Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2003 SALI
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edırne
Kocaelı
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizlı
PB
PB
PB
PB
B
B
B
B
31
34
31
33
34
36
36
35
Zonguldak B 26 Antalya
Sınop
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskışehır
Konya
Sıvas
B
B
PB
PB
B
B
B
B
26
28
27
27
30
31
30
28
A 37 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
A
A
A
A
A
A
B
B
34
32
37
39
34
35
32
27
PB 23
Yurdun kuzeydoğu
kesımlen ıle Trakya par-
çalı bulutlu, dığer yerief
az bulutlu ve açık geçe-
cek Hava sıcakhğuç ve
doğu kesımlerde arta-
cak dığer yerierde
onemlı bır degışıklık oi-
mayacak Ruzgâr ku-
zeybatı kesımlerde ku-
zey ve doğu dığer yer-
ierde guney ve batı yon-
lerden hafif, arasıra orta
kuvvette esecek.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
Y
Y
Y
B
PB
PB
PB
PB
19
19
20
24
22
23
28
27
Münıh PB 28 Zürıh
Berlin
Budapeşte
Madrıd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
PB
PB
PB
PB
PB
PB
Y
PB
26
28
33
27
30
30
31
34
PB 28 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tıflıs
Kahıre
Y
PB
PB
Y
PB
Y
PB
B
16
36
28
34
29
28
25
35
B 37
Sıslı ^ Çok bulutlu ı Yağrrurlu >Karlı Gok gurultulu
GUNCEL CUNEYT ARCAYÜREK
H Baştarafı 1. Sayfada
RTE, Başbakanlık'taki görevinin kamuoyunu
uyutarak siyaset yapmak olduğuna inanmış ol-
malı ki, kanlı olaylara geçici sükûnet gelmesin-
den sonra; "gelişmelerin Türkiye'nin istediği
yönde ilerlediğini" söylüyor.
Ortadoğu'nun kudretli devletinin kısa sürede
geldiği noktaya:
Kuzey Irak'ta "kırmızı çizgilerin" Kerkük'ü de
içine aldığı bölgede, örneğin silahlı Kürt aşiret-
lerinin silahsız bir topluma -Türkmenlere- saldır-
ması halinde askerle derhal müdahale edece-
ğini söyleyen Türkiye'nin başbakanı: VVashing-
ton'da, Bağdat'ta ve Ankara'da gelişmeleri an-
bean izliyormuş.
Doğrusu hazrete zahmet oluyor.
Çok ama çoook yakın geçmişte ilan edilen
devlet politikalarını, kırmızı çizgilerin neyi içer-
diğini bilen bir gazeteci RTE'ye soruyor: "Irak'a
gidecek askerin bir bölümünün Kerkük bölgesi-
ne gönderilmesi düşünülüyor mu?"
Elini uzattığı Amerika'ya kolunu kaptıran bir
başbakan, dünü, bugünü, yarını anımsatan so-
ruya nasıl yanıt verebilir?
"Düşünüyonız" dese uzun boyunu aşan bir
yanıt vermiş olacak; ne düşündüğü belli değil.
"Düşünmüyoruz" dese kamuoyu duyarlılığını
karşısına alacak.. eveleme gevelemeye başvu-
ruyor.
Asker gönderme konusunda Genelkur-
may'da, Dışişleri'nde çalışmalar sürüyormuş
da... Eylül ayındaki MGK'de değerlendirmeler-
den sonra karar verilecekmiş de... Masal masal
mastika!
• • •
Bir kez anlaşıldı ki; son MGK toplantısında
asker gönderme konusunda "tavsiye" niteliğin-
de de olsa herhangi bir karar alınamadı.
ABD'den sualnameye beklenen yanıtlar gel-
mediği, Amerika'nın Türk askeri konusunda ger-
çek görüş ve eğiliminin (gönderin demekten öte-
ye) nedir ne değildir anlaşılamadığı için... Hü-
kümetin MGK'ye kararlılıkla gitmesi ya da
MGK'den tavsiye namı altında bir karar çıkar-
ması zaten söz konusu değildi.
Irak'a asker göndermek konusunda ABD'den
gerekli ruhsatı alamadığı için kararsızlık içinde
bocalayan hükümet, gidecek askerin bir bölü-
münü Kerkük'e göndereceğini açıklayabilir mi?
Nerede kaldı o yürek, o Kasımpaşalılık? Şey-
tan aldı götürdü mü?
• • •
Tabii devleti yönettiği sanısına kapılmış, aslın-
da AKP'ye hizmet veren böyyük medya, hükü-
metin asker gönderme konusunda neden karar
alamadığını bilmesine karşın, görmezden gelir,
yazmaz.
Gerçeği söyleyeni de göstermez. örneğin -o-
hh nihayet; 2B kavgası referanduma gidecek
olursa "toplumsal hareket" başlatacaklarını
açıklayan- CHP lideri Deniz Baykal, asker gön-
derme konusunda ABD'den yanıt gelmediği
için" karar alınamadığını söyledi.
Hükümetin sürekli yalanladığı önemli birnok-
tayı doğruladı:
Ancakkk; ABD, "Türkiye kararalırsa" -nerede
ne kadar ne için- sorularına yanıt arayacak gö-
rüşmelerin başlayabileceğini bildirdi. Kısacası
"alacakaranlıkta karar vermemizi" istedi.
Iktidar yalakası medya, Irak'ta Türk askerine
olumsuz tepki gösterilmeyeceğini yutturmaya
çalışan haberlere ağırlık veriyor.
Kerkük Vakfı Başkanı Prof. Suphi Saatçi, Tür-
kiye'nin "sadece gelişmeleri izlediğini" söyler-
ken; askerin görev alması olası Felluce kentin-
deki yerel liderler Türk askerine karşı görüş bil-
diriyorlar.
Medyada yer almıyor; ne ki, Irak'ta ABD işga-
line silahlı eylemlerle direnen eski- yeni örgüt-
ler, Müslüman Türk askerine ayrım yapmaya-
caklannı...
Yani? öldüreceklerini ilan ediyor.
Orgeneral Kılınç MGK Genel Sekreterliği'nden aynlırken de uyanlarda bulundu:
Köktendinciliktehdidi sürüyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - MGK Genel Sekreterliği
görevini devreden Orgeneral
Tuncer Kılınç, tslami kökten-
dincilik tehdidinin sürdüğünü
belirterek "80 yıllık laik Türki-
ye Cumhuriyeti'nde halen hi-
İafet ve şeriat arayışında olan-
larımız var" dedi. "Tarikatlaş-
ma ve cemaatleşme" faaliyetle-
ri hakkında uyanda bulunan KJ-
lınç, AKP'den duyulan rahatsız-
lığı da üstü kapalı olarak dile ge-
tirdi. Kılınç, hükümet üyelerinin
türbanh eşlerinin yarattığı sıkın-
tıyı da dile getirdi.
MGK Genel Sekreterliği gö-
revini, düzenlenen törenle Kor-
general Şükrü Samşık'a devre-
den Orgeneral Kılınç. yaptığı ko-
nuşmada ulusal güveulik, dış po-
litika, AB, ABD ve yeni dünya
düzeni, Islami köktendincilik
tehdidi konulannda ilginç değer-
lendırmelerde bulundu. MGK
Genel Sekreterliği'nde gerçek-
leştirilen devir teslım törenine
SERİAT ARAYISINDA OLANLAR VAR
Tek kelimeyle çağdaşlaşmanın temeli olan Atatürkçü düşünce
sistemini henüz toplumun her katmanına yayamadığımız bir
gerçektir. 80 yıllık laik Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk
milliyetçiliği anlayışında tek devlet, tek ulus, tek bayrak
ülküsünü daha güçlendirerek devam ettirmesi gerekirken,
halen hilafet ve şeriat arayışında olanlarımız var. Etnik
aynmcıhğı demokratikleşme diyerek körükleyen
entelektüeller ve yazarlanmız giderek çoğalıyor. Birlik ve
beraberligin harcı olan dil birliğimizi bozmaya çalışan
tarikatlaşma ve cemaatleşme yoluyla inanç birliğini zedeleyen
rutumlarla nasıl tek yumruk olacağız? Kendi çıkar ve
beklentilerini ulusal değerlerin üstünde tutan ve siyasi
iktidarlara yaranmayı hedef edınmiş bir kısım medyanın
yarattığı kamuoyu ile birlik ve beraberlik sağlanabilir mi?
Genelkurmay Başkanı Orgene-
ral Hilmi Özkök ve dığer komu-
tanlar eşleriyle gelirken, hükü-
met temsilcilerinın türbanlı eşle-
rinin törene katılmamalan dik-
kat çekti. Orgeneral Kılınç da
yaptığı konuşmada, bu durumu
üstü kapalı olarak eleştirdi. Isla-
mi köktendincilik konusunda
eleştirilerini sıralayan Orgeneral
Kılınç, "Bugün yönetimin en
üst düzeyinde bulunanların
sosyal ve kamusal alanlarda
bir araya gelemediği ülkemiz-
de konuyla ilgili daha fazla bir
şeyleri dile getirmeye gerek ol-
madığı kanaatindevim" sözle-
riyle rahatsızlıklannı ifade etti.
MCK' elestirisi
Buruk
ayrdîyorum
Orgeneral Tuncer Kı-
lınç, konuştnasında ulu-
sal güvenlik konusunda
özeleştinlerde de bulun-
du. Kılınç, "Halen yüz-
de 30'u kayıt dışı olan
ekonomik yapı ve yüzde
75 civarında dışa ba-
ğımlı savunma sanayi-
mizle bu konuda tablo-
muz pek iç açıcı değil-
dir. Oysa milli güvenlik
bir devletin ve ulusun
var oluşuyla eş değer tu-
tulmaktadır" dedi.
Kılınç, konuşmasında
"Yüce Meclis'in irade-
sine saygısının" altını çi-
zerken, MGK Genel Sek-
reterliği'nin fiilen işlevsiz
hale gelmiş olmasından
duyduğu endişeyi de dile
getirdi. Gelecekte sıvıl bır
genel sekretenn idaresin-
de MGK Genel Sekreter-
liği'ninpolitize olabılece-
ği kaygısını da ifade eden
Kılınç, "Görevimi dev-
rederken buruk bir hu-
zur ve mutluluk duy-
maktayım. BurukJu-
ğum, devlete çok yarar-
lı bir kurumun aiacağı
son şekiiden, huzur ve
mutluluğum ise görevi
emin ellere teslim etme-
den ve sağlıklı bir şekil-
de emekliliğe kavuş-
mamdan kaynaklanı-
yor" diye konuştu.
Mezuniyet sevinci
Jandarma Okulları Ko-
tanlığı'ndan 2002-
2003 eğitim-öğretim yı-
lında mezun olan 220 subay, 946 astsubay, 25 sözleşmeli bayan ast-
subay ve 1782 uzman jandarma çavuş için dün diploma töreni dü-
zenlendi.Törende konuşan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şe-
ner Eruygur. Jandarma Okulları Komutanlığı'ndan mezun olanla-
nn "Türk milletini düşünce, din ve etnik olarak parçalamaya çalı-
şanlann korkulu rüyası olacağına inandığını" söyledi. (Fotoğraf: AA)
Orgeneral Kılınç, yaptığı konuş-
mada şu mesajlan verdi:
Batı, köktendincilik teh-
dldinde haklı çıkti: Soğuk
savaş sonrasında Batı dünyası
aralanndaki dayanışmanın deva-
mı için bir yeni tehdit arayışıyla
köktendinciliği ön plana çıkar-
mıştır. Kendi tehdit değerlendir-
melerimizde de zaman zaman ir-
tica ilk sırayı almasına karşın,
Batı'nın bu "Islami köktendin-
ci tehdit" değerlendirmesini
fazlaca içimize sindirememiştik.
Ancak 11 Eylül saldınsıyla Batı
tespirinde haklı çıkmıştı. Aynca
en tehlikeli silahın ölümü göze
alabilen insan gerçeği olduğu bir
kere daha ispatlanıyordu.
AB'ye alternatlf savun-
madim: AB'ye üye olduğumuz
takdirde bu konuda faydalar sağ-
lanacağı bir gerçektir. Geçen yıl,
Türkiye'nin özel bir üyelikle
AB'ye alınabıleceği yolundaki
saptamaya kişisel olarak katıldı-
ğımı belirtmiştim. Böyle bir tes-
pit hiçbir şekilde AB'nin bir al-
ternatifi olarak dile getirilmemiş-
tir. AB'ye tam üye olamadığımız
takdirde güvenliğimiz ve ekono-
mik çıkarlanmız için tamamlayı-
cı arayışlarda bulunmanın yarar-
lanna inanmaktayım. AB'ye üye
olsak bile Rusya ve Iran ile iyi
ilişkilere ihtiyacımız olduğu ka-
nısındayım. Ulusal çıkarlanmız-
dan ve onurumuzdan ödün ver-
meden gelişmiş ülkelerin oluş-
turduğu bir topluluğun veya top-
luluklann içinde bulunmanın
ulusal güvenliğimiz açısından
yararlan yadsınamaz.
ABD'nln gerçek amacı
endlşelendlrlyor: ABD, 11
Eylül saldınsının ardından ulu-
sal güvenliğinı sağlamak için ön-
leyici taarruz stratejisini uygula-
maya koydu. Böylece ABD ger-
çekte küresel hedeflerine ulaş-
mak ve inandığı yeni dünya dü-
zeninı kurabilmek için 11 Eylül
2001 'deki terör olayı ile ele geçir-
diği uygun fırsatı değerlendir-
mek amacıyla, görünürde de ken-
disine yönelebilecek başka terör
eylemlerine mani olmak için son
2 yılda önce Afganistan'a, takı-
ben Irak'a önleyicı taarruzlar
gerçekleştırdi. Bu uygulamalarla
ilgili endişeler, ülkemizin günde-
minin en başma yerleşti.
Avrupa'ya terör eleştlrl-
Sİ: Avrupa, niyet ve maksadı de-
ğişmeyen, sadece ismini KA-
DEK olarak değiştiren terör ör-
gütünü halen terörist örgütler lis-
tesine bıle almamıştır. Almaya da
niyetli gözükmemektedir. Zira,
terörist başının yakalanmasuıdan
sonra onun hayatını garanti altı-
na alma ve bölücü örgütü yasal
bir kuruluş olarak siyasi hayatı-
mıza katma uğraşmdadır.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Aradan günler geçmesine karşın hâlâ olayla-
rın nedeni, sorumluları hakkında kesin bir açık-
lama yapılmaması akla pek çok soruyu getiriyor.
Acaba, ABD bölgeye hâkim olmakta zorlanı-
yor mu? Yoksa iç karışıklıkların bir süre daha de-
vam etmesinden yana mı? Böylece Irak'ın hiç-
bir yerinde tek bir grubun egemen olmamasını
mı istiyor?
Acaba, Türkmenleri ateşin içine düşürüp,
"Türkiyeeee, Türkiyeee neredesin, bugün gel-
meyeceksin de ne zaman geleceksiiiin" diye ba-
ğırmasını mı istiyor?
ABD, "Irak'ta tek hâkim güç benim. BM'nin
açılımı Buşlaşmış Milletler'dir. Ya kabul edersiniz,
ya kabul edersiniz" dediğine göre, Irak'ta olup bi-
ten her şeyden de sorumludur.
Kerkük'ü izlemeye devam edeceğiz... Irak'ın
geneline bakalım...
Tarafsız gözlemcilerin yorumu şu:
Irak'ın iç düzeni Saddam döneminden beter!
Bu gidişin sonu şöyle görünüyor:
Bölgede ABD karşıtı eylemlerin zemini Irak
olabilir. Çevre ülkelerden ABD ile savaşmak is-
teyen kişiler bu topraklara gelebilir.
Şimdiden bunun ipuçları görünüyor. örneğin,
Bağdat yakınlarında sadece Suriye'den gelip
ABD ile çatışmada ölenlere ait özel bir mezarlık
var.
Bağdat'ın güneyinden gelen haberler de ABD
açısından iç açıcı değil. Iran'da Şiilerin dinsel
merkezi Kum kenti. Ancak gerek Iran'daki gerek-
se öteki ülkelerdeki tüm Şiiler açısından en bü-
yük çekim yeri Necef. Iran'da yaşayanlar dahil
pek çok Şii lider, artık en büyük merkezin Necef
olması ve buraya yerleşilmesi gerektiği görüşün-
de.
Ister misiniz, ABD "sıra Irak'tan sonra Iran'da"
derken, Irak'ı da Iranlaştırsın!
Bahreyn'den Umman'a Arap Yarımadasrnın
küçük devletlerinde de ağırlıklı nüfus Şii. Geliş-
meleronları dadoğrudan etkileyecektir. Iran'dan
Irak'tan hafif bir riizgâr esse bu ülkeler nezle
olur.
Kandır babam kandır
Irak'ın içindeki karışıklığın neler getireceği be-
lirsiz ama, ABD ve Ingiltere'ye güvensizlik getir-
diği kamuoyu yoklamalarından açıkça belli olu-
yor.
Amerikalıların gözüyle Irak, Vietnam'a döndü
dönecek. Yakında Irak'ın adını "Iraknam" diye
yazmak durumunda kalabiliriz!
Her iki ülkenin güvenilir yayın organlarının ya-
yımladığı araştırmalar, Bush ve Blair'e "güven"
duyanların azaldığını gösteriyor. Deyim yerin-
deyse "güven "sözcüğünün sonundaki "n"düş-
müş, güveni yiyip bitirmiş.
Nevvsvveek dergisinin yayımladığı araştırmaya
göre, Amerikan halkının yüzde 70'i ABD ordusu-
nun Irak'ta batağa saplanacağından endişe edi-
yor. Burada da "atak" sözcüğünün başına "b"
gelmiş!
Amerikalıların yüzde 72'si, Irak'ı yeniden yapı-
landırma işinin BM'ye bırakılmasını düşünüyor.
Buna karşın Bush yönetimi kendine yakın 3-5
adam seçip "yenidenyapılandırma" talimatı ve-
riyor:
- Yeniden yap ulan durma!
'Bush, Irak siyasetini doğru götürüyor mu' so-
rusuna 'Evet' yanıtı verenlerin oranı yüzde 54.
Bush'a yeniden oy veririm diyenler ise yüzde 44.
Bush için asıl tehlike şu:
Irak savaşı ABD'ye haftada 1 milyar dolara
mal oluyor ve bu, bütçe açığını arrtırıyor!
The Sunday Telegraph'ın anketinden de şu
çıktı:
Ingilizlerin yüzde 67'si, Irak'ta kitle imha silah-
ları konusunda Blair'in kendilerini kandırdığını
düşünüyor.
Ne diyelim? Bunların istediği kandır, kandıra-
bildiğin kadar kandır!
[email protected]
Büyük Zafer'in Başlangıcı ve Anlamı...
I Baştarafı 2. Sayfada
yarattığı Türk Mucızesf yle gör-
kemli bir mutluluğa dönüşmüştür.
Bu örnek utku, ulusun bağımsızhk
tutkusunun, benimsediği ilkeyi ger-
çekleştirme gücünün özgürlüğünü
özetlemektedir. Savaşın incelikleri-
ni, ustalıklannı. gücün başarıyla
kullanılması yöntemlerini (strate-
jı) çok iyi bilen, kendi yaptığı plan-
la istediği sonucu alan Mustafa Ke-
mal, öğrencilik yıllarından ben ge-
liştirdiği izlencesini yürürlüğe koy-
ma olanağına kavuşmuştur.
Lozan Banş Antlaşmasryla ke-
sinleşen ulusal sınırlar, uluslaşma,
her şeyiyle yepyeni Türkiye Cum-
huriyeti, başta laıklık değışik alan-
lardaki kollanyla Türk Devrimi,
"kurtuluş ve kuruluş"la ünlenen
tarıhsel olgu, 26 Ağustos'ta başla-
yan ölüm-kalım sa\aşuıın benzer-
sız kazanımlarıdır. Utkulan, kendı-
sınde daha büyük utkular için bır
araç sayan Atatürk "Türk birliği-
nin, Türk gücünün ve yeteneği-
nin, Türk yurtseverliğinin çelik-
leşmiş bir kurumu olan ordu-
muz, Türk topraklarının ve Tür-
kiye ülküsünü gerçekleştirmek
için birbirine eklediğimiz düzen-
li çalışmaların yenilmesi olanak-
sız güvencesidir*' diyerek Silahlı
KuvTetlerimizi övmuştür. BuAta-
türk çocuklanna karşı günümüzde
yurtıçinden ve yurtdışından yönel-
tılen haksız eleştınler. etkısız kıl-
ma, dışlama, zayıflatma, yıpratma
ve ele geçırme çabalan gözetihr,
Silahlı Kuvvetler'ın Atatürk Ocağı
nıteliğiyle duyarlı olduğu konular,
özellikle iktidardan ka\naklanan
sorunlar, birlikte değerlendinlirse
nelenn amaçlandığı daha iyi sapta-
nır. 26 Ağustos'un yıldönümünde
sıyasal kavTiaklı ağır çelışkiye de-
ğinmek yerinde olacaktır. 12 Eylül
olayındaki kişisel sorumlulukların,
anlayış ve tutumun Silahlı KmTet-
ler'e maledılerekYAŞ kararlan ve
MGK yoluyla hızlandınlıp genışle-
tılen çırkın karşıtlıklar, 30 Ağus-
tos'un 29 Ekim'ın, 23 Nisan ve 19
Mayıs'ın yadsınması demektır.
Yurdu Icurtaran, ölüme koşan, son-
suza değin bağunsız yaşatmayı bi-
rincıl görev bıldığımız Türkiye
Cumhuriyeti Devletı'ni kuran, Si-
lahlı Kuvvetlerimızdır. Kımi cıddi-
ye alınmayacak konuşmalann, kı-
mı anayasaya aykın "şerh"lenn,
kımi AB ıstekli, ABD destekli ya-
rarsız, göz boyayıcı önemsız dü-
zenlemelenn ve kabadayıhldann,
ağırbaşlı, olgun, efendıce. kendine
güvenle korunan suskunlukla tep-
kısizlığin ve "AB'ye girişi engel-
ledi, demokrasivi gölgeledi denil-
mesin" içbaskısıyla yığıtçe duru-
şun yanlış anlaşılmasının sonucu
olduğu kanısındayım. "Asker-sivil
çatışması ve siyasete müdahale"
kuruntusu sataşma bahanelerınden
bındir. Demokrasinın güçlü bekçi-
si Silahlı Kuvvetler'dir.
"Asker" üzerinden siyaset ya-
panlarla, Silahlı Ku\"vetler'ı sömü-
ren 12 Eylül şaksakçılığı, bilinen
fınldaklar, yasamlarını neye borç-
lu oldııklannı, silahlı gücün önemi-
ni, ülkemiz koşullannda konumu-
nu yansızlıkla, içtenlikle düşüne-
mez.
Askerlenmızın çoğunun, sıvılle-
nmızin çoğundan daha demokrat
olduğunu, Silahlı Kuvvetlerimizin
devletin öbür bırimlerinden yıllar-
ca ılerde olduğunu söylemek, yal-
nız değerbilirlik değil, gerçekçilik-
tir. Silahlı Kuvvetlerimizi amaçla-
nna ve ereklerine engel görenlerin
"asker-sivil aynmı" çabalan bo-
şunadır. 26 Ağustos, 30 Ağustos,
ulusal bıluıcin kaynağıdır, anlamı
da bu yapıda yoğunlaşmaktadır. Si-
lahlı KuvTetier'ın. kendi eseri olan
Cumhuriyet'i tüm nıtelikleriyle ko-
ru\Tip kollaması, savunup güçlen-
dirmesı, Mustafa Kemal Ata-
türk'ten aldığı en kutsal, en doğal
görevıdir. Türk asken ve Silahlı
Kuvvetlerimiz içinAtatürk'ün söz-
lenni, Ordulara ıletısı'nı (1938)
unutmamalı, Büyük Söylev'ıni bel-
leklenmızin ışığı kılmalıyız.
AL GÖZÜM SEYRETLE / IŞIL ÖZGENTÜRK
Şuf Şuf Tayyare
H BaştarafıArka Sayfada
Kocaman taş bir bina, içerisi tıklım tık-
lım dolu; kadın erkek, genç yaşlı Dat-
çalılar. Köy Enstitüleri, Yanm Kalan
Mucize başhklı panele akın etmişler.
Konuşmacılar Prof. Kemal Kocabaş.
Hıfzı Topuz, Güzel Yücel. Herkesin
aklında tek bir soru, yeniden böyle mü-
kemmel bir eğitün projesi oluşturulabi-
lirmi?
Olur, bir yerierde bu tartışılmaya ba§-
lamışsa. burası Türkiye, inatçı, deli bi-
rileri çıkar, en iyiyi, en güzeli yapmak
için yollara düşer. Bir kişi çoğalır, iki
olur, üç olur ve bir ülke olur.
Panelin inanılmaz iki sürprizi var.
Hıfzı Topuz Datça'ya gelirken Behçet
Kemal Çağlar'ın sözlerini yazdığı,
bestesi Adnan Saygun'a ait olan Köy
Enstitüleri Marşı'nın bandmı yanmda
getirmiş. Birden bütün salon bu naıf,
hayatın temelinin üretmek ve paylaş-
mak olduğunu hepımize bır kez daha
anımsatan bu marşla doluyor. Herkes
ayakta, herkes marşın sözlerine eşlik
ediyor. Garip ve etkileyici bir görüntü,
birden Sovyet Devrimi"nin o heyecan-
lı günlerini anlatan belgesel fılmler ge-
liyor aklıma. O kendme güveni, o he-
yecam bu kez yanı başımda Datça'da
bir taş binada yeniden hissedıyorum.
Tam o sırada Can Yücel'in sesi salonu
dolduruyor. Can, büyük bir sadelik
içinde Köy Enstütilerini anlatıyor, ta-
bii bantı Hıfzı Topuz getirmiş. O, geç-
mişi bizlere en etkili biçimde anımsat-
mayı seviyor \e bu, onun en sevdiği iş.
Sağolsun.
Datça'dayım ve güzel rastlantılar sü-
rüp gidiyor. Datça'da nerede yanlış bir
uygulama var, nerede bir haksızlık var,
bunlan inatçı bir biçimde takip eden,
yerel gazetelerde haber yapan ve bu ne-
denle başı sürekli belada olan Sinan
Kara, yaşadığı haksızlıklan. tuhaf
olaylan birkitapta toplamış "Sinan'ın
Kara Kitabı'nı yazmış. Yüzünde koca-
man bir sevinç, bana kitabını uzatıyor.
Yaşa be Sinan. devlet seninle uğraş-
maktan hiç bıkmadı ama sen de onlar-
la!
Datça'dayım, Can Yücel rüzgârlann
en yaman estiğı mezannda rahat rahat
uyuyor; onun devlete, zorbalara, iki-
yüzlülüğe karşı verdığı savaşı sürdüren
birileri var, sayılan gün geçtikçe çoğa-
hyor, rastlantılar da hiç bitmiyor. Gele-
cek yıla kadar hoşça kal Can Yücel. Sa-
na sence sesleniyorum:"Bir Varmış!"
Not: * Şuf şuf tayyare: Bak, bak uçak!
Seyreyleisil(S yahoo.com
lsilozgenturkCasuperonline.com
Zırhlı araçlar çarpışü: 9 polis yarah
• BATMAN (AA) - Batman'da Ipragaz
Mahallesi Şehit Hasangül Karakolu önünde
kırsal görevden dönen 1 panzerin öndeki 3
zırhlı araca çarpması sonucu meydana gelen
kazada, isimleri belirlenemeyen 9 özel güvenlik
görevlisi yaralandı. Polislerin Batman Emniyet
Müdürlüğü'nde göreyli olduklan öğrenildi.
Yaralılann, Batman Özel Şifa Hastanesi'nde
tedavi altma alındığı bildirildi.
TEŞEKKÜR
Annem SULTAN KARABULUT'un
rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde;
ilk teşhis ve tedavisini yürüten
pof Dr ERTUĞRUL TAŞAN,
başarılı bir operasyonla
eski sağlığına kavuşturan
Prof Dr METE DUREN,
Prof Dr A. KÜRŞAT BOZKURT,
Doç Dr HARUN CANSIZ
Uzman Dr LALE YÜCEYER ve
çalışma arkadaşlarına,
hastalığının ilk gününden itibaren ilgi ve
desteklerini esirgemeyen dost
Prof Dr SEBATİ ÖZDEMİR e
sonsuz teşekkürler
Ailesi adına kızı
CÜLİZAR CENCİZ