04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16EYLÜL2003SALI OLAYLAR VE GORUSLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bu, Güzel Bip Umutsuzluk! "Uıvut Fakirin Ekmeği YeMemetYe..." Son günlerde okurlanrndan yakınmalar geliyor. Sözlü ya da yazılı!.. "Sonaylardayazılannızda hep umutsuzluk var. Neden umutsuzluk?" diye yazmış Izmirli birhanım okurum. Kendi sıkıntilarına karşın umudu bir güç kaynağı olarak savunmak istiyor: "Nasıl başedeceğimizi bulun, çözüm üretin.Siz sa- dece gazeteci değil bir 'tarih's/n/z de..." öiyor. Nadtr Nadi'nin son günlerinde söviediği bir sö- züanımsıyonjm. Tümyaşamını Atajüfksevgisi, say- gısı, gereken çözüm önerileri, .efemokrasinin halk için, halktan yana olması için çabalamış, binlerce yazısında hep güzel yannlann yaratılması için öm- rünü harcamış bir yazflnn böyle konuşmasının bir anlamı yok muydu? Ben de yanm yüzyılı aşan bir gazetecilik, bir ya- zarijk süreptnden sonra, neden umuttan zaman zam>n köpuyorum? Bir insan, dört yanı kapkara duvarlarta çevrilmişse, aydınlıkları ancak iç dünya- sında bulmaya çalışır... Bir yıldan beri, bütün Tür- kiye bir yanlışlıklar batağında ise, işbaşına gelen- ler halkımızı bir çıkmazdan başka çıkmaza sürük- lemek hevesindeyse... Ben yazılanmda, okuriara karşı içtenlikle konu- şurum. O andaki duygularımı saklamak istemem. Yine de en büyük umutsuzluklann içinde ille de bir umut ışığı aranm. İçinde yaşadığımız çaresizliğin bilincine varmak... Umutsuzluklann içinde, ardın- da ne olup bittiğini arayıp görmek... öyte bir durumdayız ki, kısa sürede bir aydınlı- ğakavuşacağımızızorlukla düşünebiliyoruz. Işba- şında bir hükümet var, bir lider var; dört yüze ya- kın milletvekıliyle anayasayı değıştirecek güçte... NeCumhurbaşkanı tanıyor, ne Anayasa Mahkeme- si, ne Danıştay, ne Yargıtay, ne üniversite, ne as- ker, ne sivil, ne sendika, ne aydın gücü, ne düşü- nen, duyan halk! Türk askerini ABD emrine, bile bi- le ölüme, yıkıma göndermek, ABD'den yedı sekiz milyar koparmak peşinde!.. Öte yandan irtica kay- naklannı yeniden güçlendirmek, yetişmekte olan ku- şaklançağdan, uygarlıktan koparmak niyetinde... Halkımın çoğunluğu memuruyla, işçisiyle her gün biraz daha yoksulluğun dibine gömülüyor! Oysa ik- tidar sahipleri göz boyamakta.. ucuz sözler, ucuz hayallerle!.. Bir yazar, tüm yaşantısını halkının mutlu bir ya- şama kavuşması için harcamışsa, en doğru yolu, çareyi Atatürk devriminin aynı hızla sürdürülmesin- de bulmuşsa, sonra da sürüp gelen kötülüklerin, bağnazlıklann günden güne arttığını, çare arayış- lannın çıkmaza girdiğini görmüşse, elbet gerçek- leri bir bir okurunun karşısına çıkanr... Bu, umut- suzluğu yaygınlaştırmak değildir, bireyterin gerçek- lerin bilincine kavuşmalannı istemektir. Yazarlar ay- na tutar topluma! O ayna çirkinse onu zoria güzel- leştirmek, kendini de okurunu da aldatmak olmaz mı? Benim umutsuzluğurn geçici! Daha da çok bir uya- n. Gerçekleri görmeye çağn!.. Kargaşadan, dağınıklıktan, yenilmişlik duygu- sundan kopmaya; doğrudan, iyiden, güzelden ya- na uğraş vermeye çağn... Güzel bir umutsuzluk da- ha doğrusu!.. Kentler Düşünenini Yitirdi... Onun nerede doğduğu. nerede okuduğu. nerede öğrencilerini eğittiği önemli değildi. Ayakta dik durduğu her toprak parçası, onun için öğrenme- öğretme-paylaşma alanıydı. Ankarahydı. ODTÜ Mimarhk Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nde öğretim üyesiydi. Bunu yeri gelince anlardınız. Çünkü dünyanın her yerinde düşüncesini- bilgisini aktardığmda, ülkesinin-kentınin-yetiştiği kurumun yaşamına ne kartığını belirtmeden edemezdi. Prof. Dr. Metin SÖZEN ÇEKÜL Vakfı Başkanı % % lümler düşündürü- O cüdür... Özellikle ülkemizde büyük bir kesimin. gün- lük kaygılarla ya- şammı yeterince çevresiyle paylaşmaya zaman ayırma- dığı, ayıramadığı bir dönem- de birilerinin ölümü düşünme- si, üzerinde durulması gere- ken önemli bir ölçüdür... Bireyin varhğmın incelik- lerle donatılması, özenle ko- runması için yüzlerce yıldır savaş verenlerin kaygılannın bir türlü yaygınlaşamadığı- genelleşemediği bu rüzgârlı günlerde, ölümlerin ardından düşünmenin. "gidenin dün- yada,yaşamımızda nasıl bir iz bıraktığını" doğru değerlen- dirmenin, kuşkusuz ayn bir yeri. ayn bir anlamı olmalı- dır. Böylesi bir ortamda, hemen hemen herkesin kendi baca- ğmdan asüdığı, mutlu-mut- suz günleri paylaşmaktan ka- çındığı bir ülkede, yine de "hepimizi sarsarakdüşünme- yeyöneftecek" olaylann karar- lı birbiçimde altının çizilme- si gerekir. Beüeğini yitirmiş "özensiz birtoplum" olduğumuzyar- gısı kökleşmeden. bu yargı- yı değiştirmemiz gerekir. Hiçbir işe yaramayan bit- mez tükenmez tartışmalar- dan, hedefleri belli olmayan eleştirilerden başını kaldıra- mayan, ölmeden insanlan yaptıklan-bıraktıklan değer- lerle onurlandırmayı, birikim- lerine uygun yerlere taşıma- yı bilmeyen bir toplum nasıl önünü görür, gelecek kuşak- lann umut kapılannı nasıl ara- lar... Eylül ayı bu tûr düşüncele- ri- duyguları su yüzüne çıka- racak ölümlere tanık oldu. Gazetelerde televizyonlarda tek gün sürecek haberlerden, Türkiye hangi degerleri \itir- diğini öğrenmeye çalıştt. Bazı duyarlı kimliklerin telefonla- nyla, ölenlerin nitelikJeri alan- lannda bıraktıklan değerler anımsanmaya çalışıldı, Bu te- lefonlar Prof. Dr. Raci Ba- demli'yle de ilgilh di... Herkes birbirine. onun birikimine iU- kenin uzun yıllar gereksinim duyacağını, birikiminitümüy- le yazıya dönüştüremeden, "kimseyi ölümüne ınandıra- madan' aramızdan aynldı- ğmı söylüyordu^ Ölenin ardından yazıyazmak Ölenin ardından yazı ya- zarken soğukkanlı olmak zor- dur. Ancak ölen bu dünyadan "gekfiği gibi gtanemişse'', söy- lenecek sözlerin önceliğini saptamak güç değildir. Duygulardan bir noktaya kadar annmak olasıhğı vardır. Örneğin ben "Bu ülke ciddi birülkedir" dediğimde nede- nini, niçinini açık bir dille açıklayanlann başında Raci Bademli geliyordu. Önce dünyayı düşünüyordu, ülkesini bunun içine doğru oturtuyordu. Çünkü her ola- ya. her ölçekte bakma alış- kanlığını geliştirmişti. tnsanı- mızın yaşamını, ülkemizin geleceğini doğru planlama- nın, herkesin kaçmılmaz or- tak görevi olduğuna inanıyor- du... Onun nerede doğduğu, nerede okuduğu, nerede öğ- rencilerini eğittiği önemli de- ğildi. Ayakta dik durduğu her toprak parçası, onun için öğ- renme-öğretme-paylaşma ala- nıydı. Ankarahydı. ODTÜ Mimarhk Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nde öğretim üyesiydi. Bunu yeri gelince anlardınız. Çünkü dünyanın her yerinde düşün- cesini- bilgisini aktardığın- da, ülkesinin-kentinin-yetiş- tiği kurumun yaşamına ne kattığını belirtmeden edemez- di. Kimlikli kentlerin altüst ol- duğu bir ülkede kent plancı- sı olarak o, hep bir "doğru yol bulmak" için çalışh. Kö- şeye sıkışıp kalmadan, çözüm yollan aradı. Salt eleştiriyle rahatlamadı... Masabaşıkül- türüyle, çeviri cümlelerle. dünyadan örnekler vererek rahatlamadı... Kaygısını. "sürekBbirdoğ- ruyla perçinlemek" istedi. Türkiye nin her noktasında, birlikte olduğumuz her deği- şık yerinde, orası için doğru- lar bulmaya çahştı. Bu doğ- rulan bir bütüne. kavranabi- lir "dün-bugün-yann ilişkisi- ne" bağlamaya çahştı. Beni en çok etkileyen, gö- rünen, düşünen yüzünün-var- lığınm, "Raci Badcmli'nin kendi yüzü, kendi varlığT ol- masıydı. Bu \üzün her gün kendini geliştirmesi, doğa- insan-kül- rür süreci içinde her şeyi bir- birinden kopmaz parça olarak ılintili kılması, sonunda ül- kesi için bundan "hayırh" bir sonuç çıkarması, bunu yaşa- mın doğal bir sorumluluğu olarak nitelemesı, hep farklı bir kimliğe ışaretti. Ankara'da Dünya Banş Gü- nü'nde toprağa vermeden ön- ce yapılan konuşmalar. onun çok yönlü varlığına gönder- meler içeriyordu. Altı yete- rince çizümeyen ise her ölçek- te koruma için verdiği bitmez tükenmez çabalanydı. "Doğa \e kühürle varolduğuna" so- nuna kadar manarak, doğal ve kültürel mirasuı korunma- sı yolunda, tasanmdan uygu- lamaya, eğitimden hukuksal düzenlemelere uzanan bir ge- nişlikte, bir gün olsun yor- gunluk belirtisi, duraksama göstermeden, kendisini- ya- şamını adamasını bilmesiy- di. Anadolu'da ölümünü du- yan herkesin üzüntüsünü art- rıran, onun gibi insanlann sa- yısının yeterince olmamasıy- dı. Bu topraklarda yaratılmış uygarlık adına, onun yaşatıl- ması adına her yolu denedi. Heryükü taşıdı. Her alanda görev aldı Her alanda yüksünmeden görev aldı. Soğukkanlı düşü- nüldüğünde. Gelibolu Yan- madası, Kapadokya, Türki- ye'nin her köşesi Prof. Raci Bademli'ye çok şey borçlu- dur... Doğa ve kültürle ilgili bakanhklar, yerel yönetim- ler, sivil toplum örgütleri, öğ- rencileri, arkadaşlan, mes- lektaşlan ona çok şey borçlu- dur... Türkiye'de en çok da "onu tanımayanlar" ona çok şey borçludur... Çünkü bu top- rakların yaşanılır kıhnması için onlar adına, onlarbılinç- leninceye kadar ülkede bir şeylerin, bazı köklü değerle- rin kalması için tüm yaşamı- nı adamış bir bilim insanıy- dı... Ben ise evlerden sokaklara, kentlere, havzalara, bölgele- re, ülkeye uzanan yeni bir an- layışı-kimliği egemen kılmak için çıktığımız yolda, düşü- nen-üreten-destekleyen- gü- ven veren yüzü-varlığı yitir- dim... Raci Bademli bu ülke- de yann anımsanacaksa, "ül- kesinin doğasını-insanını-kül- türünü doğru yaşatmak için" kendini adamış böyle özel bir kimlik olarak anımsanacak, yakından tanıyanlar ise hep özleyecek... PENCERE Ulus Devlet Oldü, Peki, Kim Yaşayacak?.. Baktım, sesini yükseltiyor: - Ulus devlet öldü!.. Gözüm ısırıyordu biryerden, köftehor gençliğin- de de ulus devlete karşıydı; ama, sosyalizm hesa- bına... Bugün ise kapitalizm hesabına... Ulus devletin geçmişi şunun şurasında ne ki?.. Fransız devrimiyle tarihe giren ulus devlet; cumhu- riyeti, demokrasiyi, insan haklannı, laikliği vb. in- sanlığa taşıdı da fena mı oldu?.. Şimdi diyorlar ki: Ulus devlet öldü!.. Vah vah.. Demek ki bu macera Türkiye için bir insan öm- rü kadarmış... Daha dün bir. Bugün iki. • Oysa çok zor oluşup kurulmuştu Türkiye'de ulus devlet; 'YediDûvel' Sevr'i istiyordu; Ingilizler, Fran- sızlar, Italyanlar, Yunanlılaren baştageliyorlardı; Er- menilerin, Rumlann da çorbada tuzlan vardı. Bu- gün Anadolu, Yunanistan ile Ermenistan parante- zinin ortasındakalmıyormu?.. Diasporaları dahe- saba katın!.. Batı'ya yayılmış Rum diasporası, Er- meni diasporası, Yunan diasporası... Bitmedı. Kıbns'ta Rum devleti.. Kanşık bir iş vesselam.. Deli dolu yazar kalem.. Orta Asya'da 1991 'den sonra Türk ulus devlet- leri kurulurken Anadolu'daki ulus devletin öldüğü- nü zırt fırt medyada yinelemekte yoksa bir hinoğ- luhinlik mi var?.. • Çeşitli 'tarihsel zamanlar' insanlıkta 'aynı za- man da yaşanıyor; dünyamız Babil Kulesi gibi... AvrupaBirliği'ni ulus devletlerkurdular; ama, ör- gütün yapısında ulus devleti aşabilecek birtohum- lanmanın göstergeleri yatıyor!.. Ismet Paşa'nın 1923'te Lozan'da artığı imzayla Türkiye, ulus dev- let kuruluşunun hukuki sürecine girmişti; 1963'te Avrupa Birliği'ne giden yolda, aynı inönü, Ankara Anlaşması'nı imzaladı... Dünya durmuyor kı... Ulus devlet aşılacak... Peki, ulus devleti tarihe yazan kapitalizm ne ola- cak?.. Ulus devlet ölecek... Kapitalizm ölmeyecek mi?.. Dünyada her şey değişirken sermaye düzeni 'ebediyyen' durduğu yerde duracak mı?.. "Yeni Dünya Düzeni" sömürü ve emperyalizm üzerine 'ilelebet' yükselen kapitalızmin hizmetinde metro- pollerin çıkarına sürüp gıderek ölümsüzleşecek mi?.. • Medyada 'ulus devlet öldü' diye keyifle bağıran- larabakın, kimenispetyapıyorlar?.. Kimleriçin be- yin yıkamaya çalışıyorlar?.. Birtoplum-bilim kura- lının siyasal öngörüsünü mü dile getiriyortar?.. Yok- sa ulusal çıkarlarını savunmak isteyen Türkiye'nin direncıni mi kırmak istiyortar?.. Ulus devlet öldü... Yaşasın dinci devlet!.. Yaşasın etnikçi devlet!.. Tevekkeli medya tekkesindeki fikir ile zikir bu yolda cezbeye gelmiyor... Ulus devletimizi uygarlığın daha ileri aşamasın- daki bir evrensel düzene taşımak yerine, ya daha küçük ulus devletlere bölmek hırsının toprak kav- gasına ya da ulus devlet öncesinin dinci devlet ka- ranlığına sürüklemek perişanlığına kurban edecek miyiz? Sorunumuz bu!.. Inanıyorum ki laik Türkiye Cumhuriyeti bu soru- nun altında ezilip dağılmayacak güçleri yapısında barındınyor. ALPTEKİN SAMSA'yi ANIYORUZ faiz oranı ve 3 yıla varan vadelerle! İkinci et otomobiller için çok uygun vade ve faiz oranlanyla! Tüm 0 km. araçlar için, dövize endeksli taşıt kredisi imkanıyla ! Anlaşmalı markalarla %0'a kadar inen faizlerle! Üstelik kefilsiz, formalitesiz ve kolayca! Akbank Taşıt Kredisi * %2.75lik faiz oranı araç kaskosunun Akbank'tan yapıldığı durumlarda geçerlidir. Araç kaskosunun Akbank'tan yapılmadığı durumlarda faiz oranı %2.80'dir. Faiz oranları aylıktır ve yasal yükümlülükler "^•-••v.v.v.v.v.v. '.V.V.V.V.V.V. r.V.V.V.V.V.V.V ÜU 25 25 www.akbank.com AKBANK Onurunla yaşadın, Onursuzlarca, rant uğruna katledildin Rahat uyumadığını biliyoruz Çünkü biz hâlâ onlan seyrediyomz Nebahat - Asya TÜMSEVENLERİ Anma Toplantısı 17.09.2003 (Yann) Eyüp Sultan Mezariığı Pryerloti Kahvesi Saat 17.30 TEŞEKKÜR Gençliğine doyamadan aramızdan ayrılan, sevgisine doyamadan yitirdiğimiz sevgili oğlumuz DEVRİM'İ hastalığı ve son yolculuğu sırasında yalnız bırakmayan tüm dost kişi ve kurumlara teşekkür ederiz. Babası Öğretmen Hasan Ali Koyuncu Türkiye Gazetecıler Cem^etı'nın yaytnladığı günlük Bizim Cazete Olke sorunlanna ılışkın raporlanyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberienyte sivil toplumlann gazetesi. Düzenlı okumak için abone dun. Tel: 0512.51106 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle