Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 TEMMUZ 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
- Orman paketi
değişiyormuş...
"Şarkı ise aynı:
Baltalarelimizde!"
Imparator
ıTülayÇellek:"Satt
kendi çıkartan için
oluşturulacak
kadrolaşma uğruna
imparatorluklannı
ilan edenler bilmezler
mi, her şey zıtlığını
beraberinde getirir.
Çünkü bir kötülük, bir
iyilik kapısını aralar
mutlaka. Anahtariarını
krallık surianna asanlar,
demokrasi kapılannın
açılmasını sağlariar
aslında, zorbalığı
kabul etmeyen
insanlan bir araya
getirerek."
Ortaklıklar
t
Akif Kökçe:
'Türkiye üslerini
ve hava
sahasını ABD'ye
açar, bunun adı
stratejik ortaklıktır.
ABD askerleri, Türk
askerierini kaçınp
gözattına alır, bunun
adı trajik ortaklıktır.
ABO, PKK/KADEK ile
Kuzey Irak'ta
toplantılar yapar,
bunun adı dramatik
ortaklıktır. ABD'de
yıllarca sumen altı
edilmiş olan Ermeni
soykınmı şimdi tam
zamanı denerek e l ^
alınıp tanınır, bunun
adı patolojik
ortaklıktır."
B
azı isımler: Benito Que, Don C. Wiley, Vla-
dimir Pasechnick, Robert M. Schvvartz,
Set Van Nguyen, Victor Korshunov, lan
1 Langford, Tanya Holzmayer, Steven Mos-
tow, David Wynn-Williams... Ve bir isim daha; ge-
çenlerde evinin yakınlarında ölü bulunan Ingiltere Sa-
vunma Bakanlığı biyolojik silahlar uzmanı David Kel-
ly... Analitik bütten Jeo-Kritik, bütün bu isimlerin or-
tak noktasına dikkati çekiyor: "Bu kişilerin hepsi bi-
yologdu; mikrobiyolojide virüsler ve genler üzerine
çalışıyordu; hepsi ölü bulundu."
ölümler, New York'taki 11 Eylülterörünün ardından
şarbon olaylannın ortaya çıkmasıyla başlıyor ve Da-
vid Kelly dışındakiler 12 Kasım 2001 ile 27 Mart 2002
arasındaki beş aylık süreç içinde ölü bulunuyor.
Jeo-Kritik, beş aylık ölüm fırtınasından 16 ay son-
ra bu kez Kelly'nin ölü bulunmasını şöyle değerlen-
diriyor:
"Kelly'nin ölümü; herkese Irak'ı ve Ingiltere'nin I-
Derin ABD
rak'a saldırmak için elindeki kanrtları şişirdiği ve çar-
pıttığı yorumlannı hatırlatırken; bize ABD'deki şarbon
vakalarını hatırlattı. Çünkü Kelly nihayetinde Irak'ta bi-
yolojik silah olduğunu bilen ve UNSCOM'la çalıştığı
sırada bu silahlardan birkaçını bulan kişi idi. Kelly hiç
bir zaman, Irak'ta silah yok demedi ve dolayısı ile In-
giliz hükümetinin savaş gerekçesini temelde çürüten
hiçbir iddianın kaynağı olamazdı.
Kelly'nin ölümü açısından kilit noktanın ingiltere'de
değil; ABD'de olduğunu düşünüyoruz. ABD'de beş
ay içinde 10 mikrobıyologun ölümüne sebep gelişme-
lere baktığımızda; birsenatörün ofisine yollanan mek-
tupla başlayan şarbon korkusunun Usame bin La-
den kaynaklı olmadığı çok kısa bir zamanda ortaya
çıkmıştı. Ardından esas çarpıcı bilgi geldi; elde edi-
len şarbon sporlarını geliştirme teknolojisi sadece
ABD ordusunda vardı. Bu bilgileri açıklayan kurum ise
FBI ve yanm ağız da olsa CIA idi. ABD, kendi ordu-
sunun laboratuvartanndan kaynaklanan şarbon spor-
lannın tehdidi altına girmişti. Sonralan olay kapandı
ve bir daha da hatırlayan olmadı.
2001-2002 yıllannda; beş ay içinde hepsi de mik-
robiyolojide virüsler ve DNA sıralaması ki biyolojik sa-
vaşın iki temel direği üzerinde çalışan mikrobiyolog-
ların şüpheli ölümlere kurban gitmesi bir yana; bu
olaylardan yaklaşık 1 yıl sonra bu sefer benzer bir In-
giliz uzmanın; 'çarpıtılan Irak delilleri' vakasından son-
ra ölü bulunması hayli dikkat çekici.
Olaylar; küresel imparatorluğa soyunan ABD ile
yardımcısı Ingiltere'nin derin devlet mekanizmaları
içerisinde hayli ciddi çatlamalann meydana geldiğini
ve küresel güçlerin oyununa ikna edilmiş odakların,
bu oyuna ikna olmayan odaklarla çatışmasının gittik-
çe su yüzüne çıkmaya başladığını gösteriyor.
SESSÎZSEDASIZ(l)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincırtkuo yahoo.com
Ölçüyu kaçınrsan, boyunun ölçiisunü alırsın hayatta!
Kapkaççı çocuk neden serbestbırakıldı?
Geçen gün Star gazetesinde fotoro-
man gibi bir haberyayımlandı... "Kap-
kaçamadı" başhklı haber fotoğraflar-
dan oluşuyordu.
Fotoğraf karelerine göre; Istanbul'da
16 yaşında bir kapkaççı Divan Ote-
li'nin önünde bir turisti çarpmak iste-
yince sivil polis üstüne atlıyor... Kap-
kaççı direniyor, polis silahını çekip kap-
kaççıyı etkisiz hale getiriyor. Sivil po-
lis, bilegine yapıştığı kapkaççıyla ekip
otosunun gelmesini bekliyor... Kap-
kaççı, polisin elinden kurtulup, Ceylan
Oteli'nin otoparkına kaçıyor... Sivil po-
lis, öteki poiislerle birlikte kapkaççıyı
yakalıyor.... Kapkaççı, karakola götü-
rülüyor, ancak yaşı küçük olduğu için
serbest bırakılıyor, sivil polisin çabası
boşa gidiyor.
Sonraki günlerde bir düzeltme yapıl-
madığına göre haber doğru... Ama or-
tada yanlış olan bir durum var... O da
16 yaşında bir kapkaç sanığının, yaşı
küçük olduğu gerekçesiyle serbest bı-
rakılması... Sanırsınız ki çocuk, yeni
emeklemeye başlamış... Oysa silahlı
polisin elinden kaçacak denli çevik ve
işinin ehli!
Ama 16 yaş, nasıl bir çocukluksa,
çocuk mahkemelerinin ilgi alanına bi-
le girmiyor... Polise de bunlan karako-
la kadar götürüp serbest bırakmak dü-
şüyor...
Yaşı küçük çocuklann üstünden çı-
kabilecek çalıntı para ve mallara göz
atma gereği dahi duyulmadığına göre
çocuklara da Istanbul sokaklannda
fınk atmak kaJıyor!
Rumsfeld ve Generafler
TÜRKKAYAATAÖV
Rumsfeld in mektubu ile i-
ki Amerikalı generalin Türki-
ye'ye gelişleri ana-akıntı med-
yasında sıkça ülkemize veri-
len önemi gösteren lütuf gibi
sergilendi. Oysa, her iki olay
da ABD'nin konum, yorum,
beklenti ve isteklerinin bize
ters düştüğünü belgeliyor.
Yabancı Savunma Baka-
nı'nın, TC Başbakanı'nı, Be-
yaz Saray'ın emriyle, muhatap
alarak yazdığı resmi yazı, Sü-
leymaniye olayı için özür dile-
medikten başka, kurşunlu sal-
dırıdan başa çuval geçirmeye
değin kendilerini haklı gördük-
lerini, tutuklamanın VVashing-
ton'un emriyle yapıldığını,
ABD'nin AKP yönetiminden
memnun olduğunu ama ulusal
gücümüzün ayrılmaz parçası,
giderek belkemiği olan T-
SK'nin tavnnı beğenmedikle-
rini belirtiyor. Ulusal gücün bu
ana kanadını yapısal ve başka
yollardan etkisiz duruma getir-
mek bazı yabancılann günde-
mindedir.
Mustafa Kemal, ülke işgal
altındayken ve kendi de üni-
formasını geçici olarak çıkar-
dığı koşullarda bile, 15'inci Ko-
lordu Komutanlığı'na 22 Ocak
1920'de ve Izzet Paşa'ya 12
Ağustos'ta yazdığı mektuplar-
da, tutuklamalara karşılık, In-
giliz subaylarının gözaltına
alınmalannı istemişti. DP ikti-
danyla başlayan ve gitgide va-
himleşen teslimiyetin doğal
sonucu bugünkü durumdur.
BBC'nin geçen cuma belirt-
tiği gibi, iki ABD'li general de
Türkiye'ye, önem verdikleri ya
da gönül almak için değil, "Ku-
zey Irak'tan çıkın!" demek, a-
ma Türk askerini, rahatsız ol-
duklan güneyde işgalin sanki
bir parçasıymış gibi görevlen-
dırebilmek için geldiler. ABD
kuzeyde silahlandırdığı ve
eğıttiği PKK ile temelde rahat-
tır. Onun tam egemenliğini
oradaki Türk askeriyle Türk-
men varlığı sınırlıyor. Büyükel-
çi Pearson'un giderayak Ku-
zey Irak'ın Doğu Anadolu ile
ekonomik yönden bütünleş-
mesi gerektiğine ilişkin sözle-
ri, ileriye yönelik Amerikan ta-
sanlannın çerçevesıni bir kez
daha çiziyor. Hızlı gelişen bu
olaylar, buzdağının yalnız su
yüzündeki bölümüdür.
öte yandan, ülkemiz insan-
lan, CIA çevresinden Graham
Fuller'ın da açıkça söylediği
gibi, oynanan oyunun farkına
varmaktadır. Türkiye'deki ulu-
sal gücü, son tahlilde, hiçbir
yabancı ordu dize getiremez.
ABD bugün için "tek süper
güç" konumunda olsa da,
başka güçlerişimdılik bir yana
koyalım, onun karşısında
"öteki süper güç", yani küre-
miz halklannın oluşturduğu
dünya kamuoyunun yenilmez-
liğı var. Birbirinden habersiz
hareket eden dünya halkları
hiçbir zaman bugünkü kadar
birlikte olmamışlardı. Bizi de
önce zor günler, sonunda da
aydınlık bekliyor. Mustafa Ke-
mal düşüncesi ilham kaynağı-
mızdır. Üstelik, bugün 1920'-
lerden daha güçlüyüz.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakı turk.net
KEDİ LEVÖ APTÜÜKA aptulka hottnail.com
İAİPı S>£ Çtll/ALA
•TAHT/A//2..
HAYAT EPtK TlYATROSU MUSTAFA MLGIN
BOLU 1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2003 78
Davacı Hazine vekili dava dilekçesınde Bolu ilı, merkez Büyükcami
Mahallesi, Çilingirler mevkii, 5 pafta, 52 ada. 2 parsel sayılı taşınmaz
için Bolu Sulh Hukuk Mahkemesı'nın 1992'957 esas sayılı dosyasında
ızale-i şuyu davası açıldığmı. dava konusu taşınmazda hıssedar olan ve
kım olduğu bilınmeyen Nazife, Rıza kızı Emıne. Rıza kızı Fatma ve
Saıp adlı şahıslara Bolu Sulh Hukuk Mahkemesı'nin 1993'61 esas,
1993130 karar sayılı hükmü ile Bolu Defterdan kayyım tayin edildi-
ğıni, mai varlığının ve parası kayyım tarafından idare edıldî|ıni iddıa
ederek bütün aramalara rağmen bulunamayan. sağ olup olmadığı bilın-
meyen Nazife, Rıza kızı Emine. Rıza kızı Fatma ve Saip adlı şahıslann
gaipliğine karar verilmesi ve miraslannın Hazıne'ye ıntıkalinin gerek-
tiğtni talep edilmiş olmakla. adı geçenler hakkında malumatı olanlaruı
veya bulunduğu yeri bilenlerin mahkememize bilgi vermeleri veya
anılan şahıslann duruşmanın atılı bulunduğu 16.10. 2003 günü saat
9.00'da mahkememizde hazır bulunmalan gerektiği, bu ilan tarihinden
itibaren 6 ay içinde gaıpler veya kendisını tanıyanlann mahkememize
bilgi ıçın başvurmamalan halinde adı geçenlerin gaipliklerine karar
verileceğı hususu ılanen tebliğ olunur. Basın: 35737
OTOBÜSTEKtLER KEMAL IRGE\Ç
k-urgencayahoo.com
BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1996/597 E.
2001-304 K.
Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ızafeten Bölge Müdürlüğü ta-
rafından da\alı Selamı Akyel ve Tapu Sıcil Müdürlüğü aleyhine açılan
tescil davası sonunda, Davacının sübut bulan davasının davalılardan
Selamı Akyel aleyhine açılan davanın kabulüne. davaya konu Bolu ili.
merkez ılçesi. Paşaköy Köyü, Tepecik mevkıı. 19 pafta, 3983 ve 3984
parsel sayılı taşınmazlann tapu kayıtlannın nev-i hanesine Sultan Yıl-
dınm Beyazıt Vakfı şerhinin tesciline. 2. 992.000 -TL nispı ılam harcı-
nın davalılar Selamı Akyel'den alınıp hazineye irat kaydına, davacı
kendıni vekille temsil ettiğınden 6.000. 000 -TL avukatlık ücretı ile
davacı tarafından sarf olunan toplam 13.245.000.-TL yargılama giden-
nın davalılardan Selami Akj'el'den alınıp davacıya verilmesine karar
venlmiştır Yapılan yargılama sırasında Çepni Köyü adresine Selamı
Akyel'e tebligatlann yapılamadığı ve yenı adresi de tespit edilemedı-
ğinden adı geçen davalıya karann ilanen tebliğine, ilan tarihinden 7
gün sonra temyız süresinin başlayacağı ve temyiz süresinın 15 gün ol-
duğu, süresinde temyız edılmedıği takdırde karann kesınleştırileceğı
ilanen tebliğ olunur. Basın: 35740
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Temmuuz ırunc.mumtaz-arikan. com
STEPHENSON'IN İLKDENEYİ.
1814-'TE BiJSÛN, ING/LIZ MÜHEMDİSİ ĞEOHG£
STEPHENSON, YAPTI&I SUHARLI LOKOMOTİFİ
PENEDİ. "MY L0RD"AOU 811 LOKOMOTİP,KBN.
Oi rÜKÛNÜN İLKİ£>EĞİU»'.1B13'r£,İNGİL/Z
WILLIAM HBPLEY'tN YAPMIŞ OLDUĞU'PUMN6
BILLY'DAUA ESKİD/R. ANCAK, O DEVİRD£,BU-
UAR 6ÛCÜMÛ DEVRİM YARATACAK $BKİLP£
İNATtA KULL4HAN STEPUEN50N
1B2S'TZ /LX KE2 İKİ KENTAKASINM
(STOCKTDN-MRLINSTON) T7SEN t'ŞLE-
TEM STEPMENSON, DAHA SONRA
TEKNl'SİUİ SEÜŞTİRİP "ROCKET
ÜNLÛ LOKOMOTİFİHİ YAPACAK(16Z9)V£
BUNUMA SAATTE 16km.HIZ SA6UYACAICTI.
YANDA STEPHENSOH VE'MY LO&P
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Maviler Solmasın
Son günlerde mezarlık yollannda, cami avlulannda
buluşuyor "eski dostlar". Güneri Civaoğlu'nunyoru-
munu anımsıyor, tartışıyortar gülümseyerek. Dünya-
mızda "fasf-acete" deyimi giderek yaygınlaşıyor. Fast-
foodlar yemek şölenlerinin seçkin köşesine yerieşmiş
bulunuyor. Civaoğlu da "fast" deyimini eski dostluk-
laraters buluyor. Yitik bir sevgilinin ardından ağlayan-
lar eski dostlar değil mi? Fast şölenler yok henüz! Bel-
li olaylann huznü birikimle yaşanıyor. Ancak son gün-
lerde yitirdiğimiz dostlann eskimişliği de başka bir an-
lam taşıyor. Metin Toker1
i anma törenleri başka bir bo-
yut katıyor "eski" deyimine. Toker de yaşadı bu olay-
lan. Gülsün Toker'e de kocaman bir aferin verdi ben-
ce. Özden Toker'in yerini, görevini çok zarif biçimde
üstlendi. Bir cenaze töreni insanı onurlandıran, umu-
dunu soldurmayan bir tören olarak yer alıyor Pembe
Köşk'ün tarihinde. Pembe Köşk'ün tarihi yeniden ya-
zılıyor bu olaylaria. Dahası pembe bir protokol uygu-
lanıyor. Soldurmayan, umutlandıran bir açıda yaşanı-
yor olaylar. Törenden sonra düzenlenen toplantlan da
saygıyla izledi tüm dostlar.
Her şey yitik bir sevgiliye yaraşır düzeyde. Pembe
Köşklüler bu tür olaylan güzel yaşıyor. Bir okul oluştu-
ruyor nerdeyse. Kimı zaman ölüm, kimi zaman doğum,
mutlu bir yıldönümü ya da hüzünlü bir anma töreni a-
ma hepsinin başka rengi, güzel düzeyi var. Başkent-
te yaşanan güzel olaylardan biri bu. Mutluluğu da,
mutsuzJuğu da güzel paylaşıyor belli gruplar, başken-
tin çekirdeğini oluşturarak yeni ufuklara taşıyor. Kaç
kuşak bir arada, doğanlar var, ölenler var ama her şe-
yin gereğini biliyor, eksisi de arbsı da yaşanıyor.
• • •
Son günlerde çok konuşulan bir kişi Şen Sahir Sı-
lan. "Pişman Değilım" kitabının yazan. TV ekranından
tüm ülkeye duyurdu öyküsünü. TV*nin haberleşme gü-
cünü belirten bir olay bu. Şen Sılan ekranda konuşur-
ken telefonlar çalıyor, ülkenin her yanından, dünyanın
her köşesinden Şen âlan'ı kutluyor dostlar. Kaç yıl gör-
memişler, haberleşmemişler ama ekranda buluşuver-
diler! Şen Sılan'ı soluğum kesilerek izledim ben de. Yıl-
lann ötesine gidiyor dostfuğumuz. Kopukluklar oldu a-
maçabukyakaladık. Belki anımsarsınız, kitabını daya-
yımlanmadan okudum. Elbet çok duygulandım, daha-
sı çok onuriandım. Şen Sılan Mustafa Kemal'in kız-
lanndan. Devrimlerle donanmış kişiliğı guç olaylan gü-
zel taşıyor. Güç sınavlan başanyla veriyor, sonra da
"Pişman Değilim" diyor. Atatürk kızlannın gizemi var
davranışlannda. Kan kusuyor, kızılcık şurubu içiyor
nerdeyse! Yakın bir dost olarak, "pişman değilim" sö-
zünün gerçeğine tanık olarak konuşuyor. Kitap yayım-
landıktan sonra yaşanan tepkiyi yakından izledim. A-
ma "pişman değilim" sözünün başka bir gizemi var.
Kaç gündür bu sözün gizemini konuşuyor başkentli-
ler. Şen Sılan da gözleri yaşararak paylaşıyor sevinç
duygusunu. "Pişman değilim" sözünün anlamını, de-
ğerini, güzelliğini yazarken düşünüyorum. Atatürk'ün
genç kızlara, kadın kuşağına bakışını görebilenler piş-
manlık duymuyor hiçbir zaman. Şen Sılan'ı izleyenle-
rin davranışı da güzel bir birikimi yansrtıyor.
Bence toplumdaki beklentileri üretmek de bir görev
oluyoryetişen kuşaklara. Yazarken mutluluğu da mut-
suzluğu da, onuryaralannı onaran davranışlan da da-
ha iyi hissediyor insan. Şen Sılan yaşamını güzel sür-
dürüyor. "Pişman Değilim" kitabı kaç baskıya varacak
bilmiyorum. Ama topladığı ılgi onu yeni bir göreve ça-
ğınyor bence. Atatürk'ün gücünü yeni ufuklara taşı-
mak, Atatürk kuşaklannın kaçınılmaz görevi bugün.
Şen Sılan yeni kitaplarta selamlamalı okuriannı. Genç
kızlan, genç kadınlan beili tartışmalara çağırmaJı. Bu-
gün geldiğimiz yerde yeni savaşlar, çabalar gerekiyor.
O çabalar, Atatürk'ün izinde, o izi, Atatürk izlemini sil-
mek çabalanna karşı, güzel ürünlere dönüşmeli.
Pembe Köşk'ten nerelere geldik bakın! Bir ses, bir
nefes ne güzel ürünler oluşturuyor. Görev bilincini ne
güzel tırmandınyor. Bir dize, birsöz ne güzel çağnşım-
lar yapıyor kimi zaman. Meslek dalında uzun yıllar içer-
de, dışarda uzun yolculuklarla güzel onurlandım. Çev-
remde okurlarla, tanıdığım ya da tanımadığım insan-
lardan çok güzel sözler, uyanlar, eleştinler aldım. Kimi
zaman bir çift söz çiçek gibi konar yakama, rengi de-
rinleşir giderek.
Yazımı, desteğini, güvenini yitirmeyen okurianmı te-
şekkürie selamlayarak bitiriyorum. Geçen akşam göz-
lerimi yaşartan bir olayı paylaşan bir okurumun uyan-
sıyla tüm okurianmı selamlıyorum.
Son yazılanmda bin<aç sözcüğü bir çiçek gibi uzat-
tı bana. "Maviyi soldurmayalım." Peki pembeyi? Bü-
tün renkler aynı hızla renklenmeli ama özgüriüğünü yi-
tirmeden.
Maviyi soldurmayalım!
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Gökova
Körfezi kıyı-
sında, adını
birtürküyede
vermiş olan
turistik bir
koy. 2/Birel-
çiliğe bağlı
uzman... Eski
dilde göz. 3/
Kabadayı
Rum delikan-
lısı. 4/ Öğü-
tülmüş tahıl... Zarif,
kibar, güzel giyin-
miş. 5/ Arap abe-
cesinde bir harf...
Radyum elementi- 4
ninsimgesi...Birso- 5
ru eki. 6/ Bir işteki 6
engelleri yenme ka-
ran... Birnota. 7/Ja-
ponlara özgü çiçek
düzenleme sanatı. 8/ Bir tür küçük zurna. 9/ Kah-
verengi ya da soluk san renkte değerli bir taş...
"Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına / Yağsın — üs-
tümüze buram buram" (A.M. Dıranas).
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Daha çok Karadeniz yöresinde giyilen bir tür er-
kek ayakkabısı... "San —": Reşat Enis'ın romaru.
2/ Öleceği kesüılikle bilinen bir hastanın, acısını
dindirmek için doktor tarafından öldürülmesi. 3/
Maden külçelerinin eritilip anndınlması... Eski-
den matematikteki küpe verilen ad. 4/ Telli çalgı-
larda telleri yüksekçe tutan tahta köprücük... Otlak.
5/Bir sporda erişilmiş derecelerin en üstünü.. Te-
mel, esas. 6/Başkalannın sırtından geçüıen kimse.
7/Birayadı... Hazır, mevcut. 8/"GünJer"anlamın-
da eski sözcük... Hititlerin akıl ve bilgelik tannsı.
9/Taşıma, aktarma... Rütbesiz askefr