25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2002 PAZARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Potpuri MUSUL'DAKİ kutlamalarda, 31 kişi ölmüş, 76 kişi yaralanmış. Kutlama, Uday ve Kusay mah- dumların işgalci Amerikalılarca öldürülmesi üzeri- ne. Kutlayanlar, herhalde sözde Irak vatandaşı peşmergeler. Silahlar ise büyük olasılıkla, ya vak- tiyle Ruslardan alınmış "Kalaşnikov"\axü\r ya da Amerikalıların verdiği son model makineli taban- calar. ölenler ve yaralılar? Elbet, Musul'un Kürtleri. Olanların çelişkisi ve Şarklı kültürün bu trajik ko- mikliği üzerine çok şey yazılabilir; ama, uzun yazıp köşe doldurmaya değer mi? Düğünler, sünnetler, ulusal karşılaşmalar ve futbol zaferleri dolayısıyla Türkiye'de çok yazılmadı mı? Bir müzik terimidir "potpuri" sözcüğü; değişik "havalar"\n bir araya getirildiği parçaları anla- tır ya da her bölümü başka havayla söylenen şar- kılan. Fransızca asıllıdır; bir çeşit Fransız türlüsü olan "ragoût"\ar\n değişik etlerden yapılmışına "pot-pourri" derler. Ama "pourri" sözünün akla getirebileceği gibi ille de "kokuşmuş" olması ge- rekmez etlerin: Belki kokuşmaya yakındırlar da, böyle bir yemekle değerlendirilmeleri düşünülmüş olabilır. Müzikte de öyle. Söylene söylene artık dillere pelesenk ya da sa- kız oîup çürümeye yüz tutan "kutlama ölümleri" gibi konuları olsa olsa bir potpuri yazıya atabilirsi- niz. yanlış kullanılan Arapça, Farsça asıllı, hattâ Türkçe sözcükler. "Oldukça" demek, "çok, hem de pek çok" mu demektir. Doğru olan, ancak "eh, olabildiğince, az çok" demek istendiği zaman bu güzel Türkçe sözcüğü kullanmak değil midir? Ya, "sayesinde" denecek yerde, herhangi bir hafif suçlama "ima"sı olmadan da "yüzünden" diyenler. "Banş Parkı yü- zünden Çanakkale de gelişecek" diye konuşanlar, yahut tersini yapanlar? Peki. öğretmenler, okumuş ve yaşlı ana babalar niçin düzeltmezler bu çeşit yanlışlan? Köşe yazıla- nnın bunlarla mı dolması gerekir? O meğin, küçücük yazım ya da "imlâ" işaretleri- nin büsbütün kaldırılması, gazetelerden, bilgi- sayarlardan yok olması ya da kullanımının güçleş- tirilmesi. Türkçenin ses uyumuna uymayan yabancı söz- cükler, ister Doğu ister Batı kaynaklı olsun, dilden büsbütün çıkanlamadığına ya da girişleri tam ön- lenemediğine göre "fonetik" olma iddiası taşıyan Türk imlâsı bu konunun altından nasıl kalkacak? Türkçe, Ingilizce midir ki böyle öğrenilsin? Hele yanlış söyleyişleri düzeltenler gitgide azal- dıkca? "ıkamet" diye yazılan sözü doğru söyletebilin de görelim bakalım gençlere? A'nın üstüne şapka koysanız, koca profesörler bile a'yı uzatmak yeri- ne ka'yı inceltecek, koymasanız hiç uzatılmaya- cak? Işaretler üzerine yeniden düşünmek gerek- miyor mu? Dili anndırmak için yoksullaştırmak ge- rekmeyeceği gibi, "yerleşim" türünden Türkçe sözcükleri yerleştirmek için de önce konusulan di- lin bozulmasına göz yummak mı gerekir? Ya bo- zukluk yerleşirse? KLİMA ALIRKEN TERLEMEYİN %35 İNDİRİMLE SERİNLEYİN ASÎ2SRKS S H A R P Q»idea Sarru TEST KLİMA LTD. Merfcez: Meckiıyeköy Tel: 0212 217 97 41 - 274 15 38 Şube : Kızıttoprak Tel: 0216 345 92 66 - 345 92 69 www.testklima.com • e-mail: lnfo@testklima.com HERKESE BİR RENK DÜŞTV, MAVt GÖKOVAYA 0OA+KAWALTl HAZİRAN/TYLÜL TEMMU27AĞUSTOS TAMPANSİYON YAHMPANSİYON 2S,000.000.-TL 20.000.000.-TL 15.000.000.-TL 30.000.000.-TL 25.000.000.-TL 20.00aOOO.-TL 0-7 YAŞ ARASI ÇOCUKLAfl ÜCRETSİZ 7-10 YAŞ ARASI ÇOCUKLAR %50 İNDİRİMLİ YALI/ÖREN MtLAS MÜĞLA Tel: 0 252 532 33 57 - 532 28 96 e-mail: aliatilac; hotmail.com ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜMVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN DUYURU Cniversitemıze bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik ve Dekoratif Sanatlar Grubu (Resim, Seramik, Grafik. Gele- neksel Türk El Sanatlan ı, Sahne ve Görüntü Sanatlar Grubu ıSahne ve Görüntü Sanatlan. Oyunculuk Anasanat Dalı) ıle Egıtım Fakültesi'nin Resım-lş Öğretmenligi, Müzik Öğret- menlıği. Beden Egitimı ve Spor Öğretmenlığı bölümlerine 2003-2004 Egitim-Öğretim Yılı için "Yetenek Sınavlan" ile öğrencı alınacaktır. Güzel Sanatlar Fakültesi Bölümlenne 04 Ağustos - 05 Eylül tarihleri arasında posta ile. 25 Ağustos -05 Eylül tanhlen arasında şahsen başvunı yapılabılecekiir. Egıtım Fakültesi Bölümlerine ise 11 Agustos - 22 Agustos tarihleri arasında şahsen ya da ınternet-posta yoluyla başvuru yapılabilecektir Yetenek sınav tanhieri ile başvuru ıçın gereklı belge ve di- ger açıklamalar ünıversıtemız ınternet adresinde (www.co- mu.edu.tr) \e ilgili fakültelerin panolannda da yer almakta- dır. flgılilere duyurulur. Basın: 36556 Bir Başka Açıdan Türban' Sistemle bilek güreşine soyunan türban, tek İslamsal örtünme biçimi mi, yoksa, 12 Eylül aymazlığı sayesinde altın dönemini yaşayan tarikatlann topluma ve devlete dayatması mı? A. Gaili AŞIK. llahiyatçı ve Eski Parlamenter K orkuteli ve Acıpa- yam'ınyüzlerceyıl- dır farklı notalarla okunan ve gönülle- nmıze berrak yayla suyu gibi akan duygulu "al yaz- ma"sı, nasıl oldu da birden tür- banlaştı?!. "Rektörlerinselamdu- racağı" pompalanan. ünıversite- lerde ve devletın tüm birimlerinde yerleşık gelenekleri zorlayan, re- jıme kafa tutan ve "erkeklerin fit- neiibakışlanndan saJanmak" ıste- nilirken, sahibesi ile birlikte dik- katlerin odağı olan türban, bu gü- ce nasıl ulaştı... Görünürse hatun saçının bir kı- h, cehennenıc gider mi Allah ın ku- lu. Islam bu kadar biçımsel mi, özü, ruhu ve derinliği yok mu?.. Ülke- nin yazgısına 10 yıl hükmeden, milletvekili ve bakan eşlerinin ile- ri ölçülerde dekolte giysilerle ka- üldıklan balolar düzenlemiş olan DP, muhafazakâr, hatta koyu din- dar değıl miydi?.. Türbanın devlet birimlerine taşmmasının karşısın- da tavır alan CHP'nin ve Silahlı Kuvvetler'in, sankı din ile ve din- darlarla bır sorunu mu var?.. Ke- sinlikle hayır ama, üniversiteler, ordu, CHP ve bu örtünme tarzının karşısında saf tutan tüm kurumlar ve kişiler, 'karşıdevrimd'lerin, tür- banı, arkası gelecek olan bir mev- n kazanma projes olarak görü- yorlar. Bin yıldan beri, başına yaz- ma-eşarp-yemenı hağlayan, saçı- nı ve kâkülünü kıs. nen açıkta bı- rakan Anadolu'nun çileB ve iffetü kadmu günahkârmı?.. Ve Cumhu- nyeften önceki 10 >iizyıl (asır) boyunca din uleması, bu örtünme tarzına niçin karşı çıkmamış, niye türbanı ya da bir benzerini önerme- miş. 20 yıllık bir geçmişi olan, ken- disinden öncekı tarzlara tepeden bakan ve meydan okuyan. sistem- le bilek güreşüıe soyunan türban, tek İslamsal örtünme bıçimı mi. yoksa, 12 Eylül aymazlığı saye- sınde altın dönemini yaşayan tari- katlann topluma ve devlete dayat- ması mı?.. Diyanet Vakfı'nın "Kuran Me- ali"nde kocaman profesörler, Nur Suresi'nin örtünme ıle ilgili ayetın- deki "Ala" sözcüğüne, niçin "Üa" anlamı da yüklüyorlar, buna hak- ları var mı? 11 yıl önce konuyu derinlemesıne inceleyen Diyanet Iş- leri Başkanlığı Din tşleri Yüksek Kurulu, "Müslüman âlimler, efle- ri veyüzleri dtşuıda. kadınlann vü- cutlanıu açmalannı caiz görmedi- ler" sonucuna vanrken "lnanç"a değil, "Içtihafa vurgu yapmıyor rr.u? Hem bu kararda, hem de tüm dini klasiklerde, türban bir yana, ge- leneksel örtünmelerirı bile "Farz" ya da "Haram" terimi yerine. "Ca- 4z,Caizdeğfl" biçıminde ıfade edil- mesinın izahı nedir?.. Pandora'nın Kutusu 12 EylüFle açıldı. Ülke Atatürk büstlen ile donatılırken, de\let kadrolan onun düşmanlan ile dolduruldu. Bilimsel (!) bir yöntemle komü- nizme Kuran'dan ayetler okunarak karşı çıkıldı. Ulusal Kurtuluş Sa- vaşı'nın karşısında yer alan kesim- lerin uzantılarına açılan siyaset yo- lu, Garp (Batı) Cephesı Komuta- nı'nın oğluna kapatıldı. Atatürkün "en büyük eserim" dedığı CHP'nin ocağına rncir ağa- cı dikildı. Dönemın Milli Eğıtim Bakanı ünam hatıpli laz öğrencı- lerin kıyafetleri içm Diyanet'ten ferva isteyerek türbarun fıtilinı ateş- ledi vedahaneler... Çağı yakalama kavgamızda da- ima öncü rol ojnayan Silahlı Kuv- vetlerimizin, 12 Eylül'deki komu- ta kademesıni tarih, ulusumuzun yazgısını tersyüz etme, Atatürk devnm ve ilkelerini sulandırarak toplumun kimyasını bozma ve Cumhuriyeti, karşıtlanna teslim erme suçlanndan kesinlikle yargı- layacaktır. Bu yazı fle dikkat çekmek istedi- ğimizasü sorun şu: Belli çevTelerve kesimler. Kuran bırvruğu gerekçe- si ile türbana dört elle sanlıriarken yiice Idtabm, riişvrt-yalan-haram \e hırsıziıklaria ilgili öbür ayet \v buy- ruklannı niçin v« nasıl göz ardı ede- biliyorlar™ "Türban toplumsal so- run" da yoksul halkın hazinesinin yıllardır sistemli ve organize bi- çunde soş'ulması nedir0 îlahı emır- lerde, "önemMdir-önemlideğiklir" aynmı yapılamayacağına göre: 1-Kutsal Kıtap'rn 60. Suresi'nin 12. Ayeti'nde Islama kabul edile- cek olanlarda aranması gereken nitelikler sayılırken "hınazhkyap- manuşohnak" koşuluna, başka bir ifade ile hırsızın, İslamın kapısın- dan geri çevrilmesıne, 2-Bakara Suresi'nin 188. Aye- tı'nın "riişvet-çıkarcıhk-aldatma \¥ dalavere > öntemkr ile edinilen servetin haram olduğu" hükmü- ne, 3-Maide 42 ve Nahl 116. ayet- lerinin"haramlave)alanla'1 ügi- li açık mesajlanna ve bu mesajla- nn ortaya çıkardığı "gerçek mû- min" profiline ne buyurulur ve profiL'portre, türbana inananlarla değil ama, ricaretini yapan ve ser- vetının hesabını veremeyen siya- sılerle nasıl örtüşür. Vurguncunun Gözü Ormanda!.. Tlirhan GÜNAY Orm. Yük. Müh./Orman Bakanlığı Em. Müsteşan S ayın Cumhurbaşkanı tarafından tekrar gö- rüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderilen. günümüz Mdannın, orman niteliğini yitirmış (?!..) or- man arazilerinin satışı ile ilgili anayasanın 169. ve 170. maddelerini değiştir- meye çalışan 4841 sayüı ya- sa (tasansı) TBMM ilgili komisyonlannda hızla gö- rüşülerek ve tasanda en kü- çük bir değişiklık de yapıl- maksızın genel kurula tek- rar gelmiş bulunmaktadır. Biz de, ülkenin bugünü ve yannlan ıle çok yakından ilgili gördüğümüz bu konu üzerinde bir kez daha (Bkz: 21 Haziran 2003 Cumhun- yet) durmaya çalışacağız. Iktidar, TBMM'dekı oy- çokluğu gücüne dayalı ola- rak, anayasanın ormanlarla ilgili 169. maddesinin dör- düncü fikrasında yer alan "...Devlet ormanlan kanu- na göre devletçe yönetilir vt işJetilir" hükmüne **\« işlet- tirinr" sözcüğünü de ekle- yerek bu ülkede ilk Orman Nızamnamesi'nın yürürlü- ğe gırdiği 1861'lerden 1945'lere kadar denenmiş ve ülkenin en seçkin orman- lannda büyük yüamlara ne- den olmuş ve dolayısıyla Türkiye ormancılık tarihin- de "kara leke" gibi duran müteahhit, mültezim (bir pay karşılığı ış yapan) ve ayncalıklı yerli-yabancı şu-- ketler eliyle yürütülen "özel sektör ormanalığı"nı tek- rar hortlatmak ıstemekte- dir. Yerel ortaklan"işbirfikçi- leri" ile birhkte uluslarara- sı sermaye çevrelerinin son 40-50 yılda tropikal kuşağın güzelim yağmur ormanlan- na nasıl saldırdığı ve arka- lanndanasıl bir enkaz bırak- tıklan ve en taze örnekler olarak da önce 19 özel ban- kanın, ardmdan ÇEAŞ, Ke- pez vb. çevrim santrallan ile doğalgazdaki oyunlarrn bu topluma neler ettiği ve daha da edecekleri ortada iken, Avrupa ormancısının ve doğa bilimcilerinın "aman n'ohırsunuz koru- yun" dedikleri esasen bir avuç (8.5 milyon hektar) kalmış doğal verimlı orman- lanmızı mı bunlara teslim edeceğiz? Özel sektör mü, yangın sezonunun başlama- sı ıle birlikte 5 ay süreyle 10- 11 bin geçıci ışçi ıstihdam edecek ve yangınlarla mü- cadelede her>ıl 65-70 mil- yon dolar kadar harcamayı göze alacak? Devletin or- man köylüsüne destek ama- cıyla yüklendıği bır dizi sos- yal ve ekonomik görevı, do- ğal olarak amacı kâr olan -ki bunu yadırgamıyoruz- özel sektör mü üstlenecek? Özel sektör mü, odun ürii- nü dışında. ormanlann su koruma, toprak koruma, ya- ban hayatını koruma, iklimi düzenleme, toplum sağlığı. estetik, dinlence, bihm ve ulusal savunma dahil toplum yaranna çok yönlü işlevsel ve çe\Tesel değerlerini dık- kate alacak ve bu konular- da harcamalar> r apacak? Di- ğer taraftan yürürlükte bu- lunan 6831 sayılı Orman Yasası'nın pek çok madde- si(md.6,25,26,40.57-67) hemen her türlü işın özel sektör eliyle yaptınlması- na olanak tanımakta ve yıl- lardır uygulamalarda da bu yönde olmaktadır. Dolayı- sıyla bu konuda bir yasa boşluğu da bulunmamakta- dır. Aynca, ülkemiz orman- lannın. usulüne göre işle- tümek kaydıyla, özel sektö- rün öylesine ıştahnıı kabar- tacak bir rant içermediğı- nin de bilinmesi gerekır. Getirilmek istenen ikinci değişıklik ise 31.12.1981 tarihınden önce bilim ve fen bakımından onnan niteli- ğini yitirmiş (?!..) ve orman kadastro komisyonlan eliy- le orman rejimı dışına çı- kanlarak, orman köylüsü- nün, duruma göre naklen yerleştirilmeleri de dahil, deviet eliyle Ihja" edilerek gerekli "araç-gereçwdiğer işlerme giderieri fle de do- naalarak" bu ınsanlanmıza sadece "tahsis"ini öngören ve sonuçta "devletflebu hal- tan" ilişkisıni iyıleştirmeyı amaçlayan 170. maddede yapılan değişıklıkle de "2JB m uygulaması olarak ta- nımlanan bu arazılenn de- ğerlendinlmesinde, orman köylülerimizin dışında olup genelde "arazi mafyasT ola- rak tanımlanan ve yıllardır anayasa ve yasa tanımaz bir şekilde 70 milyon insanın or- tak mah ve geleceğine teca- vüzü bir meslek ve geçim vasıtası halıne getirmiş bu- lunan şehir, kasaba ve bel- de insanlanna da devir, tah- sis, terk, kiraya \erme. ûze- rinde smuiıayni haktesisi ve saüş olanağı ve dolayısıyla "af" sözcüğü edilmeksizin, büyük bir af getirmektedir. Biryandan Hazine'ye gelir getirmekten bahsedilecek, öbür yandan da bu arazile- rin de\Tine, tahsısine ve ter- kine olanak tanınacak.. Bu çelişki, bu gırişimin altında yatan bir diğer esas nıyetı açığa vurmaktadır. Orman arazileri, mevcut yasalar çerçevesinde orman rejimı dışına çıkanlmış ol- salar dahi, orman-halk iliş- kileri açısından öyle da\ııl- zurna çalarcasına yüksek sesle dillendirilerek ve 25 miryar dolarbeklentıleri içe- risine girilerek -hem de pa- ra cepte bilinircesine- satı- şa çıkarılacak araziler de- ğildır. Biz. 1981'de, 1982 Anayasası 'nın hazırlık çahş- malan ve referandumu ön- cesı. "_\«ıi anayasa çıkacak, sizkre ormandan toprakve- rilecek" söylemlen üzenne "31.12.198rden önce bu ülkede ne büyük bir orman kıyımı yaşandığını yakın- dan görmüş ve bunun üzün- tüsünü yaşamış bır kışiyız. Eğer şimdilerden Beykoz, ÇavTJşbaşı vb. yerlerde elekt- rikçi, televizyon antencisi, su tesisatçısı bile, "orman- lara af gekfi,işlerimiz açddı" diyor, arsa arazı sımsarlan köy köy dolaşıp "2/B'lik arazi alınır™'" diye ortalıkta gezinmeye başhyorlar ise, vay bu ülkenin ve ormanla- nn başına geleceklere... "Biz bu dünyayı atalan- nıızdan miras edinmedik. akaneonuçocukbınnuzdan ödünç aldık" özlü sözü Kı- zıldenlı Şefi Seattie'aaıttır. Bu şefin bır özlü sözü da- ha vardır ki, "toprak'"la il- gilidır: 187O'lerdeWashıng- ton, arazüerinı satmalan için ŞefSeattle'abirteklıfyapar. Şef Seattle "...Bizetoprağı- mzı satuı diyorsunuz. Size toprağımızı satarsak, bile- siniz ki o kutsakhr. Çocuk- lannıza toprağuı kutsal ol- duğunu öğretin" yanıünı ve- nr ve teklifı gen çevırır. Şüphesiz Şef Seattle'uı sat- mak istemedıği topraklar; pınl pınl akan sulan, ça- yır'meralan, dağlan ve tüm yaban hayatı ile ormanlar- dı. Sayuı millervekıllerimiz yasama görevine başlama- dan önce, "büyük Türk mfl- letiönünde" 'ihukukun üs- tünlüğüne, _ .\nay asava sa- dakatten a>TdmayacağımaJ diye namus ve şerefleri üze- nne yemin ederler. Şüphe- siz anayasa bir "tabu" de- ğildir ve toplumun gerçek gereksmimlerine göre top- lumsal bir uzlaşı çerçeve- sinde değiştirilebilir. Nite- kim 2002 yılında AB uyum yasaları çerçevesinde 36 maddesi büyük bir uzlaşı içerisinde kolayca değişoril- miştir. Dolayısıyla yine de değiştirilebilir. Ancak, 2 B ıle çıkar ilişkisi içerisinde olanlar ve dolayısıyla ana- yasa ve yasa tanımazlar dı- şında, toplumun tüm kesi- minin karşı olduğu ve kim- senin görüşünün dahi alın- madığı bir anayasa değişik- liğınin bu ülkeye yarar ge- tireceği çok şüphelidir. Ya- pılmaya çalışılan, demok- ratik bir yetkinin kötüye kul- lanılmasından başka bir şey değildir. Ne acıdır ki, bır hukuk devletinde, yetkili- ler Beykoz, Alemdağ, Ça- vuşbaşı vb. ormanlann kar- şısına geçip neredeyse "Suç- lu. ayağa kalk, senin bura- larda ne işin var._" dıyerek ormanı suçlamaya kalkışa- caklardır. Oyçokluğuna dayalı ola- rak ve hatta referandum gö- ze alınarak "ben yaptım, ol- du bitti" tavn ile hareket edilırse. bilinsin ki bunun bedelı ağır ödenir. Ülke, 100 yılı aşkın bir süredir boşu- na erozyonun, sel'taşkın ve heyelanlann pençesinde krv- ranmamaktadu 1 . Çok geri- lere gitmemize gerek yok; 1988 Maçka'Çatak heyela- nını (65 can kaybı), 1990 Trabzon ve çevTesi sel/taş- kın olayını (57 can kaybı), 1995 Isparta/Senirkent ça- mur selini (74 can kaybı), 1995 izmır'Karşıyaka seli- ni (56 can kaybıj, 1998/19- 20 Mayıs Batı Karadeniz sel'taşkınını (32 can kaybı), 2002'24 Temmuz Rize'Gü- neysu çevresi selini (31 can kaybı) vb. felaketleri hatır- lamamız herhalde yeter. Do- ğa en büyük öğretıcidir; ta- bii ki anlayana... Anayasanın 169. madde- sinin 4. fıkrasının sonunda ve aynca 6831 sayılı yasa- nm 2/B maddesınde yer alan ".-şehir, kasaba ve köy ya- pılanmn bulunduğu toplu yerler dışında, orman sınır- larmda bir daraltma yapıla- maz" hükmü. şıkâyet ko- nusu olan ve çözüm aranma- ya çalışılan toplu yerleşım- ler için bır çözüm yolunun var olduğunu göstermekte- dır. Nedense bu görmezlik- ten gelinmektedir. Esasen AKP iktidanrun, göreve gel- diği iUk günlerden itibaren 2 B konusuna ve onunla il- gili anayasanın 169 ve 170. maddelerini değiştirme ça- balanna mçin bu kadar hız- la sanldığını ve geri adım at- mamaya çalıştığını bizzat Sayın Mahye Bakanı'nın açıklamasından -"ıtiraT'ın- dan- anlamış bulunuyoruz. TC YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU TC Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu'nun 30 Haziran 2003 tarih ve 2003.23.2020 sayılı kararı uyannca 2003-ÖSYS Yükseköğretim Programlan ve Kontenjanlan Kılavuzunun; 62. sayfasındaki Başkent Üniversitesi'nin 2031735 kodlu Makine programının adı Makine Mühendisliği; 76. sayfasındaki Istanbul Teknik Üniversitesi'nin 1281449 kodlu Ekonomi (UOLP-SUNY New Paltz) programının kontenjanı 34, 76. sayfasındaki Istanbul Teknik Üniversitesi'nin 1281465 kodlu İşletme (UOLP-SUNY New Paltz) programının kontenjanı 34. 83. sayfasındaki Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin 1411577 kodlu Veteriner Fakültesinin öğretim süresi 5 yıl olacaktır. Basın:32800 CUMHURÎYFTTEN OKURLARA İBRAHİM YILDIZ SansürsüzMedya Sansürün kaldınlışının 95. yıldönümündeçe- şitli kuruluşlarca mesajlar yayımlandı. Cum- hurbaşkanı A. Necdet Sezer ise mesajında te- kelleşmeye dikkat çekti. "Basının, toplumun çıkarlannı gözeten ve özgüriüklerin gelişmesine katkıda bulunan bir güç olarak özgür veyansızkonumu her koşul- da korunmalıdır. Sansüruygulanması kadar, ba- sının tekelleşmesi de bu konuda engel oluş- turmaktadır. Basının çoğulcu yapısının korun- ması, bağımsız ve yansızyayıncılığın sürdürü- lebilmesi için gerekli önlemlerin alınmasınınya- nında basınımızın sorumluluk bilinciyle hare- ket etmesi, demokrasinin çokseslilik ilkesinin işletilmesi ve özgürbasının vahığını sürdürme- si için zorunluluktur..." Cumhurbaşkanı Sezer'in mesajını okuduktan sonra gazeteleri bir kez daha gözden geçirme- nizi öneririm. Lozan'ın anlamı Işgale ve sömürgeciliğe başkaldıran Türk ulusunun Lozan'datarihi birzafereimzaatma- sının anlamını burada anlatmaya gerek var mı? Medya, Lozan'la ilgili haberteri neden görmek istemiyor sorusunun yanıtı yalnızca "klişeleş- miş laflara takılmak" mıdır, yoksa başyazanmız llhan Selçuk'un "Medyayapısal olarak Lozan bilincinden fersah fersah uzaklaşmıştır. Serma- yeyle çıkar ilişkilerine dolanmış bir medya, mütareke basınından gelen mirasın göster- gelerini taşıyor" saptaması mıdır? Aynntılı haber Cumhuriyet gazetesi, okuruna ve kamuoyu- na karşı sorumluluklannı yerine getirmeyi sür- dürüyor. Geçen haftanın gündemini en doğru, en aynntılı ve gazetecilik dersi niteliğinde yan- sıttı. Kuzey Irak gelişmelerini, Dışişleri Bakanı Ab- dullah GüTün ABD ziyaretinin perde arkasını, asker gönderme tartışmalarını muhabirimiz Serkan Demirtaş VVashington'dan eksiksiz ve başarılı bir biçimde aktardı. Tercihi doğru yapmak ÖSS'nin ardından üniversite adaylarını en çok zorlayan, tercih yapmaktır. Bu konuda ya- pılacak bir hata, gençlerin gelecekte isteme- dikleri bir alana kaymalarına neden olur. . Cumhuriyet, bu konuda deneyimli kadrosuy- la öncülük yapan Fen Bilimleri Dershane- si'nin hazırladığı rehberiik hizmetiyle üniversi- te adaylarını tercih yapmalarında yönlendirdi. Gündem belirliyoruz Cumhuriyet gazetesi, olaylan yansrtmak, oku- runu bilgilendinmek dışında haberieri ve yazı di- zileriyle de gündem belirleyen bir gazetedir. Birçok haberimiz bir gün sonra televizyon ve gazetelerde yer aldı. Arkadaşımız Miyase llknur'un "şair Necip Fazıl" hakkındaki yazı dizisi televizyon ve ga- zetelerde geniş yankı buldu, birçok köşe ya- zan bundan söz etti. Yücetürk Spor'da Okurlarımız yaz sonunda Cumhuriyet'teki atılımları ve değişiklikleri yakından görecektir. Dünyanın en popülersporu ve milyonların tut- kusu futbola bilimsel bir bakış getiren Futbol Federasyonu Araştırma Planlama Eğitim Da- iresi Başkanı ve Fenerbahçe'nin eski teknik di- rektörü Yılmaz Yücetürk, spor ailemize ka- tıldı. lyi haftalar... Oramiral Kemol KAYACAN (1915 -1992) ANMA 11. YIL Mümtaz Komutan Emekli Oramiral Kemal KAYACAN'ı 29 TEMMUZ 2003 Salı günü Saat 11 .OO'de Edirnekapı Şehitliği'ndeki mezarının başında anıyoruz. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle