Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2003 CUMA
HABERLER
DÜNYADABUGÜN
ALİ SİRMEN
Ödemeyen Kazanıyor
Dört yıl Istanbul, iki yti Paris Üniversitesi hukuk
fakültelerinde okudum. Çok iyi öğretmenlerim var-
dı, birçok şey öğrendim. Ama Türkiye açısından
en yarariı, en pratik hukuk dersini, arkadaşım Nec-
mettin'den aldım.
Olay, üniversitede okuduğumuz altmışlı yılların
ilk yansında yaşandı.
Necmettin bir yaz günü, şimdilerderestoreedil-
meye başlanan, ilk katı yine sembolik de olsa,
. postane olarak kalacak, üst katları ise Galatasa-
ray Müzesi'ne dönüştürülecek olan Galatasaray
Postanesi'nden telefon etmek ister.
O sıralarda, sarı yirmi beş kuruşlarla konuşulan
umumi telefonlann önünde uzun kuyruklarolurdu.
Kontör hesabı da olmadığından, bir yirmi beşli-
ği attınız mı, dilediğinizce konuşurdunuz.
Necmettin, telefonlardan birinin kuyruğuna gi-
rer, amasıraönündekinegelince, delikanlı, beş, on,
on beş dakika uzatır konuşmayı.
Necmettın'in işi acele, bekler bekler, on beş da-
kikanın sonunda,
- Kardeşim, benim işim çok acele, telefonda bir
cümle söyleyip kapatacağım, siz uzatacaksanız eğer,
bana bir dakika müsaade edin, sonra yine konu-
şursunuz.
Saygısız delikanlı, cevap vermeye bile tenezzül
etmez.
Necmettin, bir kez daha aynı uyarıda bulunun-
ca herif-i naşerif nobran bir şekilde tersler:
- Git şikâyet etL.
Gözünü budaktan sakınmayan Necmettin'in te-
pesi atmıştır, hamle eder, telefonu kapatır, terbiye-
siz delikanlıyı savurur ve sonra da,
- Hadi bakalım şimdi sen git şikâyet et! deyive-
rir.
•••
Türkiye için en değerli bulduğum pratik ders iş-
te buydu. Bu kıssadan çıkan hisse ise, Türkiye'de
davacı değil, davalı olmanın daha akıllıca olduğu-
dur. Hukukun çalışmadığı ya da işlese bile geç so-
nuç verdiği bir ülkede, hakkını hukuk yoluyla ara-
mak yani davacı olmak yerine, hakkı olduğuna
inandığını alıp şikâyeti karşı tarafa bırakmak da-
ima daha kâriı ve daha emin bir yoldur.
Hevesli bir hukuk öğrencisinin, ülkesinden aldı-
ğı ders ile böyle bir sonuca varmasındaki çarpık-
lığın, ülkenin hukuk sistemi ve uygulamasında mı,
yoksa öğrencinin kafasında mı olduğunu ise tak-
dirinize bırakırım.
Ama sanınm, hepimize, yaşadığımız olaylar bu
yönde bir ders vermiştir.
Hukuk, resmi Türkiye'nin işidir, gerçek Türki-
ye'de işlemez, davalar uzar da gider, ömür biter
dava bitmez.
Bu yüzdendir ki, resmi Türkiye'de alacaklann
tahsil yolu, yargı ve icra olduğu halde, gerçek Tür-
kiye'de bir süre çek senet mafyası olmuştur.
Bu yüzdendir ki, yapılan her yolsuzluk, yapanın
yanına kâr kalmıştır.
öğrenilecek ilk şey, hukuka güvenen saf vatan-
daşın, eninde sonunda, davasını kazansa bile za-
rariı çıkacağıdır.
•••
Necmettin'in hukuk dersini, bunca yıl sonra bir
kez daha anımsamama neden olan olay ise Ana-
yasa Mahkemesi'nin ek taşıt vergisi ile ilgili olarak
verdiği iptal karan oldu.
Anayasa Mahkemesi 1.1 katrilyon lira gelir bek-
lenen ek taşrt vergisini iptal etti.
- Eh ne var bunda? Vergi iptal edilmişse, vatan-
daşa iade edilir veya geJecekteki vergilerine mah-
sup edilir, diyebilirsiniz.
Ama kazın ayağı öyle değil.
Gelirler Genel Müdür Vekili Osman Arıoğlu,
ödenen verginin iade edilmeyeceğini açıklamış
bulunuyor.
Yani vergiyi zamanında ödeyen vatandaş, öde-
diği verginin üstüne, bir bardak soğuksu içecek,
ödediği ile kalacak, zamanında bu vergiyi ödeme-
miş olan vatandaşlar ise kazançlı çıkacaklardır.
Kısacası, Gelirler Genel MüdürVekili Arıoğlu, ar-
kadaşım Necmettin'in bana verdiği Türkiye açısın-
dan en değerli dersi teyit ediyor ve diyor ki,
- Ey vatandaş, vergisini ödemeyen kazanıyor, za-
manında ödeyen ise aptal yaftasını hak ediyor.
Sağ olun Sayın Anoğlu!
Eğitim-Sen Genel Baskanı Dincer:
Öğrencilerin iki eli
yakanızda olacaktırANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Eğitim-Sen
Genel Başkanı Alaaddin
Dinçer, 10 bin yoksul öğ-
rencinin özel okullarda pa-
rayla okutulması çalışma-
lannın eğitimdefirsateşit-
liğine aykın olduğunu be-
lirterek "Sayın mületwkfl-
leri, bdki 10 bin öğrenciyi
kurtarabflirsiniz_anıage-
iecekte, geride kalan mü-
TOOİarca öğrencinin iki eti
yakanızdaolaeaknr" dedi.
Dinçer ve beraberinde-
ki sendika yöneticileri,
Devlet Bakanı ve Başba-
kan Yardımcısı Mehmet
AH Şahin'i ziyaret etti.
Dinçer, görüşmeninar-
dmdan gazetecilereyapü-
ğıaçıklamada, Danıştay'ın
yürütmeyi durdurma ka-
ranna karşın söz konusu
uygulamanın sürdürülme-
yeçalışılmasınındoğru bir
yaklaşım olmadığını söy-
iedi. Konuya bakış açıla-
nnı içeren bir raporu Şa-
hin'e sundukknnı bildi-
ren Dinçer, "Danıştay, bu
bmudavürüüneyidurdur-
ma karanverdLAncakson
anda, hükümet, Mecliste
bulunan bir yasa düzenle-
mesine ek yaparak yargı
kararlannı by-pass etme-
ye çahşıyor. MecKs'tenya-
sa çıkararak Danıştay'm
durdurma karannı orta-
dan kakhnnayı amaçkyor"
diye konuştu.
Takplerimizi ilettik
Dinçer, Şahin'e, kamu-
nun kaynaklannı ve para-
sını kendi okullanna har-
caması istemini ilettikleri-
ni söyledi. Şahin'den, her
yıl ögretmenlere eylül ayı
başında ödenen eğitime
hazırlık ödeneğinin bu
yıl bir maaş tutanna çı-
kanlmasım, 2 taksitte
ödenmesini ve bütün eği-
tim çahşanlanna verilme-
sini de istediklerini anla-
tan Dinçer, Şahin'in, bu
talebi değeriendirecekle-
rini söyJediğini bildirdi.
İdealtepe «de ruhsatsız apartmanın altına yapılan Nur Mescidi'ne verilen iznin yasal dayanağı yok
Müftü genelgeyi yok saydıALPERtZBUL
ERHAN KEMAL ÖZMEN
Maltepe Müftüsü Nuri Degirmen-
ci'nin, idealtepe'deki ruhsatsız Nur
Apartmaru altında açılan "Nur Mes-
cidTne Dıyanet İşleri Başkanlığı'nın,
2002 yılında yayımladığı genelgesi-
ni yok sayarak "cami beraü" verdiği
ortaya çıka. Değirmenci. 1 Temmuz
2003'te verdiği cami berarını 1995 "te
yayımlanan genelgeye dayandırarak,
2002 yılı genelgesini hiçe saydı.
tstanbul'un Maltepe îlçesi idealte-
pe Altayçeşme Mahallesi İstiklal Cad-
desi Hayat Sokak'taki 14 numaralı
"Nur Apartmanı"nm altına açılan
"Nur Mescidi"ne binanın ruhsatsız
olmasına karşın "cami beraü" veren
Maltepe Müftülüğü'nün Diyanet tş-
len Başkanlığı'nın 2002'de yayımla-
dığı genelgeyi hiçe sayarak 1995 yı-
lında yayımlanangenelgeyi esas aldı-
ğı ortaya çıktı. Diyanet İşleri Başkan-
hğı'nın 2002 yılında yayımladığı ge-
nelge "Gayrimenkullerin bağımsız
bölüm, ekfenti veortakyerlerinde ha-
küdvehükmişahıslarcaaçdacak(Cu-
Erzurum Kongresi
Müsamare
tarihigerçeğe
aykın
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
Bakanlar Kurulu'nun öncekı gün
katıldığı Erzurum Kongresi
müsameresinin, aslına uygun
olmadığı belirlendi.
Türkiye'de "Atatürk istisman"
yapıldıgı yönünde bir konuşma
yapan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın temsili olarak Erzurum
Kongresi'nin Siirt delegesi Haa
HafizCemil olduğu törende,
Mustafa Kemal Paşa'yı canlandıran
oyuncuya sırmalı Osmanlı Paşası
giysisi giydirildi. Oysa Mustafa
Kemal, 23 Temmuz 1919 günü
toplanan Erzurum Kongresi'nden
önce 8-9 Temmuz 1919 tarihinde
"askerlik"ten istifa etmiş ve
Erzurum Kongresi'ne "siviP
giysiyle katılmıştı.
Erzurum Kongresi'nin ön
hazırlıklannda büyük emeği geçen
ve kongrede delegelik de yapan
CevatDursunoğlu. "MüH
Mücadeiede Erzurum" adlı
yapıtında kongre gününü şöyle
anlatıyor: "Mustafa Kemal ve
Kazım Karabekir paşalaria Rauf
Bey önde yürüyoriar, maiyet erkânı
da bir iki adım arkadan getiyorlardı.
Mustafa Kemal Paşa ceket giymiş ve
başuıa kırmızıva yakm bir fes
örtmüştiL Kazını Karabekir Paşa
üniformahydı. Rauf Bey'in
arkasmda koyu renkti sade, fakat
çok düzgün bir sivil eibise vann."
Konuya ilişkin Cumhuriyet'in
sorulannı yanıtlayan ve Türkiye
Cumhuriyeti tarihi ile ilgili
araştırmalan ve senaryolan ile
tanınan yazar Turgut Özakman,
"Erzurum Kongresi'nin ruhunu
kavrayamamışiann etinde. bu uhısal
kongremiz müsamereye dönüşür. Bu
müsamereden de ancak 7 No'lu
paket çıkar" dedı Turgut
Ozakman. "Yakm tarihi, hatta
Osmanh tarihini bilmevenler yakm
ya da uzak, hangi taribe d atsalar,
olaylar ve gefişmeier onlann zevkine
uygun bir tarz ahyor" diye konuştu.
• Maltepe Müftüsü
Değirmenci, idealtepe'deki
Nur Apartmanı'run altına
yapılan mescide izin vermek
için 2002 yılındaki genelgeyi
hiçe saydı. Bu genelgeye göre
izin verilmemesi gereken
mescide eski genelgeyle
yasallık kazandırılmaya
çabşıldı. Valilik soruşturması
sürerken cüppeli, çember
sakalh, şalvarlı kişiler mescidi
kullanmayı sürdürüyor.
ma Namazı kıhnacak nitdikteki) ca-
mi ve mesciderde mevTiıat açısmdan
uyulmasıgereken hususlar"ı yenıden
düzenliyor. 2002 yılında yayımlanan
genelgede yapılan değışıklikler kap-
samında her hangi bir binaya veya bı-
nanın bir bölümüne "cami beraü" ve-
rilebilmesi için bınanm 3194 sayılı
Imar Yasası'nda yer alan hükümlere
uyması koşulu getiriliyor. Genelge-
dekı hükümler, müftülüklerin ruhsat-
sız bir binaya "cami beraü" vereme-
yeceğını ve binanın ruhsatsız olup ol-
madığının belırlenmesının müfhılü-
ğün sorumluluğunda olduğunu belir-
tıyor.
Konuya ilişkin göriişlerine baş\ıır-
mak istediğimız Maltepe Müftüsü Nu-
n Değırmencı'mn 18 Temmuz 2003
tarihinde gazetemizde "Nur mescidi"
ile ilgili haberin yayımlanmasının ar-
dından 21 Temmuz 2003 'te izne çık-
tığı öğrenildi. Müftü Vekili M. Esat
Güzdise konuya ilişkinbilgisi ve yet-
kisi ohnadığını belirterek sorulanmı-
zı yanıtlamaktan kaçındı.
Valilik inceJeme başlatmışb
Turgut Aktan adlı kişiye ait 245
metrekarelik ve 354 kişi kapasite bi-
çilen mekân için verilen beratta. "Ya-
pu cami \asiflanni taşunakta olup,bu
yapıda vakit namazlan ile cuma ve
bayram namazlanmn kılınmasına
Müftülüğümüzce müsaade edilmiş-
tir" denilmışti. Maltepe Müftüsü Nu-
ri Değirmenci imzasını taşıyan berat-
ta bınanm bodrum katımn 27 Haziran
2003 tarihinde ibadete açıldığı belir-
tilmişti. Nuri Yumuşak adlı kişinin
**mescit"te gönüllü olarak namaz kıl-
dıncılığı yaptığı ve bu kişinin söz ko-
nusu "Cami"de fahri imamlık yapa-
bihnesi için Maltepe Müftülüğü'nün
Istanbul Valiliği'ne başvuruda bulun-
duğu bildirihnişti.
Maltepe'de müftülük izniyle apart-
man altına açılan mescidin bulun-
duğuNur Apartmanı, ruhsatsız oldu-
ğu vebina ile ilgüı olarak6 Ekün 1999
ve 29 Arahk 1999'da iki kez yıkım
karan venldiği ortaya çıkmıştı. Ga-
zetemizde yer alan haber üzerine Is-
tanbul Valiliğı, mescid ile ilgili ola-
rak bir ön inceleme başlatmış müf-
tülük tarafından izin verilen "mes-
cit"le ilgili yasal dayanağın araştınl-
dığı belirtılmişti.
Cumhurbaşkanı Sezer, Poyraz Rıhümı'nda dûzenlenentörendetören krtasmı seiamladı (Fotoğraf: AA)
Cumhurbaşkanı Sezer, Gölcük'te dûzenlenen törene katıldı:
Jmtıııılıığıııı gîıvencesı
GÖLCÜK (Cumhuriyet) - Genel-
kurmay Başkanı Orgeneral HilmiÖz-
kök, dünyadaki devinim, gelişim ve
Irak savaşından alınan dersler sonu-
cunda Türk Silahh Kuvvetleri'nin
mevcutyeteneğininçok dahaileri gö-
türülmesi gerektiğini vurguladı.
Donanma Komutanlığı'nın Gölcük
Üssü'ndeki PöyrazRıhümı'ndadûzen-
lenen gemi helikopter,
uçak teslim, kızağa koy-
ma, Refakat ve Karakol
Filotillası Komadorlu-
ğu'na alay sancağı veril-
mesi törenine, Cumhur-
başkanı Ahmet Necdet
Sezerveeşi, TBMM Baş-
Sezer, törende yaptığı konuşmada,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, böjpı-
mez bütünlüğün en önemli güvence-
si olduğunuvurgulayarak,Deniz Kuv-
vetleri'nin bugün kendi gemisini, de-
nizalhsını yapabilenbirkonuma ulaş-
mış olmasmdan kıvanç duyduğunu
belirtti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
• Donanma Komutanlığı'nda dûzenlenen
törende konuşan Genelkurmay Başkanı Özkök.
Türkiye'nin çe\Tesinde yaşanan son gelişmelerin,
TSK'nin mevcut yeteneğini çok daha ileri
götürmesi gerektiğini ortaya koyduğunu belirtti.
kanı Bülent Annç, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral Hilmi Özkök, Içişle-
ri Bakanı AbdülkadirAksu. Mıllı Sa-
vunma Bakanı Vecdi Gönül, Kara
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ay-
taç Yahnan, Hava Kuvvetleri Komu-
tanı Orgeneral CumhurAsparuk, De-
niz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Bülent Alpkaya, yüksek rütbeli su-
baylar ve sivil yetkililer katıldı.
Hilmi Özkök ise Türk ulusunun de-
niz gücünü ihmal eünenin bedelinin
ne kadar ağır olduğunu tarih boyun-
ca yaşadığı acı deneyimlerle öğren-
diğini söyledi. Türkiye'nin denizcüik-
te bölgesinde bir numarayı hedefle-
mesi gerektiğini belirten Orgeneral
Özkök, şöyledevam etti: "Bugüniçin-
de bulunduğumuz dönemdeki yeni
potitik oluşumlar, başta Doğu Akde-
niz olmak üzere çevre denizkrimizin
görevini daha artirnuş, gerek Avras-
yaenerji havzasmın dünya pazarlan-
na entegrasyonu,gerekse de Ortado-
ğu ve Kafkasya'daki geüşmeler, Doğu
Akdeniz ve Karadeniz 3e Türidye'yi
ön plana çıkanmşar. Dünyadaki de-
vinim, getişim ve son Iraksavaşmdan
ahnan dersler de şumı gösteriyor Id,
Türk Silahh KmA^fleri'nin mevcut
yeteneğini çok daha Berisi-
ne götürmek zorundayız.
TürkSilahh Kuv^deri, ül-
kenin giivenfiğmi ve bölge-
dekiistikran herzamanko-
nıyaboen, caydıncı güç ol-
ma\a de\am etmektedir."
Deniz Kuvvetleri Komu-
tanı Oramiral Alpkaya da, törende
yaptığı konuşmada. "Bugün Ortado-
ğubölgesi baştaobnaküzere çoTemiz-
demeydanagekn ekonomik,askeri v«
sJyasal oluşumlar üe bu bölgelerdeki
enerji kaynaldaruun dünyaya pazar-
lanmas ihtiyacı. Doğu .Akdenizönce-
HkD'obnaküzere Karadenizvetüm de-
nizflgiaknlannuzda, Deniz Kuvvet-
lerimizin sorumluluk ve görevlerini
daha da artürmışar" diye konuştu.
ADD'den tepki:
Atatürk
düşmanhğı
yapılıyor
tstanbul Haber Servisi -
Avrupa Atatürkçü Düşünce
Dernekleri Genel Başkanı
Dursun Aülgan, Başbakan
Recep Tay>ip Erdoğanın
"Ataüırkçüler ülkeyi ba&rdı"
ve "ülkemizde din
istismarcüanvar" sözlerinin
hem kendisınin hem de
partisinin Atatürk ve
Atatürkçülük düşmanhğımn
kanıtı olduğunu söyledi.
Atılgan yaptığı yazıh
açıklamada, AKP
hükümerinin ABD ve AB ile
olan dış ilişkilerde "siz
emredin biz yapahm"
şeklinde yahiızca
teslimiyetçi değil, aynı
zamanda "işbhiikçi" bir
politika izlediğini
vurgulayarak "Bu nedenle
Başbakan ve partisinin
Atatürk'ün 'Ozgürlük ve
bağımsızlık benim
karakterimdir' sözünden ders
çıkarabfldiğmi sanmak,
safdilKk olur" dedi
Erdoğan'ın açıklamalannda
"din istismarcıhğ]" yaptıgını
itiraf ettiğini savunan
Ahlgan, açıklamasmda şu
görüşlere yer verdi: "Bir
taraftan Atatürkçülük
konusunda. diğer taraftan
eğhim ve öğretimin
özeOeşürihnesi konusunda ne
dediğini bOmeyen bir
başbakanm Atafürkçülüğün
bir ikrieme ka> nağı
olduğunu bflmesi elbette
beklenemez. Atatürkçüler,
Atatürk sayesinde eDerinde
ve kafalarmda tuttuldan itim
meşalesi ile uygarhk ve
flerleme yohında topyekûn
Türk uhisuyla yürüyenlerdir.
Atatürk karşrtlan fee
topyekûn ulusu cehalete
sürüklemekistevenlerdir."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Saddam yönetimi bir zorbalık
yönetimiydi. Irak halkına, siyasi mu-
haliflerine yıllarca kan kusturdu.
Saddam, Irak'ta silahların ve zul-
mün egemenliğinde bir militarist
diktatörlük kurmuştu. Ülkeyi de-
mir pençesiyle bir korku imparator-
luğu olarak yönetti. Onun Irak hal-
kı tarafından devrilmesini çok ister-
dim.
Saddam yönetimi, biryönüyleti-
pik bir Ortadoğu yönetim biçimiy-
di. Suudi Arabistan'dan, Ürdün'e,
Mısır'dan Suriye'ye kadar Arap ül-
kelerinin çoğunda demokrasi de
yok insan hakları da. Saddam, bu
bölgedeki siyasi coğrafyanın, yö-
netim geleneklerinin, şiddete daya-
lı kültürün bir ürünüydü. Saddam,
Ortadoğu topraklannın bitkisiydi.
Dikenli, vahşi ve yırtıcı.
Saddam, aynı zamanda yıllardır
bu bölgeyi keyfince yağmalayıp
yapay çizgilerle sınıriar ve devlet-
ler oluşturmuş Batı sömürgeciliği-
ne tepkiyi ifade eden Arap milliyet-
çiliğinin de temsilcilerinden birisiy-
Uday ve Kusay'm Ölümü
di. Bugün Irak'taki direnişin ardın-
da böyle birtepkinin yattığını da gör-
memiz gerekiyor. Irak'ın işgaliyle
birlikte bölgede ABD'ye nefret her
geçen gün artıyor. Arap dünyasın-
da Irak'taki direnişle bütünleşen
yeni bir ruh halinin oluştuğunu da
inkâr edemeyiz.
Türkiye'nin Irak işgalcilerine as-
keri destek verip vermeyeceğinin
tartışıldığı bu ortamda, Ortado-
ğu'daki duyarlıklar görmezlikten
gelinemez. Türkiye, bugüne kadar
bütün baskılararağmen Bağdat'ta-
ki işgale ortak olmadı. ABD işgali-
ne duyarlılık, yalnızca Ortadoğu'yla
sınırlı değil. Dünyanın dört bir ya-
nında Irak işgaline çok büyük bir
tepki oluştu. Irak'taki direnişin sür-
mesi, Irak halkına sempatiyi de art-
tınyor diyebiliriz.
• • •
Uday ve Kusay, zalim Saddam
yönetiminin en önemli temsilcile-
riydi. Ne kadarının uydurma ne ka-
darının gerçek olduğunu bilmedi-
ğimiz yaşamöyküleri de iki karde-
şin sefahat ve zorbalığını anlatı-
yordu. Saddam'ın iki oğlunun Mu-
sul'da saklandıkları bir evde kıstı-
nlarak öldürülmesi, çok etkileyici ve
dramatikti. Bu iki genç; zorbaydı,
çok insanın canına kıymışlardı. On-
ların da bir gün vahşi bir şekilde öl-
dürülmeleri her zaman mümkün-
dü.
Şiddete dayalı zalim rejimlerde,
zorbaları bir gün başka zorbaların
devirdiğine tarih çok tanıklık etti.
Saddam'ın kendisi de kader arka-
daşlarını öldürerek ve yok ederek
tek kişi diktatörlüğünü kurmuştu.
Kusay ve Uday'ın ölümlerindeki
dramatikyan, onları işgalcilerin öl-
dürmesidir. Sonuç olarak Irak, Ku-
say'ın ve Uday'ın ülkesidir, ABD
ise orada yabancı ve haksız bir
güçtür.
• * •
ABD işgalciliğine karşı olmak için
milliyetçi olmak gerekmez. Dün-
yanın her yerinde işgale ve zorba-
lığa karşı olmak, evrensel insan
tavnnın doğal bir sonucudur. Bir
ülkeye dışarıdan müdahale olma-
yacak diye bir şey de yoktur. Eğer
bir ülkede zulüm ve haksızlık var-
sa, adalet ve özgürlükten yana olan
insanlık, buna tepki gösterebilir,
zulme karşı direnenlere destek ve-
rebilir. "Bizim zulmümüz iyidir, ya-
bancınınki olunca kötüdür" diye
düşünen dar milliyetçilik de çok
zararlıdır.
Kusay ve Uday'ın ölümü üzerine
konuşan ABD Başkanı Bush, "On-
larzalimdi, Irakhalkına kan kustur-
muşlardı" diyerek yaptıklannı sa-
vunmaya çalıştı. ABD'nin Irak'ı iş-
gali haksız ve zalimcedir. Bunun
eşitlik ve adalet amaçlı olduğunu
söyteyenleryalan söyfüyorlar. Irak'ın
zengin petrol rezervlerine göz di-
ken ABD, Saddam'ı bahane etmiş-
tir. Bu haksız işgal, haklı olarak Irak
halkının direnişine neden oluyor.
Irak halkı ölümü göze alarak dire-
niyorsa, oradaki haksızlığa isyanı-
nı dile getiriyor demektir.
Kusay ve Uday öldürüldüklerin-
deABD işgalinin iktidardan düşür-
düğü kimselerdi. Gönül isterdi ki,
onları Irak halkı yargılasaydı, yap-
tıkları zulmün hesabını sorsaydı.
Irak halkı bunu yapamadı. (Biz Tür-
kiye'de zalimlerden ne kadar hesap
sorabildik ki!)lrak, sonunda ABD
işgaline uğradı. Kusay ve Uday da
işgal edilen bir ülkenin çocukları
oldular.
Kusay ve Uday, sempati duyu-
lacak kişilerdeğildi. Geçmişleri zu-
lüm ve kanla doluydu. Fakat yine
de ülkelerini işgal etmiş bir güç ta-
rafından öldürülmeleri, insanın bir
yanında birşeylerin kırılmasına ne-
den oluyor.
ölümleri bana çok dramatik gel-
di... Açıkçası sevinmedim.