03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2003 ÇARŞAMBA DIZI Necip Fazıl, şeriatçı bir Kürt devleti kurmak için ayaklanan Şeyh Sait'i şöyle tanımlıyordu: Oyunagelmişcahildin adamı Yakın tarihimizle ılgili olaylan araştıran ve bu konuda resmi ta- rihletesdüşen Nedp Fazıl'ın ko- nuyla ılgili gösterdıği belgeler, bilırkişi olarak seçilen tarihçi- ler tarafından gayn ciddi bulu- nuyor. Gerçekten de Necıp Fa- zıl bırçok olayı (Şeyh Sait,Vah- dettin ve Menemen Olayı) irde- lerken ya duyumlan ya da rejım muhalifı şahsiyetlerin kınle yaz- dığı anılan "kuvvetü vesika" diye sunuyor. Elindeki yazıh vesikalan da ter- sinden 'okuduğunu' yine "Vahdet- tin" davasında bilirkişi olan Doç.Dr. Seçfl Akgûn 1980'de mahkemeye sunduğu raporda açıkça belirtiyor: "Kitabın ana teması Kurtuhış Sa- vaşı'na başlamayı illdn kimin dü- şündüğü çerçevesinde işlennıiştir. Ajnca Yazar 179. sayfada Vahdet- tin'in Atatürk'e altın kesesinden 30 Bra verdiğini öne sürmektedir. Kal- dı ki, Vahdettin'in Türkiye'den ka- carken yanında oMuğu söylenen 150 bin Kra para>ı "bahşış parası" ola- rak nitelendirmektedir. Dolayısryle Vahdettin'in Mustafa KemaTe ver- diği mmet olunan 30 lira büyük bir meUağ sayümamabdır. Cayri clddi kanıtlar Yazarm yapıtlannın çoğunluğu şiir ldtaplan, roman türünde edebi eserierdir.. Bir şair muhayyiksiyle rivayete dayalı söylentikri geliştire- rek ortaya koyduğu bu khabm ver- diğjmiz örnekkrk görüldüğü gibi biBmseDiktençokuzakokluğu fark edilmektedir. ~Kitapta kamtianmaya çalışılan, Atatürk'ün Anadolu'ya geçişinde Vahdettin tarafından görevlendirü- diği bilinen bir gerçektir... Bizzat Atatürk'ün ifadesiortada iken baş- ka kanıtlar ortaya sürmek, yazarm Atatürk'e olan hoşnutsuzluğunu pe- kiştirmekten başka bir işe yarama- maktadır. Bu tarihsel gerçekler.da- ha sonra Mustafa Kemal ve arkadaş- larmın Vahdettin tarafından idama mahkûm edilmesi, Kuway-ı Milli- ye'yekarşıörgütknen HilafetOrdu- sugerçeğini, Vahdettin'in Kurtuhış Savaşı'm engelleme çabalannı ve Vahdettin'in düşman kuvvetlerine iltka etmesi gerçeğini değiştirme- mektedir. Bu konularda Vahdettin'i suçsuz göstermekiçin yazann orta- ya koyduğu hususlar ise doyurucu olmamaktadır. „ Yazar, Vahdettin'in UhısalKur- tuluş Savaşı'nın önderi olduğunu V Necip Fazıl: Zıt kutuplann c inürşidf MİYASEİLKNUR 3 Kahdettin davası nda bilirkişi olan Doç. Dr. Seçil Akgün 'ün deyimiyle, "Bir şair muhayyilesiyle rivayete dayalı söylentileri geliştirerek tarihsel gerçekmiş gibi ortaya koyan " Necip Fazıl, Şeyh Sait isyanı hakkında şunlan yazar: Şeyh Said 'in Ingilizlerin adamı ve müstakil Kürtlük ideali peşinde olduğıı şeni bir yalandır... O, dini zedelenmeye doğrıı giden bir Türkgibi hareket etti ve neticelerini hiç düşünmeden kendi öz hükümetim, Ankarayı toslamava davrandı. öylesine derinine işlemeye çahşnuş- arkibunukanıüamakiçin 11 "kati vesika" ortaya koyarak bunlann açıklamasuu yapmaya çahşmakta- dır. Bu \ esikalann kat'ih'ği ve belge- selligj konusunda kitaptan şu ör- nekleyetinmekistiyorıım: 'Vesıka- lann en ehemmiyetlisi Şeyhühslam Mustafa Sabri Efendi nin Mısır'da basılan esendir. Ben bu eseri gö- zürnle görmedım ve ıçınden hıçbır parçaya aslı ve tercümesiyle şahit olmadım." Takdirbuyuruhır Iti, büyükbir kıs- rm bu gibi cümleieri kapsayan 3-4 basılnuş eser ve eser sahiplerinin gö- rüşlerinden oluşan, üstelik bu kay- naldar hakkında da yeteri kadar bi- limsel aydınlatma yapmayan bir ki- tap, bUünsel bir eser olarak nitelen- dirilemez. Tarihselaçıdan gayri cid- dkür." "Üstat" Necıp Fazıl, Cumhuri- yet'ın ilk yıllanndaki gericı ayak- İanmalann faillerinı tanımlarken aynı şablonu kullanıyor: "Din ba- ğnnhsıohnaktan öteye suçjanbulun- mayan zavalh, masum \e yapüğıişin sonunu hesaplamayacak derecede cahil güruh..." Necip Fazıl'ın penceresinden Şeyh Sait Cumhunyet dönemınde ılk bü- yük ayaklanma Şeyh Sait İsyanı ol- du. Laik cumhunyetı yıkarak yeri- ne şeriat esasına dayalı bir Kürt dev- leti oluşturmak ıçin ayaklanma baş- latmakla suçlanan Şeyh Sait de, Ne- cip Fazıl'a göre dinıne bağlı ve ak- lında ayaklanma fikri olmamasına karşın cehaleti nedenıyle hükümet kuvvetlen tarafından ayaklanmaya zorlanmış ve oyuna gelmiş cahil bir dın adamı. Şair, Şeyh Sait olayını şöyle yorumluyor: "Şeyh hadisesinin iç yüzü, en titiz incelemelerinıize göre şöyledir: O taraflarda Şeyh Said isimB, ba- ûni irşad ve tasamıf ehüyeti son de- rece şüpheli. Nakşi şeyhi olduğu id- diasında, daha ziyade muhitini sevk ve idare siyaseti ve sanh üstü güdiim dehası bakımmdan hünerti, zengin vebüyüknüfuzlu bir ağa vardır. En büyük meziyeti olarak bu adam şe- riatbağhhğmda müstesna bir şkldet ve hiddet sahibidir. Fakat bu şiddet ve hiddetin kullanılacağı yeri ve de- receyi tayin edebilme irfanından mahrum... tşte bu adam, Allah ve Resulüne bağh her ferdin hak vermesini ge- rektirici bir ruh hakti içinde. son- rasuu görmeksizin. daha 1925'in ilk HMETEMÎN YALMAN'IN VURULMASI Asıl tahrik sahibi YalmanJ dm ADÎR NADÎ ÎLE POLEMÎK N ecip Fazıl, sadece CHP' ye muhalefet yapmıyor, Vatan ve Cumhuriyet gazeteleri ile de polemiklere ginyordu. Özellikle Vatan gazetesinin Başyazan Ahmet Emin Yahnan'la giriştiğı polemiklerde hakaret ve tehdit içeren eleştirilerde bulunuyordu. 22 Kasım 1952' de Malatya'da Yalman vurulunca, Necip Fazıl, azmettinci suçlamasından yargılamp yine hapse girer. Şair, bu olayla ılgili şu değerlendirmeyi yapacaktır: "Asıl tahrik ve tesir sahibi, eğer kendisini yaralayanlar birkaç münfail ve gafil müslüman ise, bizzat Ahmet Emin Yalman \ür. Yani ben, sırf müslüman ve gerçek Türk okhığum için kendisinden nefret duy uyorum da, niçin binlerce ve milyonlarca müsiüman ve gerçek Türk, aynı nefreti kendi başlanna, için için sırf onun fikir ve hareketleri yüzünden beslemiş olmasın?" Necip Fazıl, aynca böyle bir hadisenin bütün ümidini bağladığı Adnan Menderes'i müşkül durumda bırakacağını ve Menderesin kendısine uzatacağı elinı çekmesıne neden olabileceğinı belirterek iddialann temelsizliğıni ıspata çalışır. O olayda hiçbır tesiri bulunmadığmı söyleyedursun, Ahmet Emin'ı vuran Hüseyin Üzmez kendisiyle yapılan bir söyleşismde "Mürşid r 'inin söylediklerini tekzip edıyor: Ahmet Emin Yalman. "Ahmet Emin Yahnan'ı ben vurdum. O zaman Başvekü Adnan Menderes Malatya' daydL Biz 6 kurşunu onun ayakları dibine serdik. Fakat bunda üstadın yazılannın bü>ük etkisi olmuştu. Diyordu ki: 'Bir davanın büyüklüğü o davanın toprak üstüne döktüğü kan lekelerinın büyüklüğü ile ölçülür Bu cümleyi okuduktan sonra iki gün uyuyamadım.'" Suikast öncesinde şairin Büyük Doğu 'da Yalman'la ilgili yazdıklan dikkate değer. "Ahmet Emin Yalman'm höt demeden yüregine indirdigimiz gün...Gerçek inküap başlamış olacakür." Süper mürşidlik haddim değil! rslami çevTeler tarafından mürşıd kabul edilen ve kendisini bir davanın lıden gıbı gören Necip Fazıl'a Cumhunyet Gazetesı Başyazan Nadir ÎVadi de bir isim takar: "Süper Mürşid" Cumhuriyet gazetesinde Necip Fazıl'la ilgili yeralan kimı haberlerde "Süper Mürşid" takma adı kullanılarak alay edilir. Buna fena halde bozulan Necıp Fazıl, cevap vermekte gecikmez: "Kalemimden yediği darbekr ta kuyruk sokumuna kadar işlemiş bir gazete, hiç olmazsa biraz eter koklayıp acısım belli etmeyen bir eda takmacağı yerde, benim bahsim oklu mu, bir travma tesiri ile çığhk bastığmm ve saçlannı yolduğunun farkmda olmadan, söziinı ona bu lakap oyununa girişir ve bana şöyle der: -Süper Mürşıd! AyoL, siz benim kendi kendime mürşit dediğimi ne \akit duy dunuz ki. bir de buna Süper ilave ediyorsunuz? Estağfinıllah efendim. Mürşid olmak kim. ben kim!.. Mürşid, İslamiyette, fertieri büyük ıstıfaya ve ilahi marifete götüren, Allah'da fani olmuş ve nefsaniyeti kahnamış muazzam kahraman tipidir. tnsanoğlunun yaraöhş sırnnı tahakkuk etmiş olan bu kamil kimseler yanında ben Mürşid Nadir Nadi değil, Mürid bile olamam. Benim yapOğım. bu ebediyet süvarilerinin büyük kervamna topal ayağıyla kaolmış bir köpekçik rolüdür. Fakat bu köpekçik rolü öyle üstün bir makamdır ki, onu çerçevelemeye küfür yobazlanmn beyııinde müsamaha yoktur. Fakat bilin ki haküd mürşidlerin benim gibi köpekçikleriyle sizin kahramanlaruuz arasında. haküd mürşidle hakiki köpek arasmdaki fark vardır!..' Yarın: Topkapı 'da tahrik suçlaması basamaklannda olup bitenlerden üzgün ve rejime o zamandan küs- kündür. İşte bu adam, çevresinde düğün davetüleri olarak300-500 at- h, Piran köyünde kardeşi Şeyh Ab- dürrahım'in konağına iniyor. Top- luluk içinde kendisinin faıİanda ol- madığu jandarma tarafından ara- nan birkaç adam öldürme mahkû- mu vardn*™ Jandarma vaziyeti öğ- renip de Piran'a bir baskın yapma- ya geünce bunlar hep birden Piran- lı mahkûmun c\ine çekih'p siper ah- yoıiar. Jandarma kolunun başında- ki subay ga>et akıllı bir hareketk Şeyh Said'in karşısına çıkıyor ve mahkûmlann kanuna teslimi için Şe> huı vasıta olmasını rica edi>or. Şev hin karşıhğı gayet ince. zarif ve anlayışhdır: Herşey mahkûmlar yüzünden! -Hoş geldinız, safa geldınız! Is- teğinızde haklısınız! Şu var ki. biz şimdi dünya saadetini kutlama tö- reni içındeyız. Bu vaziyette bıze ka- tılanlan teslim obnaya zorlayama- yız. Şu gördüğünüz silahlı kalaba- lık da buna razı olmaz Bir hadise çıkabılır. Buyurun, sız \e askerle- riniz de bıze mısafır olun. hep be- raber yiyıp ıçelim.. Düğün bitip biz de buradan aynlmaya, kalabalık da- ğıhnaya başlayınca onlan alıp gö- türün! Hatta o zaman mahkûmlan elimle teslim etmenın çarelerini dü- şüneyım 1 Jandarma subayı bu haklı teklifi kabul etmiyor, mahkûmlann sığuı- dığı evi kuşatıyor ve neticesi nıa- lum™" Necip Fazıl, olayın anlattığı şekil- de cereyan ettığını tasdiklemek ıçın yine vesika dıye duyumlara başvu- ruyor: "Bu güne degin hiç kimsenin duy- madığı,bihnediği,merhum Van me- busu tbrahım Ar\ as'tan dinlediğim ve o muhitin birçok yaşh adamına te>id ettirdiğûn bu gerçek, işin bü- tün ruhunu ifşa edici ve başh başı- na muhkem bir tez beUrtici mahi- yet arzeder ve bümeyerek de olsa Şeyh Said'inisyananasılitiküğiniacı- ğavurur. Ankara'yı toslayan ;eyh Şimdi en ince bir nokta: Şeyh Said vak'a üzerine Vilayet merkezine bizzatgidip durumu izah edeceği yerde, yüksekbirdağ tepe- sindeki köyüne çeküiyor ve üzerine hükümet kırvvetîeri yüklenince, bes- kdigi ruh haleti yüzünden, kendisi- ni karşı koyma ve isyana geçme ha- reketine mecbur ve memur sayıjor ve gümbürtü kopuyor. Şeyh Said ayaklamşı bütün vata- na şamil gösterilecek, hadiseye dış düşman tahrikkriyle alakalı mana- lar verilecek, kısmi seferberük ila- nma kadar gidih'p bütün ohavatide omuz üstünde baş ve taş üstünde taş bırakümayacak; ortahksindirilince de neleryapdacağı, ne devrimlereyol açdacağı görülecektL Öyle oldu; Meclis'te 'ben Müslü- manı Müslümana kırdırtmam!' di- yen .'Mı Fethi Bey'i düşürdüler, ismet- siz Ismet Paşayı hükümetin basına geçirdiler ve haydi büsbütün sıkışo- nlan, şimdiki adh'ye sıkı yönetinı. haydilasmi seferberlik, haydi 'Hıya- net-i Vataniye Kanunu'na ek, 'dıni alet ederek zihinleri kanştırma ha- reketine ginşenlerin vatan haıni sa- yılacaklanna" ait madde, haydi şu. haydi bu; ve peşinden meşhur' Tak- rir-ı Sükun Kanunu'^uzurvesüku- nu sağlama ismi aranda gık demeyi yasaklmicı hükümler ve onun arkâ- smdan İstiklal Mahkemeleri ve %ic- dan törpüsünicezulüm fermanlan-. Isteseydl sınıra giderdi Şeyh Said'in tngUizlerin adamı ve müstakil Kürtlük ideali peşinde ol- duğu şeni bir yalandır. Oyle olsaydı ilk başanlanmn ardından cenup is- rikamerinde sınıra doğru sarkar, Irak Kürtleri ve İngüizlerle irtibat kurarve davasına belli başh bir çev- re içinde girişirdL O, dini zedelen- meye doğru giden bir Türk gibi ha- reket etti ve neticelerini hiç düşün- meden kendi öz hükümetini, Anka- rayı toslamaya davrandı. Bu davra- mşm sakameti yanında samimiyeti açıkür ve Şeyh Said'e Mahkemede vereceği cevaptan da anlaşılacağı gi- bi, Kürtlükgayreti ve Ingilizlerle ir- tibat ziDeti isnat etmek \icdansiz- hktir." Yarın: Menemen olayı AVRUPA'DAN GÜRAY ÖZ Sıkıntının Kaynağı Almanya'da hükümet ekonomik durgunluğu yenmenın birçaresını bulamadı. Muhalefetin deye- şil ışık yaktığı, vergilerde indirim yoluyla ekonomi- ye bir canlılık kazandırma projesi işe yarar mı bil- mem. Euro'nun dolar karşısında değer kazanma- sı, ilk başlarda tıpkı şu sıralarda Türkiye'de dola- nn değer yıtinmesinin, lıranın değer "kazanması- nın" kimilerinı sevindirdiği gibi Almanları sevindir- mişti. Sonra kazın ayağının öyle olmadığı, Eu- ro'nun daha fazla değerlenmesinin zaten bir dur- gunluk içinde olan Alman ekonomisıni daha da sı- kıntıya sokacağı anlaşıldı. • • • Herkesin sıkıntısı kendine mi? Bu sıkıntılann arkasında küreselleşmenin çare- si bilinmez dertleri mi var? Bütün bu sıkıntıyı anlayabılmek, kavrayabilmek için bunalımın arkasında. küreselleşmenin yapısal sorunlanyla, neoconlann, yeni conilerin çok cep- heli savaşını aramak gerekmez mi? Sakın Avrupa'nın sıkıntılannın arkasında da bu çok cepheli savaş ol- masın? Diyorlar ki, Sovyet sıstemınin çözülmesinden sonra ABD azgınlaştı. Iktıdan bırtür postmodern darbeyle 150 oy farkıyla ele geçiren yenı conıler, 11 Eylül'ün verdiği hızla Afganistan'a, heveslenni alamayıp Irak'asaldırdılar. Yine belgelere dayanıp diyorlar ki, yeni conilerin nıyetı, tek kutuplu bir dünyanın hegemonu olmaktır. Bu tek kutuplu dün- ya Avrupa'yı vurmaz mı? Vurur. Zaten fena halde vuruyor. • • • Ama yine tarih okuyanlar, tarıhi doğru okuyup doğru değeriendırenler, "hegemon devlet bu he- gemonyayı yüzyıllara yayamaz, hep aynı et- kinlikte ve derinlikte sürdüremez" dıye yazıyor- lar. Modern, ultra modern sılah ve teknolojiyle, ama bir önceki yüzyılın emperyalıst yöntemleriy- le dünyanın başına çöreklenen ABD, hegemonya- sını ne kadar sürdürebilir? Afganistan'da kendi yetıştırdiğiTaleban'ıyendi- ğini, demokrasiyi yerleştırdiğini ıddia eden ABD'nin kimseyı yenemedığını, demokrası falan getireme- dığini, Taleban'la gızli gızlı masaya oturduğunu gazeteler açık açık yazıyor. Irak'ta ise ışgal kuv- vetleri her gün bir ıkı kayıp vermeye başladılar. Ne Afganistan'da Usame bin Ladin, ne de Irak'ta Saddam yakalanabıldı. Irak bataklığı ABD'yi her geçen gün biraz daha ıçine çekıyor. ABD ile gerılen ilışkıleri düzeltmek ıçin çabala- yanların, Türk askerini ABD Büyükelçisi Pear- son'ın deyimiyle "sorunlu bölgeler"e gönder- mek ıstedıklen, yeni bir tezkerenin Meclıs'e gele- ceğı söylenmeye başladı. Anlaşılan yeni conıler, sorunlannı bizdeki "yeni'ler- le çözecek, Irak'ta uzun süre kalmanın yolunu böy- le bulacaklar. • • • ABD, Avrupa'da, Ortadoğu'da ve Asya'da hiç sevilmeyenler listesınde bırinci sıradadır. Kabada- yı silahlı emperyalıste karşı hemen her yerde bir direnış, bir itıraz, sert bir eleştirı gündemde. Avru- palılann canı sıkılıyor, Iraklılar işgale karşı, hava saldınsı altında gösteremedikleri direnışi göster- meye başladılar. Amerikan halkında yenı conilerin kredisi düşmeye başladı. Ingıliz başbakanının du- rumunu ise hiç sormayın. Yalanı yalanla kanıtla- maya kalkışan Blair'in durumu kötü. Ama solculann, demokratlann durumu da pek iyı sayılmaz doğrusu. Solda şaşkınlığın ürün ver- meye başladığı, "Bundan sonra antiemperya- list hareketin bayraktannın, öncü gücünün ide- olojisi din olacaktır." diyenlerın sayısı artıyor. Yapmayın arkadaşlar. Küresel çağımızın da önü, arkası, iticisi, çekici- si sınıfların duruşudur. Kapitalizmden arınmış im- paratorluklar, tekellerden bağımsız emperyalistler yoktur. Dindar insanlar antiemperyalıst olurlar, ama din antiemperyalizmin ıdeolojısı olamaz. "Geçen dönemde antiemperyalizmin ideolojisi milli- yetçilik olmuştu, şimdi neden din olmasın?" di- yenlere "eyvah ki eyvah!"tan başka dıyecek söz bulamıyorum. Yalnızonlara değil, Irak'ta ışgal kuv- vetlennın kurduğu hükümete katılan Komünist Partısi'ne de "vah ki vah, vah!" tan başka ne denebılir? e-posta: guray.oz " cumhuriyet.com.tr ANMA AGÂH HÜN Seni özlüyoruz. ZEYNEP - AHMET istanbul üniversitesi Lozan Banş Antlaşması 80. Yılı Programı 1. Gün: 23 Temmuz Çarşamba Lozan Antlaşması nın80 Yılı nedenıyle, İstanbul Üniver- sitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal ALEMDAROĞLU. Düzen- leme Komrtesı ve unıversıte measuplan ta r afından İs- tanbul Unıversıtesı Merkez Kampusu ndakı Ataturk ve GençlıkAnıtı'na 23 Temmuz Çarşamba gunü saat 10.30'da ve aynı gün Lozan Konferansı Baş Delegesı ve Dışışlen Bakanı femet Paşa nın (İNÖNU) Maçka'dakı heykelıne saat 12.00 de şukran çelengı konulacaktır. 2. Gün: 24 Temmuz Perşembe Lozan Antlaşması nın 80 Yılı dotayısıyla CuTihurbaşka- nımız Sayın Ahmet NecdetSezerve KKTC Cumhurbaş- kanı Sayın Rauf Denktaş n onurlandıracağı toptantı I.U. Fen Fakiütesı Ord. Prof Cemıl Bılsel Konferans SaJonu'nda 24 Temmuz Perşembe gun j saat 15 30'da gerçekleşt- rilecektir. Prof. Dr. Yıldn Kenter ve arkadaşlannın 10 Kasım Ora- toryosu nu sunmalanyla başlayacak olan toplantı, Doç. Dr. Mesut Hakkı Caşın n "l'stıklalSavaşı'ndan Banş Ma- sasına". Oktay Ekşi'n n "Lozan Konferansı 'nda Dünya Basırı" ve llhan Selçuk un "80 Yıl Sonra Lozan ve Med- ya' konulu konuşmaiarı ve T.C. Dışışlen Bakanıan Ha- luk Bayülken, Mümtaz Soysal, Murat Karayalçtn, Şük- rü Sina Gürel ve Kıbns Dışışlen Bakanı Tahsin Ertuğ- ruk)ğlu ( nun Lozan Banş AnHasması'nı değeriendırme- len ve kokteyl ile sonlanacaktır İstanbul Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler lletişim için: 0 212 440 00 00 /10054
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle