23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA'FA CUMHURİYET 30 OCAK 2004 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MLMTAZ SOYSAL iiıirEÇİRVANBARZANİ'NİN Ankaradaingilizceya- yımanan Turkish Daily News" gazetesine geçen gün verciği demeci okuyunca, arkasından daha aşın söz- lenr geieceğıni tahmın etmek zor değildi. l-özret. şimdilik, Kürdistan Demokratik Partisi'nin hüknettiğı toraklann baş yöneticisi. Ortak devlet ku- rulınca onun başbakanı olacağı söyleniyor. Ona göre, "Kürtler Irak'ta istediklenni elde etme- dikçe Türkiye için kötü olurmuş." "Istediklerini e/de ettikçe ne olur" diye sorarsanız, yanıtı demeçten iki gjn sonra o verdi: Kuzey Irak'taki Türk askeri çekil- mese yapmayacaklan şey yokmuş. Büyük gösteriler- le bışlayıp silahlı çatışmaya kadar. Sınki asker oraya 'işgalci" olarak girmiş gibi. As-ıl işgalcınin, Araplara ve Türkmenlere karşı Kürt- lerir işbırliği ettiği Amerikalılar olduğunu unutarak. Oda, herkes gibi. Irak'ın toprak bütünlüğünden söz ediyor ve bağımsızlık degil, olsa olsa federat'ıf bir sısttm istediklenni ve Irak'taki petrol gelirinin ülkede- ki bitün kesımlerince paylaşılması gerektiğini söylüyor. Kerkük'ü, Kürt kenti yapmak şöyle dursun, Kürt böl- gesndeki çeşitli etnik gruplann, Türkmenlerin, Arapla- nn, Süryanilerte Kürberin ortaklaşa yönetecekleri biryer durumuna getirip Italya'nın ortasındaki Vatikan gibi özel bir statüye kavuşturacaklarmış. Yalnız, Saddam zarranında kente getirilip yerleştirilen Araplann geldik- leri ^ertere dönmeleri gerekecekmiş. Aİna, öte yandan, Kerkük'ün eskiden beri kendileri- nin çoğunlukta olduğu bir kent olduğunu ispatlamak için son aylarda başka yerterden taşryıp da şimdi ken- tin mezarlıklanna diktikleri Kürtlere ait kabirtaşlanndan söz etmiyor. Kendi "uiuslaşma" sürecini tamamlayamadan ingi- Jz-Amerikan işgali altına düşmüş bir ülkenin du- rumu gerçekten yürekler acısıdır. Her ikisi de ikili olan iki bölünmenin, yani bir yandan Arap-Kürt, bir yandan da Sünni-Şii zrtlaşmalannın, aralanna 2.5-3 milyonluk birTurkmen toplumunu da alarak yeniden devlet kur- ması kolay iş değil. Hele Ingilizlerle Amerikalılann petrol hesaplannı da işin içine katarsanız. Bu durumda Türkiye'ye sanıldığından çok iş düşü- yor. Dıştan işe kanşabilecekler arasında en fazla söz soyleme hakkına sahip olan o. Çünkü, etnik kökenlere ve mezheplere dayalı top- rak esasına göre parçalanmış bir Irak yerine tek yapılı ve ulus temeline dayalı bir Irak yakın komşu olan Tür- kiye'nin huzurunu herkesten çok ilgilendiriyor. Üstelik, o topraklann bir bölümü 1918'teki Mütareke sınııian çiğ- nenerek Lozan'daTürkiye'den kopanlmış; hem de üze- rindeki Türk nüfusla birlikte. Böyle bir ülkeyle Türkiye ilgilenmeyecek de, elin In- giltere'si ve Amerika'sı mı ilgilenecek? 0 halde, "Ben de vanm" demesi gereken odur. Sol Ne Yapmak îstiyor?.. Cumhuriyeti kuran, devrimleri bir bir gerçekleştiren ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk"ün partısi olmakla övündüğümüz CHP'yi neden tanınmaz duruma getirdiniz? Neden sola, aydınlara, demokratlara, namuslu yurttaşlara önderlik yapmayı bir yana itip ve partinin altı oklu ilkelerini yaşama geçirmeyip, önünü tıkayan lider sultasına terk ettiniz ve herkesi küstürdünüz? GUNDUZ AK.GUL Emekli Cumhurivet Savcısı 3 Kasım 2002 tarihinde ya- pılan erken genel seçim öncesı YiiksekSeçim Ku- rulunca. 23 partinin se- çime katılabilecekleri açıklanınca, bu partilerden CHP, DSP, EMEP, HADEP, tP, YTP ve TKP'nin sol partiler olduğunu sap- tamış ve bu dağınık çatı ıle seçi- me girdikleri takdirde sağın ek- meğine yağ sürecekJerini, esasen yüzde 35-40 dolayında olan sol oyların bir çatı altında toplanma- lan gerektiğıni belirten, aynı baş- lıklı yazım 19.8.2002 tanhli Cum- huriyet gazetesinde yayımlanmış- tı. Benim gıbı yüzlerce aydın, ya- zar, çizer aynı önenyı yapmışlar- dı. Ne yazık ki yazıhp çizılenler hep boşa gitmiş, sol partilerin yö- netim kademeleri küçükolsun bi- ziınobun anlayışıyla birleşememiş ve seçımde büyük bir hezimete uğrayarak kendi elleriyle ve çar- pık seçim sisteminin yardımıyla ik- tidan. yüzde 34.28 oyla ve yüzde 66 gibi ezici bir çoğunlukla AKP'ye adeta sunmuşlardı. O günden bugüne kadar, AKP iktıdannın Cumhurbaşkanlığı ma- kamı, ordu, yargı, YÖK. TÜBt- TAK ve öbür kamu kurumlan ıle ters düşen uygulamalan, Anaya- sa Mahkemesi'nden dönen hukuk dışı uygulamalan ve imam zihni- yetlı kadrolaşmalan görmezden gelinerek 28 Mart 2004 tarihinde yapılacakyerel seçimlerde de sol- da aynı dağınıkhğın devam ettiği- ni, parti yönetim kadrolannın ay- nı sorumsuzluğu sergUediklerini gördükçe bu yazının başhğını de- ğiştirme gereğini duymadım. Onlü özdeyışte olduğu gibi. yi- ne aynı hamam aynı tas. değişen bir şey yok. Herhalde sol iktidar olmaya niyetli değil, muhalefet kolayına geliyor. Ama farkında değiller ki demokratik. laik Cum- huriyetin altı her gün biraz daha oyuluyor ve rejim için tehlike çan- lan sdslerinı arttırarak çalıyorlar. Bu aymazlık niye? Şu anda ülke yönetiminin çok gereksinim duyduğu sol partiler ne yapmak istiyorlar?. Uzun zamandan ben üzerime düşen bir görevi yerine getirmek istiyorum, fakat her seferinde ken- dimi frenliyorum. Laik bir Cum- huriyet sevdalısı olarak artık pat- lama noktasında oldugumu anla- yınca, öncelikle yıllarca seçmen- liğini yaptığım, emekli olduktan sonra uzun süre il yöneticıliği dü- zeyinde çalıştığım CHP'den baş- lamak, lider ve sorumlu kadrola- ra seslenmek istiyorum: Cumhu- riyeti kuran, devrimleri bir bir ger- çekleştiren ulu öndenmiz Musta- fa Kemal Atarürk ün partısi ol- makla övündüğümüz CHP'yi ne- den tanınmaz duruma getirdiniz? Neden sola, aydınlara, demokrat- lara, namuslu yurttaşlara önderlik yapmayı bir yana itip ve partinin aln okhı ilkelerini yaşama geçir- meyip önünü tıkayan lider sulta- sına terk ettiniz ve herkesi küstür- dünüz? Rejim için tehlike çanla- n çalarken ve ülke haraç mezat satılığa çıkartılmışken, ülke ka- ranlıklara koşar adımlarla götü- rülürken, mılletvekili ya da parti- nin çeşitli kademelerinde yönetı- ci olmak sizler için bu kadar mı ön- celik taşıyor ki bu ters gidışe dur dıyemiyorsunuz9 Bugün sol kul- varda koşmaya çalışan ve bunu da beceremeyen öbür sol partiler sız- den ayn bir dünya görüşüne mı sahipler? Yanıtını ben vereyim; hayır, değiller. Ama parti içinde de- mokrasiyi çahştırmak isteyenle- nn tümüne muhalif yaftasını gıy- dınp önce pasifıze ettiniz, sonra da partıden aynlmalanna neden oldunuz. Bugün ise yerel seçimlerde güç bırliği yapma önenlerini elinizın tersi ile ve hiç önemsemeden ne- den itiyorsunuz? "Partinizi kapa- tm bizegetin" bahanesının arkası- na neden saklanıyorsunuz? Gelse- ler aynı suçlamalan tekrar yap- mayacak mısınız1 ? Dıkensız gül bahçesi yarattığınızı sanıyorsanız lütfen kendınızi aldatmayın, aksı- ne bahçede güller kalmadı. tüken- mek üzere. Gül bahçesinin güzeti dikenü otandu*. Bahçede güzel gül- ler o kadar azalmış ki yıllardır sağ kulvarlarda koşan ınsanlardan me- det umar duruma geldıniz. Koca CHP'de aday olabilecek siyaset emektan kalmadı mı? Bu saydık- lanmı başkalannın değışik bir üs- lupla söylediklerini hep okuyo- rum, ama bir şeylerin değiştiğini de görmüyorum. Yerel seçimlerde ikincibir hezimetotmaması için he- nuz vakitvar, acilen bir şeyler yap- manız gerekmektedir. İstanbul, Ankara ve tzmir büyükşehir bele- diye başkanlıklannın solun bu ha- talan yüzünden nasıl kaybedildı- ği hâlâ belleklerimızde tazelığinı korumaktadır. Sol partiler kendi aralannda güç birlığı oluşturmaz- larsa bu kez de aynı sonuç kaçı- nılmazdır. ikinci olarak, DSP"ye fazla bir diyeceğim yoktur. Çünkü solda birleşme ve güç bırliği oluşturma konusunda DSP maalesef tedavi- si olmayan süreğen (kronik) bir vakadır. Yıllarca peşmden koştu- ğumuz, umutlanmızı bağladığı- mız, dağa taşa adını yazdığımız ef- sane Karaoğlan"dan eser kalmamış, Sayın Ecevit'ler varken aile partı- si olan DSP'de bunu başaracak kimseyi de göremiyorum. Üçüncü olarak soldakı öbür par- tilerin başkan ve yönetıcilerine seslenmek istiyorum. Kartvıziti- nizde parti başkanı ya da yöneti- cisi yazmak bu kadar önemli mi? Size venlen her oy'un sol adına, laik Cumhunyet adına birer ka- yıp olduğunun ayırdında değil mi- sıniz? Neden karşılıklı özveriler- le yan yana gelemiyorsunuz? Bi- zı partisiz, Cumhuriyeti sıyasal açıdan sahipsiz bırakmaya hakkı- nız \nr mı? Dördüncü olarak, birilerine kı- zıp sandık başına gitmeyen ve bu manzarada payı olan aydınlara, demokratlara, Atatürkçülere, de- mokratik kitle örgütlerine seslen- mek istiyorum. Rejime yönelik tehlikeyi görerek ve bunun bihn- cınde olarak, yukarda belırtilen tüm olumsuzluklara karşın bağn- nıza taş basıp bu yerel seçimler- de oy kullanmak için bir partide toplanma zamanı olduğuna karar verip, rejim düşmanlanna fırsat vermeyin ve Atatürk Cumhunye- tini imamlara teslim edecek ıkın- cı birhata yapmayın. Hesabı son- ra sorulmaküzere mevcut sol par- tiler içinde her şeye karşın görü- nürde bu adres önderimiz Musta- fa Kemal Atatürk'ün partısi CHP'dır. Haydi, Kuva-yı Milliye ruhu ile ulu öndennuz Mustafa Kemal Ata- türk'ün laik Cumhuriyetine sahip çıkmak ve aydınhk yannlar için hep aynı yere mühür basmak üzere sandık başına... Acıpayam Sempozyumu... MuratACIPAYAMLI Bu yıl ilki düzenlenen Acıpayam Sempozyumu. on bin nüfuslu bir ilçe halkının, tarihını. kültü- rünü, sanatını. tanmını. ekonomisini. bilimsel fi- kir dekoreleriyle sunma, duyma, anlatma ve öğ- renme çabalannm vitrini olmuştur. Yalın bir anlatımla se- miner, güneş ışığına ilk kez çıkan bir çocuğa ben- ziyordu. Elleriyle gözle- rini ovuşturup duran ço- cuk. ileriki yıllarda, ön- ce güneşe. sonra da dün- yaya alışacak, sonunda kuşkusuz ki hayata yakı- şacak. Acıpayam Sempozyu- mu'nu oluşturan gerek- çeler. ne mutlu ki, sade- ce insanlann uygarlığa susamışlıklannı dile ge- tirme iştahlanyla parsel- lenmedi. Pamukkale Cni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan kazdağh baş- ta olmak üzere öbür öğ- retım görevlileri ve ülke- nin türlü yerlerinden ge- len akademısyenler ve ay- dınlar, yanm dönümlük tarla için traktör alama- yan, dolayısıyla akşam sütünü sağdıklan ineği. gündüz de gücünü kul- lanmak durumunda olan insanlar iç içe olma fırsa- tı buldular. Bilim adamlan böyle- ce üniversitelerin topluma nasıl "öncü" olabilece- ğinin mesajlannı verdi- ler. Bu nedenledir ki, üç gün süren sempozyum süresince dört değişik sa- londa, ayn saatlerde, dört ayn konuyla ılgilenen ka- labalık bir dinlence potan- siyeli oluşturabıldı. Seminerde, Ameri- ka'ya ilk ce\izin 1876 yı- lında Anadolu'dan gitti- ğini öğrendik. Avrupa'dan turistlen çağırması bir yana, Ana- dolu'nun üstünde doğan güneşin altında gelişen meyve ve sebzelerin, Av- rupahnın saman aleviyle ısıttıklan bahçelerinde ye- tıştirdikleriyle kolayca re- kabet edebileceğini öğ- rendik. Ülkemiz tanmın- da mühendisliğin "su va- zosu" gibi lcullanıldığını öğrendik. tlk çamaşır makinesi- nın Oğuz boylannca ya- pılıp kullanıldığını, bu- nun bir örneğinin Eşler Dağı'nda bulunup Pa- mukkale Ünrversitesı Öğ- retim Görevlısi Sayın TurgutTok tarafindan ko- rumaya alındığını öğren- dik. ' Dodurgalar beldesı sı- nırları içinde bulunan "Kdoğlan Mağarası''nın turistik değeri bir yana, as- tım hastalığına iyi gel- mesi vb. nitelikleriyle res- mi statü kazanmayı hak ettiğını öğrendik. Bele- diye Başkanı Sayın Der- man Zeren girişimlerinin ekonomik beklentilerden çok insani bir amaç taşı- dığmı vurguladı. Seminere sunulan sek- sen civannda bildiri ve ötekı öğrendiklerimiz, bu satırlan, hepsinden ayn ayn söz edebilmek için yetersiz kılıyor. Seminer sırasında yi- tirdiği babasının yasını tutmak yerine, etkinlik- lere katkıda bulunma ça- balanyla, Acıpayam Be- lediye Başkanı Sayın Se- fer Demir. bilımın, siya- set bir yana özel hayattan ve türlü acılardan da ne denli üstün olduğunu he- pimize öğretti. Acıpayam Kaymaka- mı Sayın MehmetAB Öz- yiğit'in özverileriyle su- ladığı sempozyum tarha- na çorbasıyla, bulgurla bugünlere eren Acıpa- yamlılann yannlara nasıl baktıklannı böylece bel- geselleştirdi. Kısacası seminer Ana- dolu'ya bir örnek oldu. Anadolu gelişiyor, bü- yüyor. -Anadolu'nun önü ke- silemiyor. Kutup ışınlan- nın yerlerinde durmayıp. ulaşma, erme istekleri- nin ele avuca sığmaz gör- kemi gibi, Anadolu. Ata sının elinden koptu- ğu 1938 yılının ötelerine sıçramak istiyor. Kendisini sorguluyor, kişıliğinı anyor. PENCERE İstanbul ve Diyanbakır İki Çarpıcı Örnek... Mehmet Tezkan Sabah'taki köşesinde yazıyor: "Diyarbakır'a gittiniz mi? Ben en son bir buçuk yıl önce gittim.. Kent dökülüyordu.. Yollar delik de- şik.. Altyapı rezaiet.. Belli ki çivi çakılmamış.. Di- yarbakırlılann yaşam kalitesini yükseltecek hiçbir çaba harcanmamış.. Belediye Başkanı Feridun Çelik ile yapılan rö- portajı okuyunca, kentin neden bu duruma düş- tüğünü anladım.. Çelik diyor ki: Bize oy verenlerin düşüncesi, getirilen hizme- tin kalitesi değil, Kürt sorununun çözülmesidir. Zaten beş yıl önce Belediye Başkanlığı'na seçil- diğimde hizmet için hiçbir söz vermemiştim. Bu- na rağmen halkımız, Kürt sorununu bizım çözebi- leceğimizi düşündüğü için oy verdi. Yine öyle ola- cak." Tezkan yazıyor: "Anlaşılan Çelik sözünde durmuş.. Hizmeti ikin- ci, üçüncü plana atmış.. Kendi insanını, kendisine oy veren, belediye başkanlığı koltuğuna oturtan insanlan, kötü, pis bir kentteyaşamaya mahkûm etmiş.." • Ne yazık ki 12 Eylül'den sonra Türkiye'de çok par- tili rejimin içeriği değişti. Ulusal bütünlük içinde sınıfsallık üzerine ekono- mik hesaplaşma, Batı demokrasilerinın özüdür... Bu da iki yönlüdür: Kalkınma.. Ve paylaşım.. Türkiye'de ise ne kalkınmayı düşünen kaldı, ne de paylaşımı; daha başka deyişle sosyal adaleti... Neyı tartışıyoruz?.. Etnikçılik.. Ve dincilik.. Oysa Batı demokrasilerinde ulus devlet her iki- sini de tarihe gömmüştür; Avrupa coğrafyasında kımi zaman görülen cılız etnikçi akımlar bu gerçe- ği değiştiremez... Ya dinci akımlar?.. Evet, türban olayı bugün yalnız Türkiye'de de- ğil, Avrupa'da da gündemde... Amabırfarkla!.. Avrupa'daki Müslümanlar ne Fransa'da, ne Al- manya'da, ne de öteki ülkelerde dinci bir devlet ku- rabilirier... Türkiye ise bıçak sırtında!.. Bizdeki türban kavgasıyla Batı'dakileri birbirine kanştırmayalım!.. Fransa'da bir avuç azınlık sayılan Müslümanın türban sorunu Cumhurbaşkanı Chirac'ı laiklik sa- vunmasına zorluyorsa, olayın demokrasi açısın- dan ne kadar duyarlı olduğunu varın siz hesap edin!.. • Türkiye'de etnikçilik ve dincilik öylesine körük- lendi ki Istanbul'daki yerel seçimlerde bile belirle- yıci bir güç kazandı... Oysa bu yol çıkmazdır. Istanbul'da on yıldan beri Anakent Belediye Baş- kanı türbancı... 10 yıl birömürdür... Peki, ne oldu IstanbuPa?.. Hiiiç... İstanbul koca bir köy oldu... Islamcı takımı bir yıldan beri Türkiye'de iktidar koltuğundadır... Değişmiş ne var?.. IMF programı Türkiye ekonomisinde öytesıne egemen kı memura ve işçiye üç kuruş otuz para zam için bile dışardan izin almak zorunda kalan bir siyasal iktidar başımızda... • Istanbul'da en güçlü parti, dincıliği tezgâhlayan AKP değil mi?.. Diyarbakır'da en güçlü parti, etnikçiliği öne çı- karan DEHAP değil mi?.. 28 Mart Belediye seçimleri ilginç olacak!.. Her iki kentin şehirtısine Allah sabır versin; daha çok çekeceği var. CUMHURİYET KİTAP KULUBU OCAK AYIETKİNÜKLERİ (8) Cumartesi Söyleşileri "Küreselleşme Boyutunda Emek-sermaye çelişkisi" ŞÜKRAN SONER (31 Ocak 2004 Cumartesi Saat: 15.00) Yer : Cumhurivet Kitap Kulübü (Fransız Konsolosluğu'nun Yanı) İstiklal Cad. Zambak Sok. No: 4 D: 1-2 Beyoğlu, İstanbul Elkinlihler Koop-C tarafindan düzenlenmektedir. t'crelsiz ve herkese açıktır. KafetervamızPazardahıIhergûnsaaf 10UO-21 UO arası açıktır Kalbim Neden Olmazlarda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle