dürü Hüseyio Çapkın ile yüzler- ce kışı katıldı. Şehit er Duran'ın babası Niyazi Duran'ın, oğlunun fotoğrafını havaya kaldırarak "Bu yiğidi vatan için yetiştir- dim. Vatan sağ olsun. Arkada binlercesi var" demesi üzenne törene katılanlar "Şehitler öl- mez, vatan böltinmez" diye slo- gan atmaya başladılar. Cenazeler camiden çıkanlırken "PKK Meclis'teAKPnerede", "Avru- pa İnsan Hakları nerede" slo- ganlan yükseldı. Törende gözyaşlanna boğulan şehit er Atasever'in babası Em- rullahAtasever, "Terör Ameri- ka istediği zaman başlıyor. on- lar istediği zaman biriyor. Bitsin artık bu terör" diye konuştu. Ni- yazi Duran da "Oğlum 6.5 ay sonra döner dönmez düğününü yapacaktık" dedı. Anne Medine Duran, oğluyla son olarak ölü- münden birkaç saat önce konuş- fuklannı ifade ederek "Tezkere- sini beklerken ölüm haberi gel- di. Yavruma nasıl kıydılar" di- ye feryat ettı. Diyarbakır'ın Dıcle ılçesinde önceki gün şehit olan jandarma komando er Mustafa Erdoğan PKK'nin Tunceli, Diyarbakır ve Şırnak ta şehit ettiği 6 er dün memleket- lerinde gözvaşlan içinde toprağa verildi. Bursa'daki cenaze törenlerine yüz- lerce kişi katıldı. Şehitlerin yakınlan güçlükle sakinleştirildi. (AA) da İstanbul'da toprağa verildi. Se- lirruye Camii'nde düzenlenen tö- rene, ailesı ve yakınlannın yaru sıra 1. Ordu Komutanı Orgeneral Tolon, Istanbul Büyükşehir Be- lediye Başkanvekili İdris Güllü- ce, yüksek rütbeli subaylar ve va- tandaşlar katıldı. Tolon, Güllüce ile sohbet ederken "'Türkiye'de bölücü terör yoktur' diye fetva verenler, vermeye devam etsin- ler. Terör olmadığı için burada- yız..." dedi. Diyarbakır'da Mus- tafa Erdoğan'la birlikte şehit olan jandarma er İsmail Bulat için de Ordu'nun Ünye ilçesınde tören düzenlendi. Şırnak'ta PKK'ye yönelik operasyonda şehit olan jandarma astsubay Suat San için memleketi Kayseri'de düzenle- nen törende San'nın 4 ay önce evlendiğı 3 aylık hamile eşi Gül- ban San, u Beni kocamın yanı- na götüriin. Ona çocuğunu gös- tereceğim. Çocuğunu görünce tabutundan kalkar belki" diye ağladı. Jandarma er Abdurrahman Aydoğan için de Izmır'de tören düzenlendi. Terhisıne 18 gün ka- la şehit düşen Aydoğan'ın ailesi güçlükle sakinJeştinldi. Born hattına saldırı Şehitlerin cenazelennde göz- yaşlan sel olurken Batman'da T- PAO'ya ait petrol boru hattına za- man ayarlı bombayla saldın dü- zenlendi. PKK'KONGRA GEL militanlannca düzenlenen saldın sonucu çıkan yangın TPAO ekip- lerince söndürülürken boru hat- tından yaklaşık 6 bin varil petro- lün çevreye aktığı belirtildi. Tmbzon'da saldın Filmler şiddet dolu AHMET ŞEFÖC TRABZON - Trabzon kent merkezinde bulunan McDo- naid's'ın kapısına konan parça tesirli bombanın patlaması so- nucu 6 kişi yaralandı. Dogum günü kutlaması nedeniyle çok kalabalık olan kafeteryada fa- ciadan kılpayı dönüldü. Trab- zon Emniyet Müdürii Rama- zan Akyürek, bombanın ama- törce yapıldığını belirterek "Bombayı yapanın profes- yonel olmadığı kanaatinde- yiz. Ferdi bir olay olma ihti- mali çok kuvvetlî" dedi. Atatürk Aianı'nda McDo- nald s'ın giriş kapısında dün saat 13.30 sıralannda meyda- na gelen patlama paniğe yol açtı. Patlamada yaralanan Ö.A. (16), H.K.(66), M. S. (16),D.D.(16).G.T.(16)ve G. K.(16), Numune Hastane- si'nde tedavi altına alındılar. Görgü tanığı Dr. Ahmet Çu- bukçu. restoranda aynı anda iki doğumgünü kutlaması ya- pıldığını belirtti. Görgü tanığı ZekiAksoy ise patlamanınya- şandığı sırada 30 yaşlannda bir erkeğin kaçarak uzakJaştı- ğını söyledi. Emniyet Müdürii Akyürek, kaçan kişinin eşkalini belirle- diklerini açıkladı. Söz konusu kişinin monruyla şapkasının Çömlekçi Mahallesi'nde po- şet içerisinde bulunduğunu anJatan Akyürek "Olayuıbir örgüt bağlantısınm olduğu- nu tahmin etmiyoruz. Bom- ba amatörce yapümış" dedi. SIVAS (AA) - Osmangazi Üniversitesi'nin (OGÜ), ço- cuklann en çok televizyon iz- lediği saatlerde 5 özel televiz- yon kanalında yayımJanan fıhnlerle ilgili araştırması, bu fîImJerdeki şiddet oranının yüzde 33.1 olduğunu ortaya çıkardı. OGÜ öğretim üyeleri Doç. Yasemin Günay, Yrd. Doç.Nedime Köşgeroğlu ve Dr. Ünal Ayrancı, "Tele\iz- yonda, çocuklann en çok seyrettikleri saatlerde göste- rilen filmlerdeki şiddet dü- zeyi" konulu araştırma yaptı. Cumhuriyet Üniversitesi Anadolu Psikiyatri Dergi- si'nin eylül sayısında yayımla- nan araştırmaya göre, 5 özel televizyon kanalında hafta içi 16.00-21.30 ve hafta sonu 09.00-21.30 saatleri arasında yayımlanan 80 fiknden top- lam 5 bin 600 saniye, araştır- macılarca izlendi. Araştuma sonucunda, bu flhnlerde şid- det oranının yüzde 33.1 oldu- ğu, toplam sürenin yüzde 13.8'ini fıziksel şiddet, yüzde 10.9*unu sözel şiddet, yüzde 8.4'ünü ise ruhsal şiddetin oluşrurduğu belirlendi.En çok yer verilen fıziksel şiddet türü- nün yaralama olduğunun anla- şıldığı araştırmada, ikinci sıra- da vunna, üçüncü sırada ise öldürme yer aldı. Endişe ve korkurmanın, televizyonlarda en fazla yer verilen ruhsal şid- det türü olduğunun saptandığı araştırmada, sözel şiddet öğe- lerinde ise azar ve küfrün ilk sıralarda olduğu tespit edildi. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN "... Kültür, Zemin ile Mütenâsiptir!II • BaştarafıArka Sayfada Paris banliyösündeki, küçükfa- kat son derece kullanışlı evine, gi- rer girmez şaşırdım kaldım. Her- hangi bir Istanbul evi gibi döşen- mişti, bu ev; pufia, yer minderle- ri; seccâdeler; divan, duvartarda, yağlıboya Boğaziçi tabloları! Hiz- metçisi, -o da Balat'lı bir Istanbul Mûsevisi kadın- düzgün bir Türk- çeyle, kahvemi 'sâde' mi yoksa 'az şekerli' mi içeceğimi sordu. Fakat asıl, Madame Victoire'un, cevabını öğrenmek istediği, çok daha şahâne bir soruydu... Istan- bul'da muhallebiciler, hâlâ o gü- zel tavukgöğsünü yapıyorlar mı?". "... b/Maria Missakian, ma- lûm; 1950 Paris'inde, Fransızla- nn deyişiyle hoş bir amitie amo- ureuse/aşıkâne dostluk yaşadı- ğımız, Ermeni kızı!.. O gerçi Pa- riste doğmuş, Ermenice bilmi- yorama; anne ve baba tarafı, bi- ri Bursa, biri Yozgat! Madame Missakian, basbayağı temiz ti- rendaz, bir Anadolu kadını; evi- ne girerken, pabuçlar çıkanlryor; sofrada dumanı üstünde tartıa- na çorbaşı, yaprak sarması ve turşu. Köhne gramofonunda çaldığı, nostaljiyi tamamlayan, çocukluğumdan haürladığım bir şarkı: '... kasabamın koyunları / sonra çıkar oyunları!...' Kulakla- nmda hâlâ, kirpikleri nemli ka- dıncağızın, hâlis bir Anadolu Türkçestyle vedalaşırken söyle- diği, o birkaç söz: ... Aramıza gi- rçnlerin, gözü kör olsun oğul!'..." ... zamanla bazı başka izlenimler, değişik görgü tanıkları, sonuç hep aynı: Osmanlı'nın gerçekleştirdigi kültür ve yaşama tarzı (yâni üstya- pı), o topraklarda yaşamış ve yaşa- yan, bütün halkların niteliklerini özümsemiş, öyle toplumsal ve be- şeri bir sentezdir ki, o halk nereye gi- derse gitsin, başka ve yabancı dü- zenlerdeki yaşama tarzını yadırgar; alıştığını sürdürür; yoksa Madame Victoire'ın şişman ve sevimli hiz- metçisi. 'orta şekerli kahvemin' ya- nıbaşında, neden bana bir bardak da su getırsin? Aynen Istanbul'da- kı gibi!...) Yeni bir Tanzimat çıkmazı... (Tesbit/1. Bunun karşrtı, Tanzi- mat sonrası Osmanlı'nın, batinca- ya kadar; Mustafa Kemal sonrası, Cumhuriyet'in, günûmüze kadan 'yaşadığı, Batılılaşma' (Kültürsüz- leşme) sürecidir ki, çarkı tama- miyle tersine işler Bu topraklar- da, aynı kürtür bileşimi içinde, hal- kın bir kesimi, 'asrileşryorum' di- ye 'kopya bir alafrangalığa' öze- nir; 'çağdaşlaşma'nın bir metod ve sentez sorunu olduğunu kes- tiremediğinden; 'ecnebi'yi taklit etmeyi', 'modernleşmek' sanır. 'Genç Osmanlılar' öyleydi; 'Jön- türkler' bunun başka türlüsü; Gâ- zi'ye karşı, 'komprador liman şe- hirlerinde' -dolayısıyla Meclis'te- oluşturulan, 'alafranga muhale- fet' ise, bunların Cumhuriyet ver- siyonu! Ismeî Paşa'dan itibaren • ••• 'çağdaşlaşma' yeniden 'Batı'nın taklidi' (Batılılaşma) rayına otur- tulmuş; ve tarih tekerrürden iba- rettir' sözünü doğrularcasına, o, Cumhuriyeti, içinde bulunduğu- muz Osmanlı Tanzimatı çıkmazına sürüklemiştir Eğer Tanzimat'ta 'Misyoner maarifinin' ürettiği 'ec- nebi' kafalı yurttaşı; sen bu defa, ecnebi dille ecnebi kültürü veren 'kendi maarifinin' okullannda üre- tirsen, olacağı elbette buydu. Oy- sa Gâzi'nin tercihi ne kadar net ve açıktır?..." Oysa, Câzi demiçtl ki... (Gâzi'nin Tesbiti/1. "... şimdiye kadar tâkip olunan tahsil ve ter- biye usûllerinin, milletimizin tarih- i tedenniyâtında, en mühim âmil olduğu kanaatındayım. Onun için, mifli bir terbiye programından bahsederken, (buraya dikkat!) es- ki devrin hurâfatından; ve evsaf-ı fıtriyemizle, hiç de münasebeti ol- mayan, yabancı fikirierden; şark- tan ve garpten gelen bilcümle te- sirlerden uzak, seciye-i milliye ve tarihiyemizle rnütenâsip, bir kül- tür kastediyorum..." "... çünkü dehâ-yı millîmizin in- kişâfı ancak böyle bir kültür ile te- min olunabilir. Laâlettayin bir ec- nebi küftürü, şimdiye kadar takip olunan yabancı kültürlerin tahrip edici neticelerini tekrar ettirebilir. Kürtür (haraset/i fikriyye) zemin ile mütenâsiptir; o zemin, milletin se- ciyesidir..." (Temmuz 1921). Yaaal...) ÖSYM'deyeni hedefler ANKARA (AA) - Ögrencı Seçme ve Yerleştırme Merkezi'nin (ÖSYM) yeni başkanı Prof. Dr. Ahmet Ünal Ya- rımağan, kurumu teknolojinin daha etkin kullanıldığı yeni bir yapıya ka- vuşturmak istediğini, bir bilgisayar mühendisi olarak bildiklerini uygula- maya çahşacağuıı söyledi. Başkanlık göre\ine 8 Ekım'de geti- rilenYanmağan, 1974'tekuruluşundan bu yana görev yaptığı kurumun olum- lu-olumsuz yanlannı ve hedeflerini an- lattı. ÖSYM'de 30 yılda gelinen nok- tayı "yansı dolu bir bardağa" benze- ten Yanmağan, oluşturulan kadro, me- kân, araç-gereç ve soru hazırlanması gibi konularda önemli mesafeler alın- dığını, ancak u kurumsallaşma ve iji bir sistem kurma" açısından bazı boş- luklar bulunduğunu belirtti. Sıkıntılann aşılması için kurumu "teknolojinin daha çok kullanıldığı, sınav merkezleriyle daha sıkı işbirli- ğinin kurulduğu, çalışan herkesin yaptığı işin tanımı olan, internetten daha fazla yararlanılan ve öğrenciye daha fazla kolaylık sağlayan' 1 bir ya- pıya kavuşturmak istediğini ifade eden Yanmağan, şöyle konuştu: "Somut olarak ilk düsündüğüm şeylerden biri kılavuz. Gelecek yıl için kılavuzu daha iri puntolarla ya- zılmış. renkii, daha az sayfası olan, okunabilecek bir hale gerirmek isri- yorum. Sınav organizasyonuyla ilgi- li yeterince eğitim yapmadığımızı düşünüyorum." Yanmağan. adaylann zaman zaman kurallara uymayan davranışta bulun- duğunu, buna karşın zarar görmemele- ri için büyük çaba harcadıklannı anlat- tı. Yanmağan, bilgisayar mühendisi ol- masımn ve bilgisayann işletme orta- mında kullanılmasını öngören "bili- şim sistemleri" üzerine uzmanlaşma- sının, bu süreçte avantaj sağlayacağına ınandığını söyledi. Hedeflerini hayata geçırmeye çalışırken ne gibi zorluklar- la karşılaşacağını bihnediğini belirten Yanmağan şöyle konuştu: "Hukukçu- lar 'yapamazsınız' diyebilirler. İnsan- lar değişimi sevmezler. Tepkiji önle- mek için nasıl davranmak gerektiği- ni de öğretiriz. Ama biraz da imkân meselesi; hükümetle ilişkiler, YÖK'le ilişkiler, kurum içi ilişkiler, bunlar ne kadar yapmak istedikleri- me zemin yaratır..." Yanmağan, hükümetin Acil Eylem Planı'nda yer alan ve bir dönem tartış- malann odağına oturan "ÖSYM'nin yeniden yapılandınlması"na ilişkin soruyu yanıtlarken de "kurumun, YÖK'ten amlmaması gerektiğini" \-urguladi. "ÖSY'M'nin mutlaka bir kuruluş yasasına kavuşması ve son- ra özel bütçeli bir kurum haline ge- tirilmesi gerekiyor" diyen Yanmağan, kurumun YÖK'ten aynlarak bağımsız bir yapıya kavıışması konusundaki gö- rüşlerini şöyle dile getirdi: "YÖK ile buranın ilişkisini keserseniz ya bir bakanüğa ya da Başbakanlığa bağlı olur. Üniversitelere hizmet veren bir kurumun, üniversitelerin dışında bir kurum olması sıkıntı yaratır." Bugünkü ÖSS sistemini de değer- lendiren Yanmağan, her sistemde ol- duğu gibi bunda da olumlu ve olumsuz yanlar bulunduğunu söyledi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada geliyor. İki ülkenin başbakanlan, bakanlan bulu- şup her konuyu konuşuyor. Burada pişen hedef- ler, daha sonra AB doruklannın da karan haline ge- liyor. Doruk bu anlamda Türkiye açısından da büyük önem taşıyor. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in Türkiye'ye bakışı net; müzakere ta- rihi verilmesınden yana. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ise 32 dengeyle birden oynuyor. Schröder ve Chirac, kendi aralarında konuştuk- tan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la buluşacaklar. Biz yarınki görüşmelerin içeriğini bu köşenin diline çevirerek okura önceden duyura- lım: Chirac: Ya Şüro, AB'nin 25 üyeli olması işimizi hem kolaylaştırdı hem zorlaştırdı... Schröder: Şiro tam Fransız gibi konuştun. De- rin bir değeriendirme yaptın ama, ne dedığin an- laşılmıyor... Chirac: Eskiden biz seninle kafa kafaya veriyor- duk, AB doruklannda alınacak kararları önceden alıyorduk. Bu alınmış kararlar da AB'nin kararıy- mış gibi yeniden alınıyordu. Şimdi bu 25 ülkeyi na- sıl kontrol edeceğiz, onu düşünüyorum Şüro... Schröder: Amma yaptın be Şiro, yeni ülkeler dediğin de ne? Tümünün ekonomisine biz hâkim değil miyiz? Hâkimiz... Al işte Çekoslovakya iki- ye ayrıldı. Sonra da tek tek AB'ye aldık. Arada ge- çen zamanda büyük fabrikalannın çoğunu da biz aldık... Bizim alacağımız karann dışına nasıl çıka- bilirter... Chirac: Allahsız Şüro, tabii fabrikalann çoğunu sen aldın, rahatsın. Biz oralardan tam bir pay da alamadık... Schröder: Şiro, nazar etme ne olur, çalış senin de olur. Chirac: Konuyu tamamlayalım, az sonra Erdo- ğan'la görüşeceğiz. Ona ne demek lazım? Müza- kereye evet dersek biz seçimleri kaybederiz. Schröder: Ama AB kazanacak... Chirac: Ben seçimi kaybettikten sonra AB ka- zansa ne olur kazanmasa ne olur? Şöyle bir yol bulsak; Türkiye aleyhtarlığında ben çok öne çık- masam. Küçük bir ülkenin hayır demesini sağla- sak faturayı ona kessek... Schröder: Haydi geç kalıyoruz, Erdoğan'ı kabul etmemiz lazım... Chirac: Ne kabulü, ben Türkiye'ye kabul deme- dim... Schröder: Amma yaptın, üçlü görüşme yani... 'Hayır diyeni susturun' Erdoğan: Her iki sayın lidere beni kabul ettikle- ri için saygılanmı sunuyorum. Minnettanm. Bu bu- luşma bizim için çok önemli. AB, yüzyılın belki binyılın kararını verecek. Bu karan alırken... Schröder: Reco konuya girsek... Erdoğan: Evet giriyoruz... AB'ye girmek istiyo- ruz. Bu süreçte bize verdiğiniz desteğe şükran borçluyuz... Schröder: Reco. ortada borç falan yok. Bize göre AB'ye girmeniz Avrupa'nın güvenliği açısın- dan çok önemli. Bize lazımsınız, onu söylüyorum. Şiro'ya da onu anlatmaya çalışıyorum... Chirac: Ben de aynı şeyi söylüyorum. Sayın Er- doğan beni çok iyi anlayacaktır. Eğer Türkiye'ye hemen müzakere tarihi verirsek bizim iç denge- lerimiz altüst olacak. Türkiye'ye hayır diyenler ilk seçimde bizi geçer... Erdoğan: Şırak Beyefendi siz de medyayı kont- rol edin, hayır diyenlerin konuşmamasını, kamu- oyunu etkilememesini sağlayın, olsun bitsin... Ba- kın uçak ihalesini de size veriyoruz... Hem biz ucunda ille de tam üyelik olsun demiyoruz. Büt- çenizden pay istemiyoruz. Serbest dolaşmasak da olur... Bakın bu durumda biz AB'ye çok kısıtlı gireceğiz ama, siz bize çok serbest gireceksiniz. Daha ne... İşte bütün bunlan allayıp pullayın, size karşı çıkanlan da dediğim gibi paylayın... Chirac: Anlamadım... Schröder: Şiro, Reco diyor ki; oluru neyse onu yapalım. Bir ortak yol bulalım, bize tarih verin, yol- da önümüze ne kadar engel koyacaksanız ko- yun. Daha ne istiyoruz... Chirac: Tamam baylar ben mesajı aldım... ankcumfa cumhuriyet.com.tr Fransa'da arama yapıldı TürkTIR'larına büyükgözaltı R\RİS (ANKA) - Paris'te hafta sonu sona eren Uluslararası Gıda Fuan "na (SIAL) katılan 64 Türk firmasına aityi- yecekleri Paris'e getiren iki TER'ın, Fransız nar- kotik polisi tarafından fuar alanında bir kenara çekilerek didik didik arandığı, aramaya polis köpeklerinin de katıldı- ğı bildirildi. ABHaber'e göre, ağ- zına kadar dolu 2 TIR'- dan indirilen aşure, zey- tinyağlı dolma, incir, ton balığı, bal, kayısı kurusu ve reçel kutulan tek tek açılarak polıs kö- peklerine koklatıldı. Ikı yılda bir Paris'te açılan ve yüzlerce yabancı fîr- j manın katıldığı Ulusla- rarası Gıda Fuan'nda sadece Türkiye'den ge- len ve Türk üriinlenni taşıyan iki TIR dolusu yiyecek kutulannın açı- larak polis köpeklenne koklatılmasının, Türk işadamlan tarafından tepkiyle karşılandığı be- lirtiliyor. "Bir ihbar üzerine" araştırma yaptıldannı söylemekle yetinen görevlilenn ve özel eğitimli köpeklerle yaptıkJan aramalardan bir sonuç alınamayınca Türk yiyeceklerinin fu- arda sergilenmesine izin verildi. Fransız polisince ger- çekleştirilen aramadan fuar yönetimi tarafın- dan dünyanın en iyi 12 yiyeceği arasına giren TUKAŞ firmasının yaptığı aşure de nasibi- ni aldı. "Altın-Sial" ödülüne layık görülen aşureye, bu uygulama- dan sonra düzenlenen görkemli bir törenle ödülü verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle