04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16EYLUL20O3SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Prof. Arechiga İzmir'de öldü • İZMİR(AA)- Uluslararası Beyin Araştırmalan Örgütü'nce (IBRO), Ege Üniversitesi'nde (EÜ) düzenlenen konferansa katılmak için tzmir'de bulunan Meksikah Profesör Hugo Arechiga, kaldığı otel odasında ölü bulundu. Yapılan ilk muayenede. Arechiga'nın kalp krizi sonucu öldüğü belirlendi. Arechiga'nın cenazesinin. ülkesine gönderileceği bildirildi. Yaşargil Bayındır Hastanesi'nde • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Unlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargıl 20 Eylül Cumartesi günü Bayındır Hastanesi'nde "Nöroşürurjide Üst Düzey Yaklaşımlar' konulu bir konferans verecek. Bilimsel etkinliklerhaftası çerçevesınde vereceği konferanstan sonra hastalan ziyaret edecek ve birkaç ameliyat yapacak olan Yaşargıl, yaklaşık ikı hafta Türkiye'de kalacak. Banka müdürii intihar etti • TEKİRDAĞ(AA)- Pamukbank Tekirdağ Şube Müdürii Tamer Çakar. dolandınldığını belirten mektup bırakarak intihar etti. Çakar'ın cesedi, jandarma ekipleri tarafından, Karansıllı köyü muhtan Halim Yavuz'un telefon ihban üzerine gittikleri Ibribey - Generli ve Dedecik köylen arasındaki yolda 34 BK 9343 plakah otomobilde bulundu. Pamukbank Tekirdağ Şubesi'nde müfettişlerin inceleme yaptığı öğrenildi. Armonika grubundan rekor • VARŞOVA(AA)- 900 "den fazla armonikacı, lOdakika süreyle caz parçası çalarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi başardı. Polonya haber ajansına göre, dünyanın en büyük müzik grubunu oluşturan armonika sanatçılan. Poznan kentinde hafta sonunda "When the Saints go march in" adlı caz parçasını çalmayı başardılar. Rekorun kitaba girebilmesi için, sanatçılann 5 dakikalık performansı yeterli olacaktı. Temizel, siyasi otoritenin ekonomiden elini çekmediğini söyledi: Türkiye'dekurullar bağımsız olamadıMİYASE İLKNUR Bağımsız kurullar, 57. hükümet döneminde IMF ile yapılan stand-by anlaşmasından sonra Türkiye'nin gündemıne gırdi. IMF dayatmasına o dönem boyun eğmek zorunda kalan siyasi erk, bağımsız kurullan bir türlü içine sindıremedı. Eski BDDK Başkanı Zekeriya Temizel ile kurullann çalışma koşullannı, bagımsızlığını ve iktidarla ilişkilenm konuştuk. - Üst kurullar yeniden masaya yatmldL Kurullar sizce neden tarüşüıvor? ZEKERİYA TEIVIİZEL - Hanzalannızı biraz zorlayın. Daha birkaç yıl önce ülke ekonomisıni bağımsız kurullar kurtaracak deniliyordu. Bugün ise ekonomiyi bağımsız kurullardan kurtanrsak ülke kurtulacakmış gibi bir izlenim veriliyor. Bağımsız kurullann kurulmasmı isteyenler, ekonominin, bağımsız kurullann gözehmınde, piyasa güçlerine terk edilerek bataktan çıkabileceğini, onun için de tüm ekonomik kurumlan ve dolayısıyla da ekonomiyi siyasetin etki alanından çıkarmanın gerekliliğini saMinuyordu. Ortam hazır değildl... IMF'nin Türkiye'ye dayattığı yapısal değişikliklerin esasıru bu düzenlemeler oluşturuyordu. Öncelikle, Cumhuriyet'in kuruluşu ile yaratılan ekonomik sistem ve kurumlann kaldınhp da yerine tamamen piyasa güçlerine göre işleyen. bağımsız kurumlann düzenledıği ve denetledıği sısteme geçilirse, bir sorunla karşılaşılmaz sanıldı. Oysa böyle bir sistem değişikliği için gerekli ortam hazırlanmamıştı. IMF bu alanlan bir kamusal gider alanı olarak gördüğü için siyasi otoriteyı buralardan çıkararak kamu giderlerini kısmaya çalışıyordu. Ancak bu düzenlemelerle birlikte devletin sosyal işlevlerinin de sona ereceği, bunun sonucunda da milyonlarca üreticinin üretimden düşeceği ise IMF uzmanlannın umurunda değildi. Bağımsız kurumlann yasalan uygulamaktan başka bir yetkisı yoktu ama IMF desteğinden başka şey düşünemez olanlann bunlan değerlendirme olanaklan yoktu. Uyanlara da bu nedenle kulak tıkanıyordu. yatışma kaçtnılmaz oltiu' Göz ardı edilen ikincı konu ise bağımsız kurullara de\Tedilen alanlardaki sorunlann büyüklüğü idi. Bağımsız kurullar yıllann sorununu daha göreve başladıklan gün kucaklannda buldular. Böylece, dayatma sonucu ülke koşullan hazırlanmadan gerçekleştirilen sistem değişikliği bir sürü sorun doğurdu. Hükümet bır de baktı ki. bu konulan düzeltmek için kendisinin hiçbir yetkisi kalmamış. Bu defa bağımsız kurullar çözümlerin önünde engel olarak görülmeye başladı ve çatışma kaçınılmaz oldu. - O zaman bağımsız kurulann kurubnası yanhş mrydı? TEMİZEL - Bu kurullann gelişmış ülkelerde gördüklen işlev leri göz Hükümet tarafından yetkileri kısıtlanmak istenen bağımsız kurullann IMF dayatmasıyla kurulduğuna dikkat çeken eski BDDK Başkanı Zekeriya Temizel, siyasi erkin yetkilerini kurullara devretmeyi başından beri içine sindiremediğini belirterek "Kurullar kurulur gibi yapıldı. Bir başbakanın söz geçiremeyeceği kurumu benimsemesi için demokrasimizin çok aşama kaydetmesi gerekiyor" dedi. 'BAĞLI KURULUS YARATMAK YANLIS' -Yapdmakta olan düzenlemele- ri nasü değeriendiriyorsunuz? TEMİZEL - Henüz kesinleşmiş bir şey yok. Her saat bir şeylerden vazgeçiliyor, ya da yeni düzenle- meler ekJeniyor. Kamuoyuna yan- sıyan bılgilerden anlaşıldığına gö- re yeni düzenleme bağımsız kurum uygulamasını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Yeni düzenleme ile bir kuruma bağımsız denmesini gerektirecek hiçbir düzenleme kalmamaktadır. Sadece bu düzenleme bile işi bi- tirmektedir. Mali bağımsızhk ise tamamen kaldınlmakta, kurullar gelir getıren kurumlara dönüşmek- tedir. Bağımsız kurul kuruyormuş gibi yapıp da bağlı kuruluş yarat- mak doğru değildir. Davulu başkasırun boynuna asıp da tokmaklan önünüze gelene da- ğıtamazsınız. Bu birülkeye yapı- lacak kötülüklenn en kötü olanı- dır. Yolsuzluklann, usulsüzlükle- rin kapısını sonuna kadar açmak demektır. Sorumluluğu olmayan ınsanla- nn taleplerinin sının yoktur. Siya- si otorite her türlü yetkiyi kulla- nacak ancak sorumlu olmayacak- hr. Işte bu olamaz. sabahtan akşama kadar Başbakanlığın kapısında bekliyorlarsa bağımsızlıklan inandıncı olur mu? Kurul üyelerinin seçilme biçimleri objektiflikten uzak. Kararlan nedeniyle dokunulmazhk diye bir düzenleme söz konusu değil. Denetim terörü... önüne alırsak. en azmdan kurullann bazılan için bu kurullar gereksız, kurubnası yanlış kurullar diyemeyiz. Ancak kurulma süreci göz önüne almdığında kuruluş biçimleri yanlış oldu diyebiliriz. Bizde bağımsız kurullar, açık bır şekilde siyasi otoriteyi ekonomik karar mekanizmalanndan dışlamak için kuruldu. Siyasetin bu alanlardan dışlanması ile kararlann rasyonelleşeceği temel tercih oldu. Üstelik bu tercih, siyasi otoritenin özgür siyasi tercihi de değildi. Yani siyasi otorite bu alanlardan çekilmeye hazır değildi. Görünen o ki, ülkemizde siyasi otorite ekonomik karar mekanizmalanndan çekilecek aşamada değil. Eğer çekılirse siyaseten bitecek. Bunu göze alamıyor. Slyasl otoritenin kapısında - Yani bağmısız kurul uygulaması amaca ulaşamazdı dryorsunuz. TEMİZEL - Ulaşması olanaklı değildi. Bu alanlar temizlenmeden. sorunlanndan anndınlmadan kunıllara devredilmesi. sorunlann çözümü için yeterli olmadı. Özellikle yapılan düzenlemelerin eksik ve yetersiz olması, kurullann etkin çahşmasını engelledi. Kurullar iş yapmak yerine iş yapabümek için gerekli düzenlemeleri yaptırmak amacıyla siyasi otoritenin kapısında vakit geçirdi. Kurul başkanlan Yasaya göre sürelerinden önce değişririlemeyecekleri belirrilse bile yasa değiştirilip topluca görevlerine son verilıyor. Kurumlar denetünden gözlenni açamıyorlar. Güven kuruluşlan tam bir denetim terörü altında tutuluyorlar. Mali bağımsızlıklan hiçbir zaman olmadı. Bütün bunlardan sonra ise zırt pırt değişen kurul üyelerinden bazılan yeniden seçilme endişesi ile bağımsızlıklannı kendileri sınırlandırmaya başladılar. Karar ahnak için siyasi otoritenin ağzına bakar hale geldiler. Şimdı bu koşullar altında sız hangi kuruma bağımsız kurum diyebilirsiniz? - Başbakanbk damşmanı kurul başkanlanm toplantıya çağırdı Kurul başkanlan da koşa koşa gitiler. Daıuşmanın böyle bir yetkisi var mı? TEMİZEL - Yok. Başbakanlık danışmanın böyle bir toplantı yapması ve kunıl başkanlannın da o toplantıya katılmalan bağımsızhğı gölgeler. Başbakanın kurul başkanlanna danışma ve bilgi alma yetkisi yasalarla belırlenmiştir. Ancak danışmana böyle bir hak tanınmadığı için toplantıya çağırma yetkisi yoktur. ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet(5 cumhuriyet.com.tr Bu köşede zaman zaman internet- te eppostalarda dolaşan bazı metin- lere yer veriyoruz. Bu hafta da uzun süredir elden ele dolaşan ama yaza- n bilinmeyen biryazıyayer vereceğiz. Yazının konusu kullanılan standartlar ve bunlann nasıl saptandığı ile ilgili. Hemen hepimizin bildiği gibitren ray- larının belirti aralık standardı var. Ba- kalım bu mesafe nasıl standart hale gelmiş. Uzay mekiğinin fırlatma rampasına baktığımızda asıl yakıt tankının yani sıra iki büyük füzenin daha yer aldı- ğını görürüz. BunlarSRB (Solid Roc- ket Boosters) olarak adlandırılır ve Utah'taki birfabrikada üretilir. Bunla- nn genişliği yaklaşık olarak 5 feettir. Aslında bunlan tasartayan mühendis- ler daha fazla genişlikte yapmayı is- temişler, ama yapamamışlar. SRB'ler fabrikadan fırlatma ram- pasına trenle gönderilmek zorunda Kurallar Nereden Çıkıyor? olduğundan bu istekleri gerçekleşe- memiş. Çünkü söz konusu tren yolu dağdaki birtünelden geçmekzorun- dadır. SRB'ler de trenle birlikte bu tü- nelden geçmek zorundadır. Buranın genişliği de tren raylarının arasında- ki genişlik olan 4 feet 8.5 inç'ten bi- raz fazladır. (Yaklaşık 1.5 metre) Peki ABD'deki raylann genişliöi ne- den 4 feet, 8.5 inç'tir?.. Çünkü Tngil- tere'de de bu şekilde yapılmıştır. ABD'de de demiryollan ilk defa sür- gündeki ingilizler tarafından yapılmış. Bir başka soru daha: Neden Ingi- lizJerbu genişliği kullanıyor? Çünkü ilk tren raylarını yapanlar eski tramvay- lan yapan kışilermiş ve bu genişlik de onlann kullanmış olduklan genişlikmiş. Yeni soru: Neden acaba özellikle^bu uzunluğu kullanıyormuş bu adamlar? Çünkü bu adamlar, tekerlekler ara- sındaki bu mesafeyi eskiden beri at arabalannı yaparken dikkate alıyor ve tramvayları yaparken de aynı şase genişliği ve araç gereçleri kulanıyor- larmış. Bir soru daha: O zaman, at araba- lanndakı tekerlekier arasında neden bu ılginç ölçüyü dikkate alıyoriarmış? Çünkü diğer bir ölçü kullandıkla- rında eski bir Ingiliz yolunda araba bozulduğunda, yol izleri arasındaki mesafeye uyacak şekilde ölçüyü tut- turmak zorundaymışlar. lyi de, aca- ba kim bu eski yollan yol izlerini böy- le yapryormuş? Avrupa'daki (ve tngiltere'deki) ilk uzun mesafelı yollar Roma Imparator- luğu tarafından kendi savaşçılan için yapılmış ve o zamandan beri kullanı- la gelmekteymiş. Peki bu yol izleri neden bu şekildey- miş? Çünkü Roma Imparatoriuğu'nun ilk savaşçılannın arabalan bu ilkteker- lek izlerini oluşturmuşlar ve diğerleri de arabalannın tekerteklerinin zarar görmesınden korktuklanndan, bu iz- lerin üzerinde gitmesini sağlayacak şe- kilde iki tekerlek arasındaki mesafe- yi taklit etmişler. Işte bu nedenle, Roma imparator- luğu için ya da Roma Imparatorluğu tarafından yapılan at arabalannın hep- si, tekerlekler arasındaki bu mesafe- yi koruyacak şekilde aynı ölçülerdey- miş. •ÂBD'ddki standart ray genişliği olan 4 feet, 8.5 inç ölçüsü Roma Impara- torluğu savaş arabalannın yapılış ku- rallanndan türemiş gelmiş. Son bir soru daha: Peki Romalılar niye böyle bir ölçü tutturmuşlar? 4 feet 8.5 inç'i nereden bulmuşlar? Kurallarve bürokrasi her zaman var olmuştur. Bazı kurallar hatırlatıldığın- da bu kuralların nasıl ve nereden çık- tığını sorarsınız değil mi? Tamam doğ- ru yoldasınız. Roma imparatorluğu'ndaki savaş arabalannın enı, tam olarak iki atın poposunun arasındaki mesafeye eşit olacak şekilde yapılmıştır. Böy- lece ulaştığımız yanıt, en başta so- rulan sorunun yanıtıdır. Yani sonuç olarak, düyanın en gelişmiş ulaşım sisteminin fırlatma füzelerinin dizay- nı, iki bin küsur yıl önce iki atın po- posunun genişliği ile saptanmıştı. Hani bazı kuralların nereden çıktığı- nı sormuştuk ya... DUZYAZI ORHAN BİRGİT Ağaçtan Ormanı Görmemek Başlıktaki ünlü atasözünü zaman zaman kulla- nırız. Ama bugün, bu özdeyiş AKP iktıdan için dört dörtlük bir biçimde, yerini bulmuş olmalı. Daha iktidannın ilk günlerinde YÖK sorununa el atan siyasal iktidar için, olay kamuoyuna "İki Ke- mal'in meselesi" olarak sunuldu. Yani Yüksek öğ- retim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile Istanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu nun altından makam koltuklarını çekerseniz, türbandan imam hatip lisesi çıkışlıla- rın istedikleri fakültede yükseköğrenim yapma haklanna kadar bir dizi düğümün kolaylıkla çözü- lebileceğini sanarak düğmeye basılmak istenildi. Teşbihteki hata! Ama tam bu aşamada, önce birer bırer üniver- site rektörleri, üniversitelerin yönetimini 1960 ön- cesinde uygulandığı biçimde Milli Eğitim Bakanı 'merhum' Celal Yardımcı'nın bugünkü halefleri- ne teslim etmeyi çıkar yol sananlann karşısına di- kildiler. İki üç ayncalık dışında rektörierin bu direnişi, kı- sa sürede çevresinde, öteki akademik kadrolann mensuplannı buldu. Hani, neyazıkki sadece fılm- lerde görmeye alışmışızdır: Ceberrut bir kabadayı sokağın başına dikilir ve yaratmak istediği korku ile o sokağa egemen ol- mayı düşünür. Zanneder kı gücü ile herkesi sindi- rebilecektir. Bir bakarsınız, bir kapı açılır ve adamın birisi, o alikıran başkesen rolünü oynamak isteyenin kar- şısına çıkıp, yaptığının doğru olmadığını haykırır. Sonra, bir ikinci, üçüncü ve nihayet ardı ardına o sokakta oturanlann hemen bütünü, kabadayının çevresinı sarar ve vermek istediği gözdağının ge- çerii olamayacağını söylerler. Ne yapsın sokak kabadayısı? Haklısınz yanıtını vermek ve söylemini en aza indirmekten başka! Teşbihte elbette hata olacak. Ama önce, bu- günkü Sayın Kültür veTurizm Bakanı, sonra daSa- yın Milli Eğitim Bakanı, açtıklan savaşım sonunda karşılannda Üniversitelerarası Kurul'u buldular. Belki farkında olmayanlarımız var ama bu diki- liş çok büyük boyutlarda bir direniş cephesi de- mektir. O direnişi, vaktiyle kendi iç hesaplaşma- ları nedeniyle kırmak isteyen bireysel birkaç çıkı- şın ne sayısal ne de bilimsel bir ağırlığı olmadığı, Üniversitelerarası Kurul'un, gösterişten ve meydan okumadan direncinin giderek kurumlaşması ile önlendiği ortaya çıktı. önümde bu kurulun büyük bir sivil toplum ke- simine gönderdiği bir sorular formu duruyor. Ku- rulun bugünkü başkanı Sayın Prof. Dr. Aytıan Al- kış'ın imzasını taşıyan bu yazıda, Yükseköğrenim Kanun Tasansı Taslağı'nın, tüm üniversitelerimiz- den gelen eleştiri ve öneriler doğrultusunda kabel edilemez olduğu kanısına vanldığı hatırlatılmakla yetinilmiyor, ülkenin yükseköğretimden beklenti ve gereksinmelerine yanıt verecek, yaşanan köklü sorunlara çözüm üretecek, kazanılan ulusal bilgi ve deneyim birikimini değerlendirecek, AB ve dün- ya ile bütünleşme sürecinde uyum ortamı sağla- yacak, evrensel akademik ölçütlere uygun bır mo- del oluşturma çabalarından söz ediliyor. Anayasa madde 42 Bu amaçla sıvil toplum kuruluşlarımızın ve pay- daş diger sektörlerimizin görüşlerini öğrenme ih- tiyacı belirtiliyor. Geçen hafiasonu, Kemal Gürüz ile kimi üniver- site rektörlerinin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile bir araya gelerek YÖK sorununu irde- ledikleri medyada yer alınca, birincil işlevi Silahlı Kuvvetleri yıpratmaya yönelmiş kalemler, derhal hücuma geçtiler. Sorunu bir kuvvet komutanı ile birkaç rektörün olayı olarak değerlendirmeye ve mahkûm etmeye çalıştılar. Oysa önceki gün Ge- nelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıkla- ma, o biriikteliğin tek bir kuvvet komutanının giri- şimine değil, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kurumsal değerlendirmesine dayandığı anlatılıyor. Neden olarak da anayasanın "Eğitim ve öğre- nim hakkı ve ödew"nden söz eden 42. maddesi, bu anayasa üstüne ant içerek göreve başlamış olan politikacılanmıza anımsatılmak isteniliyor. "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkıiap- lan doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esas- lanna göre, Devietin gözetim ve denetimi altında yapılır.Bu esaslara aykın eğitim ve öğretim yerle- riaçılamaz" tümcelerini unutmuş olanlarvarsa bir kez daha okusunlar isteniliyor. Radikal kimi kalemler, Genelkurmay Başkanlı- ğı'nın bu açıklamasını, çağdaş demokrasinin ku- rallanna, AB ölçütlerine ve o arada uyum yasala- nna aykın bulacaklardır. Ama ne çare ki daha açık- lamanın üstünden saat geçmeden Eğitim Baka- nı'nın ağzından, hükümetin, "askerin YÖK konu- sundaki görüşlerini makul bulduğu" söylenmiş- tir. Hüseyin Çelik. "Bu yönde değişiklik yapma karan aldık" diye, su kaynama noktasına gelme- den duruma el koymuştur. Siz, isterseniz bu taze açıklamayı basiretli biryö- netimın yanıtı olarak değerlendirirsiniz. İsterseniz, beyaz bir mendilin AKP cephesinden sallandığını söyleyebilirsiniz. Her iki görüşte de karar size kal- maktadır. Ancak, mademki iktıdarın YÖK üzerindeki ha- zırlıklan böylece bir sayfalık bir görüş açıklaması ile yok sayılacaktı: Bunca çalışmaya, dahası bü- yük laflar etmeye gerek var mıydı? Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(S e-kolay.net — g Sevdiğinizi AOSCAR'ia t j ^ ödüllendirin! •1•ı «onursattTESıuna ! MKLm UKU'hM HIABAHC | »M'5GKEATE7W1FE WDim*s G»ı»;bi raıo WQRU)'S GRUTHT MOTHEI TOHID'S 6REATBT SISTHt wo«urcG«METii!(me W0«U>'5 GSUTEST FBEMD WOKU)'S6«mlSItOSS JTOItL&S G8EAIBT1AIY ElffiE GOIE K r*ZIUJi ^ 17.000.00-TL • SİPARİS HATT1 ~ 0555 504 88 7İ 0532 277 13 28 E1KU- HAT- > TEZHir • MİHTJITUIt • VtI««T. OStUNllC*. • UYVMCUIUK • ı««t• M $ * r DKI. SÜSUME • MSİM> KUIUS 0K« SUSUMC • s " PORSEUN SÜSUME • KUUIK - SIIM5T (SICAK) • OHE STKOKE IFIICA TIKHIĞI) • SEItUT ntCA • 6IT»I • KB • HEf • IkSUUHA • I.K.H.V. apt AAedresesi\ TEL :0212 513 36 01-02 SUL1ANAHMET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle