28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 AĞUSTOS 2003 SALI CUMHURfYET SAYFA 17 m güzet... Bypasstitir sğn ûeyitce saöecs Ağrfyı aımstyor! 3 £ aefi Aziz NesinAziz Nesin'in vasiyetiydi; "Ben ölünce brtki olacaksam,/ Çayır çimen olayım, aman baldıran değil.../ Yol attında kalacaksam, gelin arabalan geçsin iistümden,/ Çelik paletler değil.../ Üstümde çocuklar koşuşsun, ne kaçan ne kovalayan,/ Askerier cfeğil.../ Kerpjç yapacaksanız beni, okullarda kullanmy Ceza evlerinde değil.../ Soluğum tükenmez de kalırsa, ıslık öttürsünler,/ Aman ha düdük değil.../ Kalem yapm beni kalem, şiirler yazın sevgi üstüne,/ Ölüm kararı değil..7 Ölünce yaşamalıyım defne yapraklannda, sakın ola ki,/ Silahlarda değil" demişti. Şimdi Aziz Nesin, vakfının bahçesinde kimsenin bilmediği bir köşesinde uyuyor ve üzerinde çocuklar koşuyor... Ancak vakfın yaşaması için destek gerek... Aziz Nesin'in bir kitabını almak ya da Nesin Vakfı'nın Ziraat Bankası Çatalca Şubesi'ndeki 30440/624.1 numaralı hesabına bağış yapmak gerek. Bektronik posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr Te: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Stres cinsel yaşamı etkiliyormuş... "Bize bir sev olmaz abi!" I nkara'daki hukukçu dostlardan emekli ha- kim albay Emin Değer, Irak'a asker gönde- rilmesi konusunda şöyle diyor: "Tezkerenin 1 yeniden TBMM'ye sunulup sunulmamasını biryanabırakarak, konuyu uluslararası meşrulukaçı- sından ele almak gerekir. Çünkü her koşulda bu ko- nu özümlenmeden işin hukuka uygunluğu, yani meş- ruluğu aydınlanmadan uluslararası saygınlığımızın üstündeki gölge kalkmayacaktır. Hele Irak'ın işgalinden sonra, Irak halkının işgalci- ye karşı tepkisinin karşına Türk askerinin sürülmek istenmesi gündemdeyken, konuyu tartışmamak ko- laycılıktan öte, ulusal çıkarlara hıyanet değil midir? I- rak'ta mazlum halka, haklarını savunduklan için silah çekmek cinayet sayılmaz mı? Yunanistan'ın Batı Ana- dolu'yu işgalinde, başka güçlerin Yunanistan'a yar- dım için gelmelerini ister miydik? Bu gerçek görmez- den gelinir, dahası dünyayı kendi gücü ve koyacağı kurallarla (şimdiye değin geçerii olan uluslararası ku- rallan yok sayarak) yönetmek isteyen saldırgan gü- cün önü alınmazsa, dünyanın Hitler'den daha zalim biryöneticinin elinde kalacağını seyretmekle kalma- yacak, tek buyurganın emri altında ezilmenin ayıbını yaşayacağız. Bu nedenle, o gücü ancak uluslarara- sı hukuka dayanarak durdurmanın yollan tıkanmama- lıdır." Ankara'daki dostlardan Mustafa Yıldınm ise şöy- le bir tablo çiziyor: "ABD, Irak'ta devlet yönetimini ele geçirdikten sonra bir yönetim atadı. Yönetimde Kürt aşiret reis- leri, Islamcı örgütşeyhleri, Irak kaçkını işadamlan var! Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri'nin borcu mudur bu irticacıları koruyup kollamak? Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri'nin görevi midir, Kürt devletinin güvenliğini sağlamak? Bu konuda Cumhurbaşkanı, 'Görüşlerim değiş- medi' açıklamasında bulunuyor. Türkiye Cumhuriye- ti'nin Cumhurbaşkanı'nın görevi midir, böyle durum- larda üstü kapalı iletiler yayınlamak? Türkiye Cum- huriyeti'nin kendi ilkeleri yok mudur ki, 'uluslararası meşruiyet' sözlerinin arkasında durulmaya çalışılı- yor. Türkiye Cumhuriyeti, kendi kaderini belirlemek için başkalarından ışık bekleyecek? Devletin en üst makamındagörevlendirilenlerden kesin, ilkelere, ge- leneklere, Atatürk'ün makamına uygun açıklamalar beklemeye bu ulusun yerden göğe dek hakkı vardır! Devletin borç alma bakanı açıklamış: IMF'nin şart- lan var, yakında görürsünüz! Amerikalının bildiğini ulustan gizleme hakkını kimden alıyorlar? Açıklayın! Türkiye'yi 'şeffaflık' ve 'siyasi etik' diye altüst eden, yabancı parasıyla 'transparency' merkezleri kuran 'sivil toplumcular'ın sesi çıkmıyor! Haydi ne duruyor- sunuz? Irak konusunda da şeffaflığa çağınn!" Yüksek Yerilim Hattı erdincutku ' yahoo.com Önce parayı ıcat ettik... Sonra da paraya tapmayı! Memleketten türban manzaraları! Ankara'dan yola çıkıp Bursa üzerinden Izmir Gümüldür'deki yazlığına gidiyor Suay Karaman... Yol boyu gözlemlerini aktanyor: "Bursa'da Uludağ Sarıalan mevkiinde (burası teleferiğin son istasyonu), birçok kara çarşaflı ve türbanlı insanlar vardı. Bunlar nereden geliyor diye dikkatli bakınca, ağaçlann aralarının çadır bezleriyle kapatılmış ve içlerinde kamplar kurulmuş olduğunu gördüm. Bölgeyi gezindim ve böyle birçok kamp olduğunu fark ettim. Karamürsel'de çarşıda alış veriş yaparken, her dükkânda türbanlı kadınlann olması dikkat çekiciydi." Ve Gümüldür: "Gümüldür sahilinden denize girerken, yaklaşık on kişilik bayan ve dört kişilik erkek grup dikkatimi çekti. Bayanların kafaları örtülü ve 'bütün vücutlarında bluz ve pantolon vardı; örtü, pantolon ve bluzlar aynı kumaştandı. Ancak gruptaki diğer bayanlar da aynı kıyafette ve hepsinin kıyafeti bir örnek ve üzerlerinde okuyamadığım bir marka adı vardı. Erkeklerde ise uzun şort vardı. Hayretler içindeyim. Birileri düğmeye basmış ve insanlar tesettür şov yapıyorfar. Gerçekten çok şaşırtıcı ve alışkın olmadığımız görüntülerle karşılaşıyoruz. Zeminin yavaş yavaş altımızdan kaydığını hissediyor gibiyim." Halil Tıınç'a Mektup MİTAT TUNÇ Merhaba Baba, Bugün Hakkayürüyüşünün birinci yıldönümü. Sana sen- siz geçen bir yılı anlatmak is- tedim. öldüğünde Meclis tö- reni istemedik. Kuruluşunun 50. yılı törenlerine, yoğun ba- kımda olduğun için katılama- dığın ve bu nedenle de büyük üzüntü duyduğun Türk-iş'in önündeki bir törenin seni da- ha mutlu edeceğini düşün- müştük. Düşünmez olsaydık. Tam bir fiyaskoydu. Bu tören senin zirvelere taşıdığın Türk işçi hareketinin ve sendikacı- lığının içleracısı durumunuor- taya koyuyordu adeta. Sen- den sonra gelenlerin siyasiler karşısındaki çaresizliklerini iz- ledim. Yağ çekmek için ver- dikleri uğraşı izledim. Türki- ye'deki işçi hareketine ve sen- dikacılığa yapılan ihaneti gör- düm. Yıllarca savunduğun "partiler üstü politika" sözcü- ğü ile neyi anlatmak istediğini bir kere daha anladım. Kocatepe ise muhteşemdi baba. Tüm sevdiklerin ora- daydı. Seni tanıyan tanımayan tüm sevenlerin de oradaydı. Görevi bıraktığın genel kurul- da yaptığın konuşma sırasın- da haklarını helal etmelerini is- tediğin "sana köstek değil, destek olmuş"tüm emekçiler de oradaydı. Ancak siyasiler saygısızca orada da şovlanna devam ettiler. Basında seninle ilgili yazılar çıktığında saklardın onlan. Ben de aldım tüm gazeteleri, "Güle Güle Başkan" diye uğurfamışlardı hepsi seni. Din- ci basın hariç tabii ki. Türk-lş dergisinde ölüm haberinin ve- riliş şekli ise kendilerini işçi ha- reketi liderierinden sananlann, senin ve senin gibi liderlerden nasıl korktuklannın birgöster- gesiydi. Derginın ancak 12. sayfasına layık görülen ölüm haberin için aynlan yer, sağcı basındaki haberlerden bile daha kısa ve sıradandı. Sos- yal demokrat kanada gelince; değişen bir şey yok baba. Ka- muoyunda biraz puan topla- yan aynlıp kendi partisini kur- du. Aynı tas aynı hamam se- nin anlayacağın. Ne CHP'lisi partide kalıp "BaykaPa rağ- men CHP" hareketini başlat- tı, ne de DSP'lisi "Ecevit'e rağmen DSP" hareketini. De- dim ya, kolayını seçtiler, ken- di partilerini kurdular. Bunun sonucu olarak da hiçbir za- man yüzde 30'lann altına düş- meyen sosyal demokrat oylar yüzde 20'lerde kaldı. Ve en acısı, senin Türk-lş'in kapısın- dan içeri girmelerine bile ızin vermediğin düşüncenin sa- hipleri tek başlanna iktidar ol- dular baba. Bunlar senin sa- vunduğun düşünce ve ku- rumlara karşı büyük bir hare- ket başlattılar. Bağımsızlığın olmazsa olmaz koşullannı birer birer yok ediyorlar ve bunlan yaparken ne yazık ki kendini aydın sanan sözde köşe yazarlarından da sivil toplum örgütlerinden de des- tek alıyor ve alkışlanıyorlar. Atatürk Cumhuriyeti'nin baş- bakanının oğlunun düğününe, bırak türbanlılan kara çarşaf- lılar katıldı baba. Saygın basınımız da(?) bu muhteşem düğünü(!) günlerce anlattı. Eğer yaşıyor olsaydın kahrın- dan zaten ölürdün. Bugün çocukların olarak mezarının başında olacağız. RAHATUYU. Oğlun. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracka mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(a yahoo.com TARtHTE BUGÜN MÜ 19 Ağustos utctcmitmlas-arikan.com ACI KAYBIMIZ Üsküdar eşrafından ÖZGÜLERLER ve GÖKOĞUZ aileterinin oğullan, Emekli Albay FUAT ÖZCÜLERLER i (41A-78) kaybettik. Cenazesi bugün Selimiye Camii'nden kılınacak ikindi namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecektir. ÖZCÜLERLER, ARINIK, KALELİ Aileleri KARAYAZIASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo-2003 15 Da\acı Kara>ollan Gn. Müd. tarafından davalı Abdullah Kava alevhıne 03 03 2003 tanhlı dava dılekçesı ıle açılan kamula^tırma be- delının tespıtı \e kamulaştınlan yenn davacı ıdare adına tescılı da\a- sında Erzurum ılı. Kara\azı ılçesı. Göksu k> köy ıçı mevkıı pafta no 1 parsei no 449-A olan uzerınde e\ bulunan 256.06 m2 olan ve da\alı Abdullah Kaya adına kayıtlı taşınmaz Karayolları Gn \lud nun 13 11.2002 gun ve 167 sayılı karan ıle kamulaştırılmasma karar verıl- dıgı ve taşınmazın m2 bedeiı olarak 34.650.000 TL olması gerektığı goruşune varıldığı, taşınmaz malıkı ıle davacı ıdare arasında nerhangı bir anlaşma sağlanamadığı, bunun üzenne davacı ıdare tarafından anı- lan taşınmazın. Kamulaştııma bedelının tespıtı ıle tespıt edılen bedelın ıdareden tahsılıne. taşınmaz tapu kaydının davalı adından ıptalı ıle da- vacı Karayolları Gn Müdürlüğü adına tescılıne karar \enlmesı talep edilmış. davanın duruşması 01 10 2003 günü saat 1 1.35'e talık edıl- mıştır 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 maddesı (4650 savıh ya&a ıle değışık 5 maddesı) gereğı ılan olunur Basın 392' 1 6 LORCA'Yl KURŞUNA OfZD/LERf. 1336 OA BüSUM, UA/LÜ ı OZ4W FEO£grCO S/-L/uMEMe#u-£ : ÖZSÜN SAĞLtUĞt VE HACKfM OU- f, £l//"Sl- S'/ ÖLÜMSÜZ ytfP/rzsi/e gf&4K/t*ffr/... Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı Aslı Selçuk Cumhurlyef '*• ' t a p 1 a r ı ÇAĞIN TANIĞI SİNEMA Şansın Tüzün HAVANALI İSA Insanoğlunun senıvemnı yetkınlıkle tartışan yönetmenler ve oyuncular sınemada yerlennı aldılar, alıyorlar. Bu çalışma değışık açılarla sınemaya değer katan. zenginleştıren bu ınsanlann duşüncelenm ve tanıklıklannı getınyor okura. YENI ÇIKTI Bazen gidilemeyen bir şehir, daha derin izler bırakır ınsanda: yaşanamayan bir aşk gibi tıpkı. Bir şehir aşığıyım ben... Bir gönül gezgını olarak nereye gidirsem gideyim, her zaman en büyük ve tek aşkım olarak kalacak şehrim içinse tek bir sözüm var: Daima haremindevim tstanbul... CumhurtyBt Çag Pazarlama A Ş Türkocağı Cad No'39 41 kitap kulûbü (34334) Cağaloğlu-Istanbul Tel.(0212) 514 01 96 7* CumhUrtyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39'41k kitap kulübü (34334) Cağaloğlu-Istanbul Tel (0212) 514 01 96 SATILIK MÜSTAKİL EV Izmit - Maşukiye'de 300 m: arsa içinde dekorasyonlu, şömineli, kapalı garajlı, kaloriferli dubleks ev satıhktır. Tel: 0 532 262 10 52 Askeri kimliğimı kaybettım. Hükümsüzdür. RAMAZAN KAYA Istanbul Cnıversıtesı'nden aldıgım pasomu kavbettım. Hükümsüzdür. SESÜHAN UÇLERTOPRAĞI Bizim Gençliğimizde Buralan Yemyeşildi Ormanlanmız Yanıyor. Seyirci Kalmayın. Fidan Dikim Hattı: (0 212) 284 80 00 www.tema.org.tr GÖRÜŞ DENİZ BANOGLU Bir Cumhuriyet Değil BinCumhuriyetGerek... Mesleğimde kadrolu olmam nedeniyle, her gün, yoğun biçimde çalıştığım yıllarda, masamıza gelen bütün günlük gazeteleri, hatta kimi dergileri de oku- ma alışkanlığımız, dahası güzel-yararlı bulduğum, bir zorunluluğumuz vardı. Tıpkı bugün faal meslektaşla- nmızgibi... Bugün ise, her gün düzenli aldığım Cumhuriyet ga- zetesinin dışında, her ne kadar meslek tutkusu sürü- yorsa da, tüm günlük gazeteleri alma, okuma olana- ğı kalmadığından, salt cumartesi ve pazarları bir iki ek yapıyorum. (Basının bugünkü görünümüne bak- tığımda parantez içinde iyi ki de öyle diyebilirim). Bir pazargünü aldığım Milliyet gazetesinde, herokudu- ğumda zevk aldığım, köşesinde, çoğunluk geçmiş- ten, tarihten yaşanmış olayları, görgü tanıklarına, anekdotlara, fıkralara dayandırarak aktaran, aynı za- manda baba dostumuz Sn. Hasan Pulur'un, "Ab- dülhamit Siyaseti ve AKP" başlığıyla yayımlanan ya- zısı, doğrusu ya beni hayli düşündürdü... Aktanmla- rında, yıne çoğunluk kıssadan hisse'lerle günümüze göndermeler yaparak, öğretici-düşündürücü-ders alıcı ipuçlarına olanak veren sayın yazar, bu yazısın- da da Abdülhamrt dönemiyle günümüzü örtüştür- müş. Yazıyı aynen aktarmam doğaldır ki olası değil. özetlersek, Abdülhamit, sürgüne gönderdiği Mrthat Paşa'nın gemisini limanda 48 saat bekletmesinin ne- denini, "uğruna kendisini feda ettiği milletinin Paşa için ne yapacağını merak ettiğini, sonunda kimsenin umurunda olmadığını gördüğünde, gemiye hareket emri verdiğini" söyleyerek açıklıyor. Sn. Pulur, Abdül- hamit dönemindeki bu duyarsızlığı, AKP iktidannın yaptıkları-ettiklerine karşı halkın bugünkü tepkisizli- ğıyle kıyaslayıp, benzetme yapıyor. Bana göre, Sn. Pulur, insafına sığınarak, biraz haksızlık ediyor. Abdülhamit iktidannın baskıcı yönetimi bir yana, düşünürsek eğer, acaba o dönemin koşullan altında henüz uyanmaya başlamakta olan bir halk topluluğu ile, bugünün ınsanını, toplumunu kıyaslamak ne den- li doğru olur? Dünden bugüne hiç mi bir şey değiş- medi? özgürlükler, tartışmalı da olsa demokrasiler adına hiç mi ilerleme olmadı da.. insanımız, toplumu- muz tepkisiz kaldı?.. Dönemleri tarihsel, toplumsal açıdan kıyaslamayı ve değerfendirmeleri, tarihçileri- mize, toplum bilimcilerimize bırakalım ama bireysel, toplumsal duyarlılıklan, tepkileri yönlendirmede ne- lerin etken olduğu ya da olması gerektiği üzerinde dü- şünelim. Acaba böyle bir yönlendirmede, örgütlenme ve ku- rumsallaşma bilincinden başka, en etkili olan basın, bugün genişletilmiş anlamıyla medya değil midir? Ya da basın ve medya olması gerekmez mi? Bir dönem Kıbns askeri müdahalesinin olgunlaşmasında payı olduğu ileri sürülen basınımız, bugün türbana, dinsel eğitime toplumsal meşruiyet kazandırmakta cansipe- rane çaba göstenrken (bunda başanlı da oldu) ülke- ye hâlâ ne kazandıracağı belli olmayan IMF'yi des- tekler, toplumumuzda A'dan Z'yetüketici, savurgan, vurdumduymaz, paragöz, çıkarcı Amerikancı birey- ler yetişmesine güzel magazin yayınlan ile önayak olurken, acaba neden AKP'nin yapıp-ettiklerine avaz avaz ses çıkanp insanlanmızı yönlendirmez ki, diye sormazlar mı insana? Neden ormanlanmız peşkeş çekilirken, anayasamız -sözde AB uğruna- değiştiri- lirken, çok satan gazetelerimizin başlıklannda güm- bür gümbür bu haberler çıkmaz da, 17'lik delikanlı ile tesettürlü 16'lığın elmaslan ile uğraşılır? Evet, bireyleri ve toplumları harekete geçiren, ön- ce bilinçlenme sonra da örgütlenmedir, kurumsallaş- madır ama, bunlan iteleyecek, harekete geçirecek bi- rilen, birşeylerolmalıdır. Bilinçlenmeyi, kurumsallaş- mayı, örgütlenmeyi ateşleyecek gücün başında da kamusal en etkin araç, yayın organlan değil midir? Çünkü medyanın çok önemli toplumsal sorumlulu- ğu (sorunu değil, ama bugün sorumluluğu değil so- runu var) vardır, eğer yoksa da olmalıdır. Bu sorum- luluk da salt büyük gazetelerdeki (haklannı yemeye- lim) bazı köşe yazarlanmız ile sınıriı kalmamalıdır. Bu nedenle hiç kimse kızmasın ama, toplumsal sorum- luluğu olan ülkemizde tek gazete Cumhuriyet'tir... Ama ülkemizin karanlıklardan (evet karanlıklardan) aydınlığa, düzlüğe çıkabilmesi için bir değil BİN CUM- HURİYET gereklidir. Var mısınız sayın basınımız? denizban'/ bcir.com Not: Meraklılanna önemli not, günlük gazeteleriin- temet aracılığıyla izliyorum. BULMACA SEDATYAŞAYAS 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Yunus balı- ğınıniribirtü- ^ rü. 2/ Mert, 2 kalender ve 3 babacan kim- se... Büyük bakraç. 3/ Bir 5 müzik sesini belirtmeye ya- rayan işaret... Aynı erkekle evli kadınlann birbirine göre olan adı. 4/ îsviçre kökenli, san renkli ve yağlı bir peynir. 5/Es- ki Mısır'da güneş tan- nsı... Bal peteği. 6/ Cinsel konularda ah- lak kurallarnıa bağlı- lık... Meyve kurusu. 7/"ŞalvanşaltakOs- manlı / Eyeri kaltak Osmanlı / Ekende yok biçende yok / Yiyende — Ös- manir(Mani)... Romanya'nın plaka işareti. 8/Böl- meli göçebe çadın... Eski Türklerin telli çalgılara verdikleri genel ad. 9/Ekmek ufağı... Müzikte, bir tam seslik arahğın bir kesimini oluşturan çok küçük aralık. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Mercanbalığına verilen bir başka ad... Bilgisiz, kültürsüz kimse. 2/ Açık alanlardan ve kalabalık yerlerden aşnı derecede korkma. 3/ Dar ve kalınca tahta... Resmi bir erkek giysisi. 4/Dönme, geri gel- me. 5/Iskambildebirkâğıt... Makinelerde devingen bölümleri içine alan parça. 6/Gümüş parlaklığında birelement... Bir kömür cinsi. 7/Anadolu'nunkimi yörelerinde içkili, çalgılı ve kadınlı eğlencelere ve- rilen ad... İtalya'da bir ova. 8/İşaret... Asurlular ta- rafından kurulmuş ticaret kolonilerine verilen ad. 9/ Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... îçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak. t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle