09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR/YET 27 HAZİRAN 2003 CUMA SOYLEŞI • * * CHP Istanbul milletvekili Onur Oymen, hükümetin AB'ye takıyye yaptığını söyledi: AKP dürüstdeğil Kadrolaşma çalışmalannın 'Avrupalılaşmak' isteyen bir hükümetin yapacağı iş olmadığını vurgulayan Onur Öymen, "Avrupa'da liyakat sistemi vardır. Bunlar ise kendilerine yakın olanlan köşe başlanna getirmeye çalışıyorlar. Yine, Avrupa'da emeklilik yaşı ileriye atılırken bunlar emeklilik yaşını aşağı çekiyorlar. Yani söyledikleriyle yaptıklan pek birbirini tutmuyor" dedi. nur Öymen, AKP'lilerin Türkiye'nin AB üyesi olmasuıı istediklerini söylemesine karşuı birçok konuda Avrupa'nın temel felsefesiyle, politikalanyla çelişkili işler yaptığını belirterek şunlan aktardı: "Uyum yasalannı çıkararak hukuki eksikliğimizi gidereceğiz, diyorlar, ama bir taraftan da AB'nin Türkiye'ye yaptığı bazı haksız davranışlara tepki göstermiyorlar." LEYLA TAVŞANOĞLU AKP'nin, özellikle yurtdışında Türkiye'yi şikâyet eder bir tavır içınde olması tepkileri arttınyor. Özellikle TBMM'de muhalefet CHP'nın bundan çok rahatsız ol- duğu anlaşılıyor. Son olarak ko- nuştuğıım CHP Istanbul mıllet- vekilı, emeklı büyükelçi OnurÖy- men AKP hükümetıne veryansın etti. Hiçbırülke hükümetinın böy- le davranmaya hakkı olmadığını. bunu yapmakla AKP hükümetinin Türkiye'ye büyük kötülük ettiği- ni söyledi. Öymen. AKP'nin AB'ye takıy- ye yaptığı görüşünü savunurken ABD'ye karşı da dürüst davran- madığı eleştırisinı getırdi. Kusurlar ön planda... - Sizce AB, Türkiye'vi tam üye- liğealmaktagerçekten samimi mi, yoksa Avrupa Federal Anayasa- sı'nın ortaya çıkmasuıdan sonra Türkiye'yi bütün biitiin mü oya- lama taktiğine başvuruyor? ÖYMEN - Her ne kadar 1999 Helsınkı zirvesinde Türkiye'nin adayhğı bütün AB hükümetlen tarafından resmen kabul edilmiş olsa bile erken bir tarihte üye ya- pılması için henüz yeterli siyasi ira- de oluşmamıştır. öbür aday ülkelere bakış tarz- lanyla, üyelik süreçlenni hızlan- dırmak için harcadıklan çabalar- la Türkiye'ye bakış tarzlan arasın- da çok fark var. Daima Türki- ye'nin kusurlan, eksikleri ön pla- na çıkanlıyor; öbür ülkelerin çok ciddi eksiİclikleri göz ardı edıle- rek onlarla üyelik süreci başlah- lıyor ve sonuna getinliyor. Bura- da bir çıfte standart göze çarpıyor. • • Uyelifle karşı güçler... - Bir de bildiğimiz kadanyla tam Selanik zirvesi sırasında Valery Giscard d'Estaıng, BBC WorW te- levizyonuna verdiği demeçteyeni- den Türkiye'nin AB üyesi olama- yacağını gündeme getirdi. Giscard bu sözieri dönedönetekrarhyor.Siz onun bu yaklaşımını nasıl karşıb- yorsunuz? ÖYMEN - Evet, çok açık bı- çimde Türkiye'nin AB'ye üye ol- maması gerektiğini, toprakJanrun yüzde 95'ının Asya'da olduğunu, Türklenn Avrupa kimliğini be- nimsemediklerini söyledi. Avrupa'da Türkiye'nin üyeliği- ne karşı çıkan çok ciddi siyasi güçler var. Örneğin Alman Hıris- tiyan Demokratlar ve Hıristıyan Sosyal Partısı, Türkiye'nin üyeli- ğıne kesinJikle karşı. Bizim, kendimize düşen görev- leri yaparsak her şeyin hallolaca- ğını ya da AB'nin kucağını aça- rak Türkiye'yi üyeliğe kabul ede- ceğini düşünmemiz için aşın iyim- ser olmamız lazım. Türkiye'nin dini, kültürel farklılıklannı kulla- narak üyeliğe kabul etmemekte ısrar ederlerse bunu kamuoyuna anlatmamız lazım. O güçlerin bu çağın ne kadar dışmda olduklan- nı izah etmemız gerekiyor. Bence Türklerin ev ödevlerini yapmalan ışın yansıdır. Avrupalıların görüşü - Bir de Avrupahlar, "Türk ın- sanı Avrupalı olmaya kesinlikle hazır değil" diyorlar.Ama öbür ta- raftan AKP, hükümete getir gebnez kendilermi Avrupa başkentierine atülar. Anladığınuz veyaymüanan haberleri okuduğumuz kadanyla da AB ii>eterine birtaknn sözter de verdiler, Kıbns, Ege ve başka ko- nulan çözecekleri konusunda... AKPTfler samimhetk Türkiye'nin AB üyesi olmasmı isriyorlar nu, yoksa takıyye mi yapıyorlar? ÖYMEN-Türkiye'nin AB üye- si olmasını istediklerini söylüyor- Yabancılar "Türkiye'de din özgürlüğü yoktur" dedikleri zaman hükümetin buna tepki göstermesi gerektiğini anlatan Oymen, "Bunu yapacaklanna zun- nen, bazen de açıkça, sanki Avrupahlar haklrymış, gerçekten TürJdye'de din özgürlüğü kıs/tlıvrmş gibi bir izlenim yaranyorlar" dedL (SERKAN YTLDIZ) lar; bu yönde beyanlarda bulunu- yorlar, temaslar yapıyorlar. Ama dıkkat çeken bir nokta var. Kadrolaşma sorunu Türkiye'nin üzerine düşen gö- revlen, yasa değişikliklerini yap- maya çalıştıklannı söylüyorlar. Öte yandan birçok konuda Avru- pa'nın temel felsefesiyle, politika- lanyla, uygulamalanyla çelişkili ışler yapıyorlar. -Örneğin? ÖYMEN -Ömeğin, kadrolaşma çalışmalan... Bunu TBMM'de de açıkladık. Bu, Avrupahlaşmak is- teyen birhükümetin yapacağı ış de- ğildir. Avrupa'da bunun örneğı yok. Avrupa'da liyakat sıstemı var- dır. Bunlar ise kendılenne yakın olanlan köşe başlanna getirmeye çalışıyorlar. Bunun gıbı. Avrupa'da emekli- lik yaşı ileriye atılırken bunlar lüğünü en geniş biçimde tanıyan ülkelerden biri olduğunu söyle- meleri lazım. Bunu yapacaklanna zımnen, ba- zen de açıkça, sanki Avrupalılar haklıymış, gerçekten Türkiye'de din özgürlüğü kısıtlıymış gibi bir izlenim yaratıyorlar. Bunlar yanlış. Yani AB'ye ger- çekten girmeyi isteyen bir ülke, bir taraftan üzenne düşen görevleri ya- pacak, bir taraftan da Türkiye'ye yönelik haksızlıklara tepki göste- recek. -AKP, şimdiyekadar, bastaABD olnıak üzere Bad dünyasma sizce. dürüst davrandı mi? ÖYMEN - Görebildığım kada- nyla bu hükümetin ABD'yi büyük ölçüdeyanılttığını söyleyebilırim. Birtakım konularda Amerikalıla- ra bellı ki umut vermiş- lerdır; Amerikalıla- rabellibeklentiler yaratmışlardır. Hükümetin işin başından ben ka- rarlı, istikrarlı bir tutum izlememe- sı, yapamayacağını yapabilecek- miş gibi takdım etmesı ya da öy- le bir izlenim uyandırması ABD'de sıkmtı yarattı. - Peid,AKP hükümetitakıyye mi yapıyor? Tepklslz hükümef ÖYMEN - AB'nin Türkiye'ye yönelik başhca üç eleştirisi var. Birincisi azınlıklann yeterince din özgürlüğüne sahıp olmamaları, ikincisi de askerin sıyasette gere- ğinden fazla rol oynaması. HüJcümetten beklenen bunlara karşı gerekli tepkileri gösterme- sidir. Türkiye'de çok sayıda kılı- se, sinagog olduğunu, bunların serbestçe faaliyet gösterdiğini, yüzyıllardır Türkiye'de azın- lıklara hıçbir dini baskı ya- pılmadığını dünyaya an- TÜRKİYE'YE HAKSIZLIK YAPILIYOR Oymen: ABD'nin Türkiye'ye kırgınhğının temelinde aldaülmışhk, yanılülmışhk duygusu egemen. emeklilik yaşını aşağı çekiyorlar ve bizim uyarmamıza karşın bun- da da ısrar ediyorlar. Yani söyle- dikleriyle yaptıklan pek birbirini turmuyor. ikincisi, bır taraftan "Uyıım ya- salannı çıkararak hukuki eksikli- ğimizi gidereceğiz,'' diyorlar, ama bır taraftan da AB' nin Türkiye'ye yaptığı bazı haksız davranışlara, Türk milletıni rencide edici be- yanlara, yaklaşımlara tepki göster- miyorlar. Sözgelimi, yabancılar, "Türld- ye'dedin özgürlüğü yoktuıf dedik- leri zaman hükümetin buna tepki göstermesi, Türkiye'nin din özgür- Birçok ülke işin başından beri ABD'nin Irak'a müdahalesine kar- şıydı. Örneğin Fransa. Almanya, Rusya... Ama şimdı görüyoruz ki ABD onlarla ilişkilerini çok daha kolay normalleştirebiliyor. ABD. Türkiye'ye kırgın... Türkiye konusunda ise ABD'nin kırgınlık içinde olduğunu görü- yoruz. Benim anladığım kadanyla da bu kırgınhğın temelinde Türki- ye'nin olumsuz tepki gösterme- sınin ötesinde bir aldatılmışlık, yanıltılmışlık duygusu egemen. latmak lazım. Hatta, Yunanistan'da Türk, Müslüman din adamlanna yapılan baskılan örnek gösterip AB'nin Türkiye'yi eleşrirecek du- rumda olmadığını onlara göster- mek gerekir. Ama hükümet bunlan yapaca- ğına tepkileri, eleştirileri sineye çektiği gibi Türkiye'de Müslü- manlann da din özgürlükleri ol- madığını açıklamaya çalışıyor. Buna birkaç vesileyle bizzat tamk olduk ve dehşete kapıldık. Hükümet bunu nasıl söyleyebi- lir? Üstelik de hükümetin TBMM'de mutlak çoğunluğu var. Tek başına iktidar. -AKP hükümeti dünyaya ne mesaj vermek istiyor? ÖYMEN-Demek isriyoriar ki: "Be- nim üstümde bazı güçler var. Ben on- larla baş edemediğim için Türkiye'de Müslüman çoğunhığun bile din öz- gürlüğünü sağlayamıyonım." Bir ülkenin hükümeti böyle bir şey söyleyebilir mi? Bunu nasıl tanımla- mak gerektiğini bilmiyorum, ama en azından Türkiye'ye yakışmayan bir ta- vır olduğunu söyleyebiliriz. Bir sı- kıntınız varsa TBMM'ye getirirsiniz; Meclis'te tartışınz. Meclis duvannda, "Egemenük kayitstz şartsız miDetin- dir," yazıyor. Bunun üzerinde güç mü var? Muhalefet olarak biz, Meclis'te ve Türkiye'de Meclis'in üzerinde bir güç hissetmiyoruz. Hükümet hissediyor- sa gelsin, anlatsın. Ama gidip de ya- bancılara, "Türkiye'de Müslümanla- nn din özgürlüğü yoktur," derseniz bu Türkiye'yi küçültür. rejimi sarsar, demokrasinin gücü, TBMM'nin üs- tünlüğü hakkında kuşku uyandınr. Onun için biz hükümetin bu konu- daki tavnnı çok yadırgıyoruz. Bahane oluyor... - Bu hükümet, dış ülkelere Türki- ye'yi geri kalmış ve özürhı bir ülke olarak mı takdim edhor? ÖYMEN - En azından o sonuç çı- kıyor. Yabancılar eleştirilere karşı hü- kümetin sessiz kalmasından bu so- nucu çıkanyorlar. Ama kendileri de ima ediyorlar ki gerçekten Türkiye'de dini özgürlük yoktur. Ya da hüküme- tin üzerinde güçler olduğunu ima edi- yorlar. Ondan sonra da yaklaşımlan şu oluyor: Böyle bir ülke AB'ye gi- rebilir mi? Başka nedenlerle Türkiye'nin üye- liğini geciktirmek isteyenler de bu durumdan yararlanıyor, bunu baha- ne olarak gösteriyorlar. Işte, onlara bu firsatı vermemek la- zım. Benim kanımca Türkiye öbür adaylann hiçbirisinin gerisinde de- ğildir. Uygulamada ufak tefek sıkın- tılanmız olabilir. Ciddi sıkıntılar var- sa onian da aşanz. Türkiye'yi sekiz-on yıl önce de- mokrasiye geçmiş ülkelerin gerisinde gibi takdim etmek kendi halkımıza, ül- kemize yapabileceğimiz en büyükhak- sızlık, en büyük kötülüktür. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Bip Yaz Sıcağında... Sıcaklar bastırmış durumda. Şimdi Türkiye'de olmak vardı, diyorum: Dostlar- la beraber bir deniz kıyısında bir sohbeti yudum- lamak; ya da bir yaylanın serinliğinde dinlenmek. Ve o doyamadan aynldığım Sultan Dağı'nın etek- lerinde bir yerde kiraz yemek örneğin... Peki yaptığım ne şu anda? Bir on altı yıl önce yayımladığım "Nasıl Bir De- mokrasi Istiyonız?" adlı kitabımı, köprünün altın- dan çok sular aktığını görüp yenıden yazmaya başlamıştım. Birkaç yıllık çalışma bitti gibi. Sıca- ğa mıcağa aldırmadan, en netameli son bahsi iş- liyorum: Konusu da, "Demokrasimizin Dostlan ve Düşmanları"\ Ne mi saptadıklarım ve söylediklerim? • Türkiye'de hemen herkes demokrasiden yana. Herkesin demokrasiden yanaolduğu birortamda, demokrasinin gerçek dostlan ile sinsi düşmanla- nnı seçmek güçleşir biraz. Ama yine de mümkün- dür bu ve gereklidir de üstelik. Nedir ölçütler? Tür- kiye'nin 200 yıla yaklaşan "Aydınlanma" süreci- nin verileri; birde, çağımızın doğrulan! Kitabın ilk basımında, ülkemizde, on attı yıl ön- ce "Aydınlığın sahipleri" olarak gördüklerim şun- lar: "Aklın ve bilimin tekyol göstericiolduğuna ina- nan; laiklikten, kadın haklanndan, emekten ve dü- şünce özgürlüğünden yana insanlar, yani gerçek- ten demokrat kişiler; halkın dostu kalemler ve po- litikacılar!" Bakıyorum, bugün de onlar! On altı yıl önce, "Yıkıntılararasında demokrasi- nin yapısını yeniden kurmanın aranışı, giderek kavgası içinde" olanlar; "Karanlık güçlerin tüm engellerine ve oyunlanna karşın, geleceğe uzanan yollar"\ açmak isteyenler, bugün de aynı davanın arkasındalar, saflanna daha da genç insanlan ka- tarak... Konulan yozlaştırmak, kavramlan çarpıtmak ve gerçekliğin dışmda ele alıp soyutlamak isteyenler o zaman da olmuş; bugün de var, sayıları daha da kabarmış bir halde ve sırtlannı "uluslararası ser- maye"ye daha da muhkemce dayayarak... Üstelik, "Referanslan -neredeyse-kaybolmuş" bir tarihsel ortamda, yozlaştırma, çarpıtma daha da iğrenç boyutlardadır Diyalektik mi? Artık ge- çersizdir, at bir yana! Devrim mi? Al sana "muha- fazakâr devrim") Rasyonel mi? Yetmez, "irrasyo- nel"\ de isterim! Bre gafil! İçinde yaşadığın ve kapitalist-emper- yalist güçlerin çektirdiği acılar içinde kıvranan şu dünyanın dramını, Aristoteles mantığı ile kavra- yabilir misin? Diyalektik yöntemın -çelişmelerden yola çıkan- bütünlüğü içinde çözümleyebilirsin onu ve "Daha insanca bir dünya"ya inanıyorsan, ancak buradan hareketle o "inşa"ya katılabilirsin! Sonra, "muhafazakâr devrim" olmaz; muhafa- zakârsa devrimci değildir, devnmci ise muhafaza- kâr neyin temsılcisi? "lrrasyonel"\e koruyup sürdürmek istediğin ne? Tarih, "rasyonel"'m "iırasyonel"e karşı kavgası de- ğil mi bir yerde? Gerçekten aydınsan nıçin bu kav- gaya katılmıyorsun da, loş ve kuytu mekânlarda dolaşıyorsun? Ne var ki, yanıtsız kalacak sorular bunlar! Çünkü, dünya görüşlerimiz ayn; öyle olunca, açılanmız, dillerimiz de ayndır... Avrupa Birliği'ne girme sürecinde, bu yozlaştır- ma ve çarpıtmaların kıvamının da artması, acaba rastlantı mıdır? özgürlükler, demokrasi, bu arada güncel birkonu, "Asken otorite-sivil iktidar ilişki- leri", her şey, gerçeklikten soyutlanıp içi boşaltıl- mak istenmektedir. "Ulusalçıkarianmız"\ niçin öne almayacakmışız? Avrupa Birliği'ne girmek, güzel de, Avrupa'nın bizden istedikleri, sadece insan haklan ve demok- rasi üstüne değil, onlann arkasına gizlenip başka istemlerde de bulunuyor; "Pandora'nın kutusu"aç\i- dığında da, isteklerin ardı arkası gelmiyor. Bize ya- kışan, Hasan Pulur ustanın hep dediği gibi, ülke- mizin "onuriu, başı dik ve eşit şartlarla" Avrupa Birliği'ne girmesini desteklemek değil midir? Erol Manisalı'nın dıliyle soralım: "Ozgürieşirken sömürgeleşmek" neden? 'Toyyip'iahııuı UnakUan bedava' Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) üyeleri, Türkhe Gübre Sanavü AŞ (TÜGSAŞ) Genel Müduriüğü ve bağh fabrikaların özeUeştirilmesini protesto etmek üzere AKP ve CHP genel merkezlerine sKah çelenk bıraktüar. TÜGSAŞ Genel Müduriüğü önündetoplananESM üyeieri, buradan otobüsierie AKP Genel Merkezi'ne girtikr. ESM Genel Örgüttenme ve Basın Yayın Sekreteri Hüseyin Demirton, ülke kaynaklannm önemli bir kısnıının tekeki sermayeye peşkeş çekildiğini ve >ağmanın sürdüğünü dile getirdL Polisin yoğun önlem aldığı eylem sırasında sendikacüar, "Tayyip'i alana. l nakıtan bedava" sloganlan attüar. Srvah çeltngi partinin giriş kapısına bırakmalanna izin verilmeven ESM üyeleri, çelengi bahçedeki parnıaklıklann önüne bıraktüar. Grup buradan CHP Genel Merkezi önüne giderek shah çelenk bıraküktan sonra dağüdL (SERDAR ÖZSOY)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle