Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA'FA CUMHURİYET 30 OCAK 2004 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MLMTAZ SOYSAL
iiıirEÇİRVANBARZANİ'NİN Ankaradaingilizceya-
yımanan Turkish Daily News" gazetesine geçen gün
verciği demeci okuyunca, arkasından daha aşın söz-
lenr geieceğıni tahmın etmek zor değildi.
l-özret. şimdilik, Kürdistan Demokratik Partisi'nin
hüknettiğı toraklann baş yöneticisi. Ortak devlet ku-
rulınca onun başbakanı olacağı söyleniyor.
Ona göre, "Kürtler Irak'ta istediklenni elde etme-
dikçe Türkiye için kötü olurmuş." "Istediklerini
e/de ettikçe ne olur" diye sorarsanız, yanıtı demeçten
iki gjn sonra o verdi: Kuzey Irak'taki Türk askeri çekil-
mese yapmayacaklan şey yokmuş. Büyük gösteriler-
le bışlayıp silahlı çatışmaya kadar.
Sınki asker oraya 'işgalci" olarak girmiş gibi.
As-ıl işgalcınin, Araplara ve Türkmenlere karşı Kürt-
lerir işbırliği ettiği Amerikalılar olduğunu unutarak.
Oda, herkes gibi. Irak'ın toprak bütünlüğünden söz
ediyor ve bağımsızlık degil, olsa olsa federat'ıf bir
sısttm istediklenni ve Irak'taki petrol gelirinin ülkede-
ki bitün kesımlerince paylaşılması gerektiğini söylüyor.
Kerkük'ü, Kürt kenti yapmak şöyle dursun, Kürt böl-
gesndeki çeşitli etnik gruplann, Türkmenlerin, Arapla-
nn, Süryanilerte Kürberin ortaklaşa yönetecekleri biryer
durumuna getirip Italya'nın ortasındaki Vatikan gibi
özel bir statüye kavuşturacaklarmış. Yalnız, Saddam
zarranında kente getirilip yerleştirilen Araplann geldik-
leri ^ertere dönmeleri gerekecekmiş.
Aİna, öte yandan, Kerkük'ün eskiden beri kendileri-
nin çoğunlukta olduğu bir kent olduğunu ispatlamak
için son aylarda başka yerterden taşryıp da şimdi ken-
tin mezarlıklanna diktikleri Kürtlere ait kabirtaşlanndan
söz etmiyor.
Kendi "uiuslaşma" sürecini tamamlayamadan ingi-
Jz-Amerikan işgali altına düşmüş bir ülkenin du-
rumu gerçekten yürekler acısıdır. Her ikisi de ikili olan
iki bölünmenin, yani bir yandan Arap-Kürt, bir yandan
da Sünni-Şii zrtlaşmalannın, aralanna 2.5-3 milyonluk
birTurkmen toplumunu da alarak yeniden devlet kur-
ması kolay iş değil.
Hele Ingilizlerle Amerikalılann petrol hesaplannı da
işin içine katarsanız.
Bu durumda Türkiye'ye sanıldığından çok iş düşü-
yor. Dıştan işe kanşabilecekler arasında en fazla söz
soyleme hakkına sahip olan o.
Çünkü, etnik kökenlere ve mezheplere dayalı top-
rak esasına göre parçalanmış bir Irak yerine tek yapılı
ve ulus temeline dayalı bir Irak yakın komşu olan Tür-
kiye'nin huzurunu herkesten çok ilgilendiriyor. Üstelik,
o topraklann bir bölümü 1918'teki Mütareke sınııian çiğ-
nenerek Lozan'daTürkiye'den kopanlmış; hem de üze-
rindeki Türk nüfusla birlikte.
Böyle bir ülkeyle Türkiye ilgilenmeyecek de, elin In-
giltere'si ve Amerika'sı mı ilgilenecek? 0 halde, "Ben
de vanm" demesi gereken odur.
Sol Ne Yapmak îstiyor?..
Cumhuriyeti kuran, devrimleri bir bir gerçekleştiren ulu
önderimiz Mustafa Kemal Atatürk"ün partısi olmakla
övündüğümüz CHP'yi neden tanınmaz duruma getirdiniz?
Neden sola, aydınlara, demokratlara, namuslu yurttaşlara
önderlik yapmayı bir yana itip ve partinin altı oklu
ilkelerini yaşama geçirmeyip, önünü tıkayan lider
sultasına terk ettiniz ve herkesi küstürdünüz?
GUNDUZ AK.GUL Emekli Cumhurivet Savcısı
3
Kasım 2002 tarihinde ya-
pılan erken genel seçim
öncesı YiiksekSeçim Ku-
rulunca. 23 partinin se-
çime katılabilecekleri
açıklanınca, bu partilerden CHP,
DSP, EMEP, HADEP, tP, YTP ve
TKP'nin sol partiler olduğunu sap-
tamış ve bu dağınık çatı ıle seçi-
me girdikleri takdirde sağın ek-
meğine yağ sürecekJerini, esasen
yüzde 35-40 dolayında olan sol
oyların bir çatı altında toplanma-
lan gerektiğıni belirten, aynı baş-
lıklı yazım 19.8.2002 tanhli Cum-
huriyet gazetesinde yayımlanmış-
tı. Benim gıbı yüzlerce aydın, ya-
zar, çizer aynı önenyı yapmışlar-
dı.
Ne yazık ki yazıhp çizılenler
hep boşa gitmiş, sol partilerin yö-
netim kademeleri küçükolsun bi-
ziınobun anlayışıyla birleşememiş
ve seçımde büyük bir hezimete
uğrayarak kendi elleriyle ve çar-
pık seçim sisteminin yardımıyla ik-
tidan. yüzde 34.28 oyla ve yüzde
66 gibi ezici bir çoğunlukla
AKP'ye adeta sunmuşlardı.
O günden bugüne kadar, AKP
iktıdannın Cumhurbaşkanlığı ma-
kamı, ordu, yargı, YÖK. TÜBt-
TAK ve öbür kamu kurumlan ıle
ters düşen uygulamalan, Anaya-
sa Mahkemesi'nden dönen hukuk
dışı uygulamalan ve imam zihni-
yetlı kadrolaşmalan görmezden
gelinerek 28 Mart 2004 tarihinde
yapılacakyerel seçimlerde de sol-
da aynı dağınıkhğın devam ettiği-
ni, parti yönetim kadrolannın ay-
nı sorumsuzluğu sergUediklerini
gördükçe bu yazının başhğını de-
ğiştirme gereğini duymadım.
Onlü özdeyışte olduğu gibi. yi-
ne aynı hamam aynı tas. değişen
bir şey yok. Herhalde sol iktidar
olmaya niyetli değil, muhalefet
kolayına geliyor. Ama farkında
değiller ki demokratik. laik Cum-
huriyetin altı her gün biraz daha
oyuluyor ve rejim için tehlike çan-
lan sdslerinı arttırarak çalıyorlar.
Bu aymazlık niye?
Şu anda ülke yönetiminin çok
gereksinim duyduğu sol partiler ne
yapmak istiyorlar?.
Uzun zamandan ben üzerime
düşen bir görevi yerine getirmek
istiyorum, fakat her seferinde ken-
dimi frenliyorum. Laik bir Cum-
huriyet sevdalısı olarak artık pat-
lama noktasında oldugumu anla-
yınca, öncelikle yıllarca seçmen-
liğini yaptığım, emekli olduktan
sonra uzun süre il yöneticıliği dü-
zeyinde çalıştığım CHP'den baş-
lamak, lider ve sorumlu kadrola-
ra seslenmek istiyorum: Cumhu-
riyeti kuran, devrimleri bir bir ger-
çekleştiren ulu öndenmiz Musta-
fa Kemal Atarürk ün partısi ol-
makla övündüğümüz CHP'yi ne-
den tanınmaz duruma getirdiniz?
Neden sola, aydınlara, demokrat-
lara, namuslu yurttaşlara önderlik
yapmayı bir yana itip ve partinin
aln okhı ilkelerini yaşama geçir-
meyip önünü tıkayan lider sulta-
sına terk ettiniz ve herkesi küstür-
dünüz? Rejim için tehlike çanla-
n çalarken ve ülke haraç mezat
satılığa çıkartılmışken, ülke ka-
ranlıklara koşar adımlarla götü-
rülürken, mılletvekili ya da parti-
nin çeşitli kademelerinde yönetı-
ci olmak sizler için bu kadar mı ön-
celik taşıyor ki bu ters gidışe dur
dıyemiyorsunuz9
Bugün sol kul-
varda koşmaya çalışan ve bunu da
beceremeyen öbür sol partiler sız-
den ayn bir dünya görüşüne mı
sahipler? Yanıtını ben vereyim;
hayır, değiller. Ama parti içinde de-
mokrasiyi çahştırmak isteyenle-
nn tümüne muhalif yaftasını gıy-
dınp önce pasifıze ettiniz, sonra
da partıden aynlmalanna neden
oldunuz.
Bugün ise yerel seçimlerde güç
bırliği yapma önenlerini elinizın
tersi ile ve hiç önemsemeden ne-
den itiyorsunuz? "Partinizi kapa-
tm bizegetin" bahanesının arkası-
na neden saklanıyorsunuz? Gelse-
ler aynı suçlamalan tekrar yap-
mayacak mısınız1
? Dıkensız gül
bahçesi yarattığınızı sanıyorsanız
lütfen kendınızi aldatmayın, aksı-
ne bahçede güller kalmadı. tüken-
mek üzere. Gül bahçesinin güzeti
dikenü otandu*. Bahçede güzel gül-
ler o kadar azalmış ki yıllardır sağ
kulvarlarda koşan ınsanlardan me-
det umar duruma geldıniz. Koca
CHP'de aday olabilecek siyaset
emektan kalmadı mı? Bu saydık-
lanmı başkalannın değışik bir üs-
lupla söylediklerini hep okuyo-
rum, ama bir şeylerin değiştiğini
de görmüyorum. Yerel seçimlerde
ikincibir hezimetotmaması için he-
nuz vakitvar, acilen bir şeyler yap-
manız gerekmektedir. İstanbul,
Ankara ve tzmir büyükşehir bele-
diye başkanlıklannın solun bu ha-
talan yüzünden nasıl kaybedildı-
ği hâlâ belleklerimızde tazelığinı
korumaktadır. Sol partiler kendi
aralannda güç birlığı oluşturmaz-
larsa bu kez de aynı sonuç kaçı-
nılmazdır.
ikinci olarak, DSP"ye fazla bir
diyeceğim yoktur. Çünkü solda
birleşme ve güç bırliği oluşturma
konusunda DSP maalesef tedavi-
si olmayan süreğen (kronik) bir
vakadır. Yıllarca peşmden koştu-
ğumuz, umutlanmızı bağladığı-
mız, dağa taşa adını yazdığımız ef-
sane Karaoğlan"dan eser kalmamış,
Sayın Ecevit'ler varken aile partı-
si olan DSP'de bunu başaracak
kimseyi de göremiyorum.
Üçüncü olarak soldakı öbür par-
tilerin başkan ve yönetıcilerine
seslenmek istiyorum. Kartvıziti-
nizde parti başkanı ya da yöneti-
cisi yazmak bu kadar önemli mi?
Size venlen her oy'un sol adına,
laik Cumhunyet adına birer ka-
yıp olduğunun ayırdında değil mi-
sıniz? Neden karşılıklı özveriler-
le yan yana gelemiyorsunuz? Bi-
zı partisiz, Cumhuriyeti sıyasal
açıdan sahipsiz bırakmaya hakkı-
nız \nr mı?
Dördüncü olarak, birilerine kı-
zıp sandık başına gitmeyen ve bu
manzarada payı olan aydınlara,
demokratlara, Atatürkçülere, de-
mokratik kitle örgütlerine seslen-
mek istiyorum. Rejime yönelik
tehlikeyi görerek ve bunun bihn-
cınde olarak, yukarda belırtilen
tüm olumsuzluklara karşın bağn-
nıza taş basıp bu yerel seçimler-
de oy kullanmak için bir partide
toplanma zamanı olduğuna karar
verip, rejim düşmanlanna fırsat
vermeyin ve Atatürk Cumhunye-
tini imamlara teslim edecek ıkın-
cı birhata yapmayın. Hesabı son-
ra sorulmaküzere mevcut sol par-
tiler içinde her şeye karşın görü-
nürde bu adres önderimiz Musta-
fa Kemal Atatürk'ün partısi
CHP'dır.
Haydi, Kuva-yı Milliye ruhu ile
ulu öndennuz Mustafa Kemal Ata-
türk'ün laik Cumhuriyetine sahip
çıkmak ve aydınhk yannlar için hep
aynı yere mühür basmak üzere
sandık başına...
Acıpayam
Sempozyumu...
MuratACIPAYAMLI
Bu yıl ilki düzenlenen
Acıpayam Sempozyumu.
on bin nüfuslu bir ilçe
halkının, tarihını. kültü-
rünü, sanatını. tanmını.
ekonomisini. bilimsel fi-
kir dekoreleriyle sunma,
duyma, anlatma ve öğ-
renme çabalannm vitrini
olmuştur.
Yalın bir anlatımla se-
miner, güneş ışığına ilk
kez çıkan bir çocuğa ben-
ziyordu. Elleriyle gözle-
rini ovuşturup duran ço-
cuk. ileriki yıllarda, ön-
ce güneşe. sonra da dün-
yaya alışacak, sonunda
kuşkusuz ki hayata yakı-
şacak.
Acıpayam Sempozyu-
mu'nu oluşturan gerek-
çeler. ne mutlu ki, sade-
ce insanlann uygarlığa
susamışlıklannı dile ge-
tirme iştahlanyla parsel-
lenmedi. Pamukkale Cni-
versitesi Rektörü Prof.
Dr. Hasan kazdağh baş-
ta olmak üzere öbür öğ-
retım görevlileri ve ülke-
nin türlü yerlerinden ge-
len akademısyenler ve ay-
dınlar, yanm dönümlük
tarla için traktör alama-
yan, dolayısıyla akşam
sütünü sağdıklan ineği.
gündüz de gücünü kul-
lanmak durumunda olan
insanlar iç içe olma fırsa-
tı buldular.
Bilim adamlan böyle-
ce üniversitelerin topluma
nasıl "öncü" olabilece-
ğinin mesajlannı verdi-
ler.
Bu nedenledir ki, üç
gün süren sempozyum
süresince dört değişik sa-
londa, ayn saatlerde, dört
ayn konuyla ılgilenen ka-
labalık bir dinlence potan-
siyeli oluşturabıldı.
Seminerde, Ameri-
ka'ya ilk ce\izin 1876 yı-
lında Anadolu'dan gitti-
ğini öğrendik.
Avrupa'dan turistlen
çağırması bir yana, Ana-
dolu'nun üstünde doğan
güneşin altında gelişen
meyve ve sebzelerin, Av-
rupahnın saman aleviyle
ısıttıklan bahçelerinde ye-
tıştirdikleriyle kolayca re-
kabet edebileceğini öğ-
rendik. Ülkemiz tanmın-
da mühendisliğin "su va-
zosu" gibi lcullanıldığını
öğrendik.
tlk çamaşır makinesi-
nın Oğuz boylannca ya-
pılıp kullanıldığını, bu-
nun bir örneğinin Eşler
Dağı'nda bulunup Pa-
mukkale Ünrversitesı Öğ-
retim Görevlısi Sayın
TurgutTok tarafindan ko-
rumaya alındığını öğren-
dik. '
Dodurgalar beldesı sı-
nırları içinde bulunan
"Kdoğlan Mağarası''nın
turistik değeri bir yana, as-
tım hastalığına iyi gel-
mesi vb. nitelikleriyle res-
mi statü kazanmayı hak
ettiğını öğrendik. Bele-
diye Başkanı Sayın Der-
man Zeren girişimlerinin
ekonomik beklentilerden
çok insani bir amaç taşı-
dığmı vurguladı.
Seminere sunulan sek-
sen civannda bildiri ve
ötekı öğrendiklerimiz, bu
satırlan, hepsinden ayn
ayn söz edebilmek için
yetersiz kılıyor.
Seminer sırasında yi-
tirdiği babasının yasını
tutmak yerine, etkinlik-
lere katkıda bulunma ça-
balanyla, Acıpayam Be-
lediye Başkanı Sayın Se-
fer Demir. bilımın, siya-
set bir yana özel hayattan
ve türlü acılardan da ne
denli üstün olduğunu he-
pimize öğretti.
Acıpayam Kaymaka-
mı Sayın MehmetAB Öz-
yiğit'in özverileriyle su-
ladığı sempozyum tarha-
na çorbasıyla, bulgurla
bugünlere eren Acıpa-
yamlılann yannlara nasıl
baktıklannı böylece bel-
geselleştirdi.
Kısacası seminer Ana-
dolu'ya bir örnek oldu.
Anadolu gelişiyor, bü-
yüyor.
-Anadolu'nun önü ke-
silemiyor. Kutup ışınlan-
nın yerlerinde durmayıp.
ulaşma, erme istekleri-
nin ele avuca sığmaz gör-
kemi gibi, Anadolu.
Ata sının elinden koptu-
ğu 1938 yılının ötelerine
sıçramak istiyor.
Kendisini sorguluyor,
kişıliğinı anyor.
PENCERE
İstanbul ve Diyanbakır
İki Çarpıcı Örnek...
Mehmet Tezkan Sabah'taki köşesinde yazıyor:
"Diyarbakır'a gittiniz mi? Ben en son bir buçuk
yıl önce gittim.. Kent dökülüyordu.. Yollar delik de-
şik.. Altyapı rezaiet.. Belli ki çivi çakılmamış.. Di-
yarbakırlılann yaşam kalitesini yükseltecek hiçbir
çaba harcanmamış..
Belediye Başkanı Feridun Çelik ile yapılan rö-
portajı okuyunca, kentin neden bu duruma düş-
tüğünü anladım..
Çelik diyor ki:
Bize oy verenlerin düşüncesi, getirilen hizme-
tin kalitesi değil, Kürt sorununun çözülmesidir.
Zaten beş yıl önce Belediye Başkanlığı'na seçil-
diğimde hizmet için hiçbir söz vermemiştim. Bu-
na rağmen halkımız, Kürt sorununu bizım çözebi-
leceğimizi düşündüğü için oy verdi. Yine öyle ola-
cak."
Tezkan yazıyor:
"Anlaşılan Çelik sözünde durmuş.. Hizmeti ikin-
ci, üçüncü plana atmış..
Kendi insanını, kendisine oy veren, belediye
başkanlığı koltuğuna oturtan insanlan, kötü, pis bir
kentteyaşamaya mahkûm etmiş.."
•
Ne yazık ki 12 Eylül'den sonra Türkiye'de çok par-
tili rejimin içeriği değişti.
Ulusal bütünlük içinde sınıfsallık üzerine ekono-
mik hesaplaşma, Batı demokrasilerinın özüdür...
Bu da iki yönlüdür:
Kalkınma..
Ve paylaşım..
Türkiye'de ise ne kalkınmayı düşünen kaldı, ne
de paylaşımı; daha başka deyişle sosyal adaleti...
Neyı tartışıyoruz?..
Etnikçılik..
Ve dincilik..
Oysa Batı demokrasilerinde ulus devlet her iki-
sini de tarihe gömmüştür; Avrupa coğrafyasında
kımi zaman görülen cılız etnikçi akımlar bu gerçe-
ği değiştiremez...
Ya dinci akımlar?..
Evet, türban olayı bugün yalnız Türkiye'de de-
ğil, Avrupa'da da gündemde...
Amabırfarkla!..
Avrupa'daki Müslümanlar ne Fransa'da, ne Al-
manya'da, ne de öteki ülkelerde dinci bir devlet ku-
rabilirier...
Türkiye ise bıçak sırtında!..
Bizdeki türban kavgasıyla Batı'dakileri birbirine
kanştırmayalım!..
Fransa'da bir avuç azınlık sayılan Müslümanın
türban sorunu Cumhurbaşkanı Chirac'ı laiklik sa-
vunmasına zorluyorsa, olayın demokrasi açısın-
dan ne kadar duyarlı olduğunu varın siz hesap
edin!..
•
Türkiye'de etnikçilik ve dincilik öylesine körük-
lendi ki Istanbul'daki yerel seçimlerde bile belirle-
yıci bir güç kazandı...
Oysa bu yol çıkmazdır.
Istanbul'da on yıldan beri Anakent Belediye Baş-
kanı türbancı...
10 yıl birömürdür...
Peki, ne oldu IstanbuPa?..
Hiiiç...
İstanbul koca bir köy oldu...
Islamcı takımı bir yıldan beri Türkiye'de iktidar
koltuğundadır...
Değişmiş ne var?..
IMF programı Türkiye ekonomisinde öytesıne
egemen kı memura ve işçiye üç kuruş otuz para
zam için bile dışardan izin almak zorunda kalan bir
siyasal iktidar başımızda...
•
Istanbul'da en güçlü parti, dincıliği tezgâhlayan
AKP değil mi?..
Diyarbakır'da en güçlü parti, etnikçiliği öne çı-
karan DEHAP değil mi?..
28 Mart Belediye seçimleri ilginç olacak!..
Her iki kentin şehirtısine Allah sabır versin; daha
çok çekeceği var.
CUMHURİYET KİTAP KULUBU
OCAK AYIETKİNÜKLERİ (8)
Cumartesi Söyleşileri
"Küreselleşme Boyutunda
Emek-sermaye çelişkisi"
ŞÜKRAN SONER
(31 Ocak 2004 Cumartesi Saat: 15.00)
Yer : Cumhurivet Kitap Kulübü
(Fransız Konsolosluğu'nun Yanı)
İstiklal Cad. Zambak Sok. No: 4 D: 1-2
Beyoğlu, İstanbul
Elkinlihler Koop-C tarafindan düzenlenmektedir.
t'crelsiz ve herkese açıktır.
KafetervamızPazardahıIhergûnsaaf 10UO-21 UO arası açıktır
Kalbim Neden Olmazlarda