22 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA J V U M.J M. LJ J \ kuttur(5 cumhuriyet.com.tr 15 Heykel sanatçısı Abdülkadir Öztürk'ün sergisi 28 Ocak'a kadar Tem Sanat Galerisi'nde görülebilir Soyutçuheykeltasanmı~W~ ~M~tykt\ kavramını bir stüdyo m—m etkinliği olarak ele aldığı -M. -A. çalışmalanyla, ifade-malzeme örtüşümü doğrultusunda çözüm seçenekleri geliştirmektedir Abdülkadir Öztürk. 0nun 1980'li yıllann sonundan bu yana sergilediği heykelleri, yeni anlam arayışlannın izini sürmektedir... "Taşıdığımız Mutluluklar r 2002,15x23x17 cm, bronz. KAYA ÖZSEZGİN Günümüz heykel sana- tında, içerikle biçim ara- sındaki ilişkileri tersinden okumaınıza olanak veren Naum Gabo, Henry Mo- ore, Brancusi ve Giaco- nıetti gibi öncülerin işleri, bu alanın anıt tasanmı dı- şında kalan çözümlerine cesur ve gözü pek bir yaklaşım geliş- tirmişti. Heykel, o tür işler- den sonra kendi ifade alanını irdelemeye yönelik bir araştırma sürecini başlat- tnış oluyordu. Mermer ve bronz dö- kümle, geleneksel teknolo- jinin smırlan belli ölçüler- de aşılmıştı, ama yeni mal- zemelerin kullanım alanı- na girmesi, tekil malzeme çevresinde dönen sanatçı yorumunun artık geride kaldığı gerçeğini de günde- me getiriyordu. Birden çok malzemenin bir araya getiril- mesiyle sağlanan çoğul pra- tikler, sanatçının tasanm dün- yasına yeni bir pencere açıyor ve onu ahşılmış uygulama bi- çimlerine karşıt bir yöntem izlemeye zorluyordu. Heykelin özgürleşmesi ve soyut gerçekliği yeniden bul- gulaması olarak tanımlayabi- leceğimiz bu yaklaşım, hey- kel dışındaki başka disiplinler üzerinde de doğaldır ki, etki- li oldu. Kendi gerçekliğine dönen sanat ve onun temel ifadesi olan form, heykelin somut anlamından bağımsız bir içerikle dolu olduğu -ol- ması gerektiği- gerçeğini böylece gündeme gitirmiş oluyordu. İfade-malzeme örtüşümü Heykel kavramını bu kap- samda bir stüdyo etkinliği olarak ele aldığı çalışmalany- la, ifade-malzeme örtüşümü doğrultusunda çözüm seçe- nekleri geliştirmektedir Ab- dülkadir Öztürk. Onun Geçmeli Figür", 2003, 1980'li yıllann sonundan bu yana sergilediği heykelleri, malzeme bağlamında belir- ginleşen plastisitenin oynak ara kesitleri üzerinde gezine- rek, birinden ötekine sınırlan genişleterek yeni anlam ara- yışlannın da izini surmekte- dir. Bu yöndeki arayış, bir bakı- ma "idol" estetiğinin dayan- dığı geleneksel anlamı da mo- demıze edilmiş bir idol kav- ramına dönüştürme çabasının doğal bir uzantısıdır. Çünkü onun idol terimiyle vurgula- maya çalıştığı anlam, artık modernitenin benimsediği kavramsal bir anlam içermek- te ve heykele, kendi özüyle açıklanabilecek yeni bir bo- yutsallık katmaktadır. Soyutçu görüş açısına in- dirgenmiş biçimleme ve tasa- nm mantığı, burada özgünlük için de kaçınılmaz bir koşul niteliği kazanmakta ve hey- kelin varlık nedenini bu ko- şulla bağımlı tutmaktadır. Doğallığmı da kendine özgü bu tasanm çizgisi üze- rinde kurgulayan. böylece yapaylığı aşma yönünde malzeme kullanı- mının olanaklan- nı denemeye ön- celikli bir yer ayı- ran Öztürk için, serpantin ve plek- siglas, metal ve ağaç gibi birbiriyle farklı açılardan 23x25x14 cm, bronz. bütünle- şen malze- me seçeneklerini buluştur- mak, heykelin içeriksel anla- mına çifte bir vizyon getir- mek gibi oluşumlara da firsat tanıyabilir ya da tanımalıdır. Gerçeklifiin odaklannda Simgesel idoller, fıgürden yalıtılmış göstergesel kimlik- lerine, bu yolla biraz daha ya- kınlaşmış olacaklardır. Ab- dülkadir Öztürk'te malzeme- yi "biçim"e dönüştüren ve onu daha da görünür kılan ta- sanm eylemi, bu çabanın her zaman öncül bir düzeyde tu- tulmasıyla yakından ilgilidir. Tasanmlandıklan ortamın dışında, nereye taşınırsa ta- şınsın, bu heykeller, üzerlen- ne yansıyan ışığın da etkisiy- le, eklemli bileşimlerinin on- lara sağladığı olanaklan ve plastisite karakterini, potan- siyel bir değer düzleminde saklı tutuyorlar. Bu heykelle- rin tükenmez bir görsel ener- jiyle dolu görünmelen, bun- dan kaynaklanıyor kanımca. Öztürk, heykelinin yüklen- diği işlevi, kendi bakış açıla- nnın uzağında değil, yaşadı- ğı çevTenin ona esinlendirdi- ği insan ve doğa gerçekliğinin odaklannda anyor, izleyicisi- ni de aynı yaşam gerçekliği- nin derinliklerine çekebilmek için düşünsel imgelerin diliy- le konuşmaktan hoşlanıyor. Iletmek istedıği mesajın geri- sinde, simgesel bir insan ger- çekliği ve bu gerçekliğin sa- natsal ifadesi durmaktadır. Heykel sanatımızdaki gün- cel gelişmeler bağlamında baktığımızda. Öztürk'ün sü- reklilik gösteren çalışmalan, bu sanat dalında edinilmiş olan deneyimlerin, daha çok soyutçu bir amaca göre ko- numlandınlması ılkesiyle açıklanabılır. Sonuçta, soyut bir sanat nesnesi olarak heykel, bu tür- den bir çalışmanın ara sınırla- nnı belirginleştirici bir eyle- me tanıklık etmekte ve ham nesneden üretilmiş bu sanat objesine, doğrudan doğnıya kendisiyle özdeşleşen bir ye- ni boyut eklemektedir. Heykel nesnesinden ya da nesnelerinden, bireşımci (sentezci) heykel formuna doğru yol alan bu süreçte, so- mut heykel nesnesinden ayık- lanmış, ama aynı zamanda o nesneye yedirilmiş bir yorum kanadı, varlığını bize duyura- bilmektedir. Bu heykelleri çe- kici yapan bir başka etken, in- sancıl değerlerle bağlannı sı- kı tutmalanndan da kaynakla- nıyor. (Sergi, 28 Ocak'a ka- dar görülebilir. (247 08 99) 14. sayısı çıkan Yeni İnsan Yeni Sinema 'nın yayın kuruîundaki Zahid Atam ve Çağrı Kınıkoğlu 'na göre Hollytvood NATO gibi çahşıyorGAMZE AKDEMİR Üç ayda bir yayımlanan Yeni tnsan Yeni Sı- nema dergisi geçen hafta sonbahar-kış sayısı olan 14. sayısıyla okurlarla yeniden buluştu. Boğaziçi Üniversitesi'nin geçmişinde Türk sinemasına özel ilgi duyan, Hollyvvood sinema- sına ise karşı çıkan Görüntü dergisiyle (1967) başlamış serüven. Görüntü'nün ardmdan, 1997'de Yeni insan Yeni Sinema olarak Yeni Si- nema, Genç Sinema, Militan Sinema, Çağdaş Sinema gibi dergilerle somutlanan bir geleneği sahiplenen yeni bir sayfa açılmış. Odak noktaları Türkiye sinema tarihi Sinemayı, türlere ve starlara ayıran egemen anlayışın aksine, insanlığın kültürel birikimiy- le, sinemayı, tarihsel, toplumsal, siyasal çerçe- vede kaynaştırmak, zengınleşmesinin kanallan- run kurulmasına katkı koymak, derginin önem- li hedeflerinden. Asıl odak noktalan Türkiye sinema tarihi. Ilk sayıdan bu yana. sinemamızın tanhine ilişkin analizlere, yetkin isimlerle yapılmış uzun söy- leşilere yer verilmiş. Bu yaklaşım. ulusalcı bir kanalda biçimlenmiyor. 1960'lardabaşlayıpgü- nümüze taşınan kültür emperyalizmi karşıthğı. dünya görüşü anlamında da savunuluyor. Temel görüşleri hümanizmden beslenen. üçüncü dünya sinemasından Avrupa sanat sine- masına kadar tüm bir mirasa ve yeni denemele- re, düşlere, ütopyalara açık bir dergi Yeni însan Yeni Sinema. Amerikan sinemasına açık karşı duruşlan bir kuramsaltarihsel/siyasal temele dayanıyor, gözü kapalı değil... Tüm bu ilkeler bağlamında Yayın Kurulu'ndaki Zahit Atam ve Çağn Kınıkoğlu yla Yeni insan Yeni Sine- ma'yı konuştuk. 'Hollyvvoodun bir tek resmi tarihi var' - İdeolojik olduğu kadar estetik olarak da karşısınız Hollywood sinemasına... ÇAĞRI KINIKOĞLU - Evet. Emperyalist ilişkilerin bir bileşenı olmanın yanı sıra sanatın, eğlence başlığı altında ticari bir alana sıkıştınl- masını da getiriyor çünkü. Yapım süreçlerinden izlenmeye kadar tüm bir sinema kültürünü he- donizme ve paraya endeksliyor. Eşit, özgür bir dünyadan yanayız ve bunun için mücadele ediyoruz. Dergımizın profili de bu mücadele içinde anlam kazanıyor. Hollyvvo- od sineması ise adeta NATO gibi çahşıyor. Kar- şıtlığımızı belirleyen şey. bu tema. Şizofrenik bir parçalanmışlık, algıyı dağıtan bir hız, tutarlılık yoksunluğu. karikatürize edilmiş, yüzeysel ka- rakterler, estetiğe yansımalan bu sürecin. Yoksa ABD'de çekılen filmler içerisinde ile- ricı filmler var mıydı, yok muydu, sinema sana- tına ne katabildıler, bağımsız sinema var mıydı. yok muydu tartışmaları başka bir bağlamda remel görüşleri hümanizmden beslenen, üçüncü dünya sinemasından Avrupa sanat sinemasına kadar tüm bir mirasa veyeni denemelere, düşlere, ütopyalara açık bir dergi Yeni İnsan Yeni Sinema. Asıl odak noktası Türkiye sinema tarihi. Amerikan sinemasına açık karşı duruşlan bir kuramsal/tarihseVsiyasal temele dayanıyor. ^•'rfiifi-S^-tiri ele aldığımız tartışmalar. ZAfflD ATAM - Türkiye'de ve pek çok ülkede Hollywood'un res- mi tarihi yazılı. Hollyvvood'un bir tane resmi tarihi var. Geçmişten bu- güne sansürün sistemleşmesinden, Hollywood'un dünya pazarlannı na- sıl ele geçirdiği... ABD'nin kendi içindeki muhalif- leri ne kadar banndırdığına, nasıl tasfıye ettiğine... Liberal söylemine karşın nasıl bir iç sansür mekaniz- ması olduğuna ilişkinse pek bir şey yazılmarfıış. ABD'nin emperyalist politikalanna karşı çıkan yönetmen, yazar, oyuncu, pek çok unsuru tas- fiye etmiş Hollyvvood, kara lıstelere almış. Bu sansür mekanizmalannın geçmişte de karşılıklan vardı ABD sinemasında, bugün de var. Bu sayıda Hollyvvood'un gayri resmi tarihi ilk kez Türkiye'de bu kadar kapsamlıca veriliyor ve ABD ıçensindeki özellikle McCarthy döne- minde yürütülen soruşturmalarla, tasfiyeler üze- nne ilk bilimsel yazı çıkıyor. - Türk sinemasının gayri resmi tarihi neden bugüne kadar geniş bir biçimde ele alınma- mış. yazılmamış? ATAM - Büyük boşluklar var çünkü. Türki- Insanlığın kültürel birikimiyle sinemayı. tarihsel, toplumsal, siyasal çerçevede kaynaştırmak. zengınleşmesinin kanallarının kurulmasına katkı koymak, derginin önemU hedeflerinden. ıld'niSinema 14 H0LLYW00D BUGUNKU YAPISINA NASİL KAVUŞTU. TARIH VE EKONOHİ POÜTİK ye sinema tarihi içerisinde çahşmış insanlann konuşmalan, anılan. düşünceleri kaydedılme- miş. Bu boşluğu doldurmak için bir dizi halin- de "Yeşilçam'ın Gayri Resmi Tarihi" başlı- ğında kapsamlı söyleşiler yapıyoruz. Yakın dönem Türk sineması bağlamında çı- kan tüm filmlerin uzun söyleşilerini yayımlama- ya çahşıyor, yılda bir Türkiye sinema tarihinin genel bir portresini çıkarmak için araştırmalar yayımlıyoruz. En önemlisi de Türkiye sinema tarihine farklı bıraçıdan, ilerici Türkiye tarihiy- le Türkiye sinemasını banştırmak açısından yaklaşıyoruz. Türkiye'de sansürün şekillenme- sinden kültür politikalan-sinema ılişkilerine; çok ış yapan filmlerden sanat filmlerine kadar bunlann sosyolojik arka planlannı çıkarmaya; dola>ısıyla, ülkemizin yakın tarihiyle sinemamı- zın tarihi üzenne araştırmalanmızı birleştirme- ye çalışıyoruz. Eskl ile yeni lcuşak bir arada - Geçmiş ile bugün arasında kurulan bu ilişki, bugünle gelecek arasında nasıl kurulu- yor dergide bu anlamda? ATAM - Türkiye sinema tarihi araştırmalann- da iki kaynağı önemli referanslar olarak görü- yoruz, Nijat Özön ve Giovanni ScognamiUo Dergimiz bu anlamda eski kuşakla yeni kuşağın birleştiği tek dergi şu anda. Geleceğe ilişkin, 90'lı yıllann başında Türkiye'de Hollyvvood'un bu egemenliğinin Türk sinemasına gerek tele- \izyon dizileri, gerekse dev yapımlar bağlamın- da çok ciddi yansımalannın olacağını 90'lann başında öngörmüş, yazmış ve temel araştırma konulanmızdan biri yapmıştık. KINIKOĞLU - Bu sayımızdaki gündem ya- zımızın konu başlığı "Endüsfrileşme Hayale- tine Karşı Aydınlanma ve Anti-Emperya- lizm'. Üçüncü dünya sinemasını da bu anlam- da sahipleniyoruz. Yerelciliği, cemaatçiliğı. içe kapanmayı değil, ama aydınlann kendi toprak- lanna ilişkin, kendi insanlanmn diliyle konuş- tuklan fihnleri, kendi insanlannı, onlann öz- lemlerini anlama çabalannı sahipleniyoruz. Aydın kimliği ile emekçi kimliğinin erozyo- nuna paralel olarak bir temassızhk, yabancılaş- ma yaşanıyor bugün. Bu temassızhk ise aydın- lanmaya yaslanan, hümanist, eşit ve özgür bir dünyaya dönük herhangi bir beklentiyi, sanat- sal arayışı da ortadan kaldınyor. Bunun da ge- leceğe dönük sonuçlan var elbette. ATAM - Türk sinemasının gerçekten köklü bir duygusal gerçekçilik, ulusal gerçeklik açısı- na ıhtiyacı var. 90'h yıllardan bugüne Türkiye gerçekliğinin filmlerde yer alma oranı çok düş- tü. Bu da araştırmalanmız içinde. - Sadece çözüm önerileri üretmekle, eleşti- riler yayımlamakla kalmıyorsunuz sanınm. ATAM - Bugün ortalama bir izleyicinin sa- hiplendiğimiz mirasuı ürünlerini gönne şansı yok. O yüzden Nâzım Kültürevi'nde, 7 yıldır sa- hiplendiğimiz, sahiplenmenin ötesinde anlamlı bulduğumuz filmleri göstermeye çalışıyoruz. KTNIKOĞLU - Üniversite sinema kulüple- nyle ciddi temaslanmız var. Aynca Nâzım Kül- türe\i'nde 2000'de ilkini yaptığımız ve Onat Kutlar'a ithaf ettiğimiz sinema seminerlen programlanmız oldu. Sinema alanında Türkiye'deki entelektüel üre- timin kısıtlıhğı, kısırlığı, suurlılığı en temel so- runlardan biri. Dergimiz ve diğer faaliyetleri- mizle bu smırlılığa bir çözüm bulmaya en azın- dan alternatif kanallar oluşturm^a çalışıyoruz. Proje tasarı aşamasında Müzelerin eğitim amaçlı kullanımı Kültür Servisi - TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Vakjflan ve Müzeler Genel Müdürlüğü Istanbul Arkeoloji Müzeleri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasanm Fakültesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı, 'Müzelerin Eğitim Amaçlı Kullanımı' konusunda bir proje gerçekleştirecek. Proje kapsamında ilk olarak, Istanbul Arkeoloji Müzeleri Çağlarboyu tstanbul Bölümü için ilköğretim öğrencilerine yönelik bir eğitim programı; yeni kuşaklann bilinçlenmesinde ve toplumlann kültürel kalkınmasında müzelerin önemini kabul eden kişi, kunun ve sivil toplum örgütleri ile gerçekleştirmek • Proje kapsamında ilk olarak, Istanbul Arkeoloji Müzeleri Çağlarboyu Istanbul Bölümü için ilköğretim öğrencilerine yönelik bir eğitim programı ile çalışma ve seminerler düzenlenecek. üzere çalışma ve seminerler düzenlenecek. Bu kapsamda 24 Ocak'ta düzenlenecek ilk çalıştay programı şöyle Halil Özek 'Istanbul Arkeoloji Müzeleri'nin Eğitim Amaçlı Kullanımı Projesi'( tstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü), Prof. Tomur Atagök 'Müzelerin Eğitim Amaçlı Kullanımı ve Istanbul Arkeoloji Müzeleri Projesi' (YTÜ Müzecilik Yüksek Lisans Programı Yürütücüsü), Şeniz Atik 'Müze Koleksiyon ve sergileme: Çağlarboyu tstanbul Bölümü' (Istanbul Arkeoloji Müzeleri Müdür Yardımcısı), Araş. Gör. Kadriye Tezcan Akmehmet 'ÇağlarbojTi tstanbul Bölümü İçin Eğitim Programı Oluşturmak'. Öğr. Gör. Zehra Erkün Oruçoğlu 'Çağlarboyu tstanbul Bölümü Eğitim Programı: Amaç, Hedef Sorun, Çözüm, Kapsam, Strateji ve Yönetim'. tlk çalıştayda. 2004 bahannda gerçekleştirilmesi düşünülen uygulama kapsamında; sivil toplum kuruluşlan, kültür-sanat kurumlan. akademisyenler, öğretmenler ve konuyla ilgili diğer gönüllü kişi ve kuruluşlann deneyimleri ve görüşleriyle bir çalışma takvimi oluşturulacak. (0 212 259 70 70 - 2246) 'Sanatçı Buluşması' sürüyor • Kültür Servisi - Istanbul Sanat Müzesi Vakfı'nın (ISMV) geçen yıllarda başlattığı 'Sanatçı Buluşması' adlı öğle yemekleri sürüyor. Bu kapsamda bugün saat 12.30'da Dohnabahçe, Küçük Çiftlik Parkı'ndaki G-Cafe'de ressam Devrim Erbil sanatseverlerle buluşacak. Erbil 'Çağdaş Sanat Müzeciliği' üzerine konuşacak. 'Müzemi Istiyorum' projesi kapsamındaki yemeklere sanatçılar ya da ISMV'nin \ r aroluş amacına yönelik konularda (modern sanat, müzecilik, koleksiyonculuk vs.) uzman kişi ler konuşmacı olarak katılıyor. ISMV'nin yönetim kurulu üyelerinden Nihal Yöneyman'ın düzenlediği 'Sanatçı Buluşması' her ay farklı konularda, farklı yerlerde sanatçılan ve sanatseverleri ağırhyor. (0 212 343 81 37) Çocuk oyunu senaryo yanşması • ANKARA (AA) - TCDD Personeli Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı, 'Çocuk Oyunu Senaryo Yanşması' düzenledi. Yanşmayla çocuklara demiryolu sevgisi ve tutkusunun aşılanması, trafik terörünün önüne geçihnesi, toplu taşımacılığın konfor, kalite ve güvenliğine ek olarak, ekonomiye kazandırdığı değerler konusunda toplum bilincinin arttmlması amaçlanıyor. Son katılım tarihi 1 Temmuz olarak belirlenen yanşmaya amatör ya da profesyonel herkes katılabilecek. Yanşmada birinci olan senaryoya 2, ikinciye 1.5, üçüncüye ise 1 milyar lira para ödülü verilecek. Aynca mansiyon alan 3 senaryo sahibi de 500'er mihyon lira kazanacak. Ödül töreni TCDDnin 148. kuruluş yıldönümü olan 23 Eylül'de yapılacak. Kadife gibi bir oyun • Kültür Servisi - Oyuncular Tiyatro Grubu Istiklal Caddesı Rumeli Han'da yeni oluşturduklan yerleri 'Oyuncular Tiyatro Kahve Cem Safran Sahnesi'nde, bu kez klasik bir tiyatro metniyle sahneye çıkıyor. Paul Zindel'in Pulitzer Ödüllü oyunu 'Kadife Çiçekleri'nde, pasif-agresif, smırda ve narsistik bir kişilik yapısına sahip Beatrice ve en az kendisi kadar tuhaf iki kızının trajik yaşamöyküsü anlatılıyor. Oyun Metin Arslan'm yönetimiyle her cumartesi saat 19.00'da izlenebilecek. Oyunda Gülsüm Soydan. Yasemin Balık, Perihan Kurtoğlu, Aslı Eralatan ve Yasemin Yalçınkaya rolleri paylaşıyorlar. (0 212 245 13 14) DDT Gaziantep turnesme çıkıyor • DrYARBAKIR (AA) - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu (DDT), geçen ay sahnelemeye başladığı 'Asalak' adlı oyunu, 28-31 Ocak tarihleri arasında Gaziantep'te sahneleyecek. Andre Picard'ın yazdığı, Haldun ve Cem Marlah'nın çevirdiği oyunun yönetmeni Cem Emüler. Oyunda her dönem toplumun kanmı emen ve kendi çıkarlan için her şeyi yapabilen kişilerle yüzleşmek konu ediliyonO >
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle