Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2003 CUMA
HABERLER
•» ^^ ••
DUNY4DA BUGUN AKP, Cumhurbaşkanı Sezer'in 'tarikaf uyansıyla veto ettiği yasayı TBMM'den aynen geçirecek
ALİ SİRMEN
Siviller - Askerler
Ve Her Türlü Darbeler
Ertuğrul AJatlı, doğru bildiğini söylemekten
hiç çekinmeyen zeki, iyi yetişmiş bir kurmay
subaydı.
12 Eylül döneminde, Kenan Evren onu ken-
di kurucu meclisineseçince, bunu neden yap-
tığını anlamamıştım. Nitekim kısa süre sonra,
cuntanın başı, yaptığı yanlışı acı bir biçimde
anlayacaktı.
Ertuğrul Alatlı, 1982 Anayasası'na "evet"
oyu vermeyecek, eleştirel bir konuşma yapa-
cak, Kenan Evren Meclis'e geldiğinde ayağa
kalkıp onu alkışlamayacak, görevinden de is-
tifaedecekti.
Merhum Alatlı, bu vesileyle çok ilginç de bir
açıklama yapacak ve
- Biraskeri darbegiderken, geldiğinden da-
ha fazla ekonomik, politik ve hukuki ilerleme
bırakmışsa meşrudur ancak, diyecekti.
Sonra da devam edecekti:
- 27 Mayıs darbesi, anayasası ve getirdiği
siyasal, hukuki açılım ile Türkiye'yi daha ileri
götürdüğü için meşrudur, 12 Eylül darbecile-
ri ise geldiklerinde bulduklan haklan hukuk
alanında olsun, ekonomik açıdan olsun, geri
götürdükleri için gayri meşrudurlar.
Leon Duguit'nin iktidarların meşruiyetleri-
ni kaynaklarında değil de edimlerinde- amaç-
lannda arayan öğretisine benzeyen bu ilginç
yaklaşımı anımsamamın nedeni, son zaman-
larda, Cumhuriyet'ten bazı arkadaşlanmın da
katıldığı asker, sivil ve de darbe tartışmalan-
nın iyice alevlenmiş olmasıdır.
•••
Hemen belirtmek isterim ki, tarihe baktığı-
mızda asker kökenli olan Mustafa Kemal'in
bu görüşe itibar etmediğini görürüz.
Nitekim, bir zamanlarOsmanlı'nınABD'de-
ki büyükelçisi olan Ahmed (Atfred) Rüstem,
Sıvas Kongresi günlerinde, şöyle konuşmuş-
tu:
- Paşa, şimdi siz her şeyi yapabilirsiniz.
Unutmayınız ki, buradaCemiyetler Kanunu'na
göreteşekkül etmiş birheyet değiliz. Bizim bir
ihtilal heyetinden başka bir hüviyetimiz yok-
tur. Mahiyetimizin bize verdiği cüretle, her şe-
yi yapabiliriz.
Ne var ki, Mustafa Kemal bu görüşü de tıp-
kı o sırada müstakil bir devlet kurulmasını is-
teyenlerin görüşleri gibi reddedecek, hukuki
meşruiyet fikrine ve uygulamasına sonuna ka-
dar bağlı kalacak, halk iradesini hep önde tu-
tacak, bütün kongreler süresince işleyişin hu-
kuk kurallanna uygun olmasına büyük özen
gösterecek, gerek Sıvas Heyet-i Temsiliyesi
Başkanı iken, gerek TBMM Başkanı iken, im-
zaladığı bütün belgelerde, temsilcilik srfatını be-
lirterek meşruiyetini oradan aldığını vurgula-
yacaktı.
Sanırım, bu açıklama, öküz altında buzağı
arargibi, Cumhuriyet'te veyazarlannda "dar-
becilik" arayanlann (kendi geçmişlerini unu-
tarak) pek arzuladıklan bir fırsatı bulamama-
lan için yeterlidir.
• • •
Bu yazı, "hangi darbe iyi, hangi darbe kö-
tüydü"yü tartışmak için kaleme alınmıyor.
Amacım, asker-sivil ilişkilerinin veTürkiye'de
birbirini izleyen darbelerin tartışılmasını eleş-
tirmek de değil. Fransız Devrimi'nin 200. yıl-
dönümü olan 1989'da bütün biryıl boyunca,
devrim tartışıldı, toplumun içinde hiç de ya-
bana atılmayacak bir kesim devrimi yerden ye-
reyurdu.
Üstelik de, bu tavırlar fazla yadırganmadı.
Biz de, hiç kuşku yok, Türkiye'deki darbe-
leri tartışmalıyız ki, salim bir demokratik reji-
me varabilelim.
Hiç kuşku yok ki, bir ülkede darbe oluyor-
sa eğer, orada bir bozukluk vardır, demokra-
tik sistem işlememektedir.
Yine açıklıkla görmek gerekir ki, darbeler
hiçbir şeye çare olamıyortar.
Olsalardı, bunca darbe geçirmiş olan Tür-
kiye, bugün bulunduğu yerden çok başka
noktalara vannrdı.
Ancak, darbeler konusunu irdelerken, bazı
sorulann yanıtlannı düşünmek zorundayız.
tsterseniz, öbürierini yann ele almak üzere,
birinci sorudan başlayalım:
- Bütün darbeler illa askeri mi olur? Sivil
darbeler de yok mudur?
- Hitler'i ve Salazar'ı nasıl açıklayacağız?
- Atanmışlann ya da atanmış bile olmayan-
lann cebr şiddet kullanarak iktidara el koyma-
lan darbedir de, halkın yalnızca yüzde 25'ini
temsil edenlerin, manevi cebr kullanarak hal-
kın tümü üzerinde hegemonya kurmaya, dü-
zeni kendi dünya görüşleri doğrultusunda de-
ğiştirmeye kalkmalan darbe değil midir?
Bu ilginç konuya yann devam edeceğim.
DTP'dehrşMı suçktnokr
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) -DTP Ge-
nel Başkanlığı'ndan is-
tifa eden Sema Küçük-
söz, yönetimin "partiyi
satmakistediğini" iddia
ederken eleştirilerin he-
defındeki DTP yönetici-
leri de Küçüksöz'ü *par-
fjyi şirket gibi idare et-
mekle" suçladı.
DTP'de önceki gün ya-
şanan istifa depremınin
yankısı sürüyor. Genel
İdare Kurulu toplannsın-
da büyük kongrenin 17
Ocak'ta yapılması ka-
rarlaşunhnca îiüçüksöz,
genel başkanlıktan ve
partiden istifa etti. Kü-
çüksöz daha sonra yap-
tığı açıklamada, genel
başkan yardımcdan Ön-
der Günay, Zekai Şems,
Ahmet Serdar Pala ve
Zeynel Abidin Aktay'm
"partiyi satnıak istedik-
lerini1
" savundu.
DTP Genel Başkan
Yardımcısı Önder Gü-
nay ıse Küçüksöz'ün ola-
yı yanlış değerlendirdi-
ğini belirterek Sema Kü-
çüksöz'ün partiyi şirket
gibi yönettığini ileri
sürdü.
Çelik 'özel okul'daısrarlıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mil-
li Eğitim Bakanı Hüseyin ÇeBk, Cum-
hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafın-
dan veto edilen "yoksul öğrencilerin özel
okullarda okutulmasına iiişkin yasanın"
TBMM'den aynen geçirileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in yasayı veto et-
mesinin anayasal hakkı olduğunu belir-
ten Çelik. "Biz doğruyu yapıyonız. Her
ülkede statükocular vardır" dedi. Çelik,
yasayı aynen göndermelerinin Gumhur-
başkanı Sezer'le inatlaşmak anlamına
gelmeyeceğini savladı.
Milli Eğıtım Bakanı Çelik, MEB Şûra
Salonu'nda düzenlenen "Toplam Kahte
Yönetimi Paylaşım Toplanüsı" sonrasın-
da gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Özel
okullara bir taahhütname gönderdikleri-
ni, bu okullann da ne kadar öğrenciyi üc-
retsiz okutabileceklerini bildirdiklerini
• Yoksul öğrencilerin özel okullarda okutulmasına iiişkin yasayı aynen
Köşk'e göndereceklerini söyleyen Milli Eğitim Bakanı Çelik. Sezer'i de üstü
kapalı olarak 'statükocu' olmakla suçladı. Çelik, bir yandan Sezer'le
inatlaşmadıklannı söylerken diğer yandan da 'Yetki yasama organınındır" dedi.
belirten Çelik, "Biz de buna dayanarak
Öğrencilerimizi oraya göndereceğiz. Dola-
yısıyla bir problem yok" dedi. Çelik, ya-
sanın şu anda özel okula gönderilecek
öğrencilerle bire bir ilgili olmadığını vur-
gulayarak "Bu çıkaracağımız yasa, Türk
milli eğitim sisteminde özel okullardan
hizmet satın alınmasını nıümkün kılan
bir yasadır" diye konuştu. Çelik, iade
edilen yasayla ilgili bundan sonra ne ya-
pacaklannın sorulması üzerine de. "Biz
yasal düzenlemeyi yaptık. Sayın Sezer ia-
de etti. Biz, iade edilen yasayı tekrar çıka-
np Çankaya'ya göndereceğiz'' yanıtını
verdi. Çelik. "7 Eylül'den sonra öğrenci-
ler betirlenip okullara başvurduktan son-
ra bir iptal başvurusu olursa \ e bu > önde
karar çıkarsa öğrenciler devlet okuluna ge-
ri midönecek" şeklindeki soruyu ise "Var-
sayım üzerine hareket etmiyoruz" dıye
yanıtladı.
Sezer 'statükocıT iması
AKP'nin, yapılması gerekenleri doğru
şekilde yaptığını ileri süren Çelik. Cum-
hurbaşkanı Sezer'i ima ederek "Ancak
dünyanın her yerinde stotükocular vardır.
Değişime karşı statüko direniyor. Ama
statükoyu aşmak zorundayız" dedi.
Bakan Çelik, CHP'li TacidarSeyhan'ın
öğretmen açığına iiişkin so-
ru önergesini de yanıtladı. Da-
ha önceleri "AB normlanna uy-
gun sayıda öğretmenimiz var" di-
yen Çelik, Seyhan'ın soru önerge-
sini yanıtlarken, öğretmen açığı ol-
duğunu kabul etti. Çelik, 86
bin 328 öğretmen açığı ol-
duğunu belirtti. Çelik'in
önergeyi yanıtlarken verdiğ
bigilere göre öğretim ku-
rumlannın branş öğretme-
ni açığı 86 bin 328'e ulaş-
tı. Bu açıklar arasında In-
gilizce öğretmenliği 16 bin
496 ile birinci sırada, 9 bin
215'le sınıf öğretmenliği 2. sıra-
da, 8 bin 443 ile iş ve teknik eği-
tim öğretmenliği de üçüncü
sırada yer aldı.
fe.ı,
Eğitim-Sen:
•• w
m
anayasaya
ayhrı
MAHMUTGÜRER
ANKARA - Eğıtün-Sen Ge-
nel Başkanı Alaaddin Din-
çer, Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇeBk tarafindan de-
ğiştirilen ilköğretün yönet-
meliğinin ceza temelli bir
eğitim öngördüğünü belirte-
rek "Ceza temelli eğitim an-
cak nıedreselerde ohır. 7-8
yaşındaki öğrenciye sözteş-
me inızalaohnası, kuruDar
tarafindan hareketierinin iz-
lenmesi hangi pedagojik
vaklaşıma, eğitim anlayışına
sığar* dedi. Dinçer, ilköğre-
timin devlet tarafindan para-
sız yapılacağına iiişkin hük-
mün yönetmelikten çıkanl-
masının "parah eğitimin"
yolunu açacağına dikkat çe-
kerek bunun anayasa ve tl-
köğretim Yasası'na aykın
olduğunu söyledi. Dinçer,
MEB'in hazırladığı Ilköğre-
tım Kurumlan Yönetmeli-
ği'nin getirisinden çok götü-
rüsünün olduğunu söyledi.
'Parah eğitime geçiByor'
Yönetmelikteki ilköğreti-
min parasız ve zorunlu ol-
duğuna dair maddenin çıka-
nldığını belirten Dinçer,
"Bu maddelerin yönetineük-
te mutlaka bulunması gere-
krvordu. Ana>"asa ve yasalar-
la çeKşen yönetnıelik ohır
mu?" dedi. Dinçer, yönet-
meliğın iptali için Danış-
tay'a başv-uracaklannı söy-
ledi. Yönetmeliğin medrese
eğitimi temel alınarak hazır-
landığını kaydeden Dinçer,
şöyle devam etti: "Yönet-
meükte öğretmenlere polis-
Hk göre\i \erilmektedir.
Çocuk izleme kuruDan
kurulnıaktadır. Tam bir
vasakçı poBtika güdülmüş,
öğrenciler potansh el suçlu
olarak görülmüştür Ceza
kavrammda şeriat hukuku
uvgulanmış. Bakan ortaçağ
medrese anlayışının disiplin
hükümlerini getirmiş."
YÖK Yasa Taslağı
Oramiral Örnek,
görevi de\ raldığı
Oramiral
Alpkaya'ya
komutanlık forsumı
takdimetti.
Törende
Alpkaya'mn eşi
duygusal anlar
yaşadı.
(Fotoğraflar:
SERDAR ÖZSOY)
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı devreden Oramiral Bülent Alpkaya:
Köktendmci tehdit sürüyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Oramiral BülentAfykaya, Deniz Kuv-
vetleri Komutanlığı göre\ini devTe-
derken "böhıcü ve köktendinci faaü-
yeflerin" laik ve demokratik sistemi
tehdit etmeye devam ettiğini belirtti.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı göre-
vini devTalan Oramiral Ozden Ör-
nek de, Cumhuriyeti her durum ve
şartta korumanın ilk görevleri oldu-
ğunu vurguladı.
Deniz Kuvvetleri Komu- _ _ ^ _
tanlığı Karargâhı'nda dü-
zenlenen devir teslim tö-
renine Cumhurbaşkanı Ah-
met Necdet Sezer başta ol-
mak üzere, TBMM Baş-
kanı Bülent Armç, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay
Başkanı Orgeneral HflmiÖzkökka-
tüdı. Fenerbahçe Kulübü Başkam
AzizYıldınmdatörendeydi. Alpka-
ya törende yaptığı konuşmada, mes-
lek hayatı boyunca rehberinin Ata-
türk ilke ve devrimleri ile anayasa-
da beürlenen cumhuriyetin laikve de-
mokratik çerçevesi olduğunu vur-
gularken bu sürede Türkiye Cum-
huriyeti'nin sonsuza dek korunma-
sının da tek hedefi olduğuna işaret
etti. Oramiral Alpkaya sözlerini şöy-
le sürdürdü: "Bugün ülkemizin bö-
hlnmez bütünlüğünü, cumhurrveti-
mizin laik ve demokratik yapısım
tehdit eden ic ve dış kav nakh böhıcü
ve köktendinci faativetler maaksef
içinde buhınduğumuz Cumhuriye-
tin 80. yıhnda da varhklannı devam
ettirmektedirier. Türk SUahh Kuv-
• Deniz Kuvvetleri devir teslim töreninde
askerler, ilk görevlerinin Cumhuriyeti her durum ve
şartta korumak olduğunu vurguladılar.
vetleri'nin avnlmaz unsuru Deniz
Kuvvetierinıiz, irticai ve böhıcü fa-
ahyetiere karşı anayasa ve yasalarta
beUrlenen görevlerini dün olduğu gi-
bi bugün de ve sonsuza dek kararh-
hkla sürdürmeye devam edecektir."
Alpkaya, veda konuşmasının ar-
dından Deniz Kuvvetleri Komutan-
lığı amblemini Oramiral Örnek'e
taktı. Örnek de Alpkaya'ya komu-
tanlık forsunu takdim etti.
Türkiye'ye bugün yönelen tehdi-
din sadece ülke veya ülkeleri değil,
asimetrik tehdit kapsamında radikal
terörist gruplan da kapsadığını be-
lirten Örnek, denizin de teröristler
için çok çekici bir ortam olduğuna
dikkati çekti. Örnek, "Bu bağlam-
da Türk Deniz Kuvvetleri, denizle-
rin kontrolü ve ülkemiz için yaşam-
sal önem arz eden deniz ulaştirma
yoBannı açıktutmay-a muktedir, cay-
_ _ _ ^ _ dmcı bir güç oünaya de-
vam etmeüdü"" görüşünü
dile getirdi.
Törenin sonunda, Ge-
nelkurmay Başkanı Orge-
^ " ^ " ^ neralÖzkök, Milli Savun-
ma Bakanı Vecdi Gönül, Kara Kuv-
vetleri Komutanı Orgeneral Aytaç
Yalman. Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral tbrahimFıruna, Jandarma
Genel Komutam Orgeneral Şener
Eruygur. MGK Genel Sekreteri Kor-
general Şükrü Sarnşık ile Deniz Kuv-
vetleri Komutanı Oramiral Örnek,
Oramiral Alpkaya'ya birer şilt ver-
diler. Törenin ardından davetliler için
bir resepsiyon verildi.
Erdoğan hn
'uzlaşması'
uzun sürmedi
• Rektörlerle yapılan toplantının
ardrndan 'uzlaştık' açıklaması yapan
Bakan Çelik dün yaptığı açüdamada,
rektörlerle masaya orurduklannı ancak
bunun her istenileni koşulsuz kabul
ettikleri anlamına gelmediğini söyledi.
ÜAK Başkam Prof. Alkış ise uzlaşma
için henüz erken olduğunu açıkladı.
ANKARA/tSTANBUL (CumhurKet)-
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik. ha-
zırladıklan "Yükseköğretim Yasası Tasa-
nsı'ndaki", kötü yanlarını ancak somut
veriler ve belgelerle açıklanması duru-
munda, değiştireceklerini söyledi. Üni-
versitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı ve
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Ayhan Alloş ise hükümetle başlayan
diyaloğu olumlu bulduklannı belirterek
daha ilk adımda uzlaşmadan söz etmek
için erken olduğunu söyledi. Milli Eği-
tim Bakanlığı Şûra Salonu'nda düzenle-
nen "Toplam Kahte Toplantisı" sonrasın-
da gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Çe-
lik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Üniversitelerarası Kurul üyelerinı kabu-
lüne iiişkin soru üzerine, toplantıda, rek-
törlerin, hazırlanan yasanuı problemleri
gidermeye yönehk ohnası gerektiğini
ifade ettıklerini söyledi. Bundan önce de
uzlaşma sağlamak için tüm kesimlerin
görüşlerini aldıklannı öne süren Çelik.
"Herkesin her söylediği yapılacak diye
bir şey yok. \etid siyasi iradenindir" dedi.
Çelik, YÖK Yasa Tasansı'nın daha fazla
konuşuhnasuıın, hem üniversıtelere hem
de hükümete zarar vereceğini öne sürdü.
Gûrûz: Doğru tek ise uzlaşma olmaz
DİSK Başkanı Süleyman ÇelebL YÖK
Taslağı ile ilgili olarak Alkış 'ı ziyaret et-
ti. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Al-
kış, görüşlerini Erdoğan'a bir kez daha
ilettiklerini anımsatarak "Özgün bir yük-
seköğretim modeü yaratmak amacıyla
çahşmalara başlamıştir" dedi. Alkış.
Bakan Çelik'in "Uzlaştık" açıklaması-
nın hatırlatılması üzerine, "Daha ilk
adımda uzlaşmadan söz etmek için er-
ken^ dedi. YÖK Başkanı Kemal Gürüz
ise Üniversitelerarası Kurul'un Erdo-
ğan'ı ziyaretine iiişkin bir soruyu, "Doğ-
rusu tek olan şeylerin uzlaşması olmaz. O
doğru neyse üniversiteler onun yanmda-
dff" şekünde yanıtladı. Bu arada, Üni-
versitelerarası Kurul'un 5-6-7 Eylül'de
Denizli'de toplanh yapacağı öğrenildi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Tunceli Barosu, boşaltılan köyler
konusunda kapsamlı bir araştırma
gerçekleştirdi. Baro Başkanı Hüse-
yin Aygün bu araştırma ile ilgili gön-
derdiği mektupta şunları söylüyor:
"Tunceli '1994 Konsepti' olarak ad-
landınlan resmipolitikalardan en faz-
la etkilenen bölge idi. Boşaltılan yüz-
lerce köy, onlarca 'siyasal kayıp', yo-
ğun insan hakkı ihlalleri ve ağırbir top-
lumsal travma bu döneme eşlik eder.
Tunceli'nin yakılan ya da boşaltı-
lan köyleri; bu köylerin sayısı ve bu-
günkü mevcut durum hep tartışıldı.
Baromuz, bu konudaki mevcut du-
rumu aydınlatmak ve yetkilileri uyar-
mak ve kamuoyunu bilgilendirmek
için bir araştırma yaptı. Bu araştırma-
yı size gönderiyorum.
Tunceli'nin 392 köyünün 101'inde
tek bir evde hayat kalmamıştır. Bu-
na 300-400 arasındaki boş mezrayı
da eklemek gerekir. 101 köyü boş
Tunceli'nin nüfusu da 1990 sayımı-
na göre yan oranında azalmıştır.
Şimdi şunu düşünelim: 101 köy-
de en az 100 kişilik bir nûfus olsa -
ki Tunceli'nin bazı köylerinde 800-900
Tunceli'de Boşaltılan Köyler
kişi vardı-11 bin kişi yurdundan ay-
nlmak zorunda kalmış demektir. Bu
sayıda büyük bir kitlenin Türkiye 'nin
neresinde olduğu ve ne iş yaptığı; ne
yiyip içtiği; çocuklannın durumu; sağ-
lıksorunlan vs. hiçbirşey bilinmemek-
tedir."
• • •
Tunceli Barosu'nun yaptırdığı araş-
tırmadan (Ağustos 2003) bazı bö-
lümler: Tunceli "zorunlu içgöç"e en
fazla nüfus vermiş illerden birisidir.
1990'da nüfusu 160 binlerde olan
Tunceli, bugün 80 bin civannda nü-
fusa sahiptir.
Tunceli'de ve bölgede izlenen köy
boşaltma politikası, ulusal ve ulusla-
rarası insani hukukaaykırıydı. Hükü-
met zorta göç ettirilmiş yurttaşlara
karşı sorumluluğunu ve özellikle taz-
min yükümlülüğünü ihmal etmeye
devam etmektedir.
Köyler boşaltılırken herhangi bir
resmi makamın karan söz konusu
değildir. Nüfusun intikaline hangi ku-
rumun karar verdiği bilinmemekte-
dir. Bilinen tek şey, köyden zoria çı-
kanlma esnasında ilgili askeri birliğin
yetkilisinin köyün boşaltılması yö-
nündeki telkinleridir.
Ülke içinde göç ettirilen topluluk-
lara göç ettirmenin nedenleri ve pro-
sedürü ile tazminat ve yeniden yer-
leşme konusunda tam bir bilgi veril-
melidir. Tunceli'de köyünden çıkarı-
lanlar niçin böyle bir işlem yapıldığı-
nı bilemedikleri gibi nereye gönderil-
dikleri, ne zaman dönecekleri veya
tazminat ve yeniden yerieşme konu-
sunda hiçbir bilgi verilmemiştir.
Tunceli'de 1994 yılından bugüne
köy yakma, mülkiyete zarar verme ve
diğer hukuka aykın uygulamalar ile il-
gili sayısız suç duyurusu ve zarar-zi-
yan tespit davası açılmıştır. Ancak da-
vacı köylülerin hiçbir müracaatından
sonuç alınamamıştır. Tek bir askeri
yetkili veya kamu görevlisi yargılana-
mamıştır. Açılan zarar-ziyan davalan-
nın hiçbirisinde idare tazminat ödeme-
ye mahkûm edilmemiştir. 9-10 yıl bo-
yunca köylerde tespit bile yapılama-
mıştır. Köy boşaltma fıillerinin bizzat
sorumluları olan askeri merciler mah-
kemelerin "güvenlik" talebine yıllarca
olumsuz yanıt vermişlerdir.
Bazı yerleşim birimlerinde köylerin
boşaltılmasından sonra kimi insanlar
"kayıp" olmuştur. Sayıları onlarca
olan bu kişilerin yaşamından bugün
gelinen yerde umut kesilmiştir. Göç
ettirilen kişilerin mal ve mülkü gasp
edilemez; mülkleri toplu cezalandır-
ma biçimi olarak tahrip edilemez. Bu
ilkenin de yerine getirilmediği ortada-
dır. Zira; göç ettirilen köylerin sakin-
lerinin başta konut olmak üzere tar-
la, ağaç ve diğer mülk araçları yakıl-
mış ve yıkılmıştır. Köylülerin geri dön-
mesine adeta engel olunmak için tam
bir yıkım meydana gelmiştir.
Yetkililer göç ettirilen kişilerin geri-
de kalan mal ve mülklerini korumak
zorundadırlar. Bu yükümlülüğe de
uyulmamıştır. Boşalan köylerdeki mal
ve mülk bir süre sonra tahrip olma-
ya yüz tutmuş ve kendiliğinden yok
olmaya başlamıştır.
•••
Tunceli'de boş köylerin oranı yüz-
de 26'dır. Boş köylerin hiçbirinin elekt-
rik, telefon, sağlık ocağı, okul ya da
yoiu yoktur. Köylerin tümünde dev-
let hizmeti sona ermiştir. Resmi bina-
lar da dahil bütün yapılar harabeye
dönmüştür.
Devlet ve zorunlu iç göç mağdur-
lan arasında kopukluk devam etmek-
tedir. Bu bakımdan bir koordinasyon
oluşturulmalı ve köylü, valilik ve sivil
kurumlar bir araya gelmelidir. 10 yıl-
dır mağdur durumda ve sefalet için-
de yaşayan bütün köylülerden özür
dilenmelidir. Köylülere, 10 yıllık mad-
di ve manevi kayıplan ödenmelidir.
1994 döneminde köy içlerine ve ge-
lişigüzel alanlara yerleştirilmiş bulu-
nan mayın ve savaş artıklan derhal te-
mizlenmelidir.
Her kamu kurumu, vatandaşın kö-
yüne dönüş özlemine uygun davran-
mak zorundadır. Aksi her uygulama
suçtur.