Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 AĞUSTOS 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Cumhuriyet gazetesinde yönetim değişiyor, adı solcuya çıkmış yazarlann işine son veriliyordu
NadirNadi'ye ilk tasfîye
Başyazar
Nadir Nadi
k
Mivase İlknor-10-,
ir zamanlar Nazi
hayranlığı ile suçlanan
Nadir Nadi ve gazetesi
bu kez de komünist ve
Moskova yanlısı olmakla itham
ediliyordu. Gazete içten
çökertilmeye çalışılıyordu.
Genel Yayın Yönetmeni Cevat
Fehmi istifasını verdi. Cevat
Fehmi'den boşalan genel yayın
yönetmeliğine Ankara
Temsilcisi Ecvet Güresin
getirildi. Ecvet Güresin aldığı
direktif üzerine, adı solcuya
çıkmış yazarlann gazeteyle
ilişkilerini hemen kesti.
"Y 7"aşamı boyunca bir doktrine ve ideolojiye
y yüzde yüz bağlı olmadığını söyleyen ve
JL kendisini sosyahst eğılimli bir yazar olarak
tanımlayan Nadir Nadi, ülke koşullanna göre
hangi sistemın Türkjye'ye uygun geleceği
konusunda gazetede bilimsel bir tartışma açmanın
yararlı olacağını düşünür. Bu amaçla 1962-63 yılı
'Yunus Nadi Armağanı' yanşmasının konusu
'Liberalizm mi, Sosvalizm mi?' olarak belirlenir.
Nazik bir konu olduğu için ön eleme jürisinde
kendisi deyeralır. Zira 141-142. maddelero
dönemde çok faal bir şekilde yürürlüktedir. Bir
gün Hikmet Alkıbç imzası ile "Türkiye'nin tek
kurtuluş yoiu: Sosyalizm* başlıklı bir yazı
gazetede yayımlanır ve ertesi gün kıyamet kopar.
Milliyet gazetesınin birinci sayfasında "Hoppala"
başlığıyla Cumhuriyet ağır bir şekilde eleştinlir.
Nadi'nin deyimiyle ihbar edilir. Yazının asıl sahibi
olduğunu soyleyen Şadi Alkıiıc ile Cumhuriyet'in
yazıişleri müdürü Kayhan Sağİamer tutuklanır. İlk
duruşmada Kayhan Sağİamer serbest bırakılır.
Şadi Alkılıç'ın ise tutukluluğunun devamı
yönünde karar verilmiştir.
Aradan aylar geçer ve 1964 yılına girilir. 29 Şubat
günü 3. Ağır Ceza Mahkemesi Şadi Alkılıç'ın
beraatına karar verir. Ancak karar Yargıtay
tarafından bozulur. Da\a mahkemeler arasında top
gibi gidip gelir ve nihayet 1967 yılında Şadi
Alkılıç tahliye edilir. Davanın başlangıcı ile
sonuçlanması arasında 5 yılı aşkın bir süre geçer.
Bu süre içinde gerici ve tutucu basın tarafından
Cumhuriyete yönelik saldınlar artarak sürer. Bir
zamanlar Nazi hayranlığı ile suçlanan Nadir Nadi
ve gazetesi, işe bakın ki bu kez de komünist ve
Moskova yanlısı olmakla itham ediliyordu.
Aynı çevreler dışandan gazeteyi çökertemeyince
bu kez ıçerden çökertme yollannı denerler ve bir
ölçüde başanrlar da...
IMadlr Nadl'nln ayrılması
Nadir Nadi ve arkadaşlannın gazeteden
aynlmasına kadar uzanan olaylar dizisini onun
ağızından aktarahm: "Biâ çekemeyenler, yazılı
saldınlarla emeUerine ulaşamayacaklannı
anlayınca gazeteyi içeriden çökertmeyi denediler,
kardeşim Doğan'a kadar sokularak yönetici ve
yazarlar kadrosunu değiştinneye kalkışülar. Bir
ölçüde başanlı da oidular. Alkılıç davası sürüp
gittiği ve Cumhuriyet'in komünistiikle suçlandığı
sıralarda kardeşim Doğan'la Cevat Fehmi'nin
arası açılmış. Sanınm onu da komünisttir diye
Doğan'a gammazlamışlar. Ortaklarun her şeyi
ondan biliyor, giderse rahata kavuşuiacağuu
sanryorlardı. Ce>at Fehmi'ye güvenimi
bUdiklerinden açıkça bana °Çıkar şu adamı'
diyemiyorlar, el altuıdan onu tedirgin eûnekle
yetiniyoriardı. Cevat Fehmi huzursuzdu ama işin iç
yüziine inememişti. Hazutanan taktiği sezmekle
biriikte kararhydım. Cevat Fehmi'yi
bırakmayacaktım. Sabn tükenmiş olacak, birgün
elinde istifa mektubu ile gekH
- Aman ne yapryorsun, sakın yönetim kuruluna
gönderme!..
- Gönderdim bile...
Eyvah, oJan olmuş. Cumhuriyet'i içerden
çökertmek isteyenler ilk meydan savaşuu
kazanmışlardı. Çok canım sıkıldı. Cevat"a
söylemediğimi bırakmadım. Ortaklarunın
beklediği de zaten buydu. Ne sanıyordu, istifa
cdince "Hayır kabul etmiyoruz, ne olur geri al" diye
yaharacaklar mıydı? Dediğim çıktı. Genel Yayın
Müdürümüzün 'Ya etmezse' diye heyecania
beklenen istifası yönetim kurulunda derhal
onayiandı.
Nasıl bir yol tutmalıydun? Başlangıçtan beri
yönetim kurulunda görev aJmamışüm. Gazetenin
genel politikasını babamdan miras kalan manevi
gücümle yüriitüyordum. Oysa ortaklanm beni
günlük yazdanmla baş başa bırakıp kendi
poütikalannı uygutamak istiyorlardi. Bu
politikanın geriye dönük. ılımlı bir yol olacağını
tahmin ediynrdum. Cumhuriyet'in dinamizmi ne
ölçüde gevşeyecekti?
lmzasız kısa bir yazı yazdım, rahatsızlığımı ileri
sürerek (bir şeyinı yoktu, turp gibiydim) bir süre
dinkneceğüni ve bu süre içinde gazetenin
yönetimiyle hiçbir şekilde ilgilenıneyeceğimi
okurlara duyurdum."
Cevat Fehmi'den boşalan genel yayın
müdürlüğüne Ankara Temsilcisi Ecvet Güresin
getirildi. Ecvet Güresin aldığı direktif üzerine, adı
Nadir Nadi'nin Cumhuriyet çizgisini oluşturmak için verdiği emekte arkadaşlan onu yalnız bırakmadı.
solcuya çıkmış yazarlann gazeteyle ilişkilerini
hemen kesti. Bunlar arasında Yaşar Kemal ile
Hasan Ali Ediz de vardı. Yazılan arada bir
yayımlanan Melih Cevdet Anday. Prof. Cahit
Tanyol ile Cemal Hüsnü Taray'dan da artık
gazeteye yazı getirmemeleri rica edildi.
1964 lâsmi senato seçimlerinden önce, gazetenin
Ankara Temsilcisi Kemal Aydar, telefonda Nadir
Nadi'ye Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in
kendisini kontenjan senatörü olarak seçmeyi
düşündüğü haberini iletir. Cemal Gürsel, "1961'de
kabul etmemişti. Bir kez daha ricamı
tekrarbyonım. Vine istemezse aramızda kalması
ricasıyla cevabuu beklerim" diye gazete aracıhğı
ile haber göndermişti. Haber Nadir Nadi'yi
sevindirir. Sevinci senatörlük görevinden ziyade
Ankara'da kendisini düşünen birilerinin
olmasındandır. Nadir Nadi teklifi kabul ettiğini
söyler. Peki, neden 1961 "de istemeyip de şimdi
sev inerek bu görevi kabul etmişti? Bu soruyu
özeleştiriyle kanşık şöyle yanıtlıyor Nadir Nadi:
"Ashna bakarsaıuz 1961 'deki dav rantşım daha
tutarlı, daha içtenlikliydL 1950'den 1957'ye kadar
paıiamentoda yedi vıl geçirmiş. politika oyunlanna
bir türlü ahsamamıştun. Üstelik kalabalık önünde
konuşmak yeteneğinden de yoksundum.
tnandırma gücüm sıfırdı diyebilirim. Yazılarunla
eide ettiğim etkinin binde birini konuşarak
başaramazdım. Bunu geçmiş deneyimlerime
dayanarak bilivordum. 1961 'deki çekinmemin
nedeni buydu.
Ama 1964'te işin içine bencil duygular kanşıyordu.
Bana komünist, Moskova vanlısı der misiniz, alın
işte koskoca deviet başkanı tarafından senatoya
seçiliyordum. Size ders olsun!- demeye
getiriyordum.'*
Bu arada dünyada başlayan ve 68 kuşağı ile
doruğa ulaşan sol rüzgârlar Türkiye'de de esmeye
başlamış, Cumhuriyet gazetesi de toplumun
beklentilerine yanıt veren yayın çizgisiyle 1962'de
89 bin olan tirajını 1966'da 149 bine çıkarmayı
başarmıştı. Nadir Nadi, senatörlük süresi
dolmadan 3 Nisan 1970'te görevinden aynlarak
yine Cumhuriyet gazetesine döndü.
Nadir Nadi'ye Iklncl tasflye
197O'li yıllara gelindiğinde öğrencilerin reform
istekleriyle başlayan antiemperyalist hareketin
karşısına, "komünizmie mücadele" adına
kamplarda yetiştirilmiş ülkücü komandolar
çıkanldı. Reform isteyen gençler siyasal
kavganın göbeğine itildi. 197l'e dek birbiri
ardınca öldürülen 30'a yakın öğrenci liderinin
hiçbirinin katili bulunamadı. Gençlerin adalete
güvenleri zedelenerek yasadışı eylemlere
zorlandılar. Bizzat deviet yöneticileri,
komandolarla üniversiteli gençlerin vuruşmasını
seyretmekle kalmayıp bu yöntemi "iti ite
kırdırmak" olarak tanımladılar. Bu arada ordu
içinde ciddi kıpırdanmaların başladığı. sol görüşlü
alt kademeli subaylann bildirileri ve ordudan
tasfiyelerinin ardından 12 Mart'ta Genelkurmay
Başkanı Memduh Tağmaç ve üç kuvvet komutanı
hükümete bir muhtıra verdi.
Darbe sonrasında Başbakan Siüeyman Demirel
şapkasını alıp gitmek zorunda kaldı. Komutanlar
ordudaki tasfıye hareketınden sonra Nıhat Erim'ın
başkanlığmda bir hükümet kurmayı amaçlıyordu.
Başbakanın bağımsız olmasını istiyorlardi. 0 güne
kadar CHPTi olan Nihat Erim, İsmet tnönü'nün de
onayını alarak partisınden avnldı. Cumhurbaşkanı
Cevdet Sunay da Erim'i başbakanlığa atadı. 26
kişiden oluşan hükümet listesi 26 Mart günlü
gazetelerde açıklandı. Bakanlann on dördü
parlamento dışmdan seçilmişti. Partili bakanlar ise
toplam 9 kişiydi. CHP Genel Sekreten Bülent
Ecevit darbecilerin hükümetine partisinin bakan
vermesini eleştirerek görevinden istifa etti.
Yarın.- Öğrenci hareketleri
Nadir Nadi gazetede arkadaşlanyla görüşüvor (solda). Nadi, üsründe oluşturulmak istenen baskıya hiçbir zaman izin vermedi. O yüzden sık sık yargılandı.
Yassıadamahkemeknhakkmdakigörüşü
G
azeteler 27 Ekim günkü Üniversite Teşkılat Kanunu'nun
değiştirildiğuıı ve bununla biriikte 147 profesör, doçent ve
asistanın görevinden uzaklaştınldığını bildirivordu. Haber yurtta
bomba gibi patlıyor, bu gelişmeler üzenne tstanbul Cniversitesi Rektörü
Sıddık Sami Onar ve Teknik Üniversite Rektörü Fikret Narder
görevlerinden istifa ediyordu. Öğrenciler de hocalannın tasfiyesini protesto
ederek derslere gırmiyordu. Nadir Nadi, bu olayla ilgili olarak MBK'nin
ciddi bir yanılgıva düştüğünü belırtıyordu. Üniversitelerden tasfiye edilen
hocalar arasında Ekrem Şerif Egeli, Mazhar Şevket tpşiroğlu, Emin Onat,
Ratip Berker, Tevfik Berkman, Müfıde Küley, Tank Zafer Tunava, Mina
Urgan, Sabahattin Evııboğlu, Bülent Nuri Esen, Halet ÇambeL Zafer
r*aykoç, Nusret Hızır gibi kendi dallannda ün yapmış isimler bulunuyordu.
Nadi den elestiri
147'lerin tasfıyesi ile Yassıada mahkemeleri hemen hemen aynı günlere
denk düşüyordu. Yassıada mahkemesinin kuruluşu hukukçular arasında
ciddi bir tartışma konusu olmuştu. Daha önce ceza hukuku
profesörlerinden oluşan bir kurul, ceza yasasında bir değışiklik yaparak 65
yaşını aşmış sanıklann da ölüm cezasına çarptınlabilecekleri hükmünü
getirmişti. Nadir Nadi. gerek ceza yasasında yapılan bu değişikliği. gerekse
Yassıada duruşmalarında ele aJınan konulan şu sözlerle eleştiriyordu:
"Gecmişe dönük (makable şamil) bir nitelik taşıvan bu hükmün genel
hukuk ilkelerine av kınlığı apaçık ortadav dı. Genel ceza hukuku kurallanna
göre geriye dönük yasa değişiklikleri ancak sanığın lehine ise uygulanırdı.
Kamuovunda, "Demek komıte üyeleri, Celal Bayar'ı mutlaka asmak
istiyorlar' gibi bir kanı belirdL Peşin yargılann ise adalet kurumunu
yaralavacağı, mahkemenin yansızlığına gölge düşüreceği besbelliydi. Ne
yazık ki mahkemenin esas amacı zamanla gözlerden silinir oldu. Çok
aynntılara girildi yargılamalar uzadıkça uzadı. Köpek davası, bebek davası,
börek davası derken asıl amaç unuruluyor, dava sonu gelmez bir dedikodu
havasına dönüşüyordu. Celal Bayar, Afgan Kralı'nın hedive ettiği değerli bir
köpeğl satış parasıyla çeşme yapılsm diye bir ilçeye bağişlamıştL Ne varmış
bunda? Efendim. DP hesabına propaganda olunnuş. partiler arasında yan
tutmamakla yükümlü bir cumhurbaşkanı bunu yapamazmış. \apmış işte.
Elinde DP markalı bastonla yıllar yıh her gittiği yerde propaganda yapan
Bayar hesabına görevivle bağdaşmayan daha vaİaşıksız, daha ağır
davranışlar yanında Afgan tazısının lafı mı olurdu? Bebek davası da öyle.
Adam sevmiş, bir kadınla eviilik dışı ilişki kurmuş. Doğacak bebeği vaktinde
aldurnışlar. Bir şikâyetçi olsa Ceza Mahkemesi'ne başvurması gerekirdi.
Alan raa, veren razı, sana ne? Gerçi Sıtkı Yırcalı DP'nin ilk iktidar
aylarında "Basın yatak odalanmıza kadar bizi denetleyebilir" gibilerden
gazetecilere açık bono vermişti ama bu konu da Yüksek Adalet Divanı önüne
getirilecek bir anav asa suçu değildL"
12Eylül
Cumhuriyety
i
vuruyor
ŞUKRANSONER
•10-
12 Eylül darbesı medyadaki yapısal değişimi,
ı deformasyonu çıplaklığıyla ortaya koyan önemli
bir ayrışma noktası idi. Iktidarlarla her koşulda
ilişki içinde olmayı çıkarlannın vazgeçilmez ilkesi
olarak gören büyük medya, 12 Eylül darbesıne
alkış tutmakla işe başladı. Cumhuriyet ise
aydınlanma. Cumhurivet değerlerini savunma
sorumluluğu içinde, insan haklan. demokrasiyi
savunma sorumluluğu artmış olarak 12 Eylül
uygulamalanna karşı nerede ise tek başına
muhalefet vapan çizgiye orurdu. Tabıi 12 Eylül
darbe yönetımının de öfkesıni üzerine çekti.
Sansür nitelığındekı 12 Eylül sıkıyönetim
kararlan. yasaklan zorunlu kısıtlamalan getirse de
Cumhuriyet kendi değerlerine, insan haklan ve
demokrasiye sahip çıkmanın yollannı buldu.
Gazetecılik. habercilik ölçüleri zorlanarak, insan
haklan. demokrası, sendikal haklara sahip çıkmak
üzere sıkıyönetım yargılamalan. iddianameler
nerede ise tefhka edildi, çarşaf çarşaf. sayfalar
halınde venldi. Sıkıyönetim yasaklan kapsamında
savTinulamayan düşünceler, yargılama, savunma
çerçevesinde avnntılan ile Cumhuriyet"te yer aldı.
Tabıı 12 Eylül yönetimi de medya tam teslim
alınmışken Cumhunyet'in bu muhalefetini
sındırmek. susturmak adına her yolu denedi.
Cumhunvet bırkaç kez, en uzun süreli kapatılan
tek gazete oldu. Yöneticıleri, çalışanlan
sorgulamaya alındılar. yargılandılar.
Pan; davası
Avnca örnegin Banş Davası kapsamında Erdal
Atabek, Ali Sirmen uzun süreli hapis yatarlarken,
yazısı ile ılışküi Oktay Akbal bir süre tutuklu
kaldı. Nadir Nadi de yargılandı. Bütün bu
yaşananlar, ağır insan haklan. demokrasi ihlalleri,
cezaevleri, işkenceler, yargılanmalar Nadir
Nadi'yi çok olumsuz etkiliyor. Berin Nadi'nin
deyimi ile "hasta edryordu". Aslında geçmışın.
yaşanmışlıklann deneyimi ile tek tek olaylarda
çok soğukkanlı davTanıyor ya da bizlere
üzüntüsünü, tepkisını göstermemeye çalışıyordu.
Kntik anlarda. hele de kapatmalarda her zamankı
gibi çok konuşmadan, ama ortalıkta ohnaya.
yanımızda olduğunu göstermeye daha çok
çabalıyordu. Nadir Nadi kimliği ile,
Cumhuriyet'in ne pahasına olursa olsun kimliğini
koruması, değerlenni savunması gerektiği yolunda
hep ağırlık koydu. Oysa kışisel olarak Türkiye'nin
Cumhunvet, insan haklan. demokrasi, sosyal
kazanımlanndan. birikımınden ters yöne
saptınlmasına o kadar çok üzülüyor'du ki, sağlığı
yavaş yavaş, geri dönülmez biçimde bozuluyordu.
Zamanla. belki de çalışanlan olumsuz
etkilememek üzere giderek kabuğuna çekildi.
Yazılannı önce azaltıp sonra tümden kesti. Bir
yandan da kendısinden sonrası Cumhuriyet
çızgısi. kimliğının korunabıhnesı için başta tlhan
Selçuk. yazarlarına, Yayın Kurulu'na yönetimde
öncelik. ağırlık verdi. Zaten uzunca bir süre
öncesinden gazetenin idari yönetüninden fülen
çekilmenin adımlannı atmış. Berin Nadi'nin,
sımgesel hisselerle yönetıme kattığı dostlan ile
biriikte yönetim organlannda kendisini temsil
etmesini sağlamıştı. Gazetenin yayın çizgisinde
ise yerini tlhan Selçuk'a terk etrrüş gibiydi.
t Z Eylül ün karşısında
Aslında 12 Eylül sonrası geçişe ilişkin yukandaki
vurgulamalanm. bir sürecin bütünü üzerine. Oysa
Nadir Nadi. 12 Eylül'ün karşısında tavnnı çok net
koymak için kendini, sağlığını zorlayarak önemh'
çıkışlar yaptı. Öncelikle her bın ders niteliğinde
köşe yazılanndakı uyanlan, çıkışlanyla... 12 Eylül
yönetimınin yaptıklannda Atatürkçülüğe
sığınmasına tepkı olarak u
Ben Atatürkçü
Değüun" çıkışı, kıtabı toplumda simge oldu.
\argılamadaki savunması da. Topluma
vansunayan günlük yaşamındaki tavırlan ise çok
daha insanca ve incelikli idi. 12 Eylül ile başı
belaya gıren. yargılanan, tutuklanan dostlan ile
bire bir ilişkiye giriyor. moral destek veriyordu.
Ali Sirmen. Öktay Âkbal ile mektuplaşmalan
ünlüdür. 12 Eylül'ün resmi davetlerine
katılmavarak tavır koyması da. Gazete
yönetiminin, gazeteye yönelik baskılann
artmaması, özel hedef obnamamız anlamında bu
konuda kaygılandıklannı. ancak Nadir Nadi'nin
direnişini kıramadıklannı anımsıyorum.
12 Eylül'ün keskin uygulamalannı
törpülenmesinden sonra bile. Kenan Evren gazetyi
ziyaret ettiğinde Nadır Nadi'yi karşılamaya ikna
etmek ıçın Berin Nadi'nin ne kadar uğraştığını
anımsıyorum. 12 Eylül kapatmalannın
Cumhuriyet'in ekonomik dengelerine verdiği
zaran ise hiç bilemiyorum. Çünkü bize
hissetirilmemeye özen gösterildi. Nadir Nadi'nin
istemi ile morallenmızin \oiksek tutulması için her
gün gazete çıkıyormuş gibi davxanıldı. Kapalı
kaldığımız günİer. gazetenin daha iyi çıkması için
yapacaklanmızın değerlendirildiği toplantılar
dizisine dönüştü. Yasaklan en iyi mizah deler ya,
Cumhuriyet çalışanlan içinde mizah alanında gizli
kalmış yeteneklerimizın de katkısı ile. iç yayın,
moral anlamda dergı denemelerimiz bile oldu.
"Vaayet* işte bu dönemin yarattığı bir üründür. 12
Eylül gelişmeleri üzerine, kendimızi eleştin
masasına yatırdığımız bu ıç yayından bir alıntı,
döneme avTia tutabılır: "Cumhuriyet'in
tarihinde, nüshasmda yayınlanmış, __sayıh
tefrikadan" diye girilmış sözde haberde, haftâda
iki gün yapılan DISK davası yargılamasını
haftanın her günü sütunlar, sayfalar tutan haber
olarak yayımlamamız ile dalga geçilir.
Yarın: Nadir Nadi'li Son Yıllar