02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLUL 2003 CUMA HABERLER FBI Laboratuvan'nda görevli biyoterorizm uzmanı Bruce Budowle: Biyosuçla da ilgilenilmeli Biyoteroriztn2bin yılchr varSAADET l SLU/ÖZGÜR ERBAŞ 11 Eylül saldınlannın ardından ya- şanan şarbon olaylanyla yoğun ola- rak gündeme gelen "biyoterorizm", "biyolojik silah" ka\Tamlannın 2 bin yıldır insanlann kaışı tarafa zarar vermekte kullandığı bir yöntem ol- dugunu ifade eden FBI Laboratuva- nnda çalışan biyoteronzm uzmanı Bruce Budovvle, bıyoterör kavramı kadarbıyo suçladailgilenilmesıge- rektığini söyledi. Curnhuriyet'in sorulannı yanıtla- yan Budo\vle"nin sorulanmıza ver- diği yanıtlar şöyle: -Dünyada biyoterorizmin boyutla- nnedir? BUDOVVLE - 2 bin yılı aşkın sü- redir biyoterorizm uygulanıyor. ABDde yaşanan en cıddi olay ant- raks (şarbon) idi. tnsanlara, ordula- ra saldırmak üzere bir sürü biyolojik silah üretildi. Biyoterorizm dışmda "biyosuç" da başka bir konu. Bu bir kişinin başka bir kişiye zarar vermek üzere saldırması. Ancak burada bir kişiye bıçakla saldırmakla arasında bir fark yok. 20'ıncı yüzyılda bunla- • 11 Eylül saldınlannın ardından yaşanan 'şarbon' olaylanyla yoğun olarak gündeme gelen biyoterorizm ve biyolojik silahların yüzyıllardır kullanıldığını söyleyen Budovvle, ABD ve Rusya'daki iki kummda bulunan ve geçen yıl yok edilmesi kararlaştınlan çiçek virüsünün, 11 Eylül sonrası duyulan endişe nedeniyle tamamıyla ortadan kaldınlmasının ertelendiğini söyledi. nn bir sürü örneğini yaşadık. Bunla- nn tekrarlanmasını istemesek de bek- liyoruz. - Biyoteröreörnekverebflir mismiz? BLİX)WLE - Bınncı Dünya Sa- \ aşı'nda Almanlar, düşmanlanru et- kisiz hale getirmek için atlan öldü- ren bir bakteriyı kullanmıştı. Atlara verilen bu vırüs nedeniyle atlar öldü ve ordu zayifladı. Oregon'da 1984 yılında seçimlen etkilemek için sa- lata barlara salmonella vırüsü konul- du ve 751 kişı hastalandı. Ancak se- çimler etkilenmedi. Bunlar sadece birkaç örnek. Söylentisi büe terör yaratır - Hangi ülkelerin eiinde biyolojik si- lah var? BUDOVVLE - Ülkelerin anlaşma gereği biyolojik silah bulundurmama- sı gerekıyor. Ben de bu bilgiyi güven- lik açısından veremem. - Bir virüs ya da bakterinin biyo- lojik silah hah'ne gebnesi için ne ge- rekiyor? BUDOWLE - Bu terörden ne anla- dığınızla ilgili bir şey. Korku yayarak bir hedefe ulaşmaya çalışmakta kulla- nılırsa bir virüs ya da bakteri, biyolo- jik silah haline gelebilir. Eiinde böyle bir silahuı olduğunu iddia ederek bile teröryaratabilirsin. Amac zarar vermek- se bunu doğrudan insanlara, hayvan- lara, bitkilere karşı kullanabilirsin. - SARS biyolojik bir silah mıydı? BUDOVVLE - Bu dunımu adl'i bı- limler açısından ele aldığımızda cıd- dı bir araştırma gerektirir. Elde edi- len kanıtlar bizı biyoterorizme gö- rürmedi. Çok genış bir açıdan bakar- sak salgın hastalığa karşı ahnacak önlemlerde bir anlamda biyoteröre karşı alınacak önlemlere benzer ve tü- müne "Bryosavunma'' diyebiliriz. Bu da bütçeyle ve eğıtimle ilgilidir. Çiçek virüsü varbğmı 11 Eylül'e borçlu - Şarbon terörist saJdın ımydı? BUDOVVLE - Biyoterorizm mi yoksa bıyosuç muydu bilmiyoruz. Ama bilerek yapıldı. Yani bunu ya- panlar zarar vermek istiyorlardı - Dünyada ortadan kaldınlan çi- çek viriisünü ABD elinde neden bu- lundunıyor? BUDÖVVLE - Çiçek virüsü ABD ve Rusya'daki iki kurumda yasal ola- rak var. Geçen yıl bu virüsün yok edilmesi kararlaştınlmıştı. Ama 11 Eylül'den sonra biyoterörist saldından korkulduğu için stratejı degiştırildı. Eli- mizdeki virüsü ortadan kaldınrsak bir saldm durumunda aşı gelıştire- meyiz ya da bu virüsten türetılen şey- lerde çözüm bulunamaz gerekçesiy- le ımha edilmemesi kararlaştınldı. iünün arastırması otopsi için gerekir • Adli Tıp Kurumu ile emniyet güçleri arasında bağlantının olmaması özellikle sualtında yaşanan olaylarda otopsi raporlannın sağlıksız olmasına neden oluyor. tstanbul Haber Servisi - Adlı Bilimler Akademisi Kongresf nde sunulan bir araştırma, Türkiye'de Adli Tıp Kurumu ile emniyet güçlerinın doğrudan bağlantısı olmamasının yapılan otopsilerde sağlıksız sonuçlar elde edilmesine neden olduğunu ortaya koydu.îÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabihm Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sermet Koç ile Adli Tıp Kurumu'ndan uzman Bülent Şam, Dr. Aykut Güven. Dr. Gözde Şirin tarafindan yapılan "Tüplü Dahşlarda Yaşanan Ölümlerin Araşünlması''na ıhşkin araştırmada, 1995-2002 yıllan arasında tüplü dalışta yaşamını yitiren kışilerden sadece 3'üne otopsi yapıldığı, olay yeri incelemesinin yetersizliği nedeniyle çıkan otopsi raporlannın sağlıksız olduğuna dikkat çekildı. Özellikle sualtında yaşanan ölümlerde, olay yen fotoğraflannın bir an önce çekilmesinin araştırma açısından büyük öneme sahip olduğunun belirtildiği araştırmada, Türkiye 'de Adli Tıp Kurumu'nun sualrından çıkanlan materyalleri araştıracak özel bir birimınin de obnadığı vurgulandı. Adfi Bfliınler Akademisi Kongresi, önceki gün, Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayi'nda lstanbul Oda Orkestrası'nm klasik müzik konserryle başladL Gün için- de salonda çeşitii seminerler verilirken, bir yandanda uzmanlannmdelileri araşbrmak için kuüandığı çeşitti matzemekr tanrtıldı. Virginia Lynch: Adli tıp hemşireleri en çok evde yaşanan şiddete karşı duyarlı olmalı Tıbbi dedeküffik yapıyoruzlstanbul Haber Servisi - Dünyada giderek yaygınlaşan bir alan haline gelen adli hemşıreliğin, adli hekim- lerin olmadığı bölgelerde açığı ka- patabileceğı belırrildi. Colorado Üni- versitesi Adli Hemşirelik ve Adli Sağlık Bılimı Bölümü öğretim üye- si Yîrginia A. Lynch. "AdK üp hem- şireliği aynı zamanda tıbbi bir de- dektifliktir. Olay yerine ilk gelen, en ince ayruitılan görme imkânı bulan kişi hemşirelerdir" dedı. Adli hekimJer yetersiz olunca... Virginia A. Lynch, adli hekimle- rin az olması nedeniyle hemşirele- rin adli vakalarda önemli bir rol oy- nadıklannı söyledi. Bu konuda ilk kez ders veren kışi olan Lynch, "Hem- şireler her zaman şiddet mağduria- nna bakar. Burada yeni olan kh'nik adli üp felsefesini öğretiyor olmanuz" diye konuşru. Zaten yaptıklan işi artık doğru dü- rüst eğitim programlanyla pekiştir- dikJerini ifade eden Lynch, muaye- ne sırasında hem hemşirelik, hem adli tıp hem de ceza hukukunun işin • Colorado Üniversitesi Adli Hemşirelik ve Adli Sağlık Bilimi öğretim üyesi Virginia A. Lynch,bu konuda ilk kez ders veren kişi olduğunu belirterek, Hemşireler her zaman şiddet mağdurlarına bakar. Burada yeni olan klinik adli tip felsefesini öğretiyor olmamız " dedi. ıçine girdiğine dikkat çekti. Virginia Lynch, "evde şiddet, kadına-çocuğa şiddet, cinsel saldın, intihar, uyuşru- nıcu" gibi konulann kendilerini da- ha çok ilgilendirdiğini kaydetti. Lynch şu bilgileri verdi: TVavmalan ölçüyoriar "AdB hemşireler hem ölülerde hem de yaşayanlarda travmayı ölçmekle görevîendiriHrler. Polisle birlikte ça- lışırlar. Ölümü teyit etme işini daha önce poüs memurian, kalp uzman- lan yapanu. ArtıkABD'de adü hem- şirelerin de bunu yapma hakkı var." Kadınlara ve çocuklara karşı işle- nen suçlann en önemli konulan ol- duğunu vurgulayan Lynch, "Kadın- lar yaşadıklan şiddeti anlatmaya çe- kiniyoriar. Burada hemşirenin tutu- mu önemli. Hemşire Ugisiz görünür- se kadın iyice çekimserohıyor. Bir de yazılan raporlara dayak mağduru kadını suçlayıcı ibareler yazümama- h. Bu sıkça yapılan bir hata. Biz bu insanlann varalannın azalmasına yardımcı olabüiriz. Kadın haklan- nı, insan haklarnu görnıediğimiz sü- rece bu şiddetin devam edecegini bü- meüjiz" diye konuşru. Lynch, kadına uygulanan şiddet konusunda ise şu rakamlan verdı: Kadınlann yansı mağdur f'Hamile kadınlann yüzde 8-10'u şiddete maruz kalıyor. ^ Cinayetle öldürülen kadınlann yüzde 42'si koca, erkek arkadaş ya da birlikte yaşadığı erkek tarafından öldürülüyor. • Dayak yiyen kadın hamileyse sağlık kurumuna başvuru oranı dü- şüyor. ^ Dayak yiyen kadınlann yüzde 5'i acile ulaşabiliyor. %/ Dayak yiyen kadınlann yüzde 84"ünün gözle görünür yarası yok- tur. ^ Şiddeti uygulayanlar genelde 20-30'lu yaşlarda. ^ Şiddetin yüzde 65'ine çocukJar da tanık oluyor. */ 6 yeni doğandan biri evine is- tismara uğramış bir anneyle gidiyor. Kiralık katil kullanan çetelerle ilgili delil bulmanın çok zor olduğunu belirten uzmanlar harekete geçti Mafya ve çeteye özelbilgibankası Fisher, dünyamn her yerindeki organize suçlann benzernk taşıdığmı söyledi. ECE\ÎT KHJÇ Los Angeles Sherif Departmanı Knminal Daire Başkanı ve Califor- nia Üniversitesi Öğretim Ü>7 esi Barry Fisher. organize çetelerve mafyanın işlediğı suçlarda delil bulunmasının çok zor olduğunu belirterek, orga- nize suçlar ve mafyayla ilgili "özel bilgi bankası' oluşturduklannı söy- ledi. Organize çetelerle mücadele için oluşturulan polis departmanla- nnın başanlı çalışmalar jürütmesi- ne karşın, adli delillerin toplanma- sında çok zorlandıklannı ifade eden Barry Fisher, "Çünkü, çeteler dna- yetişİerinde geneffildekiralıkkata kul- lanıyorlar. Bu kanDeri de çoğunhık- la başka ülkelerdengenrtryoriar. Ka- tilkT.cinayeti işledikten sonra hemen ülkelerine dönüyorlar. Bu nedenle deüller toplanamıjor" dedı. Bilgi bankası Organize suçlar ve mafyayla mü- cadelede bilgi ve belgelerin topar- lanmasının çok önemli olduğunu gili mermi izlerini, siiahla ilgili bilgi- leri ve faiDe ilgili detaylan bilgisa\ar- daki bilgi bankasına aktanyoruz. Başka bir kent veya evBİette bu siiah- la cinayet işlendigûıde ve bu bilgiler- de bankaya ileuldiğindeiki cinayetin • Los Angeles Sherif Departmanı Kriminal Daire Başkanı Barry Fisher, çeteler ve mafyanm işlediği suçlarda delil bulunmasının çok zor olduğunu belirterek, organize suçlar ve mafyayla ilgili "özel bilgi bankası" oluşturduklannı söyledi. vurgulayan Fisher, bu amaçla özel bilgi bankası kurduklannı anlattı. Fisher, bu bankadaki bilgilere ülke- nin her tarafındaki polislerin bilgi- sayar ortamında rahatlıkla ulaşabil- diğini kaydederek, "Bir cinayetle ü- aynı siiahla işlendiği hemen tespit edUiyor. Böyleükle zaman kaybımız olmu>T>r. Ancak,burada ohunsuz bir şev var. Kiralık katiUer. geneDikle bir cinayerte kullandıklan silahı bir da- ha kullannuyoıiar" diye konuşru. Sıradan nedenlerle işlenen cineyet- lerle, mafya ve organize suçlann iş- lediğı cinayetlerde delile ulaşmada farklı yöntemler izlediklerini kayde- den Fisher, şöyle devam etti: "Organizesuçlann işlediğı cinayet- lerde daha dikkatli ve detay h çahş- mak zonındayiz. Organize suçlarda parmak izi, saç teli ve sigara izmari- ti önemlidir. Bu yolla suçluya ulaşı- yoruz.Ayakizleri \%gh diği elbiseden yeredüşen kumaşparçalan da bizim için önemlidir. Çok sayıda suçluyıı el- biseierinden düşen kumaş harçala- nndan yakaladık. Ancak, çetelerin uluslararası faaByetgöstermelerine- deniyle bilgilerin de toparlanması güç oluyor. Zaten dünvanın her ta- raândaldorganizesuçlarbenzerözel- likler taşryor." BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Mersin'den Niğde'ye... Mersin bir sıçrama tahtası oldu. Görmediğim yerleri gidipgördüm: BirkoşuTar- sus'a gidip, oradaki Atatürkçü Düşünce Derne- ği'nin düzeniediği bir konferansta konuştum; du- yarlı ve arayış içindeki insanlarla bir fikir alışveri- şi oldu. Arkasından Narlıkuyu'ya gittik. 21 Eylül günü de Silifke'ye doğru yola çıktık. Ya- kıcı bir özlemdi içimde Silifke'yi görmek. Bir kent de, bu kadar büyüleyici olur: Eşi az bulunurbirdo- ğanın ortasında, nereye baksanız tarih. Bınlerce yılın tanıklan karşınızda canlı duruyor. Hele bir kalesi var, eşsiz. Yalnız o, binlerce turisti ayağımıza getirebilir. Devlet, belediyeler ve sivıl toplum örgütleri, Si- lifke için ayn bir parantez açmalıdırlar. O paha bi- çilmez birikimin bize sağlayacağı -maddi ve ma- nevi- çok büyük şeyler var... Silifke'ye, Atatürkçü Düşünce Demeği, bir "Nâ- zım Hikmet ŞiirDinletisi" için çağırmıştı. Dernek, bir idealist insanlar topluluğu. Başındaki Yüksel Bütün apayn bir dünya: Büyüleyici konuşması, zen- gin anılan ve kültürü ile insanı alıp götürüyor. Anı- lannı mutlaka yazmasını istedim, kabul de ettir- dim. Beklemedeyim. Dernekte tanıştığım bir başka kişilik, Kemal Taşkıran, yıllarca Köy Enstitülerinde beden eği- timi hocalığı yapmış; canlı bir tarih olarak konu- şuyordu. Silifke'de göreceklenmizi görüp Taşucu'na geç- tik. Dernek, şiir dinletisi için orayı seçmişti. Seç- kin bir kitle önünde, büyük şair, hepimizi coştur- du. Akşamleyin de, Taşucu Belediye Başkanı Emin Güleç'in verdiği bir yemekte toplaştık. Sayın baş- kan, yaptıklannı ve yapacaklarını anlattı. Gerçek- ten akıncı bir ruha sahıp bir belediyeci. Ne yap- sak da, sayılarını çoğaltsak onların? Ama dile- mekten başka ne var elimizde? Silıfke'den dönerken, bir acı haberte sarsıldım: Dursun Akçam'ı yitirmiştik. Bir büyük kuşagın son temsilcilerinden biriydi. Dostumdu da. Onu, ayn- ca anacağım. Anısı önünde derin saygılarla egili- yorum. Ertesi günü, Mersin'den Niğde'ye geçtim. • Niğde'ye, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin zarif ve bilge başkanı Ayrtan Söyler, "Türkiye Nereye Gidiyor?" konulu bir konferans için çağırmıştı. Üniversitenin konferans salonunda, güzide bir topluluk önünde konuştum; ilginç tartışmalar da oldu. Niğde için, ilk duyduğum, Türkiye'nin fikir sevi- yesi en yüksek kentlerinden biri olduğudur. Dev- let bürokrasisine sayısız vali buradan çıkmış. Pek ciddi bir aydın tabaka da var. Üniversitenin de ha- tın sayılır bir katkısı hissediliyor bu düşünce zen- ginliğinde. Uyanık ve çalışkan bir halk Niğde'ninki. Ünlü halıcılığın getirdikleri önemli; birkaç fabri- kanın da öyle. Ama işsizliği gideımek, kente bir ekonomik canlılık sağlamak, daha başka koşul- lara bağlı... Bu zarif ve soylu kent, ne kadar gö- nenç içinde olursa, o kadar yaratıcı olacak. Kent, bağlarla çevrili. Doğa, orada daha çok korunmuş ve zengin. O bağlardan birinde, Kaya- ardı'nda, şehrin önde gelen aydınlanndan -Niğ- de'nin ynutulmaz eski Belediye Başkanı- Ahmet Oğuz Özmen ve zarif eşı Suna Hanım, bir sa- bah kahvaltısı verdi ki anlatılır gibi değil! Kent dışına da taşabildik: Kemerhisar ilçesine gittik; ve orada yeni yeni gün ışığına çıkanlan Ti- yana uygariığının kalıntılannı gördük. Onlara ba- karken bınlerce yıl öncesine uzanıyorsunuz, bü- yülenip kalakalıyorsunuz. Böyle bir tarih yalnız Anadolu'da var. Tanhimizı 1071 'le başlatanlara, en susturucu yanıt, bizzat bu topraklann tarihinden geliyor. Bir başka çekicilik, Kemerhisar' ın Belediye Baş- kanı Bülent llgaz'ın kımliğinde. Bir akıncı beledi- yeci deo: Genç, idealist, hareketli, yapıcı. Yaptık- lannı veyapacaklannı anlattı: Heyecanlandım. Di- lerim, gerçekleşsin tasariadıklan! Niğde'ye doyamadan aynldım. Bu yazjyı noktaladıktan sonra, bir başka ufka doğ- ru yola koyuluyorum. Nereye mi? Hacıbektaş'a! Birkaç saat sonra Hacı Bektaş Veli'nin huzu- runda olacağım. Heyecanlıyım şimdiden... VEFAT Tire eşrafından merhume Emine, merhum Hakkı Ayhan'ın 1330 doğumlu oğullan, Orhan, Murat Ayhan, Selmin Ergün'ün sevgili babalan, Selma Bilge, Nesrin Ersan ve Burhan Ergün'ün saygıdeğer kayınpederleri Saniye Tonguç, Turgay ve Alper Ersan'ın enişteleri, Serhan Ayhan, Korhan Ayhan ve Mehmet Ayhan, Perihan - Güıtıan Ergün'ün dedeleri, merhume HATlCEAYHAN'ın 57 yıllık hayat arkadaşı, Vefa Kulübü'nün eski başkanlanndan; IVIEHIVIET •ı kaybettik. Merhumun cenazesi 27.09.2003 Cumartesi günü Şenlikköy Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakiben Edirnekapı Şehrtiiği nde toprağa verilecektir. Mevla Rahmet Eyleye... AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle