Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2002 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Potpuri
MUSUL'DAKİ kutlamalarda, 31 kişi ölmüş, 76
kişi yaralanmış. Kutlama, Uday ve Kusay mah-
dumların işgalci Amerikalılarca öldürülmesi üzeri-
ne. Kutlayanlar, herhalde sözde Irak vatandaşı
peşmergeler. Silahlar ise büyük olasılıkla, ya vak-
tiyle Ruslardan alınmış "Kalaşnikov"\axü\r ya da
Amerikalıların verdiği son model makineli taban-
calar.
ölenler ve yaralılar? Elbet, Musul'un Kürtleri.
Olanların çelişkisi ve Şarklı kültürün bu trajik ko-
mikliği üzerine çok şey yazılabilir; ama, uzun yazıp
köşe doldurmaya değer mi? Düğünler, sünnetler,
ulusal karşılaşmalar ve futbol zaferleri dolayısıyla
Türkiye'de çok yazılmadı mı?
Bir müzik terimidir "potpuri" sözcüğü; değişik
"havalar"\n bir araya getirildiği parçaları anla-
tır ya da her bölümü başka havayla söylenen şar-
kılan. Fransızca asıllıdır; bir çeşit Fransız türlüsü
olan "ragoût"\ar\n değişik etlerden yapılmışına
"pot-pourri" derler. Ama "pourri" sözünün akla
getirebileceği gibi ille de "kokuşmuş" olması ge-
rekmez etlerin: Belki kokuşmaya yakındırlar da,
böyle bir yemekle değerlendirilmeleri düşünülmüş
olabilır. Müzikte de öyle.
Söylene söylene artık dillere pelesenk ya da sa-
kız oîup çürümeye yüz tutan "kutlama ölümleri"
gibi konuları olsa olsa bir potpuri yazıya atabilirsi-
niz.
yanlış kullanılan Arapça, Farsça asıllı,
hattâ Türkçe sözcükler.
"Oldukça" demek, "çok, hem de pek çok" mu
demektir. Doğru olan, ancak "eh, olabildiğince, az
çok" demek istendiği zaman bu güzel Türkçe
sözcüğü kullanmak değil midir? Ya, "sayesinde"
denecek yerde, herhangi bir hafif suçlama "ima"sı
olmadan da "yüzünden" diyenler. "Banş Parkı yü-
zünden Çanakkale de gelişecek" diye konuşanlar,
yahut tersini yapanlar?
Peki. öğretmenler, okumuş ve yaşlı ana babalar
niçin düzeltmezler bu çeşit yanlışlan? Köşe yazıla-
nnın bunlarla mı dolması gerekir?
O
meğin, küçücük yazım ya da "imlâ" işaretleri-
nin büsbütün kaldırılması, gazetelerden, bilgi-
sayarlardan yok olması ya da kullanımının güçleş-
tirilmesi.
Türkçenin ses uyumuna uymayan yabancı söz-
cükler, ister Doğu ister Batı kaynaklı olsun, dilden
büsbütün çıkanlamadığına ya da girişleri tam ön-
lenemediğine göre "fonetik" olma iddiası taşıyan
Türk imlâsı bu konunun altından nasıl kalkacak?
Türkçe, Ingilizce midir ki böyle öğrenilsin?
Hele yanlış söyleyişleri düzeltenler gitgide azal-
dıkca?
"ıkamet" diye yazılan sözü doğru söyletebilin
de görelim bakalım gençlere? A'nın üstüne şapka
koysanız, koca profesörler bile a'yı uzatmak yeri-
ne ka'yı inceltecek, koymasanız hiç uzatılmaya-
cak? Işaretler üzerine yeniden düşünmek gerek-
miyor mu? Dili anndırmak için yoksullaştırmak ge-
rekmeyeceği gibi, "yerleşim" türünden Türkçe
sözcükleri yerleştirmek için de önce konusulan di-
lin bozulmasına göz yummak mı gerekir? Ya bo-
zukluk yerleşirse?
KLİMA ALIRKEN TERLEMEYİN
%35 İNDİRİMLE SERİNLEYİN
ASÎ2SRKS S H A R P Q»idea Sarru
TEST KLİMA LTD.
Merfcez: Meckiıyeköy Tel: 0212 217 97 41 - 274 15 38
Şube : Kızıttoprak Tel: 0216 345 92 66 - 345 92 69
www.testklima.com • e-mail: lnfo@testklima.com
HERKESE BİR RENK DÜŞTV, MAVt GÖKOVAYA
0OA+KAWALTl
HAZİRAN/TYLÜL
TEMMU27AĞUSTOS
TAMPANSİYON YAHMPANSİYON
2S,000.000.-TL 20.000.000.-TL 15.000.000.-TL
30.000.000.-TL 25.000.000.-TL 20.00aOOO.-TL
0-7 YAŞ ARASI ÇOCUKLAfl ÜCRETSİZ
7-10 YAŞ ARASI ÇOCUKLAR %50 İNDİRİMLİ
YALI/ÖREN MtLAS MÜĞLA
Tel: 0 252 532 33 57 - 532 28 96
e-mail: aliatilac; hotmail.com
ÇANAKKALE ONSEKİZ MART
ÜMVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
DUYURU
Cniversitemıze bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik ve
Dekoratif Sanatlar Grubu (Resim, Seramik, Grafik. Gele-
neksel Türk El Sanatlan ı, Sahne ve Görüntü Sanatlar Grubu
ıSahne ve Görüntü Sanatlan. Oyunculuk Anasanat Dalı) ıle
Egıtım Fakültesi'nin Resım-lş Öğretmenligi, Müzik Öğret-
menlıği. Beden Egitimı ve Spor Öğretmenlığı bölümlerine
2003-2004 Egitim-Öğretim Yılı için "Yetenek Sınavlan" ile
öğrencı alınacaktır.
Güzel Sanatlar Fakültesi Bölümlenne
04 Ağustos - 05 Eylül tarihleri arasında posta ile.
25 Ağustos -05 Eylül tanhlen arasında şahsen başvunı
yapılabılecekiir.
Egıtım Fakültesi Bölümlerine ise
11 Agustos - 22 Agustos tarihleri arasında şahsen ya da
ınternet-posta yoluyla başvuru yapılabilecektir
Yetenek sınav tanhieri ile başvuru ıçın gereklı belge ve di-
ger açıklamalar ünıversıtemız ınternet adresinde (www.co-
mu.edu.tr) \e ilgili fakültelerin panolannda da yer almakta-
dır. flgılilere duyurulur. Basın: 36556
Bir Başka Açıdan Türban'
Sistemle bilek güreşine soyunan türban, tek İslamsal
örtünme biçimi mi, yoksa, 12 Eylül aymazlığı
sayesinde altın dönemini yaşayan tarikatlann topluma
ve devlete dayatması mı?
A. Gaili AŞIK. llahiyatçı ve Eski Parlamenter
K
orkuteli ve Acıpa-
yam'ınyüzlerceyıl-
dır farklı notalarla
okunan ve gönülle-
nmıze berrak yayla
suyu gibi akan duygulu "al yaz-
ma"sı, nasıl oldu da birden tür-
banlaştı?!. "Rektörlerinselamdu-
racağı" pompalanan. ünıversite-
lerde ve devletın tüm birimlerinde
yerleşık gelenekleri zorlayan, re-
jıme kafa tutan ve "erkeklerin fit-
neiibakışlanndan saJanmak" ıste-
nilirken, sahibesi ile birlikte dik-
katlerin odağı olan türban, bu gü-
ce nasıl ulaştı...
Görünürse hatun saçının bir kı-
h, cehennenıc gider mi Allah ın ku-
lu.
Islam bu kadar biçımsel mi, özü,
ruhu ve derinliği yok mu?.. Ülke-
nin yazgısına 10 yıl hükmeden,
milletvekili ve bakan eşlerinin ile-
ri ölçülerde dekolte giysilerle ka-
üldıklan balolar düzenlemiş olan
DP, muhafazakâr, hatta koyu din-
dar değıl miydi?.. Türbanın devlet
birimlerine taşmmasının karşısın-
da tavır alan CHP'nin ve Silahlı
Kuvvetler'in, sankı din ile ve din-
darlarla bır sorunu mu var?.. Ke-
sinlikle hayır ama, üniversiteler,
ordu, CHP ve bu örtünme tarzının
karşısında saf tutan tüm kurumlar
ve kişiler, 'karşıdevrimd'lerin, tür-
banı, arkası gelecek olan bir mev-
n kazanma projes olarak görü-
yorlar. Bin yıldan beri, başına yaz-
ma-eşarp-yemenı hağlayan, saçı-
nı ve kâkülünü kıs. nen açıkta bı-
rakan Anadolu'nun çileB ve iffetü
kadmu günahkârmı?.. Ve Cumhu-
nyeften önceki 10 >iizyıl (asır)
boyunca din uleması, bu örtünme
tarzına niçin karşı çıkmamış, niye
türbanı ya da bir benzerini önerme-
miş. 20 yıllık bir geçmişi olan, ken-
disinden öncekı tarzlara tepeden
bakan ve meydan okuyan. sistem-
le bilek güreşüıe soyunan türban,
tek İslamsal örtünme bıçimı mi.
yoksa, 12 Eylül aymazlığı saye-
sınde altın dönemini yaşayan tari-
katlann topluma ve devlete dayat-
ması mı?..
Diyanet Vakfı'nın "Kuran Me-
ali"nde kocaman profesörler, Nur
Suresi'nin örtünme ıle ilgili ayetın-
deki "Ala" sözcüğüne, niçin "Üa"
anlamı da yüklüyorlar, buna hak-
ları var mı? 11 yıl önce konuyu
derinlemesıne inceleyen Diyanet Iş-
leri Başkanlığı Din tşleri Yüksek
Kurulu, "Müslüman âlimler, efle-
ri veyüzleri dtşuıda. kadınlann vü-
cutlanıu açmalannı caiz görmedi-
ler" sonucuna vanrken "lnanç"a
değil, "Içtihafa vurgu yapmıyor
rr.u? Hem bu kararda, hem de tüm
dini klasiklerde, türban bir yana, ge-
leneksel örtünmelerirı bile "Farz"
ya da "Haram" terimi yerine. "Ca-
4z,Caizdeğfl" biçıminde ıfade edil-
mesinın izahı nedir?.. Pandora'nın
Kutusu 12 EylüFle açıldı. Ülke
Atatürk büstlen ile donatılırken,
de\let kadrolan onun düşmanlan
ile dolduruldu.
Bilimsel (!) bir yöntemle komü-
nizme Kuran'dan ayetler okunarak
karşı çıkıldı. Ulusal Kurtuluş Sa-
vaşı'nın karşısında yer alan kesim-
lerin uzantılarına açılan siyaset yo-
lu, Garp (Batı) Cephesı Komuta-
nı'nın oğluna kapatıldı.
Atatürkün "en büyük eserim"
dedığı CHP'nin ocağına rncir ağa-
cı dikildı. Dönemın Milli Eğıtim
Bakanı ünam hatıpli laz öğrencı-
lerin kıyafetleri içm Diyanet'ten
ferva isteyerek türbarun fıtilinı ateş-
ledi vedahaneler...
Çağı yakalama kavgamızda da-
ima öncü rol ojnayan Silahlı Kuv-
vetlerimizin, 12 Eylül'deki komu-
ta kademesıni tarih, ulusumuzun
yazgısını tersyüz etme, Atatürk
devnm ve ilkelerini sulandırarak
toplumun kimyasını bozma ve
Cumhuriyeti, karşıtlanna teslim
erme suçlanndan kesinlikle yargı-
layacaktır.
Bu yazı fle dikkat çekmek istedi-
ğimizasü sorun şu: Belli çevTelerve
kesimler. Kuran bırvruğu gerekçe-
si ile türbana dört elle sanlıriarken
yiice Idtabm, riişvrt-yalan-haram \e
hırsıziıklaria ilgili öbür ayet \v buy-
ruklannı niçin v« nasıl göz ardı ede-
biliyorlar™ "Türban toplumsal so-
run" da yoksul halkın hazinesinin
yıllardır sistemli ve organize bi-
çunde soş'ulması nedir0
îlahı emır-
lerde, "önemMdir-önemlideğiklir"
aynmı yapılamayacağına göre:
1-Kutsal Kıtap'rn 60. Suresi'nin
12. Ayeti'nde Islama kabul edile-
cek olanlarda aranması gereken
nitelikler sayılırken "hınazhkyap-
manuşohnak" koşuluna, başka bir
ifade ile hırsızın, İslamın kapısın-
dan geri çevrilmesıne,
2-Bakara Suresi'nin 188. Aye-
tı'nın "riişvet-çıkarcıhk-aldatma
\¥ dalavere > öntemkr ile edinilen
servetin haram olduğu" hükmü-
ne,
3-Maide 42 ve Nahl 116. ayet-
lerinin"haramlave)alanla'1
ügi-
li açık mesajlanna ve bu mesajla-
nn ortaya çıkardığı "gerçek mû-
min" profiline ne buyurulur ve
profiL'portre, türbana inananlarla
değil ama, ricaretini yapan ve ser-
vetının hesabını veremeyen siya-
sılerle nasıl örtüşür.
Vurguncunun Gözü Ormanda!..
Tlirhan GÜNAY Orm. Yük. Müh./Orman Bakanlığı Em. Müsteşan
S
ayın Cumhurbaşkanı
tarafından tekrar gö-
rüşülmek üzere
TBMM'ye geri gönderilen.
günümüz Mdannın, orman
niteliğini yitirmış (?!..) or-
man arazilerinin satışı ile
ilgili anayasanın 169. ve
170. maddelerini değiştir-
meye çalışan 4841 sayüı ya-
sa (tasansı) TBMM ilgili
komisyonlannda hızla gö-
rüşülerek ve tasanda en kü-
çük bir değişiklık de yapıl-
maksızın genel kurula tek-
rar gelmiş bulunmaktadır.
Biz de, ülkenin bugünü ve
yannlan ıle çok yakından
ilgili gördüğümüz bu konu
üzerinde bir kez daha (Bkz:
21 Haziran 2003 Cumhun-
yet) durmaya çalışacağız.
Iktidar, TBMM'dekı oy-
çokluğu gücüne dayalı ola-
rak, anayasanın ormanlarla
ilgili 169. maddesinin dör-
düncü fikrasında yer alan
"...Devlet ormanlan kanu-
na göre devletçe yönetilir vt
işJetilir" hükmüne **\« işlet-
tirinr" sözcüğünü de ekle-
yerek bu ülkede ilk Orman
Nızamnamesi'nın yürürlü-
ğe gırdiği 1861'lerden
1945'lere kadar denenmiş
ve ülkenin en seçkin orman-
lannda büyük yüamlara ne-
den olmuş ve dolayısıyla
Türkiye ormancılık tarihin-
de "kara leke" gibi duran
müteahhit, mültezim (bir
pay karşılığı ış yapan) ve
ayncalıklı yerli-yabancı şu--
ketler eliyle yürütülen "özel
sektör ormanalığı"nı tek-
rar hortlatmak ıstemekte-
dir.
Yerel ortaklan"işbirfikçi-
leri" ile birhkte uluslarara-
sı sermaye çevrelerinin son
40-50 yılda tropikal kuşağın
güzelim yağmur ormanlan-
na nasıl saldırdığı ve arka-
lanndanasıl bir enkaz bırak-
tıklan ve en taze örnekler
olarak da önce 19 özel ban-
kanın, ardmdan ÇEAŞ, Ke-
pez vb. çevrim santrallan
ile doğalgazdaki oyunlarrn
bu topluma neler ettiği ve
daha da edecekleri ortada
iken, Avrupa ormancısının
ve doğa bilimcilerinın
"aman n'ohırsunuz koru-
yun" dedikleri esasen bir
avuç (8.5 milyon hektar)
kalmış doğal verimlı orman-
lanmızı mı bunlara teslim
edeceğiz? Özel sektör mü,
yangın sezonunun başlama-
sı ıle birlikte 5 ay süreyle 10-
11 bin geçıci ışçi ıstihdam
edecek ve yangınlarla mü-
cadelede her>ıl 65-70 mil-
yon dolar kadar harcamayı
göze alacak? Devletin or-
man köylüsüne destek ama-
cıyla yüklendıği bır dizi sos-
yal ve ekonomik görevı, do-
ğal olarak amacı kâr olan
-ki bunu yadırgamıyoruz-
özel sektör mü üstlenecek?
Özel sektör mü, odun ürii-
nü dışında. ormanlann su
koruma, toprak koruma, ya-
ban hayatını koruma, iklimi
düzenleme, toplum sağlığı.
estetik, dinlence, bihm ve
ulusal savunma dahil toplum
yaranna çok yönlü işlevsel
ve çe\Tesel değerlerini dık-
kate alacak ve bu konular-
da harcamalar>
r
apacak? Di-
ğer taraftan yürürlükte bu-
lunan 6831 sayılı Orman
Yasası'nın pek çok madde-
si(md.6,25,26,40.57-67)
hemen her türlü işın özel
sektör eliyle yaptınlması-
na olanak tanımakta ve yıl-
lardır uygulamalarda da bu
yönde olmaktadır. Dolayı-
sıyla bu konuda bir yasa
boşluğu da bulunmamakta-
dır. Aynca, ülkemiz orman-
lannın. usulüne göre işle-
tümek kaydıyla, özel sektö-
rün öylesine ıştahnıı kabar-
tacak bir rant içermediğı-
nin de bilinmesi gerekır.
Getirilmek istenen ikinci
değişıklik ise 31.12.1981
tarihınden önce bilim ve fen
bakımından onnan niteli-
ğini yitirmiş (?!..) ve orman
kadastro komisyonlan eliy-
le orman rejimı dışına çı-
kanlarak, orman köylüsü-
nün, duruma göre naklen
yerleştirilmeleri de dahil,
deviet eliyle Ihja" edilerek
gerekli "araç-gereçwdiğer
işlerme giderieri fle de do-
naalarak" bu ınsanlanmıza
sadece "tahsis"ini öngören
ve sonuçta "devletflebu hal-
tan" ilişkisıni iyıleştirmeyı
amaçlayan 170. maddede
yapılan değişıklıkle de
"2JB
m
uygulaması olarak ta-
nımlanan bu arazılenn de-
ğerlendinlmesinde, orman
köylülerimizin dışında olup
genelde "arazi mafyasT ola-
rak tanımlanan ve yıllardır
anayasa ve yasa tanımaz bir
şekilde 70 milyon insanın or-
tak mah ve geleceğine teca-
vüzü bir meslek ve geçim
vasıtası halıne getirmiş bu-
lunan şehir, kasaba ve bel-
de insanlanna da devir, tah-
sis, terk, kiraya \erme. ûze-
rinde smuiıayni haktesisi ve
saüş olanağı ve dolayısıyla
"af" sözcüğü edilmeksizin,
büyük bir af getirmektedir.
Biryandan Hazine'ye gelir
getirmekten bahsedilecek,
öbür yandan da bu arazile-
rin de\Tine, tahsısine ve ter-
kine olanak tanınacak.. Bu
çelişki, bu gırişimin altında
yatan bir diğer esas nıyetı
açığa vurmaktadır.
Orman arazileri, mevcut
yasalar çerçevesinde orman
rejimı dışına çıkanlmış ol-
salar dahi, orman-halk iliş-
kileri açısından öyle da\ııl-
zurna çalarcasına yüksek
sesle dillendirilerek ve 25
miryar dolarbeklentıleri içe-
risine girilerek -hem de pa-
ra cepte bilinircesine- satı-
şa çıkarılacak araziler de-
ğildır. Biz. 1981'de, 1982
Anayasası 'nın hazırlık çahş-
malan ve referandumu ön-
cesı. "_\«ıi anayasa çıkacak,
sizkre ormandan toprakve-
rilecek" söylemlen üzenne
"31.12.198rden önce bu
ülkede ne büyük bir orman
kıyımı yaşandığını yakın-
dan görmüş ve bunun üzün-
tüsünü yaşamış bır kışiyız.
Eğer şimdilerden Beykoz,
ÇavTJşbaşı vb. yerlerde elekt-
rikçi, televizyon antencisi,
su tesisatçısı bile, "orman-
lara af gekfi,işlerimiz açddı"
diyor, arsa arazı sımsarlan
köy köy dolaşıp "2/B'lik
arazi alınır™'" diye ortalıkta
gezinmeye başhyorlar ise,
vay bu ülkenin ve ormanla-
nn başına geleceklere...
"Biz bu dünyayı atalan-
nıızdan miras edinmedik.
akaneonuçocukbınnuzdan
ödünç aldık" özlü sözü Kı-
zıldenlı Şefi Seattie'aaıttır.
Bu şefin bır özlü sözü da-
ha vardır ki, "toprak'"la il-
gilidır: 187O'lerdeWashıng-
ton, arazüerinı satmalan için
ŞefSeattle'abirteklıfyapar.
Şef Seattle "...Bizetoprağı-
mzı satuı diyorsunuz. Size
toprağımızı satarsak, bile-
siniz ki o kutsakhr. Çocuk-
lannıza toprağuı kutsal ol-
duğunu öğretin" yanıünı ve-
nr ve teklifı gen çevırır.
Şüphesiz Şef Seattle'uı sat-
mak istemedıği topraklar;
pınl pınl akan sulan, ça-
yır'meralan, dağlan ve tüm
yaban hayatı ile ormanlar-
dı.
Sayuı millervekıllerimiz
yasama görevine başlama-
dan önce, "büyük Türk mfl-
letiönünde" 'ihukukun üs-
tünlüğüne, _ .\nay asava sa-
dakatten a>TdmayacağımaJ
diye namus ve şerefleri üze-
nne yemin ederler. Şüphe-
siz anayasa bir "tabu" de-
ğildir ve toplumun gerçek
gereksmimlerine göre top-
lumsal bir uzlaşı çerçeve-
sinde değiştirilebilir. Nite-
kim 2002 yılında AB uyum
yasaları çerçevesinde 36
maddesi büyük bir uzlaşı
içerisinde kolayca değişoril-
miştir. Dolayısıyla yine de
değiştirilebilir. Ancak, 2 B
ıle çıkar ilişkisi içerisinde
olanlar ve dolayısıyla ana-
yasa ve yasa tanımazlar dı-
şında, toplumun tüm kesi-
minin karşı olduğu ve kim-
senin görüşünün dahi alın-
madığı bir anayasa değişik-
liğınin bu ülkeye yarar ge-
tireceği çok şüphelidir. Ya-
pılmaya çalışılan, demok-
ratik bir yetkinin kötüye kul-
lanılmasından başka bir şey
değildir. Ne acıdır ki, bır
hukuk devletinde, yetkili-
ler Beykoz, Alemdağ, Ça-
vuşbaşı vb. ormanlann kar-
şısına geçip neredeyse "Suç-
lu. ayağa kalk, senin bura-
larda ne işin var._" dıyerek
ormanı suçlamaya kalkışa-
caklardır.
Oyçokluğuna dayalı ola-
rak ve hatta referandum gö-
ze alınarak "ben yaptım, ol-
du bitti" tavn ile hareket
edilırse. bilinsin ki bunun
bedelı ağır ödenir. Ülke, 100
yılı aşkın bir süredir boşu-
na erozyonun, sel'taşkın ve
heyelanlann pençesinde krv-
ranmamaktadu
1
. Çok geri-
lere gitmemize gerek yok;
1988 Maçka'Çatak heyela-
nını (65 can kaybı), 1990
Trabzon ve çevTesi sel/taş-
kın olayını (57 can kaybı),
1995 Isparta/Senirkent ça-
mur selini (74 can kaybı),
1995 izmır'Karşıyaka seli-
ni (56 can kaybıj, 1998/19-
20 Mayıs Batı Karadeniz
sel'taşkınını (32 can kaybı),
2002'24 Temmuz Rize'Gü-
neysu çevresi selini (31 can
kaybı) vb. felaketleri hatır-
lamamız herhalde yeter. Do-
ğa en büyük öğretıcidir; ta-
bii ki anlayana...
Anayasanın 169. madde-
sinin 4. fıkrasının sonunda
ve aynca 6831 sayılı yasa-
nm 2/B maddesınde yer alan
".-şehir, kasaba ve köy ya-
pılanmn bulunduğu toplu
yerler dışında, orman sınır-
larmda bir daraltma yapıla-
maz" hükmü. şıkâyet ko-
nusu olan ve çözüm aranma-
ya çalışılan toplu yerleşım-
ler için bır çözüm yolunun
var olduğunu göstermekte-
dır. Nedense bu görmezlik-
ten gelinmektedir. Esasen
AKP iktidanrun, göreve gel-
diği iUk günlerden itibaren
2 B konusuna ve onunla il-
gili anayasanın 169 ve 170.
maddelerini değiştirme ça-
balanna mçin bu kadar hız-
la sanldığını ve geri adım at-
mamaya çalıştığını bizzat
Sayın Mahye Bakanı'nın
açıklamasından -"ıtiraT'ın-
dan- anlamış bulunuyoruz.
TC YÜKSEKÖĞRETİM KURULU
ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI'NDAN
DUYURU
TC Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu'nun 30 Haziran 2003 tarih ve 2003.23.2020
sayılı kararı uyannca
2003-ÖSYS Yükseköğretim Programlan ve Kontenjanlan Kılavuzunun;
62. sayfasındaki Başkent Üniversitesi'nin 2031735 kodlu Makine programının adı Makine Mühendisliği;
76. sayfasındaki Istanbul Teknik Üniversitesi'nin 1281449 kodlu Ekonomi (UOLP-SUNY New Paltz)
programının kontenjanı 34,
76. sayfasındaki Istanbul Teknik Üniversitesi'nin 1281465 kodlu İşletme
(UOLP-SUNY New Paltz) programının kontenjanı 34.
83. sayfasındaki Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin 1411577 kodlu Veteriner Fakültesinin öğretim süresi
5 yıl olacaktır. Basın:32800
CUMHURÎYFTTEN
OKURLARA
İBRAHİM YILDIZ
SansürsüzMedya
Sansürün kaldınlışının 95. yıldönümündeçe-
şitli kuruluşlarca mesajlar yayımlandı. Cum-
hurbaşkanı A. Necdet Sezer ise mesajında te-
kelleşmeye dikkat çekti.
"Basının, toplumun çıkarlannı gözeten ve
özgüriüklerin gelişmesine katkıda bulunan bir
güç olarak özgür veyansızkonumu her koşul-
da korunmalıdır. Sansüruygulanması kadar, ba-
sının tekelleşmesi de bu konuda engel oluş-
turmaktadır. Basının çoğulcu yapısının korun-
ması, bağımsız ve yansızyayıncılığın sürdürü-
lebilmesi için gerekli önlemlerin alınmasınınya-
nında basınımızın sorumluluk bilinciyle hare-
ket etmesi, demokrasinin çokseslilik ilkesinin
işletilmesi ve özgürbasının vahığını sürdürme-
si için zorunluluktur..."
Cumhurbaşkanı Sezer'in mesajını okuduktan
sonra gazeteleri bir kez daha gözden geçirme-
nizi öneririm.
Lozan'ın anlamı
Işgale ve sömürgeciliğe başkaldıran Türk
ulusunun Lozan'datarihi birzafereimzaatma-
sının anlamını burada anlatmaya gerek var mı?
Medya, Lozan'la ilgili haberteri neden görmek
istemiyor sorusunun yanıtı yalnızca "klişeleş-
miş laflara takılmak" mıdır, yoksa başyazanmız
llhan Selçuk'un "Medyayapısal olarak Lozan
bilincinden fersah fersah uzaklaşmıştır. Serma-
yeyle çıkar ilişkilerine dolanmış bir medya,
mütareke basınından gelen mirasın göster-
gelerini taşıyor" saptaması mıdır?
Aynntılı haber
Cumhuriyet gazetesi, okuruna ve kamuoyu-
na karşı sorumluluklannı yerine getirmeyi sür-
dürüyor. Geçen haftanın gündemini en doğru,
en aynntılı ve gazetecilik dersi niteliğinde yan-
sıttı.
Kuzey Irak gelişmelerini, Dışişleri Bakanı Ab-
dullah GüTün ABD ziyaretinin perde arkasını,
asker gönderme tartışmalarını muhabirimiz
Serkan Demirtaş VVashington'dan eksiksiz
ve başarılı bir biçimde aktardı.
Tercihi doğru yapmak
ÖSS'nin ardından üniversite adaylarını en
çok zorlayan, tercih yapmaktır. Bu konuda ya-
pılacak bir hata, gençlerin gelecekte isteme-
dikleri bir alana kaymalarına neden olur. .
Cumhuriyet, bu konuda deneyimli kadrosuy-
la öncülük yapan Fen Bilimleri Dershane-
si'nin hazırladığı rehberiik hizmetiyle üniversi-
te adaylarını tercih yapmalarında yönlendirdi.
Gündem belirliyoruz
Cumhuriyet gazetesi, olaylan yansrtmak, oku-
runu bilgilendinmek dışında haberieri ve yazı di-
zileriyle de gündem belirleyen bir gazetedir.
Birçok haberimiz bir gün sonra televizyon ve
gazetelerde yer aldı.
Arkadaşımız Miyase llknur'un "şair Necip
Fazıl" hakkındaki yazı dizisi televizyon ve ga-
zetelerde geniş yankı buldu, birçok köşe ya-
zan bundan söz etti.
Yücetürk Spor'da
Okurlarımız yaz sonunda Cumhuriyet'teki
atılımları ve değişiklikleri yakından görecektir.
Dünyanın en popülersporu ve milyonların tut-
kusu futbola bilimsel bir bakış getiren Futbol
Federasyonu Araştırma Planlama Eğitim Da-
iresi Başkanı ve Fenerbahçe'nin eski teknik di-
rektörü Yılmaz Yücetürk, spor ailemize ka-
tıldı.
lyi haftalar...
Oramiral Kemol KAYACAN
(1915 -1992)
ANMA
11. YIL
Mümtaz Komutan Emekli Oramiral
Kemal KAYACAN'ı
29 TEMMUZ 2003 Salı günü Saat 11 .OO'de
Edirnekapı Şehitliği'ndeki mezarının başında anıyoruz.
AİLESİ