Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Medya Savaşları
RADYO, ikinci Dünya Savaşı'nın silahlanndan bi-
riydi. 1930'lann teknolojisi, önce Avrupa, sonra da
cihan egemenliği için kapışan devlere o zamana
kadar hiç düşünülmeyen müthiş bir "psikolojik sa-
vaş" olanağı sunmuştu. Kısa dalga, dünyanın her
köşesine seslenme olanağı vermekteydi. Savaş
öncesinde Italya'nın Bari Radyosu'ytaTürkleri baş-
tan çıkarma çabalannı, Ingiltere'nin Avrupa'yayö-
nelik istila planlan için BBC'yi kullanışını, Alman-
lar'ın "LJIİ Marten"\\ propagandalarını kim unuta-
bilir?
Böyle olduğu içindir ki, iletişim uzmanlannın di-
linde İkinci Dünya Savaşı'nın bir adı da "Radyolar
Savaşı" olmuştur.
Medya sözcüğü, kendisi zaten "çoğul" bir söz
olmasaydı, bugünkü Türkiye'ye "medyalann
savaş alanı" demek yanlış olmazdı. Gazeteleriyle,
radyo ve televizyonlarıyla, bütün medya kuruluş-
lan "kapışmış" durumdalar.
Oysa, asıl görevleri, kapışmak değil, sözcüğün
anlamına uygun olarak, olaylar ile halk yığınlan ara-
sında "orta araç" olmaktır. Olupbiteni duyuran, in-
sanı aydınlatan, dünyayı izleme olanağı sağlayan
araçlann bütünüdür medya.
Büyük holdinglerin kapışması doğaldır. Işin özün-
de kazanç hırsı, yanşmave çıkarçekişmesi olun-
ca, buna bir de dengesiz toplumun bozuk düzeni
eklendiği zaman böyle bir kapışmanın ortaya çık-
ması şaşırtıcı sayılmaz. Düzeyli toplumlarda bile şid-
detlenen bu kavgalann Türkiye gibi bir ülkede han-
gi boyutlara varabileceğini düşünmek zor değildir.
Ne var ki, medya bu çekişmedeki taraflann bo-
razancıbaşısı olmak için kurulmamıştır. Yasalann
koruyuculuğu ve uzun çabalarla bulunmuş kural-
lartn düzenleyiciliği de bu amaçla, yani cazgırlığı
teşvik amacıyla getirilmiş sayılmaz. Medya, olup-
biteni doğru yansıtmak, açıklamak ve anlatmak
için vardır.
Şimdi söylermisiniz, başlanndaki insanlann ad-
lanyla anılan büyük holdingler niçin kapışmıştır? Kim
haklı kim haksızdır? Kim hortumcudur, kim değil-
dir? Kim dürüsttür, kim sahtekâr? Bütün bunlan,
holdinglere bağlı medya kuruluşlannı izleyerek an-
lamanıza ve bilmenize olanak var mı?
Ne yazık kı, ortalığı saran toz duman bulutun-
da, hiç olmazsa özerk kamu kuruluşu olarak
halk yığınlannı aydınlatması gereken TRT de sin-
miş, üstüne çirkef sıçratmaktan çekinircesine bir
kenara çekilmiştir.
Ya medya çalışanlan? Gazeteciler, programcılar?
Işsizliğin kol gezdiği, sendikasız, güvencesiz ortam-
da onlardan da fazla bir şey beklenebilir mi? Da-
ha doğrusu, büyük çoğunluk, davranışlan ve her
sabah herkesi şaşırtan üsluplanyla, kendi kendi-
lerini inanılmaz ve güvenilmez kılmamış mıdır?
Zaman zaman, Türkiye'nin bir büyük silkinişe
muhtaç olduğu söylenir.
Galiba asıl silkinişe nereden başlamak gerekti-
ği kendiliğinden belli olmaya başlamıştır.
. Kulağınızdaki Bilgisayar
I DIGITAL TEKNOLOJİDE DÜNYA LİDERI
* ACON DIGITALIŞITMECIHAZI
% 100 DIGITAL
ALMAN MALI \ co^e^^seı
\
Kanallı
•OÜtttANtNEHKÛÇÜK
DIŞARIDAN HİÇ GÖmmEN
Işttmm
bllglmmymrı
bu kulmğın
tçlndm . . .
3İ-MER
CİKAZLARI MCRKEZ1
' TÜRKTYE TEK DISTRÜBÜTÖRÜ '
ISTANBUL
Halaskargazi cad. No:344 K:1
Levent Apt. (Dışbank yam)Şişil
Tel: 0.212.234 81 28
ANKARA
Necatibey cad. No:61 K:1
(Derya Sineması Yanı)Sthhry»
Tel: 0.312.231 74 56
ADANA; GaapaşaaılvanKotial-::Nc ^< 1 D:10J22.4584305
ISTISffİR ,sijsS;;e-i , SUYMBlIfltoMCthBtanItatazl
Karştyakl: Çarşı Caddesi 1720 Sk. No:2 K:5 0.232.364 22 59
JUsancak : Kıbns Şehitleri Cad. No:4 K:1 0.232.483 7 4 55
: Cumhuriyet Cd.(Hast. Cd.)No:68 0.236. 239 38 97
MAVİDENtZ TATİL EVLERİ
TÜRKIVE'NİN CENNET KÖŞESİ,
MAVI BAYRAK ÖDÜLLL",
MARMARlS TURUNÇ KOYU'NDA
DENİZE SIFIR.ÖZEL PLAJ. YÜZME HAVUZU.
HAVUZ BAR, SNACK BAR. ODALARDA; KLtMA,
S1CAK SU, MÜZİK YAYINI, TELEFON.
0-2 YAŞ ÜCRETSİZ. AYN1 ODADA
ÜÇÜNCC KİŞI %50 INDIRİMLİ
tKİ KİŞtLtK ODADA AĞUSTOS AY1NDA
1 KİŞt GECELÎK
YARIM PANSİYON 50.000.000.-TL+KDV
KAMPANYA
7 GECE 8 GÜN Y.P. KONAKLAMA KİŞİ BAŞI
315.0O0.OOO.-TL+KDV
REZERVASYON
Tel 0 252 476 7] 90-91 Faks 0 252 476 70 07
E-maıl ınfofti hotelmavıdenız com v,v.v. hotelma\ ıdenız com
'Sicili Lekeli'
tşte, bu çerçevede söz kesme olayının eylemcisi için, örnek oluşturacak bi-
çimde hoşgörü gösterisi yapan Başbakanın, hemen ardından, bunu yapan
gencin "sicilinin lekeli" olduğunu ilan etmesini kendisinin iddialı demokrat
kimliğiyle bağdaşmayan bir davranış sayıyorum.
Prof. Dr. Avdın AYBAY
B
u söz sayın Başbakan'a ait: Bir
süre önce, bir toplantıda IMF
konusu ile ilgili bir konuşma ya-
parken, bır öğrencı, kendisinin
sözünü bölecek bir şekilde ara-
ya girerek yüksek sesle birtakım protesto laf-
İan etmişti. Sayın Başbakan siciülekeB sö-
zünü, işte bu öğrenci için sarf etmişti. Top-
luluk önünde konuşan bir kimseye bu tür mü-
dahalelerde bulunulması, gerçekten çok can
sıkıa bir şeydir. Hatibin bu yüzden sözleri-
nin "inskamının" (düzenın) bozulması ola-
sıdır. Aynca, bunun sonucu olarak dinleyi-
cilerin "ipin ucunu kaçırarak", anlatılanla-
n anlamaz duruma düşmeleri de bir başka
olasılıktır.
Ama, demokratik ülkelerde, özellikle mi-
ting meydanlannda, siyasal konuşma ya-
pan politikacıya bu tür müdahalelerin ya-
pıldığı da oldukça sık rastlanan bir olaydır.
Bunun bir başka şekli de Pariamentolarda
görülür; kürsüde konuşan hatibe. üyelerin
bulunduğu bölümden bazen uzun da süren
lafla sataşmalar olur. Bunun parlamenter
yaşamda adeta olağan karşılanan bir müda-
hale biçimi olduğunu söyleyebiliriz. Mi-
ting meydanı konuşmalarında, Baü ülkeie-
rinde, bazen sadece laf atarak değil, hatibe
çürük domates ya da yumurta ablarak pro-
testo eylemi yapıldığı da gözlenir. Oralar-
da, konuşmayı laf atarak bölen kimse, di-
yeceğıni deyip sonra susarsa bir şey olmaz;
ama protesto hatibe bir şeyler fırlatmak bi-
çimine bürünürse, o zaman güvenlik güç-
leri harekete geçerek, eylemci ya da eylem-
cileri, gereğinde zor kullanarak oradan uzak-
laştınrlar. Sonra? Genellıkle maddi bir za-
rar yoksa, polis, bazen sadece kimliklerini
saptadığı eylemcileri salıverir. (Burada bir
çıkma yapayım: Sözlü, hatta yumurtah bi-
reysel protesto eylemleri ile, sokakta top-
luca yapılan protesto gösterilerini birbirine
kanştırmamalıdır. Şıddete dönüşen ya da dö-
nüşme eğilimi gösteren ikinci türe karşı gü-
venlik güçleri -bizde de olduğu gibi- dün-
yanın her yerinde şiddet kullanmaya pek
"yatkuıdır"lar.)
Buraya kadar belirtilenler açısından ba-
kılırsa, Sayın Başbakanın lafını bölen gen-
ce karşı başlangıçtaki tutumu hoşgörülü de-
mokrat bir siyasetÇiye yakışır bir tutumdur:
Güvenlik sonımluianna protestocu genci
hemen bırakmalan talimaünı verniişrir! Ne
var ki, görevli güvenlıkçıler bu tür talimat-
lara herhalde pek alışkın olmadıklan için.
protestocuyu yine yaka paça bir yere götü-
rerek uzun uzun sorgulanuşlar ve bu arada
alelacele bir Idmlik ve sabıka araştırması
yapm lyı da ihmal etmeyıp, gencin "sicilin-
de" bu eylem türünde başka lekeler bulun-
duğunu da saptayıvermişler. Kendisine bu
bilgi ulajtınlan Başbakan ise, daha önceki
hc şgörülü davranışıyla taban tabana zıt bir
tutumla, konuşmayı dinleyenlere, bu kez, pro-
testocu gencin "skiülekeir olduğunu açık-
lamak gereğini duymuştur.
Sicil sorunu
Olayın beni kişisel olarakda çok yakından
ügUendiren yaıu, işte bu noktada ortaya çı-
kryor. Söz konusu olan bu "sfcil" nedir? Ne-
rede, kimler tarafından tutulur0
Buna kay-
dedilen ve "leke" olarak nitelenen kayıtla-
nn dayandığı "eylemler ve olgular" neler-
dir? Bunlan ve bu türden daha başka soru-
lan art arda soruyorum; çünkü ben de. bır
tarihte, bu tür bir olaya katılmadığım hal-
de, durup dururken "skili lekefi" ya da "lar-
K kişi" olarak nıtelenerek gayet ağır bır ış-
leme maruz kalmıştım: Bilmediğim bır yer-
de, bilmediğim nedenle ya da olayla ilgili
olarak, yine bilmediğim kişilerce tutulan bu
türden bir sıcil kaydına dayanarak acele ya-
pılan bir işiemle bir günde, otuz jilhkişim-
den atılmışüm Anlaşılacağı gibi bu işlem.
1402 savih yasava göre yapılmıştı. Ama da-
yanılan kayıt ya da sicil, işlemi yapan ko-
mutanlann değil, herhalde tıpkı bugünkü gi-
bi, kendisini devlet yerine koyan birtakım
kendini bilmezlerin marifetiydi.
işte hakkımda yapılan bu işleme bakılır-
sa, ben de, nedenini bilmesem de Başbaka-
n' uı sözünü ettiği "sicili lekeli" yurttaşlarda-
nım. Benim gibi bütün 1402'likJer de sanı-
nm aynı statûde(!) bulunuyorlar. Başbaka-
nın sözünü bölen gencin sicil lekesi ise,
1980'lerdeki duruma dayananbizim 1402'lik-
lerin lekelerimizden çok sonraya ait farklı bir
lefce olsa gerek.
Şimdi. konunun 1402'likyönündendeğer-
lendirilmesi işi, aradan geçen yirmi yıldan
sonra, artık tarihe kahnış bir işti. Bu ba-
kımdan, bu yüzden çekilen bireysel acılan
ve üzüntüleri geçmişte kalmış olaylar ola-
rak unutabiliriz. Ne var ki, acı olan, ülke-
mizde en yüksek yönetim göre\ine gelmiş
olanlarbile, bir yandan hoşgörü gösterisi ya-
parken, öte yandan, demokratik bir ülkede
yaşadığı varsayımı ile (yanlış yöntemle de
olsa) sözlü protesto'da bulunan genç insan-
lan hâlâ "sicili lekeli" diye topluma tanıtıp,
teşhir edebiliyorlar. Bu konuda güvenlik
güçlerinin tanıtma ve teşhir işine yardıma
ne derece teşne ve >arduncı olduklan da, hiç
gecikmeden "sicil araşürmasma" gırişme-
lerinden anlaşılıyor.
Bu durum karşısında söylenebilecekler
şunlardır: Türkiye Cumhuriyetinde, suç iş-
lejenler için kesinleşmiş mahkeme kararla-
rına dayanan bir sicil sistemi vardır; bunun
adı "adli sicil"dir. Bunun dışında, suç ve
suçlulann kaydedildiği resmi bir kütük dü-
zeni yoktur. Onun için "birsokakeylemine
katdmışür" ya da "muteber poHtikacının
nutkunu kesen protesto sözleri sö> lemiştir"
kabilinden olgulann kaydedildiği bir kütük
varsa, bu "yasadışı" bir sicildir. Bu kimse-
nin adını böyle bir kayda geçirenler, onun
kişih'k hakkına saldında bulunmuş olurlar.
Hele bunun "açıklanması" daha da vahım
bireylemdir. DevletinvarhğınıtehJike\eko-
yabilecek işlere girişebileceğinden kuşku-
lanılan kimseler (yabancı devletler hesabı-
na casusluk yapacağından kuşkulanılanlar
veya sabotaj şüphelileri gibi) için sadece
taİdp amacıyla bir takım kayıtlar rutulması
meşru sayılırsa da, bunlann kamuya açık-
lanması yine yasadışı bir iştir.
işte, bu çerçevede söz kesme olayının ey-
lemcisi ıçın, örnek oluşturacak biçimde hoş-
görü gösterisi yapan Başbakan'ın, hemen ar-
dından, bunu yapan gencin "sicilinin leke-
li" olduğunu ilan etmesini kendisinin iddi-
alı demokrat kimliğiyle bağdaşmayan bir
davranış sayıyonım. Bu açıklamayı yapar-
ken, kendisini yanıltanlann son zamanlar-
da sık sık yakındığı "bûrokrasi" olduğunu
da düşünmediği anlaşılıyor. Sonuç olarak,
kısa bir süre önce görkemli bir düğün töre-
ni vesilesiyle sözlü protestoda bulunan 50
kadar "skiB lekeli" genci sille, tokat gözal-
tına alan güvenlik güçlerinin tutumuna ba-
kılırsa, bu uygulamanın demokrasimizin
çürükparçalanndan birini oluşturmakta de-
vam edeceği anlaşılıyor.
Türkiye Ucuz Can Deposu Değildir!
Erendiz ATASU
-t- kıncı Dünya Savaşı gibi
I dünyamızı ekseninden oy-
-L natan görülmemış bir zul-
mün mimarlan bile, savaşın ga-
liplennce, yargılanmaksızın im-
ha edilmemişlerdi. Dünyalıla-
ra insanlık dersi verme hakkı-
nı kendinde bulan Batı 'nın bu-
günkü başkanı ve temsilcisi
ABD tarafından, aradan geçen
altmış yıllık sürede, adalet ve
insaf alanlarında kat edilmiş
tersine mesafe, dikkat çekici-
dir. Bir yargısız infazın fotoğ-
raflannı izlerken bunlan dü-
şündüm. Devrik diktatör Sad-
dam'm zalim oğullan, hem za-
lim, hem korkak ıstilacı tarafın-
dan yok edilmişlerdi. Böyle bir
işgal gücünün yanında durma-
nm erdemle bağdaşır bir yanı
yoktur.
Öyle anlaşılıyor ki, savaş teh-
didi, Demokles'inkıhcıgibiül-
kemizin üstünde sallanmaya
devam edecek, ABD muhibbi
hükümetimiz, sayesinde yaz re-
havetine kapılmak banşsever-
lere lüks.
Mart aymdan bu yana ne de-
ğişmiştir de o zaman işgal gü-
cüne katıhnayı ve işgalciyi ba-
rındırmayı, haklı nedenlerle
reddeden ülkem, yine Mehmet-
çiğin canını konuşur olmuş-
tur?.. Değışenleri sayalım:
Irak'ın taşı toprağı hallaç pamu-
ğu gibi atıhnış, kitle imha silah-
lannın nam ve nişanına rast-
lanmamış, böylece işgalci za-
ten sahip olmadığı meşruiyet-
ten hepten uzaklaşmıştır. İşgal-
ci, yargısızinfazahğaterfietmiş-
tir. Irak halkı istilacıya tepkisi-
ni belirtmeye başlamıştır; iş-
galcinin canı tehlikededir.
Bu değişüdiklerde Türk as-
kerinin ABD 'linin yanmda ko-
nuşlandınlmasuıı haklı, meş-
ru, hatta mazur gösterecek ne
vardır?
"Ulusalçıkarlar" için Irak'a
yürümek isteyenler, bu söylem-
le tam olarak ne kastettiklerini
asla açıklamamaktadırlar. "Ka-
yıtsız kalamayız", "masada ol-
mahyız" gibi muğlak ifadeler
herhangi bir anlam üetebihnek-
te yetersizdir.
Kastedilen Irak'ın yeniden
inşasından pay ahnaksa. bile-
lim ki tünı Irak'ı abad etsek,
hazıra yine mal dayanmaz; ik-
tisadi bunahmımız yine bitmez.
Türkiye'nin ihtiyacı, sürekli
üretimedir, kapkaça değil.
ABD, Kuzey Irak'taki kirli
işlerini görmeye memur ettiği
Kürt aşiretlerinden bir devlet
çatmayı çıkarlanna uygun bu-
luyorsa bunu yapacaktır. Bu
olası devletin cumhuriyetimiz
için tehdit taşıyıp taşunadığını,
taşıyorsa bu tehdidin niteliği-
ni çözümlemek, benim bilgi ve
donanımımı aşar. Ama dünya
tarihinden çıkan bir ders vardu"
ki, kavramak için bilgın ya da
müneccim olmak gerekmez.
Çapraşık durumlarda açıklık
en iyi yoldur. Bulanık, oyuncu
politikalar sorunları çözme-
mekte, dallandınp budaklan-
dırarak uzatmaktadır. Kürt dev-
leti kurulursa ne olur? Iç ban-
şınızı pekiştirir, komşunuzla
iyi geçinmeye çalışu-sınız. Si-
ze terör ihraç etmekte direniyor
mu? O zaman, üç milyonluk
bu devletle açıkça hesaplaşır-
sınız.
Şu anda, gölgelenn hâkimi-
yetındeki Kuzey Irak'ta kimin-
İe hesaplaşacaksınız?
Geriye ABD'lilerin canını
korumak ıçuı bızim evlatlanmı-
zın canından ohnası kalıyor ki,
Türkiye'nuı böyle bir sorumlu-
luğu yoktur.
Irak direnişçileri Polonyalı-
lara da saldmnışlardır. Tepki-
leri tüm istila güçlerine ve yar-
dakçılannadır.
Türk askerleri hem Arap di-
renişçilerin, hem Türkiye 'den
hazzetmeyen Kürt gruplann
çifte ateşi arasında kalabilir.
Irak'ta asker arasında, ölüm-
cül salgm hastahk baş göster-
miştir.
Askerlerimiz Irak'a gider-
ken, bu yakın işbirliğinden ya-
rarlanacak ABD'nin, yurdu-
muzdaki, aceleci bir kararla bo-
şalttığı konuşlanma merkezle-
rine yeniden üşüşmesi ve adı
konmamış fıili bir istilaya kal-
kışması işten bile değildir.
Bu konularda, bilmem ki,
RTE hükümeti ve asker gönder-
me yandaşlan ne düşünmekte-
dirler...
Evlatlanmızm hayatı ve ül-
kemizin zaten zedelenmiş bu-
lunan bağımsızlığı hepten teh-
likededir. Sade aydınlara de-
ğil, tüm vatandaşlara. üücemi-
zin ve çocuklanmızın hayatla-
nna, yasal ve demokratik düz-
lemde sahip çıkmak görevi düş-
mektedir.
Yann çok geç olabilir.
SUN ZEYNEP
• • • • •
Belek'teki Eviniz Herşey Dahil
SITN ZEYTVEP AİLESİ
• Su Ka\ ağı. Paraşüt. Surf. Jet-Skı. Demz Bısikletı. Katamaran. Kano gıbı Su Sporlanmız ile • Beach-Vol!e\.
Basketbol. Tenıs. Okçuluk. Boccıa. Shuffle Board. Mını Futbol. Darts. Masa Tenısı • Atan. Bılardo. Akûlü Ara-
balar» O\ıın Salonu. Okeş.Ta^la. Satranç \b o\unlar»Gündüzçeşıtlı aktmte veyanşmalar; geceçeşıtlı eğ-
Ience\esahneetkınlıklen(Anımas>on)»\linı KulüpveÇocukBüfesı» 1 Kapalı.! Açık. 1 ICaydıraklne 1 Ço-
cuk Havuzu • Hamam. Sauna. Fıtness, Masaj \e Güzellık Hızmetlen • ÇevTede kıralanabilır. At Bınme. Golf.
Paınt Ball vb. akti\ıteler • Otel ıçı AIış\enş. Araba Kıralama. Bısıkkt Kıralama ve Doktor Hızmeüen • Dıyet
büfesınden. uluslararası mutfağına her tûrlü \iyecek ve ıçecek hızmetlen • Uluslararası ISO9001-2000 Kalıte
Belgesı çerçevesınde sundugu yüksek hızmet standardı • S'ıne L luslararası HACCP Belgesi çerçevesinde sağla-
dığı sağlıklı ve hıjvenık >ıvecek-ıçecek üretım \e sunumu* 2000 yılmdan bendümaron eneski TurOperatö-
rünce. her sene lay ık görıildüğu en ıv ı "Herşey Dahı!" tesıs ödülü • 1200 kışilik ana salon ve 11 ayn toplantı oda-
sından oluşan Kongre Merkezı • 209 Otel, 1
7
2 Bungalov., 16 Suıt, 8 Vılla ve 8 Apart'tan otuşan konaklama im-
kânlan • L'luslararası "Mavı Bayıak" kntenne sahip denızı • Sızlen en ıvı şekilde ağırlamayaant içmişpersonelı
ile HİZMETİNtZDEDİR
Geçmijteki başarılı hizfnetlerimiz gekceğimizin teminatıdır.
H O T E L S U N Z E Y N E P t\ŞUBiml
>MEVKİİBElIK-AMAli.\
TEL: 90 242 725 4180 FAX: 90 242 725 42 00
E-MAİL: snnzejnepı'S sunzeynep.coni.tr W"EB: www^unze\ııep •»m.lr
-PRINCESS
r . Û V f K l N t l K t O D I U M
TURKİYE
BODRUM'A 17 KM YAKINUKTA,
YEŞİLLE MAVİNİN KESİŞTİĞI
BALIKÇI KASABASINDA, SESSİZ VE SAKİN DOĞA
ORTAMINDA, DENİZE SIRR, KLİMALI, TVÜ,
DENİZ MANZARALI BALKONLU ODALAR,
ÇOCUKLAR VE BÜYÜKLER İÇİN
YÜZME HAVUZU, SAHİL BAR,
BODRUM'A TEKNE-DİSCOVE
YARIMADATURLARI İLE HİZMETİNİZDEYİZ.
TAM PANSİYON: 50.000.000.-TL
TEL: 0(252) 374 52 43 - 0(252) 374 56 93
FAX: 0(252) 374 50 93 - CEP: 0(546) 596 60 60
PENCERE
iınanay Yavrum
îınanay...
Dostum kaygılı bir sesle sordu:
- Ne olacak bu gidişin sonu?..
Güldüm:
- İyi olacak, dedim, iyi olacak..
Oysa ortalıkta öyle bir gerilim var ki, gözle görü-
lür, elle tutulur.
•
Ekonomi IMF programına bağıtlı, üstelik borçlar
daertelendi...
IMF programı Meclis'te iktidar-muhalefet ikili-
since benimsenmiş, sineye çekilmiş...
AB uyum paketleri yine Meclis'te iktidar-muha-
lefet işbiriiğiyle gerçekleşti...
Peki, nedir bu gerilim?..
Bir kibrit çaksan!..
Toplum patlayacak...
•
Başbakan Tayyip Erdoğan kürsüye çıkıyor, hiç
yeri yokken bangır bangır bağırıyor.
Gören RTE'yi muhalefertezanneder..
Kavgası ne?..
AKP Hükümeti kafasınatakmış, ilköğretimden üni-
versiteye dek eğitimi uzun vadeli bir planlamayla
dinci iktidann düzenlemesine bağlayacak...
Gerilimi debundan...
•
Ya medya?..
Ülke böylesini görmedi..
Basın tarihinde bir sürü çatışma vardır; ama,
bunlar gazeteci yazarların kalem kavgalarıdır...
Ahmet Emin, Hüseyin Cahit, Yunus Nadi, Fa-
lih Rrfkı gibi üstatların yazışmaları bugünkü med-
ya çekişmelerinden yıldızlar kadar uzaktaki bir ba-
sın dünyasının fıkirtartışmalarıdır...
196O'lı yılların basın kavgalan da sağ-sol, sos-
yalizm-kapitalizm, liberalizm-emperyalizm üzeri-
ne çeşitlemelerdi...
Bugünkü medya tartışmalannın kendi içindeki ko-
nuları ne?..
Arazi, arsa, orman, rüşvet, yolsuzluk, özelleştir-
me, ihaie, mal, mülk, banka, borç, faiz, para, pul...
Kıyamet alametleri belirdi!..
•
Meclis'te bir partinin oranı yüzde 66, medyada
bir grubun oranı yüzde 66...
Çok sakin olmalan gerekmez mi?..
Bir ülkede gerilimin doruğa çıkması, çatışmala-
nn yoğunlaşması, kavgalann keskinleşip kan da-
valarına dönüşmesi kimseye hayır getirmez!..
Deneyimli yöneticiler böylesine bir gidişten ha-
yır çıkmayacağını bilirler...
Güçlü olan serinkanlı olmalı...
Bizde iş tersine!..
•
Bir başka gariplik de medyada çoğunluğun söz-
birliği yapmış gibi Kemalizme çatması..
Kemalistlere veryansın etmesi..
Nerede bu Kemalistler?..
Medyada gruplan yok..
Meclis'te partileri yok..
Paralan pullan yok..
Bankalan yok..
Holdingleri yok..
Televizyonlan yok..
Dinci parti iktidara lök gibi oturmuş, medya Ke-
malistlere saldırıyor...
Neden dersiniz?..
Loryma Resort
Turunç, Gûney Ege'nin fiyortlarla bezenmiş nefes kesıcı
coğrafyasının en gûzel koylanndan biri... Loryma Resort
Hotel yamaçlann vejetasyon dokusuna gizlenmiş, koyun
büyüleyıci. mistik panoramasına tümüyle hükmeder ko-
numda, sıra dışı bir tesis. Onnanlardan ınen serinleticı
esintıler, düşük nem oranı \e bol oksijenli, sağlıklı hava-
sıyla ideal iklim koşullanna sahip Eko-çıftlığınden kendi
sütünü, peynirini, kremasını, yumurtasını temin eden.
kendi ûrettiği -yörenın en kaliteli- zeytinyağtnı kullanan,
damak zevki kadar sağlıklı beslenme ilkelerine de duyar-
lı bır mutfak. Konforlu apart daireler. açık büfe restaurant,
pool-bar, outdoor-bar, açık kapalı yüzme havuzlan. jaku-
zi, fitness-center. sauna. süper dısko, bilardo, dart, tenis,
masatenisi, çocuk kulübü, doktor servisı... Lisanslı reh-
berlerle raountainbiking, sea kayakıng, trekking. canyo-
ning, scuba divıng, rafting... Ruh-zibin-beden sağlığı
programlan. Ayurveda konsûltasyonu, T'ai-Chi. Yoga se-
anslan. aromaterapı masajlan, doğal zayıflama kûrlen.
yüz-\ücut bakımı... "Özel animasyonlar", "sürpriz show-
lar"dan anndınlmış, arabesk müziği uzaktan bile duyama-
yacağınız, kent yaşamının yıprattığı insanın pozıtif yaşam
enerjisiyle dolu günlûk yaşamına dönmesıni hedefleyen,
kültûr ve çevre dostu bır ışletme anlayışı Detayb bılgı:
www.loryma.com
Tel: 0252 476 72 20-24 Faks: 0252 476 72 25
info(o loryma.com
Cumhuriyet Dostanna %20 indirim 1+3 taksit
CLUB IIOTEI, M E R t
ÖLÜDENİZ
• Türkiye turizminin hizmetinde, 25. yıl
• Ölüdeniz tabiat parkı ıçinde, denize sıfır
• Herşey Dahil hızmet, özel plaj, havuz, sauna, fitness,
her türlü deniz aktmteleri, kara sporlan, olta avcılığı,
yamaç paraşütü, antik kentler, safari gezileri...
• Çocuklar için, anneler için, dinlenmek isteyenler için.
doyumsuz güzellikler içinde doyumsuz bir tatil için...
Rezervasyon ve bilgi:
Tel: 0 252 617 OOO1
Fax. 0 252 617 00 10
Web- hotelmeri.com