Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EYLÜL2003PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H i J v U 1 1 f_Jİ?JX ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ŞlRKETLER
• G1LLETTE ın
işletme sponsorluğunu
üstlendiğı Türkiye
Eğitim Gönüllüleri
Vakfı'nuı gezici öğrenim
birimi Ateşböceği, 3
ayda bin çocuğa eğitim
verdi.
• TUKA$. diyabee
hastalan ve diyet
yapanlar için, enerjisi
diğer reçellere göre
yüzde 60 azaltılmış. yeni
ürünü diyabetik
böğürtlen ve ahududu
reçelini pazara sundu.
• PENAR, portakal
suyunda tazelik ve
doğallık arayanlar için,
yüzde yüz saf portakal
sulannı 1 litrelik ve 250
cc'lik ambalajıyla
tüketicılerle
buluşturuyor.
• ELOCTROLUX,
gelıştirdiğı EMS 2840 S
mikrodaJga fınnı ile
pişirme özelliklerinin
yanı sıra ısıtma, ılık
muhafaza etme ve ızgara
fonksiyonlan ile
mutfakta geçirilen
zamanı kısaltıyor.
• BOSSHLGOBOSS,
2003 sonbahar kış
koleksiyonundaki
kıyafetler, şık ile sportif,
erkeksi ile kadınsı.
parlak ve mat
kumaşlann bir arada
kullanıldığı zıt detaylar
ile dikkat çekiyor.
• TEFFANY, yazın son
aylanna girerken
rengârenk seçenekierden
oluşan koleksiyonlannda
yüzde 50 indirim ve dört
aksit olanağı sunuyor.
| ORİFLAME, Instant
Sun serisi ile dört
roevsim doğal
rörünümlü bronzluğa
iahip olmak isteyenier
ıcin olanak sağlıyor.
| SCHVVARZKOPFun
aç şekıllendirme
•narkası Osis, ayçıçeği
HÜ içeren yeni ürünü
Vlagic ile saçlara sağlıklı
•e yoğun bir parlaklık
Ktıriyor.
• AKMİNA,
foğal maden suyunun
* çeriğini mey\e
ezzetleriyle
•jnginleştirerek
raden suyu sektörüne
arklı seçenekler
oıuyor.
INATURAL
vOZMETİK
îenmeyen tüylerin
?k edilmesi için
atnamen bitki
derinden oluşan doğal
TÛrüngeliştirdi.
Î:o-Der isimli epilasyon
rsmı ile zayıf tüylerin
ııkaç seansta, güçlü
cyleri ise 7-8 seansta
tfcisiz hale getiriyor.
lyler, ağda, cımbız.
oiine vs. ile
rndıktan sonra
arülerek kullanılan
İio-Der. kıl kökJerine
tftz ederek kurumasını
ağlıyor ve yeniden
imasına engel oluyor.
TKy büyük sermaye gerektirmeyen iş olanaklanyla köylünün düşlerini gerçekleştiriyor
Küçükamabüyülübir elKERtVI ÜLKER
Çıftçi ve köylüye ek kaynak, ış bul-
makta zorlananlara çalışma alanlan ya-
ratan. kadınlan üretime katan Türkiye
Kalkınma Vakfi'nın (TKV) hedeflere
ulaşan projeleri, olumsuz koşullarda da-
yanışmanın önemını bir kez daha orta-
ya koydu. En büyük sıkıntısı yatınma
kaynak bulamamak ve işsizlik olan bu-
günün Türkiyesi'nde TKY ancılıktan
bağcılığa, dokumadan hayvan yetiştin-
cilığine, geniş yelpazedeki projele-
riyle başannın adı oldu.
TKV çalışmalannı insan kay-
naklannm geliştirilmesi, gelir
getinci etkinlilder, kırsal kre-
di. doğal kaynakJann sürdü-
rülebiJir kullanımına yöne-
lik uygulamalarla belırliyor.
1969 yılında bir grup çıftçi
tarafından kurulan vakfin,
kırsal kesimin kalkınması-
na yönelik çalıştığını söy-
leyen TKV'nin müdürü *-'
ÖnderTopaç,kamuyaran- *"
na çalışan vakfin özel, an-
cak kâr amacı gütmeyen bir
kalkınma kuruluşu olduğunu
belirttı.
Kırsal kredl
Insanlann gelirlerini arttırmanın,
onJann vaşam düzeylerini ıyıleştirme-
de belirleyici bir adım olduğuna inan-
dıklannı belırten Topaç, bu amaçla hay-
vancılık, kılim ve halı dokumacılığı,
sebze ve meyve üretimi, tatlı su alaba-
lığı üretimi gibi bırçok alanda gelir ge-
tirici çalışmalar yapıldığmı söyledi.
TKV'nın kırsal kredi programımn öz-
gün yanı, yerel gelenekJere uygun seçe-
nekJi geri ödeme sıstemi. Burada, gerek-
tiğınde geleneksel faiz ödemesi ortadan
kaJdınlarak, kullanılan kredi ailenin ger-
çekleştirdiği üretimin bir bölümüyle ay-
ni (üreticı, kredinin karşılığını ürünüy-
le ödüyor) olarak geri ödenebiliyor.
2000'de TKV'nın açtığı kredilerin dolar
cinsinden değeri 2.4 milyon dolar. Kre-
dilenn geri dönme oranı yüzde 95'i bu-
luyor. Bu da TKV'nin saha ile yakın
bağlannı koruduğunu ve kredi alanlar
açısından somut getiriler sağlayan takip
• 196O'lı yıllarda bir grup çiftçinin kurduğu Türkiye Kalkınma
Vakfı ancılıktan bağcılığa, dokumadan hayvan yetiştiriciliğine.
geniş yelpazedeki projeleriyle geçinmekte zorlananlara ek kaynak,
işsizlere iş alanı yaratırken kadınlan da üretime katıyor.
işlerinin başansını
gösteriyor.
Yerel ve ülke çapındaki örgütlenme-
leriyle, bırçok bölgede çok çeşitli pro-
jeler uygulayan TKVnın çalışanlan,
profesyonel yöneticilerden, uzmanlar-
dan ve çoğu aynı zamanda yayıncı ola-
rak görev yapan teknisyenlerden oluşu-
yor. Döner sermayeli şirketleriyle kay-
nak yaratabilen TKV, aynca uluslarara-
sı kıiruluşlarla da işbirliği ıçinde çalışı-
yor. Isviçre Kalkınma ve işbirliği Kuru-
luşu (S\viss Agency for Development
and Cooperation-SDC) ile birlikte 5 ay-
n proje bölgesinde köy düzeyınde kır-
sal kalkınma çalışmalan yü-
rütülüyor. Aynca Alman Teknik İşbirli-
ği Kuruluşu (GTZ) ile Gümüşhane yö-
resinde "Türkhe'nin Kırsal Kesimlerin-
de Gefir Getinci OnJemler" projesi uy-
gulanıyor.
Vakfin eğitim çalışmalan arasmda,
UNICEFIe sürdürdüğü "Genç kızlar
için açık ilköğretimi tamamlama proje-
si", LTuslararası Çalışma Örgütü (ILO)
ile gerçekleştırdıği "Çocuk işeüiğinin ön-
lenmesi uluslararası programT. AB'yle
sürdürdüğü "Kadınlannistihdamıvege-
Ur getinci ctkinükleri için oıtak eğitim
progranu" gibı etkinlikler de var.
Ancılıktan
dokumacılığa
TKV'nin gelir getirici etkinlikleri
arasında tanm ve hayvancılık
faaliyetleri ağırlığı oluşturuyor. Kovan
ve temel malzemeleri binlerce kişiye
dağıtan Vakıf, ana an üretim
merkezlerinde yılda ortalama 60 bin
ana an üretiyor ve ancılara dağrtıyor.
Türkiye'deki an üretiminin yüzde 6O'ı
bu ağ içinde gerçekleştirilirken
zahmetsiz ve fazla bir yatınm ücreti
gerektirmeyen ancılık işsizler için
umut oldu. TKV Türkiye'de ilk tecritli
kovan ve an sağlığını korumada ilk
ruhsatlı Varroa (an biti) ilacının
! üretimini gerçekleştirdi. Vakıf, Teknik
Ancılık dergisi ile akademik nitelikli
ilk uluslararası ancılık dergisi, Melli
Fera'yı yayımlıyor. TKV aynca, 25
yıl kadar önce başlayan dokumacılık
programı ile kadının toplumsal
statüsünü iyileştirmeyi amaçlıyor.
Bugün TKV'nin Van, Diyarbakır ve
Kayseri bölgelerinde uygulanan
programlanna katılan kadın sayısı 500
civannda. Ailelerin daha az sayıda
ama daha üstün nitelikte hayvan
besleyerek gelirlerini arttırmayı
amaçlayan hayvancılık kapsanunda da
TKV; yayım ve kırsal kredi desteği
saglıyor. Ote yandan TKV tarafindan
eğitilen ve örgütlenen küçük çiftçiler,
topluluk olarak Türkiye'de pazarlanan
her beş tavuktan birini üretiyor.
TKV'nin küçük ürenciler için gelir
getirici ilk projesi olan tavukçuluk,
70'li yıllann başlannda Tarsus'ta
başlayarak Türkiye geneline yayıldı.
Türkiye'nin en büyük beyaz et
üreticisi olan ,
Köy-Tür, 1985yıhnda
TKV'nin öncülüğünde kuruldu.
Üretim sistemi, tek tek bölgesel
birimler bazında, çoğunluğu küçük
çiftçi olan 3.000 üreticiden oluşan bir
ağ şeklinde örgütlendi. Bu üreticilerin
1.000'i aynı zamanda Köy-Tür'ün
hissedarlan dunımunda. TKV'nin
uyguladığı sistem, vakfin sağladığı
krediler ile çiftçinin kendi kümesini
kurmasını sağljyor.
Tüıidye, üzümde dünya 6'ncısıDünya üzüm üretimininyüzde 6'sını gerçekJeştirerek 6'ncı sıradayeralan Türkiye, geçenyılki dünya üzüm
ihracatının dayüzde 3 'ünügerçekleştirdi. thracattan elde edilen gelir isegeçenyıl 30 milyon dolara ulaştı.
ANKARA(ANKA)- Türki-
ye, üzüm üretimi ve ihracatın-
da dünyanın sayılı ülkeleri ara-
sında yer aldı.
Dış Ticaret Müsteşarlı-
ğı'ndan yapılan açıklamada,
geçen yıl 61 milyon ton olan
dünya üzüm üretimının yüzde
6'sına denk gelen 3.6 milyon
tonunun Türkiye'de üretıldiği
belirrildi. Üretimde 7.8 milyon
ton ile îtalya dünya sıralama-
sında birinci olurken Türkiye
altincı sırada yer aldı.
Türkiye geçen yıl taze üzüm
ihracatında da önemli pay aldı.
Geçen yıl 71 bin ton olan taze
üzüm ihracatı, dünyadaki 2.5
milyon tonluk toplam ihracatın
yüzde 2.8'ine denk geldi.
Üzüm ihracatmdan elde edilen
gelir ise 1996 yılındakı 15.5
milyon dolarlık düzeyınden ge-
çen yıl 30 milyon dolara ulaş-
tı. Türkiye geçen yılki taze
üzüm ihracatının yüzde 24"ünü
Almanya'ya, yüzde 12.5'ıni
Avusturya'ya, yüzde 8.5'ıni ise
Hollanda'ya yaptı.
Bu arada, Almanya'da bazı
yayın organlannda çıkan ve
Türkiye'nin ihraç ettiği taze
üzümlerde ilaç kalıntısına rast-
landığı yolundakı haberlerin
gerçeği yansıtmadığı belirtildı.
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın
açıklamasında, AB'dekı itha-
T
retici, gloksan hastahğı ile boğuşuyor
ABİDÎN YAĞMUR
MERSÎN - Mersmde
üreticiler üzümlerine bu-
laşan Amerikan kökenli
gloksan" hastahğı nede-
niyle zor durumda. Önceki
yıllarda 200-300 ton üzüm alı-
nabilen tarlalar şimdi boş duru-
yor. Üzüm üreticilerinden Çele-
bi Köyü Muhtan Alaaddin Kıbçiar,
3 yıl önce Amerika'da göriilen ve
kısa sürede tüm dünyaya yayılan
hastalığın, üretimin yüzde 80 ora-
nında düşmesine yol açtığına dık-
kat çektı.
Kılıçlar. "Bizdahaönceleritaıia-
Janmızdan 200-300 ton ürün alabi-
byorduk. Şimdi alctağmuz üzüm sa-
dece30ron."dedi.
latçı kuruluşlann bağımsız la-
boratuvarlara yaptırdıklan ana-
lizlerin de bunu ortaya koydu-
ğu vurgulandı.
Öte yandan Doğu Karade-
niz'de yetişen ve halk arasında
kokulu üzüm olarak anılan isa-
bella üzümünden yapılan şarap
piyasaya sunuldu.
Yaklaşık 5 yıldır süren çalış-
ma sonucu isabella üzümünden
ürettiği ve "Süren Karası" ile
"Süren Şah" adını verdiği şa-
raplan düzenlediği basın top-
lantisuıda tanıtan Ahmet Coş-
kun, isabella üzümünden üret-
tiği şarabın ünlü Fransız şarap-
lannı aratmayacak kalitede ol-
duğunu iddia etti.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Yedincisi...
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Ekonomi
Kongresi haftasonu, cumartesi başlıyor. Dile kolay,
uluslararası nrteliktaşıyan kongrelerin, bu yıl, yedin-
cisi yapılıyor. Dört gün sürecek olan kongrede, yer-
li ve yabancı bilim insanlan ekonomi tartışacaklar.
• • •
Kongre, ülkemizde, ünıversitelerin, şimdiki du-
rumlarına göre, çok daha aşırı bir biçimde siyase-
tin oyuncağı yapılmak istendiği; bilimsel özgürlük,
üniversite özerkliği ve demokratik katılım gibi kav-
ramlann hiçe sayıldığı; eğitimsizliğin ve kültürsüz-
lüğün değer kazandığı günlerde toplanıyor. Hükü-
met, üniversiteleri ezmeye uğraşıyor; bilim insanla-
n da buna karşı en doğru olanı yapıyor: inadına bi-
lim diyor; bilimsel üretim yapıyor.
• • •
öncelikle, Kongre Düzenleme Kurulu üyeleri Al-
per Güzel, Erdal Özmen ve Erol Taymaz'ın kut-
lanması gerekiyor. ODTÜ Ekonomi Bölümü öğre-
tim üyesi olan bu üç seçkin bilim insanı, kongreyi,
yedi yıl boyunca, her yıl daha da yükselen bir ba-
şarı ile düzenliyor. Kurul yardımcılan, M. Yeşim
Köksal, Müge Ant; Seçil Kaya, Yılmaz Kılıçars-
lan ve Yeşim Üçdoğruk'un süregelen çabalannın
da göz ardı edilmesi haksızlık olur.
ODTÜ ekonomi kongrelerinin çok önemli özellik-
leri var. Bunlann başında, bilimsel kaynaşma deni-
lebilecek birsüreç geliyor. Katılımcılann farklılığı bu
sürecin esasıdır. Büyük bölümü, dünyanın dört bir
yanından gelen yabancı olan ve toplamı 500'ü ge-
çen etkin katılımcılann bilimsel katkıları, herkese
açık oturumlarda tartışılacaktır. Yerli bilim insanla-
nnı üç ana gruba ayırma olanağı var: Büyükkent üni-
versitelerinde çalışanlar; taşra ünıversitelerinde gö-
rev yapanlar ve ekonomi yönetimınin üst düzey bü-
rokratian.
Bu yüksek katılım çeşitliliği, önemli bir işlev gö-
rüyor: oturumlarda, ekonomi bilımindeki kuramsal
gelişmeler kadar uygulamalar da ele alınıyor; tartı-
şılıyor. Böylelikle, kuram ile uygulamanın dengeli
biçimde kaynaşması sağlanıyor. Oturum konulan-
nın olabildiğince yaygın tutulduğu dikkat çekiyor;
en soyut kuramsal ile en güncel uygulamalann; ulu-
sal ile küresel dinamiklerin; sözel ile sayısalın iç içe
geçtiği bir konular sepetinin örüldüğü görülüyor.
Bunun kadar önemli olan, yerli katılımcılann coğ-
rafi dağılımının sağladığı açılımlardır. En uçtan baş-
layalım; büyük kentlerin dışında, çok büyük biröz-
veriyle bilimsel çalışma yapmaya çalışan insanlar,
ODTÜ'de, hem ülkemizin büyük kentlerindeki üni-
versitelerde görev yapan araştırmacılar ve bürok-
ratlarla, hem de uluslararası üne sahip iktisatçılar-
la, dört gün boyunca birlikte oluyor. Değişik kesim-
lerden iktisatçılar, birbirlerinin çalışmalannı karşılık-
lı olarak yakından izleme olanağı buluyor; en son
bilimsel gelişmeleri duyumsamanın özgüvenini ka-
zanıyor; etkiliyor ve etkileniyor; öğreniyor ve öğre-
tiyor.
Kongre çerçevesinde iki ek konuya değinılmeli-
dir.
Bunlardan birincisi meslek örgütlenmesiyle ilgili-
dir. Ülkemizde, yasalarla oluşturulan TOBB ya da
TMMOB bir yana bırakılırsa meslek örgütlerinin olu-
şamadığı görülmektedir. Ülkemizde, örneğin, eko-
nomi ile uğraşanlan, yani, bu işi meslek edinenle-
rin üye olabildiği ya da olabileceği kapsamlı bir ik-
tisatçılar biriiği yoktur. Geçmişte bu yöndeki girişim-
ler, düşünsel çatışmalar nedeniyle başansız kalmış-
tır. Kimi fakülte mezunlarının dernekleri ise olduk-
ça başanlı çalışmalar yapıyor. Yapılması gereken,
bir an önce, Türkiye İktisatçılar Biriiği gibi bir örgüt-
lenmeye gitmektir. Türkiye bu konuda gerçekten
geri kalmıştır. Ve bu geri kalmışlıktan kurtulmanın
zamanı çoktan gelmiştir.
Ikinci nokta, kongrenin, özellikle güncel konula-
ra ilişkin bölümlerinin kamuoyuna tam olarak yan-
sıtılmasıdır. Böyle bir yansıtma, önemli bir gereksi-
nim olan, bilimsel çalışmalann toplumsallaşmasını
sağlayan bir etken olabilir. Bunun gerçekieşmesi
için, basın-yayın kurum ve kuruluşlarîriın kongre
çalışmalannı en yaygın biçimde kamuoyunayansıt-
maları gerekir. Kongre konulan, toplum için, basın-
yayının öne çıkardığı pek çok konudan çok daha
yaşamsaldır.
• • •
Bugün 1 Eylül; Dünya Banş Günü'dür. Dünyanın
kalıcı bir banşa susamışlığının her gün biraz daha
arttığı birdönemden geçiliyor. Türkiye kamuoyu, her
türiü sömürü aracı kullanılarak, savaş çığırtkanları-
nın ve onlann patronlannın çıkarları için Irak'a as-
ker gönderilmesine hazırianmak isteniyor. Banş
severierin çok daha duyarlı olmaları gerekiyor.
yakup (' metu.edu.tr
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyftr.net
Irak'a asker gönderilmesine karşı çıkanla-
nn ne kadar haklı olduğu, geçen hafta, bir
kez daha kanıtlandı. Savaştan sonra ölen
koalisyon askerlerinin sayısının savaş sıra-
sında ölenleri geçmesi, sembolik öneme sa-
hipti ama, Şii dini liderlerinden Ayetullah
Muhammed Bekir El Hakim'in bir bomba-
lı saldında öldürülmesi Irak'ın geleceği açı-
sından stratejik bir gelişmeydi. Hakim'in ölü-
mü ABD'nin başlattığı kaosun giderek daha
da derinleşeceğini gösteriyor. Bu kaosa as-
ker göndermek, jeo-stratejik bir hata olma-
sı bir yana, askerleri bir kıyma makinesinin
içine atmak anlamına gelmeyecek mi?
Tlmsah göz yaşları
Hani madalyonun iki yüzü de var derlerler
ya, işte öyle bir şeydi, geçen hafta Şii liderin
ölümüne neden olan bombalı saldın. Madal-
yonun bir yüzünde, CNN, New York Times,
Washington Post; Ingirtere'de Times, The
Observer; Fransa'da Figaro, Le Monde;
Almanya'da Spiegel vb gazetelerin yorum-
lan var. Koalisyon temsildlerinin yaptığı açık-
lamalara bakarak bir anlamda "resmi yo-
rum" da diyebileceğimiz bu yaklaşımlara
göre Hakim'in öldürülmesi ABD'nin Irak'ta
bir düzen kurma çabalanna büyük bir dar-
be vurdu; Irak'ta kaos amaçlayan güçlerin
etkisinin arttığını kanıtladı. Pentagon'un
yaptığı açıklamada "Bu, Saddam'ın ger-
çekleştirdiği ve Iraklılan birbirine düşür-
meyi amaçlayan bir saldırıdır? Ülkenin iç
bütünlüğünü yıkmayı amaçlıyor" deniyor.
Dış ışleri Bakanı Povvell'e göre de "Irak hal-
kına ve uluslararası topluluğa yönelik al-
çakça bir saldın" (The New York Times
30/08). Prokonsül Bremer'ın, Ingiliz
sözcüsü, Charles Heatly de yaptığı
açıklamada "Bunların amacı kaos
yaratmaktır" dedi (The Observer,
31/08). Iran Devlet Başkanı Yardımcı-
sı Muhammet Ali Abtahi'nin demecıyse bi-
raz daha farklıydı. Abtahiye göre "Onun (Ha-
kim-E.Y.) şahadetinden en çok yararlana-
cak olanlar, istikrarlı ve bağımsız bir Iran
istemeyenlerdir'' (VVashington Post)(abç)
Eğer. bu demeçlerin aslında "timsah
göz yaşlan" olduğunu görmezden gelme-
yi başarabilirsek, ilk bakışta, haklı olduklan-
nı düşünebilıriz. Gerçekten de Hakim'in kim-
liğinde ABD çok önemli bir işbiriikçi
kaybetti. Irak'ta nüfusun yüzde 60'ını
oluşturan Şiilerin önemli dini liderle-
rinden olan Hakim, Iran'dan sürgün-
den döndükten sonra, Islam cumhu-
riyeti yerine daha çoğulcu bir yöne-
timden yana olduğunu vurgulamaya
başladı. ABD'nin bir an evvel gitmesi-
ni istemekle birlikte silahlı direnişe kar-
şı çıktı. Hatta, kendi dini fraksiyonuna
ait Bedir isimli milis gruplannın başı
olan kardeşi Abdül Aziz Hakim'in
(The Guardian), ABD'nin seçtiği Irak
Yönetim Konseyi'ne girmesine izin
vererek, ABD'nin Irak'ta yeni bir düzen
kurma iddialannı kabul ettiğini göster-
di.
Üstelik Bekir Hakim, militan bir biçimde
ABD işgaline karşı çıkan, bir Mehdi ordusu
adı a/tında hızla örgütlenen, Yönetici kon-
seydeki diğer Şiileri (Hakim'in kardeşi vb..)
Siyonist işbiriikçi ilan eden diğer Şii lider
Sadr'a karşı da bir denge unsuru oluşturu-
yordu. ABD ile Şii nüfusun bir kesimi arasın-
Irak'ta Kaos
da köprü olmasının yanı sıra, kardeşi aracı-
lığıyla yönetime de katılan Bekir Hakim'in,
önemli bir özelliği daha vardı. Hakim, ABD
ile Iran arasındaki dolaysız bağlantıydı, istih-
barat ve analiz sitesi Stratfor'un deyışiyle
iran'ın adamıydı.
Madalyonun öbür yüzü
Bu saptamalardan hareketle yapılan yo-
rumlara göre Hakim'in ölümünden, Sad-
dam'ın gittikçe güçlenen örgütlenmesi so-
rumluydu; suikast Saddam'ın büyük planı-
nın bir parçasıydı. Arap dünyasının her ye-
rinden gelen militanlann ABD'ye karşı baş-
lattıklan bir Cihat söz konusuydu. Bu bağ-
lamda, laik Baas ile şeriatçı militanlar arasın-
da bir işbirliği oluşuyordu. Gelenlerin te-
rorizm bilgisi, Saddam'ın silah ve para-
sı vardı vb.. (Observer) Patlamanın he-
men arkas/ndan bu güne kadar Irak'ta
görülmemiş bir beceriyle ve mucizevi bir
biçimde yakalanan dört zanlının hemen ko-
nuşarak El Kaide ile bağlan olduğunu itiraf
etmeleri de zaten bunlan kanıtlıyordu (CNN)
Yukanda işaret ettiğim gibi bunlar akla ya-
kın yorumlamalar. Ancak bu akla yakınlık,
aslında iki varsayımdan kaynaklanıyor. Birin-
cisi, ABD Irak'ta demokratik bir düzen kur-
maya çalışryorama.. bu düzenden çıkan ol-
mayan Baas artıkları ve ABD düşmanı Müs-
lüman fanatik militanlar (entemasyo-
naller) bu projeyi sabote etmeye ça-
lışıyorlar. ikincisi nüfusun çoğunluğu-
nu oluşturan ŞiilerABD'nin Saddam'ı
devirmiş olmasından memnun, ABD
projesini destekliyor Düzen kurulduk-
ça Sünniler de ABD'yi destekJeyecek.
Ancak, bu iki varsayımı, neden
ABD'nin bugüne kadar, Bağdat'ta bi-
le en temel belediye hizmetlerini res-
tore edemediğine (I. Körfez Sava-
şı'nın ardından Saddam rejimi kısa bir
süre ıçinde bu işi becermişti) ilişkin
kuşkularia birlikte sorgularsak, başka
bir görüntü, diğer bir deyişle madal-
yonun öbür yüzü ortaya çıkan Sakın,
Bekir Hakim'in ölümünden en çok
yararlanacak olan taraf ABD olmasın?
Gerçekten de, şu ana kadar elimizde olan
bilgiîer, Bekir Hakim'in öldürülmesiyle birlik-
te ABD'ye yeni manevra alanlan kazandıra-
cak bırçok sürecin birden harekete geçmiş
olabileceğini düşündürüyor. Işgal başladık-
tan sonra, ABD açısından en korkulu senar-
yo, direnişe Sünni'lerin yanı sıra Şiilenn de
katılmasıydı. Şimdi, bu olasılık, Hakim'in öl-
dürülmesinden ilk anda Saddam sorumlu
tutulduğundan, uzun bir süre için ortadan
kalktı. Yakalanan ve suçunu itiraf edenlerin
El Kaide, dolayısıyla Vahabi bağlantısı, Su-
udi rejimini de töhmet altına soktu. İkincisi,
açıkça söylenmese bıle (ki ABD ve Ingiliz ga-
zeteleri söylemeye başladılarbile) militan Şii
kesimin lideri Sadr, geçmişte Hakim'in kar-
deşini, Yönetici Konseye katıldığı için Siyo-
nist işbiriikçi olmakla suçladığından zan al-
tında kalacak, dolayısıyla Şii direnişi ıçinde
kuşku ve güvensizlik, belki de bölünme, hat-
ta iç savaş gündeme gelebilecek. Bu savaş
çıkarsa, Hakim'in kesimi ABD'ye daha da
yanaşacak ve böylece ABD direnişi bastır-
mak için aradığı yerli güce kavuşmuş olacak.
Hakim, İran'ın adamıydı, ABD ile işbirliği ya-
pıyordu ama her iki kesim karşısında bir ba-
ğımsızlığı vardı. Şimdi yerine geçen kardeşi
Yönetici Konsey üyesi ve Iran'da kurulmuş,
Bedir milislerinin başı. Hem ABD'ye hem de
Iran'a çok daha sıkı bağlarta bağlı.
Şimdi, madalyonun bu yüzündekilere ba-
karak, "Bekir Hakim'in öldürülmesiyle bir-
likte ABD'nin (Şii cemaati içinde birilerinin
ileri sürdüğü gibi bu cinayetin doğrudan
sorumlusu olmasa bile) tüm bu çelişkileri
kendi gereksinimierine göre yönlendirebi-
lecek, herkesi herkesle savaştırarak, tüm
bu güçler kendilerini tüketene, Irak sosyal
formasyonu birulus refleksini olanaksız kı-
lacak bir düzeyde tahrip olana kadar ka-
osun üzerinde yüzerek bekleyebilecek bir
konuma yükseldi" diyemez miyiz? Bu ka-
osun içine asker göndermek de bir cinayet
olmayacak mı?