Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 OCAK 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA
J V U M.J M. LJ J \ kuttur(5 cumhuriyet.com.tr 15
Heykel sanatçısı Abdülkadir Öztürk'ün sergisi 28 Ocak'a kadar Tem Sanat Galerisi'nde görülebilir
Soyutçuheykeltasanmı~W~ ~M~tykt\ kavramını bir stüdyo
m—m etkinliği olarak ele aldığı
-M. -A. çalışmalanyla, ifade-malzeme
örtüşümü doğrultusunda çözüm seçenekleri
geliştirmektedir Abdülkadir Öztürk. 0nun
1980'li yıllann sonundan bu
yana sergilediği heykelleri,
yeni anlam arayışlannın
izini sürmektedir...
"Taşıdığımız Mutluluklar
r
2002,15x23x17 cm, bronz.
KAYA ÖZSEZGİN
Günümüz heykel sana-
tında, içerikle biçim ara-
sındaki ilişkileri tersinden
okumaınıza olanak veren
Naum Gabo, Henry Mo-
ore, Brancusi
ve Giaco-
nıetti gibi
öncülerin
işleri, bu
alanın anıt
tasanmı dı-
şında kalan
çözümlerine
cesur ve gözü
pek bir yaklaşım geliş-
tirmişti. Heykel, o tür işler-
den sonra kendi ifade alanını
irdelemeye yönelik bir
araştırma sürecini başlat-
tnış oluyordu.
Mermer ve bronz dö-
kümle, geleneksel teknolo-
jinin smırlan belli ölçüler-
de aşılmıştı, ama yeni mal-
zemelerin kullanım alanı-
na girmesi, tekil malzeme
çevresinde dönen sanatçı
yorumunun artık geride
kaldığı gerçeğini de günde-
me getiriyordu. Birden çok
malzemenin bir araya getiril-
mesiyle sağlanan çoğul pra-
tikler, sanatçının tasanm dün-
yasına yeni bir pencere açıyor
ve onu ahşılmış uygulama bi-
çimlerine karşıt bir yöntem
izlemeye zorluyordu.
Heykelin özgürleşmesi ve
soyut gerçekliği yeniden bul-
gulaması olarak tanımlayabi-
leceğimiz bu yaklaşım, hey-
kel dışındaki başka disiplinler
üzerinde de doğaldır ki, etki-
li oldu. Kendi gerçekliğine
dönen sanat ve onun temel
ifadesi olan form, heykelin
somut anlamından bağımsız
bir içerikle dolu olduğu -ol-
ması gerektiği- gerçeğini
böylece gündeme gitirmiş
oluyordu.
İfade-malzeme örtüşümü
Heykel kavramını bu kap-
samda bir stüdyo etkinliği
olarak ele aldığı çalışmalany-
la, ifade-malzeme örtüşümü
doğrultusunda çözüm seçe-
nekleri geliştirmektedir Ab-
dülkadir Öztürk. Onun
Geçmeli Figür", 2003,
1980'li yıllann sonundan bu
yana sergilediği heykelleri,
malzeme bağlamında belir-
ginleşen plastisitenin oynak
ara kesitleri üzerinde gezine-
rek, birinden ötekine sınırlan
genişleterek yeni anlam ara-
yışlannın da izini surmekte-
dir.
Bu yöndeki arayış, bir bakı-
ma "idol" estetiğinin dayan-
dığı geleneksel anlamı da mo-
demıze edilmiş bir idol kav-
ramına dönüştürme çabasının
doğal bir uzantısıdır. Çünkü
onun idol terimiyle vurgula-
maya çalıştığı anlam, artık
modernitenin benimsediği
kavramsal bir anlam içermek-
te ve heykele, kendi özüyle
açıklanabilecek yeni bir bo-
yutsallık katmaktadır.
Soyutçu görüş açısına in-
dirgenmiş biçimleme ve tasa-
nm mantığı, burada özgünlük
için de kaçınılmaz bir koşul
niteliği kazanmakta ve hey-
kelin varlık nedenini bu ko-
şulla bağımlı tutmaktadır.
Doğallığmı da kendine özgü
bu tasanm çizgisi üze-
rinde kurgulayan.
böylece yapaylığı
aşma yönünde
malzeme kullanı-
mının olanaklan-
nı denemeye ön-
celikli bir yer ayı-
ran Öztürk için,
serpantin ve plek-
siglas,
metal ve
ağaç gibi
birbiriyle
farklı
açılardan
23x25x14 cm, bronz. bütünle-
şen malze-
me seçeneklerini buluştur-
mak, heykelin içeriksel anla-
mına çifte bir vizyon getir-
mek gibi oluşumlara da firsat
tanıyabilir ya da tanımalıdır.
Gerçeklifiin odaklannda
Simgesel idoller, fıgürden
yalıtılmış göstergesel kimlik-
lerine, bu yolla biraz daha ya-
kınlaşmış olacaklardır. Ab-
dülkadir Öztürk'te malzeme-
yi "biçim"e dönüştüren ve
onu daha da görünür kılan ta-
sanm eylemi, bu çabanın her
zaman öncül bir düzeyde tu-
tulmasıyla yakından ilgilidir.
Tasanmlandıklan ortamın
dışında, nereye taşınırsa ta-
şınsın, bu heykeller, üzerlen-
ne yansıyan ışığın da etkisiy-
le, eklemli bileşimlerinin on-
lara sağladığı olanaklan ve
plastisite karakterini, potan-
siyel bir değer düzleminde
saklı tutuyorlar. Bu heykelle-
rin tükenmez bir görsel ener-
jiyle dolu görünmelen, bun-
dan kaynaklanıyor kanımca.
Öztürk, heykelinin yüklen-
diği işlevi, kendi bakış açıla-
nnın uzağında değil, yaşadı-
ğı çevTenin ona esinlendirdi-
ği insan ve doğa gerçekliğinin
odaklannda anyor, izleyicisi-
ni de aynı yaşam gerçekliği-
nin derinliklerine çekebilmek
için düşünsel imgelerin diliy-
le konuşmaktan hoşlanıyor.
Iletmek istedıği mesajın geri-
sinde, simgesel bir insan ger-
çekliği ve bu gerçekliğin sa-
natsal ifadesi durmaktadır.
Heykel sanatımızdaki gün-
cel gelişmeler bağlamında
baktığımızda. Öztürk'ün sü-
reklilik gösteren çalışmalan,
bu sanat dalında edinilmiş
olan deneyimlerin, daha çok
soyutçu bir amaca göre ko-
numlandınlması ılkesiyle
açıklanabılır.
Sonuçta, soyut bir sanat
nesnesi olarak heykel, bu tür-
den bir çalışmanın ara sınırla-
nnı belirginleştirici bir eyle-
me tanıklık etmekte ve ham
nesneden üretilmiş bu sanat
objesine, doğrudan doğnıya
kendisiyle özdeşleşen bir ye-
ni boyut eklemektedir.
Heykel nesnesinden ya da
nesnelerinden, bireşımci
(sentezci) heykel formuna
doğru yol alan bu süreçte, so-
mut heykel nesnesinden ayık-
lanmış, ama aynı zamanda o
nesneye yedirilmiş bir yorum
kanadı, varlığını bize duyura-
bilmektedir. Bu heykelleri çe-
kici yapan bir başka etken, in-
sancıl değerlerle bağlannı sı-
kı tutmalanndan da kaynakla-
nıyor. (Sergi, 28 Ocak'a ka-
dar görülebilir. (247 08 99)
14. sayısı çıkan Yeni İnsan Yeni Sinema 'nın yayın kuruîundaki Zahid Atam ve Çağrı Kınıkoğlu 'na göre
Hollytvood NATO gibi çahşıyorGAMZE AKDEMİR
Üç ayda bir yayımlanan Yeni tnsan Yeni Sı-
nema dergisi geçen hafta sonbahar-kış sayısı
olan 14. sayısıyla okurlarla yeniden buluştu.
Boğaziçi Üniversitesi'nin geçmişinde Türk
sinemasına özel ilgi duyan, Hollyvvood sinema-
sına ise karşı çıkan Görüntü dergisiyle (1967)
başlamış serüven. Görüntü'nün ardmdan,
1997'de Yeni insan Yeni Sinema olarak Yeni Si-
nema, Genç Sinema, Militan Sinema, Çağdaş
Sinema gibi dergilerle somutlanan bir geleneği
sahiplenen yeni bir sayfa açılmış.
Odak noktaları Türkiye
sinema tarihi
Sinemayı, türlere ve starlara ayıran egemen
anlayışın aksine, insanlığın kültürel birikimiy-
le, sinemayı, tarihsel, toplumsal, siyasal çerçe-
vede kaynaştırmak, zengınleşmesinin kanallan-
run kurulmasına katkı koymak, derginin önem-
li hedeflerinden.
Asıl odak noktalan Türkiye sinema tarihi. Ilk
sayıdan bu yana. sinemamızın tanhine ilişkin
analizlere, yetkin isimlerle yapılmış uzun söy-
leşilere yer verilmiş. Bu yaklaşım. ulusalcı bir
kanalda biçimlenmiyor. 1960'lardabaşlayıpgü-
nümüze taşınan kültür emperyalizmi karşıthğı.
dünya görüşü anlamında da savunuluyor.
Temel görüşleri hümanizmden beslenen.
üçüncü dünya sinemasından Avrupa sanat sine-
masına kadar tüm bir mirasa ve yeni denemele-
re, düşlere, ütopyalara açık bir dergi Yeni însan
Yeni Sinema. Amerikan sinemasına açık karşı
duruşlan bir kuramsaltarihsel/siyasal temele
dayanıyor, gözü kapalı değil... Tüm bu ilkeler
bağlamında Yayın Kurulu'ndaki Zahit Atam
ve Çağn Kınıkoğlu yla Yeni insan Yeni Sine-
ma'yı konuştuk.
'Hollyvvoodun bir tek
resmi tarihi var'
- İdeolojik olduğu kadar estetik olarak da
karşısınız Hollywood sinemasına...
ÇAĞRI KINIKOĞLU - Evet. Emperyalist
ilişkilerin bir bileşenı olmanın yanı sıra sanatın,
eğlence başlığı altında ticari bir alana sıkıştınl-
masını da getiriyor çünkü. Yapım süreçlerinden
izlenmeye kadar tüm bir sinema kültürünü he-
donizme ve paraya endeksliyor.
Eşit, özgür bir dünyadan yanayız ve bunun
için mücadele ediyoruz. Dergımizın profili de
bu mücadele içinde anlam kazanıyor. Hollyvvo-
od sineması ise adeta NATO gibi çahşıyor. Kar-
şıtlığımızı belirleyen şey. bu tema. Şizofrenik bir
parçalanmışlık, algıyı dağıtan bir hız, tutarlılık
yoksunluğu. karikatürize edilmiş, yüzeysel ka-
rakterler, estetiğe yansımalan bu sürecin.
Yoksa ABD'de çekılen filmler içerisinde ile-
ricı filmler var mıydı, yok muydu, sinema sana-
tına ne katabildıler, bağımsız sinema var mıydı.
yok muydu tartışmaları başka bir bağlamda
remel görüşleri hümanizmden beslenen, üçüncü dünya sinemasından
Avrupa sanat sinemasına kadar tüm bir mirasa veyeni denemelere,
düşlere, ütopyalara açık bir dergi Yeni İnsan Yeni Sinema. Asıl odak
noktası Türkiye sinema tarihi. Amerikan sinemasına açık karşı duruşlan bir
kuramsal/tarihseVsiyasal temele dayanıyor.
^•'rfiifi-S^-tiri
ele aldığımız tartışmalar.
ZAfflD ATAM - Türkiye'de ve
pek çok ülkede Hollywood'un res-
mi tarihi yazılı. Hollyvvood'un bir
tane resmi tarihi var. Geçmişten bu-
güne sansürün sistemleşmesinden,
Hollywood'un dünya pazarlannı na-
sıl ele geçirdiği...
ABD'nin kendi içindeki muhalif-
leri ne kadar banndırdığına, nasıl
tasfıye ettiğine... Liberal söylemine
karşın nasıl bir iç sansür mekaniz-
ması olduğuna ilişkinse pek bir şey
yazılmarfıış. ABD'nin emperyalist
politikalanna karşı çıkan yönetmen,
yazar, oyuncu, pek çok unsuru tas-
fiye etmiş Hollyvvood, kara lıstelere
almış. Bu sansür mekanizmalannın
geçmişte de karşılıklan vardı ABD
sinemasında, bugün de var.
Bu sayıda Hollyvvood'un gayri resmi tarihi ilk
kez Türkiye'de bu kadar kapsamlıca veriliyor
ve ABD ıçensindeki özellikle McCarthy döne-
minde yürütülen soruşturmalarla, tasfiyeler üze-
nne ilk bilimsel yazı çıkıyor.
- Türk sinemasının gayri resmi tarihi neden
bugüne kadar geniş bir biçimde ele alınma-
mış. yazılmamış?
ATAM - Büyük boşluklar var çünkü. Türki-
Insanlığın
kültürel
birikimiyle
sinemayı. tarihsel,
toplumsal, siyasal
çerçevede
kaynaştırmak.
zengınleşmesinin
kanallarının
kurulmasına
katkı koymak,
derginin önemU
hedeflerinden.
ıld'niSinema
14
H0LLYW00D BUGUNKU
YAPISINA NASİL KAVUŞTU.
TARIH VE EKONOHİ POÜTİK
ye sinema tarihi içerisinde çahşmış insanlann
konuşmalan, anılan. düşünceleri kaydedılme-
miş. Bu boşluğu doldurmak için bir dizi halin-
de "Yeşilçam'ın Gayri Resmi Tarihi" başlı-
ğında kapsamlı söyleşiler yapıyoruz.
Yakın dönem Türk sineması bağlamında çı-
kan tüm filmlerin uzun söyleşilerini yayımlama-
ya çahşıyor, yılda bir Türkiye sinema tarihinin
genel bir portresini çıkarmak için araştırmalar
yayımlıyoruz. En önemlisi de Türkiye sinema
tarihine farklı bıraçıdan, ilerici Türkiye tarihiy-
le Türkiye sinemasını banştırmak açısından
yaklaşıyoruz. Türkiye'de sansürün şekillenme-
sinden kültür politikalan-sinema ılişkilerine;
çok ış yapan filmlerden sanat filmlerine kadar
bunlann sosyolojik arka planlannı çıkarmaya;
dola>ısıyla, ülkemizin yakın tarihiyle sinemamı-
zın tarihi üzenne araştırmalanmızı birleştirme-
ye çalışıyoruz.
Eskl ile yeni lcuşak bir arada
- Geçmiş ile bugün arasında kurulan bu
ilişki, bugünle gelecek arasında nasıl kurulu-
yor dergide bu anlamda?
ATAM - Türkiye sinema tarihi araştırmalann-
da iki kaynağı önemli referanslar olarak görü-
yoruz, Nijat Özön ve Giovanni ScognamiUo
Dergimiz bu anlamda eski kuşakla yeni kuşağın
birleştiği tek dergi şu anda. Geleceğe ilişkin,
90'lı yıllann başında Türkiye'de Hollyvvood'un
bu egemenliğinin Türk sinemasına gerek tele-
\izyon dizileri, gerekse dev yapımlar bağlamın-
da çok ciddi yansımalannın olacağını 90'lann
başında öngörmüş, yazmış ve temel araştırma
konulanmızdan biri yapmıştık.
KINIKOĞLU - Bu sayımızdaki gündem ya-
zımızın konu başlığı "Endüsfrileşme Hayale-
tine Karşı Aydınlanma ve Anti-Emperya-
lizm'. Üçüncü dünya sinemasını da bu anlam-
da sahipleniyoruz. Yerelciliği, cemaatçiliğı. içe
kapanmayı değil, ama aydınlann kendi toprak-
lanna ilişkin, kendi insanlanmn diliyle konuş-
tuklan fihnleri, kendi insanlannı, onlann öz-
lemlerini anlama çabalannı sahipleniyoruz.
Aydın kimliği ile emekçi kimliğinin erozyo-
nuna paralel olarak bir temassızhk, yabancılaş-
ma yaşanıyor bugün. Bu temassızhk ise aydın-
lanmaya yaslanan, hümanist, eşit ve özgür bir
dünyaya dönük herhangi bir beklentiyi, sanat-
sal arayışı da ortadan kaldınyor. Bunun da ge-
leceğe dönük sonuçlan var elbette.
ATAM - Türk sinemasının gerçekten köklü
bir duygusal gerçekçilik, ulusal gerçeklik açısı-
na ıhtiyacı var. 90'h yıllardan bugüne Türkiye
gerçekliğinin filmlerde yer alma oranı çok düş-
tü. Bu da araştırmalanmız içinde.
- Sadece çözüm önerileri üretmekle, eleşti-
riler yayımlamakla kalmıyorsunuz sanınm.
ATAM - Bugün ortalama bir izleyicinin sa-
hiplendiğimiz mirasuı ürünlerini gönne şansı
yok. O yüzden Nâzım Kültürevi'nde, 7 yıldır sa-
hiplendiğimiz, sahiplenmenin ötesinde anlamlı
bulduğumuz filmleri göstermeye çalışıyoruz.
KTNIKOĞLU - Üniversite sinema kulüple-
nyle ciddi temaslanmız var. Aynca Nâzım Kül-
türe\i'nde 2000'de ilkini yaptığımız ve Onat
Kutlar'a ithaf ettiğimiz sinema seminerlen
programlanmız oldu.
Sinema alanında Türkiye'deki entelektüel üre-
timin kısıtlıhğı, kısırlığı, suurlılığı en temel so-
runlardan biri. Dergimiz ve diğer faaliyetleri-
mizle bu smırlılığa bir çözüm bulmaya en azın-
dan alternatif kanallar oluşturm^a çalışıyoruz.
Proje tasarı aşamasında
Müzelerin
eğitim amaçlı
kullanımı
Kültür Servisi - TC Kültür ve Turizm
Bakanlığı Kültür Vakjflan ve Müzeler Genel
Müdürlüğü Istanbul Arkeoloji Müzeleri ve
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasanm
Fakültesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı,
'Müzelerin Eğitim Amaçlı Kullanımı'
konusunda bir proje gerçekleştirecek.
Proje kapsamında ilk olarak, Istanbul
Arkeoloji Müzeleri Çağlarboyu tstanbul
Bölümü için ilköğretim öğrencilerine yönelik
bir eğitim programı; yeni kuşaklann
bilinçlenmesinde ve toplumlann kültürel
kalkınmasında müzelerin önemini kabul eden
kişi, kunun ve sivil toplum örgütleri ile
gerçekleştirmek
• Proje
kapsamında ilk
olarak, Istanbul
Arkeoloji Müzeleri
Çağlarboyu Istanbul
Bölümü için
ilköğretim
öğrencilerine
yönelik bir eğitim
programı ile
çalışma ve
seminerler
düzenlenecek.
üzere çalışma ve
seminerler
düzenlenecek.
Bu kapsamda 24
Ocak'ta
düzenlenecek ilk
çalıştay programı
şöyle Halil Özek
'Istanbul Arkeoloji
Müzeleri'nin
Eğitim Amaçlı
Kullanımı
Projesi'( tstanbul
Arkeoloji Müzeleri
Müdürü), Prof.
Tomur Atagök
'Müzelerin Eğitim
Amaçlı Kullanımı ve Istanbul Arkeoloji
Müzeleri Projesi' (YTÜ Müzecilik Yüksek
Lisans Programı Yürütücüsü), Şeniz Atik
'Müze Koleksiyon ve sergileme: Çağlarboyu
tstanbul Bölümü' (Istanbul Arkeoloji
Müzeleri Müdür Yardımcısı), Araş. Gör.
Kadriye Tezcan Akmehmet 'ÇağlarbojTi
tstanbul Bölümü İçin Eğitim Programı
Oluşturmak'. Öğr. Gör. Zehra Erkün
Oruçoğlu 'Çağlarboyu tstanbul Bölümü
Eğitim Programı: Amaç, Hedef Sorun,
Çözüm, Kapsam, Strateji ve Yönetim'. tlk
çalıştayda. 2004 bahannda gerçekleştirilmesi
düşünülen uygulama kapsamında; sivil toplum
kuruluşlan, kültür-sanat kurumlan.
akademisyenler, öğretmenler ve konuyla ilgili
diğer gönüllü kişi ve kuruluşlann deneyimleri
ve görüşleriyle bir çalışma takvimi
oluşturulacak. (0 212 259 70 70 - 2246)
'Sanatçı Buluşması' sürüyor
• Kültür Servisi - Istanbul Sanat Müzesi
Vakfı'nın (ISMV) geçen yıllarda başlattığı
'Sanatçı Buluşması' adlı öğle yemekleri
sürüyor. Bu kapsamda bugün saat 12.30'da
Dohnabahçe, Küçük Çiftlik Parkı'ndaki
G-Cafe'de ressam Devrim Erbil sanatseverlerle
buluşacak. Erbil 'Çağdaş Sanat Müzeciliği'
üzerine konuşacak. 'Müzemi Istiyorum'
projesi kapsamındaki yemeklere sanatçılar ya
da ISMV'nin \
r
aroluş amacına yönelik
konularda (modern sanat, müzecilik,
koleksiyonculuk vs.) uzman kişi ler konuşmacı
olarak katılıyor. ISMV'nin yönetim kurulu
üyelerinden Nihal Yöneyman'ın düzenlediği
'Sanatçı Buluşması' her ay farklı konularda,
farklı yerlerde sanatçılan ve sanatseverleri
ağırhyor. (0 212 343 81 37)
Çocuk oyunu senaryo yanşması
• ANKARA (AA) - TCDD Personeli
Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı, 'Çocuk
Oyunu Senaryo Yanşması' düzenledi.
Yanşmayla çocuklara demiryolu sevgisi ve
tutkusunun aşılanması, trafik terörünün önüne
geçihnesi, toplu taşımacılığın konfor, kalite ve
güvenliğine ek olarak, ekonomiye kazandırdığı
değerler konusunda toplum bilincinin
arttmlması amaçlanıyor. Son katılım tarihi
1 Temmuz olarak belirlenen yanşmaya amatör
ya da profesyonel herkes katılabilecek.
Yanşmada birinci olan senaryoya 2, ikinciye
1.5, üçüncüye ise 1 milyar lira para ödülü
verilecek. Aynca mansiyon alan 3 senaryo
sahibi de 500'er mihyon lira kazanacak. Ödül
töreni TCDDnin 148. kuruluş yıldönümü olan
23 Eylül'de yapılacak.
Kadife gibi bir oyun
• Kültür Servisi - Oyuncular Tiyatro Grubu
Istiklal Caddesı Rumeli Han'da yeni
oluşturduklan yerleri 'Oyuncular Tiyatro
Kahve Cem Safran Sahnesi'nde, bu kez klasik
bir tiyatro metniyle sahneye çıkıyor. Paul
Zindel'in Pulitzer Ödüllü oyunu 'Kadife
Çiçekleri'nde, pasif-agresif, smırda ve
narsistik bir kişilik yapısına sahip Beatrice ve
en az kendisi kadar tuhaf iki kızının trajik
yaşamöyküsü anlatılıyor. Oyun Metin
Arslan'm yönetimiyle her cumartesi saat
19.00'da izlenebilecek. Oyunda Gülsüm
Soydan. Yasemin Balık, Perihan Kurtoğlu, Aslı
Eralatan ve Yasemin Yalçınkaya rolleri
paylaşıyorlar. (0 212 245 13 14)
DDT Gaziantep turnesme çıkıyor
• DrYARBAKIR (AA) - Diyarbakır Devlet
Tiyatrosu (DDT), geçen ay sahnelemeye
başladığı 'Asalak' adlı oyunu, 28-31 Ocak
tarihleri arasında Gaziantep'te sahneleyecek.
Andre Picard'ın yazdığı, Haldun ve Cem
Marlah'nın çevirdiği oyunun yönetmeni Cem
Emüler. Oyunda her dönem toplumun kanmı
emen ve kendi çıkarlan için her şeyi yapabilen
kişilerle yüzleşmek konu ediliyonO >