25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MAYIS 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Tei: 0212,51205 05 Faks: 0^12.512 44Bektrorak poste derazsomCcumhtaiyqtcoffl.fr - Milli Piyango'nun satışında şaibeli adımlar atılıyormuş... •Talih Kuşu oldu Les Karaası!" Kirahk # 30yılhkbirTEKEL çalışanı: "Antal- ya Tekel Başmü- dürlüğü hizmet binası Istanbul Zeytinburnu'ndan bir d«ri tüccarına satıldı. Ihaleyi Genel Müdüriük yaptı; sanıyorum bina 3.3 trilyon liraya gitti. Antatya'nın en merkezi yerindeki binanın ger- çek değeri bunun çok çok üstünde. Antalya TEKEL'in bir günlük ci- rosu zaten 2 trilyon lira- ya yaklaşık. Asıl önem- lisi TEKEL hizmetlerini bundan böyie kirahk bi- nada sürdürecek. Han- gi ülkede böylesine bir düzen vari Ceza/evi Akif Kökçe: "Türk Ceza Kanunu Ta- sarısı'na göre, 6 aydan az hapis ce- zası alan kadınlar, ceza- lannı evlerinde tamam- layacaklarmış. Böylece; evin, kadın için bir çeşrt hapishane oîduğunu da teyit etmişler. Haklılar; koca dayağı, çocuklann zırıttısı, kaynananın vır- vın, yemek, çamaşır, bu- laşık, ütü, ev temizliği, üzerine bir de yoksullu- ğu katarsanız, gerçek- ten cezalannı evlerinde tamamlayacaklar!" Y ıldız Teknik Üniversiteli gençler, Atatürk'ün doğumunun 122. yılındaTürkiye'dekitüm üniversitelerden 122 öğrenciyle biriikte 16 Mayıs'ta Istanbul'dan gemiye binip 19 Ma- yıs'ta Samsun'a gitmeyi ve yol boyunca bir çalış- tay yapmayı planlamıştı... Türkiye Denizcilik Işletmeleri Genel Müdürlüğü gemi için fahiş kira ücreti isteyerek gençlerin yolu- nu kesmişti... Gençler, şimdi aynı projeyi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda tamamlayacak şekilde yeniden şekillendiriyorlar... Atatürk'ün izinden gitmek isteyen gençler engel- lenirken bir de bakıyorsunuz Milli Eğitim Bakanı Hü- seyin Çelik tarafından, 19 Mayıs nedeniyle kabul edilen üniversiteli öğrencilerden iki kişi "otoriterdev- let zihniyeti"ne karşı çıkarak ulusal bayram kutla- masının stadyumlarda yapılmaması için kampan- ya başlatıyor... Dışişleri Bakanı Abdullah Giil'ün üniversite öğ- Ulusal bayramlar rencisi oğlu da, bu iki öğrencinin arkasında duru- yor... Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik kampanya- ya acilen destek veriyor... Tam da o sırada Abdullah Gül'ün memleketi Kay- seri'deki törenlerde, 19 Mayıs kutlamalannın "oto- riter devlet zihniyeti"nin dışında nasıl olacağının ilk örneği sergileniyor: Törenler, Islam peygamberinin yaşamöyküsünü anlatan Çağn filminin müziği ile başlıyor... Aslında hükümet şu ulusal bayramlan kaldırsa da kurtulsak... Anımsarsanız, Kayseri'de bir adam var- dı, ulusal törenlerde devlet protokolündeki yerini yü- reğine taş basarak alıyordu... Içindeki kin ve nefreti eksik etmeden kendisine düşen rolü oynuyordu. Stadyumlardan çıkarmakla olmaz... Ya ulusal bayramlan toptan kaldırmalı ya da bun- lara yeni bir işlev kazandırmah... Bir kere ulusal günlerin adı "bayram" değil "tatil" olmalı... 23 Nisan'da çocuklar için ezan okuma yanşma- lan düzenlenmeli... Ayrıca çocuklar, mahalle cami- lerinde imamlann yerine geçmeli... 19 Mayıs'ta gençler Kuran okumalı... Kuran oku- ma yarışmasına "milli" birgörüntü kazandırmamak için Müslüman ülkelerin gençleri de çağrılmalı. 30 Ağustos'ta askerler toplu namaz kılmalı... As- kerler, fener alayına minare şeklinde süngüler ve kubbe şeklinde kalkanlarla katılmalı... 29 Ekim'egelince... Işte bu "tatil" üzerinde titizlikle düşünülmesi ge- reken ve gerçekten çok önemli bir gün... Günün mana ve ehemmiyetine uygun olarak aca- ba ne iyi şekilde yapılabilir? 29 Ekim'de yas tutulabilir... SESSÎZSEDASIZf!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(a yahoo.com CHP ılla ki merkeze gitmek istiyorsa solun merkezine gitsin! Samsun'daki İlk Adım Anıtı Örtüldü! 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak bastığı yer- de yapılan ve Atatürk'ün yanında gençliği temsil eden figürlerin "çıplak" olduğu gerekçesiyle yobaz çevrelerin tepkisini çeken "İlk Adım Anıtı" 19 Ma- yıs 2003'te işlevsiz hale getirildi... Yon- tu sanatçısı Hakkı Atamulu'nun yap- tığı ve 1982 yılında açılan "İlk Adım Anıtı" dönemin hem Genelkurmay Başkanı hem de Devlet Başkanı Or- general Kenan Evren tarafından "sa- kıncalı" bulunmuş ve Evren'in verdiği emirle Atatürk'ün yanındaki genç kız ve genç erkek figürieri sökülerek yerin- den kaJdınlmıştı. Figürier uzun süre bir depoda tutul- muş ve 2000 yılında dönemin Samsun Valisi Metin llyas Aksoy, figürlerin fr Atatürk Kültür Merkezi'nin bahçesinde sergilenmesini önermiştı. Ancak dö- nemin garnizon komutanı Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu da figürlerin ait ol- duğu yere konmasını istemişti. Şeriat- çı çevrelerin karşı çıkmasına rağmen fi- gürler Atatürk'ün yanındaki yerierine konmuştu. Ancak bu arada bir başka yontucu Prof. Dr. Tankut Öktem'e de yeni bir "İlk Adım Anıtı" siparişi ve- ^ rildi ve yeni anıt Bandırma Vapu- " ru'nun tıpkı yapımının bulunduğu dol- gu ile kazanılan park alanına yerieşti- rildi. Ve bu yıl ilk keztörenler Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı yerdeki "İlk Adım Anıtı" önünde yapılmadı; dolgu alanda kadınlardan biri tesettüre uy- gun figürierie düzenlenen yeni anrtın önüne taşındı. ÇED KOŞESt OKTAY EKİNCt Talasve Ağırnas İstanbul'da... Her biri binlerce yaşında olan kentlerimizin çoğu, ne ya- zık ki artık "birbirlerine benze- diler"». Eğer bu benzeşme, yine her birinin tarihten gelen uygarhk kimlikleriyle olsaydı, kuşkusuz "neyaakki" demek, içimizden gelmezdi... Ancak, bir yandan kültürel ve mimari özgünlük- lerinı hızla yitirirken, öbür yan- dan da bunlann yerini alan "tek düze rant apartmanlaşmasT ile birbirlerine benziyorlar. Tek amacı, arsalardaki ünar rantlannı üçe, beşe, on beşe katlamak olan sözde "modern'' bir yapılaşma tarzı, kimlik yok- sunu tek tip "yap-satçı mimari- sryle" bütünülkeyikapladı... O kadar kı artık örneğin Edir- ne'de ve Kars'ta, birbirinin ay- nısı "konut sUolan" var. Ada- na'daki "blok"larla, Sam- sun'dakilerin farkı yok... Istan- bul'un peyzajını delik deşik e- den "plazalar" bile Anadolu kentlerinde aynen yinelenme- ye başlandı... Hatta "köyleri- miz" de tarlalann içınde yükse- len apartmanlarla "kentieşi- Bütün bunlara, "devletin" hâlâ vazgeçemediği, kamu yapıla- nndaki "tip proje" ilkelliği- ni de eklediği- mizde, Türki- ye 'nin "çağ- daş"(!) kent \izyonunu bel- ki de kısaca "tipsizieşme" ola- rak özetlemek mümkün... 7 bölşe; 7 kent tşte böylesi bir süreçte, üste- lik "Tarihi Kentier Mrfiği" gi- bi bu gidişe dur demek için baş- latılan yerel yönerimler daya- nışmasının henüz ufukta bile görünmediği o "umutsuz" 1980'li yıllann sonlannda, ÇE- KÜL vakfı harekete geçerek dedi ki: "Bütün bu yozlaşma salgınına karşı hâlâ direnen kenüerimiz var... Her bölgede- ki örneklerden bir kampanya başlatahmve kimliksideşme sü- recini tersine çevirecekönderler yaratahm." Türkiye coğrafyasına denge- li olarak dağılan; "7 Bölge; 7 Kent" projesini bu özlemle başlatan ÇEKÜL, aym kap- samda Güneydoğu'dan Midyat, Akdeniz'den AksekL Doğu Anadolu'dan Kemaliye, Ege'den Birgi, Marmara'dan Mudanya, Karadeniz'den Kas- tamonu ve Iç Anadolu'dan da Talas'ı kucaklayarak, bu tarih ve kültür merkezlerini "Kendi- lerini Koruyan Kenüer" ilan et- ti... bu 7 kentle ve yerel güçlerle ku- rulan ılişkıler; sürekli yayınlar ve kültürel çalışmalar; sayısız etkinlikler ve hatta doğrudan koruma projeleri ve restoras- yon örnekleriyle, aynı kentle- rin artık daha bilinçli bir karar- lılık içınde "kimliklerine sahip çıkan" yerleşmeler olmalanna sınırsız destek verildi... Bu uzun soluklu ve hem "sa- bır", hem "Anadolu sevgjsi", hem de "çahşkanhk ve özveri" isteyen emeklerin "semereleri- ni" ise yine aynı kentler artık alıyor. Diğerpek çok kent "mi- mari ve çevresei yoziaşmanın" bunalımından nasıl kurtuluna- cağmı araştınrken, 7 bölgenin 7 kentinde "kültûr ve doğa ön- ceükligündem" sürekli başı çe- kiyor... Metropole dersler.^ ÇEKÜL'ün bir süredır her ay yinelediği ve kendini koruyan kentlerle ügili "tstanbul'u bil- gUendirme" etkinlikleri, bu ak- şam "Talas'la sona eriyor. Be- yoğlu'ndaki "Aksanafta, 18.30'da başlayacak toplantıda, Talas'ın yanı sıra Ağırnas da konukolacak... Aynı zamanda Mimar Sinan'ın doğduğu kasaba olan ve Koca Usta'nınçocuk- luğunu yaşa- dığı tarihi mekânlarda- ki koruma projeleriyle göz dolduran Ağırnas ile buradaki çalışmalan, Erciyes Cnrversi- tesi Mimarlık Fakültesi'nden Yard. Doç. Dr. Sencer Erkman anlatacak. Ka\r seri'nin kültür denizi Ta- las'taki kentsel koruma ve ya- şatma projeleriyle, kent doku- su ve yaşamının tarihçesi hak- kındaki bilgileri de aynı fakül- teden öğretim göre\hsı Ceyhan Yücel aktaracak. Her ıkı kenttekı bu çalışma- lann ortak ve özgün hedefleri- ni de üniversite adına projele- rin genel yöneticisi Prof. Dr. Hüseyin Yurtsever'den dinleye- ceğiz... Sadece bu kentleri me- rak edenlerin değil, îstanbul'da- ki tarihi semtlerde yaşanan "çöküntü ve ilgisizlik'" karşısın- da üzülenlerin de bu akşam Ak- sanat'a uğramalannda fayda var... "Kendini Koruyan Kent" olabilmek için, başta "yereiyö- netim" gelmek üzere, kente karşı sorumlu tüm kesimlerin nasıl el ele vermeleri gerekriği- ni, Talas ve Ağırnas'tan öğren- meleri için... Aradan geçen yıllar içinde Oekinciacumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak <j turk.net ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI H A R B t SEMİHPOROY semihporoyiayahoo.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BILGIN HER GEÇEN GÜN BÜyUYORL TAŞIYAMT/ORUM ARTTK DOKTORL TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 21 Mayıs GUMRÛKCÜ ROUSSEAU 1844'TE BUSÜM, ÛNLÛ FRAMSIH KESSAAAt OUSSeAU(ZUSÖ) DO6DU.U2UN YK_L4lg M£MU/İUJdu ynPMACI AJ££>£Nhl£ Ct£ DUAHIEK) C*y£ ANHACAK OL4N R: YA$A8IOA 8ŞSME AtERAK SAŞ HfÇ B/K A/eAD£MİK Ö&KEAJİM GÖE*AEDİ&ÎHD£U PE, RE£/toL£Bİ İÇGÜPİJL£&İME IŞ£ KtŞİSEL. EĞİ- LİMLS&NE 8AĞU OL4CAKTX. ÖUCELBKİ MAYtA CAKŞIIAAIACAK, AMA G/OEBEK SAAIAT Ç£f/e£l£ - RİNOE İLGİ TOPLAA4AV4 SAŞUyAC S£AU, "M*/P £ES/M" TARZfNIH £A/ ÖNEMLİ TEM- SlLCİSİ £/)Y/LACA*rr7K. ÖZ£JJ.ItU£, H/Ç TROPİK ÜLKE 6Ö£M£DEN YAPACASl TTeoP/IC ORAt TABLOL4KJ OL4ĞAA/ÜS7Ü YAPtTLAK. OIA, 6G£L£NDİRİLeC£XTİR (YAUDA"TKOPtQUES"i PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU 'Bir Gün, Gece' İki hafta kadar önce Radikal'de deprem uzma- nı Prof. Celal Şengör ile yapılmış uzun bir röpor- taj okumuş, etkisinden günlerce kurtulamamış- tım. Değerli profesör olası bir Istanbul depremine ilişkin olarak yetkilileri kesin birdille uyanyordu. Bi- linmeyen, ama çok da uzak olmayan birtarihte Is- tanbul sarsılacak, on binlerce yapı yıkılacak, on binlerce insan canını yitirecekti. Bu kentte yaşa- yan, bu kentte yaşamak isteyen bir insan için eli kolu bağlı ölümü beklemek anlamına geliyordu bu haber. Daha önce de bilim adamlan kaçınılmaz bir Istanbul depreminden söz etmişler, ama hiç kim- se bu büyük yıkımı Sayın Şengör gibi ayrıntılany- la resimlememişti. Yıkımın parasal bilançosunun 50 milyar dolan bulması, fakat Istanbul'un yeniden kurulabilmesi için gerekecek bu parayı kendi olanaklanmızla kar- şılayamayacağımız için kentin elimizden gidece- ği söz konusuydu. O dehşet tablosunun en çar- pıcı yanı buydu bence. • • • "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" derler ya, -kendimi zorlayarak-, tam belleğimi o görüntüler- den anndırmak üzereyken Mine Kınkkanat'ın ki- tabı geldi... Mine benim arkadaşımdır, dostumdur. Okuru sarsacak bir roman yazdığını biliyordum. Fakat konusunu sır gibi saklıyordu. "Bir Gün, Ge- ce"yi piyasaya çıkacağı günün arifesinde imzala- yıp verdi bana. Kitabı bir çırpıda okudum, sarsıl- dım. Sarsılmamak elde değildi, çünkü kitap Prof. Celal Şengör'ün sözlerie çizdiği o dehşet tablosu- nun ustaca romanlaştırılmış haliydi... Aralarında sözleşmişlerdi sanki... "Bilim" ile "kurgu" üst üs- tegelince insanın uykulannı kaçıran, geren, neya- pacağını bilemez duruma getiren bir kitap çıkmış- tı ortaya. Istanbul, yıkık, batık, hiçbir yanıyla "eskisi" kal- mamış, o şiddetli sarsılmayla bir anda tarihsizle- şivermiş bir kentti artık... Beş milyon evsizin, açın, susuzun, bir lokma ekmek, bir yudum su için bir- birini boğazladığı bir kâbuslar kentiydi... Hiç kimsegüven içinde değildi bu kentte... Sar- sıntılara karşı dayanıklı sağlam tepelere, sağlam düzlüklere kurulmuş, yüksek duvarlarla çevrilmiş, kapılannda silahlı bekçiler bekleyen görkemli, bü- yük villalann sakinleri bile... Korktuklan ölüm, on- lara, kendilerini korusunlardiyetuttuklan bekçile- rin eliyle geliyordu... • • • Fabrikalar, köprüler, yollar, barajlar, santrallar, gaz depoları, her şey, ama her şey yıkılmıştı elli i- ki saniye içinde... Sonra yangınlar çıkmış, ayakta kalanlan kızgın alevleryoketmişti. Sonra Avrupa- lılar, Amen'kalılar gelip karargâhlannı kurmuşlardı sivil uzmanlan ve silahlı askerleriyle... Yıkılan, ya- nan, tarihsizleşen Istanbul'u sahiplenmek için... Prof. Şengör'ün okuduğum o röportajında öngör- düğü, uyardığı gibi... Aynen... Birgerilimromanı olan "BirGün, Gece"ninkah- ramanlanndan, insan öğelerinden bilerek söz et- miyorum burada. Okurlar onlan kendileri tanısın- lar istiyorum. Yıkılmış, yanmış, yok olmuş Istanbul'un yıkıntı- lan, külleri arasında "umut" da var... Tükenmeyen insanın, insanlann yeşerttiği umutlar... Mine Kınk- kanat onlan da gösteriyor bize... Kitabı yayımlayan Om Yayınevi korsan baskıla- rın önünü kesmek düşüncesiyle "Bir Gün, Ge- ce °yi iki ayn boyutta hazıriamış. Içeriği aynı, fakat boyutlan farklı. Biri 8.5 öbürü de 4.5 milyon lira. Hiç de fena fikir değil doğrusu. (e-posta: dkavukcuoglu ' superonline.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAS SOLDANSAĞA: 1/lrmikveşe- kerle yoğru- larak fınnda pişirilen bir tür kurabiye. 2/Tehlikedu- rumu, imdat, 5 yardım... Ah- 6 şap çubuklar- -. la yapılan ve pencerelere 8 takılan siper. 9 3/ Asya'da bir ülke... Tann saygısı ve ahret kaygısuıdan ötürü günah işle- mekten titizlikle ka- çınma. 4/ Kabak yapraklannı andıran 5 geniş ve etli yaprak- 6 lan olan bir kırbitki- 7 si. 5/ "Behıç — " : 8 Karikatürcümüz... 9 1 2 3 4 5 6 Berilyum elementinin simgesi... Notada durak işareti. 6/FranzKafka'nın bir rornanı... Yankı. 11 Herkesin söylediğini yapan, iltifat meraklısı kim- seye halk arasında verilen ad... Kuzu sesi. H/ Tö- ren. 9/Uyanık, gözü açık... Trabzon'un Akçaabat ilçesinde bir göl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Istanbul'un bir semti. 2/ Kimi yerlerde kadınla- nn boydan boya örtündükleri çarşaf... Argoda ha- pishaneye verilen ad. 3/ Uzak... Tropikal Ameri- ka'da yetişen çok sert bir ağaç. 4/1. Dünya Sava- şı'nda Osmanlı ordusunda kullanılan bir tür baş- lık. 5/ Bir renk... "Elif dedim — dedim Kız ben sana ne dedim" (Türkü)... Bilinç. 6/ "Ben gelme- dim — için, Benimışrmsevi için" (Yunus Emre)... Metin Toker tarafından yayımlanmış haftalık ha- ber dergisi. II "Labada" da denilen ve yapraklan sebze olarak kullanılan bıtki... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/ Resmiyetin gerektirdi- ği kurallann ve işlemlerin tümü. 9/Belde pensleri olmayan düz elbiseye verilen ad... Limonluk. SATILIK 0T0 1998MODELTOYOTA SAHİBİNDEN SATILIKTIR Tel: 0 532 - 287 52 73
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle