Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2003 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
MEF Dershaneleri ile işe başlayan îbrahim Arıkan hn hedefleri ekoturizmden lojistiğe kadar uzanıyor
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla-tavsanoglu(a cumhuriyetcom.tr
Yıllar öncesinden hepimiz MEF Dershaneleri adını
biliyoruz. O arada okul dergilerini de öğrencilik
yıllarımızdan hepimiz anımsıyoruz. Derken bu MEF
Dershaneleri MEF Okulları 'na, eğiîim kurumlarına
dönüştü. Bütün bunların yaratıcısı îbrahim Arıkan
isimli bir eğitimci. İnanılmaz girişimci bir zekâsı
var. Okul dergisi, dershane, okul kurmakla kalmadı;
çeşitli sekîörlere de imzasını atîı. Bunların en
önde gideni de Yurtiçi Kargo adlı posîa ve
taşımacılık şirketi. Türkiyede özelpostacılığın
öncülüğünü yaptı. Derken bunu geliştirdi, lojistiğe
geçti. Bir Ingiliz şirketiyle ortaklık kurdu. Ardından
yenilik ve atılım olarak daha neler neler geliyor...
Bütün bunları MEF'in, Ortaköy'ün sırtlarındaki
merkezinde bu işlerin hepsinin büyük beyni olan
îbrahim Arıkan 'la konuştuk. Işkollarını Arıkanlı
Holding 'in çatısı altında toplayan bu yılların eğitimcisi
bakın bize neler anlattı.
Girdiği her işteöncü- Siz yıllar önce okul dergileri çıkarırken MEF
Dershanesi'ni kurdunuz- Daha zonra ÖZ-DE-
BİR'in kuruluşunda bulundunuz. Bu dershanefîk-
ri sizde nasıl oluştu?
- MEF Dershanesi'nden önce başka bir dershane
vardı. Ben orada görev yapıyordum. O dershanenın
sahibi ABD'ye giderken dershaneyı bana bıraktı. Yfo-
suf Ziya diye bir arkadaşımızdı. Onun beni itmesiy-
le bu işe girdim. anlayacağınız. Sonra ben askerli-
ğimi yapmaya gittim. O sırada da dershaneyı bir ar-
kadaşa devrettim. Askerden dönüşte MEFle başla-
dım. O zaman ikı, üç sınıflı küçük bir dershaneydi
Derken yıllar birbirinı kovaladı. Değışık işkollanna
girmeye başladım. Hepsi arka arkaya geldi; bırbıri-
ni ızledi.
- Siz işe bir dershaneden başladınız; eğitim sek-
töründe genişleme sürecinizi anlatır mısınız?
-Ben bir dershanede başladım; eğitimci olduğum
için de bir okulum olsun diye uğraşıp duruyordum.
1988'de şöyle bır fikir uyandı bende:
Türkiye'de herkes eğitim sistemini eleştirir. Ama
yerine de yeni bir şey koymazlar. Ben, "Eğitinı sis-
temimiz kötü dnoruz. Ama acaba dünyada nasıldır?"'
düşüncesiyle ABD'den ohnak üzere çalışmaya baş-
ladım. Bızzat yerine gidip inceleyerek dokuz ülke-
nin eğitim sistemlen konusunda çalışmalar yaptım.
Ama bu işi de öyle afaki yapmadım. Önce bakanlı-
ğabaşvurdum Bakanlıktanbenim eğitimci olduğum
ve ciddi incelemeler yapmak üzere o ülkeye gide-
ceğime daır resmi yazı yazıldı; yazışmalar yapıldı
Karşı taraf da istedıkJerimız uyannca bize program-
laryaph.
Böylece, dedığim gibi dokuz ülkenin eğitim sıs-
teminı inceledim.
- Hangi ülkelerdi bunlar?
- ABD, iki kez Ingiltere. Japonya, Rusya, FinJan-
diya. Danimarka. öbür lskandıiıav ülkelerinin sistem-
lerini inceledim. Bu arada. bütün önemlı ülkelerde-
ki eğitim bilimcilerine. ülkelerinde ne tür derslerin,
nasıl ve niçin okutulduğunu soran yazılar yazdım.
Bu konuda aynntılı yanıt istedim.
Bır süre sonra raporlar geldi Bız de yaptığımız
ıncelemelenn sonuçlan olan raporlan hazırladık
Bunun sonucunda 44 kişilık bir komisyon oluştur-
dum. Bunun içinde akademisyenJer, profesörler, öğ-
renciler. veli, olcul müdürü, okul öğretmeni vardı. Ama
bu arada şunu da belirteyım ki daha ortada okul fi-
lan yoktu.
O kurduğumuz komisyonda mevcut bilgileri de-
ğerlendirdik. Bizim halkımıza özgü, ınsanırruzın
yadırgamayacağı, öte yandan da öbür ülkelerin sis-
temJerinin iyi yanlanru alan birsistem kurmamız ge-
rekiyordu. Hatta o komisyonun ılk toplantısını açar-
ken ben şöyle demiştim:
"Biz bir ada işgal ettik. Bu adada bir devlet kuru-
yoruz. Bunun eğitim sistemini kurmak üzere de bi-
zi görevlendirtüJer. Hiçbir yasa ve kural olmadığını
düşünün. Mevcut bügüerinizle tamamıyla yeni bir sis-
tem kurun diyorlar. Haydi. buyrun, kurun."
İşe böyle başladık. Ders programlannın yeniden
yazılması gerektığiru söylediler Böylece her ders için
yeni komısyonlar kurduk. tdeal toplumun nasıl ol-
ması gerektiğini yazdık. Sonunda, okulun projesı-
ni bu tasarladığımız sisteme göre çizdirdik.
EzberclHğe son
- Bu, ilkokuldan başlayarak mı düşünüldü?
-Anaokulu, ilköğretim, lise, birde uluslararası okul
olarak düşünüldü. Bu uluslararası okul yabancı uy-
ruklulann çocuklaruun okuduklan bir eğitim kuru-
mu. Dolayısıyla biz böylece yeni bir sistem getir-
dik Milli Eğitim Bakanlığı'na gittik. "Biz yeni bir
sistem kuruyoruz. Bu şekildeyapacağE" dedik."Ya-
pamazsımz" dediler Yaptık, yapmadık derken so-
nuçta onlan ikna ettik. Böylece de bu okul Türki-
ye'de ilk kez "Özel Proje Okuhı" unvanını aldı.
- Yani bu ne anlama getiyor?
- Yani, burada üretilir. devlet bunu kontrol eder.
faydalı olanlan Türkiye"de kullanılır; faydalı değil-
se de engel olunur, dendi. Biz de kabul ettik.
Bakanlık bugün buraya sık sık müfettişler gönde-
riyor. calışmalan inceliyor. Bu okul Türkiye'de ilk
dört yıllık modeldir Yani MEF'inmodelidir.
- Peki, MEF'in modeli nedir?
-Hazırlık sınıfinı kaldırdık. Bunun yerine hazır-
lığı ikı yıla yaydık. Çünkü bir yıl sürekli İngilizce
öğrenım çocuklara bıkkınlık getiri-
yordu
tkmcisi de, bir yıl süreyle sürekli
tngılızce eğitim alırken fen. mate-
matık gıbı dersleri unutuyorlardı Bız
bu yeni modelın öncülüğünü yaptık-
tan sonra şimdi devlet bunu kullana-
cak. Insan haklan ve ıyi vatandaşlık
programımızı da devlet aldı Şu an-
da Türkıye'dekı okullarda bu okutu-
luyor Bunun dışında bizim öğrencı-
lenmız serbesttir Sınıflanmızda ikı
öğretmen vardır. Aynca bızım okul-
da seksenin üzerinde etkinlik yapı-
lır.
- Örneğin?
ARIKA> - Örneğin, seramik ya-
pımından rutun da matematık. fizik,
kımya proje yanşmalanna hazırlan-
maya kadar etkinliklenmız var Tek
bir binada müzık çahşmalan yapılır.
Bır bına bütünüyle plastik sanatlar ça-
lışmalanna aynlmıştır.
Dolayısıyla mevcut okullardan
farklı bir modelimiz var: farklı bir
program uyguluyoruz. Çok zorlandık.
ama sonunda devletten bu konuda
destek gördük Şu anda okulumuz
çok başanlı gidiv or Bırkaç örnek ve-
reyim. Bir kere son üç yıldır sürekli
TUBtTAK'tan derece alıyoruz. Bizı,
Türkıye'yı temsılen uluslararası ya-
nşmalara aday gösteriyor.
Öncekı yıl Kazakıstan'dakı bır ya-
nşmaya gittik, altın madalyayla don-
dük. Geçen yıl Viyana'da AB genç-
lerarası yanşması yapıldı. Matema-
tık dalında bırinci, bütün dallarda da
üçüncü olduk.
Makedonya'da plastik sanatlar v a-
nşması vardı Dört tane altın madaK a aldık. Böyle-
ce de, Türkiye dışında da ismimızi yavaş yavaş du-
yuracak biçimde gelişmeler yaşıyoruz Bır önceki
öğrenim döneminde Turkiye ve uluslararası alanda
tam 92 derece aldık. okul olarak
- Hangi alanlarda?
- Plastik sanatlardan spora, fenden matematiğe,
Türkçeden felsefeye kadar hemen hemen her alan-
da...
Türkiye'de genelde şöyle bir inanış vardır. "Bu li-
se fen lisesi, şu lise edebiyat lisesi olsun" derler. Bu
yanlış bır yaklaşım. İnsanlann toplumda her alan-
da söz sahibi olması. bir şeyleryapması lazım. Özel-
likle de hobi açısından baktığımızda Türk halkı çok
fakir Beylerin futbol maçı ya da ta\ la oyunlan, ha-
nımlann da konken partilerinden başka neredev se
hiç hobilen yok. Oysaki bizim okulda okuyan ço-
tBRAHİM ARIKAN
1941 'de, Sorgun ilçesinin ilkokulu olmayan Salur Köyü 'nde doğdu.
İlkokulu Sorgun 'un Doğankent Köyü 'nde bitirdL İlkokuldan sonra
smavlayatılıMimarSinan tlköğretmen Okulu'nagirdL Okulun
beşinci sınıfında başanlı çalışmalarmdan ötürii lise öğretmeni
yetiştirilmek üzere Ankara
Yüksek Öğretmen Okulu 'na
seçildi. Bu okulda bir yıl
hazırlık sınıfı okuduklan
sonra A Ü Fen Fakültesi
Fizik-Matematik
Bölümü'nü kazandu
Üniversiteyi bitirdiğiyü
Yıldız Üniversitesi Fizik
Bölümü 'ne asistan olarak
girdL 1972'de MEF
(Modern Eğitim ve Fen)
Dershanesi'ni, sonraki
yıllarda da hizmet ve mal
üreten değişik fırmalar
kurdu. 199%'de kurucusu ve
yönetim kurulu
başkanhğım yapttğı şirket
sayısı 17'ye ulaştu Aynıyıl
şirketlerini Ankanlı
Holding AŞ şemsiyesi altında topladu 198l'defaaliyetegeçen ÖZ-
DE-BİR (Özel Dershaneler Birliği) Derneği'nin kuruluşunda
bulundu. Kuruluşundan beri de bunun başkanhğım yürüttü. Okul
dergileri çıkardı. Şirket çahşmalan dışında "Modern Fizik " adlı bir
kitap yazdu Çeşitli dergi ve gazetelerde makaleleri yayımlandu
sayfadan şu sayfaya kadar yaz ya da
şu sayfadaki problemlen çöz gibi ço-
cuklan ezbercıliğe özendiren yakla-
şımlar bızım okulda kesinlikle yok-
tur Biz çocuklara proje veririz. Ge-
çen gün bır tanesını gördüm, şöyley-
dı: Istanbul'dakı ev tiplerını incele-
yin.
Çocuk böylece gecekonduya da,
villaya da, apartmana da, yalıya da
gıtmış; hepsinin sahibiyle konuşmuş.
Oralarda yaşamanın ıyı yanlan ya da
zoryanlan, kötülüklerini öğrenmiş.
Yazmış, çızmış getirmiş. Her öğren-
cinin bunun gibi en az birprojesı var-
dır. Bir başka proje de şuydu: Çocuk-
lann suç işlemelerine hangi neden-
ler yol açar? Bunu araştınp getırin
Çocuk gidiyor. suç işleyen çocuklar-
la konuşuyor; çocuk ceza ve ıslahe-
vine gidiyor. 0 çocuklann aileleriy-
le görüşüyor. Aılenin yapısını öğre-
niyor Böylece de karşısına bir pro-
je çıkıyor Bizim sistemimizin özel-
lığı olaylan yorumlayan çocuklar ye-
tıştirilmesine çalışmaktır.
Hedef üniversite
cuklanmızın her binnin en az bir miizik aleti çal-
ması, plastik sanatlann en az bır dalında hatın sayı-
lrr derecede usta olması, sporda bellı bır noktada. bu-
nun yanında fende, matematikte çok iyı olması gi-
bi tümünü hedefleyen bır sistem kurduk. Çocukla-
nmız böylece her dalda başanlı oluyorlar. Her gün
saat üç buçuktan sonra burada aktı\ ıteler başlar Ço-
cuk bır dönem bir aktiviteye devam edip bundan
çok da hoşianmazsa bunu ertesi dönem değiştirebi-
liyor Görüyorsunuz kı okul olarak çok farklı bir
sistem geliştirdık. Dileğimız bunun Türkiye'ye mo-
del olması ve Türkiye'de eğıtım sisteminin bugün-
kü ezberciliğe dayalı sıstemden kurtulmasıdır Çün-
kü bızım çocuklanmız kesmlikle ezberci sistemde
değıller
- Ezberci sistemden kurtulmak için neler yapt-
yorsunuz?
- Bir kere çocuklara eve ödev vermeyiz. Yani şu
- Eğitim alanında başka hamle-
niz var mı?
- Dediğim gibi bir üniversite oluş-
turma projemiz var.
- Yabancı uyruklulann çocukla-
rı için uluslararası bir okulumuz
var, dediniz. Bu nasıl bir okul?
- Bu, uluslararası bir sistemdir.
Amacı da şöyle: Herhangi bir kişi
Türkiye'de çalışırken diyelim Fran-
sa'ya gittiğinde ya da oradan ABD'ye geçtiğinde ço-
cuğunu hep avnı sistem içinde okutması lazımdır.
Bu nedenle de bütün dünyada "International Scho-
ol" diye bir okul sıstemi kurulmuş. Bizim buradaki
okulun programını merkez veriyor. Merkezi İngil-
tere'de.
Dünyarun bütün ülkelerinde bu okul kurulmuş. Ço-
cuk diyelim ki Türkiye"deki okulu üçüncü sınıfı bi-
tirip bıraktı. Almanya'ya gitti. Orada bıraktığı sınıf-
tan devam edebiliyor. .Ama bu okula sadece yaban-
cı uyruklulann çocuklan girebjlıyor. Ya da çocuğun
kendisinin yabancı uyruklu olması gerekiyor. Her
y\\ tngiltere'deki merkezden müfettişler geliyor. oku-
lu kontrol edıyorlar. Teftişlerden sonra rapor veri-
\ orlar Rapor olumsuz olursa sözleşme iptal oluyor.
Uygun görürlerse zaten mesele yok. Bır de her yıl
bellı sayıda öğretmeni uluslararası anlamda eğitim-
deki son gelişmeler konusunda seminere alıyorlar.
Sınav sistemi öğrenciyi strese sokuyor- Türkiye'de YÖK ve üniversite sis-
temiyle ilgili başlayan son tartışma ko-
nusunda ne düşünüyorsunuz?
- Bu tartışmanın özellikle YÖKTe ıl-
gili bölümünde bazı sıkıntılar hissedili-
yor. Ancak. üni\ersiteye giriş sistemiy-
le ilgili bakanın önerisi dört tane sınavı
öngörüyor. Ben bu konuda Amerikan
sisteminden söz etmek istiyorum. O sis-
temi çok iyı inceledim çünkü. ABD'de
üniversiteye giriş tam yedi tane sınavla
oluyor Lise bınnci sınıftan başlıyorlar.
Çeşitli zamanlarda yedi tane sınav ya-
pılıyor. Bu yedi sınavdan herhangi iki-
sini öğrencinin iptal ettirme hakkı var.
Ya da hepsi iyi geçtıyse iptal ettirmeye-
biliyor. Yedi sınav olmasına karşın
ABD'deki dershanelere baktığınızda
Türkiye'dekiler kadar gelişmemiş ol-
duklanru görüyorsunuz. Öğrenciler bi-
zim öğrenciler kadar stresli değil.
- Bunun nedeni ne olabilir?
-ABD'deki insanlann okuma arzula-
n Türkiye"deki gibi çok fazla değil Ora-
da bir lise müdürü bana şöyle demişti
"Biz çocuklara okulu elmaşekeri gibi
gösteriyoruz.
1
"
Bir de çocuk yedi sınavdan geçtığı
için bir sınavdaki eksiklikkrini öbür sı-
navda giderebiliyor. Bizde ise tek sınav
var. Bu da öğrencilerdeki stresı çok art-
tınyor. tkınci olarak da. önce ıki aşama-
lı olan sınav daha sonra tek aşamalıya
dönüştürüldü O zaman ben tek aşama-
lı suıav sisteminin çeşitli yönleriyle yan-
lış olduğunu, bu yanlışlardan bmsinin
dershanelere olan ilginin artması olası-
lığı olduğunu belirrmıştim. O yılın so-
nunda ÖZ-DE-BİR başkanlığıyla yap-
tığımız inceleme sonunda yüzde 15Te
yüzde 25 arasında öğrenci artışı olduğu-
nu gördük Dolayısıv la birden çok sına\'
olması tahmin edıyorum çocuklanmızı
daha az strese sokacaktır -Sonuçtaçok
ciddi bir holdingleşme sürecine girdi-
niz. Siz bütün bu şirketlerin sahibi ve
en tepedeki insansınız. Bu kadar işe bir
anda nasılyetişebiliyorsunuz?
-Tabu kı işlerıruzi kontrol altında rur-
mak zorundasınız. Çünku bütün o işler-
den sorumlu olan sızsmız Ama kontrol
altında tutmak demek her dakıka. her sa-
niye. bızzat işin başında olmak değildir.
Raporlarla, toplantılarla, bağlantılı ça-
lışmalarla meseleyi kontrol altında tuta-
biliyorsunuz. Burada çalışan sayunız 8
bin 250 civannda. Dokuz bin civannda
da öğrencimiz var. Tabii ki 8 bin 250 kı-
şinin kontrolünü bizzat yapmanız müm-
kün değildir
PTofesyonelyöneticilerimizvar Ben.
öğretmenlikten gelen bir özellik olsa ge-
rek, gençlerle çok iyi diyalog kurabildi-
ğim için. onlarla çalışı>orum Enerjik-
ler. koşturuyorlar. Bu gençlerin yardımıy-
la biraz rahatlıyorum. Bu arada oğlum,
holdıngde genel koordmaör Kızlanm-
dan birisi sağlık, eğitim, tunzm grup
başkanı Dolayısıyla onlar da beni bu
şekilde rahatlatıyorlar
- Turizm sektöründe neleryapıyor-
sunuz?
- Şu anda Silivri'de inşaat halinde bir
otelimiz var. içinde aurveda merkezi var.
Aynca atçılığa da ağırlık verilecek. Ge-
niş bir arazi içinde. Bütün besin üriinle-
ri o arazi içinde yetiştirilecek.
- Yani bir anlamda ekoturizm miya-
pacaksınız?
- Evet, öyle. Uzun zamandır zaten
böyle bir projemiz vardı.
- Yakın gelecek için projeleriniz ne-
ler?
- Eğitim alanında üniversite kurmak
gibi bir niyetimiz var. Hatta Silivri'de
yerinı de almıştık. Önce o otel işi, ardın-
dan da yılbaşında ortaya çıkan ekono-
mik sıkıntı yüzünden bu yıl üniversite
projesıne bütçe ayrramadık ,Ama sanı-
yorum, seneye büyük ihtımalle başlanz.
Başarırsak
Türkiye lojistik
güç oluı"
- Peki, nasıl bir anlaşmaya vardmız?
-Bizim amacımız lojıstiği satmak ya da on-
lann bizim lojistiğe ortak olmalan değildi. Sa-
dece iki lojistik kuruluşunun ortak olduğu
üçüncü bir şirket kurduk. Bu şirket devreye gir-
di. Bizim burada amacımız şu: Şu anda çok
zayıf olan Avrupa ayağı nedeniyle Türkiye'ye
gelmesi gereken bir kısım mallar Türki dev-
letlere ve Ortadoğu'ya daha çok Hindistan
üzerinden, bir kısmı Bulgaristan üzerinden gi-
diyor. Bunlarm Türkiye'ye alınması ve Türki-
ye'den sevk edilmesinı arzu ediyoruz. Bu ba-
şanlı bır çalışma olursa tahmin ediyoruz ki
Türkiye dünyanın önemli lojistik güçlennden
birisi olur. Çünkü konumu onu gerektiriyor. tş-
te, o ortaklığı bu amaçla kurduk. Bunun res-
mi işlemleri kaldı. Onlar da tamamlandığı an-
da çalışmaya basjayacağız.
- Bu parasal değer olarak ne kadarlık bir
iştir?
- Ben dünyadaki çapından söz edeyim. Şu
anda dünyadaki lojistik cirosunun 2.5 trilyon
dolar olduğu ifade ediliyor. Bu, son zamanlar-
da böylesine gelişti. 1996'da bu 1.5 trilyon do-
lar olarak ifade ediliyordu. Görüyoruz ki altı
yılda 2.5 trilyon dolara çıkan bir gelişme.
- Peki, sizin bu ortaklığınız, lojistikteki bu
girişiminiz kaç ülkeyi kapsıyor ve bunlar
hangileri?
- Tahmin ediyorum, bu proje 40 dolayında
ülkeyi kapsayacak. ABD, Avrupa'nın tama-
rru, Afrika'run bir kısmı, Uzakdoğu'nun bir kı-
sım ülkeleri bulunuyor. Yani işin içinde dün-
yada gidilmesi gereken noktalann hemen he-
men hepsi var. Burada başı biz, yani bu yeni
şirket çekecek.
- Yani Türkiye ve İbrahim Arıkan bu işte
başı çekecek, öyle mi?
-Dileyelim öyle olsun. Tabii lojistiğin özel-
liği şu: Herhangi bır firma bir üriin üretiyor-
sa lojistik şirketi ona. "Sizin hammaddenizibiz
sağlavacağız. Siz üretime odaklanın, ürettiğini-
zi de biz istediğiniz yere götüreceğjz" dıyor.
Bu vesıleyle başlangıçtaki girdilerin sağlan-
ması ve getirilmesı, sonra da çıktılann istenen
yere götürülerek depo edilmesi, gümrük iş-
lemlerinin yapılması, üreticinin bu işle meş-
gul olmaması, hammadde sağlama ve ürünün
gideceği yere ulaştınlması işiyle uğraşarak za-
man kaybetmemesı hizmetin esas amacı. Av-
rupa"daki bütün büyük fırmalann hepsi bu işi
böyle yapıyor; işi lojistik firmalanna veriyor.
TekstH, beyaz e$ya. gıda
- Sakıncası yoksa hangi şirketlerin lojis-
tik işlerini yaptığınızı söyleyebilir misiniz?
-Örneğin BEKO'nun bugün hammadde sağ-
lanmasını, depolamasını biz yapıyoruz. Ayn-
ca Levi s var. Bunda genellikle tekstil, beyaz
eşya ve gıda ağırlıkh oluyor.
- Peki, sizde gıda şirketi olarak kim var?
- Şu anda daha gıdada bir şirket yok bizde.
Bu yapılanlar yıl başında, yani Ocak 2003 'te
kurduğumuz şirketin yaptığı işler. Yeni ortak-
lık değil. O daha faaliyete başlamadı. Örne-
ğin, BEKO'nun Türkiye içerisındeki depola-
nmn hepsini biz sağlıyoruz.
- Bazı başka lojistik şirketlerinin kamyon-
lannıyollarda daha sıİüıklagörür oldunu Bu
işin çapı giderek artıyor. Öyle değil mi?
-Evet. Birtakım şirketler var. Ama onlar tam
anlamıyla lojistik işi yapmamalanna karşın
kendilenne lojistik şirketi diyorlar. Hanı bır za-
manlar herkes bir okul kurar ve başına "ko-
lej" yazardı ya... Onun gibi bır şey... Otellere
de bir zamanlar "palas" dendiği gibi...
- Ocak 2003 'te kurduğunuz ve en son In-
giliz ortakhğıyla kurulan şirketlerin adlan
nedir?
- Ocak 2003 'te kurduğumuz şırketın adı Yur-
tiçi Lojistik, öbürü de Yurtiçi Tebbit Britania...
- Önümüzdeki dönem için bazı yeni proje-
leriniz olduğunu duydum. Bunlar neler?
- Bir ay sonra yabancı bir şirketle yeni bir
ortaklığımız olacak. Onun da hazırlığı aşağı
yukan tamamlandı. Hatta bu girişım Tebbit
Britania'dan daha önce başlamıştı. Umuyo-
rum her şeyi kısa zamanda tamamlanır. Çün-
kü önümüzdeki ay bunu da kamuoyuna duyu-
racağız.
- Bu yeni girişim hangi sektörde?
- Yine taşımacılıkta. Aynca başka yeni bir
girişimimiz daha var. Organik şarap, bağcılık
yapmaya başladık. Bu işinbaşlangıcı üç yıl ön-
cesine dayamyor. Bu yıl şarapta ilk ürünleri-
mizi aldık. Silivri'de, 200 dönüm arazi üze-
rindeki bağda bu işi yapıyoruz. Tekirdağ Bağ-
cılık Enstitüsü ve îzmir'de Ege Cniversıtesi Zi-
raat Fakültesi'nin desteğiyle yapıyoruz. Bu işi
Tanm Bakanlığı'na verecektik. Ama Tanm
Bakanlığı bu işte onlan görevlendirdi.
- Ne çeşit üzümleryetiştiriyorsunuz?
- Bunlann büyük kısmı Fransa'dan geldi.
Örneğin Sauvignon, Merlot var. Bizim kırmı-
zı Kalecik Karası'nı da yetişririyoruz. Bu yıl
40-50 dönümlük ekili alandan üriin aldık. Ge-
lecek yıl 100 dönümden, ondan sonraki yıl da
200 dönümün tamamından ürün almış olaca-
ğız. Bu sonbaharda bir tspanyol firmasıyla
üretim ve pazarlama işiyle ilgili ortaklık ya-
pacağız.