Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EYLÜL 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JV LJ I_j J. LJ M\ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
Lükiis Hayat Kıbrıs'ta
• Kültür Servisi - 2003-2004 tiyatro
sezonunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Şehır Tıyatrolan'nda 20. yılını kutlayacak olan
Ekrem Reşit Rey - Cemal Reşıt Rey kardeşlerin
'Lüküs Hayaf opereti. Kuzey Kıbns Türk
Cumhunyeti Kültür ve Mılli Eğitim
Bakanlığrnın davetlisi olarak Kıbns tumesine
çıktı. Türk tiyatro tarihinin mihenk taşlanndan
olan 'Lüküs Hayat' opereti, Türkiye'nin
Cumhunyet sonrası değişımıne tanıkJık
ederken, sonradan görme ınsanlann Batılılaşma
hevesıru komik ve sıcak bir üslupla anlatıyor.
Haldun Dormen'in sahneye koyduğu oyun
bugün saat 20.30'da Girne Kalesi'nde, 3 Eylül
Çarşamba ise saat 20.30'da Magosa Othello
Kalesi'nde sahnelenecek. Oyunda, Zihni
Göktay, Funda Postacı. Ali Berge, Şenay
Saçbüker. Sezai Aydın, Aslı Seçkin, Ali
Karagöz, Oya Palay. Bilge Zobu, Sibel
Topaloğlu, Savaş Barutçu. Vildan Türkbaş,
Ya\ıız Şeker, Betül Kızılok. Kutay
Kırşehirlıoğlu, Güneş Han, Selçuk Yüksel,
Emrah Özertem, Caner Çandarlı, Kosta
Kortıdis. Melahat Abbasova ve Deftıe Gürmen
rol alıyor.
Zeugma'da farklı mozaikler
• GAZİANTEP (AA) - Gaziantep'ın Nizip
ilçesinde Fırat Nehn kıyısında bulunan Zeugma
antik kentinde bulunan Dionisos Villası ve kıyı
şeridinde yapılan kazı ve restorasyon
çalışmalan sırasında bırkaç yenı farklı mozaik
ve figür bulundu. Dionisos Villasf nda
restorasyon çalışmalannın devam ettiğini,
restorasyon sırasında, şaraplann saklandığı bır
kuyu ile yenı bir su çeşmesinin ortaya
çıkanldığını ifade eden yetkıliler. daha önceki
yıllarda kaçak kazı sırasında yapılan bir
bölümde yeni bir odanın bulunduğunun tespit
edildığını. ancak bu odanın ortaya çıkanlması
için henüz çalışmalara başlanmadığını
bildirdıler. Yetkililer, kazılar sırasında bulunan
mozaik ve figürlerde kimlerin betimlendiğinin
belirlenmesı amacıyla 'adlandırma'
çalışmasının da sürdüğünü, son kurtarma
kazılannda bulunan mozaiklerin tarihi ve
kimlere aıt olduğunun belirlenmesinin ardından
kamuoyuna net bır açıklama yapılacağını
kaydettiler.
Müziğin bukalemım adamı
• Kültür Servisi - Kariyeri boyunca; tarzını,
müziğini her yeni albümüyle bırlikte yenileyen
David Bowie'nin son çalışması "Reality',
Columbia etiketiyle bu ayın sonunda satışa
çıkacak. 9 yepyenı Bovvıe parçasından oluşan
albümde 2 tane de cover parça yer alıyor:
Jonathan Rıchman tarafından yazılan ve
orijinalini 'The Modern Lovers'ın yorumladığı
'Pablo Picasso' ve George Harrison bestesi
'Try Some. Buy Some'. Ekim ayından itibaren
uzun bir ara verecek ve Avrupa turnesine
çıkacak olan sanatçı, yeni albümü 'Reality'yi,
digital şekilde sinemalarda bir konserle
dünyaya tanıtıyor. 8 Eylül'de Londra'da
gerçekleşecek projede; sanatçı interaktif bir
ortamda hayranlanyla sohbet edecek. yepyeni
şarkılannı ve unutulmaz klasiklerini
seslendirecek. 90 dakikalık gösten. uydu
aracılığıyla tüm dünyada belirlenen
sinemalarda izlenebilecek.
Ataol Behramoğlu şir dinletileri
• Kültür Servisi - Şaır Ataol Behramoğlu
okurlarla 2, 3 ve 4 Eylül tarihlennde sunacağı
şiir dinletileriyle buluşacak. Behramoğlu bu
kapsamda 2 Eylül Salı günü saat 21 .OO'de
Selçuk Belediyesi Kurtuluş Haftası programı
içinde Selçuk Efes Tiyatro Salonu'nda; 3 Eylül
Çarşamba günü Kuşadaası Sanat Merkezi
Salonu'nda saat 21.OO'de ve 4 Eylül Perşembe
günü Torbalı Belediyesi ve EĞİTÎMSEN ortak
etkinliği olarak saat 20.30'da Gazi Çamhğı'nda
şiirlerini okuyacak ayrıca kitap ve kasetlerini
imzalayacak. Dinletilere müzisyen Haluk Çetin
'Ataol Behramoğlu Şarkılan' ile eşlik edecek.
(0 232 892 99 73)
Okuma yazma etkmHderi siirâyop
• Kültür Servisi - Kozyatağı Rotary
Kulübü'nün. önceki yıl başlattığı '242O.Bölge
12.Grup KOYE Okuma Yazma Projesi'ne katkı
amaçlı etkinlikleri sürüyor. Bu etkinlikler
çerçevesinde şair yazar Sunay Akın yann saat
19.30'da Çevre Koleji'nde 'Sunay Aİan
Anlatıyor" başlıkJı bir gösteri sahneleyecek.
Akın dana önce kitaplannda yer verdiği,
Resneli Niyazı'nin, Kulüp Rakısı'nın etiketine,
Halide Edip Adıvar'ın SinekJi Bakkal
Sokağı'ndan Titanik'i kaçıran yolcuya uzanan
bağlantılan okurlanyla paylaşacak. Proje,
yetişkinlerin 7
0-90 saatte okur-yazar olmalannı
sağlamayı amaçlıyor. (0 212 293 80 55)
Sizin de bir yazarmız olmalı"Aym gayın düşlerin beyi..." Böyle derdi, ha-
lam; düşlerimi anlatmaya durduğumda. Okudu-
ğum bir öyküyü, beni saran bir romandan bölü-
mü yasamışçasına anlatırdım. Ilkokul öğretme-
nimiz Leyla Hanım, okunan bir metnin anlatıla-
bilirliğini, hatta onun üzerine yazılabüeceğini de
gösterip, öğretmişti bize. Okuduğum her kitap
bende öylesine anlamlamr; ötede bende her oku-
dugumla ilgili söze durur. düşlerimin mührünü
çözerdim. Halamın anlattığı masallarla benim-
kiler yan yana yüz yüze gelır; ben düşçü, o ma-
salcı olarak anıladururduk.
Beni günlerce kendine tutsak eden. anlattığı
dünyanın hem düşçüsü. hem gezgini kılan yaza-
nn önümde açtığı 'yeni dünya' sarsalayıcıydı.
Anlatılan öykü kadar, o güne değin tanımadığım,
üzerinde düşün(e)mediğim ıki kavram getirip
yerleştirmişti yaşantıma, Jack London : Yazar
- yazmak eylemi. Ilk aşlcı erken yaşta keşfetme-
nin büyüsü gibiydi bu da benim ıçin. Önünüze
yeni bir kapı açılıyor. Ilk adımınızda sarsalayıcı
bir yolculuğa çıkacagınızı hissediyorsunuz. Bir
alt-üst oluş, alabora. söz tufanlannın içe işleyen
en derişik durumlan zamanla kılavuzunuz ola-
cak bir deneyımi yaşatıyor size.
Yazıda deneyimin aktanlabileceğine. usta-çı-
rak ilişkisine inamyorsunuz. Yazann çalışması-
nın kol gücüyle çalışanın çabasından daha yo-
ğun, daha anlamlı olabileceğini de öğreniyorsu-
nuz o süreçte.
Fartanda olmadan yazmak
Döne döne okuduğum satırlan bir deftere yaz-
maya koyulmuş, kitabın ruhunu oraya sindirerek
kendımle bendeşleştirmenin tek yolunun bu ol-
duğunu düşünmüştüm. Bır yazı oyunuydu bu.
Farkında olmadan yazmanın büyüsüne kapıl-
maktı.Evet, bir kitapbir yazar sizin okuma dün-
yanızda o yaşlarda yer ediyorsa; onu yakın bir
dost bilip, yanıbaşınızda tutmak istiyorsunuz-
dur. Onun size sözü vardır. Elinın sıcaklığı eli-
nize değmiş, sözcüklerin büyülü yolculuğuna
adım atmanızı sağlamıştır. Jacİc London'ın Mar-
tin Eden'ınden halama söz etriğimde, düşleri-
min yorumunu yapmaya başlamıştı bile. Oysa,
geldiğim noktada, roman okumanın ne anlama
gelebıleceğini kavramakla birhkte; yazmanın ne-
yi içermesi gerektiğini düşünmeden yazmaya
koyulmuştum. Okumak çok somuttu, dokunulan
nesne, âşık olunan kız gibiydi, tutku vardı ucun-
da. Yazmaksa çok soyut geliyordu. Var olarıın
ötesine geçip, siz bir şey kurup, söylemeye çalı-
şıyordunuz. tşte bu çahşma eyleminin ne oldu-
ğu
;
olabileceğini, bunun bir insanın hayatında
nasıl niçin neden yer edebileceğini bana Jack
London öğretti demeliyim.
Hemen ardından keşfettiğim John Steinbeck,
Hemingway, Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Gor-
ki, Turgenyev, Çehov, Balzac, Stendhal, Sait
Faik. Halikamas Balıkçısı. Orhan Kemal. Ya-
şar Kemal, Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar gi-
bi yazarlar böylesi bir yolun ne anlama gelebi-
leceğinin sınırlanm genişlettiler benim için.
Yazmak ve okumak üzerine düşünürken, gü-
1
eni günlerce kendine tutsak eden, anlattığı dünyanın hem düşçüsü,
hem gezgini kılan yazann önümde açtığı 'yeni dünya' sarsalayıcıydı.
Anlatılan öykü kadar, o güne değin tanımadığım, üzerinde
düşün(e)mediğim iki kavram getirip yerleştirmişti yaşantıma, Jack
London : Yazar - yazmak eylemi. Ilk aşkı erken yaşta keşfetmenin
büyüsü gibiydi bu da benim için.
nüme geceme giren yazarlann getirip önüme
koyduklan gerçek; edebiyat bilgisi olmadan ede-
biyat düşüncesinin olamayacağı, bunun da ancak
yazarlann dünyalanyla ka\Tanabileceğidir.
OKUMA ÖNERILER!
*Jack
London:
Sevginin
Katıksızı,
Çev.: Şemsa
Yeğin, 2003,
Payel Yay.,
300 s.;
Martin
Eden, Çev.:
Mete
Ergin,
1972,
Varlık
Yay., 460 s. / Ateş
Yakmak, Çev.: Memet Fuat,
1992, Adam Yay., 69 s. / Beyaz
Diş, Çev.; Sönmez Ozanoğlu,
1976; Cem Yay., 162 s. /
Uçurum tnsanları, Çev.:
Zeyyaz Özalpsan, 1990, Engin
Yay., 223 s. / Marguerite Duras
: Yazmak, Çev.: Aykut Derman,
1997, Can Yay, 106 s, / Somut
Yaşam, Çev.: Bertan Onaran,
1997, Can Yay, 135 s.
BELLEK KUTUSU
"Jack London, günün
birinde Martin Eden 'in,
bütün bir Amerikan yazarlan
kuşağını etkileyip binlerce
okuyucu tarafından
romanlarının en güzeli olarak
kabul edileceğini bilseydi,
yazdıklarının en başarılısı
olduğuna inandığı bu eserin o
yıllarda gördüğü kayıtsızlığa
ve uğradığı haksız eleştiriye
daha az üzülürdü."
Irving Stone
Yazariarla kurulan bağ
Bunlardan birinin size tuttuğu ışık, yolunuzu
aydınlatmakla kalmayıp, başka yazarlann keşfi-
ni de getiriyordu. Jack London'da çekici' çarpı-
cı gelen salt serüven duygusunu körüklemesi de-
ğildi, kuşkusuz. Anlattığı. gösterdiği dünyanın
gerçekliğinde öne çıkan insan-doğa ilişkisinin in-
celikli yanlan. bireyin var oluş mücadelesinde-
ki aşkrnca tavn onun diğer yapıtlanna yönelme-
niz için tek bir neden bile olabilirdi.
Bir yazann sizin dünyanızda yer etmesini salt
anlatısının etkileyiciliğıne de bağlayamayız. Bir
denk düşme an'ıdır buluştuğunuz noktayı an-
lamlı kılan. Tıpkı, benim. okumalarla geldiğim
yerde, yazının ' yazmanın anlamını kavrama is-
temimle. yazarlığın ne olduğunu öğrenme duy-
gumun baskın gelmesi gibi....
'Jack London, bu romanı benim için yaz-
mış,' diyebıleceğiniz yerdeyseniz eğer; sizin bir
yazannızın olabileceğinin de işaretini almışsınız-
dır. Yıl lar sonra. Marguerite Duras ya yüzümü
döndüğümde; onun yazdıklanyla aramda kur-
duğum bağ, gene uzun, bağlayıcı < etkileyici bir
yolculuğun sonucudur. "Benim yazanm," diye-
bileceğıniz çizgiye gelebilmek ıçin; ibrenizi dön-
düğümüz yazarla yoğun' katmanlı bir okuma se-
riivenine yönelmeniz gerekecektir. Bulunduğu-
nuz yer, yaşadığınız yaş dönemi, duygu atlasını-
zın rengi bu okumalara bir şeyler katabileceği gi-
bi; bunlarla iç gözünüzün bakışı da değişebile-
cektir, eminim.
Bugün, ellerimin arasında tuttuğum 'Sevgi-
nin Katıksızı' romarunı sevgiyle okşayıp durur-
ken; bana Martin Eden'in dünyasını bağışlayan,
yazdıkJannın tutkunu kılan Jack London'la yıl-
lar sonra buluşmanın heyecanını yaşadığımı söy-
lemeliyim. Şimdi hayata ' yaşamaya dair bütün
kapılanmı kapatıyorum bir süreliğine. Jack Lon-
don' ın bu romanıyla baş başa kalmak istiyorum.
Bu sıcaklığı sizinle paylaşmak istedim sevgili
okurum. tşte size ilk sayfa, ilk satırlar, benim
sevgili yazanmla yeni bir yolculuğa başlamanın
ılk işareti: "Zenci avcısı bir köpek olan Mic-
hael, Tulagi Adası'ndan denize açılan Eug'e-
nie adlı gemiye bir daha hiç binmedi..."
Kültür ve doğa varlıkları açısından zengin olan bu topraldarın 'Uygarhklar Ülkesi' olduğunu süreMi unutuyoruz
yönlendirebüiyor muyuz?
ALÎ KILIÇKAYA
On bin yıldan beri süreklı yerleşme gören
yurdumuz pek çok uygarlığa sahne olmuş-
tur. Ülkemiz, kültür ve doğa varlıklannın
zenginliği bakımından adeta bir açık hava
müzesi görünümünde olup zengin bir kültü-
rel mirasa sahıptir. "Uygarhklar Ülkesi"
olmakla haklı olarak övünüyoruz. Peki yur-
dumuzun geçmişini, tarihini ne kadar bili-
yoruz. Geçmişimizi öğrenip ondan dersler
çıkararak geleceğimizi yönlendirip biçim-
lendirebiliyor muyuz?Geçen yılın sonunda
Londra'da yapılan dünya güzellik yanşma-
sında Türkiye güzelinin dünya birincisi se-
çildiğini ülkemizde duymayan belki de çok
az kişi kaldı. Peki, tarihte ilk güzellik yanş-
masının Anadolu'da, Çanakkale ili sınırlan
içindeki Kaz Dağı'nda (tda Dağı) yapıldığı-
nı ve yanşma hakeminin de Anadolulu bir
prens olan Troya Kralı Priamos'un oğlu Pa-
ris olduğunu kaç kişi biliyor? Ya tarihteki
ilk Doğu-Batı savaşımn MÖ 1240'ta Hel-
lenler ile Troyalılar arasında, Çanakkale ili
sınırlan içindeki antik Troya kentinde yapıl-
dığını, savaş nedeninin de Troya Prensi Pa-
ris'in Hellenli güzel Helena'yı kaçırması ol-
duğunu?..
Yaşadığımız günden haberslzlz
Troya Savaşı'ndan camnı kurtaran Troyalı
prenslerden Aeneas ve yanmdakiler, söylenceye göre, deniz yo-
luyla Italya'ya giderek orada Roma tmparatorluğu'nun temel-
lerini atan kentler kurarlar. O nedenle Roma imparatorlan soy-
lannın Troya'ya dayandığını kabul eder, Troya kentine bazı ay-
ncalıklar tanır, yardımlarda bulunurlar. Öyle ki 1202-1204 ta-
rüıleri arasında yapılan 4. Haçh Seferi'ne katılan Batılı şövalye-
ler Çanakkale Boğazı'nı geçip Troya önlerine gelince, "Troya
bizim atalanmıza aittir ve Troya'dan kaçanlar bizim bölge-
mize yerleşmişti. Şimdi, sonunda kendi ülkemize dönüyo-
nız" derler. Şimdi şöyle bir durup düşünelım: Bu şövalyeler ya-
şadıklan dönemden 2440 yıl öncesindeki tarihlerini biliyorlar.
Peki, ya bız? Bırakın dünü, yaşadığımız günden bile habersiziz.
Fatih Sultan Mehmet'in tstanbul'u fethetmesine Papa büyük
tepki gösterir. Ancak yeni bır Haçlı Seferi de düzenleyecek du-
rumda değildir. Papa'nın tepkisine karşılık olarak Fatih Sultan
Mehmet, "Bizans'ı aldığım için Papa bana neden kızıyor, an-
' skiçağda dünya-
nın yedi harikası ka-
bul edilen yapıtlann
ikisi, Bodrum'daki
Maussolleion anıtı
ile Efes'teki Arte-
mis Tapınağı'dır.
Ancak, Maussolle-
ion'a ait heykel ve
kabartmalarla Arte-
mis Tapınağı'na ait
bazı parçalar bugün
İngiltere'nin baş-
kenti Londra'daki
dünyaca ünlü Bri-
tish Müzesi'nin sa-
lonlannı süslemek-
tedir. Tıpkı Anado-
lu'dan talan edilen
diğer pek çok kültür
varlığı gibi.
temis Tapınağf na ait bazı parçalar bugün in-
giltere'nin başkenti Londra'daki dünyaca ün-
lü British Müzesi'nin salonlannı süslemekte-
dir. Tıpkı Anadohı'dan talan edilen diğer pek
çok kültür varlığı gibi.
1952 yılında Kore'ye, hangi emperyalıst
ülkenin çıkarlan uğruna Mehmetçikleri ölü-
me gönderdik ve öldürttük, bunun bile hâlâ bi-
lincinde değiliz.
'Uygarlıfc bu mu?'
lamıyorum. Oysa ben Bizans'ı almakla. onların atalanna
Troya'da yapılanların öcünü aldım" der. Gazi Mustafa Ke-
mal de Sakarya zaferinden sonra yanındaki komutanlara, "Tro-
ya'da Hektor'a (Troya Kralı'nın oğlu) yapılanların öcünü al-
<iık" demişti.
Bugün ülkemizin en önemli sorunlanndan biri olan Kıbns,
1878 tarihinde II. Abdülhamid zamanında, Ruslara karşı Osman-
lı Devleti'ni korusun diye Ingilizlere üs olarak verilmişti. O In-
gilizler de, ondan 37 yıl sonra, 1915 'te bağdaşıklan Ruslara yar-
dım etmek için, ordulan ve donanmalanyla Çanakkale Boğaz' rn-
da Osmanlı tmparatorlugu'nun karşısına dikildi. Ancak. döne-
min o üzerinde güneş batmayan dünya imparatorluğunun donan-
ması Çanakkale Boğazı'nın derin sulannda battı.
Eskiçağda dünyanın yedi hankası kabul edilen yapıtlann iki-
sı. Bodrum'daki Maussolleion anıtı ile Efes'teki Artemis Tapı-
nağı'dır. Ancak, Maussolleion'a ait heykel ve kabartmalarla Ar-
Birinci Dünya Savaşı sırasında Atman em-
peryalizmınin çıkarlan uğruna Arap çöllenn-
de tngiliz-Arap işbırlığıne karşı savaşırken
binlerce ölü brrakan kafada; eğer bugün biraz-
cık tarih bilinci, yurtseverlik bilinci, etik bilinç
ve evrensel bilinç oluşmuşsa, günümüzde
komşu ülke Irak'ı özgürleştirme adı altında
sömürgeleştirme ve köleleştirme uğraşı veren
ABD ve tngiliz sömürgecilerinin çıkarlanna
alet olmaz, aynca Mehmetçiğin kanını, etik
olmayan ve bitmeyen bir savaşta ve yine etik
olmayan ihaleler için can pazanna dönüşen I-
rak'ta pazarlık konusu yapmaz. Hele ki Süley-
maniye'de kafasına çuval geçirilen Türk as-
kerleri olayından sonra.Irak'ta tüm dünyanın
gözü önünde tarih katledildi, yağmalandı. In-
sanlık tarihinin yaşanan geçmişinin, ne oldu-
ğu bilinmeyen bir kesitı yok edildi. Kim tara-
findan ve ne uğruna? Tarihi olmadığı için ta-
rih bilincinden yoksun. 250 yıllık bir geçmişi
olan, günümüzün tek kuruplu dünyasının jandarması tarafından
ve de petrol uğruna. Peki, nerede Birleşmiş Milletler, Güvenlik
Konseyi, Avrupa Birligi, UNESCO? O, ağızlanndan hiç düşür-
medikleri uygarlık ve ınsanlık bu mu? "Türkiye, Türklerin eli-
ne bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir" diyenler var.
Geçmişte ve günümüzde dünyada yaşanan siyasal ve toplumsal
olaylara baktığımızda, bunun kim veya kimler tarafından söylen-
diğini, ne anlama geldiğini, 80 yıldan beri Türkiye Cumhuriye-
ti'nin bağımsızlık senedi olan Lozan Antlaşması'nın kimler ta-
rafından imzalanmadığını, başka seçenekleri olmadığı için de
kimlerin istemeyerek imzaladığını, Se\T Antlaşması'nın düşü ile
yatıp kalkanlan hâlâ anlamayacak kadar tarih özürlüsü, bilinç-
siz, duyarsız ve vurdum-duymaz bir toplum mu olduk! Olduy-
sak, vay haUmıze.
*Arkeplog K