18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4- CUMHURİYET 12 OCAK 2004 PAZARTESİ 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edime Kocaeli Çarakkale Izmr Manısa Ayd'n Denizli PB Y PB PB PB PB Y 3 9 8 13 11 12 11 8 Sınop PB 10 Zonguldak Y 7 Antalya Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskışehir Konya Sıvas PB PB PB K K K K 11 10 11 3 3 1 -1 Y 15 Kars Adana Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y K K K K K K 1b 15 5 8 4 5 2 1 K -7 Tum yurt parçah bulutlu, Marmara'nın doğusu, Iç Ege, Akde- nız, Iç Anadolu, Batı Karadenız'ın baiısı ıle Doğu ve Guneydoğu Anadolu bolgeien ya- gışlıgeçecek Yağtşlar Akdenız ve Güneydo- ğu Anadolu'da yer yer etkılı olmak üzere yağ- mur ve sağanak şek- lındeolacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn K K K Y Y Y Y Y 2 -2 3 13 8 12 10 7 Berlin K 4 Moskova PB 0 Budapeşte K -3 Aşkabat PB 11 Madrıd PB 14 Astana K -6 Vıyana Belgrad S _K 3 Taşkent PB 7 K 1 Bakû PB 8 Sofya Roma PB 0 Bışkek Y PB 16 Tiflıs PB -2 Atina PB 11 Kahire Y 16 Münıh K 5 Zürih Y 7 Şam Y 10 Parçalı bulutlu Sısl ^ Çok bulutlu • Yağmu r tu Sulj kar > Gok gurjtulu Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü: YeniFûpi cezaeviyok EVRİM KAYA Adalet Bakanhğı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Kenan Ipek, 19 Aralık'ta "Hayata Dö- nüş" operasyonu ve sonrasında gercekleştirilen tahlıye işlemleri sırasmda çok sayida kişinın ölü- müne neden olan "F tipi" cezaevlennin yapımı- nın bittiğini, yenilerinin inşa edilmeyeceğini ifa- de ettı. Ipek, halen yapımı süren "L tipi" ceza- evlerinin de " F tipi"nin altematifi olarak düşü- nülmediğini söyledi. Yaklaşık 4 ay önce Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlü- ğü'ne atanan Kenan Ipek, cezaevlerinde yaşanan son gelişmeleri ve projeleri anlattı. Suç ortadan kalkmadıkça cezaevı sorununun bitmeyeceğinı belirten Ipek, "En şiddetli deprem. insan bey- ninde olandır. Öncelikle toplum olarak hü- kümlülerimize karşı mevcut olan önyargının giderilmesi için çalışalım. Bence aşılması gere- ken en önemli sorunlardan biri budur" de- di.îpek, protestolann halen sürdüğü "F tipi" ce- zaevlerimn "yüksek güvenlikli cezaevi" oldu- ğunu ve buralarda terör suçlulan ile çıkar amaçlı suç işleyenlerin bulunduğunu ifade etti. İkl merkezde toplanacak Ipek. "Bu tip cezaevlerimizde toplam bin kişi kalıyor ve yeni F tipi cezaevi yapmayı düşün- müyoruz" dedı. îpek, yapımı süren "L tipi" ce- zaevlennin. "E tipi" cezaevlennin modernleştı- rilmesi çalışmalan kapsamında otduğunu söyle- yerek Istanbul'daki cezaevlennin de 2004'te Maltepe ve Silivri'de olmak üzere iki merkezde toplanacağını bildirdi.Ocaktan iribaren cezaevi iş yurtlannda çahşan tutuklulara sigorta uygulama- sı başlatacaklannı anlatan îpek, "Tüm primle- rin Adalet Bakanlığı tarafından ödeneceği bu uvgulamavla dışardaki tutuklu yakınlan sos- yal güvenceye kavuşmuş olacak" dedı. Türkı- ye'de 504 ceza infaz kurumu ve tutukevinde, toplam 64 bin 37 hükümlü ve tutuklu bulunuyor. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN '... Özetin, Özetinin, Özeti!..' • BaştarafıArka Sayfada Başanlı fakat uzun sür- dürülemeyen TİP paran- tezi bir tarafa bırakılırsa, yanm yüzyıldır Türki- ye'de 'özürlü' ve 'kusur- lu' bir demokrasi, sun'i teneffüsle yaşatılmakta- dır: Partiler de, yastan- dıklarını savunduklan si- yasal platformlar da, hal- kın toplumsal muhteva- sını ve terciblerini yansıt- maz; çünkü laikliğe abarblmış bir önem at- fedilerek, ilericilik/geri- cilik (aslında Batıcı- Iık/Doğuculuk) tartış- ması üste çıkanltp; Bur- juvazi/Proletarya diya- lektiğinin üstü örtülme- ye çajışılıyor; üstelik 'ilericilik' kavramı, Ga- zi'nin anladığı gibi 'Çağdaşltk' diye alın- rnayıp; Tanzimatçılar gibi 'Batı taklitçiliği' olarak konulııyor. Tutum bilinçli olarak böyle yanlış tutulup, se- çimlerin daima aynı Oli- garşi'yi iktidarda tutması sağlanıyordu; suç ortağı bir Media sayesinde, ka- fası iyice karıştırılan seç- menler, önceleri Demok- rasi'nin 'faziietine' ina- nıp, partilere alaka duy- muş, itibar etmişlerdi; çok partili ilk seçimler, davullu zurnalı şenlikler halinde yapılmıştır. yanm yüzyıllık seçim pratiğinin halkı hangi aşamaya ge- tirdiğini anlamak için, ka- muoyu sondajlarını göz- den geçirmek yeter: Türk halkının siyasi liderlere de, siyasi partilere de, si- yasi Media ya da hemen hiç güveni kalmamış; bunların itibar yüzdeleri, acınacak düzeylere in- miştir. Buna mukabil, ancak Üretim Gücü'nün siya- set dtşına itildiği, 'az ge- lişmiş ülkeler'de görülen bir gelişme ile karşı kar- şıya kalıyoruz: Halk, ya- nm yüzyıl içinde üç de- fa, demokrasiyi rafa kaldıran, Silahlı Kuvvet- ler'e itimat ediyor. Ni- çin? Iddia edildiği gibi bu Türk seçmeninin cahilli- ğinden, ya datotaliterliğe olan atavique zaafından değil; Üretim Gücü'nün .(Işçilerin / Mazlumların) toplumsal özlem ve is- teklerine en uygun soy- lemin, -bizatihi halkın or- dusu olan- Silahlı Kuv- vetleri'nin söylem ve davranışlanyla ıfade edil- mesindendir. 'Slstem'ln post/ modern hllesl!.. Bu sağlıksız ve çetrefil durum, besbelli 'radi- kal' bir çözüm gerektiri- yor; yani neyi, Gazi'nin ve TBMM'nin o zaman başlattığı, anti/emper- yalist, laik ve demokra- tik halk iktidan süreci- nin, eski rayına oturtul- masını! Oysa 'Sistem' -başta ABD- Modernizm'in renkli ve çeşitli siyasal tayfını, bütün nüanslan- nı el altından çıkarlanna göre yozlaştırarak, tam denetim altına almak eğilimindedir. Modernizm bu sahte- kârlık için Faşizm'i, ya- ni totaliter yasakçılığı ve zulmü seçmişti; post/Modernizm onun yerine, sağdaki ve sol- daki bütün renk ve nü- anslan, kendi öz çıkan- na göre yozlaştırıp de- ğiştirerek örgütlenmeyi yeğliyor; öyle ki seçim- ler görünüşte tam kad- ro demokratik olacak; sonuçta ise kim iktida- ra gelirse gelsin, finans oligarşisinin çıkarlanna uygun, bir oligarşi ikti- dan oluşturacaktır. Birçok ülkede olduğu gibi, XXI. Yüzyıl başında, Türkiye de aynı bunalım içinde bulunuyor: Hangi- sini seçeceğiz, Sistem'in sessizce el altından da- yattığı, Sağ'ı da, Sol'u da yalan ve yalancı o 'Tatlı- su Demokrasisi'ni mi; yoksa savaşarak elde et- tiğimiz, 'hâkimiyeti bilâ kayd-ü şart millete mal e- den' sağlıklı ve sağlam Cumhuriyeti mı? O hal- de denebilir ki, önümüz- deki seçimlerde -isterse yüz parti katılsın-, tercih onların arasında değil; Ulusal Egemenlik, yani Tam Bağımsızlık'la; Tan- zimatçılar'ın yaşadığı ve yaşattığı türden, bir Yan Sömürge Alafrangalığı arasında geçecektir! Kayıp dosyalar kül olduALPERTURGLT Cezaevlennin yıllardan ben kontrol edilemediğinden yakınan devlet, büyük bir çelışkiye düşe- rek Cmraniye Cezaevı'nin içinde "adli emanet" deposu açtı. Dev- letin ihmali nedeniyle tutuklu ve hükümlüler, 1999yılındatemyiz aşamasındaki sıkıyönetim döne- mı dava dosyalannı buldular ve yaklaşık 100 bin sayfaya ya el koydular ya da yaktılar. Gü\ enlik güçlerinin, 1976'danSıkıyönetim Mahkemeleri'nin kapatıldığı ta- rihe dekele geçırdiği "delil nite- likli" örgüt arşi\leri de tutuklu ve hükümlülere geçmiş oldu. Devletin yol açtığı skandal ne- deruyle her şey 19 Arahk 2000 tarihindeki "Hayata Dönüş" operasyonu sırasında kül oldu. Yargıtay olaydan yıllar sonra "ka\ıp e\Tak" nedeniyle Dev- rimci Sol Ana Davası ve MLSPB davasını bozdu. Devrimcı Yol, TİKB, TKPML dosyalannda ek- siklikler bulunduğu öne sürüldü. Istanbul Sıkıyönetim 2 No'lu Askeri Mahkemesi, 1 Kasım 1991 günü De\ximci Sol Ana Davası sa- nıklanna 1 idam, 33 müebbet ve toplam 2738 yıl hapis cezası ver- di. Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde bunun dışında yüzlerce samklı MLSPB, Devnmci Yol, TÎKB ve TKP/ML-TtKKO davalan da gö- rüldü. Bu davalarda idam, müeb- bet ve ağır hapis cezalan çıktı. Sı- kıyönetim Askeri Mahkemele- ri'nin kapatılması nedeniyle örgüt davalannın yüzlerce ldasörden oluşan dosyalan çuvallar içinde Üsküdar Adliyesi'ne devredildi. Temyız süreci nedeniyle hayati önemdeki tek nüshadan oluşan dava belgeleri, Üsküdar Cumhu- riyet Başsavcılığı'nca adliye bi- I Ankara UlucanlarCezaevı'nde öldüruien Çıftçı'nin cenazesme kaolan 14kışi tutuklands Lsyaıı sonrası Umraniye Cezaevi GHKP-CTKIlf -;->! •^M^^^^^^^^^^^^^^H ^ « r ^ K i n ^ Hûseyin Bürge, cezaevının kent meıkezindeo kaldınlmasını ıstedi r -M ı , - . Bayrampaşa Cezaevi'ne tepki nasında koruma altına alındı. Üsküdar E Tipi Cezaevi, döne- min Adalet Bakanı Mehmet Mo- ğultay ve gazetecilerin de katıldı- ğı bir kokteyl ile 1995'te açıldı. Cezaevi Umraniye sımrlan içeri- sinde bulunduğu için Umraniye Cezaevi olarak tarundı. Ve o tarih- lerde devlet, binlerce kişinin haya- tını etkileyebilecek inanılmaz bir hata yaptı. Çok yer kaplayan çu- vallar içerisindeki dava dosyalan 'akıl almaz bir ihmalle' Ümrani- ye Cezaevi'ne gönderildi. Uzun yıllardan beri cezaevlerinin "te- rörist yuvası" olmasından ve "güvenlik zaafı" yaşanmasmdan yakınan yetkililer, dosyalan koy- mak için en güvenli yer olarak bir cezaevini seçmişti. Sonunda Üm- raniye Cezaevi 'ndeki büyük bir o- da "yasak yayınlar"ın korunma- sı için "adli emanet" olarak kul- lanılmaya başlandı ve örgüt dava- lan ile ilgili her türlü belge bu de- poya yerleştırildi. Dosyalann ce- zaevinde olduğu güvenlik güçleri ve istihbarat örgütleri tarafindan da biliniyordu ve arada sırada de- poya girerek örgütlenn dosyalan- nı incehyorlardı. Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde 26 Eylül 1999 günü 10 kişinin ya- şamını yitirmesi nedeniyle Umra- niye Cezaevi'ndekı tutuklular, 17 infaz koruma memurunu yaklaşık 3 gün süreyle rehin aldılar. Eyle- min sona ermesinin ardından ga- zetecileri içeri alan cezaevi yöne- timi, maddi hasar oluşan A- Şiddetli yağış ve fırtına Antaiya'nın Kale ilçesinde seralara büyük hasar verdi. Kale'de bin dönüm sera su altında kalırken,35 dönüm seranın da hasar gördüğü bildirüdi. (Fotoğraf: AA) Fırtına veyağış hasarverdi Haber Merkezi - Yurdu etkisi altına alan soğuk ve yağışlı hava hayati olumsuz yönde et- kiliyor. Yurt genelinde bazı okullarda eğitime ara verildi. Antahya'da saatteki hızı 110 kilo- metreyi aşan fırtına yüzünden çok sayıda ağaç devrildi, dere taştı. Antarya-Burdur yolunda ise 250'ye yakın araç mahsur kaldı. Kötü hava koşullan en çok Antalya'da etkili oldu. Saatteki hızı 110 kilometreyi bulan firtı- na nedeniyle çok sa>ıda ağaç devrilirken, yağış- lar derelerdeki su seviyesinin yüksebnesine ne- den oldu. Antalya Limaru'nda ise 4 bahkçı tek- nesi battı. Kemer'de Ağva Deresi'nde su sevi- yesinin sürekli olarak yükseldiği, sulann "oy- ma" yaparak dere yatağında genişlemeye ne- den olduğu büdirildi. Ağva Deresi'nde taşkın yaşanmaması için iş makineleri seferber edıür- kenVali AladddinYüksel, çalışmalan izlemek üzere Kemer'e gitti. Kemer'de yoğun bir şekil- de dolu yağışı başladığı da belirtildi. Kar yağışı nedeniyle Ankara-îstanbul karayo- lunun E-80 otoyolu ve D-100 karayolunun Can- kurtaran kesiminde çok sayıda sürücü yol kena- nnda bulunan dinlenme tesislerinde bekliyor. Öte yandan Çankın merkez ilçe ve köyleri ile Konya'nın Hadim ve Taşkent ilçelerinde, Kara- man'ın Sanveliler ilçesinde, Ankara'da ana okullan ve ilköğretim okullannda eğitim öğre- time 1 gün süreyle ara verildi. Antalya'da ise îlköğretimokullan ve liseler 1 gün süreyle tatil edildi. Yurt genelinde 263 köy yolu da ulaşıma kapah bulunuyor. Devlet Meteoroloji îşleri Genel Müdürlü- ğü'nden alınan bilgiye göre, Bugün Marma- ra'nın doğusu, Iç Ege, Akdeniz, Batı Karade- niz. Iç Anadolu ile Doğu ve Guneydoğu Anadolu bölgeleri yağışh geçecek. Yağışlar, Ak- deniz ile Marmara'nın batısında yağmur ve sağanak, diğer yerlerde ise karla kanşık yağmur ve kar şeklinde olacak. Yağışlann özellikle Ak- deniz ve Guneydoğu Anadolu'nun batısında yer yer etkili olacağı tahmin ediliyor. Blok'u gezdirdiler. Bu sırada tu- tuklu ve hükümlüler D-Blok'taki k adli emaneri' keşfettiler. D-Blok'un alt karındaki 'arka mutfak' olarak da bilinen bölü- mün yakınındaki depoyu ele geçi- ren siyasi tutuklular, kendi örgüt- lerinın dava evraklannı görünce "şok" geçirdiler. Önemli gördük- leri belgelere el koyan tutuklu ve hükümlüler, iddiaya göre incele- me sonucunda yüzlerce klasörü imha ettiler. Hatta o sırada çok ya- kında bulunanjandarmalann üze- rine bazı klasörleri atarak uzak- laşmalannı ıstediler. Tutuklu ve hükümlüler. tasnifın ardından di- ğer e\Tak çuvallannı bırakıp oda- dan çıktılar. "Yakılmaktan" kur- tulabihniş dava dosyalan ise 1999 yıh sonu ve 2000 yılının ilk ayla- nnda adli emanetten çıkanlarak Ankara'ya göndenldı. Devletin y- ol açtığı skandal bununla da bit- medi. 1976'dan, Sıkıyönetim As- keri Mahkemeleri'nin kapatıldığı tarihe dek ele geçirilen delil nite- likli örgüt arşhieri depoda rurulu- yordu. Yetkililerin büyük ihmali, arşivın eski sahiplerine geçmesi- ne neden oldu. Skandalın, "Hayata Dönüş" operasyonunu ve F tipi cezaevie- nne sevk sürecini hızlandırdığı id- dıa edildi. Aynı tarihlerde operas- yon için çalışmalann başladığı, tutuklu ve hükümlü temsilcilerin- den oluşan "Cezaevleri Merke- zi Koordinasyonu"nun eylemle- n yönettiği gerekçesiyle işlevsiz hale getirilmesi için Umraniye ve Bayrampaşa cezaevlerinin boşal- tılmasına karar verildiği öne sü- rüldü. Kasım 1999'da 54 E ve özel tip cezaevinin bazı bölümleri hüc- relere dönüştürüldü. Adalet Ba- kanlığı, beş F tipi cezaevinin Ma- yıs 2000'de açılacağını açıkladı. Içişleri Bakanlığı ise uzun yıllar- dan beri girilemeyen Umraniye Cezaevi'nin içinin tutuklu ve hü- kümlüler tarafından değiştirildi- ğinı iddia ediyordu. Hayata Dönüş operasyonunun Umraniye Cezaevi'ndekı ayağı sona erdiğinde bir yıh aşkm süre tutuklularda kalan "illegal sol ör- gütlerin tarihi arşivi" de kül ol- muştu. Dava dosyalannı yakma- yıp sadece baktıklannı iddia eden mahkumlar, "Hazırlıksoruşnır- malannı içeren evraklann dev- let tarafından kaybedildiğini veya istihbarat örgütlerince el konulduğunu" iddia ettiler. Davalar kördüğüm' Yargıtay'ın temyiz inceleme- sinde, Devrimci Sol Ana Davası dosyalanmn eksik olduğu anla- şıldı. Kayıp klasörlerin bir türlü bulunamaması üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesi, davayı, "eksik e\Tak" nedeniyle bozdu, kayıp klasörlerin sayım sırasmda bulun- duğunu öne süren yerel mahke- menin karar düzeltme talebini ise reddetri. Bu arada toplam 200 kla- sörü kayıp olan MLSPB davası da eksik evrak nedeniyleYargıtay ta- rafından bozuldu. Devrimci Yol, TÎKB ve TKP-ML davası dosya- lanmn da eksik olduğu iddia edil- di. Halkın Hukuk Bürosu avukat- lan, Devrimci Sol Ana Davası'nı Üsküdar'daki ağır ceza mahke- melerinin almak istemediğini id- dia ederek "Şimdi davanın Üs- küdar'da tekrar açılması ve sa- nıkların tek tek ifadelerinin alınması gerekiyor" dediler. Avukatlar, açılacak duruşmada ve gidecekleri Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde (AtHM) 12 Ey- lül'ün sorumlulannın yargılan- masım ve devletin samklardan özür dilemesini isteyeceklerini de belirttiler. AKP^den seçim kömiiriiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Seçim ekonomisi uygula- mayacaklanm söyleyen AKP ik- tidan. yaklaşan yerel seçim önce- sinde İcesenin ağzını açtı. Hükü- met. kış süresince 1.5 milyon ton ücretsiz kömür dağıtarak 4 mil- yon kişiye ulaşmayı hedefliyor. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanış- mayı Teşvik Fonu kaynaklannı arttıran hükümet. 2003 yıhnda fo- na genel bütçeden 328 triryon lira kaynak transfer ederken 1 milyo- nu aşkın öğrencinin bedava süt iç- mesini sağlayan Okul Sütü Proje- si'ni, "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'nun kaynaklannı azalttığı" gerekçe- siyle yürürlükten kaldırdı. Yerel seçimde oylanm arrhrma- yı hedefleyen AKP hükümeti, bu yöndeki çahşmalannı hızlandırdı. Geçen yıl 1 milyon aileye 627 bin ton kömür dağıtan hükümet, 2004 yıh içinde Türkiye Kömür îşlet- meleri Genel Müdürlüğü (TKt) kanahyla 1.5 milyon ton kömürü torbalı olarak dağıtmayı kararlaş- tırdı. Sevkıyatlara nisan ayında başlayacak olan TKİ, 81 ilin kö- mür dağıtımı ıle ilgili programını 31 Arahk 2004 tarihine kadar ta- mamlamayı planladı. Hükümet, kömür dağıtımını Doğu Anadolu Bölgesi'nden başlatmayı uygun buldu. 2003 yılında 1 milyon ai- leye kömür dağıtan hükümet, bu yıl sonunda 4 milyon yoksul aile- ye ulaşmayı öngördü. Ankara Va- liliği de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan, 58 bin 86 kişiye toplam 31 bin 296 ton kömür dagıttı. AKP hüküme- tinin, CHP'nın kalesi durumun- daki Çankaya ilçesine yönelik sosyal yardım programım da art- tırması dikkat çekti. Çankaya'da 4 bin kişiye kömür dağıtıldı. GUNDEM MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Aziz Nesin'lık bir durum! Ancak bu arama girişimlerinın sadece ad ve kımlik- le sınıriı kalmadığı dikkatı çekiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sempozyumun açılışında genış ve de- rin bir konuşma yaptı. Yeni bir şeyler üretırken mevcut hıçbir şeyi de yitirmeme kaygısıyla yapılan konuşma- da elma-armut, sap-saman ne ararsanız vardı. Erdo- ğan'ın en çok üzerinde durduğu konu din oldu. Uzun uzun dini sembollerin kullanılmaması gerektiğini anlat- tı, arkasını şöyle getırdi: "Dini ve dindarian önemsemek, dini değerierin sos- yal fonksiyonlannı kabul eden bir parti olmak ile dini bir ideoloji haline getirerek devlet aygıtı mahfetiyle ve zor- la toplumu dönüştûrmeye çalışan bir parti olmak ara- sında ciddi fark var..." Her anlama getebilecek bu tümceden sonra Erdo- ğan, laikliği de şöyle tanımladı: "Laikhği, devletin tüm dinler ve düşünceler karşısın- da nötrkalmasını ve eşitmesafeyi korumasını sağlayan, inanç farklılıklannın veya farklı mezhep ve anlayışlann çatışmaya dönüşmeden sosyalbanş içinde yaşatılabil- mesi için takınılan kurumsal bir tutum ve yöntem ola- rak tanımlıyoruz. Laiklik bir tür hakem müessesesi gibi olmalı." Başbakan ustalanndan iyi ders almış. Erbakan da "Elhamdülillah biz de laikiz ama, bunun taniiniyeniden yapa//m"derdi. Her gelen iktidar, sistemi ayakta tutan kurumlann ta- rifini yeniden yapmaya kalkarsa ortada sistem mi ka- lır! Bumin'in derin üzüntüsü! AKP'den tarifler bitmıyor. Demokrasinin de artık bir ön adı var: Derin demokrasi! Yüzeyseii zaten bizi kesmezdi, derin olması lazım! Er- doğan bunu partisinin grup toplantılannda da işl'ıyor. Ta- rif şöyle: "Ideal olan, seçimlere ve belli kurumiara indirgenmiş mekanik bir demokrasi değil, ıdari toplumsal ve siyasal tüm alanlara yayılmış organik bir demokrasidir. Biz bu- na derin demokrasi diyoruz." Demokrasinin inorganik olanı nasıldır bilmiyoruz a- ma, belki o tarifi de partisinin grup toplantılannda ya- par. Erdoğan tanımnamesinin demokrasi bölümünde salt seçimlerle bu işin olmayacağını söylerken "iktidann gü- cünü" şöyle tarif etti: "Siyasi iktidann en temel dayanağı milli iradedir." Elbette öyle ama, Erdoğan bunun altını çizerek, "mil- li irade bendeyse istediğim her şeyi yapanm" havası- na giriyor. Erdoğan konuşmasının son bölümünde partisinin si- yasi kimliğini geliştirmeye yönelik çabalann süreceği- ni söyledi. Bu çaba sadece kimliği değil rejimi de ye- niden tarif etmeye yönelik görünüyor! Erdoğan'ın bu konuşmayı yaptığı gün, medyada gö- rünmeyi pek sevmeyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin gazetecilerin AKP Adıyaman Milletve- kili Hüsrev Kutiu ile ilgili sorulanna şu yanıtı verdi: "Bir amaca hizmet ediyor, biryerlere mesaj vermek istiyor... Insan, Cumhuriyet'in 80. yılında böyle bir tab- lo görmekten büyük üzüntü duyuyor. Benim üzüntüm şu; Atatürk'ün hangi fotoğrafı olursa olsun bundan du- yulacak rahatsızlığı büyük bir şanssızlık olarak değer- lendiriyorum. Bunlar Türkiye'yi bilmıyorlar, yazık.. üzû- lüyorinsan... Bu, gerçek amacın gizlenmiş ifade tarzıdır. Ben onu, sivilleşme adına söylenmiş masumane bir söz olarak değerlendirmiyomm. Bir hedefe dönük belli bir eylemdir..." Bu sözieryargının en üst noktasındaki kişiye ait... Er- doğan'ın demokrasiyi hangi derinlikte aradığını bilmi- yoruz ama; tablo, devleti oluşturan organlann pek çok kesimindeki üzüntünün de derin olduğunu ortaya ko- yuyor! ankcumı f ktv.ttnet.net.tr Prof. James petras: Emperyoldevleûere karşı savaşım sürmeli ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Türki- ye'de "Küreselleşme ve Direniş" kitabıyla geniş bir okur kitlesine ulaşan Prof. Dr. James Petras, günümüz dünyasını açıklamak için kullanıl- ması gereken kavTamın "ABD emperyalizmi" olduğunu söyledi. Pet- ras, ABD emperyalizmi- nin şiddet kullanımma dayanan sistematiğin ürünü olduğuna işaret etti. Halkevlen. Cosmopo- litik dergisi ve Mülkiye- liler Birliği tarafından, Ankara Üniversitesi Si- yasal Bilgiler Fakülte- si'nde düzenlenen "Emperyalizm, Küre- selleşme ve Direniş" konulu konferansta ko- nuşan Petras, "Amerika hegemonyası" kavra- mına karşı çıktı. Petras, çokuluslu şirketlerin devletlerden bağımsız olarak işlediği savının da yanlış olduğunu kay- detti. Petras. "Çokulus- lu şirketlerin alanının genişlediğinden söz edebiliriz, ancak bu, büyümenin niteliksel bir büyüme olduğu an- lamına gelmez. Günü- müz şirketieri hâlâ devletlerden destek alırlar. Örneğin Ciry Bank'ın tstanbul şube- sinde nerelere yatınm yapılacağı New York'- tan alınan kararlarla belirlenir" diye konuş- tu. Petras, "bu nedenle müeadelenin sadece şirketlere karşı değil, emperyal devletlere karşı" da yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Konuşmasında em- peryalizm kavramının önemine işaret eden Pet- ras, günümüz dünyası sistematiğini açıklamak için bunun şart olduğu- nu söyledi. Petras, "Emperyalizm kavra- mı uluslararası ilişki- lerin açıkJanmasında bilgi sunar. Kavram, çatışmaların. savaşla- rın ve direnişlerin açıklamasını yapar. Kavram bu özellikleri- nin yamnda çokuluslu şirketlerin kaynağınm kimlerde olduğunu ve kimler tarafından kul- lanüdığını açıklar. Kavram ayrıca, kârla- nn ve faizlerin nasıl dı- şarı akıtıldığını anla- mamıza da yardımcı olur" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle