25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SkYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2003 SALI HABERLER OTJMADA BUGUN ALt SİR.MEIV fransa'da daTürban Kavgası Başlıyor Geçen pazar Fransı z TV 5 teievizyonunda da- /rtli olduğum bir söyle=-şide Fransızların da artık si- /ısal islam iletanışmsktaolduklarını, bu yüzden de Türcıye'deki rejim sorunlarına daha başka bir gizle bakmaya başlayacaklannı söyledim. KımiFransızlann ılım lı Islamcı deyimini kullanma- lainın da bu ülke vatandaşlarının yüzde 62'sinın, İSam ile demokrasini-n bağdaşmayacağı yolun- dîki önyargılan kadar vanlış olduğunu vurgulama- ya çalıştım. Gerçekten de "Islarr* ile demokrasi bağdaşmaz" demek önyargılı, sağlam verilere dayanmayan bir görüş. Nitekim Türkiye Curnhuriyeti'nin tarihi tslam ile demokrasinin, rejimin laiklik ilkesine oturtulması ha- irde bağdaştığının e n iyi delilidir. Eğer bugün laik sistemi tehdrt eden bir güç ik- tidara gelmiş ise bunu Islamın yapısında aramak yanlış olur. Her şeyden önce, sözü edilen parti, kayıtlı seç- rrenin yalnızca dörtte birinin oyunu almıştır. Bu dörtte bir oyun tCimü de, laikliğe karşı Islam- cı bir rejimin ağır basmasını isteyenler değildir. Kısacası, bugün Türrkiye'de laikliği tehdrt eden halkının İslam inancı degil, laiklerin veya daha doğ- rusu öyle olduklarını iddia edenlerin sorunlann çö- zümünde çok yetersiz kalmalarıdır. Gayet, çelişkili gibi görünse de, Recep Tayyip Erdoğan yönetimi b u konuda, laiklik dışı arayış- ların da bir seçenek olmadığını kanıtlayacaktır. Ama bu sürecin Türkiye'ye nelere malolacağını yaşayarak görüyoruz. Aynca Islamı siyasallaştıran akımlann ılımlı olma- lannın mümkün olmadlığını da görmezden geleme- yız. * • • Fransa, Müslümanlaria değil, siyasal Islamla ye- nı tanışmakta. Ülkede şu anda beş milyon Müslüman var. Ka- toliklerden sonra, Müs-lümanlar ıkinci buyük dinı ce- maati oluşturuyorlar. Haziran ayının ikino=i haftasında, rejimin yeni ha- rika çocuğu, Içişleri Bakanı Nicola Sarcosi'nin aklına uyarak yapılan bir düzenleme ile Müslüman Cemaati Bölgesel Ternsilcileri seçildi. Seçim tam bir sürprizle sonuçlandı. 25 temsil- cilikten hem de aralarında en önemli ve kalabalık bölgeler olmak üzere yandanfazlasını, "Anayasa- mız Kuran'dır" diyen, Müslüman Kardeşler'e ya- kın olanlar kazandılar. Bu durum Fransızlan ciddi ciddi düşünmeye it- ti. Başta kendilerine uysal muhataplar bulacakla- rını sananlar, çetin bir cevizle karşı karşıya olduk- larını gördüler. Müslüman asıllı profesörlerin bazılan ıse olayda şaşılacak bir yan olmadığını bir sonucun önceden tahmin edilebilir olduğunu belirttiler. • • • Tam bu sırada gazetelerde, Başbakan Raffarin'ın, yeni eğitim yılında okullarda Fransızlann fular de- dikleri, türbanı yasaklamaya yönelik bir yasa ha- zırladıgı haberi yayırnlandı. Basında, bu yasayi onaylayanlarla karşı olanlar arasında tartışmalar çıktı. Girışimin gerekçelerinden biri de okullarda din- sel ve siyasal gösteri lerin hoş görülebilir olmama- sı ve aynı zamanda kesin bir düzenleme ile öğret- men ile öğrenciyı karşı karşıya gelmek durumun- dan kurtarmak amacı. Böyle bir uygulama, demokrasi ile bağdaşabilir mi? Türkiye'den açılan türban ile ilgili davalarda AlHM'nin verdiğı kararlar göz önünde bulunduru- lursa, rahatça "evef" yanıtı verilebilır. Ancak, burada bir noktayı unutmamak gerekir; sözü edilen kararlar, Türkiye'de nüfusun büyük bir bölümünün aynı din ve mezhepten olmalan ger- çeğinin altı çizilmekrte ve durumda bir baskının oluşması olasılığı dikkate alınmaktaydı. Oysa Fransa'da Müslümanlarçoğunlukta değil. Bu durumda Müslürnanlann diğer inançlar üzerin- de baskı oluşturmalan söz konusu değil. Yine de bazı sorunlar var. Herkes okulda dinsel inançlannı sergilemeye başlar ve bu davranış kar- şılıklı bir tırmanışa dönüşürse ne olacak? Okullarda başörtüsü izni, bunutaşımak ısteme- yen kızlann kendi aileleri veya bu ülkedekı Müslü- manlar arasında, bolca bulunan "namus bekçile- rinin" baskılanna karşı kendilerinı nasıl koruyabi- tecekleridir. Tartışma gelişecek ve okullann açılmasına ya- kın keskinleşecek. Yakından izlenmesinde büyük yarar var. Avukatlar gazetecileri uyardı HaberlerN.Ç'yi istismar ediyor DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -Kamuoyunda "Utanç Davası'' olarakbilinen ve Mardin 1. Ağır Ce- zaMahkemesi'nde de- vam eden N.Ç'ye te- cavüz davası ile ilgili olarak yayımlanan ha- berler, mağdur kızın avukatlannın tepkisı- ni çekti. Hurriyet ^e Vatan ga- zetelerinde 28 ve 29 Ha- ziran tarihlerinde ya- yımlanan haberlerle il- gili olarak İnsan Hak- lan Demeğı, Diyarba- kır Barosu Kadın Hak- lan Uygulama ve Da- nışma Meıkezi ile Se- lis Kadın Danışma Mer- kezi yöneticileri açıkla- ma yaptı. Aynı zaman- da KÇ'niTı de avukatı Meral Iftanış, ha- berlerin veriliş bıçimi ve içeriğinı hukukçu ve insan haklan savunu- cusu kadınlar olarak ka- bul edemeyeceklerini söyledi. Vatan gazete- sinde 28 Haziran'daka- rartılarak yayımlanan N.Ç.'nin fotoğrafı için izin aUnmadığını vurgu- layan Danış, "Gazete- nin muhabirleriyie te- lefonla ve yüz yüze gö- rüşerek haberin içeriği konusunda uyardık" dedi. Haberlerde tuta- naklara aynntılı şekilde yer verilerek N.Ç'nin ikinci kez istismar edil- diğini belirten Danış. gazete yöneticileri ile görüşülmesine karşın yapılan işin habercilik değil tirajın arttınlma- sı hedefli olduğunu sa- vundu. o TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, îtalya'dan AKP hükümetine sert eleştiriler yöneltti: Görüntüvaricraat yokHACER BOVAaOĞLU X\POLİ - TOBB, hükümetı ttalya aan uyardı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıog- lu, AKP hükümetinin kamuyu yeniden ya- pılandırmak için ıktidarda bulunduğu 8 ayda hiçbir ciddi adım atmadığına dikkat çekerek "AKP geçmişten ders almalı. de- ğişim yapamayanlann geçıruşte hep gjttik- lerini gördûk" dedi. Ekonominin tek elde toplanması için yapılan çahşmalan da ye- terli görmediklerine dikkat çeken Hisar- cıklıoğlu, bakanlann "kriz var" yönün- deki açıklamalannı da eleştirdi. Hisar- cıklıoğlu, "Sorumlu kişiler konuş- malannda dikkatfi olmak zo- runda" dedi. Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'ın IMF ile yola devam konusunda- ki açıklamalannı da anımsatan Hisarcıklıoğ- • AKP'nin kamuyu yeniden yapılandırmak için iktidarda bulunduğu 8 ayda hiçbir ciddi adım atmadığına dikkat çeken Hisarcıkloğlu, "AKP geçmişten ders almalı, değişim yapamayanlann geçmişte hep gittiklerini gördük" dedi. lu, "IMF ik 2004'ten sonra devam etme- yeceğim demek çok erken" dıye konuş- tu. Hisarcıklıoğlu, kur pohtikasuun da hükümeün tercihi olduğuna dikkat çe- kerek, Merkez Bankası'na yönelik eleş- tirilerin haksız olduğunu söyledi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu. inceleme ve temaslarda bulunmak için gittiği Napoli'de bir basın toplantısı dü- zenledi. Rifat Hisarcıklıoğlu"nun basın toplantısında değindiği konular, ana baş- lıklanyla şöyle: Ciddi bir şey yapdmadı: AKP hükü- meti kurulalı 8 ay oldu. Bu süreçte ka- muyu yeniden yapılandırma adı altında ciddi hiçbir şey yapılmadı. 15 gün önce Başbakan'ın danışmanı Ömer Dinçer konuyla ilgili bir sunum yaptı. ancak bu sunum bize "Bir şey yapıyormuş görün- tüsü verip astanda yapmamak" gıbi gel- dı. AKP geçmişten ders almalı. değişım yapamayanlann geçmişte hep gittikle- nni beraberce gördük. EVIFiçinçokerken: IMF ile 2004'ten son- ra "Devam eOneveceğün" demek çok er- ken. Şu aşamada IMF için söylenenleri niyet olarak görüyoruz. ABD ile ihşküer daha sağhkh: ABD ye yaptığımız ziyarette bu ülkeyle olan iletı- şim kanallannın 1 ay öncesine göre daha sağlıklı çalışmaya başladığım gördük Üer- leyen dönemlerde Kıbns ve Ermenistan ko- nusunun daha önemli olacağı saptamasın- da da bulunduk. Sorumlu kişiler daha dikkatli konuşma- lı: Sorumlu kişiler konuşmalannda dik- katli olmak zorunda, Biz bazı konularda- ki haklı söylemlerimizi bile kamuoyu önün- de yapmıyorsak, bu oturduğumuz koltuk- lann sorumluluğundan kaynaklanıyor. Kur hükümetin tercihi Merkez Ban- kası'nın dövize müdahale etmesi yönün- de yanlış bir ınanış var. Oysa biz sadece faizlerle ilgili yetkıyı Merkez Bankası'na vermişiz. Döviz kurunu ise hükümetin seçtiği politıka belirliyor. Hükümet şu aşa- mada ıhracatçıya destek olmak istiyorsa girdi fiyatlarını düşürmeli. Dalgalı kur re- jinünı kabul ettim dıyorsan fıyatlardaki dü- şüşlen de yansıtacaksın. Ekonomi bakanbğı için de adnn aül- madı Ekonominin tek elde toplanması bizce yararlı olacaktır. Ancak şu ana ka- dar ekonomi bakanlığı veya ekonominin tek elde toplanması için yapılan çahşma- lar vetersiz. 'Gazetedlere Özgüriük' kampanyası Ezüenlerin SosyaİKt Plarformu, dün turuklu gazetecilerle dayanışnıak için Galatasara>- Postanesi'nden toplu kart göndernıe e> lenıi yapü. Galata&aray Postanesi önünde saat 11.00 sıralaruıda ellerinde tutuklu Sosyalist Dergi çahşanlanmn fotoğraflaruu taşıvan platform üyeleri sosyalist gazete ve dergikrden pek çok gazetecinin cezae>inde bulunduğuna dikkat çekerek, "Gazetecilere Ozgürlük" kampanyası başlattıklannı bildirdi. (Fotoğraf: HİLAL KÖSE) Hükümetin Arap sermayesine yönelik borç senedini Hazine de istemiyor Sukıık çekincelerle dolu MLIRAl K1ŞLALI ANK\RA - Maliye Bakanı Kemal l nakıtan ın Araplardan gelen talep üzerine çıkanlacağı- nı açıkladığı "Sukuk" projesi- nin sene başmdan ben hüküme- tin gündeminde olduğu, ancak Hazine'nin ayak diremesi ve projenin me\ 7 zuata uydurulama- ması nedeniyle uygulamaya ko- nulamadığı ortaya çıktı. Bakan Unakıtan'ın haziran ayı içinde çıktığı Körfez gezisini kastederek "KÖrfez ülkelerini gezdim. 'Şutahvükri çıkann ge- lin' dediler" şeklinde sunması- na karşın, Körfez gezisinin as- lında "Sukuk" projesınin Isla- mi sermayeye tamtımı için dü- zenlendiği öğrenildi. Projede mevzuata uyum sorununun aşı- lamaması üzenne gezinin son- radan "Türkiye'nintanıtıını''na dönüştüğü kaydedıldi. Arap sermayesini çekmek için islam sermaye piyasalannda yay- gın olarak kullanüan "faizsiz borçsenedi" sukukunun. Kamu Varlıklan Kunımu (KVK) ismı verilecek bir kamu şirketi tara- fından çıkartılacağı ve bunun için Bakanlar Kurulu karannın hazırlandığı bildirildi. Hüküme- tin faiz yerine kira ödeyecek "Sukuk" isminde bir borç ara- cı çıkarma hazırlığında olduğu- nu kamuoyuna ilk olarak Cum- huriyet du\'urmuştu. Maliye Bakanı Bakan L nakı- tan'm "talep Araplardan geldi" zuata uydurulamaması üzerine "geciktiği'' öğrenildi. Hazine'nin projeye "mevzuata uyum soru- nu" gerekçesiyle karşı çıktığı belırtilirken. esas nedenin Hazi- ne'nin kendi borç araçlanna "al- tematif istenıemesi" olduğu id- dia edildi. Ferit Deveüoğlu'nun Osman- hca-Türkçe lügatına göre sukuk • Sukuk'un gecikmesine yol açan çekincelerin arasrnda, projede Özelleştirme îdaresi Başkanlığı'nm yerinin ne olacağı, Hazine taşınmazlarının KVK'ye satış yoluyla mı, işletme hakkinın devri yoluyla rru verileceği. kira giderinin taşınmazlann kullanıcılan kurumlar adına ne şekilde bütçeleştireceği, Hazine'nin bu bedele nasıl garanti vereceği konulan yer alıyor. demesine karşın, hükümetin uzun süredir üstünde çalıştığı "Sukuk" projesinin. önceki hü- kümetin de gündemine geldiği, ancak projeye o dönemde sıcak bakılmadığı öğrenildi. Sene başmda Sukuk projesi- ni gündemine alan AKP hükü- meti'nin Hazine'nin ayak dire- mesi ve Sukuk altyapısınrn mev- "şeriat mahkemesinden verüen, bir hak ve\a bir sahipBk göste- ren resmi senet, vesika" anlamı- na geliyor. Aynı ismi taşvyan faizsiz borç senetleri islam sermaye piyasa- lannda yayguı olarak kullanılı- yor. Hükümet' sukuk' umevcut borçlanma enstrümanlanna fa- iz oranlannı düşürecek bir al- ternatif olarak görüyor. Sukuk projesıne göre, otoyol. baraj. köprü gibi Hazine taşın- mazlan u Kamu Varnklan Ku- rumu" (KVK) adı verilecek özel amaçh bir kamu şirketine belli bir süre sonra geri alm- mak üzere satılacak veya bu ta- şınmazlann işletme hakkı dev- redilecek. KVK parayı Sukuk ıhraç ederek, yurtdışındaki ya- tınmcılardan karşılayacak. Hazine, KVK'ye sattığı taşın- mazlann kullanımı için Sukuk sahiplerine faiz gıbi bir kira be- deli ödeyecek. Sukuk'un gecikmesine yol açan çekincelerin arasında. pro- jede Özelleştirme îdaresi Baş- kanlığf nın yerinin ne olacağı, Hazine taşuımazlannın KVK'ye satış yoluyla mı. işletme hakki- nın devri yoluyla mı verileceği, kira giderinin taşınmazlann kul- lanıcılan kurumlar adına ne şe- kilde bütçeleştireceği, Hazi- ne'nin bu bedele nasıl garanti ve- receği. Sukuk'un Hazine'ye ma- liyetinin normal borçlanma araç- lanna göre ne seviyede olacağı konulan yer alıyor. YOK BAŞKANI KEMAL GÜRÜZ: AKP dini eğitimin önünü açmak istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Başkanı Ke- mal Gürüz. AKP hükümetinin "dini eğitiınin" yolunu açmaya çalışhğını söyledi. Başta Başbakan Tayyip Er- doğan olmak üzere AKP hükümetinin YÖK'e dönük eleştirilerine dikkat çeken Gürüz. "Anayasal bir kuru- mun, ünhersitelerin. ülkenin dini inançlanna karşı ol- ması söz konusu olamaz. Ama bu vesüeyle birisi eğıtimi genel ve dini ağırhkh diye ikiye ayırmaya çalışryorsa bu Tevhidi Tedrisat Kanunu'na tamamen aykmdır" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın. tartışma üslubuna da tepki gösteren Gürüz. "Yükseköğretimin sorunlan, sı- krysa gel dışan diyerek çözülmez" dedi. Üniversıtelerarası Kurul ve Rektörler Komitesi dün YÖK binasında toplandı. Toplantı öncesinde bir açık- lama yapan Gürüz, AKP'nin imam-hatip lisesi me- zunlannın mağdur edildiği izlenimini vermeye çalıştı- ğını, ancak bunun ger- . .,—™ ™_—™j çekleri yansıtmadığını söyledi. Gürüz, Milli Eğitim Temel Yasası'nın 32. maddesinde imam- hatip lisesi mezunlannın ancak ilahiyat fakültele- rine başvurabileceğinrn belirrildiğine işaret ede- rek "Ancak biz buna da yasak koymadık. Herkes istediği yere başMiruda bulunabilir" dedi. AKP'nin genel ve dini ağırlıklı olarak ikı türde eğitimin yolunu açmayı hedeflediğini vıırgulayan Gü- rüz. "Anayasal bir kurumun, ünhersitelerin, ülkenin dini inançlanna karşı olması söz konusu olamaz, Ama bu vesileyle birisi eğiumi genel \e dini ağniıklı diye ikive aNirmaya çabşryorsa bu Tevhidi Tedrisat Kanunu'na tamamen aykmdır" diye konuştu. Gürüz, AKP'nin ıd- dia ettıği gıbi imam-hatip hselilerin mağdur olmadığı- nı, aksıne son 5 yıllık süreçte ögrenci sayısı düşen tek mesleki eğitim kurumunun imam-hatip liseleri oldu- ğuna dikkat çektı. Gürüz, Başbakan Erdoğan'ın ken- disıne yönelik olarak söylediği "Gel de shaset yap, kaç gramsuı göretim" şeklındekı sözlerini de değer- lendirdi. Yükseköğretim yasalannın her hükümet tara- findan değıştirilmek ıstenebileceğini kaydeden Gürüz, şunlan söyledi. "Bu kadar başanlar albna imza atnuş bir sistemle oynama>a kimsenin hakkı yoktur. Bunlar, cesursan gel dışarrvu, tipi \aklaşımlarla çözülemez. Bunlar derin entelektüel birikim, bilgt dün>a görüşü, dünyadaki uygulamalan i>i büen insanlar taranndan uzun tartışmalar sonrasuıda çözülebüir." • Üniversitelerarası Kurul ve Rektörler Komitesi toplantısı öncesi konuşan 1 YÖK Başkanı | Kemal Gürüz, " Yükseköğretimin sorunlan, sıkıysa | gel dışan, diyerek | çözübnez" dedi. İ IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Arap gezgini Ibn-i Batuta, seya- hatnamesinin bir yerinde Prenses Oespina ile karşılaşmasını şöyle an- latır. "Yolda Despina Hatun ve ko- rumasının oluşturduğu topluluğu iz- ledik. Monarşi muhafızlan bir gün- lük yürüyüş mesafesindeydi. Son- ra onlargeri döndü. Emir Bedarah, askerleriyle birtikte beş mil uzaktan kraliçeyi koruyordu. Hatun toplulu- ğu, yaklaşık beş yüz süvahydi; bun- lann yaklaşık iki yüz tanesi hizmetli olup Memluklu ve Yunanlılardan, geri kalanı da Türklerden oluşuyor- du," Despina, Bizans sarayından Mo- ğollara gönderilmiş bir gelindi. Des- pina Bizans Imparatoru Michel Pa- leologue'nin kızlarından birisıydi. Tarihte ise Mogolların Despina'sı di- ye biliniyordu. Bizans Imparatoru Latintertarafından Iznik'e sürüldüğün- den herkes tarafından tehdit ediliyor- du. Bizans Imparatoru kızını Moğol- lara vererek kendisini güvenliğe al- mak istedi. Despina, Pers Moğolla- rının Kağanı Hülagü Han'la evlen- Prenses Despina'nın Kaderi mek üzere sözlendi. Bu, aşkla ilgisi olmayan bir anlaşmaydı. Despina yola çıktı ve uzun bir yol- culuk sonrası varacağı yere ulaştı- ğında, nişanlısının bir süre önce öl- düğünü öğrendi. Hemen onun oğlu Akbaba ile sözlenıp evlendi. Bir an- lamda bu evlilik, sürgündeki genç kadının geriye dönüş umutları içinde yaşaması anlamına da gelecektı. Ibn-i Batuta'nınseyahatnamesin- de sözünü ettiği Despina Hatun, iş- te Moğol kağanıyla zorla evlendiri- len Bizans prensesiydi. Geri dönü- şün devamı şöyle anlatıldı: "Prense- se, Yunanlı ve Hintli olmak üzere on oğlan eşlik ediyordu. Köle kadınla- rının ve eşyalannın çoğunu yanına almamıştı. Çünkü yalnızca babası- nı görmeye gidiyordu. Ama erkek kardeşi, uzun kumaş tulumlar giy- miş beş yüz süvari ile onu karşıla- maya geldi. Prenses, köleler, eşlik- çiler ve oğlanlaria bihikte ata bindi; tümü beş yüz tane olup, altın ve de- ğehi taşlarla işli ipekler giymişler- di... Prenses ve erkek kardeşi bir ovada karşılaştı. Kardeşi attan inip prensesin önünde durdu, çünkü on- dan daha küçüktü; ablasının eğeri- ni öptü. Prenses de onu başmdan öptü." Despina'nın Istanbul'a dönüşü böyle oldu. Bir daha geriye, Moğol- lara gitmedi. Ama Bizans onu artık Moğollann Despinası ismiyle anma- yabaşladı. 2. Abdülhamid dönemin- de sarayda Fransızca hocalığı yapan Bertrand Bareilles, uzun yıllar Istan- bul'da yaşadı. Bu kenrte evlendi, çocuklan bu kenrte büyüdü. Bareil- les, Levant Herald gazetesine de Stambulin takma adıyla makaleler ya- zıyordu. Prenses Despina'nın öyküsü de Bareilles'in hayran olduğu istanbul üzerine yazdığı makalelerin birinde yer aldı. Bertrand Bareilles'in toru- nu Roland Bareilles, geçen yıllar- da dedesinin izini sürdü. Onun gün- lüklerinı buldu ve bu günlüklerden yo- la çıkarak bir kitap hazırladı. Osman- lı'nın Alacakaranlığı isimli bu kitap ge- çen günlerde Güncel Yayıncılık ta- rafından Türkçeye kazandırıldı. Bu k'ıtapta, Stambulin takma adıy- la yazdığı bir yazıda Berailles, Des- pina'nın mezarı ve kilisesiyle karşı- laştığını anlatıyor: Bir gün Fener Ma- hallesi yakınlannda olan bu mezar- lıklardan birinde gezerken, merakı onu deniz yüksekliğinde bir teras üzerine yapılmış küçük kiliseye yö- neltir. "Bu basit ve sade yapı, bir çarmıhla kubbe benzeri kule gibi bir yapının üzerinde bulunmaktadır. Kı- sacaalçakpencereleri, mavibada- nası ile herhangi birköy kilisesinden farkı olmayan basit bir kilise" diye yazmış. Stambulin yapıyı dikkatle inceler. Bu küçük kilisenin 13. yüzyılda ya- pıldığını keşfeder. Kilisenin adı: Pa- naghia Moulissa, yani Mogolların Virjini'dir. Işte bu kiliseyi Prenses Despina Istanbul'a döndükten son- ra yaptırmıştır. Mezan da oradadır. Stambulin, keşfini sürdürür ve şun- lan belirtir: "Bizim Despina bir daha Moğollara dönmedi. Ikinci kocası- nın ölümünden sonra Konstantino- pol'de kaldı ve kocaman birbahçe satın aldı. Suraya bir manastır ve bir köşesine de kendisinin gömül- düğü küçük bir kilise yaptırdı. Tüm bunlardan bugüne, yüzyıllar boyun- ca heykelleh ve mozaikleri sökül- müş, halkın sevgisiyle de Moğolla- nn Vırjini adım alan bu basit kilise ka- lır. Ve mucize eseri olarak bugün, Mo- ğollann küçük Despinası'nın kemik- lerinı banndınr." Bu satırlar, yaklaşık yüz yıl önce ka- leme alınmıştı. Acaba Despina'nın ki- lisesinden bugüne bir şeyler kaldı mı, merak ediyorum. Araştıracağım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle