Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 2004 CUMA CUMHUR'YH SAYFA
17
2 Erdoğan'aABD'de
32 "cesarel" fidiilü
verileeekmiş.
Baştaki "c" harfi
fazla olmasın!
£
Sektronik posta: denizsom@cumhiffiyeLcoin.tr www.jienizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: O212.512 44 97
- Bush, Tayyip'i Holtywood
artistleriyle tanıştıracakmış...
"Tayyip de Bush'a poostar
Bavhan'ı tanısttrsın!"
KaşıntıBir yandan AB, öteki
yandan ABD, beri
yandan
içimizdeki
işbiriikçiler
Türkiye'nin ulus
devlet kimliğini
kaşıyıp duruyor. Aziz
Naci Doğan, Mustafa
Kemal Atatürk'ün bir
sözünü anımsaiıyor
"Bugünkü Türk milleti
siyasi ve içtimai
camiası içinde
kendilerine Kürtlük
fikri, Çerkezlik fikri ve
hatta Lazlık fikri veya
Boşnaklık fikri
propaganda edilmek
istenmiş yurttaş ve
millettaşlanmız vardır.
Fakat mazinin istibdat
devirieri mahsulü olan
bu yanlış göstermeler
hiçbir millet ferdi
üzerinde üzüntü ve
kınamadan başka bir
tesir hasıi etmemiştir.
Çünkü bu millet efradı
da umum Türk camiası
gibi aynı müşterek
maziye, tarihe, ahlaka
ve hukuka sahip
bulunuyor."
eçenlerde bizim çjazetede yayımlanan bir
haber "Bakanlık ISEDAŞ'ı tahkimde yen-
di" başlığını taşıyordu. Ne var ki bu tahkim
yani hakem kurulu, "uluslararası tahkim"di
ve İSEDAŞ, ICC Uluslararası Tahkim Divanı'na gi-
derek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan 182
milyon dolar istemişti. Maltepe Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın Aybay, bu haberi
okurken "Bu kadarı da olmaz" dediğini söylüyor:
"Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir sü-
re önce, kendi sınırlan içindeki ilişkilerden doğan,
taraf olduğu ihtilaflarda, yabancılara karşı uluslara-
rası tahkime başvurmayı zorunlu kılan bir yasal dü-
zenleme kabul etmişti.
Bizde birtakım 'avanaklar' da bu düzen sonucu
bol bol yabancı yatırım sermayesi geleceği 'rüyası'
ile bunu candan desteklemişlerdi. Tıpkı bugün ba-
zı AKP'lilerin yargıya güvenmeme açıklamaları gibi!
'Yabancılann Türk yargısına güven duymamakta
Tahkim
haklı olduklarını' utanmadan, açık açık söylemeye
bile çekinmemişlerdi.
Halbuki, bu düzenlemedeki amaç, güvenme-gü-
venmeme sorunu ile ilgili değildi. Dıştan 'pompa'la-
narak Türkiye'nin başına örülen bu zorunlu tahkim
çorabının amacı şu idi: Kapitalist düzenin çokulus-
lu şirketleri ile diğer üçüncü yabancı kuruluşlar, Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin resmi kurumları ile ihtilafa dü-
şerlerse, doğru dürüst bir yargılama değil, Ulusla-
rarası Ticaret Odası gibi kendi denetimlerinde olan
kuruluşlar vasıtasıyla açıkça haksız da olsalar mut-
laka kendi lehlerine karar verilmesini sağlamak is-
temekteydiler. Elhak, bunu başaramamışlardır.
Söz konusu hakem mahkemeleri tahkim davası-
nın tarafı, dışa bağımlı bir geri kalmış ülke ise 'bü-
yük ve güçlü taraf lehine' en olmadık, çürük gerek-
çelere dayanarak, haklıyı haksız çıkarmaktan geri
kalmamışlardır.
Işte bana inanılmaz gibi gözüken haber karşısın-
daki şaşkınlığım bundandı.
Bu koşullarda açıkça haklı da olsa, Türkiye Cum-
huriyeti'nin bir bakanlığı uluslararası mahkemede
nasıl olur da dava kazanırdı?
Ama haberin içeriğini okuyunca iş anlaşıldı: Ba-
kanlığa karşı tahkim davasını yitiren davası İSE-
DAŞ, yabancı değil bir Türk şirketiymiş:
Istanbul Elektrik Dağıtım Sanayii ve Ticaret AŞ.
Hakemler huzurunda görülen bu davada hakem
kurulu kim bilir ne ince ve dürüst bir yargılama yap-
mıştır!
Ama bir sorun var: Türk şirketinin Türkiye Cum-
huriyeti'nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aley-
hine açtığı dava niçin uluslararası tahkime gitmiş?
Türkiye'de mahkeme mi yoktu?"
Telaş
Akif Kökçe: "Mart
ayı telaşına düşmüş
kediler görünce
şaşıracaklar, seçilme
telaşıyla kendilerinden
fazla azmış olanlan."
SESSÎZSEDASIZf!)
YOUSüZLUK LAİZIM
Siyasal İslam ve emperyalizm
Adalet ve Kalkınma Partisi adına konu-
şanlann son zamanlarda Türkiye'de ilk
kez iç ve dış dinamiklerin kesiştiğini, bu
durumun ülkemiz için bir fırsat olduğunu
söylemeye başlamalan üzerine Tamer
Işgüden, "Dış dinamikleri az çok kestiri-
yoruz da iç dinamiklerden neyi anlatmak
istediklerini pek çıkaramıyoruz" diyor ve
Samir Amin'den "Siyasal İslam" başlık-
lı alıntıyı paylaşmak istiyor:
"Siyasal İslam aslında komprador ka-
pitalizmin sahip olduğu tabı konumunun
bir tür adaptasyonundan başka bir şey
değildır. Sözde ılımlı yorumu da söz ko-
nusu halklan tehdit eden başlıcatehlike-
yi temsil etmektedir. Çünkü radikallerin
şkJdeti sadece Batı tarafından pek sevi-
len ılımlılann (Iran'dakiler iyi ömektir) ta-
sanmlanna uygun yeni bir komprador ik-
tidarın inşasının önünü açarak devleti
destabilıze etmeye hizmet etmekte-
dir.Troykanın (ABD, Avrupa ve Japonya)
Amerikan yanlısı diplomasinin so-"
runa yönelik bu tür çözümler bulunması
yönünde sunduklan sürekli destek, onla-
nn küreselleşmış yeni liberal düzeni ege-
men ulus ötesi sermayenin hizmetine da-
yatma arzulanyla mutlak bir tutarlılık için-
dedir. Yeni liberal ekonomi ve polrtik otok-
rasi çağdaş kapitalist toplumlann idare-
sini üstlenen egemen komprador sınrfta-
ramükemmelen uymaktadır. Islamcı par-
tiler bütünüyle bu sınıflann araçlandır. Ye-
ni liberal kapita/izmin ve siyasal Islamın
söylemleri çelişkili değil tamamlayıcıdır.
Yani siyasal İslam emperyalizm karşrtı
değil, hizmetçisidir."
Yüksek Yeriltm Hattı
Gönül ne kah\e ister ne kahvene.
gönül ÇETLEŞMEK. ister
INTERNET CAFE bahane!
erdincutku(a yahoo.com
Yine Sapürma
Meriş VELİDEDEOĞLU
Ülkemizin kımi temel kimi
güncel sorunlan hakkında as-
kerlergörüş bildirdiğinde, bunu
eleştırenler Atatürk'ün bu tutu-
mun önünü kestiğini belirtirler.
Atatürk bunu yapmış mıdır?
Yoksa yapmamış mıdır? Sanı-
nz doğru soru, "Atatürk bu ko-
nuda ne yapmıştır" olmalı.
Soru öyle sorulunca bunu
Mustafa Kemal ın kendinden
öğrenmek en doğru yol olacak-
tır; üstelik bızler bu şansa sahi-
biz. Konuyu en ince ayrıntısına
dek anlatır büyük Söylev'inde
Atatürk; elli sayfalık bir bölümO
olayı açık seçik gözler önüne
seren hemen hemen her pa-
ragraf bir belgedirya da bir bel-
geye dayanmaktadır.
Askerin bu tutumunu Ata-
türk'ün "asker-siyaset" ayrı-
mına bağlayanlar, onun hem
milletvekili hem de orduda gö-
revli olan altı komutana 30
Ekim 1924 tarihli telgrafla mil-
letvekilliğinden aynlmalannı is-
temesini referans alıyorlar. A-
ma bununla bağlantılı ikinci
telgraftan hemen hemen hiç
söz etmezler.
1. ve 2. Ordu müfettişlerinin
birdenbire görevlerinden aynl-
malannın hemen ardından ya-
zılan bu telgraflann ikıncisinde
Atatürk, bu isteğınin nedenleri-
ni bildirir. 31 Ekim günlü bu
telgrafında: "Komutanlann mil-
letvekili olmalannın orduda ve
komuta işlerinde beklenilen di-
siplin ile bağdaşamadığı kanı-
sına vanlmıştır" der ve ayrılan
bu ikikomutanın: "Meclis'e dö-
nerek ordulan elverişsiz birza-
manda başsız bırakmış olma-
lan bu görüşü pekiştirmiştir"
di/erek de ıstenilen değişikliğin
nedenıni açıklar.
Dile getirdiği nedenlerde yer-
den göğe haklıdır Atatürk. Çün-
k i tam o sırada Hakkâri bölge-
sinde başgösteren Nasturi
a^aklanması, komutanı istifa e-
den 1. Ordu ile birlikte bastınl-
maya çalışılıyordu; ayrıca bu
a^aklanma ile ilgili olarak Ingi-
Iİ2 hükümeti de kesin süreli bir
nota vermiş bulunmaktaydı.
öyle ki bu notaya verilen ya-
ntta "savaşı bile göze aldıkla-
nnı" ve bu çetin günlerde "yur-
dıin üçte birini kaplayan kos-
kcca bir orduyu başsız bırak-
rranın" ne denli sorumsuz bir
tıtum olduğunu üzüntüyle be-
liıtir Atatürk.
Ne var ki bir başka olumsuz-
ILK daartık iyice belırginleşmiş-
t i . Bir yıl önce, Cumhuriyetin
ilınından henüz daha bir gün
geçmişken Istanbul basını Hü-
sjyin Cahit'leriyle (Yalçın),
Aımet Emin'leriyle (Yalman),
Vlrt Ebüzziya'lanyla büyük bir
saldınya geçer; dile getirdikleri
Cumhuriyetin ilanının, Cumhur-
başkanı seçilmesinın "anlam-
sızlığı, zamansızlığı, dahası lü-
zumsuzluğu"dur.
Bakanlar Kurulu Başkanlı-
ğı'ndan yeni aynlıp Istanbul'a
gelen Rauf Bey ve onunla bir-
likte Istanbul'da bulunan 1. ve
2. Ordu komutanlarının da gö-
rüşleri bu doğruItudadır; söyle-
şilerinde, demeçlerinde özellik-
le Rauf Bey şunu dile getirir: Bir
"Meclis" var, "Başbakan"\ var,
"Hükümet"\ var, dolayısıyla ye-
ni bir hükümet biçimıne, hele
bir "Cumhurbaşkanı"na kesın-
likle gerek yoktur. Eğer böyle
bir devlet başkanlığı gerekıyor-
sa bu oruna (mevkiye) "Halife"
düşünülmelıdir.
Basın ayaktadır; hadi Cum-
huriyet ilan edildi, ama bu bir
"Hilafet Cumhuriyeti" olmalı-
dır diye direnmektedir. Gerek
basının, gerek Rauf Bey'in ge-
rekse, iki ordu komutanının bu
eğilimleri, yaklaşık dört ay son-
ra 3 Mart 1924'te hilafetın kal-
dınlmasıyla kökünden sarsılır.
Ne var ki bu görüş içten içe,
dahası açıkça, ordu, Meclis,
parti (Cumhuriyet Halk Fırkası)
gibi çevreler üzerinde işlenerek
dirençle sürdürülür. 1924yılının
ekim ayının sonlarına doğru
Meclis iyice kanşıktır; hüküme-
ti düşürmek için gensoruya
doğru gidiş ortamı yaratılırken
1. ve 2. Ordu komutanlan da
istifa etmiş milletvekili görevle-
rine dönmüş bulunuyorlardı.
Işte sözünü ettiğimiz telgraf-
lar bu sırada ordudaki milletve-
kili komutanlara ulaşır, iki ko-
mutan adeta hükümetin düşü-
rülmesı için Meclis'e gelmişler-
dir; sonraki aşama Cumhuriye-
tin ilanının, halifeliğin kaldınl-
masının Meclis'te yeniden ele
alınması olabilirdif*); herhangi
bir olası "oldubitti" ile ordunun
dasanki "Hilafet Cumhuriyeti"
yandaşı durumuna gelmemesi
için gereken önlemi alıyordu
Atatürk.
Altı komutandan dördü ve
Genelkurmay Başkanı, milletve-
killiğinden derhal istifa ederek
askerlik görevlerinde kalırlar;
böylece ordunun -3 Mart 1924
ile belirlenen laiklik niteliğiyle-
Cumhuriyeti koruma, kollama
işlevini sürdünmesi sağlandı.
Bir kez daha anımsatalım; fi-
lozof Kierkegaard: "Hayatı
düne dönerek anlanz" diyor;
bunun bizim için ne denlı ge-
çerli olduğunu anlamak için 80
yıl önceki basınla bugünkü tes-
limiyetçi basını karşılaştırmak
yeter...
C) Söylev (Nutuk), TDK Yayın-
lan/s. 580-625, 1974Ankara
C*) a.g.y., sayfa: 609
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net
ÇİZGILİK KÂMİL MASARÂCI
ı T Ç
kamilmasaraci <> mynet.com
BLXUT BEBEK NURAYÇÎFTÇİ
/ •"—-~« e
° / o /
/ /
uc.
/ t
/
lu
/
1/
•ek.\
6
/
.—-r
U&re. ) I <
•*)—n / •
o y
£/ /
)
* Vo / / /•
/, o/
o «\
âii
/
û
/
^ ^
Tin
/
bulutbebeka hotmail.com
KEDÎ LEVO APTLÜKA aptulKg. hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23Ocak tncıcmumlaz-arikan.com
Sahibinden Satılık
2001 Palio 1.2 S Tel:0535 941 05 86
Türkiye Gazetecıler Cernıyetı'nın yayınladığı gunluk
Bizim Cazete
Ulke sorunlarına ilişkın raportanyla, araştırmalanyla,
koşe yazılanyla. tarafsız habertenyle sıvıl toplumlann gazetesı
Duzenli okumak ıçın abone olun. Te): 0.212.511 08 75
BÜYÜK 6/R TROMBONCU..
13T3'TE BUGÜN, ÜNLÜ CAZCI KlD(EOWAItt>) O&Y, 8? *>»-
ŞINPA HAM/mt'D£ ÖLOU. MÛZJ'SB KBAIOI yAPTTSi İLKEL
ALETLERi ÇALAISAK SAŞLAMtŞ, MlSSlSSiPPı NBU&'NDe-
kl YANDAN ÇABtOJ S£M/L£tSDE İLERLETMİÇTİ. 13ZS-
LERDE, ÜMLU LOUIS ARMSTKOMS 'lA BiRLJKTE, CAZ
TAH'Hİ^OE ÖNEMÜ Bi£ M&e TUTAU *HOTRVE"(SOL-
OA) C&IBUNOA ÇAUçMtfr/. tcıo OHY, ISZS'DAKJ EHJO.
NOMİIC SARSINTI SıBASIUPA, CAZIM ME/ZH£ZL£-
R, :*-EN SİfSI OLAN CHtCAGO'YU TStSICSTUEK Z-O-
RUNDA tCAiMtŞTI- CALIFORNIA'DA Blg. TAVUK Ç.İFT-
LiŞİ KU/SAtJ İ4ÜZÜİÇİ, İ333 riLINPA YEMİPBN OĞ-
NuÇ YAPARAK SÛYÛK 8AÇAKI KAZAUMlŞTI.
Solda,132S't£rin Hot-Pıve -toptu/uga göriilOyor.JokniM)
St Cyr (banço), KıdOry(+romticm) jLjouisAmstn>ng(iorrtf)l
JolnrmyOdd(k/antef), Lil Haniin SptyaiK)). •
KidOrynm'Muskmt-
Ramkle*adlı parçast
cazsevtrlera ımufvl-
moyacalchn
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Yeni Bir Giinii
Karşılar Gibi
Son günlerde eski dostlarla buluşuyor, yeni olay-
lann tozunu dumanını temizliyorum. llginç bir olay,
belleğimde yer alan kişiler ansızın geliyor düşün-
ceme. Akıl almaz bir hızla çoğalıyor birden. Nerde
başlıyor, nerde bitiıiyorum, şaşınyorum. Insan ol-
manın güzel eylemi bu. Bir vur, bin an işit, demi-
yorum ama, bir vurup binlerce yanıt alıyorum. Yo-
lumu, yöntemimi yitiriyor, zamanı çapraz çizgiler-
le yaşıyorum. Yıllar geçse de belli olaylar geçmi-
yor, zaman durmuş gibi yeni ufuklarda eski yolla-
ra dönüyor insan.
Biliyorsunuz ressam diplomat Daver Darende
ile paylaştığım güzel anılar var. Kimi Paris'te, kimi
Cidde'de, kimi Ankara'da, kimi Ayvalık'ta, Altıno-
va'da. Doğayı da, insanı da derinliğine yaşatan
olaylar var. Insan olmanın mutlu özelliği bu. Ara-
madan, sormadan aklıma, düşünceme gelen dost-
lar, ozanlar, yazarlar, ressamlar bir anda buluşuyor,
güzel anılarla bütünleşiyor. Hasan Âli Yücel'den
söz eden<en kaç olayı birden yaşıyorum. Bu olay-
lar, nerden, nasıl, hangi etkenleıîe belleğime yer-
leşiyoronu bilmiyorum, ama olayı yaşıyorum. Ren-
gini gözlerimde, anısını yüreğimde hissederek.
Kimi zaman şaşınyor, Hasan Âli Yücel'in karşı-
ma dikilmesi yeni sorulara taşıyor beni. Bunca yıl
görmedim, konuşmadımamaşimdi, üstelik eğitim
dalında yaşanan kınlganlıktan sonra nasıl dikiliyor
karşımıza! Elbet bir nedeni var. Yaşam böyle işte.
Eski dostlar, sevgililer unutkanlığın perdesini yırtı-
yor, birden geliyorlar karşıma. Belki uyarmak, bel-
ki de avutmak için.
Çapraz düşünceleri doğrultmak, gerçek yörün-
gesine oturtmak için.
Üzüntümü anlayışla karşılıyor, bunlar da var di-
ye hüznümü dağıtıyor.
Doğru, bunlar da var. Onlar olmazsa boşluğu
hissetmek olanağı yok. Onlarla güçleniyoruz, da-
hası onlar olmazsa boynumuz bükük. Ozgüveni-
mizi onlarla hissediyoruz. Kanatlanmız kınlıyor, bu-
na hakkımız yok. Kınk kanatlarla uçmak olanağı
yok. Penceremde cıvıldayan kuşlar gibi şarkı söy-
lemek özlemiyle yeniden kanatlanryor, var gücüm-
le uçmaya çalışıyorum. Kanat sesini özlediğim
dostlar yanıma gelsin, güzel söyleşiler yapalım di-
ye düşler kuruyorum. Kim bilir nerede, nasıl bulu-
şacağız, ne güzel şarkılar söyleyeceğiz diye. Gü-
zel sesler, dost şarkılar, çalgıcılar bana yaşama
sevincini duyuruyor. Kuşlann şarkısıyla her şey ye-
niden başlıyor.
Sevgili okurlanm, belki de dudak büküyor, gü-
lümsüyorsunuz ama koşullar giderek acılaşıyor.
Savaş şarkıları, ölümler, cinayetler, hortumlar, soy-
gunlar içinde ruhsal dengesini de yitiriyor insan.
Ancak yaşamak için başka çaremiz var mı?
Böylesine acı koşullarda yaşamak sevincini di-
ri tutmak da gerekiyor. Her şey yeniden başlıyor.
Yeni bir günü karşılar gibi. Günün ilk ışıklannı se-
lamlar gibi. Karanlığa gömülmeden bulutlan yırt-
mak, aydınlığı kucaklamak istiyor insan. Bu da bir
görev. Başanlar diliyorum. Ben başarmak umu-
duyla, dahası karanylayolaçıktım. Hepinizi bu gü-
zel yürüyüşe çağınyorum. El ele, gönül gönüle.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/Bir sözcük-
teki harflerin
yerini değişti-
rerek yeni bir 3
sözcük ortaya
çıkarma;
anagram. 11
Oy... Boğa
güreşı yapı-
lan alan. 3/
Kömür ocak-
lannda ortaya
çıkan ve pat-
laması büyük zarar-
lara yol açan gaz...
Budizmin, Japon-
ya'da büyük önem
taşıyan kolu. 4/
Ateş... Altmış beş
santimetre boyunda 6
eski uzunluk birimi. 7
5/ Çağırma, bağır- 8 I
ma... Üaç. 6/Tespih- 9|
lerin baş tarafîna geçirilen uzıınca parça. II Nur-
danyaratıldığına inanılan cisimsiz göksel varlık...
"—- Gelin": Zeki Alasv^a'nın fılmi. 8/ Bireyler
arasında ortak simgeler sistemiyle gerçekleştirilen
anlam ve bilgi ahşverişi. 9/ Bir renk... Şeftali, ka-
yısı gibi meyvelerin çekirdeklerinin sert kabuğu.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/Eşya ve mekân tasannunda, insanlann bedensel
ve ruhsal özellikleriyle eğilimlerinin göz önü-
ne alınması. 2/Bir borudan bir saniyede geçen su-
yun ya da bir iletken telden bir saniyede geçen
elektriğin miktan... Bir göz rengi. 3/lstenilen nite-
likleri taşıyan... Ayduı ilinde, "ulusal park" kap-
samına alınmış bir yanmada. 4/ Osmanlı devletin-
de sipahilerin aldığı en büyük tımar. 5/ "Akaju" da
denilen ağaç... Bir süs taşı. 6/ Rütbesiz asker...
Dansta kavalyenin eşi... Pasta hamuru. 7/Suç işle-
yen kişiye uygulanan yaptınm... "Çıktım —- dalı-
na/Anda yedim üzümü"(Yunus Emre). 8/Cılız, za-
yıf... Istek, arzu. 9/Bizans döneminde, Istanbul'da
siyasal suçlulann kapatıldığı ünlü zindan.
ANKARA16. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 2003/142
Davacı Idris Naim Şahin vekili tarafindan davalılar
Star TV. Cem Uzan. Ardan Zentürk ve Eıgün Poyraz
aleyhine açılan tazminat davasının yapılan açık yar-
gılaması sırasında:Davah Ergün Poyraz için Basın
Ekspres Yolu Star Sk. No: 2, Ücitelli Istanbul adresi-
ne, davetiye tebliğ edilememiş, yapılan araştırmalara
rağmen başka adresiniz de bulunamadığından dava
dılekçesı ve duruşma gününün ilanen tebliğıne karar
verilmiştir.
19.02.2004 günü saat 09.15'te yapılacak duruşma-
ya gelmediğiniz veya kendinizi bir vekille temsil et-
tirmediginiz takdirde HMUK. 213-377 maddelerine
göre yoklugıınuzda yargılama yapılarak karar verile-
cektir.
Davetiye yenne geçmek üzere keyfıyet ilanen teb-
liğ olunur. 14 01.2004 Basın: 2802