22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5AYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2004 SALI 14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DÜÖIEN GÜRÜN 'Müfettiş' üzerine düşünceler• 'Müfettiş' bürokrasiyi, yozlaşmatyı, kokuşnruş ahlak anlayışıın, umutsuzluğu, kültürel çröküntüyü ele alır. Gogol'ün, kocaınan Rusya'nın küçücük lir kasabasındaki bürokratLarm oburluklanndan, fırsatçılıkdanndan, güvensizliklerinden yola çıkarak yazdığı oyun giderek bir sistern eleştirisine dönüşece^ktir. Yazann aklına ve kalemine 180O'lerde takılan çarpıklıkJann güncelliği "Müfetti§"i zamansız ve mekânsız kılıyor kuşkusuz. Gogol'ün 'IMüfettiş'ı ilk kez 1836'da St. Petersburg'ds perde açtı. 1825'te yaşanan Arahk Ayaklanması'na karşın Rusya'nın feodal soylulannın çe\Telenr»de olup biten- lere gözlen yan kapalı baktığı yıllar... Ki- mı eleştiriler ılk gösterimden sonra oyunu "onurkUTCibMrfars" olarak değerlendirdi. 1837'de Moslcova'daki sahnelenişinde. Kay- makam rolünü oynayan Sçepkin bir dostu- na "seyirci tMtuktu" diyecek ve şu anlamlı yanıtı alacalctır: "Çünkü salonun yansında 'yiyiciler',yansuıdada "yedirenler' oturu- yordu". Gog-ol, oyununda, bu gerçeği vur- gularcasına yemek ve açlık, tokluk üzerin- de incelikle ciurur. TraJI-komlK durumlar 'Müfettiş', bürokrası çarkını, kokuşmuş ahlakanlayışuıı,inançsızlığı, umutsuzluğu, kültürel çökiintüyü eleştirir. Kendi de bir memur olan Gogol'ün, kocaman Rusya'nın küçük bir kasabasında Kaymakam'ın ve onun çevresindeki bürokratlann yiyicilikle- rinden, fırsatçılıklanndan, güvensizliklerin- den yola çıkarak yazdığı bu mükemmel oyun giderek: bir sistem eleştirisine dönüşe- cektir. Yazann ele aldığı kişiler, bir yazısında be- lirttiği gibi, kötü degil ama "doğruhıkduy- gusunu yitirmiş" kişilerdir. Bu duyguyu yi- tirmek tabii ld sosyal anlamda çöküşün te- mellerini olu-şturur. Bubakımdan, ülke ola- rak yabancısı sayılmayızyaşananlann. Go- gol'ün aklına ve kalemine 1800'lerde takı- lan çarpıklıklann güncelliği 'Müfettiş'i za- mansız ve mekânsız kılıyor. Bireylerin de- ğil, belli kesîmlerin çıkarlannın kollandığı düzenlerde yaşanan gülünç ötesi absürd, gerçek ve de acıtıcı durumlar. Belli bir çer- çeveden genîş bir alana yayılan saptamalar. Gogol'ün ahlakkurallannın siyasal ve sos- yal perspektifteki tanımına ilışkin olarak yakaladığı resimler 'traji-korriik', hatta Jan Kott'un tanımıyla 'traji-fars' özellikler ta- şıyor. Kasabaya gizli olarak bir müfettişin gel- diği yolunda rivayetlerin yayılmasıyla ku- rulu düzen bir anda sarsılır. Özel yaşamlar ortaya dökülür. Düzeni bozmamak için tek çözüm ne olabilir? Tabıı ki rüşvet. Bu ara- da, aç, genç ve de yakışıklı kumarbaz Hles- tekov'un bu durumu sonuna kadar kullan- masıyla olaylar tırmanır. Sonra da birden- bire başladığı gibi biter. Ama. 'Müfettiş'in bir sonu yoktur sanki. Çünkü yayılan yenı haber odur ki Petersburg'dan bir müfettiş gel- miştir kasabaya. Oyunda, bir yanda elit. üst düzey bürok- ratlar söz konusudur ki bu kesimi ironık bir biçimde Hlestakov (Yetkin DikincUer) tem- sil eder ve nasıl geldığini kendisınin de an- lamadığı o noktaya sıçramanın hiç de zor ol- madığını kanıtlar. Öte yanda. ikınci sınıf bürokratlan temsil eden Kaymakam (Çetin Tekindor) ve onun altındakilenn öyküleriy- le yüzleşir seyircı. Hepsinin ortak noktası giderek tırmanan açhklan ve tükenmeyen hırslandır. Yorum 'Müfettiş', Müge Gürman'ın yorumuyla ve güçlü bir oyuncu kadrosuyla İstanbul DevletTiyatrosu'nda oynuyor. Gürman, her zaman ılgiyle izlediğim biryönetmen. 'Ca- dılar Macbeth'i. 'Woyzeck', 'Hamlet', 'Yaş- h Bir Palyaço Aranıyor' gibi yorumlar sa- natçının beni özellikle heyecanlandıran ya- pıtlan. 'Müfettiş' için ise aynı duygulan paylaştığımı söyleyemem. 'Müfettiş', öncelikle, içinde banndırdığı grotesk çizgılerle dikkat çeken bir oyun. Bu açıdan, Gogorünkişileri de grotesktir. Öz- gürlüklerini yitirmiş yüzsüz (yüzleri olma- yan) kişilerdir. Müge Gürman sanınm bu ne- denle, dışavurumcu yorumunda 'mask' esp- risine yer vermiş. Böyle bir metin sahneye taşınırken grotesk unsurlann altının olduk- ça koyu çizilmesi oyundaki traji-komik du- ruşu \ e bu duruşa paralel olarak öne çıkma- sı gereken ince yergiyi, şiirsel dili kendi içinde yok ediyor diye düşünüyorum. Oyun- culan abartılı beden kullanımlarından, ay- nı şekilde abartılı davranışlanna ve konuş- ma biçimlerine dek stereodplere ya da sirk soytanlanna dönüştürmenin Gogol'ün ya- lın, sakin ve anlam yüklü dıl örgüsünü kır- dığını ve dilin kendi içinde oluşturduğu rit- mik akışı engellediğini söylemek sanınm yanlış olmaz. Meyerhold'un ünlü 'Müfettiş' yorumlann- dan da esinlendiğini sandığım Gürman'ın oyuna bu tür yaklaşımı sahneye daha akıcı bir üslupla taşınabilir ve elde edilmek iste- nen resimleri daha vunıcu kılabilirdi. Mü- ge Gürman'ın sahne diliyle yazann dılinin çakışması için daha yalın çizgilerle bir bü- tünleşme kaçınılmazdı. Müge Gürman'ın başta Çetin Tekindor, Yetkin Dikinciler, Bülent Emin Yarar olmak üzere Hakan Vanh, Atilla ŞendiL, Şa- hin Çelik,Zerrin Tekindor, Güzin Alkan gi- bi oyunculardan oluşan bir ekiple çalışma- sı bir şans. Çünkü bu oyuncular 'Müfettiş'e dinamizm katıyor ve boş alanlan olabıldi- ğince dolduruyorlar. Vakup Çartık'ın ışık tasanmı oyuna kat- kıda bulunan bir unsur. Tiyatro Kedi 'nin yenipolisiye oyunu 'Bir Komiser Geldi 'yann izleyicilerle bulnşacak OfkemİTİn sınırlaru Kühür Servisi - îşlediğiniz bir cinayeti unutabilir misiniz? Hatta fark etmeyebilir misiniz?.. Geçen yılın ödüllü oyımlanndan 'Ölümüne Suçlu'dan sonra Tiyatro Kedi bir polisiye oyuna daha perde açıyor. 'Bir Komiser Geldi'. îlk kez yann Profılo Kültür Merkezi'nde izleyicisiyle buluşacak olan oyun, haklanmızın sınırlannı sorgularken, "Öfkemizin hesabu sınırian var mıdır?", "Bizi hak sahibi yapan güç, para ve iktidar mıdır?", "Cinayet sadece planlanan mıdır?" gibi sorulara yanıt anyor. Ünlü Ingiliz oyun • İlk kez yann Profılo Kültür Merkezi 'nde izleyicisiyle buluşacak olan oyun, haklanmızın sınırlannı sorgularken, "Öfkemizin hesabı, sınırian var mıdır? ", "Bizi hak sahibi yapan güç, para ve iktidar mıdır? ", "Cinayet sadece planlanan mıdır? " gibi sorulara yanıt anyor yazan J. B. Priestley'in yazdığı usta işi gerilim 'Bir Komiser Geldi'. 1920lerin tngilteresi'nde geçiyor. Zengin bir sanayici olan Birling'in biricik kızı Shelia'nın, yine zengin bir işadamının tek oğlu Gerald ile nişanlandığı, her şeyin yolunda göriindüğü gecede kapı çalınır ve bir komiser gelir. Komiser. aynı gece intihar eden genç bir fahişenin ölümüyle ilgili bir soruşturma başlatır. Ilk şaşkınlıklar, ilk inkârlar, ilk "Benimle ne ilgisi var?" tepkileri giderek yerini korkulara, kuşkulara, itiraflara bırakacaktır. Komiserin gelişinden itibaren hiçbir şey eskisi gibi değildır artık. Yapay mutluluk dekoru çöker, gerçek hayatın sorgulan başlar. Kişiler yavaş yavaş gerçek yüzlerini gösterirler. Hakan Altıner'in sahneye koyduğu oyunda. Banş Dinçel sahne, Sadık Kızılağaç kostüm tasanmını hazırlarken İpek Kadılar Alnner yapımcılığı üstlenmiş. Devlet Tiyarrosu sanatçılanndan Semih Sergen'in komısen canlandırdığı oyunda, Mehmet Ulay, Ğülen Karaman, Atılgan Gümüş, Cenk Tunalı ve Ahu Sungur da rol alıyor. (0 212 216 93 14) "- Ayfak kültür ve sanat dergisinin 71. sayısında savaş, terör, açlık ve acılan geride bıraküğımız 2003 yıh da her yönüyle masaya yaünhyor. Beı&Bahar Kühür Servisi - Ay- lık kültür ve sanat der- gisi Berfin Bahar bu ay çıkan 71. sayısıyla 10. yaşını kutluyor. Dergi, savaş, terör, açlık ve acılarla geçen 2003 yıhnı Faik Bu- lut'un 'El Kaide Ha- yaleti' ve Öner Yağ- a'nın, Sonimparator- luk(!) incelemeleriyle değerlendiriyor. Mustafa Sancar'ın, Onat Kutlar üzerine yazdığı 'Boynu Bükük Aynldılar, Sinema ve İnsan'. Antje Voli- mer'in 'Başörtüsünde Dinsel Olan Ne?', Ta- nkDursıuı K/nın 'Al- lah İçin Bir Rüşvet' başlıklı yazılanda ke- yifle okunacaklar ara- sında. Bu sayıda, Dr. Cenı- şidBender'in'50. Sa- nat Yüında Zeki Bü- yüktanır' yazısının ya- nı sıra Metin Turan'm 'Çağdaş Kıbns Türk ŞiirindeOrtakAna Te- malar', Torinin 'Kürt Hikâyeciögi', Ay- dın Aydınoğlu'nun 'Otuz-Kırk Yü Önce- yi Anmalar', Öztürk Tatar'ın Recep Ergül ile Türkler Üzerine' yazılan ilgı çekiyor. Buket Şahin, Ruşen HakkL,İlhan Atasoy ve H. Hüsevin Yah^ç'ın farklı konularda yazıla- nnın yanı sıra. dört de öykü yer alıyor. Berfin Bahar bu sayısının müzik sayfalannı ise Ciwan Haco, Âşık th- sani ve AhmetDümrü- l'e ayırmış. Dergıde aynca, th- san Topçu, İsmet Ke- mal Karadayı, Faika Sarf, Nusret Gür- göz'ün de aralarında olduğu 23 şairin de şi- irleri bulunuyor. YAZIODASI SELİMİLERİ 'Posta Kutusu' Dünya Yayıncılık'ın anmağanı Posta Kutusu der- gisinin Kış 2004 tarihli sayısı bana sevinç ve iyilik getirdi. Posta Kutusu'nun alt başlığı, "Üç aylıkposta kül- türû dergisi". Günümüzde böylesi dergilere pek rastlanmıyor. Dedikodunun, bayağılığın, satış hırs- lannın dergileri gündemde. Posta Kutusu ise ger- çekten 'anlamlı' bir dergi. Yayın yönetmeni Turgırt Çeviker'ın kültürümü- ze emeklerini bilenlerdenim. Kıyısında köşesinde, çabasında kadirbilirtiğinde, yıllarca, Türkiye'de ka- rikatür sanatını izlerçevreye tarihi süreci içinde sun- du. Biliyorum, bin bir güçlük ve özveriyle. Posta Kutusu beni çocukluğuma götürdü. Gör- düğüm ilk posta kutusu: Almanya'daydı, 1950 son- rasında bir yıl. Babam, Aachen kentinde üniversi- tede konuk öğretim üyesi. Ailecek oradayız. Evler- den birinde posta kutusunu görüyorum. Küçük bir şey! Ne? Adeta bir ev, kuşevi... O yıllarda Istanbul'da da herhalde evlerin posta kutulan vardı. Ya görmemişim, ya dikkatimden kaç- mış. Sonra postanelerin posta kutulannı gördüm. Ilk gençliğimdeydi, Teşvikiye Postanesi'nde benim de bir posta kutum oldu. Birkaç yıl... Neden vazgeç- tim? Hatırlamıyorum. Mektuplan okudum Posta Kutusu'nda. Orhan Bu- rian'ın mektuplan sözgelımi. 1967 sonrasındaVe- dat Günyol'u tanımıştım, Fransızca öğretmenimiz- di. Bana ve bir ikı edebiyat tutkunu gence Orhan Burian'ı anlattı. 1940'lann, 1950'lerin mektuplannda, size anla- tılmış Orhan Burian'la karşılaşmak heyecan verici. Hocamız, mektuplan iyi ki saklamış. Mektuplann sayfalanndaki fotoğraflarda Halûk Şehsuvaroğlu var. Bugünün okurtannın habersiz kaldığı Şehsuvaroğlu. tarihe ve sanat tanhimize pek çok duyariı yazıyla ışık tutmuştur. Onun Boğaziçi yazilarını Çelik Gülersoy tek bir kitaptaderlemişti. Bu güzel kitabı özellikle salık ve- ririm. Aziz dostum Çelik Bey'e sormuştum: Yazık ki çokaz 'satmış'... Âçıyorum sayfalarını Posta Kutusu'nun. Karşım- da Büyük Postane, yani Sirkeci Postanesi. Istan- bul'da hep büyülendiğim yapılardan biridir. Dergi, postane için adeta özel bir dosya hazırla- mış. Çok yaraıiandım. Ara Güler'in 1960'lardaki pos- taneyi yaşatan fotoğraflannı anmadan geçmeyeyim. Sonra yine mektuplar: Tanpınar, soruştuımala- n yanıtlamak istemiyor. Necatigil, imzalı kitaplann alınyazılanndan konuşuyor. ikinci Dünya Savaşı'nın bedbaht mektuplan... Derken, hakkı o kadar çok yenmış MuzafferHa- cıhasanoğlu'na yazılmış bir dizi mektup. Yaşar Nabi Nayır yazmış, toplumsalcı şiırin gerçek us- talarından Ceyhun Atuf Kansu yazmış. Sevgili Burhan Günel'le sevgili Necati Güngör'ün mek- tuplan. Bir de benim mektubum! Gerçı Turgut Çeviker, incelık gösterip aramış, ha- ber vermişti. Fakat mektubu hatırlayamamıştım. 9 Ocak 1974 tarihinde yazmışım. Geçip gitmiş otuz yıl. Muzaffer Hacıhasanoğlu, ilk romanım Destan Gö- nüller'i Yeni Ufuklar dergisinde değerlendirmiş; te- şekkürediyorum... Duygusal bir mektup, aşınduy- gusal. Ama, Evlerde Sevgı Yoktu romanından söz aç- mışım. Çok sevindim. Çünkü, Cemil Kavukçu da, 16 Ağustos 1983 tarihli mektubunda, Hacıhasanoğ- lu'nun aynı romanından söz açıyor, büyük içtenlik- le. Bu roman, bildiğim kadanyla, Milliyetgazetesin- de tefrika halinde kaldı. Cemil Kavukçu diyor ki:"(...) yazannı korkunç merak ettiğimiz Evlerde Sevgi Yoktu'nun babası, çocuğu, teyzesi bugün bile ki- mi öykülerimde esin kaynağı olmuştur." Benim de unutamadığım, adına ayrıca vuruldu- gum bir romandır. Posta Kutusu'na gelince, küskün evime sevgi getirdi... Öneriler Sergi/ "Moda Sayfalanndan Tuvale", Sadık Kı- zılağaç, A Sanat artgallery. Ressam Mustafa Rüçhan öldü • Kühür Servisi - Ressam Mustafa Rüçhan, dün akşam geçirdiği kalp krizi sonucu Ayvalıkta yaşamını yitirdi. Rüçhan, bugün Ayvalık'ta yapılacak cenaze töreni sonrasında toprağa verilecek. 1946 yılında Balıkesir Gönen'de doğan sanatçı. Güzel Sanatlar Akademisi'nde Cevat Dereli, De\Tim Erbil ve Adnan Çoker atölyelerinde çalıştı. Uzun yıllar Ayvalık'ta resim öğrermenliği yapan sanatçı, son büyük sergisini Istanbul Terakki Vakfi Sanat Galerisi'nde 2002 yılında açmıştı. BUGÜN • CRR'de 19.30'da Ku\'ayı MilBve operası. (0 212 232 98 30) • fTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da Aleksander Samoylenko (keman) ve Tuba ÖzkaıTın (viyola) konseri. (0 212 293 98 48) • BAKIRKÖY TAŞ KOLEJLERİ'nde saat 10.00 ve 13.00'te 'ÇocukŞarkılan" konseri. (0 212 543 60 01) • BABYLONda 21 30da Vedat Sakmanın konseri. (0 212 292 73 68) • YAPIKREDİ KÜLTÜR MERKEZİ SERMETÇTFTERSALONU'nda 19 00da Bilgin Saydam, Ekrem Işın, Te\üka İkiz, TalatParman'ın konuşmacı olarak katılacaklan 'Günlük Yaşanun Psikanalizi Biünçdışı ve Kültür Ruhsallığının Oluşumunda Kühürün İşle\i' konulu salı toplantısı. (0 212 252 47 OOj • AKBANK KLXTÜR MERKEZİ nde 19.00'da Chen Halevi'nin katılacağı Masterclasş. (0 212 252 İ5 00) • BtLGİ ÜNİVERSİTESİ DOLAPDERE K.\MPUSU'nda 14.30 da 'Maharabharata I', 16.30'da 'Ashe Nasü Kurtulur?', 19.00'da 'Mahabharata n'. 21 30da 'Mahabharataffl' filmlerinın gösterimi. (0 212 293 50 10) • VELİBAR'da saat 21,00'de düzenlenen geleneksel Şür Akşamlan'nın konusu Cemal Süreya'nın şiirleri. (0 212 251 18 93)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle