Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EKİM 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
CJJVV/I^I f_JlV_LI ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Kapıkule'tte yine
TH kuyruğu
• EDİRNE(AA)-
Edirne'nin Kapıkule Sınır
Kapısı'nda. 12 kilometre
uzunluğunda TIR
kuyruğu oluştu. Alınan
bilgiye göre, fırmalann
ihraç yüklerini
gidecekleri ülkeye hafta
basında yetiştirmeye
çalışmak istemeleri,
Kapıkule Sınır
Kapısı'nda yoğunluğa
neden oluyor. Kapıkule
girişinde Türk tarafında
12 kilometre
uzunluğunda konvoy
oluşturan TIR'lar, çıkış
işlemlerinin yapılması
içüı sırada bekliyorlar.
Tonlarca havuç
depolarda
• BEYPAZARI(AA)-
Beypazan Ziraat Odası
Başkanı Satılmış Tanır,
yüzlerce ton yaz
havucunun depolarda
kaldığını ve havuç
üreticisinin zarar ettiğini
söyledi. Tanır, havucun
para etmesi için ihracatın
açılması gerektiğini
belirterek şu anda
üretıcinin iç talebi aşan
oranda üretim yaptığını
belirttı.
Kooperatif
üyesine kolaylık
• ANKARA (AA)-
TanmKredi
Kooperatifleri Merkez
Birlıği, ortakJanna yeru
bir kolaylık daha sağladı.
Alım gücü düşük olan
kooperatif ortakJan,
bundan böyle bir araya
gelerek kooperatıflerin
tetnin ettiği modern
pamuk toplama
makinelerini belirli bir
bedel karşılığı kiralayarak
hasat işlemlerini
yapabılecekler. Geçen
hafta içinde Ayduı'ın
Söke ilçesinde başlayan
uygulama
yaygınlaştınlacak.
Vestel, Rusya'da
büyüyop
• ÎSTÂNBUL(AA)-
Vestel, Rusya'da geçen
yıl kurduğu televizyon
fabrikasının ardından,
önümüzdeki yılın
ortasından itibaren beyaz
eşya üretimine de
hazırlanıyor. Vestel
Şirketler Grubu Dış
Ticaret Başkanı Turan
Erdoğan, şırketın geçen
>il 1.5 milyar dolarlık
ihracat yaptığını, bu yılı
îse 2.1 milyar dolarla
kapatacaklannı söyledi.
Erdoğan, Ruysa'da
televizyon fabrikasının
olduğu yerde, bir ilave
yatınmla, beyaz eşya
üretimine
başlayacaklarım kaydetti.
'Beyaz
7
rekabet,
tüketiciye yaradı
• KONYA(AA)-
Finnalar arasında
yaşanan rekabet
nedeniyle beyaz eşya
fiyatlannda geçen yıla
göre 81 milyonile300
milyon lira arasında,
televizyonlarda ise 5.5
milyar liraya varan
düşüşler oldu. Bazı
markalarda geçen yıl
1.450 milyon liradan
satılan no-frost
buzdolabını bu yıl 1
milyar 200 milyon liraya
almak, 900 milyon lira
değerindeki buzdolabına
ise 700 milyon lira
karşılığında sahip
olabilmek mümkün hale
geldi. Geçen yıl sinema
keyfini evlerinde
yaşamak ısteyen
tüketicilerin tercih ettiği
109 ekran televizyonun
fîyatı 9 milyar liradan 3.5
milyar liraya geriledi.
Kişi başına üretim ve kazançta zengin ülkeler, gelişmekte olan ülkelere 15 kat fark atıyor
Bu datanmdaküreselleşmeANKARA (AA) - Dünyada, tanmda
aktif olarak çalışan kışı başına tanm-
sal üretim açısından, gelişmiş ülkeler
ile Türkiye'nin de aralannda olduğu
gelişmekte olan ülkeler arasında 15
kattan fazla fark bulunuyor. Bu fark,
açlık ve gıda güvenliği sorununun ge-
lişmekte olan ülkelerde ne kadar büyük
risk oluşturduğunu gösteriyor.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakül-
tesi Tanm Ekonomisi Bölümü Öğre-
tim Cyesi Prof. Dr. Oğuz Yurdakul ve
Araştırma Görevlisı SevaJ Mutlu'nun
FAO'nun rakamlanna dayanarak yap-
tıklan araştırma, dünyada, gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkeîer arasındaki gı-
da üretim ve bölüşümündeki "uçu-
nunlan" bir kez daha ortaya koydu.
Araştırmaya göre. 2001 yılında geliş-
mekte olan ülkelerde tanmda çalışan
aktıf nüfus başına tanmsal üretim de-
ğeri 672 dolar iken bu değer gelişmiş
ülkelerde yakiaşık 15 kat daha fazla,
10 bin 334 dolar olarak gerçekleşti.
Orta ve Güney Afrika'da tanmda çalı-
şan aktif nüfus başına üretim 373 do-
lara kadar düşerken Kuzey
Amerika'da 51 bin
298 dolara ulaşı-
yor.
Okyanusya'da
tanmda çalışan
kişi başına 10
bin 664 do-
larlık. Avrupa
kıtasmda ise
bin 28 dolarhk ta-
• Dünyada tanmda istihdam edilen nüfusun yüzde 96.2'si
Türkiye'nin de içinde olduğu yoksul ülkelerde. Buna karşılık tanmda
çalışan bir kişi, gelişmekte olan ülkelerde ortalama 672 dolarlık,
gelişmiş ülkelerde 10 bin 334 dolarlık üretim gerçekleştiriyor.
nmsal üretim yapılıyor. Araştırmada,
gelişmiş ülkelerde tanmda çalışan nü-
fusun az olması, gelişmekte olan ülke-
lerde nüfusun büyük bölümünün ta-
nmda olması nedeniyle kişi başına üre-
tim rakamının gelişmekte olan ülke-
lerde çok düşük gerçekleşmesine ne-
den olduğuna dikkat çekildi.
Gelişmiş ülkelerde 2001 yılın-
da tanmda çalışan nüfus 96.7
milyon iken, gelişmekte
olan ülkelerde 2 milyar
478.6 milyon kişi tanm sektöründe ça-
hşıyordu.
Araştırmada kullanılan FAO venle-
rine göre, 2001 yılı inbanyla dünya nü-
fusunun yüzde 21.5'i gelış-
miş ülkelerde, kalan yüzde
78.5'i gibi önemli bir kıs-
mı ise gelişmekte olan ülke-
lerde yaşıyor. Gelişmiş ülke-
lerde nüfus artış hızının düşme-
si nedeniyle gelişmiş ülke-
lerdeki nü-
fusun dünya nüfusundakd payı 1980'de
yüzde 26.4'ten. son 20 yılda yüzde
yüzde 21,5'e düşerken gelişmekte olan
ülkelerin payı yüzde 73.6'dan yüzde
78.5'e çıktı. Yaİandoğu ve Kuzey Af-
rika, Orta ve Güney Afrika, gelişmek-
te olan Okyanusya ülkelerinde yıllık
nüfus artış hızı hâlâ yüzde 2'nin üze-
rinde bulunuyor.
Dünyada 2001 iribanyla 2 milyar
575.3 milyon olan tanmsal nüfusun
yüzde 3.8'i gelişmiş ülkelerde, yüzde
96.2'si gelişmekte olan ülkelerde yaşı-
yor. 1980'den günümüze kadar geliş-
miş ülkelerde tanmsal nüfusta mutlak
olarak azalma yaşanırken gelişmekte
olan ülkelerde artıyor.
Üretim alamnda fark 21 kat
Endüstrileşmiş ülkelerdeki tanm nü-
fusu, son 20 yılda 67 milyondan 35.4
miryona düşerken toplam dünya tanm
nüfusu içindeki payı da yüzde 3'ten
yüzde 1.4'e uıdi.
Gelişmekte olan ülkelerdeki tanm
nüfusu ise son 20 yılda 2 milyar 56.7
milyondan 2 miryar 478.6 milyona,
toplam dünya nüfusu içindeki payı
da yüzde 92.8'den yüzde 96.2'ye
çıktı.
Araştırmaya göre, dünya tanm
alanlannın büyük bölümüne geliş-
mekte olan ülkelerin sahip olması-
na karşın tanmda çalışan nüfus ba-
şına tanmsal üretim alamnda, geliş-
miş ve gelişmekte olan ülkeler arasın-
da 21 kat fark bulunuyor.
TZD, tanm ve hayvancılığa destek verilmezse AB üyeliğinin hayal olduğunu belirtti
Türldye'ye yeııi strateji şart
Ekonomi Servisi- Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD)
"Tanm Politikalan ve AB: Türkiye, Gerçekten AB Üye-
Bğini tstiyor mu?" başlıklı raporunda Türkiye'nin tanm
sektörünü acilen ele alması gerektiği uyansını yaptı.
TZD Genel Başkanı tbrahim Yetkin'in dün açıkladı-
ğı raporda, halen Türkiye'de istihdamda tanm çalışan-
lannın payının yüzde 39, AB'de ise yüzde 5 olduğuna
_ _ _ _ _ dikkat çekildi. Yetkin, bunun
en önemli sorunlardan biri ol-
duğunu söyledi.
Türidye açısından, uyum sü-
recinin sağlanabilmesi için en
az 11 milyar Euro'ya ihtiyaç
olduğunun belirtildığini kay-
deden Yetkin, "Geçiş sürecinde
Türkiye'ye destek verilmezse
ABüyeKği bir hayal" dedi
Türkiye'yi, geçiş dönemin-
de en fazla zorlayacak husus-
lann gıda güvenliği ve hay-
vancılık olduğunu ifade eden
Yetkin, "AB, kendi içinde gı-
da güvenliği konusunda son
derece \iiksek kriterier getir-
miştir. Bunun yanı sıra AB büm esindeki işletmelerde
son derece yüksek bir verimlUik düzeyi söz konusu-
dur. Türldye'de ise hayvancıhk, uygulanan tanm po-
litikalan sonucunda çökme noktasına gehniştir" de-
di. Yetkin, Türkiye'nin oluşturması gereken yeni ta-
nm stratejisinde şu hedeflerin belirlenmesi gerekti-
ğini söyledi: "Tanmda rekabet ve verimlinği artör-
mak, tanmsal işletmeterin yapdaruu modernkştir-
mek ve tanmsal sanayfleşme hamlesini başlatmak."
• TZD,"Tarım
Politikalan ve
AB: Türkiye,
Gerçekten AB
Üyeliğini Istiyor
mu?" başhklı
raporunda,
Türkiye'nin
tanm sektörünü
acilen ele alması
gerektiği
uyansını yaptı.
Türkiye'de istihdamın yakiaşık yüzde 40'ının tanm sektörün-
deyken bu oran AB'de yüzde 5-6 civannda. AB'ye uyum süre-
cinde, tanmsal nüfusun yüzde 10'a çekilmesi hedefleniyor.
TZOB uyardi:
Çin, pazarı
ele geçiriyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye Ziraat Odalan Bırliğı (TZOB),
kasaba pazarlannda bile Çm mallannın
satıldığına dikkat çekerek hükümerten
önlem almasım istedi. Birlikten
yapılan açıklamada, Çin mallannm her
yerde bulunduğuna dikkat çekildi.
2005 yılında tekstılde kotalann
kaldrnlmasının ardmdan Çin'le
mücadele edebilmek için AB'nin bir
yaptuım plam üzerinde çalıştığına da
dikkat çekilen açıklamada şöyle
denildr "Bir tarafta 'Inadına üretim'
sloganlan yayımlayan Tanm ve
Köyişleri Bakanbgı, öte yanda prvasayı
isrila etmek isteyen. ithal sarmısaktan
ü/ünıe kadar bir kısını maddelerde de
tanmınuzı etkileyen bir seviyeye gehnek
üzere olan ürünler. Ülke yetküüerinden
ise ne ses çıkmakta ne de nefes. Devlet
bir taraftan çiftçimize Üret' derken öte
yandan bu düşünce ve bu tanm
potitikasıyla 'Artık üretme' demek
istivor herhalde."
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Bütçe, Büyüme,
Boluşum (I)
Devlet bütçesi, ekonomiyle siyasetin iç içe geç-
tiği yerdir; hükümetin hangi toplum kesiminin ya-
nında olduğunun göstergesidir. Bütçenin iki eli var;
gelirterini topladığı el ve bunları dağıttığı el. Bu ya-
zıda gelir eli, gelecek hafta da harcamalar eli ele alı-
nacaktır.
• • •
Bütçe gelirlerini irdelemeden önce, ekonominin
büyümesine değinilmelidır. Ekonomi, 2001 'de ge-
çirdiği ağır bunalım sırasında yaşadığı eksi yüzde
9.5 rekor küçülmeden sonra, 2002'de yüzde 7.9,
2003'te de yüzde 5.9 dolayında büyümüştü. Yük-
sek ölçüde büyüme bu yıl da sürüyor; 2004 sonun-
da yıllık büyüme oranının yüzde 10 olacağı açıklan-
mış bulunuyor. Sektörleregöreayrıntısı biryana, bu
büyüleyici büyümeyle ulaşılan sonuç, geçen yılın
bütçesi ile öngörülen oranın iki katıdır. Bu büyük
olumlu farka karşın hükümet, gelecek yılın büyüme
oranını bunun yarısı kadar, yüzde 5 olarak hedefli-
yor.
Gelecek yılın büyüme oranının bu yıl ulaşılanın ya-
nsı olarak saptanmasının nedenleri nelerdir? Büyü-
meden, neden korkulmaktadır? öyle anlaşılıyor ki
2005'in büyüme oranı IMF ile yapılması kararlaştı-
nlan üç yıllık anlaşmaya bağlanmıştır; daha doğru-
su IMF baskısının doğrudan bir sonucudur. Hızlı
büyüme, otomobilin hızlı gıtmesi gibidir; anlaşılan
IMF bizim sürücülere pek güvenmiyor.
• • •
Gelecek yıl toplam ulusal gelir 480.9 katrilyon TL
olacaktır. Ulusal gelirin yakiaşık dörtte biri, yüzde
24.7'si vergi olarak bütçenin gelir hanesine yazılı-
yor. Ekonomi geçen yıla göre yüzde 5 büyüyecek,
buna karşılık vergı gelirleri geçen yıla göre yüzde
18.4 artacaktır. Gelecek yıl vergideki artış gelirdeki
artıştan fazla olacak, hükümet, gelecek yıl halktan
bu yıla göre daha çok vergi alacaktır.
Hükümet, 2005 Bütçe Tasansı ile vergileri toplu-
mun hangi kesimlerinden alacağını, hangilerinden
almayacağını çok açık birbiçimde sergıliyor. Vergi-
ler, düşük ve orta gelirlilerden; esas olarak emeğiy-
le geçinenlerden alınacak, sermaye kesımınden
alınmayacaktır. O kadar ki, toplam vergiler ortala-
ma olarak yüzde 18.4 artarken beyana bağlı gelir
vergisi 2005'te yüzde 2.4 oranında; irili ufaklı şirket-
lerin, yani kurumlann ödeyeceği vergi de yüzde 4.8
oranında azaltılıyor! Hükümet yüksek gelirlilerle ser-
mayeden, özellikle de faizden kazananlann gelirle-
nne dokunmak bir yana, onlann vergilerini azaltıyor.
Ücretli ve maaşlılann gelir vergisi ise kaynağından,
zoria, kesilerek alınıyor. Bu yolla alınan gelir vergisi
yüzde 13 arttınlıyor. Buna karşılık gelirini beyan ede-
rek vergi ödeyenlerin ödeyeceği toplam verilerin
1.07 katrilyon olması isteniyor. Ayrıca, mali ve ser-
maye işlemleri üzerinden alınan ve bu yıl 1.4 katril-
yon olan vergiler kaldınlıyor; banka vesigorta işlem-
leri vergisi de yüzde 1.5 oranında azaltılıyor.
Sermaye kazanç ve işlemlerinin üzerindeki ver-
gileri iyice azaltan, giderek vergi dışı tutan hükümet,
KDV, OTV gibi mal ve hizmet alım satımlan üzerin-
den alınan vergileri 2005'te daha da artınyor. Oysa
dolaylı vergiler ödeyenin gelirini, yani ekonomik gü-
cünü tümüyle göz ardı eden bu nedenle de en hak-
sız vergi türüdür. Hükümet, geçen yıl olduğu gibi ge-
lecek yıl da bu haksız vergiyı arrtınyor; haksızlığı ar-
tınyor. Toplam vergi gelirleri içinde 2004'te yüzde
71.2 olan dolaylı vergilerin payı, diğer vergiler da-
hil, gelecek yıl yüzde 74.7 olacaktır. Oysa bugün-
lerin gündemi olan AB'de dolaylı vergilerin toplam
içindeki payı yüzde 35-40 dolayındadır. Daha özel
olarak ise gelecek yıl, dayanıklı tüketim ürünlerinin
vergilen yüzde 190; özel iletişim vergisi yüzde 130
arttınlıyor. Gümrük vergilerinin yüzde 56, içki ve tü-
tün ürünlerinin vergisi yüzde 49.8 artması isteniyor.
• • •
Gelecek sene de bütçe gelirleri, ekonomik gücü
esasen çok düşük olanlardan alınacaktır. Vergi yü-
kü, yoksul, dar ve sabit gelirlilerin sırtına bindirilmek-
tedir. Yüksek büyüme oranının gelir eşitsizliklerini
törpülemesi beklenir. Hükümet vergi uygulamasıy-
la bunun tam tersini yapıyor. Gerçekte, sağlıklı bir
toplumsal yapının kabul edemeyeceği ölçüde çok
büyük olan gelir eşitsizliği; daha doğrusu düşük
gelirii hane halklanyla yüksek geliriıler arasındaki ge-
lir uçurumu, gelecek yıl daha da genişleyecektir.
Genel çizgileriyie 2005 bütçesinin gelir yüzü böy-
ledir.
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
Şaron'un, Gazze'den tek taraflı olarak
çekilme planını açıklamasıyla biriikte, yal-
nızca "banş süreci", "Filistin devleti" gün-
demden çıkmakla kalmadı, Israil ve Filis-
tin daha önce hiç görülmemiş şiddette bir
siyasi krizin içine yuvarlanmaya başladılar.
Gazze'yi ver, hepsini al
Bush tarafından da desteklenen "Gaz-
ze 'den tek taraflı olarak çekilme planı "nın
gerçekte neanlama geldiği heyecanla tar-
tışılırken Şaron'un en yakın danışmanı,
Dov VVeisglass, Haaretz (06/10) yaze-
tesiyleyaptığı birsöyleşide, "Çekilmepla-
nı önemli, çünkü banş sürecini donduru-
yor. Süreci dondurunca, bir Filistin dev-
letinin kurulmasını, göçmenler, sınırlar ve
Kudüs konulanndaki tartışmaları engelli-
yorsunuz. Filistin devletidenen paket, tüm
ayrıntılarıyla bihikte fiilen, süresiz olarak
gündemimizden çıkmış oluyor" "Bunlar
başkanın (Bush-E.Y.) ve pahamentonun
(ABD meclislerinin) onayıyla gerçekleşi-
yor" diyerek durumu açıklığa kavuşturdu.
Artık barış süreci bıtmişti, "yol haritası" da
yoktu.
Aslında, Şaron hükümeti fiilen bu nok-
taya ulaşmaya çalışıyordu. Ama Şaron'un,
Gazze'den çıkarak batı yakasına kalıcı ola-
rak el koyma planını açıkça dile getirince,
yalnızca, "miş gibi" yapan "yol haritası"
türünden fanteziler dagılmakla kalmadı,
ABD'nin Ortadoğu politikasının, kangren
olan Filistin sorununun, her iki toplum üze-
rinde yarattığı tahribat gözler önüne seril-
di. Filistin yönetimi, fiilen felç olmuştu, tep-
ki gösterecekdurumdadeğildi. "Pekiama
Gazze 'dekiyerieşimcilerne olacak" tartış-
ması Israil halkının içindeki bölünmüşlük-
leri, hızla bir silahlı çatışma noktasına doğ-
ru itmeye başladı.
Paramparça bir toplum
"Oslo süreci" Şaron'un elinde öldükten,
"//. lntifa"da başladıktan, Filistin direnişi
sivillere yönelik intiharsaldınlanyla dejene-
re olmaya, Israil ordusunun saldınlan kat-
liama, devlet terorizmine dönüşmeye baş-
ladıktan sonra, Israil toplumu içindeki eko-
nomik, siyasi, kültürel belki de en önemli-
si ahlaki çatlaklar derinleşmeye başladı.
Siyonist devletin kurulma aşamasında
"toplumcu", "Laik" Siyonistlerle kökten
dinciler arasında oluşan konsensüs bo-
zuldu. Dinci akımlar 1990'larda güçlen-
meye, toplumda etkilerini arttırmaya
başlamışlardı. Özellikle, 1989'dan son-
ra Israil'e gelen bütünleşmeye, asimi-
lasyona dirençli Rus göçmenleri toplu-
mun dokusuna bir çatlak daha ekledi-
ler. Ekonomik sorunlar, sürekli savaş ve
savunma harcamaları, sınıf farklannı
keskinleştirmeye başladı, dini etnik
gruplar devletin kaynaklan üzerinde re-
kabetlerin sertleşmesi siyasi parti yapı-
sındaki parçalanmayı hızlandırdı.
Plützer ödüllü Richard Ben Cra-
mer'in, Israil Nasıl Kaybetti (Hovv Isra-
il Lost, Free Press, 2004,) kitabında.
aktardığı bu parçalanmışlık (s, 179-
197) kabaca şöyle özetlenebilir 1 )Ço-
ğunlukla Tel Aviv'in Ramat Haşaron Ma-
hallesi'nde oturan, Avrupa kökenli eski,
zengin, iyi eğitimli Işçı Partisi 'aristokrasi-
si'. Eskiden her şeyi bunlar yönetirlerdi. 2)
Her zaman Filistinlileri destekleyen "eski
so/"ve her zamanFilistinlileredüşmanyer-
leşimciler. 3) Eski klasik sağ (LJkud); bun-
lar her zaman yerleşimcilerden yana tutum
alıyoriar. 4) Israilli Araplar, 5) Rusya'dan
gelen göçmenler. 6) Köktendinci Haredim.
Ancak Haredim'i de hali vakti yerınde Eş-
'Tefessüh'
kanazi ve en yoksul, ama en kalabalık, en
dinci kesimi oluşturan Safardim olarak iki-
ye ayırmak gerekiyor. Safardim ultra sağ-
cı Şas Partisi'nin de sosyal tabanını oluş-
turuyor. Son yıllarda, Haredim'in en kök-
ten dinci kesimleri devlet ve toplum üze-
rindeki etkilerini daha da arttırmıştır. Böy-
lece Israil'in, kutsal, dolayısıyla pazariık
konusu olamayacak sınırlanyla Siyonist,
dolayısıyla siyasi pazarlıklara açık sınırian
birbirine karışmaya başlamış.
Gazze'den çekilme karan, yukanda de-
ğindiğim kesimlenn arasındaki çelişkileri
bir krize doğru itmeye başladı. Gazze'de-
ki, yerleşimciler Şaron'u iç savaş çıkar-
makla tehdit etmeye başladılar. Şas gibi
aşın sağcı partiler ve Likud içindeki kimi
milletvekilleri, Gazze planının referandu-
ma sunulmasını talep ettiler. Buna karşılık
Şaron onlan erken seçime gitmekle tehdit
etti. Gecen hafta Yaşivaiardan (Tevrat okul-
ları) 100'e yakın dini lider.
"Yahudileri topraklarından
kovmak günahtır" diyen bir
açıklamayla askerlerden,
Gazze'den çekilme karanna uymamalan-
nı istediler (New York Times, 21/10). Ge-
nelkurmay bunlan uyarırken çok sayıda
din adamı bu kez, "itaatsizliğe" karşı bir
deklarasyon hazıriamaya başladılar (Ha-
aretz, 21/10). Şaron'un, salı günü Knes-
set (mecliste), yapılacak kritik oylamada,
çekilme karannın referanduma götürülme-
sini isteyen aşın sağ bloka karşı, Işçi Par-
tisi'nin de desteğiyle bir zafer ka-
zanması bekleniyor. Ancak, Ha-
aretz yazarlanndan Dan Rabino-
vitz, cuma akşamı yaptığımız te-
lefon konuşmasında, Gazze planı
uygulanmaya konulursa sıra yer-
leşimcileri boşaltmaya gelince,
yerleşimcilerle askerier arasında
kanlı bir çatışma çıkması olasılığı-
nın yüksek olduğunu söylüyordu.
Bu sırada Filistin
Haaretz'in sol eğilimli yorum-
culanndan, Danny Rubinstein'in
vurguladığı gibi (18/10) Filistin yö-
netimi, Israil tarafındaki bu kanşık-
lıktan faydalanabilecek durumda
değil. Gerçekten de "//. Intifada" ivmesini
kaybetti. Arafat'ın partisi Fatah hareketi
halkına önderiik edemiyor, yolsuzluk diz-
boyu, kadrolan "yönetimi" kontrol edemi-
yorlar, Israil ile mücadele etmiyoriar. Ara-
fat41 aydır "Mukataa'da" fiilentutsakha-
yatı yaşıyor, uluslararası arenada da tecrit
edilmiş durumda. Arafat'ın The Guardi-
an'a söylediğine göre Arap devletleri de
artık eskisi gibi para göndermiyoriarmış
(13/10). Filistin Meclisi üyelerinden Nabil
Amr'in Ramalla'da çıkan el-Hayat el-Ce-
dide gazetesinde yayımlanan "Şimdi iç
ıntifada zamanıdır" başlıklı yazısında vur-
guladığı gibi Filistin yönetiminin kurumla-
n çalışmıyor (Jarusalem Post 19/10). Fi-
listin içindeki ekonomik, siyasi, hatta ide-
olojik çelişkiler hızla derinleşiyor.
Bu derinleşmeyi Gazze planı karşısında
oluşan üç farklı tutumdan izlemek olanak-
lı. Birincisi Arafat, özellikle VVeisglass'ın
açıklamalanndan sonra, planı, kendi ikti-
darı ve Filistin yönetiminin geleceği açı-
sından bir tehdit olarak görüyor, karşı çı-
kıyor. Buna karşılık, Gazze'nin eski güven-
lik şefi Muhammed Dahlan ve grubu Is-
rail'in Gazze'den çekilmesini bir olanak
olarak görüyorfar, Mouin Rabbani'nin
MERIP'teki analizinde (14/10) işaret etti-
ği gibi Dahlan bir taraftan, demokratik re-
form talep ediyor, diğer taraftan Arafat
çevresindeki Fatah'ın kadrolannı, aralann-
da adı yolsuzluğa en çok kanşmış olanla-
n hedef alarak şiddet yoluyla sindirmeye
çalışıyor; güvenlikörgütüyle Fatah hareke-
tini ele geçirmeye çalışıyor. Aslında Ara-
fat'ın yerine göz diken Dahlan, Israil çekil-
dikten sonra Gazze'de düzeni sağlayabi-
lirse, ABD ve Israil karşısında siyasi lider-
lik şansının artacağını hesaplıyor. Üçün-
cüsü de Hamas ve diğer radikal gruplann
tutumu. Onlar Israil'in Gazze'den çekilme-
sine karşı değiller, ama Hamas'ın Arafat'a
ulusal birlik teklifinde bulunması, Gaz-
ze'nin kontrolünü Dahlan'a bırakmaya ni-
yetli olmadığını da gösteriyor. Ikincisi, bu
gruplar çekilmeye, Güney Lübnan'daki gi-
bi bir yenilgi görüntüsü vermek için de sal-
dırılarını arttırıyorlar. Şaron da bunu engel-
lemek için Gazze'ye yönelik büyük çaplı
askeri operasyonlar düzenliyor, kan ak-
maya devam ediyor, ufukta hiçbir banş ve
çözıim umudu olmadan...