Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J\_ LJ l_j J. |J M\ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAY AKIN
Ateşi çıkmış şiirler!..Pencereleri Zeynepkamil Has-
tanesi'ne bakan bir evde dört yıl
oturduğum için bir hastanenin ya-
mndan geçmek çocukluğuma gö-
türüj beni. Kapı boyunca sırala-
nan çiçek satıcılan, bakkallann,
iaıruyemişçilenn camekânına di-
zili kolonya şişelen: gülen. ağla-
yan ziyaretçıler. cankurtaran si-
renleri, eczaneler, eczaneler.
"Ticaret" adlı şiınmdeki şu di-
zeler o günlerin biryansımasıdır.
Çocuk hastanesinin
karşısındaki oyuncakçı
giin geçtikçe artan
kazancı için
şükreder Tanrı 'ya
Cahit Kiilebi ise bu çelişkinin
yalnızca hastanenin dışında değil,
içinde de olduğuna dikkat çeki-
yor:
Cümle sağhk kitaplan
Yalnız kazandırmak için
Beyaz gömlekli bayları
Sağhkevleriyse bütün
Korkutmak için çocuklan.
Katılıyor muyum Külebi'ye?
Hayır!.. Ama. şairin öfkesini de
anlamamız gerekiyor. Özellikle,
sağhk hizmetlerinde özelleştırme-
nin hız kazandığı, parası olanın
tedavi görüp olmayanın arabesk
televizyon haberlerine malzeme
yapıldıgı Özal sonrası Türkiye-
si'nde, Külebi'nin dizelerini doğ-
ru bulan insanlann sayısı az degil-
dir. Hele ki. bu dizeleri sabahın
köründe hastane kapılannda kuy-
ruk bekleyenlere okuyacak olursa-
nız!?..
68 sairden hastane silrlerl
Sağhk polıtikalan ne kadar yan-
hş olsa dâ, Cahit Kiilebi kapitalist
birtoplumun sağlık kıtaplannı, has-
tanelerini eleştirse de, şiirdeki
"cümle" ve "bütün" sözcükleri-
ni birçok doktora konduramıyo-
rum, en azından tanıdıklanma..
Faik Çelik, işte bu doktorlardan
biri. Ama, onun adını anmamın ne-
deni yalnızca başanlı. sevilen bir
doktor oluşu değildir. Çelik, 68 şa-
irin hastane koridoru, ilaç ve hasta
odası kokan şiirlerini "Çağdaş
liği koltuğunun böyle bir özel-
liğı yoktur. Yazdıklannız sızi
sıkıca bağlar ve hatahysaruz,
yere çakılmanız kaçınılmazdır.
Örneğini verdiğim pilot koltu-
ğu savaş uçaklannda kullanılır.
Zaten, bu gibiler için eleştir-
menlik, yön gösterici. besleyi-
ci olmanın çok uzağında, savaş
açmak demektir!..
Eee, bu sözler üstüne. Faik
Çehk'in "TürkTabipIerBir-
liği" tarafından yayımlanan
kitabında da yer alan. Behçet
Necatigil'in şu dizeleri iyi gi-
der:
Bu ozanlar Tanrı 'nın kargış-
lı kulları
Akraba içi evlenmeler gibi
Dölleyip birbırlerini ortaya
Gürbüz çocuklar yerine
Hasta sakat sarah
Yaratıklar dizerler.
Haklısın be Necatigil usta!..
Birbinni sevmeyen, kıskanan,
arkadan konuşan şairler
"gürbüz çocuklar" yerine
hasta, sakat, sarah birılişkiler
yumağı oluştururken, eleştir-
men diye ortaya çıkıp, "Bu
iji, bu kötü" demenin dışın-
oktor Faik Çelik, 68 şairin hastane koridoru, ilaç ve hasta odası kokan şiirlerini
d a b i r
marifet gösteremeyen
"eleştirmen"leri ciddiye al-
manın bir anlamı olamaz.
47 yaşında aramızdan ayn-
lan ağabeyim. dosrum, Prof.
Dr. Müjdat Başaran, edebi eser-
lere konu olan hastalıklan araştı-
ran bir kitabın hazırhğı içindeydi.
Faik Çelik'in kıtabı, böyle bir ça-
lışmaya ışık turuyor... Kim bilir,
belki de habercisıdir!
Hastalıklardan da. sağhksız
eleştiri yazılanndan da Melih
Cevdet Anday'ın şiiriyle uzakla-
şahm:
Tam üç ay hasta yattım,
kendimi bilmeden
ve şehrin sokaklarım,
tavlada dübeş kapısını unuttum,
sevdiğim kızın yüzünü.
şimdi ne güzel, veni baştan
yürümeye ve sevmeye başlamakl
'Çağdaş Türk Tıp Şiirleri" adlı kitabında bir araya getirdi. Kitapta, Can Yücel,
Behçet Necatigil, Melih Cevdet Anday'ın da şiirleri yer alıyor.
Türk Tıp Şiirleri" adh kitabında
bir araya getirdi. Kitabın kapağını
görünce Can Yücel geldı aklıma
ılk önce. Onun, hastahkla ılgilı çok
sevdiğim dizelerini görememek
korkusuyla çevirdim kitabın sayfa-
lannı... Telaşım boşunaymış.
Sevinçten uçardım hasta oldum
mu
40 'ı geçerse ateş, çağırırlar Is-
tanbul 'a
Bir helalleşmek ister elbet,
diğ'mi, oğluvla!
Tifoyken başardım bu aşk oyunu-
nu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm
burnumu.
Elbette ki. seçkilerden, ele alınan
konudakı "cümle" ya da "bütün"
şiirlen bize sunmasını beklemek
haksızhk olur. Ama, Faik Çelikın
kitabında Can Yücel"ın "Ben Ha-
yatta £n Çok Babamı Sevdim"
adlı şiirindekı dizelerle karşılaşmak
mutlu ettı beni. "En çok" da, Faik
Çelik'in, kitabın giriş yazısındaki
şu düşüncelerine sevindim: "He-
kimlikteki 'ustalık'. hastasını ve-
ya kendinden yardım isteyen in-
sanlann duvgu ve düşüncelerini,
acılarını ve beklentilerini anladı-
ğı ölçüde o hekimde anlanı kaza-
nır. Bunun için hekim duyarlı ol-
malıdır. bu duyarlılığa giden en
sağlam yollardan birisi edebiyat,
en kesrirmesi de şıır'dir. Aslında
'tıp' da, 'şiir" de birer sanat değil
midir? Her ikisinde de duvgu, de-
neyim, sezgi, düşünce, beceri ve
birikim yok mudur?"
Şllr ve tıp arasındakl lllşkl
Çelik'in yazısını okurken, kendi-
ni "şiir eleştirmeni" sanan, ama
aslında cerrah kılığına gırmiş bir
mezbaha kasabından farksız, elin-
deki eleştiri neşterini "beceri" ve
"birikim" yoksunluğundan dolayı
satır gibi kullananlar geldi aklıma.
Unurulmamahdır ki, koltuğun fır-
latma düğmesine basıp, düşen bir
uçaktan kurtulunabilir; ne var ki şi-
ir, daha doğrusu sanat eleştirmen-
Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası, Bella Pais Festivali'ne katıldı
Destek bekliyorlar...
Savaş
karşıtı
oyuncaklar
Kültür Servisi - Julie Mardin'in
ikinci kişisel resim sergısi 'Zararh
Oyuncaklar', 10 Eylül-4 Ekım ta-
rihleri arasında Maçka'daki Çağla
Cabaoğlu Art Gallery'de görülebile-
cek. Sanatseverler, sergi süresince
ses tasanmcısı Joe Mardin'üı bu ser-
gi için hazırladığı özel müzikleri de
dinleme olanağı bulacak.
30 yapıttan oluşan sergi, inkjet bas-
kı tekniğinin kullanıldığı yapıtlan ya-
nı sıra savaş karşıtlığını simgeleyen
oyuncak imajlan içeriyor. Serginin
göze çarpan diğer bir yanı ise sergi-
nin temasını vurgulayan maskeler...
Politik kişilerin gerçek yüzlerini giz-
lediklerini, bununla bir çeşit oyun oy-
nadıkJannı anlatan, büyüklerin zarar-
lı oyuncaklan maskeler... Mardin'e
göre serginin teması. şiddet içeren
oyuncaklann toplumsal araştırmala-
ra ışık tutabileceği ve zararsız görü-
nen bu objelerin aslında çocuklan-
mızı etkileyip, süregelen şiddet ve sa-
vaş ortamını gelecekte de devam et-
ürebileceği: "Serginin tek amacı bu
objeleri ve bunların sıra dışı sunu-
luş biçimlerini. yani amaçlan ile
paketleri arasındaki ironiyi vurgu-
lamak değildir. Aynı zamanda bu
sergi ile oyuncaklan, yetişkin diin-
yasında da kendilerine bir yer bu-
İan, video oyunlarına benzer bir
dünya görüşünü gösteren etkili
araçlar olarak kullanıyonım."
• Orkestranm, sanatın
lüks sayıldığı Türkiye'de,
zor koşullarda
kurulduğunu belirten
DESO Koordinatörü
Doç. Ümit Işgörür,
amaçlannın Izmir'de oda
müziğinin eksikliğini
gidermek ve genç
sanatçılara iş olanağı
yaratmak olduğunu söyledi.
tZMtR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) - Devlet ünıversitelen arasın-
da ilk olma özelliğinı taşıyan Do-
kuz Eylül Üniversitesi Senfoni Or-
kestrası (DESO) destek bekliyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ)
Rektörü Prof. Dr. Emin Aücı'nın
katkılanyla 2001 yılında kurulan
orkestra, verdiği konserlerle izle-
yenlerine keyifli dakikalar yaşatı-
yor.
Kurulduğu günden bu yana bir-
çok sanatçıya eşlik eden orkestra,
en son Kuzey Kıbns Türk Cumhu-
riyeti'nde düzenlenen uluslararası
Bella Pais Festivali'ne katıldı. Iz-
mirli sanatseverlerin gözdesi duru-
muna gelen orkestra, devlet sanat-
çısı Rengim Gökmen. Tullio Gal-
liardo ve tbrahim Yazıcı gıbı şef-
lerin yönetıminde Suna Kan,
Aleksander Markov, Fazıl Say,
Özgür Aydın, Milagros Bana, A> -
dın Üştuk, Rüya Taner, Tayfun
Bozok gibi sanatçılara eşlık etti.
Zor koşullarda kuruldu
14 kişilik kadrosu bulunan, Tür-
kiye'nin tek devlet üniversitesi sen-
foni orkestrası. ülkemizde düzenle-
nen uluslararası festivallerde de sa-
natseverlerle buluşmak istiyor. Or-
kestranın, sanatın lüks sayıldığı
Türkiye'de, zor koşullarda kuruldu-
ğunu belirten DESO Koordinatörü
Doç. Ümit İşgörür, amaçlannın Iz-
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Ahcı'nın katkılanyla 2001 yılında kurulan Dokuz Eylül
Üniversitesi Senfoni Orkestrası verdiği konserlerle ilgi görüyor.
mir'de oda müziğinin eksikliğini gi- tek sağladığım vurgulayan Doç. İş-
dermek ve genç sanatçılara iş ola-
nağı yaratmak olduğunu söyledi.
Genç sanatçılann devlet İconser-
vatuvarlannı bitirdiklerinde, sanat-
lannı gerçekleştirebilecekleri alan-
lann kısıtlı olduğuna değinen Doç.
İşgörür, "Gençlerimiz iş bulduk-
lan kafelerde. barlarda kendi sa-
natlarını gerçekleştiremiyorlar.
Orkestramız bu anlamda büyük
bir gereksinime yanıt verdi. Dev-
let Senfoni Orkestrası 1974 yılın-
dan bu yana çok güzel çalışmalar
yapıyor. Ancak onlann da ola-
naklan kısıtlı. Genç sanatçılann
hepsini bünyelerinde barındıra-
mazlar" dedi.
Verdikleri konserlerin kayıtlannı
CD'lere aktararak gelir elde etmeyi
düşündüklerini belirten Doç. işgö-
rür. konserlerde eşlik ettikleri sanat-
çılann harcamalannın karşılanma-
sında sıkıntı çektıklerini kaydetti.
DEÜ'nün orkestraya büyük des-
görür, "Eğer biz Turizm Bakanlı-
ğı'yla birleştirilen Kültür Bakan-
lığı bünyesinde olsaydık göre\i-
mize çoktan son verilirdi. Univer-
site bizim güvencemiz oldu. Şu an
üniversite vakfı DEVAK'ın yar-
dımlarıyla ayakta duruyoruz.
Kurulma aşamasında bulunan
DEÜ Konservatuvar ve Senfoni
Derneği'nin de yardımlan ola-
cak" diye konuştu.
Türk orkestralarına
gereken önem verllmell
Türkiye'de düzenlenen uluslara-
rası müzik etkinliklerine katılmak
istediklerini açıklayan Doç. İşgö-
rür, festivalleri düzenleyenlerin
Türk orkestralanna gereken önemi
vermeleri gerektiğini söyledi.
Izmir Devlet Senfoni Orkestra-
sı'na (IZDSO) karşı bir seçenek
olarak kurulmadıklannı da bildiren
Doç. Işgörür, "İzmir Devlet Sen-
foni Orkestrası, kuruluşumuz
aşamasında bize tam destek ver-
di. İki kurum da şu an birbirle-
rine destek oluyor. Kimi zaman
biz oniara bir çalgı gönderiyonız,
kimi zaman da onlar bize sanat-
çılannı yolluyor. Biz de kendi
kadromuzu 60-65 kişiye çıkar-
maya çalışıyoruz, ancak mart
ayında bütçeye eklenen merkezi
memuriyet sınavımn yapılması-
nı bekliyoruz. Bu sınavdan son-
ra, belirlediğimiz tarihler arasın-
da kendi sınavlarımızı yapacağız.
Böylece kadromuza eklenen nite-
likîi sanatçılarla daha iyi konser-
ler verme fırsatı yakalayacağız"
dedi.
Senfoni orkestrasını geleceğe ta-
şımak için çahşmalar yaptıklannı
kaydeden Doç. işgörür. desteklen-
meleri durumunda birçok başanlı
tasanyı yaşama geçirebileceklerini
söyledi.
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Geçen Haftadan...
Geçen hafta boyunca maşallah, medyamız-
da herkes "kadın olmak" durumları üzerine uz-
man kesildi! Otorite bolluğundan geçilmedi.
Kadınların "muayyen günleri" (eskiden öyle de-
nirdi)yada"resı/", "aybaşı" (hangi sözcüğü se-
çerseniz seçin) halini kimi sanki ilk kez böyle
bir şey duymuş, ilk kez bu sözcükle karşılaş-
mış gibi yaparak, yok sayarak, şaşkınlık ve
hayretle karşılarken, kimi de bol bol ahkâm
kesti.
Ben kısa kesip, yalnızca Süreyya Ayhan'ı
kucaklamak, kucaklamak, kucaklamak; kutla-
mak, kutlamak, kutlamak istiyorum. Bizde,
"Cumhuriyef'te Abdülkadir Yücelman'ın ha-
rika yazısında belirttiği gibi "Kaybetmedik, Ka-
zandık!"
Dilerim, Süreyya Ayhan'ın başarısının med-
yada ele alınış biçimi, bu ülkede yaşayan her-
kese şu gerçeği bir kez daha hatırlatmıştır:
Yalnızca atletizm dünyasına, spor dünyası-
na ve spor gazeteciliğine değil, yaşamın her
alanına, ekonomik, politik, toplumsal, kültürel,
teknik, her ama her alana daha çok, daha çok,
daha çok sayıda kadını sokmak zorundayız.
• • •
Geçen hafta Sıvas Kongresi'nin 84. yıldönü-
münde Bakanlar Kurulu Sıvas'ta toplandı. Te-
levizyonda haberler arasında dolaşırken, Baş-
bakan'ın gazetecilerin sorularını da yanıtladığı
canlı yayına rastladım. Hep bekledim, hep bir
söz, bir cümle bekledim...
Hayır, T. Erdoğan hatırlamadı ya da gerek
duymadı, orada ona soru yönelten gazetecile-
rin de herhalde aklına gelmedi... Ah ne çok is-
terdim oradaki gazeteciler arasında olmayı...
"Sıvas" adı, bu ülkede yaşayan birçoğumuz
için, on yıl önce yaşanan, 37 aydınımızın din
adına yakılarak öldürüldüğü ve hesabı henüz
verilmemiş olayı çağrıştırıyor. Tüm bir kenti bu
çağrışıma mahkûm etmek elbet yanlış. Ancak
bunun yanlış olduğunu bilmek bile, bu çağrı-
şımı ve yaşanan gerçekleri ortadan kaldırmıyor.
Acaba Başbakan ya da Bakanlar Kurulu üye-
lerinden hiçbiri Madımak Oteli'nin önünden
geçmedi mi? 10 yıl önce yaşanan o çağdışı
vahşeti kimse anımsamadı mı? Bu kara lekeyi
"silmek" değilse bile, bu çağrışımı kırmaya yö-
nelik bir laf etmeyi kimse aklına getirmedi mi?
(Içinizden kıs kıs gülüyor musunuz? Çok mu
saf buldunuz bu dileğimi? Olabilir...)
• • •
Geçen hafta boyunca, Irak'tan ülkemize
"Türk askeri gelmesin!", "Müslüman askergel-
mesin!" mesajları yağdı durdu. Hem Irak'taki
kamu yoklamaları, hem Irak geçici hükümetin
Dışişleri Bakanı, istemiyoruz gelmeyin diye
açıklayıp durdular.
Ben de işte en çok buna gülüyorum!
Ne sanıyorduk yani! Irak halkı kollarını açmış,
tamam Türk askeri gelsin, aman Müslüman as-
ker gelsin diye bize kucak açmış, askerlerimi-
zi mi bekliyordu!
"Bakmayın, ülkemiz Amerikan ordulanrtın iş-
gali altında; ekonomimiz, tarihimiz, kültûrümüz,
geçmişimiz geleceğimiz, kentlerimiz, köyleri-
miz, insanlık onurumuz talan edildi, elbet düş-
mana karşı koymaya çalışıp, arada bir onları öl-
dürebiliyoruz, ama Türk askeri başka!" mı di-
yeceklerdi. Hem Türk, hem Müslüman, yeter ki
gelin, Amerikan komutası altında bile olsa ge-
lin mi diyeceklerdi!
• • •
Geçen hafta Gelişim Platformu'nun düzen-
lediği Izmir Belediyesi, Ege Üniversitesi, Dokuz
Eylül Üniversitesi'nin desteklediği, birdizi kon-
ferans ve söyleşiden birini gerçekleştirmek için
Izmir'deydim.
Izmir Fuar'ının hayhuyu, bol renkli, bol eğlen-
celi, bol sazlı sözlü kanmaşası içinde, sanatı,
niteliği, emeği yücelten Gelişim Platfor-
mu'ndan bir avuç gencin "Kişisel Gelişim Fes-
tivali" için verdikleri çaba beni çok etkiledi. A-
ma o Izmir sıcağında, konuşmacıları dinleme-
ye gelen izleyicilerin sayısı, dikkati, yakınlığı, sı-
caklığı, sevgileri, saygıları, yüreklerini açmala-
rı, daha da etkileyiciydi. Tüm dinleyicilere cö-
mertlikleri için teşekkür ediyorum.
Brecht'ın bir sözünden yola çıkarak sürdür-
düm sohbeti: "Tüm sanatlar, sanatlann en bû-
yüğü olan yaşam sanatına katkıda bulunur."
Bu pazarı, yaşam sanatına nasıl katkıda bu-
lunacağınızı düşünerek geçirebilir misiniz?
zeynepta zeyneporal.com
Faks:0212-2571650
2 bin 200 yıl önce beyin ameüyatı
• ATİNA (ATP) - Yunanistan'ın Kios
Adası'nda MÖ 2. yüzyıla ait bir erkek kafatası
bulundu. Yaklaşık 50 yaşında öldüğü tahmin
edilen kişinin kafatasuıda 1.62 cm'lik bir delik
olduğu görüldü. Yapılan detaylı incelemelerde
hastanın geçirdiği başanlı operasyon sonrası
uzun bir süre daha yaşadığı anlaşıldı. Buluntu,
arkeologlar içm yeni bir kanıt niteliği taşırken
Yıman tıp çevrelerinde ameliyatın yapılış
amacı üzerine tartışmalar sürüyor.
BUGUN
• NARDIS J.\ZZ CLÜB'da 21.30-01.30
saatleri arasında European Jewish Night konseri
ızlenebilir. (0 212 244 63 27)
• SAKIP SABANCI MÜZESİ'nde düzenlenen
'Kahvaltıda Caz' etkinliği kapsamında saat
11 OO'de Nükhet - Neşet Ruacan Dörtlüsü'nün
konseri izlenebilir.
(0216454 2555)
• BEYOĞLU StNEMASInda 'Alim Şerif
Onaran' anısına düzenlenen gösteriler
kapsamında bugün 11.30, 14.00, 16.30, 19.00 ve
21.30'da •Benim Cici Silahım' gösterilecek.
(0212 251 32 40)
• YAPI KREDÎ SERMET ÇtFTER
SALONU'nda bugun saat 16.30'da 'Ayın Kitabı:
Şevket Rado / Sözün Gelişi Kitabı Işığında
Köşe Yazarlığı' başlıklı etkınliğe konuşmacı
olarak Emre Aköz ve Tuncay Ozkan katılacak.
(0212 252 47 00)