Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+CUMHURİYET 13 MAYIS 2003 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Yerel Seçimlere
Ooğru Bir Uyarı...
"Recep Tayyip Erdoğan" diye birini kim yarat-
tı? Bir soru!.. Yüzde 26 oyla Istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı'na seçilmesine kim neden ol-
du?
Refah Partisi'nin il başkanının, kişiliği, düşünce-
leri, amaçları belliydi. On milyonluk bir kente yakı-
şacak bir insar olup olmadığı da...
Tayyip Bey, yüzde 26 oranında bir oyla, yani Is-
tanbul seçmeninin dörtte birinin oyu ile politika
dünyasına adı m atmasını, solda ve sağdaki şaş-
kın politikacılann tutumuna borçludur.
Istanbul'da CHP, DSR SHPayn ayn adaylargös-
terdiler. Hepsi tanınmış kişilerdi. Hepsi önemli sa-
yıda oy kazandılar. Sol oylar bir araya toplandı mı
Tayyip'in yüzde 26'sını kat kat geçiyordu. Kendi ara-
lannda bir türfü anlaşamayan Atatürkçüler, şeriat
düzeninden yana olduğunu her konuşmasında bel-
li eden birine, başkanlığı altın birtepsi içinde sun-
dular!.
Ankara'da d a aynı yolu tuttular. Yine DSP, SHP,
CHP adayları birbiriyle çekişti. Sonunda, iki seçim
üst üste, Refah adayı belediye başkanlığını kazan-
dı. Istanbul, An kara seçmeninin oytoplamınabak-
tınız mı, Atatürkçülerin kendi anlaşmazlıklannın
kurbanı olduklarını görürsünüz.
Ama önceden görülmedi mi? Görüldü, yazıldı
çizildi. Sol kesirnin birtek adayı olsun, denildi. Bü-
yük şehirlerin başkanlığına tek bir adayla katılma-
nın gerekliliği yazıldı, söylendi. Bu yanlış tutum bir
kezdenenmişti, ikinci kezdedenendi. Şimdi üçün-
cü kez denenecek mi?
Yetmedi, genel seçimde yüzde yirmi oy alan bir
parti tek başına tüm milletvekilliklerini elde edebi-
lirdi. Bülent Ecevit baştaolmak üzere sağduyu sa-
hipleri bir an önce seçim yasasının değiştirilmesi-
ni istiyortardı. Ozal'ın kendi çıkan için düzenledi-
ği, yüzde on barajlı seçim yasası ile gerçek bir de-
mokrasinin uygulanabilmesi olanaksızdı.
Kasım seçimlerine giderken bu sütunda çıkan ya-
zılanmı anımsayanlar vardır. Seçim barajının yüz-
de onda kalmasının büyük birtehlike olduğunu, bu
barajın hiç değilse yüzde beşe, yüzde üçe indiril-
mesini yazmıştım. Hatta, ne ülke ne de bölge ba-
rajı diye bir şey olmalıydı. Partiler aldıklan oy ora-
nında Meclis'te temsil edilmeliydi. Yüzde on bara-
jı ülkeyi bir yanlış çıkmazına sürükleyebilirdi. Nite-
kim öyle oldu! Kayıtlı seçmenin yüzde 45'inin oyu
boşluğa gitti. Oy veren seçmenin yüzde 36'sının oyu-
nu alan AKP, 365 sandalye elde ederek Türk ulu-
sunun yazgısının sahibi saydı kendini!..
Bugünkü çıkmaza kendimizi, kendi elimizle sok-
tuk! Şimdi, içte dışta bocalayan, sorumsuz birtu-
tumla ülkeyi gericilik akıntısına kaptıran bir kadro
ile karşı karşıyayız... Beş yıl bu kadronun ülkeyi, hal-
kı nerelere sürükleyeceğini düşündükçe daha da
umutsuz oluyoruz. Ama "Kendimiz yaptık kendi-
miz bulduk" demekten başka çaremiz de yok!
Bir yıl sonra yerel seçimler var. Bu birfirsattır.AKP
bu seçimdeyenilmeli! Soldaki sağdaki partilerin tek
amacı bu olmalı. AKP'nin Siyasal Partiler Yasası'nı
değiştirmeye niyeti yok! öyleyse, özellikle soldaki
CHP, SHP, İP, BCP, CDP vb. partiler bir araya gel-
meli, kentlerin belediye başkan adaylannın çağdaş-
lıktan, uygarlıktan, Kemalist devrim ilkelerinden
yana isimler olması üstünde birleşebilmeli!.. Bir
kez daha, anlamsız çekişmelerle, şeriatçı kafalara
yurt sorumluluklannı kaptırmamalı!..
AKP bu yerel seçimlerde de üstün çıktı mı iyi bi-
lelim, laik Türkiye zaman içinde eski masala dönüş-
türülecektir. Akıl, sağduyu artık egemen olsun!..
Nurullah Ataç ve Milli Eğitimimiz...
Bilimin eğitimin özü olan kuşkucu, özgür, akılcı
yaklaşım, Ataç'ın yazılannın da özüdür. Türkçe
konusunda ulaştığımız bazı doğrulan, bu alanm nakilci
uzmanlarına değil, Ataç'ın akılcı, kuşkucu yaklaşımına,
sanatçı sezgilerine borçluyuz. Bir ara çok tartışılan,
"devrik tümce"' konusu bunlardan biridir.
Dr. Kemal ATEŞAnk. Üni. Türk Dili Bölümü Bşk.
N
urrulah Ataç'ı
Milli Eğitimimiz
adetayenidenkeş-
fetti, her Türkçe
kitabında ondan
iki üç ömek görmek se\indiriyor
beni. Bir zamanlar onu unuttur-
maya çalışaniann yanlışı ve yan-
lılığı gün geçtikçe daha iyi anla-
şıldı. Ataç'ın yazılannda her za-
man bir eğitimci sorumluluğu
ve titizliği vardır. Ataç'a göre,
eğitim de edebiyat da birtakım
doğnılann öğretildiği bir araç
gibi görülmemelidir; yani okul
öğrenciye, edebiyat okura değiş-
mez sanılan doğrulan öğretme
amacında ohnamalıdır. Ataç'ın
yıllarönce; "Neden bizün Ksele-
rimizden çıkan gençlerAvrupa tt-
selerinibitirenJergibiotaıuyor? "
diye kendi kendine sorduğu so-
ruya verdiği yanıt, eğitimimizin
bugün de ulaşmak için çaba gös-
terdiğimiz amaçlanndandır:
"Okula gjden çocuk doğrulan
bdleyecek,ömrünün sonuna ka-
dar da yetecek onlar kendisine.
Aşağı yukan bu kanıdayız biz.
Oysaki okul çocuğa doğrulan de-
ğiİ düşünmeyi öğretir, edebiyat
dersleri ile, bilim dersleri ile bü-
tün ereği odur. (...) Okul doğru-
lan öğretmez çocuğa, beğendik-
lerini seçsin diye birtakun doğru-
lan önüne serer." (Günce, TDK
Yay. 1972, s.298)
Bilimin eğitimin özü olan kuş-
kucu, özgür, akılcı yaklaşım,
Ataç'ın yazılannın da özüdür.
Türkçe konusunda ulaştığımız
bazı doğrulan, bu alanın nakil-
ci uzmanlanna değil, Ataç'ın
akılcı, kuşkucu yaklaşımına, sa-
natçı sezgilerine boçluyuz. Birara
çok tartışılan, "devrik tümce''
konusu bunlardan biridir. Os-
manlılar döneminde yazı dili,
halkın konuştuğu Türkçenin dı-
şında bir yol izledi. Bu yüzden
binlerce sözcük yok olup gitti.
Ataç bu dönemde dilimizin yal-
nız söz varlığı açısından değil,
sözdizimi açısından da zararlar
gördüğünü anlatmaya çahşırken
çok zorlandı, kimi dil uzmanla-
nnm kafasuıdaki önyargılan sil-
mek kolay olmadı. Türkçede dev-
rik tümceyi yok sayan anlayış,
geçmişte binlerce sözcüğü yok
eden anlayışın bir ürünüydü as-
lında. Bu gerçeği Ataç'la anla-
dık. Türkçede giderek bir kura-
la dönüştürülmek istenen başka
bir yanlış da, tümcelerin hep kı-
sa olduğu, kısa olması gerektiği
yolundaki görüştür.
Uzun tümceyi dilimize yakış-
nramayan uzmanlarla, öğretmen-
lerle sık kanşılaşıyorum. Bu uz-
manlar Milli Eğitim Bakanlığı-
'nı da etkilemiş olacaklar ki,
07.12.2000 tanh ve 14682 sayı-
lı genelgeyle yazışmalarda "Kı-
sa tümceler kuruimasr ısteni-
yor. Genelgelerle pekiştirilen bu
yanlışı anlatamazsak, Batı dille-
riyle yanşmasuu ıstediğimiz di-
limiz bundan çok zarar görür.
Yıllar önce Ataç, bu konuda da
uyardı bizi:
"Ben de öyle uzun tümceler
kurabilmek isterdim. Birtakım
öğretkikr, yazarlara uzun tüm-
celer kurmamalarını öğütler.
Uzun tümce kolay anlaşılmaz-
mış.« Boş söz! Daiga daJga uğul-
dayan ya da birbirine girip, göz-
ler önündeoynargibi,eşsfe bir tat-
la şaşırtıcı çizgiler yarattıktan
sonra beklenmedik bir tilcikle
(sözcükle) bağlanrveren tümce-
ler... Bir aydmlatma, doyurma
gücü vardır onlarda anlamı de-
rinleştirir de kavrayıverir içimi-
zi. Bu güzelliği tadamayanlara
acınm." (Günce, s. 766)
Yaşar Kemal'in, Murathan
Mungan'ın - eskilerden A. H.
Tanpınar'ın- romanlan yukan-
daki sözleri doğrulayan uzun
tümce örnekleriyle doludur. Us-
ta yazarlann elinde uzun tümce-
ler, bir insanın iki üç çocuğunu
birden kucaklayıp sevmesine ben-
zer bir zevk \ erir okura.
Yazılanmızda kaçnımamız ge-
reken uzun tümce değil, Ataç'ın
deyişiyle "sahte uzun tümce"dir.
Ataç "sahte uzun tümcew
yi an-
latmak için AbdülhakŞinasiHi-
sar'dan örnekler verir.
Bu Ne Kadrolaşma?..
NECLA TURKEL Biyolojı Öğretmeni
A
KP, hükümeti kurar kurmaz kollan
sıvadı ve kadrolaşmaya başladı. Hem
de ne kadrolaşma... Görevini düriist-
çe yapan deneyimli elemanlan görevinden ala-
rak ya da emekliliğe zorlayarak yerlerine
kendi adamlannı, yakmlannı geririyorlar.
Her bir bakan kendi akrabasını ya danışman
olarak ahyor ya da bakanlığı içerisinde önem-
li bir yere getiriyor. trticai çalışmalan nede-
niyle askeriyeden atılan kişiler belediyelere
yerleşrinliyor. Istanbul Belediyesi'nde Recep
Tayyip Erdoğan ile birlikte çalışan ve onun-
la birlikte yolsuzluklara adı kanşan Abdur-
rahman Gündoğdu THY Genel Müdürlü-
ğü'ne atanıyor. ErkanMumcuokullardares-
minin asılmasını ısteyebiliyor...
25 yıllık öğretmenlik hayahmda böyle saç-
malık görmedim. Şimdiye kadar hangi Mil-
li Eğitim Bakanı'nın resmi okullara asıldı?
(HasanÂB Yücel de dahil). A. GüT ün de res-
minin okullara ve tüm resmi kurum ve ku-
ruluşlara astınlması için genelge yayımlan-
mış. (Oktay Apaydın 22 Şubat 2003 Cum-
huriyet).
Bu ne biçim saçmalık! Ekonomik darbo-
ğazdan geçerken, savaş kapımızdayken bu
masraflara ne gerek var?.. YÖK kaldınlıyor!
Üniversiteler hükümete bağlaıuyor. Prof. ve
okutman atamalan hükümet tarafından ya-
pılacak ve isteyen üniversiteye türbanlı gide-
bilecek! Ünrversitelerden "Atatürkİlketerive
İnkuap Tarihi" dersi kaldınlacak!
Böylece hem irticacı profesörler korun-
muş olacak, hem de laikliğe darbe indirile-
cek! Istedikleri bu değil miydi?!.. Amaçla-
nna adım adun ulaşmaya çalışıyorlar. Anka-
ra Milli Eğitim Müdürlüğü görevini bir imam
yürütmekte!.. Okullarda fen dersleri kaldm-
lıp, Islam dini, Islam Edebiyatı, Fıkıh, Arap-
ça gibi dersler konursa şaşmamalı!..
II. Dünya Savaşı'nda İsmet İnönü Türk
halkıru savaşa sokmamak için direndi ve böy-
lece dış ülkeler karşısında Türk ulusunun
onurunu korudu. Recep Tayyip Erdoğan se-
çimi kazanır kazanmaz, milletvekili bile ol-
madığı halde. devletin parasıyla, grup halin-
de dış gezilere başladı ve ilk gittiği Ameri-
ka'da Irak savaşına onay verdiği, "Sizin ya-
nnuzdayız
T
' dediği anlaşıhyor: Halkın yüzde
97'si banş isterken zorla savaşa girecek. Mec-
lis'ten karar çıkmasmı beklemeden Ameri-
ka Türkiye'ye istediği gibi girip çıkmaya baş-
ladı. Savaşı gerektirecek hiçbir durum yok-
ken, komşumuz olan bir ülkeye saldırmak ni-
ye?. Saddam. matah biri değildi ama dünya-
da daha nice diktatörler varken...
Acaba AKP'ye oy verenler aşa işe kavuş-
tu mu, hayatlanndan memnunlar mı? Vicdan-
lan rahat mı?
Bale...
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEAIESİ'NDEN
DosyaNo: 1988/257 Vasi Tay.
Mahkememizce verilen 1988/257 esas,
1988/337 karar ve 09.02.2001 tarihli ek karar ile
mahcure Nilüfer Şalcıoğlu'na Emine Seba Gümü-
şel vasi tayin edilmiş olup, vasinin vasilikten affin
ile görevine son verilmesine ve yerine Fıliz Öz-
türk'ün vasi tayini ile vasi değişikliğine karar ve-
rilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. 06.05.2003
Basın: 22321
Oğuz Ö Z L E M AnkaraDe\let Opera veBalesiBale Sanatçısı
ki inancın meyvesi kutsallaşnnna ve
buna bağlı olarak da sevgi ve nef-
ret duygulan insanlann düşünce te-
meli olînuştur. Bunun karşılıgı ola-
rak da bu duygulann coşkusu ile
Tann'ya yaklaşma yollan aranmış,
bunu da dansla gerçekleştırmışler-
dir. Tarihin en eski çağlanndan bu-
güne insanoğlunun yarattğı her dans
yalnızca vücudun birtakımestetik ve
fiziki hareketlerinden ibaret değil-
dir. Dansın bir felsefesi, bir anlamı
ve bir mesajı vardır. Renk, din, dil
ve ırk farkı gözetmeksizin insanlı-
ğı birleştirici bir rol oynamayı ken-
dine misyon edinen dans. asırlarca
büyük uğraşlar sonunda akademik
rayına otuıtulması sonucu klasik
T
ürkiye'de bunca engelleme-
lere ve zorluklara karşın ger-
çek anlamda gayret göste-
ren sanat kollarından biri de bale
sanandır. Her sanatsal ve kültürel ola-
yın öncüsü olan dans, her yıl 29 Ni-
san'da Dünya Dans Günü olarak
kutlanır. Önce dansm kurallan be-
lirlenmiş, akademik rayına oturtu-
larak dünyanın göz ze\ kine sunul-
muştur. Dans terminolojisinde mes-
leki deformasyon senelerdiryoktur.
Dansın evrensel karaktere ulaşma-
sı diğer mesleklere nazaran çok za-
man öncedir. Yaşadığımız dünya-
mızda meslekler evrensel karakter-
lere yeni yeni ulaşabiliyorlar.
Ilk zamanlardan beri insanlarda-
balenin temeli atılıp, zamanımıza
kadar gelmiştir. Klasik balenın es-
tetik ve göze hoş görunen hareket-
leri, kordonun birlik ve beraberlik
içindeki koordinasyonu, figürler,
mimik ve karakteristik olgular. hep
tarihsel bir süreç içinde gelişip, şi-
irsel bk mana kazanmıştır.
Şu da bir gerçektir ki, çılelı geçen
bu uzun zaman zarnnda, müzik dun-
yasuun dahi bestecileri, bu görsel sa-
natlann en güzel mesleğine beste-
leri ile balenin temel taşlan olan
klasik bale eserlerini armağan et-
mişler ve bale sanatının evrensel
duruma gelmesini sağlamışlardır.
Anadolu insanının yüzyıllardır
yaşamı sırasında olan bitenleri se-
vinç ve sıkınnlan hiç sektirmeden
ritüel bir sırayla dansa uygulaması,
Anadolu"dakı köylü danslannın san-
ki asırlardır tutulan bir günlük nü-
sali bütün mitolojik öykülerinin ve
hikâyelerinin dansla bütünleşmesi ve
zamaıumıza, mahalli özellıği bo-
zulmadan gelmesi, hiç kuşkusuz
Anadolu insanının dansa olan kabi-
liyetinin göstergesidir. Türkiye ge-
nelinde çok az sayıdaki klasik bale
dansçısı (Türkiye genelinde 300
balet ve balerin mevcuttur. Sadece
Londra'da 2000 balerin vardır.) ol-
masına rağmen bu dansçılann bir kıs-
mı hiçbir medyatik özlemi olmadan.
dünyanın en ıyı bale kampanilerin-
de dans edip, "Türklerde bövie dans
eder nuymiş?" ha\Tetiyle insanlan
şaşırtmıştır. Dünyada bale sanat-
çılannın fazlahğı, bale topluluk-
lannın çokluğu ve bu sanata olan il-
gi o toplumlarda hep çağdaşhk, uy-
garlık ve de gurur simgesi olmuş-
tur.
Turkiye'de ilk defa bir kontör kartı kazıdıkça kazandırıyor. Kampanya süresi
boyunca hediyeniz, arkasjnda turuncu hediye paneli bulunan tüm 250'lik
ve 500'lük kartlarda. Boş yok! 250'lik kartlarda 5-50 kontör, 500'lük
kartlarda 10-100 kontör ya da Cell Bebek kazanma şansı sizi bekliyor
SQ£BJ-*~^^^^1J*» B*«n^-~--- ^^^ fT" ,-r* *MT^* —-~— ı
HAZIR
KART
PENCERE
Suçlu Ayağa Kalk,
Karam Bekle!..
Biz Türkler kırk yılda bir iyi bir iş yaptık, Bush'un
Irak'a saldınsına katılmadık...
Meğer ne büyük suç işlemişiz!..
Meğer 'hata' eylemişiz..
Yalnız suç işlemekle, hata yapmakla, kusur ey-
lemekle de kalmıyoruz..
Meğer ne büyük fırsat kaçırmışız!..
Saldında Amerika'nın yanında yer alsaymışız,
neler kazanacakmışız neler?..
Maydanozlu köfteler...
Bizim medyada şimdi öyle bir propaganda baş-
ladı ki dayanabilirsen dayan.1
..
•
Kim başlattı propagandayı?..
VVorfovvrtz..
Ne var ki, anasının gözü yalnız değil, yandaşla-
nnın yeme de yanında yat...
Grossman..
Perle..
Vesaire..
Hangi gazeteyi açsan, köşesinde, kıyısında, ba-
şında, kıçında bu adlardan geçilmiyor...
Bizim medyacıiar da meğer ne kadar hevesli
imişler savaşa mavaşa, füzeye müzeye, saldınya
maldırıya, ölüm tacirliğine, kan kokusuna...
Herifler diyorlar ki:
- Fırsatı kaçırdık!..
Ardından ekliyorlar:
- Bu kez fırsat kaçtı, ama, Suriye'de ve Iran'da
enayilik etmeyin!..
VVolfovvitz gazladı..
Grossman pompaladı..
Perle körükledi..
Savaşa uzak kaldığımız için seviniyorduk; neya-
pacağımızı şaşırdık, doluya koyuyoruz almıyor, bo-
şa koyuyoruz dolmuyor, saldınya katılmadığımız için
ölümlerden ölüm beğeneceğiz?..
Uşaklık mantığıyla kölemen kafasında türetilen
yorumlargırla...
Diyorlar ki:
- Beyaz Saray, savaş ve işgalde kendisine des-
tek olanlan ödüllendiriyor...
- Ne yapıyor?..
- Amerika'ya çağınyor, Başkan Bush bunlann
yanağından makas alıyor...
- Yapma!..
-Artık Tayyip, Bush'u ancak rüyasında görür,
Cumhurbaşkanı'na Beyaz Saray'ın kapılan kapa-
lıdır; yazık oldu, büyük fırsat kaçırdık...
Herif-i naşerif, bütün hayatını ve mematını Ame-
rika'ya uşaklık mesleğine bağladığı için, Türkiye'nin
geleceğine Bush'un iki dudağı arasından çıkacak
fetvadan başka bir yazgı biçemiyor...
•
Irak'a saldınya katılmadık..
Amerika bizi alır mı, satar mı, böler mi, parçalar
mı, ne yapar?..
Kırk yılda iyi bir iş yaptık sanıyorduk, Batı dün-
yasında beğenilmiştik, Avrupa şaşmıştı, uluslara-
rası banşa ve hukuka saygı göstermiştik, gayri
meşru savaşa katılmamıştık, vicdanımız rahattı...
Meğer suç işlemişiz!..
Şimdi oturup nanmıza yanıyor, küçük Bush'un
vereceği cezayı bekliyoruz.
Bizim medyada öyle bir propaganda başladı ki
dayanabilirsen dayan...
K00P CDEHJ DUYURU
16-19 Mayıs 2003 tarihlerinde
AYVALIK-FOÇA-BERGAMA
kültür turundayız.
•••
BtLLURCU OTEL
3 Gece 4 Gün Yarım Pansivon
İki kişilik odada Idşi başı: 220.000.000.- TL.
Tek kişilik oda: 250.000.000.- TL
Çocuk: 160.000.000.- TL
AYVALIK ALI BEY ADASI. TEKNE İLE ADALAR TURU.
BERGAMA AKROPOL, KIZILAV1U. ASKLEPÎON, FOÇA,
ATENA VE KYBELE AÇIK HAVA TAPINAĞI GEZÎLER]
PANEL
Cumhuriyet ve Kazanımlan
Yer: 18 Mayıs 2003 Saat: 18.00'de llçe Halk Kütüphanesı
Katkı Koyan Kurumlar: Ça|daş Yaşamı DesteJdeme Dernegı,
Ay\ahk Tunzm Demeğı. Müze Derneği. Halk Evi
Daha genış bılgı için iütfen aşa|ıdakı numaralan arajuuz.
Tel: (0 212ı 520 21 91-92 514 18 08-09 Faks: 520 50 23
E-mail: cumhariyet • cnmbariyetiiiihalksi.coiii.tr
KÜÇUKÇEKMECE ŞULH HUKUK
M4HKEMESİ'NDEN
Esas No: 2002 2840
Davacı Mehmet Kefelioğlu taranndan davalı Doğan
Kırçı aleyhuıe davalının 01.07.2002 tarihli sözleşme
ile kiracı olduğunu başlangıçta kirasını düzenli olarak
ödediğini, ancak sonraki aylarda kira ödemelerinı ak-
sattığını, bu nedenle kendisine icra takibi yaptığuıı,
davalının dükkânı terk ettiğini ve gittiğini. anahtarlan
kendisine teslim etmediğıni, bu nedenlerle davalmuı
taşınmazdan tahliyesinı talep ve dava etmiş. tüm araş-
trrmalara rağmen davalının adresi tespit edüip kendisi-
ne dava düekçesı \e duruşma günü tebliğ edilemedi-
ğinden ilanen tebhgat yapılmasına karar verilmiş ol-
makla davalı Doğan Kırçf nın duruşmanın yapılacağı
23.06.2003 günü saat 10.30'da Küçukçekmece Sulh
Hukuk Mahkemesı duruşma salonunda hazır bulun-
ması veya kendisını bir vekılle temsil ettırmesı, duruş-
maya gelmeyıp mazeret de bildırmediği takdirde bun-
dan böyle duruşmalann yokluğunda yapılarak karar
verileceği dava dilekçesı ve duruşma günü yerine ka-
im olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 05.05.2003
Basın: 22287
• Kampanya, stofclarta unifMır. Hediye kontorier Kontör yûkfeme şıfremzi telefonunuza gırdıgmızde otomatfk ofaı^^SR!erürrRSzâncbg>nız CeH Bebekterî Tıffkoel(Extra(af ve Ttırfcce»! Abone Merkezfen'nden Cel! Bebek neflıyetl kontör kartian karştltgı ed=nebllırstniZ Kampanya cfahiiınde kazamian hedıye'ef
31 Araiık 2003 ta'.hine kadar geçeriıdır Bu kampanyaya sadece arkasında turuncy hedıye panelı bufünan 250 v« 500 kontör karşıdgt ainian "kontör kariian*>la kaitlabıftrsimz. POS, ATM, irrternet. 8035 TapldKontörCeil kanaflannöan yap !an kontor yûkiemelen kampanyaya dahil degılöır
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 200362 Vasi Tay.
Mahkememizce verilen 25.03.2003 tarih ve
2003/62 esas, 2003 163 karar sayılı kararı ile Alirıza
ve Nazıre oğlu 1948 doğumlu Süha Çehreli 4721
s.TMK'nun 405. maddesı gereğınce vesayet altına alı-
narak kendisine eşi 1952 doğumlu Canan Çehreli vasi
tayin edilmiştir. Ke>fıyet ilan olunur. 14.04.2003
Basın: 22349
1