Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2003 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edirne
Kocaeli
Çanakkale
Izmır
Manısa
Aydın
Denizlı
PB
PB
PB
PB
B
B
A
A
31
36
33
36
37
37
39
36
Sinop PB 29 Adana
Samsun PB 29 Mersin
Trabzon Y 27 Dıyarbakır
Gıresun
Ankara
Y 27 Şanhurfa
A 32 Mardin
Eskişehir A 32 Siirt
Konya A 30 Hakkân
Sıvas A 29 Van
Zonguldak PB 27 Antalya A 38 Kars PB 28
Yurdun kuzey ke-
sımlen parçalı bulutlu,
Doğu Karadenız kıyıla-
n sağanak yağışlı, dığer
yerter az bulutlu ve açık
geçecek Havasıcaklı-
ğında onemlı bır değı-
şıklık olmayacak. Ruz-
gâr kuzey ve doğu, yur-
dun doğu kesımlennde
guney ve batı yonler-
den hafif ara sıra orta
kuvvette esecek
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Pans
Bonn
y
Y
Y
PB
Y
Y
Y
PB
21
21
21
28
25
20
29
28
Berlın PB 26 Moskova Y 20
Budapeşte Y 33 Aşkabat A 37
Madrid
Viyana
Belgrad
Y 31 Astana
Y 33 Taşkent
Y 26
A 40
Y 33 Bakû PB 27
Sofya
Roma
Y 32 Bışkek A 34
Y 34 Tıflıs PB 27
Atına A 36 Kahire A 36
Münıh Y 33 Zürıh Y 32 Şam A 39
QAçık Parçalı bulutlu t Çok bulutlu • Yağmurtu Suıu kar i Gok gurultulu
GUNCEL CUNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
E.'bette hayır! Zira Amerika âleme talkını verirken
üzüm yemeye meraklı. Kuzey Irak'ta PKK-KADEK'le
silahlı çatışmaya girmek istemiyor.
Oysa, ikiz kulelerin vurulmasından bu yana orta-
ya çıkıp dünyada terorizmi yok etmeyi görev bildi-
ğini ilan eden Amerika.
PKK'yi yıllardır terör örgütlerinin başında sayan,
Türk ordusunun eşkıya ile savaşını desteklediğini
her fırsatta açıklayan, zafer ilan ettikten sonra An-
kara'ya örgütü ortadan kaldıracağı güvencesini ve-
ren Amerika.
Terör örgütleriyle hiçbir anlam ve zamanda pazar-
lık edilemeyeceğini, görüşülemeyeceğini açıklayan
da Amerika.
Stratejik dost ve müttefik saydığı Türkiye'ye ver-
diği güvence ve sözü bir yana atarak PKK-KA-
DEK'le silahları bırakması için pazarlık yapan yine
Amerika.
Verdiği güvenceleri, sözleri bir yana atıp terör ör-
gütüyle dağ başında masaya oturmak ABD'nin ışi-
ne geliyor.
Ankara'ya bastınyor. Af çıkıyor. Içişleri Bakanı Ak-
su'nun açıklamalarına göre, medet umulan aftan
yararlanmak için ilk gün Habur'dan geçen militan
sayısı iki. Daha sonra rakam 18'e çıkıyor.
Yeni biraçılım yapılmaz, örgütle görüşerek sonuç
alma politikasına devam edilirse; ABD'nin ve
ABD'ye bağımlı Ankara'nın bir yere varamayacağı
ortada.
Içişleri Bakanı Aksu, yasadan yararlanma süresi-
nın altı ay daha uzatılacağından söz edıyor.
PKK "temizlenmedikçe" süre müre, af maf derde
çare değil. TV röportajlarında Güneydoğu insanının
yasayı yeterli bulmadığını, örgüt gibi genel af iste-
diğini dile getirmesi bir anlam içermiyor mu?
Amerika'nın peşine düşmenin, körü körüne ABD
dayatmalanna hizmet etmenin beş paralık değeri ol-
madığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Fakat bu hükümet, iktidarda kalabilmeye önko-
şul gördüğü ABD desteğini sürekli kılabılmek için
kuyruğuna takılıp bir dediğini ikinci kez söyletme-
den yerıne getirmeyi uluslararası, daha doğrusu
ulusal politika sanıyor.
• • •
Böyle bir dış politika anlayışı ile nereye varılabi-
lir? Dışişleri Bakanı Gül, ABD'nin Istikrar Gücü'ne
binlerce askerle katılmamızı sağlayacak (koşul da
diyemıyor bakan, duyurduğumuz kimi öğeleri) "ol-
gunlaştırmaya" çalıştığımızı söylüyor.
Üç buçuk aydır örgüte karşı laf üretmekten öte-
ye kılını kıpırdatmayan ABD'ye, PKK üst kademe-
sinin yakalanıp teslim edilmesini söylemişiz. Olur in-
şallah!
Bu gelişmeler karşısında önümüzdeki zamanda
genel af yasasının söz konusu olmayacağına kım
güvence verebilir?
Anayasa Mahkemesi af yasasını genişletir veya
iktidar genel affı göze alırsa, binlerce insanın katlin-
den sorumlu Batı'nın şımarttığı, ABD'nin himayesiy-
le ipten kurtulan Öcalan serbest kalacak, belki bir
gün TBMM'de Türk ulusu adına konuşacak! Neden
olmasın?
Şımanklıkbirkezyolaçıkmasın: öcalan, Imrah'da
"yûksek nem ve uygulandığını savladığı tecrit poli-
tikasıyüzûnden" sağlığının bozulduğunu öne süre-
rek Avrupa Konseyi'nin ilgili birimine başvuruyor.
• • •
Kuzey Irak politikası ıflas edince olumsuz davra-
nışlar birbiri arkasına gelecekti, geliyor. Adam yeri-
ne koyarak ağırladığımız Ingiliz ve ABD istihbarat
servislerinın Kürt uşağı, ikiyüzlü -hangi iki, çok yüz-
lü- Celal Taiabani, Bağdat'a gitmesi olası Türk as-
kerinin Kuzey Irak'tan geçmesinın -hatta savaşarak-
engelleneceğinin açıklanmasından sonra, bir adım
daha attı; "sadece Kuzey Irak'ta değil, bütün Irak'-
ta Türk askeri istemediklerini" açıkladı.
Görevini yapmayan ABD ise, askerimizi -hükürne-
tin de ılımh gözle baktığı- "en tehlikeli bölgede ko-
nuşlandırmaya" hazırlanıyor.
Bu gelişmelere karşın: Dönekliği değişime, değiş-
tiklerine; değişimle birlikte gelişmelere, geliştikleri-
ne bağlayan ağızlar dur durak bilmiyor, kalemler
de...
AL GÖZÜM SEYREYLE
IŞIL ÖZGENTÜRK
Hayat Her
Zcımcın Öndedir!
• Baştarafı Arka Sayfada
Bir cezaevine giderim orada yatana sigara, ça-
maşır götürürüm, bir kışlaya giderim ötekine si-
gara, çamaşır götürürüm. Ikisi de eşittir benim
gozümde. tkisini de özlerim, çünkü ağabeylerinden
sonra bir onlar kaldı bana. Ama nanköıiük etmek
olmaz, işte en küçük oğlum. aha orada oruruyor,
gün boyu sigara içip hindiler gibi düşünüyor, dü-
şünüyor. Çünkü işi yok, çünkü buralarda işsiz ada-
ma kiz vermezler, buralarda işsiz adam hayvandan
daha aşağıdır. O da düşünüp durup öyle... Ben de
özler dururum."
Haklıyun, evet hayat her zaman sanattan bir adım
önde. Kım böylesine uçlarda neredeyse abartılmış bir
hayat hikâyesı uydurabilir? Kim bu gerçeğe yaklaşa-
bilir? Bir ana ve oğullan. Ama oluyor işte, çünkü bu-
rası Türkiye ve her türlü hayal gücünün ötesınde ha-
yatlann sürüp gittiği bir garip coğrafya.
Söz madem buradan açıldı devam edeyim, dünya-
nın neresinde bir başbakan oğlunu böyle bir düğünle
evlendirir? Dünyanın neresinde bir el öpme günJerce
gündem maddesi yapılabilir ve her şeyin bu kadar
groteks olduğu bir dünya nasıl kurulabilir? Bir yanı-
mızda acı, bir yanımız komik, belki de bu nedenle baş-
ka ülkelerde ınsanlan günlerce travmaya sürükleye-
cek bir olay, bizde neredeyse bir adli vaka. Hep bir-
likte aşın bir muafiyet edinmişiz. Ama bu dayanma
gücü ne zaman, nasıl biter ve neler olur o da bilinmez?
Hep birlikte yaşayıp öğreneceğiz. Ben bayağı merak
ediyorum.
seyreyle(S yahoo.com
isUozgenturk(S superonline
Türkiye risk altında• Baştarafı 1. Sayfada
ler Kampanyası Sorumlusu Ba-
nu Dökmecibaşı, hemen yeni-
lenebilir enerji kaynaklan yatı-
nmlanna geçilmesi gerektiğini
belirterek yetkilileri, acilen kar-
bondioksit yayıhmını azaltma-
ya ve fosil yakıtlardan vazgeç-
meye çağırdı.
Küresel ısınmanın etkilerinin
temız, yenilenebilır enerjiler,
enerji verimliliği ve çevresel
açıdan sağlıklı teknolojiler ile
azaltılabilecegini ifade eden
Dökmecibaşı, "Petrol şirket-
leri, tehlikeli iklim değişiklik-
lerine yol açmava yetecek ka-
dar petrolü zaten bulmuş du-
rumdadır. Mevcut rezervleri
piyasaya sunarlarsa, bunun
iklim üzerindeki etkileri fela-
ket olacaktır. Bu şirketler, da-
ha fazla fosil yakıt aramak
için para harcamak yerine,
geleceğin temiz, sürdürülebi-
lir enerji kaynaklarına şu an-
da yatırım yapmak zorunda-
dırlar" dıye konuştu.
YerHleneblllr enerji
Dökmecibaşı, endüstrileşmiş
ülkelerin, yenılenebilir enerji-
nin gelişimini dünya çapında
desteklemesi gerektiğini vur-
gulayarak, fosil yakıtlara ve
nükleer enerjiye dayalı gele-
neksel enerji sistemlerine her
yıl verilen 250-300 milyar do-
larlık sübvansiyonları kaldır-
mak için adım atılması çağn-
sında bulundu. Sürdürülebilir
KÜRESEL ISINMANIN NEDENLERİ
Küresel ısınma çok boyutlu bir sorun. Ancak en büyük etken
olarak çevre kirliliği gösteriliyor. Atmosferin kirlenmesinden
kaynaklanan, özellikJe ciddi boyutta ortaya çıkan
karbondioksit kirliliği küresel ısınmanın temel nedenleri
arasında yer alıyor. Karbondioksit, atmosferde sera etkisi
yaratıyor ve güneşten yansıyıp kınlan ışrnlar yeryüzüne geri
dönüyor. Artan karbondioksit ise bu yan ısı dalgalarrnı tutup
sera görevi görüyor. Yani yeryüzüne yansıyan ışrn iki kez
ısınmaya yol açıyor. Bu da küresel ısınmayı etkileyici bir
faktör olarak ortaya çıkıyor. Bilim adamlannın böyle anlattığı
ısınma süreci de doğal dengenin bozulmasına neden oluyor.
bir geleceğe giden tek yolu,
"güneş kaynaklı enerjilere
dayalı bir ekonomiye geçiş"
olarak tanunlayan Dökmeciba-
şı, alternatif enerji kaynaklan-
nı şöyle sıraladı: "Rüzgâr
enerjisi, şimdiden dünyanın
çeşitli bölgelerinde önemli bir
enerji kaynağı olmuştur ve 20
yıl içinde dünya elektriğinin
yüzde 12'sini sağlayabilir.
Güneş enerjisi, dünyada yıl-
da yüzde 33 oranında büyü-
mektedir. Güneş endüstrisi-
nin biraz devlet desteğiyle,
önümüzdeki 20 yılda 2 mil-
yar insana elektrik sağlaya-
bileceği öngörülüyor. Güneş
elektriği (fotovoltaik), 2040
yılına kadar dünya elektrik
gereksiniminin yaklaşık yüz-
de 25'ini karşılayabilir. tklim
ve ozon tabakası için güvenli
olan Greenfreeze soğutucu
teknolojisi, dünyada yaygın-
laşıyor; maliyet ve verimlili-
ğin özellikJe önemli olduğu
gelişmekte olan ülkeler için
ideal bir çözüm oluşturuyor."
Cece sıcaklıklart arttı
Meteoroloji Işleri Genel Mü-
dürlügü İklim Sorumlusu Dr.
Murat Türkeş de küresel ısın-
manın Türkiye'de de bazı etkile-
rinin görüldüğünü anlatarak,
ilkbahar-yaz mevsimlerindeki
gece en düşük sıcaklık değerle-
rinin artış gösterdiğini söyledi.
Özellikle kış aylannda yaşanan
yağış azlığı nedeniyle Ege, Mar-
mara, Akdeniz ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinin kuraklık-
tan ciddi olarak etkilendiğini
ifade eden Türkeş, "Su açığı ve
su sıkıntısı, gelecekte su yöne-
timini kritik noktaya getire-
cek"dedi. Türkeş, gelecek yüz-
yıl içinde yağışlann orta ve yük-
sek enlemlerde düşüş göstere-
ceğini kaydederek, bu yüzden
Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun
büyük bir su sıkıntısı yaşayaca-
ğını anlattı. Türkeş, Avmpa'da
sıcaga bağlı ölümlerle ilgili ola-
rak da "Küresel ısınma, sıcak
hava dalgalarının daha etkili
olmasına neden olur. Nemli
bir iklime sahip olan Batı Av-
rupa'da sıcaklık normal de-
ğerlerin üzerine çıkınca hava
onlara ağır geldi. Bu normal
bir sıcak hava dalgası. Küresel
ısınmaya bağlayabilmek için
bu dalganm uzun süreçte tek-
rar etmesi gerekir" dedi.
insanlığın felaketl
Küresel ısınma ile ilgili yapı-
lan araştırmalar geleceğimizle
ilgili pek de iç açıcı olmayan bir
tablo ortaya koyuyor. Bilim
adamlan, küresel ısınma yüzün-
den Kanada'nın kuzeyı, Tibet
Platosu ve Avustralya'nın gü-
neydoğusu gibi hassas ekolojik
dengeler barındıran yerlerde,
canlı türlerindeki kayıplann art-
tığına dikkat çekiyorlar.
Aynca yeryüzündeki doğal
yaşam alanının yüzde 35'inin,
gelecek 100 yıl içinde ciddi bir
değişime uğrayabileceği, Kana-
da'nın Kuzey Kutbu'na yakın
bölgelerindeki doğal alanlann
yüzde 60'ının yok olabileceğini
vurguluyorlar. Bilim adamlan
gelecekte Bangladeş'in de yüz-
de 80'inin, Japonya'nın ise nere-
deyse tamamının sular altında
kalabileceğinden, bitki, hayvan
ve insanlann hayatta kahnak için
kuruplara göç edeceğinden söz
ediyorlar.
KYOTO PROTOKOLÜ
Küresel ısınma ilk kez 1992'de BM tarafın-
dan düzerüenen Rio Zirvesi'nde "tklim De-
ğişikiiği Çerçevesi Sözleşmesi" ile ulusla-
rarası platforma taşındı. Zirveye 180 ülke
katıldı, ancak sözleşmeyi yalnızca 50 ülke
imzaladı. Imza atan ülkeler arasında hiçbir
gelişmiş ülke yoktu. Imzalayan ülkeler de 3
yıl boyunca anlaşmanm şartlannı yerine ge-
tirmedi. 1997'de Japonya'da Kyoto Zirvesi
tekrar toplandı. Kyoto'da yeni bir protokol
imzalandı; önceki protokolde yer alan emis-
yon oranı hedefleri ertelendi. Kyoto Proto-
kolü'nde gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan
ve azgelişmiş ülkelere yapacağı "emisyon
oranını azaltma yardımı" maddesi geniş-
letildi. Buna göre gelişmiş ülkeler küresel
ısınma önlemlerine ayırdıldan bütçelerinin
yüzde 30'unu azgelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelere ayırmak zorundalar. Yardım alacak
ülkeler arasmda Hindistan, Çin, Doğu Avru-
pa ve Afrika Kıtası ülkeleri yer alıyor. Tür-
kiye bu protokolde "mali yardım yapacak
ülkeler" bölümünde yer alıyor.
84 ülke İmzaladı
Kyoto Sözleşmesi 84 ülke tarafindan imza-
landı. Anlaşmanm yürürlüğe girebilmesi için
en az 55 ülke tarafından onayîanması ve at-
mosfere verilen toplam emisyon gazı oranı-
mn en az yüzde 55'ini üreten ülkelerin bu ül-
keler arasında bulunması gerekiyor. Ancak,
sözleşmeyi onaylayan 37 ülkenin emisyon
gazı oranlan toplamı bu orana ulaşamıyor.
Onaylayan ülkeler arasında yine hiçbir geliş-
miş ülke yok. ABD tek başına atmosferdeki S
emisyon gazlannın yüzde 36. l'ini üretiyor. j
Emisyon gazı oranlan Rusya'da yüzde 17.4,
Japonya'da yüzde 8.5, Almanya'da yüzde 7.4,
îngiltere'de 4.3, Fransa'da 2.7, Itarya'da 3.1
Kanada'da yüzde 3.3 ve Avustralya'da yüzde
2.1 olarak sıralanıyor. Geçen 11 yılda yapı-
lan pek çok toplantıya karşın ABD Kyoto
Protokolü'nü tanımıyor. ABD Başkam Geor-
geW. Bush, anlaşmayı imzaladığı takdirde
"zaten kötü durumda olan" Amerikan
ekonomisinin "çökeceğinl" savunuyor.
tklim koşullarındakj değişme doğal yaşamı altüst ediyor. (REUTERS)
Alpkr'deldenbüyükbuvâeriyor
Dış Haberier Senisi - Alp Dağla-
n'ndaki en büyük buzul olan
Aletsch'in erimesinin küresel ısınma
yüzûnden hızlanmaya başladığı bildi-
riliyor. Isviçreli çevre uzmanı Laudo
Albrecht, Alpler'in Güney Isviç-
re'deki bölümünde, yaklaşık 4 bin
500 m. yükseklikte bulunan 23 kilo-
metre uzunluğundaki buzul kitlesi-
nin son 140 yıl içinde 3 kilometre ge-
ri çekildiğini söyledi. Albrecht, son
10 ila 20 yılda buzulun erimesinin
hızlandığını ve bu yıl yaşanan sıcak
hava dalgasının erimeyi daha da sü-
ratlendirebileceğini belirtti.
UNESCO, 2001'de buzulu sadece
doğal güzellikleri nedeniyle değil
"küresel iklim değişikliği olgusu-
nun bölgede çok iyi gözlendiği" ge-
rekçesiyle de Dünya Mirası listesine
almıştı. Albrecht, 1860'lardanbuya-
na buzulun 200 metre olan kalınlığı-
nın da 100-150 metreye indiğini söy-
ledi. Son 2 aydır sıcak hava dalgası-
nın etkisinde olan Isviçre'de sıcaklık
41 dereceye çıktı. Buzulun çok bü-
yük olduğunu kaydeden uzman, yi-
ne de bu yaz 2000 metre yükseklik-
te sıcaklığın gölgede 25 dereceye u-
laştığına dikkat çekiyor. Albrecht,
buzulun 10 Haziran'dan bu yana 5
metre daha geri çekildiğini söyledi.
Emekçiler Başbakaırı uyardı
KESK Başkanı Sami Evren, toplusözleşme görüşmelerinde taleplerinin karşılanmaması
durumunda 'Erdoğan'ın yüzünü kara çıkartmayarak' sokaklara döküleceklerini açıkladı
ANK4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükü-
met ile memur sendikalan arasındaki toplu-
sözleşme görüşmelen sıkıntılı başlarken
KESK Genel Başkanı Sami Evren, "Başba-
kan Erdoğan'ın yüzünü kara çıkartmaya-
cağız. Sokaklara döküleceğiz" diyerek hü-
kümeti uyardı. E\Ten, görüşmelerde Başba-
kan Yardımcısı Mehmet Ali Şahinin sendi-
ka temsılcilerinin elini bile sıkmadığını anım-
satarak "Bu, hükümetin kamu çalışanına
öfkeli olduğunun ve taleplerinin karşılan-
mayacağının göstergesidir" dedi. Başba-
kan Erdoğan'ı "müitan" gibi da\Tanmakla
suçlayan Evren, hükümetin halkı ve çalışa-
nıyla kavgalı olduğunu söyledi.
KESK Başkanı Evren ile Danışma Kurulu
üyeleri Kızılay Güvenpark'ta bir araya geldi.
Yürüyüşe geçen sendika üyeleri, Kızılay'da
yurttaşlara, toplusözleşme görüşmeleriyle il-
gili bildin dağıtıp hükümeti "halka şikâyet"
ettiler. Kamu çalışanlan yol boyunca, "Sada-
ka değil toplusözleşme", "Zafer direnen
emekçinin olacak", "Emekçi düşmanı hü-
kümet istifa" sloganı attılar. "tnsanca ya-
şamak için demokran'k bir Türkiye" çağ-
nsı yapan kamu çalışanlan Zafer Çarşısf na
kadar yürüdüler. Hükümetin, kamu çalışan-
lannın taleplerini dikkate almadığını söyle-
yen Evren, önceki gün başlayan görüşmeler-
de Şahin'in çahşanlann temsilcilerinin elini
sıkmamasını kınadığmı bildirdi. Evren,
"Başkalarına gülücük dağıtıp ziyaret
ederken kamu çalışanlarına elini uzatma-
ması, hükümetin kamu çalışanlarına öf-
keli olduğunun, taleplerini karşılamaya-
cağının göstergesidir" diye konuştu.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Nasıl hoşuma giderdi...
Daha önce suyun geçtiği yerlerde hızla giderdik.
Yan arklara sapınca iş değişirdi. Çapalı yerlerde du-
rup yükselmeler, yanda daha alçak yer varsa oraya
hızla koşmalar, kıvnlıp yola devam etmeler...
Uzaktan bakınca yavaş ilerliyor gibi görünüyor a-
ma, yaklaşınca hiç de öyle değil. Suya aç toprağın
üzerinde kımıl kımıl giden su, hiç vites değiştirme-
den tam gaz... Engeller oldugunda yükselmek, en-
gelin düzeyine çıkıp aşmak gerek. Buna durmak
denmez. Aşmak denir.
O çocuk aklımla "hep su olmalı" derdim, "akınca
önünde hiç engel tanımıyor. Asıl olan su olmak. Akan
bir su olmak. O zaman önûne engel çıksa bile yük-
selipaşıyorsun"...
Ne zaman toprağın arasına doğru akan bir su gör-
sem, ilk bu anım aklıma gelir. Ama geçen gün gör-
düğüm daha bir çocukluğuma yakındı. Su yola ye-
ni çıkmıştı. önünde girintiler çıkıntılar, irili ufaklı taş-
lar vardı. Bıraktım koşmayı, kenara çekilip suyun
peşine düştüm...Taşlar, suyasesdekatmıştı. Iritaş-
lardan daha yüksek sesler, yükseltilerden düşerken
tatlı bir şınltı. Aman Tannm, bu bir sudan sesler ko-
rosu...
Saate baktım, her 10 saniyede yanm metre kadar
yol alıyoruz. Ama alıyoruz, ilerliyoruz. İşte çukurca
bir yer. Sonrasında da taşlı-yükseltili bir engel var.
Tıpkı yaşamın pek çok anında olduğu gibi... Suyla
beraber bir güzel yaklaştık. Şarrrr, şırr, şııı, luk, luk,
gulk... Çukur doldu, sonra öndeki taşlığın seviyesi-
ne çıkışşşş... Ardından, minicik de olsa şelale... En-
geli aşmanın keyfi, hızla yol almanın telaşı... Yaşam-
da da öyle değil mi? Her engeli aşmanın ardından
insanın içinde küçük ya da büyük bir şelale oluşmaz
mı?
'Su bizim için yaratılmıştır'
3-4 metre genişliğinde ilerliyoruz. Ortaya yakın
bölümlerimiz daha önde. Kıyılar biraz geriden geli-
yor ama, onlar da kendilerinden emin bir telaşlılık
içinde. Derken bir yükselti daha geçtik. Tabii şelale-
siyle birlikte... Geriye bakınca, ooo düzensiz aralık-
laıia sayısız şelale... Bunlar önümüzdeki engelleri
de er ya da geç aşabileceğimizi gösteriyor! Yaşama
da öyle bakmak gerekmez mi? Arkada bırakılan en-
geller insanı yormaz, önündeki ufku uzatır!
Arada aşılan yeriere gidip gelmek de ayrı bir ke-
yif. Suyla birlikte yürürken 3-4 ayrı ses duyabilmiş-
tim ama, arkadaki geniş alanda sesler çoğalıyor, ça-
tallaşıyor, biri yükselip öteki iniyor. Evet evet bu tam
bir sudan sesler orkestrası... Ey doğa, bu ne son-
suzluk, doğa doğa!
Git git, daha genişçe, göletimsi bir yere geldik. Su,
sazlıkların dibine sızdıkça erir gibi kayboluyor. Ama
az sonra orası da dolacak ve yükselecek.
Aaa o ses ne? Kurbağalar... Kesilmiş suyun kah-
nyla sazlıklann arasında yaşama savaşı verirken bir-
den neşeye boğuldular... Suda boğulacak halleri yok
ya...
Kurbağalar pür neşe suyu hücrelerine kadar çe-
kerken, bacaklar suda, gövde havada aralannda ko-
nuşuyoıiardı:
- Bak bu su bizim için geldi...
"Evet evet, o zaman bu su bizim demektir."
- Zaten Tanrı baba, suyu kurbağalar için yaratmış-
tır!
Bilmez ki, her su olan yerde kurbağa yoktur ama,
her kurbağa olan yerde su vardır...
Sazlıklarsa başka telden çalıyordu:
- Oohh köklerimiz suya doydu...
"Evetya, bu su zaten bizim için yaratılmış birşey..."
- Bizden âlâ kim var suyun hakkını veren!
Suysa yükselmekle uğraşıyordu... Hayat verdik-
lerinin hazzı, ulaşmak istediği yerlerin hızına kanşı-
yordu... Su; sadece hayat verdiğine, yani eserine
mahkûm olursa ölür!
Hayatta hep su olmalı...
Akmalı akmalı...
[email protected]
Sıkı maliye politikası sürecek'
Babacan'dan
memura mesaj
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Devlet
Bakanı Ali Babacan,
sıkı maliye ve para po-
litikalannın 3 yıl daha
süreceğini açıkladı. Me-
mur ücret zamlan konu-
sunda da umutlu konuş-
mayan Babacan, "Ne
yazık ki, sıkı polirika-
İarı sürdürmek zorun-
dayız" dedi. Babacan,
daha önce boş
bırakılacağını
açıkladığı Ha-
zine müsteşar
yardımcıhkJa-
nna da kısa sü-
rede atama ya-
pılacağını be-
lirtti.
Bakan Baba-
can'ın, TRT-
2'de yayımla-
nan "Eko Dinanıik"
programında, ekono-
mik duruma ilişkin yap-
tığı değerlendirmeleri
özetle şöyle:
3 sene daha diş sıka-
cağız: Tünelin ucunda
ışık göründü. Üç sene
daha dişimizi sıkacağız,
biraz sabredeceğiz.
1 milyon 400 bin ki-
şi işgücüne katıldı: Yı-
lın birinci çeyreği ile
ikinci çeyreği arasında
toplam 1 milyon 400
Ali Babacan.
bın insan işgücüne ka-
tıldı. Bu durumda işsiz-
lik oranı yüzde 12'den
yüzde 10'adüşmüş.
IMF'yle ne olur bil-
miyorum: IMF'yle
2004 sonrasında, hangi
formatta nasıl çalışaca-
ğız, bunu oturup onlar-
la görüşmüş değiliz, sa-
nınm 2004'ün ortala-
nnda 2005 ve sonrası
için hangi for-
matta çalışa-
cağımızîa ilgi-
li bir görüşme
olur 'Biz IM-
F'\i kovduk,
artık ilgimiz
yok' diye bir
şey yok.
Önemli olan
IMF ile çalış-
ma formatını
seçmektir, şunu unut-
mamak gerekir önemli
olan Türkiye için en iyi-
si neyse onu yapmaktır.
İmar'da toplanan
para kayıtlara girme-
miş: îmar Bankası'nda
toplanan para bankanın
resmi kayıtlanna gırme-
miş. BDDK'nin bulgu-
lan sonucunda mutlaka
bize bazı raporlan, öne-
rileri olacaktır. Kendile-
rinin karar vereceği çok
şey olacaktır