02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2003 PAZARTESİ HABERLER Hükümet, orman arazilerinden sonra ikinci kaynak paketi için anayasa değişikliği hazırlıyor AKP kıyılan da satacakEMtVE KAPLAN ANTCARA-AKP hükümeti, orman arazilerinin ardından kıyılan da satı- hğa çıkarmak için anayasa değişikli- ğine hazırlanıyor. Anayasanın "kıy>- lardan yararlanma" başhğıyla düzen- lenen 43. maddesinde yapılması plan- lanan değişiklikle "kmlarla sahil şe- ritierinde beffi araziler üzerinde kişi- ler lehine mülkiyet hakkT getirilme- si öngörülüyor. Hükümet, bu değişik- likle 27 tersane. 156 iskele ve liman, 14 yat limanı ve 128 balıkçı bannağı- nı satmayı planhyor. Anayasamn "knılardan yararlan- ma'' başhğıyla düzenlenen 43 mad- desinin satışa engel olduğunu dikka- te alan hükümet, konuyu Bakanlar Kurulu'nun gündemine de taşıdı. Ulaş- tırma Bakanı Binali Yıldınm'ın ko- nuyla ilgili yaptığı çalışmalar Bakan- lar Kurulu'nun bilgisine sunulurken anayasa değişikliği yapılması yönün- de karar alınmasının ardından hazır- lanan öneri, AKP grubunda imzaya açıldı. Ulaştırma Bakanı Yıldınm, anayasa değişikliğiyle liman, tersane ve marinalann satılacağını söyledi. Hükümetin değiştirmeyi planladı- ğı anayasamn 43. maddesi, şu hü- ŞENER'DEN 8 YILLIK BtLANÇONUN SAVUNMASI: Özetteştirme kısmen yarar sağladı Ekonomi Servisi- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı AbdüDatif Şe- ner, 1995-2003 yıllan arasında özel- leştirme portföyünde bulunan kuru- luşlara yaklaşık 2 katrilyon lira ser- maye aktanmı ve 8 trilyon lira da borç aktanmı yapıldığını belirterek yine özelleştirmeyi savundu. Şener, "Bu şirketkrin özeUeştirttmesi ile bu yükdeortadankalkacakür'" dedi. Şcner, CHP Milletvekili Cevdet kümleri düzenliyor: "Kıyılar, devie- tin hüküm ve tasarrufu arandadır. De- niz, göL akarsu kryüanyla. denizve göl- lerin layüannı çevreleyen sahil şerit- lerinden yararlaıunada öncelikle ka- mu yaran gözetiür. Kıyılarla sahil şe- ritlerinin. kuUanış amaçlanna göre derinBği ve kişilerin bu yerierden ya- rarianma imkân ve şartian kanunla düzenlenir." Anayasa değişikliği önerisinde ise söz konusu maddenin son fikrasının Sdvi'nin, özelleştirme programı ile ilgili olarak verdiği soru önergesini yanıtladı. Hükümetin, 1984-2003 yıl- lan arasında yapılan özelleştirme ça- lışmalannı değerlendirip bu çalışma- lardaki hata ve yanlışlan göz önüne alarak2003 yılı özelleştirme progra- mı hazırladığını kaydeden Şener, bu- güne kadar özelleştirilen 56 şirket ve 129 tesis ve işletmeden 48'inde özel- leştirme sonrasında herhangı bir fa- "Kmlarla sahil şeritierinin, kullanış amaçlanna göre derinliğL, kişilerin bu yerierden yararianma imkân ve şart- İan ileyukandaki ilkelere a>1an olma- makkaydı ile beüi araziler üzerinde ki- şiler lehine mülkiyet hakkı tesisinin esas ve şartian, kanunla düzenlenir" biçiminde değiştirilmesi öngörülüyor. AKP hükümeti, bu düzenlemeyle bugüne kadar en fazla 49 yıllığına *iş- letme hakkı devrTyle özelleştirilebi- len liman, tersane ve marinalan mül- aliyetin yürütülmediğini ifade etti. Ozelleştirmeden istenilen yarann "kısmen sağkndığuu" belirten Şe- ner, yüzde 50'nin üzerinde kamupa- yı blok hisse senedi satış yoluyla özel- leştirilen kamu iktisadi kuruluşu ni- teliğindeki şirket, tesis ve işletmede, özelleştirme tarihi itibanyla memur, sözleşmeli, daimi ve geçici işçi olmak üzere toplam 44 bin 498 personel bu- lundugunu bildirdi. kiyetiyle birlikte öncelikli olarak kul- lanıcılanna satışını planhyor.Hükü- met, bu satışlarla milyarlarca dolarlık bir kaynak bekliyor. Bu tesislerin da- ğılımı ıse şöyle: Tersaneler: Özel kişilerin işlet- tığı 24, devletin işlettigi de 3 olmak üzere toplam 2^ tersane bulunuyor. Llmanlar: 2 l'i tzmıt Körfezi, 1 l'i denizcılik ışletmeleri, 7'si devlet de- miryollan, limanlar ve Hava Meydan- lan Genel Müdürlüğü, 2'si Tüpraş, 2'si BOTAŞ, 22 si diğer kuruluşlar, 50'si belediye ve il özel ıdareleri, 62'si de özel sektörün işletmesinde olan 156 liman bulunuyor Yat limanı ve balıkçı barı- liağl: 14 yat limanı ve 128 balıkçı ba- nnağı yer alıyor. Anayasa değişikligi- nin genel gerekçesinde. anayasamn 43. maddesindeki hükümlerle "kıyı- larda özel mülkiyetin tesis ediBp edile- meyeceği, edinrse bunun hangi koşul ve sınıriar içerisinde olacağımn tam olarak açıkhğa kavuşturulamadığı'' belirtilerek şöyle denıldi. "Bu yerierden yararianmada, önce- Kkle kamuyarannm gözetileceği betir- üMğine göre, buradaki yararlanma- nın kryııun ortak kuUanımını sağlayı- cıve kolaylaşüncı olması, yararianma, tesis kurma biçiminde ise bu tesislerin kamuya açık veya kamu yarannı ger- çekleştinneye yöneük bûlunması zo- runhıdur. Anayasanm açık hükümle- ri ve Anayasa Mahkemesi'nin bu hü- kümlerden ne anlaşdması gerektiği yö- nündeki içtihadı karşmnda, yasayla farkh bir düzenlemenin getirilmesi im- kânı bulunmamaktadır. Mevcut ana- yasal vehukuki durum karşısmda özel mülkiyet yasağına beinü istisnalar ge- tirilmesi gerekli görülmektedir." CHP'DEN KARŞI OY YAZISI: Devleti küçültıneye kültürden başlanamaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Mılli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nun CHP'lı üyeleri, "iki bakanhk arasında kültür aleyhine kan uyuşmazhğı var" diyerek kültür ve turizm bakanlıklannın birleştirilmesine karşı çıktı. CHPli üyelerin karşı oy yazısında "Devleti küçültmeye kültürden başlanması kaygı vericL Küresel tektipkültür dayatmasının giderek yoğunlaşbğı bir dönemde ve dünyanm medeniyetler arası uygarhk yansına yeniden önem verdiği bir süreçte, bizi hemen her ülkeden daha güçlü kılacak tarihsel ve doğal mirasunızı gözden çıkaran anlayış kabul edflemez" görüşü dile getirildi. TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nun CHP'li üyeleri Mehmet Tomanbay, Mustafa Gazalcı, Zekeriya Akıncı. Hüseyin EkmekçioğJu, Mustafa Özvurt, Berhan Şimşek, Hüseyin Özcan ve Muharrem Ince, kültür ve turizm bakanlıklannın birleştinhnesini öngören tasan için hazırlanan komisyon raporuna karşı oy yazısı verdi. Bu yazıda şu gerekçelere yer verildi: "Devleti küçültmeye kültürden başlanamaz. Devletin görevlerinin ve kamusal sorumhıhıklarnun azaralması girişimlerine önce kültürden başlamak sakmcalı ve ülkemizin ulusal değerleri açısmdan kaygı vericidir. Kültür, yegâne evrensel güvencemizdir. Gerek Avrupa Konseyi'nin. gerekse ortakhk adayı okhığumuz Avrupa Biriiği'nin hemen tüm ana metinlerinde kültürün yaşamsal önemi ve değen" sayısız kez vurguknmaktadır. DevleÜerin kültür alanmdaki vükümlülükleriyie ilgili kamusal örgütlenmesinde kültürün rurizmle aynı kunımsal yapı içinde ele ahndığı bir başka ülke buhnak da zordur. Birçok ülkede kültür bakanhklan bizdeki gibi bagımsızken bazı ülkelerde de cumhuriyetimizin kuruluş yıllanndakine benzer şekilde eğitim bakanhklanyla birlikte düzenlenmiştir. Kültürünü sadece bir turizm kaynağı olarak gören, yani, kendi halkı için değfl ruristler için değeıü bulan bir ülke ise yoktur." asın şehitleri anıldı 1909'la 1999 yiDan arası şebit olan 61 gazeteci, "Basın Şehitleri Günü"nde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGQ taranndan düzenlenen bir törenle anıldı. Törende konuşan TGC Başkanı ve gazetemiz yazan Orhan Erinç, U 1999'dan bugüne kadar gazetecflere yöneük saldınlarda şehh vermediğimiz bir dönemden geçiyonız. Bunun devam etmesini diliyoruz" dedi. İlk basın şehidi Serbesti Gazetesi Başyazan Hasan Fehmi Beyin. Dhamolu'ndaki Sultan Mahmut Türbesi'nde yer alan mezan başında yapılan anma törenine TGC Başkanı Orhan Erinç, Genel Sekreter Turgay Okaylo ve cemiyet üyeleri kaoldL TGC taranndan mezara çelenk konulmasıyia başlayan törende konuşan Cemiyet Başkanı Orhan Erinç, 1999'dan beri gazetecilere yönelik yapılan saldınlarda şehit verihnediğine dikkati çekerek şunlan söyledi: "TGC olarak bu durumun devam etmesini diliyoruz. Ancak koaüsyon güçlerinin Irak'a saldmsı sonucunda bugüne dek maalesef 5 gazeteci yaşamnu yitinniştir. Bu nedenle tehlikeB bir süreç içinde bulunuyoruz. Daha fazla meslektaşnnızuı hayadnı kaybetmemesi için yayın organı yöneticikri önlem almalıdır."Törene kanlanlar ve cemiyet başkanı Erinç daha sonra TGC Basın Müzesi'ne geçerek, 62 basın şehidinin fotoğrafJan ve özvaşamövkülerinin yer aldıgı "Şehitkr Galerisi''ni ziyaret ettfler. "(GÖKÇE UYGUN) Rahmi Kumaş, Sezer'den anayasa değişikliğini halkoyuna götürmesini istedi Ormanlar laüdik kadar öııeııdi • Eski CHP milletvekili Kumaş, AKP hükümetini Meclis'teki çoğunluğuna güvenerek anayasayı delmek istemekle suçladı. Rahmi Kumaş, "Amaç 'orman köylüsünü destekleme' örtüsü altında, ormanlan yağmalamaktır" dedi. ANKARA(ANKA)- Birleş- miş Milletler Türk Derneği Baş- kanı ve eski CHP Trabzon Mil- letvekili Rahmi Kumaş. Cum- hurbaşkanı .\hmet Necdet Se- zer'e hitaben kaleme aldığı açık mektupta, orman arazileri ile ilgili anayasa değişikliğini hal- koyuna sunmasını istedi. Kumaş, mektubunda AKP ik- tidanm Meclis'teki çoğunluğu- na güvenerek anayasayı delmek istemekle suçladı. AKP'yi, se- çilme yaşım 25'e indirme gibi kimsenin karşı koyamayacağı bir yaklaşıma ormanlan yağ- malama yükünü taşıtmak iste- mekle eleştiren Kumaş, "Amaç 'orman köylüsünü destekleme' örtüsü alünda, ormanlan yağ- malamaktır'' dedi. "Anayasamn laikhk ilkesi öl- çüsünde, önemM bir ilkesidir or- manlarm korunması'' dıyen Ku- maş şöyle devam etti: "Ormanlar, laiklik ilkesi gi- bi anayasamn tekin olmayan konulandır. El çabukluğu be- cerikliüği ile ormanlann özüne dokunulamaz. Buna TBMM, yoğun basküar alünda izin ver- memiştir. Saym Cumhurbaş- kanı bu değişikliği TBMM'ye geri göndermemelidir. O za- man MecuYe baskı yapanlara yeni bir fırsat yaratnuş olur. Doğru çözüm, sorunu hal- koyuna sunmaktır" IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Sol örgütlerin birçoğu savaş aleyh- tan toplantılar sırasında hazırladıkla- n pankartlarda ve dağıttıkları bildiri- de AKP'nin ABD işbiriikçisi olduğu- nu söylüyorlar. Peki bu doğru mu? Bir yönüyle doğru, bir yönüyle yanlış. Neden doğru.. Türkiye gibi ABD ile çok "derin" ilişkilere sahip bir ülke- de hükümet etmek, iktidann bir par- çası haline gelmek demek otomatik olarak ABD ile işbirliğini kabul etmek anlamına geliyor. IMF'ye ve Dünya Bankası'na on milyarlarca dolar borç eden bir ülke- nin yönetimine gelenlerin ABD ile iş- birliği yapmak dışında bir seçenek- leri olabilir mi? Benim bu sözlerimi ba- zı solcular teslimiyetçilik olarak suç- layabilirler. Hayır ben bu durumu doğ- ru kabul ettiğimi söylemiyorum. Bu koşullar içinde sıyaset yapar ve ikti- darortağı olmak isterseniz kaçınılmaz olarak karşınıza bu zorunluluk çıka- cak anlamına gelir. CHP, ya da düzen içi partilerinın hangisi bu ilişkiyi reddedebilir ki! Evet, ABD ile ilişkileri kökten kesmek iste- yen ve bütün borçlan ödemeyeceği- AKP, ABD Işbirlikçisi mi? ni soyleyen bir siyaset savunulabilir. Böyle söyleyenler de var. Ancak bun- lann hıçbirinin iktidar şansından söz edi- lemez. İktidar adaylan ise ABD'yi hep "stratejik müttefık" olarak görüyor ve kabul ediyorlar. • • • AKP de, ABD'yi stratejik ortak ola- rak kabul eden partılerden. iktidar ada- yı olarak bu gerçeğe bir anlamda tes- lim olanlardan. ABD'nin gücünü ve Türkiye üzerindeki ağırlığını biüyor ve kabul ediyorlar. Bunu seçim öncesi davranış ve temaslarıyla da göster- meye gayret ettiler. Buraya kadar AKP'nin, ABD işbir- likçisi olduğu konusundaki verileri de- ğerlendirmeye çalıştım. Bundan son- ra AKP'nin, ABD işbirlikçisi olduğu te- zinin neden gerçeğı yansıtmadığı yö- nü üzerinde duracağım. AKP, ıktidara geldiği günden beri savaş konusun- da Türkiye'deki ABD ile işbirliği yap- mayı savunanlardan farklı bir tutum aldı. ABD'yle savaştatam işbirliği yap- mayı savunanlar, AKP'nin "kararsızlık" çizgisine ağır eleştiriler yönelttiler ve yöneltmeye devam ediyorlar. AKP hükümetinin, hava koridoru- nun açılması sırasında gecikmesi bı- le ABD ile aynı safta olmamızı ıste- yenlerin ağır saldırısına uğramadı mı? AKP yönetimi, ABD ile savaş konusun- da işbirliği yapmak ve onların istekle- rini kabul etmek konusunda "oyalayı- cı", "pazarlıkçı" birçizgi ızledı. Hiçbir zaman onlara "hayır" demedi, fakat "evet" de demedi. İkinci tezkerenin Meclis'te redde- dilmesinden sonra ise ABD ile işbirli- ği asgari düzeye indi. Bu yüzden ABD yöneticilerince ve Türkiye'nin ABD ya- nında olmasını isteyenlerce ağır eleş- tirilere uğradı. Bu nedenle Türkiye'ye yapılacağı söylenen yardımlar askıya alındı. ABD yöneticilerinin yaptığı ba- sın toplantılannda, Fransa ve Alman- ya'yla birlikte Türkiye, ABD'yle savaş konusunda farklı tutum içindeki üç müttefikten birisi olarak sayıldı. Gaze- te haberlerine, Türkiye'nin tutumuna kızan VVashington'daki ABD yönetici- lerinin ellerindeki telefonlan duvarafır- latıp kızgınlıklarını dile getirdikleri yan- sıdı. Evet AKP, ABD ile işbirliği yapıyor. Özellikle ABD Dışişleri Bakanı Po- vvell'ın ziyaretinden sonra bu işbirliği TBMM kararını aşan ve ihlal eden bir görünüm arz edıyor. AKP yönetiminin tutarsızlığının ya da teslimiyetçiliğinin eleştirilmesı gerekiyor. Fakat şu ger- çeği de görüp kabul etmek gerekiyor. Türkiye'de iktidar adayı partiler içinde hangısı AKP'den bu konuda geri ka- lırdı ki! AKP yönetiminin "kararsızlık" çizgi- si, Türkiye'nin daha derinlemesine sa- vaş içinde bulunmasını engelledi. On binlerce ABD askerinin bu ülkenin top- raklarından Irak'a girmesine engel ol- du. Uluslararası bütün toplantılardaki değerlendirmelerde Türkiye'nin ABD'nin gönülsüz ortağı olduğu, on- ların ısteklerini karşılamadığı değer- lendirmesi yapılıyor. ABD ile daha de- rin bir işbirliği isteyen Türkiye'deki çev- reler de bu konuda benzer düşünce- ler içinde olduklan için AKP yönetimi- ne sert eleştiriler yöneltıyorlar. ••• Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, AKP, Türkiye'deki siyasi tablo içinde ABD işbirlikçisi sayılacak siyasi güç- ler içinde çok arkada kalır. AKP'nin asıl özelliğinin ABD işbirlikçisi oldu- ğunu söylemek bana gerçekçi gelmi- yor. AKP, savaş konusunda tutarsız ve ilkesiz bir çizgi izledi dersenız bu doğru. AKP, ilişkiyi zaman zaman pa- ra pazarlığına döktü dersenız bu da doğru. AKP, ABD'ye teslim oldu der- seniz bunun da bir ölçüde doğru ol- duğu söylenebilir. AKP'nin eleştirilecek o kadar çok uygulaması ve siyaseti var ki! Seçim öncesi nasıl bir tablo çizdiler, şimdi neter yapıyortar? Verdikleri sözler ney- di, şimdi neler yapıyorlar? örneğin Kıbns konusunda nereden nereye gel- diler? özgürlükler konusunda ne de- diler ne yaptılar? Bunu da ayrı bir ya- zıda ele almak gerekiyor. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Savaşın Mantığına Akıl Epdirememek... Usta Tan Oral'ın geçen cumartesi günü gaze- temizde yayımlanan nefis karikatürü çok şeyi açık- lıyordu: "Akıllıbomba"\ann, "akıllı füze"\enn, "akıl- lı uça>f"lann arasında "aklını kaçıran insan". Her şeyin "akıllı"s\n\ bulan insanoğlu, savaş karşısm- da aklını kaçınyor olmalı. Akıllı bilet, akıllı kapı, akıl- lı ev derken sevinen insanlar savaş denen belayı ortadan kaldıracak kadar akıllı olmadıklannı kanıt- lamıyorlar mı? Irak'ta savaşmak için bulunan üç Ingiliz askeri, şu gerekçe iie Ingiltere'ye geri gönderildi: "Sava- şın mantığına akıl erdirememek." Bu üç Ingiliz as- keri, savaşta sivillerin öldürülmesinin "savaş man- tığı'na aykın olduğunu ileri sürüyoriarmış. Aslında ilginç bir konu. Insanın, savaşta karşılaştığı du- rumlan elinde olmadan sorguladığı, bilinen bir ger- çektir. - "Ben neden buradayım?" - "Ben burada ne yapıyonım?" - "Ben kimin için buradayım?" - "Buradan kurtulup geri dönebilecek miyim?" Bu sorulara ınsanın "haklı yanıtlar" verdiği tek savaş türü, kendi vatanını kurtarmak için verdiği "kurtuluş savaşlan"ü\r. - "Ben, vatanımı, insanlanmı, yaşamımı, şerefi- mi kurtarmak için buradayım ve bunlar için dövü- şüyorum. Bunlar için öldürürüm de, ölürüm de." Ama Irak'taki Ingiliz askerieri için böyle biryanıt geçersizdir. Bu üç Ingiliz askeri "bu savaşın mantığı" için şöy- le düşünmüşlerdir: - "Biz buraya Irak halkını özgürlüğe kavuşturmak için gelmiştik. özgürlüklerinden yoksun bırakıl- mış Irak halkını kurtarmak için Saddam'/n asker- leriyle -eğer gerekirse- çarpışacaktık. Ama gör- dük ki sivil halk bize karşı, bizi istemiyor. Ûstelik de biz, askerler gibi sivilleri de vurmaya zohanı- yoruz. ölüler özgür olamayacağına göre bizim burada yaptığımız iş mantığa uygun değil." Bu üç Ingiliz askerinin "savaşı insan mantığına uydurma" çabalarını önemsemek gerekiyor. Onlardan çok yıllar önce bir yazar şunlan yaz- mıştı: 'Ben kendimi önemsryordum, yazdıklanmı önem- siyordum. Ama neyazdımsa dünya savaşının çık- masını önleyemedim. Oysa benim çabalanm bu dünya savaşının çıkmasını önlemeli idi. Yazık ki bu savaş çıktı, ben de ne denli önemsiz olduğumu anladım. Demek ki benim de, yazdıklanmın da hiç önemi yokmuş. öyle ise benim yaşamam da ge- reksiz. önemsiz biryaşamı sürdürmemem gere- kiyor. " Elias Canetti, bu adı bilinmeyen yazann bunla- n yazdığını, sonra da intihar ettiğini yazarak der ki: "Kendisini bir dünya savaşının çıkmasını önleye- cek denli önemli bulan birisine saygı duymak ge- rekir. Bu satıhar beni günlerce düşündürdü, ak- lımdan çıkmadı. Böylesine büyük bir sorumluluk duygusu sarsıcı bir şeydir." Sözü geçen savaş, Birinci Dünya Savaşı 'dır, Eli- as Canetti'nin yazısı da denemelerindedir. (Payel Yayınlan, Elias Canetti, Denemeler) Iraklılann canlı bomba eylemlen de insanlığı dü- şündürmelidir. Bütün canlı bomba eylemlen in- sanlan düşündürmelidir. "Mademki bunların ol- masını önleyemiyorum, öyleyse yaşamam gerek- siz, ama ben ölürken de düşmana verebileceğim zaran vermeliyim" demekte herkesi düşündürme- si gereken bir insanlık trajedisi yatmıyor mu? Beni hep düşündürmüştür; ınsanlar bir yerierde savaşırken, kimileri hapisteyatarken, kimileri işken- ce altında iken, kimileri aç susuz sürünürken geri kalanlar günlük yaşamlannı hiçbir şey yokmuş gi- bi sürdürmektedir. Pazariarda alışveriş sürmekte, insanlar restoranlarda yemeklerini yemekte, otel- ler bütün canlılığıyla gelip gidenlere hizmet etmek- te, okullarda matematik öğretilmekte, sinemalar- da yeni filmler gösterime girmekte, her yerde cep telefonlan ile konuşulmakta, günlük yaşam sürüp gitmektedir. Insanlann bir bölümü Bağdat'ta bombalar altın- da yaşamaya çalışırken Mr. Bush, günlük koşu- sunu yapmakta, duşunu almakta, yardımcılanyla korunaklı sarayındayaşamaktadır. Bu karşıtlıkta in- san mantığına uygun bir durum var mıdır? Dünyanm durumu "insan mantığına uygun de- ğildir". Banş kültürünü, banş bilincini her şeyden önce kazanmamız gerekmiyor mu? Yaygın bir "banş kültürü eğitimi" bunun için zo- runlu sayılmalı... Derviş, seçim bölgesini gezdl (NİGAR ÖZAFACAN) Bu hükümetten nimet zor çıkar • tstanbul Haber Servisi - CHP tstanbul Milletvekili Kemal Derviş, muhalefet partisi olarak kendılerini 2-3 \ıl sonrasına hazırlamalan gerektiğini belirterek "Hükümet iyi işler yapmıyor ama hemen de\Tiknesi ülkeye zarar verir. Muhalefet olarak yaptıklanmız manşet olmayabilir ama biz de olumlu işler yapıyoruz" dedi. Demş, pazar gününü seçim bölgesi olan Kadıköy'de bazı ziyaretlerde bulunarak geçirdi. Yargıtay'ı kilitleyen seçim • .\NKARA (ANKA) - Naci Ünver'in emekliye aynlmasıyla boşalan 8. Ceza Dairesi Başkanlığı için Yargıtay'da iki haftada 24 tur boyunca seçim yapıldı. Yasa uyannca daire başkam seçilebilmek için Yargıtay Genel Kurulu üyesi olan 250 üyenin 126'sının oyunu almak gerekiyor. Ancak yapılan 24 tur boyunca en fazla 115'e ulaşılabildi. Geçmişte 90 turluk seçimleri de yaşamış olan Yargıtay'da, vakit geldiğinde üyelerin müzakereleri-duruşmalan keserek oylamaya katılması gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle