27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2003 PAZAR HABERLER DUNY4DABUGÜIV ALİSİRMEN Nadir Nadi'li Yıllar Sevgili, llhan Selçuk'tan gıpta ile dinlediğim, kaç kez düşlediğim o anı yaşıyordum işte... 22 Mart 1974 günü, Nadir Bey'in Cumhuriyet'te- ki odasındaydım. Nice düşlediğim o cümleyi nihayet söylemiş- ti Nadir Nadi: -Siziizliyorvebeğeniyorum, bizimleçalışırmı- sınız? Bu teklifin ardında, llhan Selçuk'un, onun dik- katini benim üstüme çekmesinin de yattığını bi- liyorum. Nadir Bey sakin ama otoriter mizaçlı ol- masına karşın güvendiği arkadaşlarını hep din- lerdi. İşte benim Nadir Nadi'li yıllarım, yanıtı önce- den belli bu soruyla başlamıştı. Sonradan öğrenecektim. Nadir Bey bütün is- teklerini soru şeklinde dile getirirdi; emir kipi kul- lanmazdı. Bir defasında, - öbür gün Pakistan Büyükelçisi ziyaretime ge- lecek, sen de gelip hazır bulunur musun? de- mişti. - Tabii ki gelirim Nadir Bey. Hem ben "Gelir misin?" sözcüğünün "Gel!" anlamını taşıdığını artık öğrenemeyecek kadar saf değilim, dedi- ğimde hafifçe gülümsemişti. 22 Ağustos 1991 'de, Nadir Bey'in Yeniköy'de- ki minik yalı katının küçük salonundaydık; llhan Abi, Uğur Mumcu ve ben. Ortadaki masanın üs- tündeki tabutun içinde yatıyordu Nadir Bey'in na- aşı. Berin Hanım bana döndü ve, - Ben kocasız kaldım, sen de babasız, sen de düşünL dedi o tarifsiz acısı içinde. Bütün o yıllann ilişkisini bir cümlede özetlemiş- ti. Gerçekten de aile gibiydik. Uğur Mumcu hep şöyle derdi: - Biz Nadir Bey'in çocuklarıyız. llhan Abi, ge- rektiğinde bütün işleri yürütecek, sorumluluğu üstlenecek güvenilir, akil, en büyük abi, ben ken- dini araştırmaya vermiş olan oğlan, sen de ai- lenin sempatik, haylaz zeki çocuğu... • • • Nadir Bey ile ilgili kişisel anılar, bir köşe yazı- sının değil, dizinin boyutlarını aşacak ölçüdedir Sevgili. Ben burada O'nun mesleğine yaklaşımını gös- terenlerine dokunacağım. Cumhuriyet'teki ilk yıllarımdaydı, bir gün Pî- nochet egemenliğindeki Şili'de konser veren Suna Kan'ın bu davranışını, bu müstesna sa- natçımızın niteliklerinin gerektirdiği saygının sı- nırlan dışına çıkmadan eleştirmiş ve onun gibi bir kişinin özgür Şili'nin konser salonlarına ya- kışacağını, orada konser vermek için o günleri beklemiş olmasının daha tercih edilir olduğunu yazmıştım. Konuyu öbür arkadaşlarımızın da yanında Na- dir Bey ile konuşuyorduk. O, - Ben bu gürüşüne katılmıyorum. Suna, Pinoc- het'ye değil, Şili halkına konser veriyor. Ben ol- saydım böyle yazmazdım, dedi. Ertesi gün benim yazı yayımlanmamıştı. Nadir Bey yine öğlen üzeri gazeteye geldi. Bana pek bakmıyordu. Sonra odasında konuşmaya başladık. Laf arasında, - Ben dün görüşüne katılmıyorum, dedim. Ama bu, yazının yayımlanmaması için bir neden değildi. O senin görüşündü... dedi. Çok canı sıkılmıştı. ••• Aradan yıllar geçti, velut yazarımız Vedat Tür- kali, Yeşilçam'ı konu alan bir roman yazdı. Cum- huriyet'te de, onunla ilgili, sert bir eleştiri çıktı. Vedat Türkali'nin karşı yazısı ise bir türlü ya- yımlanmadı. Olay Nadir Bey'e intikal etti. Yazının neden yayımlanmadığını sordu. - Ama Nadir Bey, dedi biri, babanız ve sizin hakkınızda ne ithamlarda bulunmuştu bu adam biliyor musunuz? - Olabilir dedi, ayıp etmiş, ama bizi eleştirmiş olması, onun düşünce özgürlüğünü ortadan kal- dırmaz değil mi? Yazı iki gün sonra yayımlandı. Bütün bunları Sevgili, Şükran Soner dostu- mu teyiden yazıyorum. ••• Nadir Bey yaşamının son ayfarında, sık sık dalıyor, zaman zaman konuşmalan izlemiyor, uzaklara gidiyordu. Bunun farkındaydı, sıkılıyor, kendisine moral vermek isteyenlere, - Bırakın canım, artık rahat rahat öleyim, di- yordu. Böyle günlerden birinde, yine dalgın dalgın ufka bakıyordu. Veda etmeden önce, bütün ce- saretimi topladım, - Nadir Bey, dedim, size minnettarım, saye- nizde, arkadaşlarım gibi ben de şu basın âlemin- de, desteğinizle onurlu yaşadım. O dalgın Nadir Bey gitmiş, yorgun ama cap- canlı bir adam gelmişti. Göz pınarlarında iki damla yaş, oturduğu tekerlekli sandalyede eli- misıktı. O sırada bir aylık bile ömrü kalmamış, meğer. Nadir Nadi'li yıllar Sevgili, sanınm ki, benim için olduğu kadar birçok arkadaş için de yaşamımı- zın en güzel yılları oldu. Dünya Tıcaret Örgütü tartışıldı • kanbul Haber Servisi - DİSK ve Friednch Ebert Vakfi'nca Dedeman Oteli'nde gerçekleştirilen konferansta konuşan DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, sermaye yanlısı politikalara emekçiler ve yoksullar cephesinden ortak bir yanıt üretmek istedikJerini söyledi. Küresel ticaret anlaşmalarmın çalışanlar üzenndeki etkilerini anlatan Almanya IG Metal Sendikası'ndan Klaus Priegnitz, "Dünya Ticaret Örgütü'nün dışında bir rekabet otoritesi olmalı ve bu otoriteye uluslararası müdahale vetkisi verilmeli" dedi. •• Yurdun dört bir yanmdan Ankara'ya gelen onbinler 'insanca yaşam' için yürüdü MemurdanAKP'yeuyan• KESKüyeyaklaşıkl5 bin kamu emekçisi Ankara'da AKP hükümetini uyardı. Eylem sırasmda 8 memur gözaltına alındı. KESK Genel Başkanı Evren,"Hükümeti uyanyoruz. Ayağınızı denk alın. AKP'ye karşı güçler birleşiyor" dedi. IZLENIMLER IMF'ye uşaky halka Kasımpaşalı AJNTCARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara caddelen "Onurlu bir Türkrye, onuriu bir gelecek" ve "onurlu bir yaşam" için Anadolu'nun dört bir yanından akm eden memurlann sesleriyle yankılandı. Yaz sıcağında polıs barikatlannın önünde saatlerce bekletilen 15 bin memur, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı "IMF'ye uşak, halka Kasımpaşah" sloganı ile protesto ettı. • Eyleme katılmak için çeşitli illerden gelen memurlar, Ankara yakmlanndaki dinlenme tesislerinde sabahın erken saatlennde uzun kuyruldar oluşturdular. Uzun süre Ankara girişlerinde bekletilen memurlar, açlıklannı simit yiyerek giderdiler. • Memur eylemi nedenıyle dün başkentte olağanüstü güvenlik önJemleri alındı. 4 bin 500 polisin görev yaptığı Ankara'da Kızılay çevresi binlerce polis tarafindan kuşatıldı. Olay Yeri tnceleme ile Kaçakçılık ve Organıze Suçlarla Mücadele ekipleri de Çevik Kuvvet'le birlikte görev yaptı. Jandarmanın da görev aldığı eylem sırasında atlı polisler ile polis köpekleri de hazır bekletıldı. • Eylem sırasında memurlara müdahale konusunda emniyet güçleri kendi aralannda da tartışmalar yaşadılar. Zaman zaman çevik kuvvet amirlerinin, polis memurlannı kontrol etmekte zorlandıklan görüldü. • Memurlann sloganJannda hükümete karşı öfke vardı. "Işçi düşmaıu, işbirtikçi AKP", "Direne direne kazanacağız", "Katil ABD. işbirtikçi -\KP", "Grev hakkı grevle kazanıhr", "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek" sloganlan atan memurlar, Başbakan Erdoğan'ı da "EVIFye uşak, halka Kasımpaşalı" sözleriyle protesto ettiler. • Eyleme polislerin gaz maskeleriyle geldikleri görülürken, memurlar da gazlara karşı ameliyat maskesi ve flamalarla yüzlerini kapattılar. Sıhhiye Meydanı, Eğitim-Sen'in flamalan ile zaman zaman sanya boyandı. • Eylem süresince Kızılay'daki işyerleri kepenklerini indirirken, Ankaray ve Metro'nun Kızılay çıkışlan da kapatıldı. MUSTAFAÇAKIR A.NKARA - Kamu Emekçilen Sen- dikası Konfederasyonu'na (KESK) üye yaklaşık 15 bin kamu emekçisi Anka- ra'da AKP hükümetini uyardı.Kamu emekçilerinin Kızılay Meydanı'nda mi- ting yapmalanna izin verilmedi. Eylem sırasında 8 memur "yaka paça" gözal- tına alındı. KESK Genel Başkanı Sami Evren,"Hükümeti uyarryoruz. Ayağını- zı denk alm. AKP'ye karşı güçler birle- şiyor. Sizi silkeleriz" dedi. KESK'in "İnsanca Yaşam İçin De- mokratikBJrTürkhe" mitingine katıl- mak üzere binlerce memur dün sabah saatlerinde Ankara'ya ulaştı. Önce ken- te girmelenne ızin verilmeyen memur- lar, 4 ayn noktada durdurulurken bir grup memur da Ziya Gökalp Cadde- si'nde toplanmaya başladı. Ziya Gö- kalp Caddesı "nden Kızılay'a gırmek is- teyen kamu çalışanlan meydana metre- ler kala polis tarafindan durduruldu. Bu sırada kamu çalışanlan ile güvenlık güç- len arasında yer yer tartışmalar yaşan- dı. Bunun üzerine memurlar oturma ey- lemi başlattılar. Memurlar öğle saatle- rinde Mithatpaşa Caddesi, Sıhhiye Köp- rüsü, Necatibey Caddesı güzergâhını izleyerek GMK Bulvan'ndan Kızılay Meydanı'nın gınşine kadar sloganlar eşliğinde yürüdüler. Yaklaşık 5 bin me- mur burada polisler tarafindan durdu- ruldu. Öğle saatlerinde tzmır Caddesi üze- nnde toplanan memurlar ile polis ara- sında da arbede yaşandı. Bu sırada Ata- türk Bulvan'na çıkan bir grup, bir sü- MEMURLARAlNK\RA'DA-KESK'in "İnsanca Yaşam İçin Demokratik Bir Türkiye" mitingine kaülmak üzere binlerce memur sabah saatlerinde Anka- ra'ya ulastı.Birçok memur grubu polis tarafindan belli yeıierde durduruldu. Bunun üzerine memurlar polisin rurumunu protesto etmek için oturma eylem- leri gerçekleştirdiler. Eskişehir Yolu, Konya Yolu, Samsun Yolu ve gardan An- kara'ya girmek isteyen memurlar da enıniyetgüçlerinin tutumu karşısında yol- lan trafiğe kapatarak oturma eylemi yapülar. Gün boyunca Ankara girişinde durdurulanotobüslerinsayısı 19O'ıaşti. (Fotoğraflar: SERDAR ÖZSOY AA) Başbakan Erdoğan eylemi gerçekleştiren KESK'i suçladı: Eylem antidemokratik ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kan RecepTayyipErdo- ğan, eylemi gerçek- leştiren Kamu Emek- çileri Sendikası Kon- federasyonu'nu (KESK) suçlayarak "Adı geçen sendika de- mokratik bir eylemin içinde değildir, ^antidemokratik bir eylem yapmak- tadır" dedi.Erdoğan, te- mel atma törenine katıl- mak üzere Karabük'e hareketinden önce EsenboğaHava- Iimanı'nda gazetecilerin soru- lannı yanıtladı. Eylemi gerçek- leştiren KESK'i suçlayan Erdo- ğan, "Adı geçen sendika demok- ratik bir eylemin içinde değildir, antidemokratik bir eylem yap- maktadır. Maaksef halkınuzın huzunınu kaçırmak için eünden ne gelrvorsa onu yapmaktadır" dedi. Erdoğan, CHP'yi de ''An- tidemokratik ve özgürlüklere müdahaleedebifccek birzeminin yaraükbğı bir ortamdan nema- lanmak istemelde" suçladı. Başbakan Erdoğan, "Biz hu- kuk devieti içerisinde tüm yetld- leri yurttaşlanmıza vermek ve onu güvence altma almak \aadi- mizi her zaman yerine getirmek- te kararhyız'' dedi. KESK Genel Başkanı Sami Evren, memurlann eylemini "an- tidemokratik" olarak nitelendi- ren Başbakan Erdoğan'ı eleşti- rerek "Başbakan KESK'ininsan- ca yaşam eylemine dil uzatmış. Antidemokratik bulmuş. Anti kehmesi tngüizce,Latince birke- tunedir. HerhaldeArapçasmı bu- lamamış" dedi. KESK Genel Sekreteri Mustafa Avcı da yap- tığı yazılı açıklamada, Başba- kan'ın gerçekleri çarpıtarak ka- mu emekçilerinin istemlerine kulak tıkayarak ''antidemokra- tik'' davrandığını bildirdi. re trafîği kapattı. Grup dağıtılırken 8 me- mur yaka paça gözaltına alındı. Daha sonra ünıversıte öğrencilerinden olu- şan bir grup ile polis arasında Zafer Çarşısı önünde taşlı sopalı çatışma ya- şandı. Çevik Ku\"vet ekipleri tarafin- dan kovalanan grup, Izmır Caddesı'ne geçerek memurlarla bırleştı. Yollarda memur kuyruğu Bu arada Istanbul yönünden gelerek Ankara'ya gırmek isteyen ancak Şasmaz mevkiinde durdurulan kamu çalışanla- n, Kızılay'da açıklama yapılmasına izin verilmemesi üzenne otobüslerden ine- rek oturma eylemine başladılar. Eskişe- hir Yolu, Konya Yolu, Samsun Yolu ve gardan Ankara'ya girmek isteyen me- murlar da emniyet güçlerinin tutumu karşısında otobüslerden inip yollan tra- fiğe kapatarak oturma eylemi yaptılar. Gün boyunca Ankara girişinde durdu- rulan otobüslerin sayısı 190'ı aştı. Uzun süre yollarda bekletilen memurlann da- ha sonra Ankara'ya girmelenne izin ve- rildi. Ankara Gan "nda toplanan memurlar buradan Kızılay'a doğru yürüyüşe geç- ti. Sıhhiye Meydanı'nda durdurulan grup burada oturma eylemi yaptı. Bu sı- rada Sıhhiye Meydanı "nın Kızılay Mey- danı gınşlen panzerler ve yüzlerce po- lis tarafindan kapatıldı. Yapılan görüş- meler sonunda Sıhhiye Meydanı'nda bulunan memurlann GMK Bulvan 'nda bulunan memurlar ile birleşmelerine izin verildi. Bunun üzenne Sıhhiye'de- ki memurlar Necatibey Caddesi üzerin- den GMK Bulvan 'na yürüyerek cadde- nin Kızılay girişinde bekletilen memur- lar ile birleştiler. Becerlksiz hükümet' Milli Pıyango binası önünde toplanan yaklaşık 15 bin memura hitap eden KESK Genel Başkanı Sami Evren, "be- eeriksiz hükümetin" çalışanlann sorun- lanm çözemediğini söyledi. "Toplugö- riişme masasında çahşanlann sorunla- n konuşulmayacak da ne konuşulacak. Bu masa fıskos masası mı?" diyen Ev- ren, siyasetin kirlendiğini, temiz siya- set için kamu çalışanlannın siyasete da- hil olmalan gerektiğini söyledi. E\Ten, kamu çalışanlannın siyasete katılmasıyla bakan çocuklannm da iha- le alamayacaklannı \-urguladi. Konuş- masında Başbakan Recep Tayvip Erdo- ğan'ı da eleştiren E\Ten. "Başbakan'uı konuşma sesi, konuşma tonu cemaaüe- re sesknme tarandadır. Başbakan AKP kongrekrinde syaâ parti militanı gibi ko- nuşmaktadır. Toplumun bütün kesimle- rine, çiftçrye, nndık ürericisine, işsizlere, çahşanlara saldınvor. Bu konuşma tar- a ilesankitophunaakılveriyor. SaymBaş- bakan sizin akıl vermenize ihtivacunız yok. Sorunlan çözün, sorunlar ortada" dedi. Evren, Irak'a asker gönderilme- sine de karşı çıktı. Evren, "Hükümeti uyanyoruz. Ayağuuzı denk alın. Grev geüyor, dayanışma gelrvor. AKP'ye kar- şı güçler birleşiyor. Sizi silkeleriz, bunu büin. Dostlar buradan çağn \apiyoruz, AKP'den rahatsız olan bütün kesimleri dayamşmaya ve mücadeieye davet edi- yonız" diye konuştu. Evren, "TaKm Ter- biye Kurulu'ndaki kadrolaşmayı Ba- kan'a soruyorum. Savın Bakan diyor ki: Haberim yok. \iye, sen bu ülkede j-a- şamnor musun?" dedi. Aksarav'da eylem Türkiye Kamu-Sen üyesi bir grup, "hükümete seslerini duyurmak ama- cıvia'' tstanbul Aksaray'daki metro önün- de oturma eylemi başlattı. Türk Eğı- tim-Sen îstanbul Bölge Başkanı Hanefı Bostan, amaçlanrun seslerini hükümete duyurmak olduğunu söyledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Adanın eskilerinden Özer Kangür anlatıyor: 1938 sonbahannda bir pa- zargünü Büyükada'da Hüsnü Bey'in işlettiği Yüksek Kahve'deyiz. Kahve- nin kapalı kısmı iki bölümden oluş- makta. Balkon kısmından birkaç ba- samak çıkarak kahveye girdiğinizde hemen sağda çay ocağı ve oyun bö- lümüne geçen bir kapı görüyorsu- nuz. Karşı sağ köşede ise içinde bir ağacın bulunduğu ve kuşlann cıvıl- dadığı büyük bir tel kafes göze çar- pıyor. Hüsnü Bey kuş meraklısı oldu- ğu için Ada'nın çeşitli yerlerinde ağ- larla tuzak kurarak yakaladığı kuşla- rı bu kafese koyuyor. Müşteriler her daim kuş seslerini dinleyerek oturu- yoriar. özer Kangür 65 yıl önceki Ada gün- lerini aktardığı anılanna şunları ekli- yor: Sıradan bir pazar, o da ne! Bir- den içeriye iri yan adamlardoluşuyor- lar. Telaşla masalara oturuyorlar. Bi- raz sonra bir bayan ve bir bay giri- yor. Onlar da boş bir masaya oturu- Büyükada'da Bir Komitacı: Mihailov yor.. yeni gelen genç kadın Mıgırdıç Efendi'nin dikkatini çekiyor. Mıgırdıç Efendi şen şakrak ve çap- kın bir adam. Hem şamatayla karışık tavlasını oynuyor hem de arada ka- dına bakıyor. Fakat kadının da ona kar- şı ilgisi mi var, ne? Gözlerini bu tav- la oynayan, gülen, espriler yapan adamdan ayıramıyor. öykünün bundan sonrası heye- canlı hale geliyor: Kadın karşısında oturan adama kısık bir sesle "Bu o!" diyor. Adam: Hayır, değil. Kadın ısrarlı, fakat adam kabul etmiyor. Mıgırdıç Efendi kadınagülümseme- ye başlıyor. Kadın da ona karşılık veriyor. Adam cebinden birfotoğraf çıkararak kadına gösteriyor: "Çok benziyor ama bu Mihailov değil." Biraz sonra Mihailov'un geleceğin- den ümitlerini kesip evine gitmeye karar veriyorlar. Genç çift Kahveden çıkar çıkmaz, diğer yabancılar da apar topar dışarı fırlıyor. Sonradan gelen haberlere göre Mihailov'un oturduğu Maden'deki Amir Bey'in evinin önünde kısm-ı siyasiden ge- len polisler tarafindan yakalanıyor- lar. Kadının çantasından tabanca çı- kıyor. Kadının Bulgaristan'dan ge- len bir suikastçı, adamın da ona yar- dım eden bir Türk olduğu anlaşılı- yor. • • • Mihailov, Makedonya'nın Sırbis- tan'dan bağımsızlığını sağlamak ama- cıyla mücadele eden bir komitacıy- dı. Yakalanan suikastçılar Mihailov'u öldürmeyegelmişlerdi. Miihailov, Bul- garistan'da yurtsever, Sırbistan'da ise suçlu sayılıyordu. 19 Mayıs 1934 yılında Bulgaristan'da askeri darbe ya- pan Albay Damian Velchev Yugos- lavya ile ılişkilerin düzelmesi amacıy- la Mihailov ve örgütü İMRO'ya karşı çıktı. Mihailov bu dönemde Türki- ye'yekaçtı.Biryılınıda Büyükada'da ölüm korkusu içinde geçirdi. Eşiyle birlikte Büyükada'da bir yıl kaldı. Son- ra Polonya'ya gittiler ve izlerini kay- bettirdiler. • • • Büyükada, bir dönem Türkiye'nin siyaset ve sanat dünyasının önemli isimlerinin yaşadığı biryerolmanın ya- nında Troçki gibi, Mihailov gibi önem- li yabancılara da ev sahipliği etmiş- ti. Mihailov'un öyküsünü AdalarVak- fı'nın aylık dergisi "Adalı" yayımladı. "Adalı" dergisinin bu sayısında Bü- yükada'nın sakinlerinden emekli bü- yükelçi Yalım Eralp de Adalar konu- sunda önemli bir noktayı yeniden vurguluyor. "Bu Adalara Özel Statü Gerekir" başlıklı yazısında şunlan be- lirtiyor "Istanbul büyük bir metro- pol ve müze. Böyle bir metropolden yanm saat uzaklıkta Prens Adaları var. Büyük bir metropole bu kadarya- kın adalar, hem bir şans hem bir şanssızlık. Şans, zira bu adalar bir cennet. Şanssızlık çünkü bu adalar herhangi bir ilçe muamelesi görü- yor ve büyük zortuklar içinde." Yalım Eralp, Adalar'ın sorunlannı sı- raladıktan sonra şöyle birçözüm öne- risinde bulunuyor: "Adalar mevcut statü ile yönetilemez. Ingiltere, Chan- nel Islands adı verilen adalariçin özel bir statü tanımış. Vergi sistemi bu adalarda farklı... Bu adalarda yerel yönetim kuvvetli. Yunanistan da Ege adalan için birçok imkân tanıyor, sub- vansiyon yapıyor... Bu adalan berbat etmeden önlem almalıyız." Adalar'a özel statü verilmesini Ada- lılar uzun süredir savunuyoriar. Şim- diye kadar bir sonuç elde edemedi- ler. Umarız, şimdi bu konuya bir çö- züm bulunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle