Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2003 PAZARTESİ
HABERLER
Rektörlerin, Erdoğan'ın 'taslakta uzlaşma sağlandı' şeklindeki tutumuna tepkileri sürüyor: 2000'Lİ YILLARDA
BöyleyasaAftika'da bileyokANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Hükümetın, "Yüksekögretimyasa-
9 taslağında ortak bir çabşma için uz-
laşok" şeklindeki demeçİerinin ger-
çeği yansıtmaktan uzak olduğunu
söyleyen rektörler. "Hûkümetönce
iinnersitelerin kadro sorununu çöz-
sün" dediler.
Üniversitelerarası Kurul Başkanı
ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rek-
törü Prof. Dr. Ayhan ADaş, Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan'la gö-
rüşmelerinden bır uzlaşı çıkmadı-
ğını ancak bir metin ya da taslak
üzerinden çalışmalannı sürdürebile-
ceklerini söyledi.
Alkış, ÜAKninhükümetegerek-
li olan her şeyi anlattığını, ancak bır
uzlaşma elde edemedikJerini söyle-
di. Ortak bir çalışma yapabilecekJe-
• Rektörler, hükümetin YÖK taslağıru çıkarmadan önce üniversitelerin kadro sorununu çözmek
için çaba harcamalan gerektiğini söylediler. Hükümetin hazırladığı taslağın elle tutulur bir yanı
olmadığını belirten ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, "Bu yasaya sadece rektörler karşı
değil, herkes karşı. Böyle bir yasa Afrika'da bile yok. Her şeyin "Turka'sını yapamazsınız.
Kola mı bu taklit edeceksiniz?" diye konuştu.
rini ifade eden Alkış, "Bizim hükü-
meti aşarak bir şeyyapmanıız müm-
kün değil. Bu konuda elinıizden ge-
leni yapacagız" dedı.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. iraJ Ak-
bulut. Bakan Hüseyin ÇeKk'in sürek-
li "Rektörler taslağımızuı körüyan-
lanm belgelerle kanıtiasırT şeklınde
demeçler verdiğıni belirterek "Buşe-
kilde diyalog başlaülmaz, ancak bi-
tiriHr" diye konuştu. Taslağın elle tu-
tulur bir yanı olmadığını belirten
Akbulut, "İspat edilme denirse biz
neyi ispat edeceğiz? Bu yasaya sade-
ce rektörler değil, herkes karşı. Böy-
le bir yasa Afrika'da bileyok. Her şe-
yin 'Turka'sını yapamazsınız. Kola
nu bu taklit edeceksiniz?" dedı.
Akbulut, hükümetin YÖK tasla-
ğını çıkarmak yerine öncelıkli ola-
rak üniversitelerin kadro sorununu
çözmesi gerektiğini söyledi. 2003-
2004 eğitim öğretim yılının başla-
masuıa 15 günlük bir süre kaldığı-
na dikkat çeken Akbulut, "Bizim ye-
ni akademisyen kadrolaruia ihtiya-
cımız var. Bunlar göz önünden kaç-
mamalı devlet üniversiteleri nere-
deyse kapdannı açamaz durunıa gel-
di" diye konuştu.
Trakya Ünjversitesı Rektörü Prof.
Dr. Osman İnci de ÜAK'nın üni-
versitelerin kendi görüşierinin yer
alacağı bir taslak hazırlamak üzere
bır kurul seçtiğini ve bu kurulun sa-
dece raportörgörevi göreceğini söy-
ledi.
Başbakan Erdoğan'la buluşan rek-
törlerin akademik nezaket ve akade-
mik söylemler çerçevesinde hükü-
met yetkililerine ÜAK"nin görüşle-
rini ilettiklerini ifade eden İnci, "Baş-
bakan'ı ziyeret eden kurulun, Baş-
bakanlıkın kuracağı bir komisvon-
da görev alnıaya da yapma durumu
olamaz. Çünkü ÜAK'nin böyle bir
görevlendirmesiyok" diye konuştu.
Inci, üniversitelerin kendi yapa-
caklan çalışmayla dünya normlan-
na uygun bir taslak hazırlayacakla-
nnı N-urgularken "Hükümetüniver-
sitelerdeki kadro sorununa bir an
önce çözüm bulmandır" dedi.
İnci şunlan söyledi. "ÜAK'nin
üzerinde çabşmalaruıı bitirecegi bu
taslak, hükümete ve TBMM'ye su-
nulacaktır. Bizim çabşmalanmız bu
noktada biter. Biz ünhersiteler ola-
rak hazırladığımız taslağın arkasın-
da sonuna kadar duracağız. Birfik-
te çalışma grubu Kurma konusunda
tek vetkili ÜAK'dir."
İcisleri Bakanı Abdiilkadir Aksu:
PKK/KADEK
umduğunu
bulamadıtLHANTAŞa
AISKARA - îçişleri Baka-
nı Abdiilkadir Aksu,
PKK/KADEKin yeniden te-
rör eylemlenne başlamasın-
da K. Irak'takı yapılanmada
yer alma umudunun sona er-
mesi, bugün sona erecek olan
ve örgütün tek taraflı ilan et-
tiği ateşkes ile Topluma Ka-
zandırma Yasası 'nın etkili ol-
duğunu vurguladı. Aksu, Sı-
vas Katliamı ile Umut Dava-
sı sanıklannın yasadan yarar-
lanma başvuru-
sunu"Herkesdi-
Jekçevermehak-
kuıasahiptir.Di-
lekçe vermiş ol-
malan müraca-
atedenlerinhep-
sininbu yasadan
yararlanacagı
anlamınagelmi-
yor" sözleriyle
değerlendirdi.
îçişleri Baka-
nı Abdülkadir
Aksu,PKK/KA-
DEK'inözellik-
le Topluma Ka-
zandırma Yasa-
sı 'na tepkisinin
çokyoğun oldu-
ğunu belirtirken,
eylemlerinde
yalnızca bu ya-
sanın etkili olmadığmı söyle-
di. Örgütün saldın düzenle-
mesinin birkaç nedeni olduğu-
na dikkat çeken Aksu. "Tek
sebebi yok. 1 Eylül (Örgütün
tek taraflıateşkesininsonaere-
ceğigün), Kuzey Irak'taki ya-
pılanmadayeralabilme umu-
du için bir siyasaUaşma süre-
ci vardı. Ondan da netice ala-
madılar. Bir de yasaya tepki
gösteriyoriar" diye konuştu.
AbduDahÖcalan'ın Kenya'da
düzenlenen operasyonla ya-
kalanıp, Türkiye'ye getiril-
mesinin ardından örgüt, tek
taraflı olarak "ateşkes" ilan
etmişti. Örgütün tek taraflı
ilan ettiği "ateşkesnT süresi,
îçişleri Bakanı
Aksu, KADEK'in
eylemlerindeki
artışta, K. Irak, 1
Eylül ve pişmanlık
yasasının etkili
olduğunu söyJedi.
1 Eylül (bugün) tarihinde so-
na eriyor. Abdülkadir Aksu, 1
Eylül için yoğun giivenlik ön-
lemlennın de alındığını vur-
guladı.
Topluma Kazandırma Yasa-
sı'ndanyararlanmak için baş-
vuranlann sayısının 2 bine
yaklaştığnı bildiren Aksu,
"Ağırhkn olarak cezae\1erin-
den başvuru var. ama dışan
savısı da giderek arnyor. Ce-
zaevierindeki örgütpropagan-
dası direnişi çabuk kınldı. Ör-
güt, cezaevinde-
küeredağdakikr
üzerindekibaskı-
yı gösteremedi"
diye konuştu.
Sıvas Madı-
mak katliamı hü-
kümlülerinden
29'u. gazetemiz
yazarları Uğur
Munıcu, Ahmet
Taner Kışlalı,
Muanımer Ak-
soy ve Bahriye
Cçoksuikastının
faıllerinin de ara-
laruıda bulundu-
ğu Umut Davası
sanıklanndan da
Mehmet AK Te-
kin,YusufKara-
kuş, Muzaffer
Dağdeviren, Fa-
Arınç
Yunus
Emre
Şöleni 'nde
TBMM Başkanı
BütentAnnç,
Manisa'nm Kula
ilçesine bağlı
\ unus Emre
Köyü'nde
düzenlenen
Yunus Emre'yi
Anma Şöleni'ne
katıldı. Şölen
kapsanıında
yapılan toplu
sünnet töreninde
çocuklann
\anma gjden
Annç çocuklara
saat hediye etti.
(Fotoğraf: AA)
Emniyet, uyuşturucu madde kullanıcılarmm profilini çıkardı
Batağm kaynağı eğitiııısizlik
tih Aydın ve .Mehmet Şahin
yasadan yararlanmak için
baş\oırdu. îçişleri Bakaru Ab-
dülkadir .Aksu, Umut ve Sı-
vas davası sanıklannın ya-
sadan yararlanmak için yap-
tıklan başvuru dosyasının
henüz kendilerine ulaşma-
dığını söyledi.
Yasadan yararlanıp yarar-
lanamayacaklanna ilişkın so-
ru üzerine, "Herkes dilekçe
vçrmehakkmasahiptir" dıyen
Aksu. "Dilekçe vermiş olma-
lan müracaat edenlerin hep-
sinin bu yasadan \ararlana-
cağı anlamına gebniyor. Yar-
gıçlar inceüyor. Onlann ala-
nı_ ben o alana girmekistemi-
yonıın" diye konuştu.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Gençliğı tehdit eden
uyuşturucu bataklığında her yıl
onlarca gencin yitirilmesinde,
eğitimsizlik, merak ve arkadaş
çevresi en önemli etken olarak
öne çıkıyor. Madde kullanıcıla-
nnın yüzde 57.1'ınin ilkokul,
yüzde 15.7'sinin ortaokul, yüz-
de 11.3'ünün ise lise mezunu
olduklan belirlendi. Kullanıcı-
ların >ıizde 1.9'unu ise yükse-
kokul mezunlan oluşruruyor.
Uyuşturucu madde kullanımı-
na başlama nedenlennde yüzde
40.7 ile ılk sırayı merak alırken
bunu yüzde 41.7 ile arkadaşlık
izlıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü,
Kaçakçıhk ve Organize Suçlar-
Ia Mücadele Daire Başkanlı-
ğı'nın, kayıtlara geçen madde
kullanıcılannın sosyo-ekono-
mik ve kültürel durumlannın
beürlenmesi amacıyla yaptığı
anketten çarpıcı sonuçlar çıktı.
Uyuşturucu madde kullanı-
mına başlama 16-30 yaş gru-
bunda yoğunlaşırken bunlarkul-
lanıcılann yüzde 72.7'sini oluş-
turuyor. 16 yaşından küçükle-
rin uyuşturucu maddeye başla-
yanlara oranı yüzde 9.5 olarak
belirlendi. Başlamanın 16-30
yaş grubunda yoğunlaşmasın-
da, iş-işsizlik, evlilik- boşanma
gibi etkerder ile gençlenn yaşa-
dığı yoğun duygusal ortamın et-
kili olduğu vurgulandı.
ğü ilın îstanbul olduğu belirlen-
di. Uyuşturucu madde kullanı-
mının evli kişilerde daha fazla
olduğu vurgulananraporda; kul-
lanıcılann yüzde 57.3 'ünün ev-
li, yüzde 37.4'ünün bekâr, yüz-
de 4.7'sinin de boşanmış oldu-
ğu belirtildi. Anket sonucuna
• Araştırma sonuçlanna göre madde kullanıcılannın
yüzde 57.1 'i ilkokul, yüzde 15. 7'si ortaokul, yüzde
11.3'ü ise lise mezunu. Uyuşturucu madde kuilanımına
başlama nedenlennde yüzde 40.7 ile ilk sırayı merak
alırken bunu yüzde 41.7 ile arkadaşlık izliyor.
2002 yılında kayda geçen kul-
Iamcılardan yüzde 98'ini erkek-
ler, yüzde 2'sini isekadınlaroluş-
turuyor.
îstanbul kokain lideri
Uyuştucu madde kullanıcıla-
nnın illere göre dağılımında, es-
rar kullanıcılan, yüzde 11 'lik
oranla Izmir'de yoğunlaşıyor.
Eroin kullanjcılannın yüzde 18'ı,
kokain kullanımından işlem ya-
pılanlann ise yüzde 82'si îstan-
bul'da yaşıyor. Uyuşturucu hap
kullanımuun en yoğun görüldü-
göre, uyuşturucu madde kulla-
nanlann eğitim düzeyinin dü-
şük olduğu da ortaya çıktı. Kul-
lanıcılann yüzde 57.1 'i ilkokul,
yüzde 15.7'si ortaokul, yüzde
11.3 'ü lise, yüzde 1.9'u ise yük-
sekokul mezunu. Kullarucılarda
okumayazma bilmeyenlerin ora-
nı ise 6.6.
Madde kullanıcılannın esrar
kullanımındayogunlaştığı. ero-
in ve kokain kullanımında ise
düşüş olduğu gözlendi.
Uyuşturucu ile tanışmanın da-
ha çok arkadaş gruplan aracılı-
ğıyla gerçekleştiğine dikkat çe-
kildı. Başlama nedenlennde yüz-
de 40.7 ile ilk sırayı merak alır-
ken bunu yüzde 41.7 ile arkadaş-
lık izlıyor. Sorunlara bağlı baş-
lama oranı yüzde 14.3 iken eğ-
lence amaçh başlama oranının
yüzde 3.3 olduğu belirtildi.
Uyuşturucu kullanıcılannın
çoğunun ailesinın olması, kulla-
nıma karşı yürütülecek önleme
çalışmalannda, aileye büyük gö-
rev yüklüyor. Kullanıcılann yüz-
de 83. 5'inin ailesinin olduğu
anlaşıldı.
Ailesinden ayn yaşayanlann
sayısında da önceki yıllara oran-
la artış gözlendi. Kullanıcılann
yüzde 84.6'sı aileleriyle birlik-
te yaşıyor. Kullanıcılann yüzde
52.9"unun düşük gelirli, yüzde
44.6'sının ise orta gelirli aile ya-
pısına sahip olduklan belirlen-
di. fş durumuna göre, düzensiz
çalışma ve iş yokluğunun mad-
de kuilanımına olanak tanıdığı
ya da madde kullanımı sonucu
kullamcılann işsizlik gibi so-
runlarla karşılaştğı vurgulandı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu,
Kurtuluş Savaşı'na dayanıyor. Birinci
Dünya Savaşı'nın sonunda yıkılan Os-
manlı Imparatorluğu'nu aralanndapay-
laşmayı amaçlayan Batılı devletlere kar-
şı yürütülen bağımsızlık mücadetesi, bu
ülke insanın hafızasında önemli bir yer
tutuyor.
Osmanlı Imparatoriuğu'nun Batılı dev-
letler karşısında 18. yüzyıldan itibaren
adım adım genlemesi, bölünüp toprak
kaybetmesi, Osmanlı aydınlannı mo-
demleşme arayışlarma itti. önce Osman-
lıcılık ve Islamcılık bilinciyle başlayan
akımlar giderek milli bir içerik kazandı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu bu
milli bilincin bir devlete dönüşmesidir.
Osmanlı, çok milliyetli, çok dinli bir
imparatorluktu. Milliyetçilik, önce Os-
manlı topraklannın Batı yakasında yani
BaBonlar'daortayaçıktı. Kapitalizmin ge-
lişmesi ve 'Paza?ekonomisinin ilk etki-
li olduğu yerler Osmanlının batısınday-
dı. Arka arkaya çıkan milli ayaklanma-
lar, Batlı büyük devletlerin ve Çarlık Rus-
yası'nın desteğiyle yeni yeni ulus dev-
letlerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Gerginliğin Altmdaki Dinamik
Osmanlı'nın son yüzyılının en önem-
li kaygısı sürekli toprak kaybetmekti.
Neredeyse her gün imparatorluğun bir
parçası elden gidiyordu. Türkiye Cum-
huriyeti'nin kurucusu Atatürk ve arka-
daşlan, işte bu kaygılann ve açmazla-
nn içinde bir ulus devletin kuruluşuna
önderiik ettiler.
Cumhuriyet'in bir kurtuluş savaşı son-
rası kurulması, utus devletin Anadoîu top-
raklannda sıkışıp kalmış bir millet tara-
fından inşa edilmesi, değişik ve çeliş-
meli bir ruh hali de yarattı. Osmanlı çok
dinli ve çok milliyetli bir imparatorluk-
tu, Türkiye Cumhuriyeti ise asıl olarak
bir dine ve bir millete mensup bir yapı
içinde gelişti.
Kuruluş döneminin kaygılan, endişe-
leri, bir ulus devlet yaratmanın dayattı-
ğızorunlu/uklar, bugünün dünyasından
çok farklı koşullann ürünüydü. 0 günü
bugünün ölçütleriyle yargılamak ve hü-
kümlere varmak doğru değildir. Cum-
huriyet'in Jakoben bir anlayış içinde
kurulup gelişmesi, belkı de birçok ulus
devletin kaçınılmaz kaderi olduğu gibi
Türklerin de kaderi oldu.
• • •
Ulus devleti kurarken gelişen milli-
yetçilik, farklı bir içeriğe sahipti. 0 mil-
liyetçilik, cemaatten millete geçişin ide-
olojisiydi ve Batı'daki burjuva devrim-
lerinin de bir anlamda içselleştirdiği bir
ideolojiydi. 0 gün neden demokrasi
yoktu, sorusunun bir anlamı olduğunu
sanmıyorum. Ne bunun toplumsal te-
meli, ne de üretici güçlerin gelişmişlik
düzeyi buna uygun değildi.
Avrupa'da ulus devletlerin kurulu-
şu, asıl olarak burjuva demokratik dev-
rimlerin ürünüydü. Bu nedenle Avru-
pa ülkelerinde çok partili anlayış daha
erken başladı. Fakat onun da yerine
oturması, kalıcı hale gelmesi çok za-
man aldı, çok da acıh oldu. Alman de-
mokrasisi 1930'ların sonunda bir faşist
kırılmayla yok oldu ve bu yok oluş, bir
dünya savaşını da beraberinde getir-
di. Italya'da faşist iktidar oluştu. Is-
panya, Portekiz, 1970'lenn ortalanna
kadar faşist yönetimler altındaydılar. Yu-
nanistan, askeri yönetimi yıkabilmek için
1970'lerin ortasını bekledi. Doğu Blo-
ku ise tek parti yönetimlerinden daha
yeni kurtuldu.
• • •
Bir ülkede demokrasinin gelişmesi
ve yerleşmesi kolay olmuyor. Her top-
lum kendi doğal mecrası içinde düşe kal-
ka kendisine bir yol buluyor. Türkiye,
1946'lardan bu yana parlamenter reji-
mi yaşatmaya ve geliştirmeye çalışan
ülkelerden birisi. Bu dönem içinde üç
askeri darbeyle yüz yüze geldi. Bu as-
keri darbeler, toplumda bir "kurtarıcı"
psikolojisi de yarattı. Komünizm, bölü-
cülükveşeriattehlikeleri bu dönemde-
ki askeri darbelerin temel itici gücüydü.
Avrupa Birliği'nin kurulmasıyla, Avru-
pa'da yeni bir kültür oluşuyor. Türkiye
de bu yeni kültürel ve sosyal oluşuma
katılmayı amaçlıyor. Geçmişte askeri
darbelerle, faşist darbelerie sarsılan bir-
çok Avrupa ülkesi artık çok partili ve çok
sesli demokrasiyi yaşatıp geliştirebile-
cek bir olgunluğa ulaştı. Sorunlar yok
mu? özellikte çalışanlar ve emekçiler açı-
sından Avrupa'da giderek artan bir hak
kaybından söz ediliyor.
Türkiye, işte bu sürecin hemen kıyı-
sında. Sarsıntılargeçiriyor. Şimdiye ka-
dartehlike olarak gösterilen siyasi akım-
lardan birisi tek başına hükümet kura-
cak güce ulaştı. Tehlike saptamasını
yapan kuvvet (ki bu çoğu zaman asker-
ler oldu) şimdi bu durumu endişeyle
karşıladığını belirtiyor. Tedbirin elden
bırakılmaması gerektiğini söylüyor.
Şunu görelim, Türkiye'nin savunma
ve güvenlik konsepti de değişiyor, teh-
like olarak kabul edilen kuvvetlerin si-
yasi yaklaşımlan da. Hiçbir şey eskisi
gibi değil. Fakat ciddi bir değişim dö-
neminin eşiğinde olmak, her şeyi yerin-
den oynatıyor. Fakat çaresi yok.. deği-
şim ihtiyacı bütün bu kaygılan aşabile-
cek ölçüde dinamik ve kaçınılmaz. Tür-
kiye Cumhuriyeti de diğer Avrupa ülke-
leri gibi demokratikfeşerek gelişecek.
ERDAL ATABEK
Barış Ama
Şerefiyle Olursa
"Şerefsiz barış" da var mıdır?
Elbette ki vardır. Eğer banş bir haksızlık üzerin-
de kurulmak isteniyorsa ve buna karşı çıkma ola-
nağı varken bu olanak kullanılmıyorsa, o barış "şe-
refsiz barış" olur. Bir toplumun varlığını. onurunu
ayaklar altına alan bir barış, elbette ki "şerefsiz
banş"X\r. Tarihte böyle sözde barışlar vardır, hiçbi-
risi de kalıcı olmamış, eskisinden çok daha kanlı
savaşlann nedeni olmuştur.
Bir insanın da, bir toplumun da haklannı çiğne-
yerek barış yapılmaz.
Barışın temeli adalettir.
Birtarafın çıkarları üzerine barış kurulamaz.
Barış, bütün taraflann çıkarları adaletle gözeti-
lerek kurulabilir.
Açgözlülük banşın düşmanıdır.
Bugün Amerika'yı yöneten Bush ve takımı, bü-
tün dünyayı Amerikan hegemonyası altına alma-
yı, "dünya barışı" olarak kabui ettirmeye çalışıyor.
Bush ve takımı, 11 Eylül saldırısını da "terörist-
Ieriyola getirmek" bahanesi ile kullanarak dünya-
ya yayılma planlarını uygulamaya çalışıyor. Afga-
nistan "teröristlehkoruyordu". Irak'aSaddam'ın
zulmünü öne sürerek saldınrken oraya özgürlük ge-
tirdiğini öne sürüyordu.
Amerikan yönetiminin elbette yeni hedefleri de
var: Amerika'nın ve çokuluslu şirketlerin çıkarlan-
nı bütün dünya ölçeğinde egemen konuma getir-
mek ve bütün dünyayı kontrol etmek.
Bu amaçlannı gerçekleştirirken kendi durumu-
nu örtecek payandalar arıyor. Türkiye, Ortadoğu
için bu payandaların en önemlısidir.
Amerika eğer Türkiye'yi Irak topraklarına soka-
bihrse, kendi askerinin karşılaştığı düşmanca ta-
vır kendi üzerinden kayacak, zaman içinde kendi
askeri çekilerek öteki ülkelerin askeri güçlerine yö-
nelecektir.
Amerika, bu destege karşılık olarak da ekono-
mik yardımını gösteriyor, bu desteği alamadığı tak-
dirde kendi desteğini çekmekle tehdit ediyor. Bun-
dan da önemli olarak Kuzey Irak'ta Kürt devleti ku-
rulması olasılığını masaya getiriyor.
TV programlarında görüşünü açıklayan Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan, "Irak'a asker gön-
dermekten yana olduğunu" açıklarken, asker gön-
dermeyi Irak'a gıden kamyon şoförleri ile karşılaş-
tınyor, "o kamyoncular canlı bomba mı" gibi ga-
rip bir soru soruyordu. Aslında o da bunların ayn
şeyler olduğunu elbette biliyordu ama kendi tara-
fında olup konuya aklı yatmayanlara üslubu için-
de mesaj gönderiyordu. Irak'a gidip dönen AKP
milletvekilleri de izlenimlerini açıklıyorlardı. Şimdi
gerçekleri görelim:
• ABD'nin Irak'a girerken öne sürdüğü gerekçe-
ler iflas etmiştir: Kitle imha silahlan bulunamamış-
tır, bulunacağı da yoktur. Irak halkının Saddam re-
jimi altında inim inim inleyip ABD askerierine "ya-
şayın kurtarıcılanmız" diye sanlacağı savı da çök-
müştür. Bunun yerine çok ciddi bir direniş ve ret
hareketi yayılmaktadır.
• ABD'nin Türk askerini istemesi hem Irak işga-
line uluslararası görüntü vermek içindir hem de müs-
lüman ülke askerlerini sokarak kendi üzerine yö-
nelik "işgalci nefreti"ri\ hafifletmeyi amaçlamakta-
dır.
• Iraklılar AKP milletvekillerine göre Türk aske-
rini istemekte ama Amerikan askerinin yanında
değil bağımsız birgüç olarak istemektedir. Türk as-
keri gittiği zaman böyle bir durum söz konusu ol-
mayacak, elbette Amerikan askerinin yanında yer
almış sayılacaktır.
• Amerika, biz ne yaparsak yapalım kendi çıkar-
larının gerektirdiği her şeyi yapacaktır.
Şimdi bütün bunlar ortadadururken, Türk aske-
rinin Irak'a gidip de Amerikan askerinin yanında yer
almasının "ulusal çıkariarla açıklaması olabilir mi?
Dünyada en kötü şey, haksızlık yapmak değil,
haksızlık yapanın yanında yer almaktır.
Yapılan haksızlık belki giderilebilirama haksızın
yanında yer almak asla bağışlanamaz.
"Ne yapalım, gücümüz yoktu, başka çare bu-
lamadık" mazeretinin arkasına hiç kimse, hiçbirtop-
lum, hiçbir ülke sığınamaz.
Hele de Atatürk'ün kurduğu Türkiye bu maze-
retin arkasına hıç sığınamaz.
Arka duvara Atatürk'ün fotoğrafını koymakla ol-
muyor bu işler.
e-mail.erdalatak superonljne.com
Faks:0212-5139098
Cevreciler basvurdu
Gökova ihalesi
yargıya taşmdı
OZCANOZGLTR
MIĞLA - Çe\Te ve
Orman Bakanhğı'nca
Öztürk Mutfak Inşaat
Turizm Ticaret AŞ'ye
210mılyarTL'yel0yıl-
lığına ihale edilen Gö-
kova Ormaniçi Dinlen-
me Yeri ihalesinde yü-
rütmenin durdurulması
istendi. Muğla Idare
Mahkemesi'ne başvu-
ran Gökova Sürekli Ey-
lem Kurulu üyelerinden
G»'e Cön, uygulama\ı
"Açıkça çe\re kaöiamr
olarak nitelendirerek yü-
rütmenin durdurulma-
ması halinde. "Bu açık
katfanunsonuriusukim
olacak" diye sordu.
Avukat SabahatAykm
tarafından hazırlanıp
Muğla Idare Mahkeme-
si'ne verilen dilekçede,
söz konusu ihalenin ana-
yasa hükümleri ile 2872
sayılı Çevre Yasası'na
ve 2873 sayılı Milli Park-
lar Yasası'na avkın oldu-
ğu savunularak "thale
şartnamesiincelendigin-
de oklukça masum \eya-
rarb gibi görünen bu gi-
rişimin çevrekatfianuna
hazırhkwbinlerce\lu|-
lahnın ve ülkemizin in-
sanlannın da bu doğa
harikası ortanıdan ve
onun olanaklarından
mahrumcdJkfiöininaçık
göster^adir" denıldi.
Dava dilekçesinin
mahkemeye verilmesi-
nin ardından açıklama-
da bulunan Gaye Cön
şunlan söyledi:
"SaynurGelendost j *
larca Gökova'nm ternıik
santraDartaranmlantah-
ribinin önlenmesi için
mücadeleverdi. Halikar-
nas Balıkçısı Cevat Şa-
kir Kabaağaçh'ya 'Ro-
ma'ji gör de öf derler,
Gökova'yı gör de yaşa"
dedirten bu cennetin tah-
ribinin önlenmesi içinge-
rekirse Avrupa Insan
HakJan Mahkemesi'ne
kadar gideceğiz.''