25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2003 PA2ARTESİ HABERLER Dışîfleri'nden YAŞ açıklaması • AJVKARA (Cumhurijet Bürosu) - Ankara, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun Yunan basınına yansıyan, "AKP kaynaklanndan Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısında büyük değişikJikJer olacağını öğrendiği" haberlerini yalanladı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Bir dışişleri bakanının, başka bir ülkenin iç meselesi üzerine bunlan söyleyeceğine ihtimal vermiyorum" derken bakanhktan yapılan yazılı açıklamada Papandreu'nun YAŞ ile ilgili sözlerinin doğru olup olmadığmın Yunan makamlan nezdinde araştınlacağı kaydedildi. Oylar teknoloji kupbam • A.NKARA(ANKA)- Topluma Kazandırma Yasa Tasansı'nın geçen çarşamba yapıJan görüşmelerinde yasaya karşı olan CHP'de "kabul oyu kullanan beş milletvekilinden Berhan Şimşek ve Osman Coşkunoğlu elektronik oylama kurbanı oldu. Coşkunoğlu yanlışhkla kabul oyu kullandığını belirtirken tutanaklarda "kabul" oyu vermiş gözüken Şimşek ise söz konusu tasanya karşı olduğunu belirtti. Şimşek, bir akrabası rahatsız olduğu için Ankara dışında olduğunu, dolayısıyla oy- lama sırasında TBMM'de bulunmadığını ifade etti. Hohfing medyası ahtapot gjbf • ESKtŞEHtR(AA)- Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Doğan Tılıç, ÇGD Eskişehir Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında, dünyada tekel oluşturan 12 holding medyasının bilgi ve kültürü istedikleri gibi yönlendırdiğini belirterek bu gruplann adeta "ahtapot" gibi dünyayı kollanyla sardığını savundu. Tıhç. böyle bir dönemde gazetecinin elde ettiği bilginin doğruluğundan da şüphe eder hale geldiğini söyledi. İHD başkanma mecburi koruma • Dİ YARBAKIR (Cumburiyet) - Bingöl İHD Şube'Başkanı Rıdvan Kızgın, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle polis tarafından koruma altına alındı. Kızgın, 5 Temmuz'da kırsal kesimde kendilerini KADEK'li olarak tanıtan 6 kişinin köylülerle görüştüğü yolundaki iddialarla ilgili yaptığı basın açıklaması- nın ardından gece yansı iki kez evinden arandığını ve tehdit edildiğini söyledi. Bingöl Valiliği'nin "koruma" önerisini reddettiğini belirten Kızgın, bunun üzerine Emniyet Müdürlüğü'nden gelen yetkililerin, kendisi istese de istemese de korunacağıru bildirdiklerini söyledi. Hükümet YÖK taslağınm gerekçesinde, kurumun işlevini yitirdiğini savundu AKP topuhalkaattıMAHMUTGtlRER ANKARA - AKP hükumeti tarafindan hazırlanan Yükse- köğretim Yasa Taslağı'nın ge- rekçelennde, değışikliğin yapıl- masının "halkın istemi" oldu- ğu savunulurken, gerekçelerin tamamının YÖK'e yönelik ol- ması dikkat çekiyor. Genel gerekçede Yükseköğ- retün Kurulu'nun (YÖK) ku- rulmasıyla Batı koşullannda eğitimin sağlandığı ve bilimsel- liğin önünün açıldığı belırtilir- ken, bilımsel çahşma ve bılim adamı sayısının artmasında YÖK'ün hiçbir etkisi olmadı- ğı ileri sürüldü. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇeBk tarafindan 3 ay gibi kısa EYÜPFATSADAN İTİRAF: İMAM HATİPLİLERİN ÖNÜ AÇILACAK Haber Merkeri - AKP Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa, yeni YÖK yasasıyla birlikte. imam hatiplilerin önünün açılacağını söyledi. Ordu'da konuşan Fatsa. imam hatipli olanlann çok çile ve badirelerden geçtiğini savunarak "TBMM'de kabul edilecek yeni YÖK \asasıyla okullararası farkn puan uygulamalan kaldınlmak suretiyle okuması istenmeyen, üminden, irfanından endişe duyulan, ama her zaman hakb olan ve hakh kalmasını bikrderin yolu bir kez daha açılmış olacak. Çok sıkınnlar çektik, ama artık imam hatipli olmamn mutluluğunu hep beraber doyasıya yaşıyoruz" dedi. Fatsa, imam hatipli olmanın bir ayncalık olduğunu da savundu. sürede hazırlanarak BakanJar Kurulu'nda onaylanan, ancak rektörler ve yükseköğretim çev- relerinin yoğun tepkisi üzerine gen çekilen taslağın genel ge- rekçelerinde ilginç görüşler bu- lunuyor. Milli Eğitım Bakan- lığı'nın internet sitesine konul- mayan ve yalnız rektörlere gön- derilen gerekçeler bölümünde YÖK'ün merkeziyetçi ve em- redici olduğu vurgulanıyor. YÖK öğretlm elemanlarını küstürdü Gerekçede. 1980 yüında ger- çekleştirilen askeri darbenin ardından kurulan YÖK'ün, 1985'e kadar başanlı biçimde görevini vürüttüğü belirtilir- ken. bu tarihten sonra YÖK'ün işlevini yitirdığı ifade ediliyor. Gerekçede YÖK'ün 1990'lann ardından ise tamamen merke- ziyetçi ve kısıtlayıcı yönetim sistemi geliştirdiğı kaydedılir- ken "YÖK, düşünceve düşün- ceyiifade etnıe özgüriüğünük> sıtlamış, çoğulculuk ve demok- ratik katıhmı sınırlandırmış, öğretim elemanlarını da küs- tûrmüştür" deniliyor. YÖK'ün Türk üniversitele- rini çağdaş bilimin gerektirdi- ği düzeye ulaştıramadığı kay- dedilen gerekçede, yapılan bi- limsel çalışmalann YÖK'ün değil, devletin üniversitelere doğrudan sağladığı olanakla gerçekleştirildiği belirtiliyor. Gerekçede Türkıye'nin bilim- sel yayın sıralamasında 22. gö- ründüğü. ancak bunun bilim- sel yayın sayısınm nüfiıs ile oranlanması durumunda Tür- kiye'nın 50. sıraya indiği ifa- de edildi. Eski dosyalar açıldı Müfettişlere Hntikam' soruşturması CANHACIOGLU ESKİŞEHİR - Milli Eğitim Bakanlıgı, yaklaşık 2 yıl önce tamamlanan soruşturmalan yenıden gündeme getirerek kendi yandaşlan aleyhine rapor yazan ilköğretim müfetrişlenni sürgüne gönderiyor. Eskişehir'de raporlan yargı kararlanyla onaylanan müfettiş Nihat Karan da Muş'a atandı. Yaklaşık 2 yıl önce velılerin şikâyeti üzerine derslere "Sdamünaleyküm" diyerek başlayan din bilgısı öğretmeni Haydar Aslan hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturmayı yürüten ilköğretim müfettişleri Mehmet Acar ile Nihat Karan, Aslan'ın öğrencılere mevzuata uymayan kitaplar okuttuğu ve kız öğrencilere "din derslerine örtünüp getin" dediğini tespıt ettı. Müfettişlenn, Aslan'ın görev yerinin değiştirilmesi _ „ ^ _ _ _ — _ „ _ önerisi Milli •Eskişehir'de ^Slü " ve AKPyandaşlannın „ J ^ g f v e aleyhinde rapor Kurulu'nca da düzenleyen iki onaylanarak ilköğretim yürürlüğe müfettişinin yargı kondaBıryıl . i , j once de Porsuk kararlanyla da tlkögretim kesinleşmiş okulu Müdürü saptamalan hatah Muzaffer sayılarak bu kişiler A t a l a v l n haHrınria hızmetlı soruşturma başlatıldı. Tutukluyakınlarınapolis engeli Cezaevierinde tecridin kakünlması için Istanbul'dan Ankara'ya yoia çıkan yaklaşık 100 Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyesi, Bursa'da AKP ti Başkanbğı'na gitmek isteyince polis engelrvle karşılaşö. Kocaeli'den Bursa'ya geçen TAYAD'lılar Osmangazi Metro İstasyonu'nda otobüslerden indikten sonra sloganlaria AKP İl Başkanhğı'na yürümeye başladılar. Ancak, güvenJik güçieri, Fomara Meydaıu'nda grubu durdurarak yüriiyüşe izin vermedi Grup sözcüsü Sakinc Öğeik, F tipi cezaevierindeki tecridin ve ölümlerin durdunılması için Ankara'da TBMM Insan Haklan Komisyonu, Adalet Bakanlıgı ve CHP Genel Merkea'yle görüşeceklerini söviedi. TAYAD üyeleri daha sonra otobüsierine binerek Eskişehir üzerinden Ankara'ya gftmek üzere yola çıkb. (Fotoğraf:AA) hızmetlı Saydamı darp etmesıyle ılgih — — — — — — — soruşturmayı yürütmek için Nihat Karan görevlendirildi. Olayla ilgili ifadelerine başvurulan müdür yardımcılannın gerçekleri çarpıttığı ortaya çıktı. Karan da yardımcılann görev yerlennın değiştirilmesini kararlaştırdı. Karann onaylanmasının ardından müdür yardımcılan da yargıya başvurdu. Yargılama sonucunda Karan'ın soruşturma raporuna uygun karar verildi. Aradan 2 yıl geçmesine karşın bakanlık kapanan dosyalan yeniden açtı. Kararlan yanlış bulan müfetrişler Acar'a kınama cezası verirken, Karan, Muş'a öğretmen olarak sürgün edildi. Milli Eğitim Bakanlıgı'nın karan onaylaması üzerine Karan, yargıya başvurdu. Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkam AK Paşa Şanlı karann aynı zamanda ilköğretim müfettişlerinin özgür iradelerine ipotek koyduğunu ve her birinin AKP'li gibi davranmaya zorladığını ifade etti. İHD Genel Başkanı, pişmanlık yasasının çözüm olmadığını savundu OndüPdeıı 'genel aP önerisi ANKARA/DtYARBAKIR (Cum- huriyet) - Insan Haklan Derneği Baş- kanı Hüsnü Öndül. Topluma Kazan- dırma Yasa Tasansı'nın daha önce çı- kanlan "pişmanlık'' yasalanndan fark- h olmadığını savundu 1985 yılından bu yana çıkanlan 7 yasanın, hiçbir çözüm getirmediğini kaydeden Öndül, toplumsal banş için "genel aP istedi. ÎHD Başkanı Öndül, ğunu belirten Öndül. "Yalnızea ceza indiriminde farkuuk taşır. Aynca geç- miş dönemdeçıkanlan yasalan biz na- sıl insan onuruyla bağdaşmayanyasa- lar olarakdüşünüyorsak, bu yasayı da • ÎHD Genel Başkanı Öndül, Topluma Kazandırma Yasa Taslağı'nın daha önce çıkartılan pişmanlık yasalanndan farklı olmadığını ve toplumsal banşa katkı sağlayamayacağını belirtti. TBMM Genel Kurulu'nda yann gö- rüşühnesi beklenen Topluma Kazan- dırma Yasa Tasansı'nı değerlendirdi. Yeni tasannın 1985'ten bu yana çıka- nlan pişmanlık yasalanyla aym oldu- insan onuruna aykın olarak nitelendi- rij'oruz " görüşünü dile getirdı. Daha önceki yasalardan yararlanan itirafçı- lann çeşitli suçlara katıldığmı ve fa- ili meçhul cinayetler işlediğini anım- satan Öndül, "Bu yasa toplumsal ba- nşa hizmet edici değil, tanı tersine, ba- nşa ihtiyacımı/ olduğu bir dönemde toplumsal banşı yaraJayıcı sonuçlar doğurur" dedı. Bu yasanın Irak'taki ge- lişmelerle bağlantısımn ola- bileceğini, ama esas olarak PKK KADEK'le ilgili oldu- ğunu belirten Öndül, ABD'nın kendi çıkarlan açı- sından bu yasanın çıkmasın- dan memnunluk duyacağmı söyledi. Öndül, "Srvas katnamı sanıklannın da. PKK'fflerin de, Hizbullah'ın da ya da başkalannın da bu tasandan yarar- lanacağı açıknr" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcafisfar@cumhuriyet.com.tr "Tezkere"tartışmalan sırasında ABD askerlerinin Türkiye'de konuşlandınl- masını savunanlann bir kesimi aynı za- manda bu ülkenin sivilleştirilmesinden yana olduklannı da söylüyorlardı. Da- ha doğrusu, Irak'ın işgalinden önce Türkiye'de askerin siyaset içine fazla girdiğini söyleyıp, bu durumun değiş- mesi gerektiğinı söyleyenlerden bazı- lan ABD ile Irak'ın işgali sırasında iş- birliği yapılmasından yana tutum aldı- lar. Türkiye'nin sivilleşmesine pek sıcak bakmayan bazı kesimler iseABD ile as- keri işbirliğine uzak duruyoriardı. Or- du içinde de benzer bir eğilim gözle- dik. Şimdi ABD işgal birliklerine des- tek için Irak'aaskergönderilmesini sa- vunanlann bir kısmı yine kendisini si- vil toplumcu diye tanımlayanlardan. Irak'a askeri müdahaleyi savunmak- la, başka bir ifadeyle işgalcilere ortak olmakla, sivilleşme ve demokratikleş- me arasında bir zıtlık yok mu? Türk askerinin Irak'ta işgale ortak olması, ül- Sivilleşme ve Irak'a Müdahale kemizde sivilleşmeyi mi geliştirir, mili- tarizmi mi? örneğin Kürt sorununun ço- zümünün şiddete yönelmesiyle birlik- teTürkiye'de militarizm mi güçlendi, de- mokratikleşme mi? Yüzlerce deneyle sabittir ki, işin içi- ne askeri çözümler girdiği andan itiba- ren sivilleşme, demokratikleşme, in- san haklan özgürlükleri ikinci plana atı- lır. Silahın konuştuğu yerde, barışçı ve demokratik çözümler susar. İşin doğa- sı bunu gerektirir. ABD örnegine baka- lım: 11 Eylül saldınsı ABD içinde mili- tarıst eğilimleri güçlendirdi. Irak'ın iş- gali bu militarist eğilimlerin bir parça- sı olarak gündeme geldi. ABD içinde hak ve özgürlüklere yönelik olumsuz uygulamalar başladı. • • • Şimdi Irak konusu yeniden günde- me geldi. 1 Mart "tezkere" tartısması dönemindeki tartışmaların benzerini yeniden mi yaşayacağız? önceABD'ye bakalım, Irak'ın işgal/yle birfikteABD için- deki şahinler daha fazla güç kazanma- dılar mı? Zaten askeri müdahalenin ar- kasında da onlar vardı. Eğer "şahinler" güçlerini korur ve istediklerini yaptıra- bilirterse, bölgemizde ABD işgalciliği daha da yaygınlık kazanacak, ulusla- rarası hukuk daha fazla çiğnenecek, militarist çözümler egemen olacaktır. Türkiye, başından itibaren ABD ile iş- birliğini daha ileri götürse ve bazıları- nın dediği gibi Türk askeri şu anda Bağ- dat'ta olsaydı, acaba ha/imiz nice olur- du? Şimdi tıpkı ABD askerleri gibi Türk askerieri de işgal birlikleri arasında sa- yılacaktı. Türk askerleri de Iraklı dire- nişçilertarafindan düzenlenen suikast- lara uğrayacaklardı ve araya kan gire- cekti. Bu ise ülkemizde militarist eği- limleri güçlendirecek, askeri yatınmla- nn, askeri olanakların daha da çoğal- tılması ihtiyacını gündeme getirecekti. Yarın böyle bir işbirliğine giriştiği- mizde de benzer bir durumla yüz yü- ze gelmeyecek miyiz? Yine bazıları ABD ile bölgedeki işbirliğinin Türki- ye'yi Batı normlannayönelteceğini dü- şünüyoriar. Açıkçası böyle bir işbirliği- nin Türkiye'nin demokratikleşmesine yardımcı olacağını düşünenler bile var. Burada bence bir algılama hatası var gibi gelıyor. Türkiye açısından iki Batı olduğunu görmelıyiz. Birinci Batı; ABD'nin önderliğindeki "savaşçı", "he- gemonyacı" Batı. Bu Batı'nın demok- rasi gibi, insan haklan gibi, sendikal ör- gütlenme gibi, düşünce özgürlüğü gi- bi sorunları yok. İkinci Batı ise işçile- rin "sosya/-4wrupa"adını verdikleri sa- vaşa karşı, işgale karşı olan Batı. Bu Batı'nın evrensel değerleri var. Bu ne- denle Türkiye'de sivilleşmenin ve de- mokrasinin gelişmesini istiyoriar. ABD ile askeri işbirliğinin Türkiye'yi nasıl et- kileyeceğinı görmeliyiz. ••• Irak'a asker göndermemeliyiz. An- cak bu konuda da tutariı olmak gere- kiyor. Kuzey Irak'a gönderelim, ama Bağdat'a göndermeyelim demek de pek tutariı sayılamaz. Eğer Irak'ın top- rak bütünlüğünü ve egemenliğini sa- vunuyorsak ve işgale karşıysak, bunu tutariı bir şekilde savunmalıyız. Türki- ye'nin güvenliği açısından bir sorun söz konusuysa bunun yolu sınırlann gü- venliğini sağlamaktır. Başka bir ülke- nin sınırian içinde oluştuoılacak "gü- venlik hattı", Türkiye'yi dünyanın gö- zünde zor durumda bırakacaktır. Nite- kjm bırakıyor da. Çok kritik günlerden geçiyoruz. Tür- kiye'deki demokratikleşme ile işgale karşı çıkmak arasında ciddı bir bağ ol- duğunu görmeliyiz. 2000'Lİ YHJLARDA ERDAL ATABEK Etiket'ten İşleve Geçerken... Üniversiteye giriş sınavlannın ardından gelen "meslek seçimi" başlı başına önemli bir konu. İn- san yaşamına yön verecek olan seçimlerden biri- si olan meslek seçimi her zaman "karar verilmesi zor" bir dönemeçtir. Bu alandaki deneyimli kurumların ilgili uzman- ları önemli noktalara değiniyorlar. Benim de çok önem verdiğim bu konuda, gençlerin karar verme süreci çok önemlidir. Günlük yaşamda pek çok tanınmış kişinin, eği- timini gördüğü meslek dalının dışındaki işlerde ça- lıştığı, başanlı olduğu ve yaşammı bu işlerle sür- dürdüğü de dikkate değer bir olgudur. Pek çok mü- hendis, mimar, hukukçu, tıp doktoru yıllannı ver- dikleri mesleklerinin dışındaki işlerle uğraşmakta, üstelik bu işlerde de çok başanlı olduklannı kanıt- lamaktadırtar. Örnek vermeye kalksam bu sütun- lar yetmez. Bu olgu neyi kanrtlamaktadır? Yanlış meslek se- çilmiş olduğunu mu? Bence hayır. Bu olgu, kanım- ca insanın çok yönlülüğünü kanrtlamaktadır. İnsan, çok yönlü yeteneklere sahiptir ama biz hâlâ mes- lek dalı olarak tek yönlülüğe itiliyoruz. Belki ilerde bu sorun çözülecek, ınsanlar eşzamanlı olarak bir- den çok meslek için eğitileceklerdir. Böylece, bir elektronik mühendisliği eğitimi alan kişi, eşzaman- lı olarak felsefe eğitimini de, tiyatro oyunculuğu eği- timini de alabilecektir. Tekyönlülük, yerini çok yön- lülüğe bırakacaktır. Böylece de Peter Drucker ta- rafindan ortaya atılan "ikinci, üçüncü kariyerier" eğitim alanında da gerçekleşecektir. Bu "yetenek spektrumu" keşfedilip eğitim alanında yerini alın- caya kadar biz günümüze dönelim. Meslek seçecek adaylar, kanımca önce yaşam hedeflerini ortaya koymalıdır: "Benim, seçeceğim mesleğimden beklentiierim ve önceliklerim ne- ler?" "Çokpara kazanmak" denebilir. "Toplumda prestijiyüksek olan" denebilir. "Yeteneklerime en uygun olan" denebilir. "Yeni meslekler" denebilir, "Her yerde geçerli meslekler" denebilir, "baba mesleği" denebilir, "yurtdışında geçerli meslekler" denebilir vb. Kanımca 21. yüzyılda adayın kendine sorması gereken en önemli soru şu olmalıdır: "En yaratıcı olacağım meslek hangisidir?" Bir meslekte yaratıcı olmak, gerek kuramsal (te- orik) gerekse kılgısal (pratik) alanlannda o mesle- ğin bilinenlerini, uygulananlannı sorgulamak, eleş- tirel düşünce ile bakabilmek, değiştirebilmek, ge- liştirebilmektir. Bu da hem o mesleği sevmekle, o meslekten zevk almakla, hem de o alanda yetenekli olmakla ilgili- dir. Ayrıca da, sevdiği, zevk aldığı bir işi yapan ki- şi çalışırken hıç yorulmadığını görecektir. Işte, doğ- ru yanıtın buiunması gereken doğru soru kanım- ca budur. Ne yazık ki bu alanda "yetenek alanlan keşfi" diyeceğimiz alan çalışmalan çok eksik. Bu alanda doğru destek bulmak da kolay değil. Uzun süreli gözlem yapma olanağını bulan, nesnel ba- kış açılı öğretmenler ve rehberier bir ölçüde yar- dımcı olabilirier. 19. yüzyıl, "meslekuygulamacılan" yüzyılı idi. En- düstri çağının bu son yüzyılı, üç yüz yıllık "başan- lı uygulamacılar" dönemiyle kapandı. Bu üç yüz yılda uygulamacılar ile yaratıcılar ayn ayn kişiler ol- muşlardır. 21. yüzyılda artık her meslek ınsanı "yaratıcı" ol- mak zorundadır. Mühendisler, mımarlar, hukukçu- lar, tıp doktorlan, iletişimciler, kısaca bütün mes- lekler, "yaratıcı meslek insanı" olarak başanlı ola- caklardır. Her meslek insanı sürekli düşünmek, her yeni- liği izlemek, yapılanla yetinmemek, daha iyiyi, da- ha yararlıyı bulmaya çalışmak zorundadır. Giderek her meslek insanı "yaptığını neden öy- le yaptığını?", "yaptığını kimin için yaptığını?", "yaptığının geleceğe katkısının ne olduğunu?" sorgulayan bir düşünür niteliği kazanacaktır. 21. yüzyıl niteliği değişen bir yüzyıldır, her şeyin niteliğini de değiştirecektir. Bu yüzyılda yöneten ve üretenler "yaratıcılar" ola- cak, "uygulamacılar" yönetilen ve tüketen düze- yinde kalacaklardır. Bu değişim aynı zamanda "etiketten işleve ge- çiş" demektir. Belki de bir gün meslek unvanları bile çok önemli olmayacak, yapılan işteki beceri- nin düzeyi her şeyin üstünde değer kazanacaktır. Kendimize bir de bu soruyu sormayı deneyelim mi? e-mail:erdalatak(a superonline.com Fax:0212-5139098 Deniz Gezmiş'in avukatından ara kitabı Halit Çelenk TİP'li yıllan yazdı Halit Çelenk İstanbul HaberServi- si - A%'ukat Halit Çe- lenk'in "Türkiye Işçi Partisi'nde tçDemokra- si, Vaşadıklanm'' adh ld- tabı EvTensel Basım Ya- yın'dan çıktı. Kıtap, Çe- İenk'in Türkiye îşçi Par- tisi'nin (TIP) 1967 yı- hnda yapılan 2. Büyük Kongresi'nden sonra aralarında kendisınin ve eşi Şekibe Çelenk'ın de bulunduğu 13 üyenin partiden ihraç edilmesi için başlahlan soruştur- ma sürecini anJahyor. Deniz Gezmiş ve ar- kadaşlaruun avukatlığı- nı da yapan Çelenk, ki- tabın önsözünde amacı- nın gerçekleri açıkla- mak, özellikle sosyalist partilerde iç demokra- sinin ve demokratik mer- keziyetçi yönetimin ya- şamsal önemini anım- satmak olduğunu ifade etti. Çelenk, "35 yıl önce yaşanan bu olaylarm ta- rakknrun bir çoğu hayat- tadeğiL Buarkadaşlan- mızla yollanmız daha sonraki yillarda hem si- yasal mücadele hem de hukuksal mücadeleiçin- de birteşti. OJayJan bu kitapta aktarmamm ne- deni, bu msanlann sos- yalistmücadefeye katia- larmı sorgulamakveyar- guamak değildir*' dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle