17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12OCAK 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 AKP çekincesi Çeşitli siyası partilerin ilçe başkanlan bir araya gelmiş, Gönen'de yerel seçimler öncesi bir "siyasal çalışma sözleşmesi temel /7/ce/eri"nin altına imza koymuş. Sözleşmede, siyasi ahlak kurallanna titizlikle uyulacağından tutun seçim ve propaganda çalışmalannın çevre kiıiiliği yaratmayacak biçimde gerçekleştirilmesine değin birçok madde var. Sözleşmenin ilk maddesine de şu temel ilke yazılmış: "Tüm siyasi çalışmalanmızda, ulusumuzun bağımsızlığını, ülkemizin bütünlüğünü, anayasamızla güvence altına alınan, vartık nedenimiz ve dayanağımız olan Cumhunyetimızin temel değeherini ve ilkelerini ve ulusal çıkartanmızı, daima ve öncelikle koruyup gözeteceğimizi..." Sözleşmeyi CHR DYP, MHR GP, ANAR DSP ve BCP ilçe başkanlan onaylamış. Bir tek AKP ilçe başkanı imza koymamış, "süre" istemiş... İlçe başkanı, AKP Genel Merkezi'ne "Cumhuriyetln temel değerleri ve ilkelerini koruyup gözetmenin" parti suçu oluşturup oluşturmadığını soaıyorolmasın... IŞIK KANSU Mustafa Balbay'ın birbiri ardı- na patlattığı özel haberleri olma- saydı, AKP iktidannın Kıbns ko- nusunda vermeye hazırlandığı ödünleri belki hiç bilemeyecektik ya da olup bi- teni ancak iş işten geçtikten sonra öğrenebi- lecektik. Iktidara getdi geteli AKP'nin dtş pditikada, özel- likle ulusal çıkarlann. ulusal onurun söz konu- su olduğu konularda hep "çarşafladığı"gün gi- bi ortada... Ulusalcılann çıkışı ile Kıbns sorununda epey sıkışan Recep Tayyip Erdoğan'ın önüne, şim- di de anh şanlı danışmanları yeni bir cicili bici- li "oyuncak" koymuşlar Erdoğan, ay sonunda ABD Başkanı Bush ile yapacağı görüşmede, Kıbns konusunda "Dayton Anlaşması" sürea- ne benzer bir diplomasi yöntemini masaya ge- tirecekmiş... "Dayton Anlaşması süreci nedir" derseniz. Çokaçık: Biremperyalistdayatmadır. Kanada- lı bilim adamı Michel Chossudovsky'nin ifa- desiyle, ABD ve Avrupa Bırliği "Dayton Anlaş- ması"na dayanarak Bosna'da "tam yetkili bir sömürge yönetimi" kurmuşlardır. Bakın Chossudovsky, "Yoksulluğun Küre- selleşmesi" adlı kitabında, yeni oyuncağımız "Dayton Anlaşması sürec/"nin sonuçlannı na- Kıbrıs'a Sömiipgeci Model sıl anlatıyor: "... -Bosna 'ya- Bosna vatandaşı olmayan bir yüksek temsilci atadılar. Yüksektemsilci, hem Bosna Federasyonu'nun hem de Bosna-Sırp Cumhuriyeti'nin hükümetlerini reddetme hak- kına sahip olarak tüm sivil konu- larda yürütmeyetkisinin tamamı- nı elinde bulunduruyordu. ... BirteşmişMilletler Genel Sek- reteri tarafından atanmış biryabancı temsilci- nin gözetimi altında uluslararası bir sivil polis gücü kuruldu. ... Batı, demokrasiye verdiği desteğin altını çizerken 'anayasa'ya göre toplanan ve Dayton Anlaşması'yla son halinialan Kurucu Meclis 'las- tik kaşe' gibi davranıyordu. Aldatıcı demokra- tik görünümün arkasındaki gerçek siyasi ikti- dar, yüksek temsilci ve yabancı danışmanla- nn yönettiği 'gölge bir hükümet'/n elindeydi. Dahası, Dayton'da üzerinde anlaşılan ana- yasa ekonomikpolitikalann egemenliğini Bret- ton Woods kuruluşlanna (IMF, Dünya Banka- sı...) ve Londra'da bulunan Europaen Bank Reconstruction and Development'e devret- mişti. 7. madde, Bosna-Hersek Merkez Ban- kası Başkanı'nın IMF tarafından atanacağını ve 'Bosna-Hersek ya da komşu bir devletin vatan- daşı olamayacağını...' şart koşmaktaydı." Türkiye'nin Kıbns'taki garantörlük haklannı yok sayacak önerileri hazırlayacaksınız, tepkiyle karşılaşınca da bu kez "Dayton" modeline sı- ğınacaksınız... Buna, kısaca "mandacı kafası" derler. Sarkaç balta Üniversitelerin üzerinde gezdirilen sarkaç baltanın hareketi durmuşdeğil. 100 trilyona ulaşan üniversitelerin bilimsel araştırma ödeneklerine ait geçen yıl kullanılmayan fonlann bütçeye aktanlmasına ilişkin uygulama için Maliye Bakanı Kemal Unakrtan şöyle demiş: "Başlamış araştırmalar için ya da acil ihtiyaç durumunda bize bildirimde bulunacaklar, biz de ödeneklehni hemen göndereceğiz." Sarkaç baltanın ipı yine onun elinde. Ister indirir, ister kaldınr. Recep Tayyip Erdoğan, ülkeyi tüccar mantğı ile yönettiğini övgüyte açıklamış, başbakanken ortak şirketler kurmuş bir si- yaset adamımızdır. Bu nedenle ttcari de- yimlerin, ticaret hukukundaki ve sözlükte- ki anlamlannı çok iyi biliyor olması gerek- tir. örneğin, "tefî/"deyimini. "Ke/?/"in söz- lük anlamı, "Birinin, borcunu ödemed'ığin- de ya da verdiği sözü yerine getirmedi- ğinde bûtün sorumluluğu üzerine alan kimse'dk. Borçlar Kanunu'nda da "kefa- Kefalet sorunu tef" 483. maddededüzenlenir "Kefaletbir akittir ki onunla bir kimse borçlunun ak- dettiği borcun edasını temin etmeyi ala- caklıya karşı taahhüt eder." Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta ya- zar Yavuz Donat'a, Başbakanlık Müste- şan Ömer Dinçer için "Ona inanıyorum, ona güveniyorum" demiş ve müşteşan- na "keftl" olduğunu açıklanruştr. Ömer Dinçer, 1995te Sıvastaverdiği bir konferansta, "laiklik, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin da- ha adem-i merkezî, daha Müslüman bir yapıya devredilmesi'n istemiş, kendi adı- rta taahhütte bulunmuş ve bugün de bu sözterinin arkasında olduğunu açıkça di- le getirmiştir. Bu durumda, Dinçer sözterini tutmaz- sa, ona kefil olan Erdoğan, Dinçer'in soz- lerinin yerine getirilmesi sorumluluğunu alacaktır ki o da kendisine ait "Değlştim" sözü ile çelişmesi anlamına gelir. Ortada çetrefil bir hukuksal soaın vardırt Erdo- ğan ve Dinçer arasındaki "müteselsil ke- falet" sözleşmesinden doğan sorunun "olayhukukçu'HKP milletvekili veTBMM Dokunulmaztan Araştrma Komisyonu Baş- kanı Hûsrev Kutlu'ya danışılması, seçi- lecek biryoldur. Ancak geiin görijn ki Hüs- rev Kutlu da yargıya güvenememektediri ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZŞİPAL 2003 Yıh Zamlar, Maaşlar, Avanslar: Bağ-Kur (Üst Smır Aylığı) 8 Temmuz 1999 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan, ka- muoyuna " Sosyal Güvenlik Reform Yasası" olarak tanıtılan ve Işsizlik Sigortası Yasası'nı da içine alan 4447 Sayılı Yasa ile Bağ-Kur SSK aylık ve gelirlerine yapılan zamlar, DtE'nin (Devlet Istatistik Enstitüsü) belirlediği TÜFE'ye (Tüketici Fiyat Endeksi) bağlandı. Böylece 1 Ocak 2000'den geçerli olarak Bağ-Kur "yaşhlık, malullük ve ölüm aylıklan, her ay bir önceki aya göre, Devlet Istatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıh kentsel yerler tüketici fiyatlan endeksindeki değişim oranlan kadar" arttınlmaya başlandı. Ocak 2000 aylık ve gelirlerine uygulanan ilk TÜFE sayısı, Aralık 1999"a ait % 5.9 (binde elli dokuz) oldu. Arahk 1999'da en yüksek basamak 24. basamaktı. Bu ba- samağın göstergesi 21.560 (yirmi bir bin beş yüz altmış) ve katsayı da 12.000 (on iki bin) olarak belirlenmiştir. En yük- sek aylık bağlama oranı ise % 90 olarak saptanmıştı. Bu veri- lere göre 31 Aralık 1999'da 4 milyon 500 bin lira sosyal yar- dım zammı ile birlikte en yüksek Bağ-Kur yaşhlık ayhğı 237 milyon 348 bin liraydı. Aradan geçen dört yıl içinde (Aralık 1999 - Kasım 2003) aylık ve gelirlere uygulanan birikmiş (kümülatif) TÜFE, % 281,15 (yüzde iki yüz seksen bir) olmuştur. Buna göre, en yüksek Bağ-Kur aylık ve gelirleri Aralık 2003'te yüzde 281,15 oranında artârak 893 milyon liraya yükselmiştir. Bağ-Kur'un 12. basamaktan % 70 üzerinden yaşhlık aylığı alanlara ödenen 100 milyon liralık sosyal destek ödemesinin, 55 milyonu geri ödenmiş ve bu basamaktan gelir ve aylık alanlar, Ocak 2004'e 45 milyon borçlu olarak girmiştir. Buna karşıhk, 24. basamaktan aylık ve gelir alanlara ödenen 75 milyon liralık sosyal yardım ödemesinin tümü, Nisan 2003'te geri alınmış ve 24. basamaktan aylık alanlar, 2004 yılına "harçsız-borçsuz" girmiştir. BAĞ-KUR EN ÇOK (ÜST SINIR) YAŞLIUK AYUĞI Yd 2003 Ocak Şubat Mart TUFE'si M»; Zamnı "4160 11 812915 O 'o2 60 %2.30 Nısan V3 10 Mayıs Hazıran Temmuz Ağustos E>lül Ekım Kasım Arahk °.2.10 °.l 60 19 503.123 17 701335 24.407.062 17.046 365 13 260448 %0.20 1684.07"' (21 Toplam Maı; 761 933 042 789 126 373 805 025 919 836 138.709 845 824.376 859 084 824 860 ^68 901 0 0 ' 860 ^68 901 o o0 20 1.687 445 862 456 346 %1.90 °ol.40 M50 16.062 790 12.060 619 13.976 534 878 519 136 • 890.5 7 9 754 904 556 289 S.Destek Ödemesi 63 187 085 43 683.961 25.982.627 1 575.564 0 0 0 A>anslı Ödeme 817 807 211 817 807 211 817 807 211 817 807 211 834.853 576 848.114 024 849.798 101 0 849 798 101 0 851.485 546 0 ' 86T548 336 0 0 8"9.6O8 954 893 585 489 l!l \faaj 71FE sı bir önceh aya aittir (2ı 4 500 000 TL S Yardım Zammı ıçınde KIRKAĞAÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: E. 2003/248 Davacı Kırkağaç Belediye Başkanlığı tarafindan davalı Tekel Sıgara Pazarlama ve Dağıtım AŞ Genel Müdürlüğü aleyhine açı- lan kamulaştırma davasının yapılan duruşma hazırlığında: Manısa tli, Kırkağaç llçesi, Yeni Mahalle 339 Ada, 4 Parsel sa- yılı bahçelı kâgır 2 katlı bina vasıflı 1188 m2'lik mıktarlı taşın- mazın malikinin 4650 sayılı yasa ile değişik 2942 sayılı Kamu- laştırma Kanunu'nun 10. maddesi uyannca bedel tespıti ve tescili davası açılmış olup, ilan tarihinden itibaren ılgililerin 30 gün için- de, a- Kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açıla- bıleceğı, b- Maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilece- ği. c- Bu tûr davalarda husumetin Kırkağaç-Kırkağaç Belediye Başkanlığı idaresine yöneltileceği ilan olunur. Basın: 959 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ilişkin raporianyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. 0875 KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak'i turk.net HARBt SEMtH POROY semihporoy(ayahoo.com HAYAT EPtK TtYATROSU MVSTAFA BJLGL BAYKAL "BİRİSİNİN SAĞCl OLDUSUNU DÜSÜNEBİlİftSİ- MtZ. AMA ÖZÜNE İNBiSENtZ ı SOSVAl OEMOKRATTIR" DEMtŞ!.. BİR BASKANIN SOSYAL DEMOKRAT y6 DÜŞÖNjEBİLÎRStNtZ.AMA ZUNE ÎNERSENIZ O SA6CIDIft ! OZAfAAU SÖYLE DE SÖYLENEBtLtR (AAİ) OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kjirgendayahoo.com TARtHTE BUGÜN m MTAZ ARIKAN 12 Ocak winc.mumtaz-arikan.com CINAYETTEN ÛN ME PARA KAZANDIL 19f4'DA SUGÜN, ÜNLÜ C'NAy£TZOMANLA&I YAZARl ASftT- HA CHRJSTTE ÖLPÜ. İMCGEZ/A SOEGIA 'DAN g£Gİ tj/Ç BİR KADIM, CİNAYET SAYESIN&£ ONUN KAPAR ÜN VE PARA KAZAHMAMtşn!. MİÇ BİZ KADlN YA2A- ı [// RIN tctrAP sArtş Miıane.ı, ONUNKİ KAM& OC-1 '* ı MAMiçn(8?KirA8i 103 oiu>£ soo MityoNAOery Hf'Ç 8İH yAZAR/N OYLINU, ONUN& KADAR. ÇOK AHNEC£HAA€MIŞ7İ(FA/SE /WAVl}. HİÇ BİR. İNGİLİZ FİLMİ *OR/£fl{r EJCSPGESİNDE Cifi/A- er"i£AOAe SEYieci TOPLAMAM/ŞT7(AYNI —r^_ ^ ^ y/LINA P£tC HEMŞIGELİIC YAPAN AGATHA CH&SpS', /CIZK^/SDe^lYLB GıfZ- DiĞı BİR. BAf/İS SONUCU YAZMAYA gAŞ- OLMAYI DÜÇÜA/MEMİÇTT. SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Ararat: Film İçinde Film "Ararat"\ yaklaşık bir yıl önce Roma'da gördüm. Sa- londa topu topu yedi sekiz kişi vardı. Diğer seyirciler de hertıalde ya Türk ya Ermenidir" diye düşündüm. Mecbur kalmadıkça seyredilecek bir film değil çünkü "Ararat". MesJeki nedenler olmasa ben de yanda bıra- kıp çıkardım. Sanatı falan bir kenara koyun, düpedüz sıkıcı bir film "Ararat". Tempo düşük. Karakterier plastik. Konuşma- lar ve diyalogiar sığ. Hikâye baştan sona "karikatür". Tarihi dekorlar şaka gibi. "Karton" görünümünde res- men. Film o kadar kötü ki sinemadan çıkarken "Ermeni- lernasıl olmuş da kendi ayaklanna böyle birkurşun sık- mışlar?" diye düşündüm. Her şey öyle mübalağalı, öy- le yapay, öyle iğreti ve öyle teyellenmiş ki sinema kül- türünden bir nebze nasiplenmiş seyirci üzerinde en ufak şekilde "inandıncı olma" ve "etkiyaratma" şansı yok. Bir sinema ve tarih karikatürü Etkisinden saatlerce, yıllarca kurtulamadığınız film- lervardır. "Yahudisoykınmı" üzerinde yapılmış filmle- rin mesela çoğu böyledir. Spielberg'in "Schindler's L/sfini, Beningni'nin "Hayat Güzeldir"\n\. Polans- ki'nin "PiyanistIni, müzikleri Goran Bregovic'in elin- den çıkan bir "Hayat Treni"n düşünün. Istanbul'da en son Tarih Filmleri Fesf/va//"nde izlediğimiz Margare- te Von Trotta'nın "Güller Sokağı"r» gözünüzün önü- ne getirin. Bu filmlerden benim kare kare ezberimde ka- lan sahnelervar aklımda. Içimize işleyen yapımlan fark- lı kılan, onlan diğerierinden ayıran test işte budur. 'Ararat'tan hangi vurucu 'sahne'yihaMıyorsun?" de- seniz... Sıfır. Yok. Silinmiş beynimden. O çok konuşu- lan "tecavüzsahnesi" varya, onu bile unutmuşum. Rlm etrafında kopan polemikle gündeme getirilince hatırla- dım. Kötü bir propaganda filmi "Ararat". Propaganda, tehlikeli ve iki ucu keskin bir bıçaktır. Beceriyle yapıl- mazsa hizmet etmek istediği davayı dönüp vurur. "Ara- rat"ta olan bu. Ben, "Daha derin, daha etkileyici birşey- ler söyleyemiyorlarsa eğer" diye düşündüm filmi gör- dükten sonra: "Bu yalnız sinema değil aynı zamanda bir tarih karikatürû olmalı..." Bahçeli-Çetin komedisi Bu "karikatür" işte Türkrye'de şimdi başlı başına ken- disi karikatür bir kriz yaratıyor. "Bizartık olgunlaştık! Film yasaklatma provokasyonlanna gelmeyiz!" diyen Kül- tür ve Turizm Bakanı filmin gösterimine yeşil ışık yakı- yor... Ama bu kez de "devlet içinde devlet" olan güç- ler, "Ararat"\n vizyona girmesine vize vermiyor. "Dev- let içindeki devletin" karan sonuçta, siyasi iktıdann ka- rannı tümüyle etkisiz hale getirebiliyor. Komedi burda bitmiyor. "Ararat"ı itiıal eden Beige Rlm sahibi Sabahattin Çetin ayn bir komedi sahneye ko- yuyor... "Sabah" yazarianndan 17 kişilik bir "pilot gru- ba" (Niye tüm gazetelerden seçilmiş bir ekibe değil de yalnız "Sabaİ7"çılara? Belli değil) "nabız yoklaması" mahiyetinde bir "ön gösterim" yapıyor. Bu gösterime özel olarak Devlet Bahçeli (Niye tüm siyasi parti lider- leri değil de yalnız Bahçeli? Bu da belli değil..) ve ülkü- cü camia temsilcilerini davet ediyor. Ve biz figüranlar... Yalnız davet etmekle de kalmıyor, MHP liderine ay- nca bir de "icazet alma anlamında" dramatik bir mek- tup yazıyor. "Vatan, millet, sakarya" edebiyatıyla baş- layan mektup, "Arzu edersenizyetkili kuruilannızın ka- tılacağı bir gösterimi Ankara'da sizin için de gerçek- leştirebilirim" şeklinde rica minnet bir teklifte de bulu- nuyor. Bahçeli, Çetin'in bu cinfikir "jestlerine" üstü kapalı tehdit gibi yorumlanabilecek bir "vatan haini" iması ve suçlamasıyla yanıt veriyor. "Filmi göstertmeyiz" diyen ülkücülerin tavnnı sorgulayan gazetecilere, "Siz önce millet aleyhine film ithal etmeye kalkan o işletmeciyi araştınn!" diyor. Mesajı alan Sabahattin Çetin de alelacele filmi gös- terime koymaktan vazgeçiyor. Rlm içinde film yani. Devlet Bahçeli, Sabahattin Çetin ve "hakem" konumun- daki Sabah yazarian başrolde. Hükümet, kamuoyu, ezcümle sivil toplum kuruluşlan, MHP dışındaki tüm di- ğer siyasi parti yöneticileri ve medya mensuplan figü- ran, kös kös; kaderimize razı bu ikinci filmi izliyoruz. "Ararat"ın kendisinden daha ağır bir film bu. Gerçek çünkü. Birebir Türkiye gerçeği. B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Bir bilgisa- yar sistemini ohışturan fızik- sel öğelerin tü- mü. 2/ Başlan- gıcı olmayan, öncesiz... Bir tarh birimi. 3/ Kaynar suda haşlanıp üzeri- ne yağ gezdiri- len mısır unu yemeği. 'VHay- vanlara vurulan dam- ga... Çok uzun boylu 1 bir ha>-van. 5/ Petrol „ ürünlerini üretme yön- temlerinin tümü. 6/ Oyunda cezah çocuk... Notadadurakışareti... ^ Eski Mısır inanışında 6 insan ruhu. 7/ Radyo 7 dalgalannın yanbsıru 8 alarak cisimlerin yeri- 9 ni ve uzaklığını sapta- yan aygıt... Sinemada, kamerayla geniş bir mekânın taranmasına verilen at. 8/ Doğal ve tarihsel özellikle- rinden dola>ı koruma altına alınan alan... Asker. 9/Yu- murtadan yeni çıkmış civcivin ağzının kenannda bu- lunan ve zamanla kaybolan san renk... Afganistan ve Pakistan'da, kadınlann yuzlerini örtmek için kullan- dıklan peçe. YUKARTOA.N AŞAĞIYA: 1/Yunan mitolojisinde toprak ve tanm tannçası. 2/Saz şairi... Kısa bacaklı bir köpek cinsı. 3/Havadaki su bu- han... Şiirde bir uyaktan sonra yinelenen, aynı anlam- daki sözcük ve eklere verilen ad. 4/ Dökülen tohum- larla ertesi yıl çıkan tahıl... Satrançta bir taş. 5/ Dur- gun sularda ve havuzlarda yetişen bir bitki. 6/Gözün renkli bölumü... "îki keklikbir dereden — içer/ Dert- li keklik dertsizlere dert açar"(Türkü). 7/ Ankara ya- kınlannda küçük bir göl... Çam, ardıç gibi ağaçlann iğne gibi ınce yapraklan. 8/ Geçinmek için gerekli olan şeylerin tümü. 9/Akıl... Unutulmaması için ge- rekli notlan yazmaya yarayan takvimli defter. t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle