25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MAYIS 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA JV LJ \^ı M. U MA. kultung cumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVİN İLYASOĞLU İstanbul bahannda müzikSon yıllarda istanbul bahannda müzik etkinlikleri giderek alevle- niyor. 'Mozart Günleri' de yıl içindeki etkinlikleri FestivaPe bağ- layan bir köprü haline dönüşmekte. ''İstanbul Festivali' otuz birinci yılına üzgün başlıyor. Neredeyse kurulduğundan beri FestivaFe gön- lünü koymuş bir üyesinı, Cevza Aktüze'yi yıtırdi. O sakin ve telaş- sız görünümüyle, Festival'in kimli- ginı yaratan yapıtaşlanndan biriy- di Cevza Hanım. Aydın Gün'ün asistanlığını yapmış, daha sonra da müzik festivalinin direktörlüğünü üstlenmişti. Yıllardır Istanbula ge- tirmeye çalıştığı Cecilia Barto- li'nin geldiğini göremeden gözleri- ni yumdu. Genel Müdür Görgün Taner ve Müzik Festivali dırektörü Ahmet Erenli, Bartoli'nin 22 Hazıran'da- ki dinletisini Cevza Hanım'a ada- dılar. Bu yılki festivalde böylesi ka- dirbilirlik örneği bırkaç dinleti da- ha var: Beylerbeyi Sarayı'ndaki açılış konserinde Nevit Kodallı 'Yaşamboyu Başarı Ödülü' ıle onurlandınlacak. Gürer Aykal yö- netimınde Borusan Filarmoni nın seslendireceği Aya Sofya'daki ilk konser ise festivalin kuruluşuna bü- yük emeği geçen Cevad Memduh Altarın anısına düzenlenmiş. Evet, Festival otuz birinci yılın- da yine Istanbul'un ilkyazını şen- lendirmeye hazır. Ya biz, dinleyi- ciler hazır mıyız? Savaş bulutlan- na, ekonomik krize ve yeni hükü- mete alışmaya çalıştığımız bir kış mevsıminden çıktıktan sonra, "Bu yıl Festivalde ne var" sorusunu hâlâ sorabtliyorsak, hazınz demek- tir! Yine biletler pahalı, yine spon- sorlar çok yer istemiş... Ama bir- takım ındinmli bıletler de söz ko- nusu. Kırmızı Lale, Siyah Lale, Beyaz Lale sahiplerinin öncelikle- ri, öğrencilere aynlmış sıralar, vb... Kendinize bir armağan alırcasına, birkaç etkinliği seçmelisiniz Festi- val'den. Lorin Maazel yönetimin- deki Bavyera Radyosu Senfoni Orkestrası olmaz da, tvan Fisc- her'in yönettıği Budapeşte Festi- val Orkestrası olur! Louvre-Gre- noble Müzikçileri olmaz da Ci- hat Aşkın ve Shlomo Mintz'in paylaştıklan "Üç Kemanın Hikâ- yesi" olur. Europa Gallante ol- maz da Berlin'in Alte Musik Aka- ' u yıl 31 '.si düzenlenen istanbul Müzik Festivali'nin en ünlü adı 22 Haziran'da dinletisini sunacak olan Cecilia Bartoli. Bu yıl ikincisi düzenlenen Ülker Mozart Günleri'nde ise Lubimov özlemle bekleniyor. Mehmet Okonşar geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi'nde bir Liszt resitali sundu. demie topluluğu, ya da Emre Ara- cı yönetımındekı İstanbul Oda Orkestrası'nın "Boğaziçi Meh- taplarında Sultanlarla Vals" programı olur! Piyano ıstıyorsanız neden ille de yabancı isim diye Kenneth Hamilton a takılırız ki, kuşkusuz Muhiddin Demiriz ha- rikalar yaratacaktır resıtalinde. Do- ğal ki festivalin en hit adı Cecilia Bartoli. Biletleri bürün dünyada ol- duğu gibi kimbilir kaça satılacak- tır, bilmiyoruz. Onun yerini tutma- sa da bir başka tarihi olaya daha tanıklık edebilir, örnegin Tokyo Kuvartefıni dinleyebilirsinız. Istanbul'un tarihi mekânlarına kucak açan bu yılki etkinlikler ara- sında kendinize bir de istanbul ar- mağanı sunun: Alışageldiğimiz Aya Irini olmazsa, Saint Anruan'da Haselböck'ün org dinletisini, Üç Horon kilisesinde koroyu, Darpha- ne binalanndaki, Rahmi Koç Mü- zesi'ndeki etkinlikleri izleyin. Bu yılki programlar birkaç kuşak Türk bestecisini kapsıyor. Eğer açılışta- ki Kodallı, Erkin, Tarcan'ı kaçır- dınızsa, Covent Garden Kraliyet Operası solistlerinin seslendirece- ği Sıdıka Özdil'in 'Pbasilis'ıni dinleyebilirsiniz. Ancak mutlaka açıkhava Cemil Topuzlu Sahne- sinde Fazıl Say'ın 'Metin AJtıok Oratoryosu'nun dünya prömiyeri- ni izlemelisiniz. Ülker Mozart Cünlerl tstanbul'da kış etkinlikleriyle Festival arasında bir köprü kuran 'Ülker Mozart Günleri', ikinci yı- lında ve gelenekselleşme yolunda. 20-27 Mayıs tarihleri arasında Aya Irini'de yeralacak konserlerde ken- di alanlannda büyük isim yapmış, deneyimli sanatçı ve topluluklarla gencecik yetenekler birleşiyor. Rus ve Avusturyalı sanatçılann paylaş- tıklan konserlerde üç Koreli genç kızın kurduğu Ahn Trio da yer alı- yor. Programlar, Mozart ve döne- mininbestecilennden seçilmiş. Ay- nca zamanın otantik çalgılanna bü- yük önem verilmiş. Örneğin kapa- nış konsenni tümüyle eski zaman çalgılannın yer alacağı Salzburger Hofmusik ten dinleyeceğimiz gi- bi, Lubimov'un da fortepiyanosu geçen yıldan beri kulaklanmızdan silemediğımız bir ustalık taşıyor. Açılış konserinde Musica V r iva topluluğunu yönetecek olan Ale- xander Rudin, şefliğinin yanı sıra hem çellosuyla hem de piyanosuy- la Istanbul'un konuğu olacak hafta boyunca. Kapanış konserinin şefi Wolfgang Brunner de aynı za- manda fortepiyanosuyla hem şef, hem solist rolünü üstlenecek. Cu- martesi ve pazar günleri 14.30'da Moskova Konservatuvan 'nda eğiti- len 10-14 yaş arasındaki üstün ye- tenekleri izlemek bir başka keyıf olacak. Mozart Günleri'nin bilet fi- yatlan 20-30 mılyon arasında, her keseye uygun! Ceçen haftanın konserlerl Geçen hafta izleyebildiğim iki konserden biri Gürer Aykal yöneti- mındeki Borusan Filarmoni Or- kestrası' ydı. Bir öncekı konserin Vengerof büyüsünü unutmak iste- meyen izleyiciler bu kez Japon ke- mancı Okumura ya itibar etme- mişlerdi. Oysa orkestranın çaldığı 'Hafif Süvari Marşı' ve 'Üç Kö- şeli Şapka'nın parlak görkemini de kaçırdılar. Kemanların kusursuz biriikteliği. bakır üflemelilerin ter- temiz tonu ve topluluğun artık sim- gesi haline gelen vurma çalgı vir- tüozu Torino'nun hüneri, düzeyli bir dinletinin etmenleriydi. Piyanist Mehmet Okonşar ın Boğaziçi Üniversitesi'ndeki Liszt resitali son derece etkileyiciydi. Liszt biçeminin zarafetini özümse- yen sanatçı, aynı zamanda bir bes- teci olduğundan, armonik planlan ustaca ayınp yarattığı renklerle ki- şilikli bir konser sundu. e\ini(fl boun.edu.tr GEÇEN HAFTA 'ANADOLU DÖRTLÜSÜ' IZMÎR SANATTAYDI Gençlerin resitalleri düşündürdü ONDER KUTAHYALI Geçen hafta İzmir Sanafta "Anadolu Dört- lüsü"nü dinledık. Topluluk bir zamanlar sa- dece hanım sanatçılardan oluşmuş ve başan- lı yonımlar sergilemiştı. Yeru bıçıminde ke- manlarda Bilgehan Erten ve Tangör Ertaş, vıyolada Feza Gökmen. viyolonselde ise Gülgön Akagün Sansözen var. Sanatçılar. W. A. Mozart'ın Re majör Divertimento'su- nu, U. C. Erkin'in dörtlüsünü ve A. Dwo- rak'ın Fa majör dörtlüsünü ("Amerikan") çaldılar. "Anadolu DÖrtlüsfi" güzel tınlıyor ve iyi müzik yapıyor. Özellikle kıdemli üyeler Feza Gökmen ile Gülgün A. Sansözen son derece coşkulu. Bilgehan Erten ile Tangör Ertaş te- miz ve pürüzsüz çalıyorlar; ancak ellerindeki kemanlar yeterli değil. Durumu sevgili Er- taş'la konuştuğumda şöyle dedi: "15 bin dolarım ol- sa, benim açımdan sorun kalmazdı." Oda müziği ya- pan sanatçılanmıza çalgı konusunda yardım edilme- si gerektiğini düşünüyo- rum. Genç vıyolonselci Emre Sayarı, HU Ankara De\ let Konservatuvarfnda Prof. AliDoğan'lave Yard. Doç. Nuray Eşenle yaptığı ça- lışmalara ek olarak bazı bü- yüklerin ustalık sınıflanna katılmış. Ismet Inönü Sanat Merkezı'nde pi- yanist Aydan Galip'in eşliğinde verdiği resi- talde müzığı benliğinin doğal bir mızacı ola- rak yaşadığını kanıtladı ve J. S. Bach'ın. F. Schubert"in ve J. Brahmsın sonatlannı çok güzel çaldı. P. İ. Çaykovski'nin Op. 63 "Pez- zo Capriccioso"sunda ise sağlam bir tekniği olduğunu kanıtladı. Mehmet Emir Barutçu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Kon- servatuvan'nda Çağdaş Alapınar Gen- çay'ın piyano sınıfında eğıtim yapmaktadır. İki yıl sonra mezun olacak. Barutçu. DEÜ Devlet Konservatuvan Orhan Barlas Salo- nu'ndaki resitalinde D. Scarlatti'nın iki sona- tıyla ve I. Van Beethoven'ın Op. 13 Do mi- ilgehan Erten (keman), Tangör Ertaş (keman), Feza Gökmen (viyola) ve Gülgün Akagün Sansözen'den (viyolonsel) oluşan 'Anadolu Dörtlüsü' geçen hafta İzmir Sanat'ta konser verdi. nör sonatıyla ("Pathetique") yeteneklerini ortaya koydu. Genç sanatçı adayı. A. Scri- abin'den. Chopin'den. S. Prokoryev'den, C. Debussyden ve A. Adnan Saygun'dan par- çalar da çaldı. Emre Sayarı şanslı bir genç; çünkü 2000 yılında İZDSO'nun açtığı sınavı kazanarak bu kurumun üyesi olmuş: fakat M. Emır Barutçu'yu iki yıl sonra kaygılı günler beklıyor. Nerede ve hangi kurumda iş bulaca- ğını, geleceğinin ne olacağını düşünmeye baş- layacak. Piyanist olduğundan, belkı bir kon- servatuvarda göre\- alabilir. Peki o güne dek sayılan daha da kabaracak olan yüzlerce işsiz genç müzikçi ne yapacak? Sanatçı adaylanna şans tanınmıyor Geçenlerde CSO'nun başkemancılanndan Oktay Dalaysel beni telefonla aradı. Özlem gıderdik. Sevgili Oktay, kırk yıllık hızmetten sonra emekli olmuş ve gü- zel bir törenle onurlandınl- mış; ama dertliydı. Emekli- ye a>nlan orkestra, opera ve bale sanatçılannın yerine yenileri alınmıyor, böylece kunımlar kan yıtıriyordu. Dostumun söylediğıne göre Ankara'da bazı konservatu- var mezunlan Çukurova, Antalya ve Bursa orkestra- lanna gitmeyerek CSO üye- liğinde ısrar etmişler. Yedi yıldır kurumun yeni sanat- çı adaylan için sınav açma- sını bekleyen bu gençler umutsuzluğa kapıl- mış ve bunalıma girmiş. Atafürk döneminden başlayarak evrensel nıtelıklı müziği halkımı- za tanıtma ve özümsetme yolunda önemli iş- ler yaptık. Konservatuvarlanmız. senfoni orkestralan- mız ve opera-bale kurumlanmız \ar; çünkü müzik yüceltıcidır. însana düşünmeyi, akıl \ii- rütmeyi. duyarlı olmayı ve sevgıyı aşılar. Bu güzellıkleri ülke düzeyıne yaymaya çalışan sanat kurumlanmızı korumak, özellikle de gençlerin önünü açmak gerek. Müziği her tür- lü ekonomik kaygının üstünde tuhjıalıyız. AB'ye ahnmamız içın yapılması gereken şey- lerden biri de budur. Ünlü fotoğrafçıya Isveç'te teşekkür plaketi verildi Yıllardır Isveç'te yaşayan ve çektiği yazar ve şair portreleriyle tanınan Lütfi Özkök'e Stockholm'de tsveç Yazarlar Sendikası'nın tarihi binasındaki Rydbergs adlı restoranın duvarlarında 1989'dan beri yer alan fotoğraflarından dolayı törenle teşekkür plaketi verildi. Lütfi Özkök onurlandınldı GÜRHAN STOCKHOLM - Yıllar- dır Isveç'te yaşayan ve çek- tiği yazar ve şair portre fo- toğraflanyla butün dünyada tanman Lütfi Özkök bir kez daha onurlandınldı. Stock- holm'de Isveç Yazarlar Sen- dikası'nın tarihi binasındaki Rydbergs adlı restoranın duvarlannda 1989'dan beri yer alan fotofraflanndan dolayı Özkök'e teşekkür için hazırlanan ve duvara yerleştirilen plaket. yapılan alçakgönüllü bir törenle açıldı. İsveç bflyûkelçisi katıldı Özkök'ün Isveçli ve Türk dostlannın katıldığı törende, Türkiye'nin Isveç Büyükel- çisi Tomur Bayer de bulun- du ve plaketin açılışını Öz- kök'le birlikte yaptı. Daha önce tanınmış Isveçli yazar- lar Peter Curman ve Heidi von Born birerkonuşma ya- parak fotoğraf ustası ve şair Lütfi Özkök'e teşekkür etti. Büyükelçi Bayer de konuş- masında, Özkök'ün ülkemi- zin sanat dünyasındaki gu- ruru olduğunu belirtti ve Is- veç ile Türkiye arasında bir kültür bağı oluşturduğunu söyledi. Lütfi Özkök, bu küçük a- ma duygulanduıcı etkinJikle ilgili olarak Cumhuriyet'e şu açıklamada bulundu: "1989'da bu restoranın o zamanki işletmecisi bana geldi ve fotoğraflarımdan 200'den fazlasını rastgele seçti. Ben karışmadım, çünkü daha sonra yazar dostlarımın, beni seçtin, beni seçmedin" gibi sözleri- ne hedef olmak istemiyor- dum. Fotoğraflarım, 200 nv'lik restoranın duvarla- nnı kapladı. Zamanla. ba- zı portrelerin yok olduğu- nu gördüm. Konuklar, sev- dikleri yazarları ceplerine atıp gidiyorlardı. Büyükel- çimizin bu törene çiçek göndermesi ve katılması beni gururlandırdı. Gele- cek ay yazar dostlanmı ko- nutunda ağırlamak iste- mesi de sanata karşı ne denli duyarlı bir insan ol- duğunu gösteriyor." Rodos'ta sergi Lütfi Özkök, gelecek haf- ta Rodos'taki Akdeniz Ya- zarlar ve Çevirmenler Mer- kezi'nin yıllık kongresine katılacak ve Nobel sahibi 27 yazar ve şairin portrelerin- den oluşan sergisinin açılı- şında bulunacak. Kongreye, Kıbns'ın iki kesiminden de edebıyatçılar katılacak. Pe- ter Curman, "Böylelikle bu güzel adada esen barış ve kardeşlik rüzgârlarına sa- natçılar da katkıda bulun- muş olacaklar" diye ko- nuştu. GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Kazım Mirşan ya da Ekinsel Irkçılık Geçen yaz, Nilgün Şarman'ın uyansıyla, 20Tem- muz akşamı, atv'de, Ceviz Kabuğu'nda tanımış- tım Kazım Mirşan'ı. Türk Dilinin Kökeni'yle ilgili tartışma, 29 Haziran akşamı Haluk Tarcan'la başlamış, ertesi hafta sür- müş, ben ancak sonuncuya yetişebilmişim. Ama o sonuncuda bile, karşısındaki okullu bil- giç'in (daha doğrusu okumuş bilgisizin) tüm çaba- lanna karşın, Sayın Mirşan'ın söylediklerinin öne- mini sezebilmıştim. Şimdi elimizde, Ceviz Kabuğu yayınlarının bas- tığı o üç tartışmanın da metni var. Haluk Tarcan'ın Kazım Mirşan'dan ödünç aldığı somut bilgilerle öne sürdüğü temel sav şu: Batılılann inatla, jsrarla öne sürdükleri, tersini kimseye söyletmedikleri sava gö- re, uygarlığın temeli olan yazı Mezopotamya'da, Sümerlerle başlamış; sonra bayrağı Yunanlılar al- mış. Oysa, Tarcan, On-Türklerin tarihiyle ilgili çalış- malarının sonunda, yazıtlara dayanan belgeleriyle, Yunanlıların adının bıle, Üst-Asya'dan gelmiş öke- rik adlı kavmin adının sıkışıp Grek'e dönüşmesiyle oluştuğunu savunuyor. Mirşan, haklı olarak, yazı olmadan uygarlık ol- maz, deyip, yeryüzünde resim ya da düşün yazı- sından abeceye ilk geçişin Orta Asya'da, Türkler- de başladığını savunuyor; Türklerin başlıca beş böl- gede: Issık Göl ve çevresinde, Sibirya'da Ulukent Havzası'nda, Ural Dağları'nın güneyınde, Şölgen- taş Mağarası'nın dolayında, Doğu Anadolu'da, Er- zurum yörestnde, son olarak da Güneybatı Fran- sa'da yaşadıklarını, üstelık yazılı kanıtlarıyla, anıt- larla, kendisinin ınsanlık tarihinde ilk kez okuyup metne döktüğü belgelerle savunuyor. Ispanya'da- ki mağaralardan, Italya'daki yazıtlardan, taşlardan tutun da, Mısır piramitlerıne, çivi yazısına dek sa- yısız belgeden söz ediyor. öne sürülenlerın tersine, Italya'ya Anadolu'dan göçmüş Etrüsklerin değil, Yunanlıların abeceyi on- lardan aldıklarını belgeleriyle, ömekleriyle kanıtlıyor. Ammaa! Türk halkının vergileriyle Amerika'da, Av- rupa'da ya da buradaki yüksekokullarda okutul- muş profesörler, doçentler, yardımcı doçentler, ha- ni şu kendimizi bildik bileli yinelenen ekinsel buyu- ruculuk (kültür emperyalizmi) altında yamyassı ol- duklarından, eğitım sandıkları bütün koşullanmala- nnı ırkçı, kıskanç, yasakçı Batı'ya borçlu oldukla- nndan; ve daha da önemlisi, Mirşan'la Tarcan'ın, haklı olarak sayısız kez yıneledikleri gıbı, yarım ya- malak öğrendikleri, küçümsediklerı, utandıkları Anadolu Türkçesi'nin dışındaki öbür Türk dillerini, yazılannı bilmedikleri için, asıl kaynakları, belgele- ri okuyamadıklan; yalancı Batı kaynaklarınatuksak kaldıkları için, söylenenlere sürekli karşı çıkıyor; bu iki sabırlı araştırmacıyla dalga geçiyor, inanacakla- rı engellemeye çalışmışlar, çalışıyorlar. Oysa Kazım Mirşan, rastlantı ve gerekliliğin ar- mağanıyla, Türkistan'ın lli Nehri üzerindeki Kulca kentinde dünyaya gelmiş; ilkokulu Çin'de okumuş; ortaöğretime Türkiye'de başlamış, Almanya'da ta- mamlamış; orada başladığı mühendislik eğitimini Teknik Üniversite'de bitirmiş. Dolayısıyla Almanca, Rusça, Çince, Ingilizce, okuyup anlayacak kadar Latince, Yunanca, Italyanca'nın dışında, belli baş- lı bütün Türk dillerini bilıyor. Buna dayanarak, yeryüzündeki bütün abecele- rin, Türk yazısından yola çıkarak türetildiğini öne sü- rüyor; Türkçe yazının Şölgentaş Mağarası'nda bu- lunan kaynaklarda, 16 bın yıl öncesine dek uzandı- ğını; Erzurum'un Cunni Mağarası'nda bulunmuş olan, kendi gözüyle okuyup yazıya döktüğü yazıt- lara göre, ünlü Mısır çivi yazısının bıle, tam 7000 yıl önce, Anadolu'dan gitmiş olacağını savunuyor. Üstün yetenek, olsa olsa, evrendeki ilışki ağını en az ıpucuyla, hani şu can gözü adını verdiğimiz ye- tenekle sezip dile getirme olduğuna göre, o sıradı- şı varlığın, Mustafa Kemal Atatürk'ün, elinin altın- da henüz Kazım Mirşan yokken, şaşmaz biçimde saptadığı gibi Anadolu'da 7000 yıllık Türk varlığı da belgelenmiş oluyor. Kıtapta sayısız aynntısını bulacağınız bu kanıtla- ra ırkçı, sözün tam anlamıyla bağnaz, çıkarcı Ba- tı'nın inanmasını boşuna beklemeyin. Mirşan, Tarcan gibi sabırlı araştırmacılar aslında, Atatürk'ün ünlü: Türk, öğün, ÇALIŞ, güven öğüdü- ne sağlam bir temel kazandırmaya uğraşıyorlar; hem de somut belgelerle. Irak Savaşı gözümüzü yeterince açmaya yetecek mi, hep birlikte göreceğiz, yaşayacağız. sbonaran hotmail.com BUGUN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONL'nda 20 OO'de K. B. İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'ndan 'Beste-i Kadim ve tstanbul Şarkılan' adlı konser. (0 212 232 98 30) • NARDtS JAZZ CLUB'da 21 30'da Şenova Ülker, Imer Demirer, Halil, Can Çankaya, Güray Aktalay, Yavuz Duman, Aydın Özarı, Serkan Özyılmaz konseri. (0 212 244 63 27) • BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ALBERT LONG HALL KÜLTÜR MERKEZİ nde 19.30'da Zeynep Tanbay'dan dans gösterisi ve Zeynep Oral söyleşisı. (0 212 287 02 32) • BABYLON'da 21.30'da DJ Arkın AJlen. (0 212 292 73 68) • AKBANK KÜLTÜR VT SANAT MERKEZİ'nde 18.30'da Kendini Koruyan Kentler Dizisi' kapsamında 'Korumada Talas ve Ağırnas Orneği' konulu panel. Katıhmcılar: Prof. Dr. Hüseyin Yurtsever, Ceyhan Yücel, Yrd. Doç. Dr. Sencer Erkman. (0 212 252 35 00) '• M OSMANLI BANKASI KARAKÖY BtNASI'nda 18.30-20.30 saatleri arasmda Yüdırım Büktel'in katılacağı 'Kudüs' adlı söyleşi. (0 212 233 22 38) • RİTÜELde 18.30da Etyen Mahcupyan ın katılacağı 'Zihniyet Yapılan ve Değişim' adlı söy|||. (0 212 243 13 91) • ATATÜRK KÜLTTJR MERKEZİ SİNEMASI'nda 15.30 ve 19.00'da'Cennetten Çok Uzakta'. (0212 251 5600/373) M TURKCELL BİNASI'nda 18 30 da 'Kurmaca Gerçek: Yeni Iran Sineması' .kapsamında 'Yakın Plan'. (0212 252 35 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle