23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27MAYIS2003 SALl HABERLER En büyük tehdit, Tekirdağ Çukurluğu ile Adalar arasında uzanan 110 kilometrelik fay Marmara'nın deprem haritası• TÜBÎTAK Deniz Araşnrma Koordinatörlüğü'nde, 17 Ağustos 1999 depreminin ardından, Marraara Denizi'nin deprem potansiyelinin araştınlması için ikisi Türk, ikisi Italyan, dördü Fransız toplam 8 gemi inceleme yaptı. Incelemelerden elde edilen sonuçlarla Marm&ra'daki tüm faylar yaratacaklan deprem büyüklükJ^ri ortaya çıkartıldı. tstanbul Haber Servisi - Marmara Denizi 'nde, bugü- ne dek yerli ve yabancı uz- manlar tarafindan gerçekleş- tirilen çalışmalarda elde edi- len bilimsel veriler, Tekirdağ Çukurluğu üe Adalar arasın- da uzanan 110 kilometrelik fayın, Marmara'nın en tehli- keli fay olduğunu ortaya koy- du. TÜBİTAK Deniz Araştır- ma Koordinatörlüğü'nde, 17 Ağustos 1999 depreminin ar- dından, Marmara Denizi'nin deprem potansiyelinin araş- tırîlması için ikisi Türk, iki- si Itab/an, dördü Fransız top- lam 8 gemi inceleme yapt. Maden Teknik Arama, ÎTÜ, TÜBÎTAK - MAM, Deniz Kııvvetleri-SHOD gibi ulusal kuruluşlarm lojistık ve araş- nrma desteği verdiği çalış- malarda, Fransa CNRS-ENS, CNRS- EPGP, ABD-Colom- biaÜniversitesi, ltalyan- IGM gibi uluslararası kuruluşlar aletsel, parasal ve araştırma- cı olarak yer aldı. Bugüne kadar Marmara Denizi'ndeyapılmış olan dep- rem araştırmalannın sonuç- lan ve bulgulan şöyle: - Doğru aülımlı faylann en belirgini Tekirdağ Çukurluğu ile Adalar arasında doğu-ku- zeydoğu ile bah-güneybatı doğrultusunda uzanan ve yak- laşık 110 kilometre uzunlu- ğunda olan faydn-. Çalışma- lar, bu fayuı Marmara'daki en tehlikeli fay olduğunu or- taya koymuştur. Adaiann güneyindek fay darisldi - Doğrultu atılımlı fay sis- teminin ıkınci üyesi kuzeyba- tı-güneydoğu doğrultusun- dadır ve AdaJar'ın güneyin- de uzanmaktadır. Yaklaşık 65 kilometrelik fay, kınlırsa en fazla 7 büyüklüğünde dep- rem üretecektir. - Marmara Denizi'ndeki normal faylar Çınarcık Çu- kurluğu'nun güneyinde buhı- nuyor. Bu kısa faylar kuıl- dıklan takdirde 6 büyüklü- ğünde bir deprem üretebilir ancakbunlann tsunami potan- siyeli fazladır. - Orta Marmara Çukurlu- ğu ile Adalar arasında kalan kesim deprem açısından da- ha büyük bir tehlike arz edi- yor. Buçukurlukla Ganos Fa- yı arasında tespit edilen kın- ğın 1912'de oluştuğunun is- patlanması, Orta Marmara Çukurluğu ile Adalar arasın- daki bölgeyı çok daha riskli hale getirecektir. Boğazda aktiffay yok - Büyükçekmece, Bakır- köy, îstanbul Boğazı ve Ada- lar güneyinde 100 metre su derinliğinden daha sığ kıta sahanlıklannda aktif olabile- cek önemli bir faya rastlan- mamamısür. Ancak karada, Tuzla-Maltepe hattında, ak- tif bir fay tespit edilmiştir. f>ÜNYA KAY1PLAR HAFTASI Sessiz bekleyiş hiçbitmiyoY ALPER TURGUT Cumartesı Annelerinin, "gözaltmda kaybedilen" evlatlan için Galatasaray'da ilk kez toplanmalannın üzerinden tam 8. yıl geçti. Kayıp yakınlan, "basla ve müdahalelere karşı" 1995-1999 yıllan arasında tam 200 hafta, sesizce oturarak kızlannı ve oğullaruıı aradı. Insan haklan savunuculan, 17-31 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştinlen Kayıplar Haftası'nda, dünyada ve Türkiye'de gözaltında kayıplann hâlâ sürduğunü iddia ediliyor. Türkıye'deki resmi ilk kayıp Safih Bozışık (1925) olurken 1980 askeri darbesinden 1990 yılına kadar geçen sürede ise tam 13 kişi gözaltına kayboldu. Kayıplar, 199O'lı yıllarda en üst seviyeye ulaştı ve 599 kişiden bir daha haber ahnamadı. 2000'lerde ise 12 kişinin gözaltmda kaybedildiği iddia edildi. _ Gazi olaylannda gözaltına i ^ l n s a n haklan \ alınan Hasan Ocak'ın .savunuculan 17- l ormanlık bir alanda 31 Mayıs tarihleri! c f s e d , ^ b u l u " ^ g ? n i \ olan 17 Mayıs 1995 te kayıp yaianlan ilk kez Galatasaray'a çıktı. Cumartesi Anneleri, kar, yağmur, rüzgâr, çamur, güneş demeden tam 200 hafta boyunca Galatasaray'da sessiz oturma eylemleriyle protestolarını yükseltti. Eylemin 170. haftasmda başlayan polis müdahalesi 7 ay boyunca sürdü. Her gerçekleştirilen Kayıplar Haftası'nda, dünyada ve Türkiye'de jgözaltında îkayıpların hâlâ sürdüğunü iddia ediliyor. cumartesi günü, coplanan, dayak yiyen, yerlerde sürüklenen, gözaltına alınan ve hatta tutuklanan kayıp yakınlan, 4 yıl önce eylemlerine son vermek zorunda kaldı. Geçen cumartesi günü uzun yıllar sonra tekrar Galatasaray'da buluşan kayıp annelerinin eylemine IHD Istanbul Şubesi. Uluslararası Gözaltmda Kayıplarla Mücadele Bürosu (ICAD) ve YAKAY- DER üyeleri de destek verdi. "Herkes bildiğini açıklasın" Avnıpa Insan Haklan Mahkemesi'nin bir kısım kayıplardan devleti suçlu bulduğunu belirten Cumartesi Anneleri, 1990-98 dönemi parlamentosunda bulunan milletvekilleri, bakanlar, parti başkanlannm bildiklerini kamuoyuna açıklamasını istiyor. Türkiye, Arjantin, Şili, Peru, Sri Lanka, Nikaragua, Kıbns, Guatemala ve Kolombiya'nm da aralannda bulunduğu dünyanın dört bir köşesindeki kayıplannı anyan ve anan kayıp yakınlan. sorumlulann bir an önce yargı önüne çıkanlmasmı istiyor. Irakh kayıp yakınlannın mücadelesini de destekleyen Cumartesi Anneleri, Saddam Hüseyin'in kaybettıklenne işgal güçlerinin kaybettiklerinin de eklendiğini belirtiyor. T / - / 7 m T .7 y, 7 ) 7 O /• w Her vd geleneksel olarak düzeıüenen Yddız Telaıik Üniversitesi IllUlZ İCIOIIK Î6 DCUflClY oCfîLlÇn, (YTJLlOgrendKuhıpleriŞeııliğ^bn+irindenreııklidans^öster- _ ileriyle başladı. Bu yıl 7.'si gerçekleştirilen şenükte, YTU Dans Kuhıbü, Çağdaş Yıküzhlar Dernegi Dans Topluluğu, Marmara Üniversitesi Dans Tryatrosu ve Sanat Tasanm Fakültesi Modern Dans Topluluğu, sambadan tangoya dansın hemen her türünü sergilediler. Yıldız'daki Mimarhk Fakültesi önünde gerçekJeştirüen gösteriler, müzik eştiğinde görsel bir şölene dönüşürken, öğrencilerin büyük ilgisini topladı. Dün başlayan şenUk, 1 Haziran'a dek, çok savıda konser, senüner, spor müsâbakalan ve çeşitli oyunlarla devam edecek. (Fotoğraf: EVRİM KAYA) Ölüm orucu eyleminde sakat kalanlar Zaman ve Vakit gazetelerini protesto etti Konsere gftmek de suç oldu • Korsakoff hastalığı nedeniyle serbest bırakılan tutuklu ve hükümlüler bir yandan hastalıklannın tedavisiyle bir yandan da şeriatçı gazetelerin 'eyleme katıldılar, konsere gittiler, pankart ve cep telefonu taşıdılar' suçlamalanyla mücadele ediyor. tstanbul Haber Servisi-Cezaev- lerindeki ölüm orucu eylemi sıra- sında Korsakoff hastalığına yaka- landıklan için geçici süreyle serbest bırakılarüar. "Cezaevindekabmaz ra- poru abp, 1 Mayıs gösterilerine ka- ükhlar,konseregftnier,pankartvecep telefonu taşıdılar" diye haberler yap- nklannı iddia ettikleri Zaman ve Va- kit gazetelerini protesto etti. Ölüm orucu eyleminde sakat kalanlar, avu- katlan ve aileleriyle birlikte Zaman gazetesi hakkında Sultanahmet Ad- liyesi'ne suç duyurusunda bulundu. Aksaray'daki bir evde birlikte ya- şayan ve tedavilerini sürdüren 18 ki- şi, Zaman gazetesinde 17 Mayıs gü- nü çıkan "Cezaevinde kalamaz ra- poru ahp 1 Mayıs'ta e>1em yapülar'' başlıklı habere tepkı gösterdi. Haber- de, l Mayıs kutlamalanna kahlan Deniz Yıkbz'ın koluna kırmızı kur- dele taktığı, Gülten Özdemir ve Sa- kine Ögeyikin ellerinde cep telefo- nu olduğu, Özkan Güzel'uı kırmızı flama taşıdığı belirtiliyor. Haberde aynca H. Fevzi Teldn'in Parkor- man'daki Grup Yorum konsenne gi- dip, ön sıralarda oturduğu da yer alı- yor. Adli Tıp Kurumu'nun onayıyla CMUK'un 399. maddesi gereğince serbest bırakıldıklannı ifade eden grup üyeleri, "Telefon taşımamız, konseregkmemizvevasal 1 Mwıskut- lamalanna kaülmamız suç mu? Biz- lerbunian yapmaya devam edeceğiz. Yasal haklanmraisesonunadek ko- nıyacağE" dediler. Hasta olan insanlann evinde otur- ması gerektığine dair bir kanun ol- madığını belirten Korsakoff hasta- lan şunlan söyledi: "Evet biz Kor- sakoff hastasrvTZ. \ aşamımızm baa kesitleri hanıiamıyoruz, vücut den- gelerimiz ise bozuk Ancak neden sakat kaldığımızı bibyüruz. Tecridin kaldınlması için 106 arkadaşımızöl- dü. Öhım orucu e>iemi hâlâ sürii\t)r. Onlann seslerini du\ umıak için bu tür etkJnKklere kaütavoruz," AORUNMAYAMUHTAÇÇOCUKLAR ANCAK 1997'DEHATIRLANDI Devletin 40 yıllık ayıbı Kaptanınprotestosunuyolcu da desteUedi tstanbul Deniz Otobüsleri (ÎDO) çahşanlan, Genel Müdürtük önünde, toplu iş sözleşmelerinde bir somıca vanlamamasın] protesto etti. Cezayirti Hasan Paşâ-1 deniz otobüsü iskeleye yanaşırken alloşh protestolarını sürdüren çahşankra, yolculardan da destek geidL Protestonun ardından açüdama yapan Türkrve DenizcUer Sendikası Genel Başkanı Turhan Uzun, İDO ve Büyükşehir Beledhesi yönetinünden defalarca randevu talep ettiklerini fakat yanıt alamadıklaruu söyledL İDO çahşanlan açıklamada,"Vur vur inlesin Aü Müfit dinlesuı" "tşçiyiz haktayız kazanacağız" sloganlan atn. (Fotoğraf: ERBU ERDOĞAN) ÖZGÜRERBAŞ Devlet, 1957 yılmda çıkardığı bir yasayla ta- nımını yaptığı "mııhtaç çocuJdara" hizmet sun- mayı 40 yıl erteleye- rek başladı. Eski Devlet Bakanı Ha- f san Gemici, devle- •• tin, 1997 yılına ka- , dar, ailesi tarafindan | fuhuşa, dılencıliğe i zorlanan ve başıboş , bırakılan çocuklar « için hiçbir çalışma yapmadığını açıkladı. 1997 yılında yayım- lanan bir genelge ile bu çocuklar için ilk kez devletin bir çalışma başlattığını belirten Hasan Gemici. "Bun- dan öncene Türkiye'de bir çahşma v^rtu,ne de dünyada bir modeL Bu- gün bu çahşma dünya- da örnek olarak göste- riHyor" dedi. rak de\letin bakımında olması gerekliliği, 1983 yılmda çıkan SHÇEK yasasında da aynen be- nimsendi. Oysa devlet sokak çocuklan için ilk yurdu 1998 yılında aç- • Eski Devlet Bakanı Hasan Gemici, devletin, 1997 yılına kadar, ailesi tarafindan fuhuşa, dilenciliğe zorlanan ve başıboş bırakılan çocuklar için hiçbir çalışma yapmadığını açıkladı. 1957 yılında çıkan yasada benimsenen "ailesi tarafindan ih- mal edilip fuhuşa, di- lenciliğe ve çahşmaya zorlanan çocuklann" da muhtaç çocuk ola- tı. Fuhuşa sürüklenen çocuklar için 15 kişilik ilk yurdun açılma tari- hi ise 2001. Türkiye 'de bugün ekonomik koşullann 1997 yılına göre daha ağır olduğunu belirten Gemici şunlan söyle- di: "Ancak çocuklann bugün hem gidebile- cekleri yerier \ar hem de toplunı konuya da- ha duyarh. TCY'nin 477 ve" 478. maddele- rinde düzenlenen, 'ai- lenin çocuk üzerinde- ki terbiye hakkını kö- tüye kullanması ve şid- det uygulaması dunim- lannda hapis cezası ve- nlmesine' iüşkin mad- deler Türkiye'de yeni- den keşfedildi. 200 ka- dar dava açtık ve 160 kadannı kazandık Bu da aileler üzerinde bh" ca>dıncıhkohışturdu." SALI ORHAN BURSALI Din, Değişim, AKP Türkiye Bilimler Akademisi'nin "Akademik Forum"larında geçen ay değerli sosyolog Mü- beccel Kıray "Sosyal Değişim" başlıklı bir kon- ferans verdi. "Sosyal değişim"'m en önemli konu- lanndan biri "Din"dir, din-kişi-toplum ilişkilerinin za- man içindeki seyridir. Zaman ise bütün her şeyi içine alan bir kavram veya süreç. Ekonomi başta olmak üzere, kültürü, dini ve bütün diğer ilişkileri kapsıyor. Sosyologlar, Kıray'ın araştırmalannın bugün hâlâ çok önemli referans kaynağı olduğunu ve bazı araştırmalannın henüz aşılmadığını vurguluyorlar. Kıray, Adana üzerine yaptığı çalışmasında, dinin, din yorumlannın ve yaşanma biçiminin, sosyal de- ğişim süreci içinde nasıl değiştiğini anlattığını anım- sattı. Kıray, değişmenin, en kaypak sosyolojik kavram- lardan biri olduğunu söyledi ve ABD'de bir şerif se- çiminin bile bir "değişim modeli" olarak sunulabil- diğine işaret etti ve ABD'de birtoplantı anısını an- lattı: Amerikalı bazı sosyologlar, Mübeccel Kıray'a, Islam dininin değişebilirliğinden bahsetmenin çok yanlış olduğunu bile söylemişler. Kıray "Karşımda adam, din değişmezdir, diye çırpınıyordu" diye an- latırken, Amerikalı sosyologlarla hafrften de dalga- sını geçti. Kıray, toplumların ve bağnnda banndırdığı her şeyin süreç içinde değişimini, insanlığın bugüne varan serüveni içinde ana hatlanyla anlattı. "De- ğişim bazen öyle olurki, dipten doruğa hiçbir şey kalmaz". Sanayi devrimi toplumlarda her şeyi de- ğiştirmiştir. Tam dipten doruğa! Avcılıktan toplayı- cılığa, köyden kente, tarımdan sanayiye geçişler, toplumda bütün üretim ve sosyal ilişkileri, ideolo- jileri, inançlan, dınleri değiştirmiştir. Kıray, dünyada tanm toplumlannın değişmesi- nın Ingilizler sayesinde, dış dinamiklerle olduğu- na, bazen Arap atının, bazen buharın icadının de- ğişimde başrolü oynadığına değindi. Köylülük bi- tiyor, çiftçilik ortaya çıkıyor, işçiler-memurlar, yeni hiyerarşiler doğuyor. • • • Peki bu sosyal değişim sürecinde dinin yeri ne? Kıray altını çiziyor: Dinin kişiselleşmesi Ayn- ca, buna paralel çok sayıda yeni inanç sistemle- rinin ortaya çıkışı. Kıray, Türktoplumundaki değişim süreçlerini de ana hatlarıyla anlatırken bir olguya işaret etti: Her- kes köylülüğü çözmemek için elinden geleni ya- pıyor. Köylülüğün olduğu gibi kalmasına çalışıyor. Özal, köylüler şehirlere gelmesin diye yasa bile çı- karttı. Köyler eninde sonunda boşalmak ve şehir- lere gelmek zorundadır, bu süreç yaşanmaz ve köylülük oranı yüzde 10'un altına doğru inmezse, Türkiye ana gelişim sürecini tamamlayamaz... Kıray'ın ülkemizde din konusundaki çalkantı üzerine söyledikleri de özetle şöyle: "Din de ülkemizde kaçınılmaz birşekilde kişJsel- leşmekzorundadır. Sanayileşmearttıkçabunugö- receğiz. 80'lerden sonra bir dincilik çıktı. Bu geri- ye dönüş mü?Bence hayır. Birsiyasal çalkantı ola- yıylakarşıkarşıyaytz. Siyasilercekolaymanipule edi- lirbir durum ortaya çıkıyor Diniileri sürüyor ve kul- lanıyoriar. Ama bu durum, toplumlann temelinde- ki dinsel kişiselleşme dinamiğini engelleyemez. özellikle ABD'nin Yeşil Kuşak politikası da bu si- yasal çalkantnın esas nedenlerinden biridir. ABD'nin Islam dinine bakışı da pratik ve politiktir. AKP yan- lış ata oynamasın... Ülkemizdeki dini anlayışın de- ğişim dinamiği işliyor. Kanal 7'nin sunucusu Ah- met Hakan'a bakın. Iran 'da da bu dinamik işliyor. Zikzaklaryaşanır, bunlargeçiddir. AKPMilliGörüş ten aynlarak geldi..." • • • Kıray'ın, gözlemlediği ve geliştirdiği, birtoplum- da "sosyal denge" kuramı var. Sosyolojiye önem- li bir katkı. Bunu bir başka yazıda konu edinece- ğim. Mübeccel Hanım'ı burada çok özetledim tabii. Ama, söylediklerine katılmamak mümkün değil AKP'nin Hoca'dan önemli ölçüde koptuğu bir gerçek. Ama eskiyi bağnnda barındınyor. Bu sü- recin henüz başlangıcında. Bu nedenle de bir çal- kantı yaşıyor, yaşayacak AKP. Bu belki biraz ılım- lı, uzlaşmacı seyreder, belki de çatışmanın iki ve- ya çok yönlü olduğu dönemlerde (AKP dışındaki kesimlerin varlığı nedeniyle!) şiddetli yaşanabilir. Baş- bakan'ın milletvekillerine Tekirova'da yaptığı ve "bazı arkadaşlarla" yollannın aynlabileceğini söy- lediği konuşmayı, bu çerçevede değerlendirmek, en sağlıklı bakış gibi görünüyor. Her şeyi bir takıyye olarak görmüyorum. Sos- yolojik bakışı bir kenara bırakırsak, yanlış değer- lendirmeler yapar ve gelişmeyi görmeyiz. Din, sosyolojik bir olgudur; evrenin ve toplum- ların "değişim yasalan" dinamiğine tabidir. En azından insanlığın geçmişte yaşadığı süreç, bunun tanıdığıdır. obursaliCa cumhuriyet.com.tr. 13. Deneme sınavı yanıt anahtarı SÖZELBÖLÜM l.E,2.D, 3.A,4.D, 5.B, 6.C. 7.D, 8.A, 9.B, İO.C, ll.B, 12.D, 13.A, 14.A, 15.C, 16.D, 17.C, 18.E, 19.A, 20.D, 21.C, 22.B, 23.B, 24.A, 25.E, 26.C, 27.B, 28.E, 29.C, 30.B, 31 .A, 32.E, 33.B, 34.D, 35.B, 36.D, 37.C, 38.A, 39.C, 40.B. 41.B, 42.C, 43.D, 44.E, 45.E, 46.D, 47.B, 48.C, 49.D, 50.C, 51.A, 52.B, 53.D, 54.A, 55.E. 56.B, 57.C, 58.B, 59.A, 60.E, 61.D, 62.B, 63.A. 64.E, 65.A, 66.D, 67.A, 68.E, 69.E, 70.C, 71.A, 72.D, 73.B, 74.B, 75.D, 76.B, 77.C, 78.D, 79.E, 80.C, 81.D, 82.E, 83.B, 84.D, 85.B. 86.D, 87.E, 88.A, 89.C, 90.C. SAYISALBÖLÜM l.B,2.C, 11.D, 12 19.B,20 27.D, 28. 35.A,36 43.E,44. 51.C, 52. 59.B, 60 67.B, 68 75.E, 76, 83.C, 84 3C,4.B D, 13.D, .C.21.E. C, 29.D, A,37.C, B,45.E, C,53.C, B,61.D, ,5.D,6.C,7. 14.A, 15.D, 22D,23.D, 3O.D,31.B, 38.C.39.A, 46.E, 47.B, 54.E, 55.C, 62.D,63.A, E.8.A.9 16.C, 17 24.C, 25, 32.D,33 40.D.41 48C,49 56.C, 57. 64.D, 65 B, 10.C, .D, 18.E, E, 26.A, D, 34.C, .B.42.C, C, 50.E, A, 58.E, C, 66.D, C, 69.D, E, 77 A, ,D, 85.A, 70.D, 7l.E, 78.E, 79.B, 86.E, 87.D, 72.C, 73. 80.E, 81 88.B, 89 B, 74.A, E, 82.C, A, 90.B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle