14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORUSLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Özgiip Eşek Olur mu? "Siz, velinimetimiz Siz, efendimiz Siz, eşek" Karşı kapının önüne uzanmıştı. Uykuda mı, yok- sa düşte mi? Sesi soluğu çıkmıyordu. Komşunun iıki küçük köpeği dört dönüyor, boyuna havlıyoriar. Psledir, kimdir, nasıl şeydir, burda ne işi var? Oysa kıpırdamıyor, kuyruğunu bilesallamıyor. ölmüş mü ne! Abbas Sayar'ın bir "Yılkı Atı" romanı vardı. Ço- rum'da, işi bitmiş, tükenmiş, bir işe yaramaz olmuş atları özgürlüğe bırakıriarmış. ölene kadar, dolaşır dururiarmış. Şu karşımdaki eşek de öyle miydi? Sa- hipsiz, kimliksiz bir özgür eşek!.. Ne yer, ne içer? Ne arar, ne bekler! Bir gün gelecek ölümü mü? Salah Birsel'ın "Eşeğe övgü"şiirini anımsadım. "Velinimetimiz, efendimiz" diye sesleniyordu, bir bakıma övüyordu. Kalktım Birsel'in bendeki bütün kitaplannı çıkardım. Şiirler, denemelef, günlükleıi Son- ra derlemeler! Ara ara! Yok! Birsel'in "Eşeğe öv- gü" şiiri yok... Yoksa kitaplanna almamış mıydı? Kim- den çekindi? Başka anlamlar verirter diye... Hep uyuyordu karşımdaki eşek.. Köpekler nice bağınp çağırsa da! Bir süre sonra baktım, çekip git- rniş, otlamaya mı? Gezmeye mi? Bir komşu, "Onu yılkıya çıkarmışlar" dedi. Yaşlanmış, hastalanmış, varsın son günlerini özgürgeçirsin, demişler... Kar- şıki çayırlık ne güne duruyor? Yesin, içsin, sokak sokak dolaşsın, sırtında yüklerle gezdiği yerleri bu kez özgür bakışlarıyla tanısın... Eşeğe sormuşlar: "Bugün yolculuk nereye?", "Onu ben bilmem, sopa bilir" demiş... Sopa, se- mer, yük yoktu artık! Istediği gibi bağınr, istediği gi- bi tepinir, istediği gibi otlara yayılır! Isterse köy ço- cuklannı sırtına alırgezdirir, sevindirir. özgüriükde- nen şey bu! Yokuştan aşagı her inişimde karşılaşı- yordum. Şarkı söyler gibi anınyor. Derinden deri- ne... Yaratıklann en güzel gözlüsü! Ama ne kadar çok horlamış onu insanoğlu! Ne kadar kötü söz varsa, hepsini yakıştırmış! Eşek, de- mişiz, eşeklik yapanlara! Eşek herif, eşek kafa, eşekçe düşünce!.. Oysa o güzel yaratığın hayai dünyasını, onun da bizler için neler düşündüğünü bir bilebilsek! Kitaplara baktım. Eşek için neler neler deme- mişler ki!.. Yakışsa da yakışmasa da bir yığın söz türetmişler? Bu sözlerde, şiirierde, atasözlerinde eşek adını silip, yerine insan yazsanız da oluyor! Işte bir- kaçı: "Zerdun palan vursan da eşek yine eşektir", "Eşeğin anırtısı kendisine hoş gelir", "Eşeği dama çıkaran yine kendi indirir", "Eşek baş olunca, en- camhayrolmaz", "Eşek eşeği ödünç kaşır", "Eşek Kâbe'ye varmakla hacı olmaz", "Eşekhoşaftan ne anlar". Bizim köyün yılkıya çıkarılmış güzel gözlü eşeği- nin bağmşını duydum birden... Bu kez sesi çok da- ha başka! Daha acı, daha kırgın... Bir de ne göre- yim, açıkgözün biri, başıboş gezen eşeği almış, sırtna odun yüklemiş, ordan oraya sürüklemiyor mu? Evet.. eşeğe, tüm eşeklere gerçek özgürtük yok! 19 Mayıs'm Bayram Oluşu... Bu yazıda 19 Mayıs'ın 'Gençlik ve Spor Bayramı' oluşunun aynntıh öyküsünü bulacaksınız. Ne yazık ki, Atatürk 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramf nı hiç görmedi. Yaşar O7TVRK Sili/ke A tatürk 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'm hiç gör- medi. 1 Haziran 1935 günü kabul edilen 2739 sayılı yasa ıle ulusal bayramlar ve genel tatıller belli oldu. Bunlar arasında 19 Mayıs Atatürk'ün Samsun'a ayak bastı- ğı gün yoktu. 1938 yılına kadar 19 Mayıs, Samsun'da. Gazı'nin Samsun'a gelişi dolayısıyla yerel olarak 'Gari Günü' etkinlığiyle kutlandı. Öte yandan her yıl Mayıs ayının üçüncü haftası geleneksel olarak 'Jimnastik ŞenfiğT (Mekteplıler Bayramı, Idman Ba>Tamı) adı al- tında etkinlıldere sahne oluyordu. Bu etkinlilderin geçmişi ise 12 Mayıs 1916'da Erkek Öğretmen Okullan öğrencilerinin öğretmen- lerinden Setim Sım Tarcan göze- tımınde Kadıköy ' Ittıhatspor ça- yınnda (bugünkü Fenerbahçe Sta- dı'nın olduğu yer) yaptığı Beden Egitimi Gösterisi'ne dayanıyordu. Öğretmen okulu öğrencilerinin ge- leneksel olarak yaptıklan bu gös- ten daha sonra 1927 yılında Mil- li Eğitim Bakanlığı 'nın üstlenme- sı ile Türkiye'ye yayıldı. Bu beden eğitimi gösterisi sıra- sında Atatürk'ün arkadaşlan ile IVfiüMücadele'ye adım atnğı Sam- sıın'dan başlayarak sık sık söyle- diği 'Dağ Başını Duman Almış, GümüşDereDunnazAkar' mar- şı da doğmuştu. Spor tarihimızin temel taşlanndan biri olan Selim Sırn Tarcan, yüksek beden eğiti- mi almak için gıttiği İsveç'ten ge- ri geldiğinde yanında jimnastik çalışmalan sırasında çalınmak için çeşitli müzık çalışmalannuı nota- lanm da getirmişti. Bunlar arasın- da bulunan Isveçli besteci Fefis Korbig'in "TreTralande Jamtör" (Tralalla diyen üç kız) adlı bır or- mancı şarkısı vardı. Selım Sırn Tarcan küçük değişikliklerle flü- tü ile çaldığı ve kullandığı bu ez- gi için aynı okulda görev yapan Türkçe öğretmeni şair AMUhi EJö- ve'den güfte yazmasını istemişti. Ali Ulvi Elöve'nin bir kareli def- ter kâğıdına yazdığı şarkı sözü (güfte) 12 Mayıs 1916 günü ilk kez bu beden eğitimi gösterisi sı- rasında söylendi. 1937 yı'lında Ankara Halke- vi'nde Bursalıgençler Atatürk'ün konuşmasını belderken 'Dağ Ba- şını Duman Ahnış' marşını söy- lerler. Bir an geçmişi yaşayan Ata- türk gençlere, "Ben 1919 yıh Ma- yıs ayında Samsun'a çıküğımda etimdehiçbir maddi güç \okttı. Sa- dece Türk ulusunun soylulugundan kaynaklanan ve benim \icdanımı dolduran vüksek bir manevi güç vanh. İşteben bu ulusalgüce.Türk ulusuna güvenerek işe başladım. Samsun'dan Anadolu içlerine kı- nkotomobillegidhordunL\anım- da öteden beri yaverügimi yapan Salih ve Cevat Abbas 'tan biri var- m. O kınk otomobflle Anadolu yol- lannda flerterken hep düşünür ve yaverime sizin şimdi söylediğiniz şarfcryı söyletirdim. Ben bir gün Türk ufukiamdan kesiniide br gü- neş doğacağına, bunun hareket ve gücünün bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç ulaşacağuıa öylesine inanmışnm kibunuadeta göderim- le görüyordum. O şarkıyı okutup yinelemekteki anıacım. Türk'ün bu güneşi doğunca başanya ulaşa- cağuıı anlatmaktL Bu nedenledir ki biraz önce söylenen şarkı, be- nim on sekiz yühk bir ammı taze- ledLBu şarkuıın smiennıesine öna- yakotangenç bayana teşekkür ede- rim." 19 Mayıs 1938 günü Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda gençlik ve spor göstensi yapılmaktadır. Ge- nelkurmay Başkanı Mareşal Fev- n Çakmak ve Türkiye'ye gelen Yugoslav Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mariç bu gösteriyi iz- lerken Atatürk stadyuma geldi. Atatürk'ü şeref kürsüsünde Or- general Mariç ve Mareşal Fevzi Çakmak karşüadı. Hasta olan Ata- türk gençleri ilgi ıle izledi ve ar- dından Hatav sorunu konusunda uyan nıtehğı taşıyan askeri geçit törenine katılmak için Mersin'e hareket etti. Bu gezi onun hastau- ğırun seyrini hızlandu"acak gezi ıdı. Yola çıkmadan önce kendıne doğum günü olarak seçtıği 19 Ma- yıs dolayısıyla İngiltere Kralı VL George'un gönderdiği telgrafı al- dı. Mersın'de Viranşehir tarihi ka- lıntılarını. portakal bahçelerini ve tekne ile Mersın kıyılarını gezen Atatürk bu telgrafa yanıtı, Mer- sin'den gönderdı. Atatürk'ün ulu- sal bayram olarak göremedığî bu gençlik gösterisi sırasında açış ko- nuşması yapan dönemın İçişleri BakanıŞükrüKa>-a,u Aileocağın- da. okulda, kışlada, tarlada, tez- gânta, fabrikada; her yerde Türk çocuğunu ve Türk gencini sağlam, gürbüz, neşeli, rvi hu\ lu, işe, sava- şa. kısacag yaşamaya eh erişli >1ik- sekwseçkinnitelikMbirer insanola- rak yetiştirmek için, Atatürk gere- ken direktifleri vermiştir. Millet, partL Bü\ük MiDet Mecfci\çonun hükümeti her işte olduğu gibi Ulu Önder'in bu idealini de az zaman- datahakkukettirecektir" sözleri- ni söylerken bir müjde veriyordu. Mecüs'in kararı 20 Haziran 1938 tarihınde 3455 savılı yasa ile 2739 sayılı Yasanın G maddesine bir ek yapılarak 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı olarak belirlendi. Dağ Başını Du- man Ahıuş marşı da bu ba\Tamın sımgesi olmuştu. Dönemin Başba- kanı olan Celal Rscyar tarafindan 1 Hazıran 1938 günü TBMM'ye sunulan yasa önergesuıde gerek- çe olarak "19 Mayıs günü yurdun her bucağmda Türk gençleri ve sporculan \ç mihDiüarcaTürk hal- kı toplu ve birfikte ölümsüz w ev- rensel bir tarihin dönüm günJerin- den en büyüğünü kudamaktadır. Bugün insanhk tarihinin. insanlık ve u> garük > araruıa olarak kade- rini ve gküşini değiştirdiği gündür_ Onun içindir ki en büyüğümüz Atatürk bu geleceğin ve güçhl üst- lenicisi olan Türk gençliğine ve Türk sporculuğuna bu günün a>- nhnasDU uygun bulmuşlanlır" söz- len yer alıyordu. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bay- ramı için atılan adım berabennde spor örgütünün yasal yapısuıın da oluşturulmasını sağladı. 24 Hazi- ran 1938 günü Erzurum Milletve- kilı B. AzizAkyürek başkanlığın- daki heyet Türk Spor Kurumu ça- tısı altında Adnan Menderes, Fu- at Sirmen, Nizamettin Kirşan, Hamdi Emin Çap ve Vüdan Aşir Savaşır tarafindan hazırlanan Türk Spor Teşkılatı kanun teklifini in- celemeye başladı. 29 Haziran 1938 günü Büyük Millet Meclisi'nde yapılan Spor Teşkilatı görüşme- leri sırasuıda söz alan îçişleri Ba- kanı Şükrü Kaya u Bu (spor) dev- letin işidir. Onun içindir ki bu işi tü- mü%1edeviete verhwuz, deviet nü- fusu, kudreti ve elindeki sonsuz ka\naklan ik ulusumuzun bu ka- dar sevdiği bu işi kesinükle düzen- lemeüdir" sözlerıni söylediktan sonra yasa kabul edildı. Atatürk'ün spora ve gençlığe verdıği bu öne- mi dünya başını büyük bir ilgi ve övgü ile izliyordu. Dünyanın en ün- lü günlük spor gazetesı Fransız L Auto "Dünyada ilk kez beden egitimini zorunlu küan de\ let ada- mı O (Atatürk) oldu. Yalnız kâgrt üzerinde ve sö\1e\1erde değü, bu- nu gerçekten yerine gedrdL Stad- yumlar ve çeşitli spor merkezleri kurdurdu. Halke\ lerinin spor kol- lannı kendisi denetledi. L lusun vazgısına egemen olduğu günden başla> arak Türkh e'de spor gfttik- çe artan bir önem ve değer kazan- dı" yorumunu yaptı. O yıllarda TBMM'nin dönem açılış toplantılan 1 Kasım'da ya- pılırdı, 1 Kasım 1938 günü Celal Bayar TBMM'ye gelemeyen Ata- türk'ün hasta yatağında kendisine yazdırdığı notu okudu: "Türkgenç- Kğinin, kültürde olduğu gibi spor alanlannda da idealine ulaşması için Yüksek Kamutay'ın kabul et- tigi Beden Terbhesi Kanunu'nun u> gulama>a geçirildiğüıi görmek- lememnunum" diyordu. Sağlığında bayramlaşamayan 19 Mayıs. Atatürk'ün ölümünden sonra da tkinci Dünya Savaşı or- tamının azizlığine uğradı. 17 Mart 1981 'de 2429 sayılı yasa ile Ata- türk'ün doğumunun lOO.yılıetldn- likleri çerçevesinde yapılan yasa değişikliği ile Gençlik ve Spor Bayramı'nın adı Atatürk'ü An- ma, Gençlik ve Spor BayTamı ol- du. Ne yazık kı Atatürk'ümüz 19 Mayıs Gençlik Bayramı'nı hiç göremedi. PENCERE Allahımız Bir mi, Değil mi?.. Üzerinize afiyet, AKP li- derlerine bir şeyler oluyor, partinin başındakiler "/-//- ristiyan Kulübü"ne takıl- maya teşnedirler, Siyonist- lerle al takke ver külahtır- lar, Masonlarlateşrikime- sai içine girmek hevesin- dedirler; Başbakan Tay- yip Türkiye'yi Amerika'ya şikâyet ediyor: "- Ben", diyor, "Türki- ye'nin zencisiyim..." Dışişleri Bakanı Gül AB'ye şirin görünmek için Hıristiyan parlamentere di- yor ki: "- Hepimizin Allah'ı bir.." Birmi?.. • Aç ve yoksul Bektaşi, üstü başı dökülürken, so- kakta bir alay süslü püslü hizmetkârarastlamış, hep- si sırmalı giysiler içinde, yanaklarından kan damla- yacak... Baba Erenler sormuş: - Kim bunlar?.. - Vezirin kulları!.. Bektaşi ellerini göğe aç- mış: - Hey Allahım, demiş, bir kendi kulunun haline bak, bir de vezirin kulları- na bak, da utani. • Bir Müslümanın coğraf- yasına bak!.. Bir de Hıristiyan coğraf- yasına!.. Ikisinin Allah'ı bir olabi- lirmi?.. • Yüce Allah ile yoksul Bektaşi'nin arası çoğu za- man şekerrenktir. Köylüler yağmur duası- na çıkıyorlarmış; Bektaşi de katılmış; tarlasının ya- nından geçerken Baba Erenler elindeki sopayı top- rağa dikip yukarı bakmış: - Burası da, demiş, bi- zimki... Yağmur duası biter bit- mez, gök delinmiş, ortalı- ğı seller götürmüş, döner- ken Bektaşi bakmış ki tar- lada ne toprak kalmış, ne tohum... Gözlerini göğe çevirmiş: - Kabahat sende değil, demiş, sana burasını gös- teren pezevenkte... • Bektaşi'nin iki öküzü var, birsarı, öteki kırmızı!.. Kır- mızı öküz çok yiyor, çifte koşulamıyor, tarlada başa bela oluyor; sarı öküz ise iyi huylu, az yiyor, çok ça- lışıyor. Bektaşi bir gün: - Ey Allahım, diye dua etmiş, şu kırmızı öküzün canını al da kurtulayım. Ertesi sabah ahıra giren Baba Erenler ne görsün!.. Sarı öküz ölmüş, kırmızı sapasağlam duruyor; he- men oradan geçen birço- cuğu çağırıp sormuş: - Ulan, bunların hangisi kırmızı?.. Çocuk, kırmızıyı göste- rince, bizimki bu kez elle- rini göğe kaldırmış: - Bak, demiş, küçücük çocuk bile biliyor da sen ayıramadın!.. • Allah Baba kullarının hangisi Müslüman, hangi- si Hıristiyan, hangisi Muse- vi ayıramıyor mu?.. Irak savaşında Müslü- manların haline bak!.. Hepimizin Allah'ı bir ol- saydı; bu işler başka türlü olmaz mıydı?.. • Türkiye'de bir büyük ko- medya oynanıyor, yüce Al- lah ve kutsal Islam ile iş tutmaya kalkışan bir açık- göz takımı çıkar kavgasın- da iktidara geçip din diya- neti kullanmaya bakıyor; bunlar Türkiye'nin zencisi değiller; ama, gözleri kara... Bektaşi ölüm döşeğin- de: - Bana papazı çağırın, demiş, Hıristiyan olmaya karar verdim... - Aklını mı kaçırdın?.. - Hayır, ama, mademki sonum geldi, bir Müs- lüman yerine bir gâvur öl- sün!.. BİZDE• İ ^r- SİZEAİT • BİR ŞEYLER VAR! ı i 4 Sunset Yatak ^ 03 > (0 \ Juılş 080O361 1 1 istiKÖai r Yaşanacak çok }ey var S î l
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle