Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3MAYIS2003SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Joplumsal sorunlar ve yapılar sürekli değiştiği için hemşireliğin işlev ve rolleri değişme durumunda
Hernşireliğekan verenler• Mesleğin toplum
tarafından
benimsenmesinde
verilen hizmetin
kalitesi önemlidir.
Hizmetin kalitesi,
eğitimin kalitesinden
a y ı düşünülemez. B u nedenle
mesleğin güçlendiriLmesinde
eğitimin nitelik ve düzeyinin
yfikseltilmesi önemlidir.
YarL Doç. Dr. MERAL MAJPENOĞLU KIVANÇ*
Hemşirelik; bireyin, ailenin ve toplumun
sağjğını ve esenliğini korumak, geliştirmek
ve hasta olduğunda da iyileştirmek amacına
yörelik; hemşirelik hizmetlerinın
planJanması, örgütlenmesi, uygulanması,
değsrlendirilmesinden ve t>u hızmetleri
yerine getirecek kişilerin eğitiminden
sonımlu, bilim ve sanattan oluşan bır sağlık
disiplınidir. Hemşirelik; tajıımdan da
anlaşılacağı üzere bireylere ve ailelere verilen
bir hizmettir. 0 nedenle toplumsal bir
kurumchır. Toplumsal sorunlar ve yapılar
sürekli değiştiği için hemşireliğin işlev ve
rolleri de değişme durumundadır.
Hemşireliğin işlevleri;
* Geliştirici, önleyici, tedavi edici veya
rehabilitasyona yönelik y a da destekleyici
nitelikte, bireylere, aılelere ve gruplara
hemşirelik bakım hizmeti götürmek ve bu
hizmeti yönetmek,
* Hastalara eğitim vermek,
* Sağlık bakım ekibinin etkin bir üyesi olarak
çalışmak,
* Eleştirisel düşünce ve araştırmalar yoluyla
hemşirelik uygulamalannı geliştirmektir.
Geçmişten günümüze henvşirelikle ilgili
gelişmeleri değerlendirecek olursak, XIX.
yüzyılın ikinci yansında modern hemşirelik
anlayışınınyaygınlaştığıru, XX. yüzyılın ise
sosyal hareketlilik dönemi olduğunu ve
özellikle XX. yüzyılın ortalannda mesleksel
bilinçlenme hareketlerinin başladığını
göriirüz. Mesleki bilinçlenme hareketinin
başlamasında ve gelişmesinde rol oynayan
faktörler;
* Son 25 yılda Avrupa bölgesinde yaşanan
sosyal, siyasi ve ekonomik gelişmeler,
* AB ülkelerinin büyük birlik çabalan,
* Bilim ve teknolojideki gelişmelerdir.
Avrupa'da yaşanan tüm bu değişimler
hemşirelik mesleğinde yeni düzenlemeleri
zorunlu kılmıştır. Mesleğin düzenlenmesinde
yasal güç, olayın bel kemiğini oluşturur.
Burada;
* Eğitim standartlan,
* Etik kurallar,
* Uygulama standartlan,
* Mesleğin hizmet alanım belirleyen kriterler,
* Yönetim standartlan,
* Toplumun güveninin kazanılması ve toplum
tarafindan benimsenme yer almaktadır.
* Onay (tescil) standartlan...
Hlzmetln kalttesl
Mesleğin toplum tarafindan
benimsenmesinde verilen hizmetin kalitesi
önemlidir. Hizmetin kalitesi, eğitimin
kalitesinden ayn düşünülemez. Bu nedenle
mesleğin güçlendirilmesinde eğitimin nitelik
ve düzeyinin yükseltilmesi önemlidir. O
halde hemşirelikte eğitimin tarihsel süreci
nedir? Özellikle tek cins tarafindan
yapılandınlan hemşirelik, tarihsel süreç
içerisindeki ataerkil toplum yapılanndan ve
kadının "fldncfl" konumundan en çok
etkilenen mesleklerden biri haline gelmiştir.
Kadın emeğinin "eviçT emeği olarak
adlandınlması, kadınlann mesleki
platformlarda söz, yetki ve karar sahibi
olamamalan, kadının toplumsal rollerinin
belirleyicilerinin erkek olması, kadınm ikincil
ve edilgen bir yapıya yönlendirilmesınin
göstergeleridir.
•Istanbul Üniyersitesi Bakırköy SağJık
Yüksekokulu Öğretim Üyesi
;• 1900 yılında Fransa'da (Bordeux Protestan Hastanesı ıçınde)
1950 yılında Avustralya'da
1953 yılında Almanya'da ( Heıldelberg Ünıversıtesınde)
Türkiye'de
1920 yılında Amiral Bnstol Sağlık üsesı
Hemşirelik Okulları
Dünyada
1860yılında Ingılterede(St. ThomasHastanesı ıçınde FlorenceNıghtingale HemşirelikOkulu)
1870 yılında Amenka'da (Nevvyork Bellevue Hastanesı ıçınde)
1925 yılında Kızılay Ozel Hemşirelik Lısesı
1939 yılında Askerı Hemşıre Okulu
1946 yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlı Hemşıre Okullan
1955 yılında Ege Unıversıtesı Hemşirelik Yüksek Okulu
1961 yılında Florence NıgrrtıngaJe Hemşirelik Yuksek Okulu
1963 yılında Hacettepe Unıversıtesı Hemşırelık Yuksek Okulu
Ülkemizde Hemşirelik Eğitimin Tarihsel Süreci
1912 yılında Hemşirelik eğıtımı oncesı (usta - çırak eğıtımı
1920 yılında llk formal egrtım
1955 yılında Ünıversrte duzeyınde eğitim
1985 yılında Yuksek lısans ve öoktora eğıtımı
TARİHSEL GELÎŞÎMİ
Cumhuriyetöncesive
sonrasıhemşirelik
Hemşireliğin tarihi, kadının şifa verici rolü ile başlar. Hem-
şirelikte gelişme, kadınm toplumdaki statüsünün gelişmesiyle
paralellik göstermiştir. Hemşireliğin gelişimini etkileyen tarih-
sel imajlar, halk imajı, dini imaj ve yardımcı imaj olmuştur.
Çağdaşlık düzeyine kadın ve erkek bireylerin iyi bir eğitim al-
malanyla ulaşabileceğini düşünen büyük önder Atatürk, kadı-
nm her meslekte yer almasmın önünü açmıştır. Onun için hem-
şireliğin tarihsel gelişimi ülkemizde Cumhuriyet öncesi dönem
ve Cumhuriyet dönemi olarak ortaya çıkar.
osmanlı dönemi cumhurlvet dönemi
Buruk kutlama 12-18 MayrsDiinya HemşireikHaf-
tası dolayısryla dün Şişli Etfal Has-
(anesi önünde açıkiama yapan hemşireler, "Eşit, nitelikli, ücretsiz, ulaşüabilir
sağlık hizmeti, insanca çalışma koşullan. insanca yaşayabüecekleri ücret, do-
nanımlı sağiık kuruluşlarT isteklerini dile getirdiler. Hemşirelik Haftası, tz-
tnir'de Cumhuriyet Alanı'nda yapılan törenle de kutiandı. (Fotoğraf: AA)
Osmanlı Devleti'nde hemşi-
relik eğitimi ilk olarak Meşru-
tiyet döneminde başlamıştır.
1854 Kınm Savaşı sırasmda
Türk hükümeti tarafindan ya-
ralılara bakım hizmeti vermek
üzere gerirtilen FTorence Nıgh-
tingale başkanlığındaki hem-
şireler, ülkemizdeki hemşire-
lik eğitimi için bir örnek olmuş-
tur. 1911 yıhndaLondra'daKı-
zılhaç Washington Kongre-
si'ne katılan Dr. Besim Ömer
Paşa, hemşireliğin bir meslek
olduğunu ve branşlara aynl-
dığını görmüştür. Dr. Besim
Ömer Paşa, bu konuda Kızı-
lay (Hilal-i Ahmer) Cemiye-
ti'ni etkileyerek hemşirelik
mesleğine ihtiyaç olduğunu
belirtmiştir.
llk olarak Kadırga Hastane-
si'nde 6 ay süreli "Gönüllü
Hastabakıcıhk Kursu" açıl-
mıştır. Müniretsmail,Kerime
Salahor, SafryeHüseyin vb. ilk
yetişen hemşirelerimizdir. Bu
nedenle 1912 yılı, ülkemizde
hemşirelik mesleğinin başlan-
gıcı olmuştur. Hemşirelik ko-
nusundaki çahşmalar saray ta-
rafindan da takdirle karşılan-
mıştır. 1913-1914 yıllannda
üniversite konferans salonun-
da hasta bakımı konusunda
konferanslar düzenlenmiştir.
llk hemşire okulu, 1920 yı-
lında Amerikalılar tarafindan
lstanbul'da Amenkan Hastane-
sı'nin yanında açılmışnr. Kurs-
larla başlayan hemşirelikte eği-
tim, bugün üniversiter düzeye
kadar gelmiştir. Ülkemizde
hemşireliğin tarihsel gelişi-
minde A\Tupa'daki birkaç ül-
keden daha önce üniversiter
düzeye kavuşmasında hemşi-
re liderlerinin rolü büyüktür.
1925 yılında Kızılay Hem-
şire Okulu açılmıştır. Başlan-
gıçta eğitim süresi 2.5 yıl ve öğ-
renci olarak okur-yazar, ahlak-
lı ve sağlıklı kız öğrenciler ka-
bul edilmiştir. 1936 yılında bu
okula, ortaokul mezunlan alın-
maya başlanmış; eğitim süre-
si iiç yıla, 1958'de dört yıla çı-
kanlmıştır. Bu okuldan mezun
olanlar hemşirelikte öncü giri-
şimlerde bulunarak, önemli
görevler üstlenmişlerdir.
1946 yılında Sağlık Sosyal
Yardım Bakanhğı bünyesinde
yataklı tedavi kurumlannm ih-
tiyacını karşılamak üzere hem-
şire okullan açılmıştır.
1957 yılında 18-30 yaş ara-
smdaki bayanlara bir buçuk
yıl teorik ve pratik eğitim ve-
ren "hemşireyardıınaa"kurs-
lan açılmıştır. 1967yılmdabu
kurslar sonlandınlmıştır.
1958 'de Sağlık Bakanlığı ve
Dünya Sağlık Örgütü uzman-
lan ile birlikte hazırlanan or-
taokula dayalı 4 yıllık ebelik
ve hemşirelik deneme progra-
mı başlatılmıştır. 1960 yılmda
var olan 9 hemşire okulu
1961'de Sağlık Koleji olarak
isimlendirilmiştir.
Hemşirelikte yüksekokul
1955 yılında Ege Üniversıte-
si'nde açılmış olup bunu
1961'de Florence Nightinga-
le ve Hacettepe Üniversitesi
Hemşirelik Yüksekokul ları
izlemiştir. Bugün değişüc iller-
de sayılan 90'lan bulan hem-
şirelik yüksekokullannın var-
lığı hemşireliğin geleceği için
ayn bir önem taşımaktadır.
Bu okullann eğitim süresi 4
yıl olup mezunlanna "Hem-
şireük Lisans Diplomasr ve-
rilmektedir.
Fakülte yüksekokul olarak geçiyor
Daha az maaş ve ikramiye
ŞULEKÖKTÜRK
Eğitiminin önlisans ve lisans
düzeyinde olmasına karşın, 4 yıl-
lık hemşirelik rakültelerinin yönet-
melikte yüksekokul olarak geç-
mesi nedeniyle "hemşireter'' öz-
hik haklanndan eksik yararlaruyor.
Ek göstergelerin okul düzeyine
göre belirlenmesi, hemşireleri, di-
ğerüniversite mezunlannagöre da-
ha az maaş ve emeklilik ikrami-
yesi almaya mahkûm ederken;
1954 yılından kalma yasa ile ça-
lıştınlan sağlık emekçileri, çalış-
ma alanında "tampon eJeman"
olarak kullanıhyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emek-
çileri Sendikası Aksaray Şubesi
Başkanı SongülBcydflli, kamu gö-
revlilerinin çahşma saatleri hafta-
da 40 iken, hemşirelerin 45 saat
çalışmak zorunda kaldığım söy-
ledi. Beydilli, hemşirelerin 1954
yıiından kalma yasa ile çalışnkla-
nnı, bu yasada görev ve yetki sı-
nırlannın ihlal edilebiür nitelikte
olması nedeniyle çalışma alanın-
da hemşirelerin tampon eleman
olarak kullanıldığını vurguladı.
Sorunlari: işsizlik ve sosyal güvence
'Beyaz önlüğün' isyanı
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA- Istihdam, fazla me-
sai, işsizlik, sosyal güvence gibi
sorunlarla boğuşan hemşireler, bi-
riken sorunlarma çözüm bekliyor.
Hemşirelikte Araştırma-Geliş-
tirme Derneği Başkanı Prof. Dr.
SaadetÜIker,yılda4bin500hem-
şırenin, ışsizliğın hüküm sürdüğü,
sosyal güvenceden yoksun olduk-
lannı belirterek "Hemşirderasga-
ri ücretiehaftada 50-72 saat nöbet
ücreti almadan çahşma zorunda
kahyoriar" dedi.
Prof. Ülker, hemşireük okulla-
nnda araç-gereç, uygulama alam
ve nitelikli öğretim elemanı sıkın-
tısı yaşandığmı vurgularken bu
konuda 2001 yıhnda hazırladık-
lan raporun gereklerinin de uygu-
lanmadığını söyledi.
Hemşirelik ve Türk Hemşirele-
ri Birliği Yasa Tasansı'nın Sağlık
Bakanlığı'nm müdahaleleri ne-
deniyle amacından saptığını belir-
ten Ulker, aynı tasannın 2002 yı-
lında Brüksel'deki Avrupa Birli-
ği Komisyonu tarafindan da geri
gönderildığini vurguladı.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
KKTC'nin Güneydeki
Elçileri
Denktaş, usta bir satranççı gibi, hamle üstüne
hamle yaparak Papadopulos'u adam akıllı köşe-
ye sıkıştırıyor. KKTC'nin Rum kesimiyle arasında-
ki duvan kaldıran birdizi karan, güneyezonjnlu gö-
çen Kıbnslılara diledikleri takdirde kuzeydeki ev-
leri için Kıbrıs Türk mahkemelerine dava açma
hakkının tanınmasına kadar uzandı. Ama ondan da
önemlisi, Londra ve Zürih antlaşmalannda yerini bu-
lan garantör devletler olgusuna dokunulmaması ko-
şulu ile KKTC'nin, kendi topraklarındaki Türk Ba-
nş Gücü'nün bugünkü sayısına gerek duymayabi-
leceğinin gündeme alınabileceğinin de açıklanma-
sı.
Rum Yönetimi'nin, bu tür barış girişimleri karşı-
sında masaya öneri olarak getirdikleri ise bir sa-
man alevi gibi, kuzeydeki en fanatik yandaşlar ara-
sında bile taraftar bulamadı. Nasıl bulsun ki, Pa-
padopulos yönetimi, KKTC'de yaşayan bir pro-
fesyonel sporcunun Rum kulüplerinde oynayabil-
mesini bile, atılacak dostluk adımları listesinin ba-
şına alırken, benzer sayısız örneğin birbirini tanı-
mayan cografyalarda yıllardır uygulandığını unut-
muş göründü. Danası, kuzeyde yaşayan bir Türk'ün,
Rum partilerinde üye olabilmek ya da seçilebilme
hakkını, ancak "azınlık olmayı kabullenmek" ko-
şuluna bağladı.
Bence Papadopulos yönetimi adam akıllı boca-
lıyor ve o bocalama, kuzeyde bıraktıklannı görme-
ye giden Rumlar arasında, giderek büyüyen bir
Türk dostluğunu adanın güneyinden dış dünyaya
yayıyor.
Bu yayılışın bir kenanet olmadığının kanıtı ise
önceki günkü Ingiliz The Times'te yayımlanan bir
Lefkoşa haberi. The Times, KKTC'nin günlük ge-
çişleri serbest bırakan karanndan sonra kuzeye
giden pek çok Rumun gözlemlerine yer veren ha-
berinde, iki toplum arasındaki iyi niyetin gelişme-
sinin somut örneklerine de yer veriyor.
Elleda Hanım ve Manoli Dede
O örneklerden birisi, 29 yıl önce Barış Harekâtı
ile Türk askerlerinin gelmesi üzerine, mücevherte-
rini evinin arka bahçesine gömerek güneye göçen
Elleda Kriaku adındaki kadının gözlemleri. Bayan
Kriaku, duvarın kaldınlmasından sonra, yıllarca ya-
şadığı evini görmeye gidiyor. Terk ettiği evin yeni
sahibi ise Kıbrıslı bir Türk kadını Zerrin Doğan.
Doğan, konuğuna sıcak bir karşılama yapmak-
la kalmryor; bir de sürpriz ikramla Bayan Elleda'yı
heyecanlandırıyor. Kızının 10 yıl önce bahçede oy-
narken bulduğu altın haçlar, bilezikler, Makarios
kabartmalı altın liraların da bulunduğu paketı, ken-
disine teslim ediyor ve "Sırtımdan büyük bir yük
kalktı. Kendimi çok daha iyi hissedebiliyorum" di-
yor.
The Times'te, adanın güneyinden kuzeye günü-
birlik giden Rumlann başka izlenimleri de yer al-
mış. Yaşlı bir çift, terk etmek zorunda kaldıklan
evin duvannda asılmış olan nikâh resimlerinin dur-
duğunu görmüşler. Rulla SavvkJu adındaki ha-
nım, eşyalarının yerdeğiştirmediklermi, kitaplıkta-
ki Rumca ansiklopedilerın de muhafaza edildiğini
görünce dizlerinin üstüne çöküp kaldığım anlatmış
The Times muhabirine. Evinde, güneyden kuzeye
göç etmek zorunda kalan bir Türk aile yaşıyormuş.
Çoğumuz artık kanıksamış olsa bile, resmi Rum
Yönetimi ile kimi fanatikler adanın kuzeyındeki ol-
guyu bir türlü kabul etmeyerek, "işgal altındaki
topraklar" edebiyatından söz edebiliyorlar. Açık
konuşalım. Onlann bu sistemli söytemlerini, KKTC'de
bile içlerine sindirerek Avrupa Insan Hakları Mah-
kemesi'ne dava açmaya kalkışan Kuislingler bile
var.
Dahası, Kuzey Kıbns'ta gordüklerini ülkelerine dön-
dükleri zaman Ingiliz gazetesine anlatan Elleda'lar,
Savvidu'ların yanı sıra, yine 29 yıl önce bir aşk uğ-
runa güneyde kalan Hüseyin Mustafa Abdu'nun,
Rum kesiminde yaşayabilmek için adını ve dinıni
değiştirmek zorunda kaldığım öğrenip bu gerçek
üstüne bugüne kadar tek satır yorum yapmayan
yazarlanmız da var.
Serencamı 3 Mayıs günkü Hürriyet gazetesinde
yayımlanan Hüseyin Mustafa Abdu, 94 yaşınday-
mış. O da öteki Rumlarla birlikte, kuzeye gelmiş.
ötekilerden farkı, KKTC'de yaşayan oğullannı ve
torunlannı görebilmek. Ama Ledra kapısından ge-
çerken KKTC polisine gösterdiği pasaporttaki adı
Manoli Hacıkriyaku
Bay Kofi Annan'ın tek toplum ve tek devlet ola-
rak yaşamalanm önerdiği ünlü planın hararetli sa-
vunuculannı tam düş kırıklığına uğratacak bir ör-
nek ama; ne yapalım ki gerçek.
Manoli Dede, adını ve dinini değiştirmeseymiş,
Rum kesiminde kendisine hayat olamayacağını bi-
liyormuş!
Papadopulos Hükümeti, kuzeydeki olguyutam-
mamak için ayak sürçmekte devam etsin. Dahası
KKTC'yi korsan devlet olarak göstermek istesin.
Şimdi o devletin adanın güneyinde, delege edilme-
miş düzinelerce gönüllü elçisi oluşuyor. Hem de tü-
mü Rum asıllı.
Faks: 0212- 677 07 62 obirgrt(Ş e-kolay.net
ENTERNET /MEHMETSUCU mehmet@cumhuriyet.com.tr
Türkiye'de her yüz kişiden sadece beşi in-
ternet kullanıyor. Aslında hemen herkes tara-
findan bilinen bu gerçek geçen hafta gazete
sayfalanna yansıdı. Bu cümle, TİSK (Türkiye Iş-
veren Sendikalan Konfederasyonu) tarafindan
yapılan bir araştırmanın çarpıcı sonuçlarından
sadece birtanesi. Araştırma sonuçlan iyi okun-
duğu zaman bize çok şeyler anlatıyor.
"Türkiye'nin Bilgi Ekonomisi Yanşındaki Ye-
ri" başlığını taşıyan araştırma, Türkiye'nin dün-
ya bilgi ekonomisinde yerinin olmadığını ve yer
edinebilmesi için fırınlar dolusu ekmek yeme-
si gerektiğini de ortaya çıkanyor. Çünkü araş-
tırmaya göre Türkiye, küresel teknoloji genel
endeksinde 49 ülke arasında 33'üncü sırada
bulunuyor. Internet kullanımı ve kişi başına dü-
şen bilgisayar sayısı bakımından da son sıra-
larda yer alan Türkiye'de her bin kişiye sade-
ce 50 bilgisayar düşüyor ve en can alıcı cüm-
le "Her 100 kişiden sadece 5'i intemet kulla-
nıyor. "
TİSK araştırmasına göre Türkiye, bilgiye da-
yalı işler ve küreselleşme sıralamasında 22'nci,
ekonomik dinamizm ve rekabette 32'nci, diji-
tal ekonomiye dönüşümde 44'üncü ve tekno-
lojik yenilik yapmada 40'ıncı sırada bulunuyor.
Mal ihracatında 37'nci, ticari hizmet ihracatın-
da ise 19'uncu sırada yer alan Türkiye, yurtdı-
şındakı dogrudan yatınm stoku açısından 39'un-
cu, korumacılıkta 22'nci sırada bulunuyor. Tür-
kiye genel verimlilik düzeyi açısından 39'uncu,
işçi motivasyonunda 37'nci, kendini finanse
Daha Çok Yolumuz Varetme becerisi ve risk sermayesi bakımından da
41 'inci sırada yer aldı.
Bilgi teknolojileri alanında yetişmiş personel
sayısı bakımından 17'nci, bu alandaki üst dü-
zey yönetici sayısında ise 20'nci sırada geliyor.
Ancak bilgi teknolojileri alanındaki yetişmiş
personel sayısına bakıldığında, nispeten olum-
lu bir tablo ortaya çıksa da bunun yükseköğ-
retime katkısı bakımından Türkiye 36 ülke ara-
sında 33'üncü sırada bulunuyor.
Internet kullanımı bakımından 44 ülke ara-
sında 36'ncı sırada yer alan Türkiye'de yalnız-
Internette dolaşan bir grup
soruyu sizinle paylaşıyoruz:
Bomba atarakmasum insan-
lan öldüren birine ne ad verilir?
- Terörist.
Uçaktan bomba atarak masum insan-
lan öldürene ne denir?
- Cesur pilot.
Birisinin evinize silahla girip değerti eş-
yalannızı çalması?
- Silahlı soygun.
Silahlı kuvvetlerce desteklenen çoku-
luslu şirketlerin bir ülkenin doğal kaynak-
lannı çalması?
Sorular - Silahtan anndırma...
Zenginden altp fakire veren?
- Robin Hood.
Fakirden alıp zengine veren?
- Amerikan hükümeti.
11 Eylül saldınlannda üç binden fazla
insanın öldürülmüş olması?
- Kattiam.
Irak'ta çocuklann öldûrülmesi?
- Irak halkını zalim diktatörün elinden
kurtarma operasyonu.
Zengin insanlannyoksulinsanlan sömür-
mesi?
- Küreselleşme.
Adres defteri
isikozlu.com
Dünyaca ünlü Türk beste-
cisi ve orkestra şefi Çetin
Işıközlü, sanal âlemde
sanatseverierle buluşuyor.
Bimel web tasanm ekibi
tarafindan Çetin Işıközlü
için hazırlanan kişisel web
sayfasına www.isikoz-
lu.com adresinden ulaş-
mak mümkün. Evde be-
bek eğitimi!
Insan hayatının en önemli
ilk 3 yılında anneler, baba-
lar, bakıcılar ve çocuklar
yalnız. Oysa, çocuğu zi-
hinsel, fiziksel, duygusal
ve sosyal olarak destekle-
mek, yeteneklerini keşfe-
dip geliştirmek evde de
mümkün. Nisan 2003 tari-
hinde yayına başlayan si-
teye www.evdeegi-
tim.com adresinden ulaş-
mak olası.
ca her 100 kişiden sadece 5'i intemet kullana-
biliyor.
Internet kullanımında ilk sıralarda bulunan
Kanada, Isveç, Norveç ve ABD gibi ülkelerde
her iki kişiden biri ınternet kullanıyor. Türkiye
e-ticarette ise 30'uncu sırada bulunuyor. Araş-
tırmaya göre, Türkiye telekomünikasyon yatı-
rımlannda da son 46 ülke arasında 43'üncü sı-
rada yer alıyor.
Türkiye bin kişiye düşen bilgisayar sayısı ba-
kımından yapılan araştırmada da son sıralar-
da yer alıyor. 48 ülke arasından 44'üncü sıra-
da bulunan Türkiye'de her bin kişiye sadece
50 bilgisayar düşüyor. Sıralamada ilk sekize gi-
ren ülkelerde ise her 1000 kişiye yaklaşık 550
bilgisayar düştüğü gözlenıyor.
Türkiye'de kentlerdeki evler dikkate alına-
rak yapılan belirlemeye göre ailelerin sadece
yüzde 12'si bilgisayara sahip bulunuyor. Oysa
bu oran ülke genelinde olmak üzere Danimar-
ka'da yüzde 70, Güney Kore'de yüzde 58,
ABD'de yüzde 57'ye ulaşıyor.
Aslında çoğu bilinen, ancak dile getirilmeyen
bu gerçekler, bilişim teknolojisi ile Türkiye'nin
barışması için alacağı çok yolun olduğunu bir
kez daha gözümüze sokuyor.