Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2003 PAZARTESİ
HABERLER
Hükümet, orman arazilerinden sonra ikinci kaynak paketi için anayasa değişikliği hazırlıyor
AKP kıyılan da satacakEMtVE KAPLAN
ANTCARA-AKP hükümeti, orman
arazilerinin ardından kıyılan da satı-
hğa çıkarmak için anayasa değişikli-
ğine hazırlanıyor. Anayasanın "kıy>-
lardan yararlanma" başhğıyla düzen-
lenen 43. maddesinde yapılması plan-
lanan değişiklikle "kmlarla sahil şe-
ritierinde beffi araziler üzerinde kişi-
ler lehine mülkiyet hakkT getirilme-
si öngörülüyor. Hükümet, bu değişik-
likle 27 tersane. 156 iskele ve liman,
14 yat limanı ve 128 balıkçı bannağı-
nı satmayı planhyor.
Anayasamn "knılardan yararlan-
ma'' başhğıyla düzenlenen 43 mad-
desinin satışa engel olduğunu dikka-
te alan hükümet, konuyu Bakanlar
Kurulu'nun gündemine de taşıdı. Ulaş-
tırma Bakanı Binali Yıldınm'ın ko-
nuyla ilgili yaptığı çalışmalar Bakan-
lar Kurulu'nun bilgisine sunulurken
anayasa değişikliği yapılması yönün-
de karar alınmasının ardından hazır-
lanan öneri, AKP grubunda imzaya
açıldı. Ulaştırma Bakanı Yıldınm,
anayasa değişikliğiyle liman, tersane
ve marinalann satılacağını söyledi.
Hükümetin değiştirmeyi planladı-
ğı anayasamn 43. maddesi, şu hü-
ŞENER'DEN 8 YILLIK BtLANÇONUN SAVUNMASI:
Özetteştirme kısmen yarar sağladı
Ekonomi Servisi- Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı AbdüDatif Şe-
ner, 1995-2003 yıllan arasında özel-
leştirme portföyünde bulunan kuru-
luşlara yaklaşık 2 katrilyon lira ser-
maye aktanmı ve 8 trilyon lira da
borç aktanmı yapıldığını belirterek
yine özelleştirmeyi savundu. Şener,
"Bu şirketkrin özeUeştirttmesi ile bu
yükdeortadankalkacakür'" dedi.
Şcner, CHP Milletvekili Cevdet
kümleri düzenliyor: "Kıyılar, devie-
tin hüküm ve tasarrufu arandadır. De-
niz, göL akarsu kryüanyla. denizve göl-
lerin layüannı çevreleyen sahil şerit-
lerinden yararlaıunada öncelikle ka-
mu yaran gözetiür. Kıyılarla sahil şe-
ritlerinin. kuUanış amaçlanna göre
derinBği ve kişilerin bu yerierden ya-
rarianma imkân ve şartian kanunla
düzenlenir."
Anayasa değişikliği önerisinde ise
söz konusu maddenin son fikrasının
Sdvi'nin, özelleştirme programı ile
ilgili olarak verdiği soru önergesini
yanıtladı. Hükümetin, 1984-2003 yıl-
lan arasında yapılan özelleştirme ça-
lışmalannı değerlendirip bu çalışma-
lardaki hata ve yanlışlan göz önüne
alarak2003 yılı özelleştirme progra-
mı hazırladığını kaydeden Şener, bu-
güne kadar özelleştirilen 56 şirket ve
129 tesis ve işletmeden 48'inde özel-
leştirme sonrasında herhangı bir fa-
"Kmlarla sahil şeritierinin, kullanış
amaçlanna göre derinliğL, kişilerin bu
yerierden yararianma imkân ve şart-
İan ileyukandaki ilkelere a>1an olma-
makkaydı ile beüi araziler üzerinde ki-
şiler lehine mülkiyet hakkı tesisinin
esas ve şartian, kanunla düzenlenir"
biçiminde değiştirilmesi öngörülüyor.
AKP hükümeti, bu düzenlemeyle
bugüne kadar en fazla 49 yıllığına *iş-
letme hakkı devrTyle özelleştirilebi-
len liman, tersane ve marinalan mül-
aliyetin yürütülmediğini ifade etti.
Ozelleştirmeden istenilen yarann
"kısmen sağkndığuu" belirten Şe-
ner, yüzde 50'nin üzerinde kamupa-
yı blok hisse senedi satış yoluyla özel-
leştirilen kamu iktisadi kuruluşu ni-
teliğindeki şirket, tesis ve işletmede,
özelleştirme tarihi itibanyla memur,
sözleşmeli, daimi ve geçici işçi olmak
üzere toplam 44 bin 498 personel bu-
lundugunu bildirdi.
kiyetiyle birlikte öncelikli olarak kul-
lanıcılanna satışını planhyor.Hükü-
met, bu satışlarla milyarlarca dolarlık
bir kaynak bekliyor. Bu tesislerin da-
ğılımı ıse şöyle:
Tersaneler: Özel kişilerin işlet-
tığı 24, devletin işlettigi de 3 olmak
üzere toplam 2^ tersane bulunuyor.
Llmanlar: 2 l'i tzmıt Körfezi, 1 l'i
denizcılik ışletmeleri, 7'si devlet de-
miryollan, limanlar ve Hava Meydan-
lan Genel Müdürlüğü, 2'si Tüpraş,
2'si BOTAŞ, 22 si diğer kuruluşlar,
50'si belediye ve il özel ıdareleri, 62'si
de özel sektörün işletmesinde olan
156 liman bulunuyor
Yat limanı ve balıkçı barı-
liağl: 14 yat limanı ve 128 balıkçı ba-
nnağı yer alıyor. Anayasa değişikligi-
nin genel gerekçesinde. anayasamn
43. maddesindeki hükümlerle "kıyı-
larda özel mülkiyetin tesis ediBp edile-
meyeceği, edinrse bunun hangi koşul
ve sınıriar içerisinde olacağımn tam
olarak açıkhğa kavuşturulamadığı''
belirtilerek şöyle denıldi.
"Bu yerierden yararianmada, önce-
Kkle kamuyarannm gözetileceği betir-
üMğine göre, buradaki yararlanma-
nın kryııun ortak kuUanımını sağlayı-
cıve kolaylaşüncı olması, yararianma,
tesis kurma biçiminde ise bu tesislerin
kamuya açık veya kamu yarannı ger-
çekleştinneye yöneük bûlunması zo-
runhıdur. Anayasanm açık hükümle-
ri ve Anayasa Mahkemesi'nin bu hü-
kümlerden ne anlaşdması gerektiği yö-
nündeki içtihadı karşmnda, yasayla
farkh bir düzenlemenin getirilmesi im-
kânı bulunmamaktadır. Mevcut ana-
yasal vehukuki durum karşısmda özel
mülkiyet yasağına beinü istisnalar ge-
tirilmesi gerekli görülmektedir."
CHP'DEN KARŞI OY YAZISI:
Devleti
küçültıneye
kültürden
başlanamaz
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Mılli
Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nun
CHP'lı üyeleri, "iki bakanhk arasında kültür
aleyhine kan uyuşmazhğı var" diyerek kültür ve
turizm bakanlıklannın birleştirilmesine karşı çıktı.
CHPli üyelerin karşı oy yazısında "Devleti
küçültmeye kültürden başlanması kaygı vericL
Küresel tektipkültür dayatmasının giderek
yoğunlaşbğı bir dönemde ve dünyanm medeniyetler
arası uygarhk yansına yeniden önem verdiği bir
süreçte, bizi hemen her ülkeden daha güçlü kılacak
tarihsel ve doğal mirasunızı gözden çıkaran anlayış
kabul edflemez" görüşü dile getirildi. TBMM Milli
Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nun
CHP'li üyeleri Mehmet Tomanbay, Mustafa
Gazalcı, Zekeriya Akıncı. Hüseyin EkmekçioğJu,
Mustafa Özvurt, Berhan Şimşek, Hüseyin Özcan ve
Muharrem Ince, kültür ve turizm bakanlıklannın
birleştinhnesini öngören tasan için hazırlanan
komisyon raporuna karşı oy yazısı verdi. Bu yazıda
şu gerekçelere yer verildi:
"Devleti küçültmeye kültürden başlanamaz.
Devletin görevlerinin ve kamusal sorumhıhıklarnun
azaralması girişimlerine önce kültürden başlamak
sakmcalı ve ülkemizin ulusal değerleri açısmdan
kaygı vericidir. Kültür, yegâne evrensel
güvencemizdir. Gerek Avrupa Konseyi'nin. gerekse
ortakhk adayı okhığumuz Avrupa Biriiği'nin hemen
tüm ana metinlerinde kültürün yaşamsal önemi ve
değen" sayısız kez vurguknmaktadır.
DevleÜerin kültür alanmdaki vükümlülükleriyie
ilgili kamusal örgütlenmesinde kültürün rurizmle
aynı kunımsal yapı içinde ele ahndığı bir başka ülke
buhnak da zordur. Birçok ülkede kültür
bakanhklan bizdeki gibi bagımsızken bazı ülkelerde
de cumhuriyetimizin kuruluş yıllanndakine benzer
şekilde eğitim bakanhklanyla birlikte
düzenlenmiştir. Kültürünü sadece bir turizm
kaynağı olarak gören, yani, kendi halkı için değfl
ruristler için değeıü bulan bir ülke ise yoktur."
asın şehitleri anıldı
1909'la 1999 yiDan arası şebit olan 61 gazeteci, "Basın Şehitleri
Günü"nde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGQ taranndan
düzenlenen bir törenle anıldı. Törende konuşan TGC Başkanı ve
gazetemiz yazan Orhan Erinç,
U
1999'dan bugüne kadar
gazetecflere yöneük saldınlarda şehh vermediğimiz bir dönemden
geçiyonız. Bunun devam etmesini diliyoruz" dedi. İlk basın şehidi
Serbesti Gazetesi Başyazan Hasan Fehmi Beyin. Dhamolu'ndaki
Sultan Mahmut Türbesi'nde yer alan mezan başında yapılan
anma törenine TGC Başkanı Orhan Erinç, Genel Sekreter Turgay
Okaylo ve cemiyet üyeleri kaoldL TGC taranndan mezara çelenk
konulmasıyia başlayan törende konuşan Cemiyet Başkanı Orhan
Erinç, 1999'dan beri gazetecilere yönelik yapılan saldınlarda şehit
verihnediğine dikkati çekerek şunlan söyledi: "TGC olarak bu
durumun devam etmesini diliyoruz. Ancak koaüsyon güçlerinin
Irak'a saldmsı sonucunda bugüne dek maalesef 5 gazeteci
yaşamnu yitinniştir. Bu nedenle tehlikeB bir süreç içinde
bulunuyoruz. Daha fazla meslektaşnnızuı hayadnı kaybetmemesi
için yayın organı yöneticikri önlem almalıdır."Törene kanlanlar ve
cemiyet başkanı Erinç daha sonra TGC Basın Müzesi'ne geçerek,
62 basın şehidinin fotoğrafJan ve özvaşamövkülerinin yer aldıgı
"Şehitkr Galerisi''ni ziyaret ettfler. "(GÖKÇE UYGUN)
Rahmi Kumaş, Sezer'den anayasa değişikliğini halkoyuna götürmesini istedi
Ormanlar laüdik kadar öııeııdi
• Eski CHP milletvekili Kumaş, AKP
hükümetini Meclis'teki çoğunluğuna güvenerek
anayasayı delmek istemekle suçladı. Rahmi Kumaş,
"Amaç 'orman köylüsünü destekleme' örtüsü
altında, ormanlan yağmalamaktır" dedi.
ANKARA(ANKA)- Birleş-
miş Milletler Türk Derneği Baş-
kanı ve eski CHP Trabzon Mil-
letvekili Rahmi Kumaş. Cum-
hurbaşkanı .\hmet Necdet Se-
zer'e hitaben kaleme aldığı açık
mektupta, orman arazileri ile
ilgili anayasa değişikliğini hal-
koyuna sunmasını istedi.
Kumaş, mektubunda AKP ik-
tidanm Meclis'teki çoğunluğu-
na güvenerek anayasayı delmek
istemekle suçladı. AKP'yi, se-
çilme yaşım 25'e indirme gibi
kimsenin karşı koyamayacağı
bir yaklaşıma ormanlan yağ-
malama yükünü taşıtmak iste-
mekle eleştiren Kumaş, "Amaç
'orman köylüsünü destekleme'
örtüsü alünda, ormanlan yağ-
malamaktır'' dedi.
"Anayasamn laikhk ilkesi öl-
çüsünde, önemM bir ilkesidir or-
manlarm korunması'' dıyen Ku-
maş şöyle devam etti:
"Ormanlar, laiklik ilkesi gi-
bi anayasamn tekin olmayan
konulandır. El çabukluğu be-
cerikliüği ile ormanlann özüne
dokunulamaz. Buna TBMM,
yoğun basküar alünda izin ver-
memiştir. Saym Cumhurbaş-
kanı bu değişikliği TBMM'ye
geri göndermemelidir. O za-
man MecuYe baskı yapanlara
yeni bir fırsat yaratnuş olur.
Doğru çözüm, sorunu hal-
koyuna sunmaktır"
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Sol örgütlerin birçoğu savaş aleyh-
tan toplantılar sırasında hazırladıkla-
n pankartlarda ve dağıttıkları bildiri-
de AKP'nin ABD işbiriikçisi olduğu-
nu söylüyorlar. Peki bu doğru mu? Bir
yönüyle doğru, bir yönüyle yanlış.
Neden doğru.. Türkiye gibi ABD ile
çok "derin" ilişkilere sahip bir ülke-
de hükümet etmek, iktidann bir par-
çası haline gelmek demek otomatik
olarak ABD ile işbirliğini kabul etmek
anlamına geliyor.
IMF'ye ve Dünya Bankası'na on
milyarlarca dolar borç eden bir ülke-
nin yönetimine gelenlerin ABD ile iş-
birliği yapmak dışında bir seçenek-
leri olabilir mi? Benim bu sözlerimi ba-
zı solcular teslimiyetçilik olarak suç-
layabilirler. Hayır ben bu durumu doğ-
ru kabul ettiğimi söylemiyorum. Bu
koşullar içinde sıyaset yapar ve ikti-
darortağı olmak isterseniz kaçınılmaz
olarak karşınıza bu zorunluluk çıka-
cak anlamına gelir.
CHP, ya da düzen içi partilerinın
hangisi bu ilişkiyi reddedebilir ki! Evet,
ABD ile ilişkileri kökten kesmek iste-
yen ve bütün borçlan ödemeyeceği-
AKP, ABD Işbirlikçisi mi?
ni soyleyen bir siyaset savunulabilir.
Böyle söyleyenler de var. Ancak bun-
lann hıçbirinin iktidar şansından söz edi-
lemez. İktidar adaylan ise ABD'yi hep
"stratejik müttefık" olarak görüyor ve
kabul ediyorlar.
• • •
AKP de, ABD'yi stratejik ortak ola-
rak kabul eden partılerden. iktidar ada-
yı olarak bu gerçeğe bir anlamda tes-
lim olanlardan. ABD'nin gücünü ve
Türkiye üzerindeki ağırlığını biüyor ve
kabul ediyorlar. Bunu seçim öncesi
davranış ve temaslarıyla da göster-
meye gayret ettiler.
Buraya kadar AKP'nin, ABD işbir-
likçisi olduğu konusundaki verileri de-
ğerlendirmeye çalıştım. Bundan son-
ra AKP'nin, ABD işbirlikçisi olduğu te-
zinin neden gerçeğı yansıtmadığı yö-
nü üzerinde duracağım. AKP, ıktidara
geldiği günden beri savaş konusun-
da Türkiye'deki ABD ile işbirliği yap-
mayı savunanlardan farklı bir tutum
aldı. ABD'yle savaştatam işbirliği yap-
mayı savunanlar, AKP'nin "kararsızlık"
çizgisine ağır eleştiriler yönelttiler ve
yöneltmeye devam ediyorlar.
AKP hükümetinin, hava koridoru-
nun açılması sırasında gecikmesi bı-
le ABD ile aynı safta olmamızı ıste-
yenlerin ağır saldırısına uğramadı mı?
AKP yönetimi, ABD ile savaş konusun-
da işbirliği yapmak ve onların istekle-
rini kabul etmek konusunda "oyalayı-
cı", "pazarlıkçı" birçizgi ızledı. Hiçbir
zaman onlara "hayır" demedi, fakat
"evet" de demedi.
İkinci tezkerenin Meclis'te redde-
dilmesinden sonra ise ABD ile işbirli-
ği asgari düzeye indi. Bu yüzden ABD
yöneticilerince ve Türkiye'nin ABD ya-
nında olmasını isteyenlerce ağır eleş-
tirilere uğradı. Bu nedenle Türkiye'ye
yapılacağı söylenen yardımlar askıya
alındı. ABD yöneticilerinin yaptığı ba-
sın toplantılannda, Fransa ve Alman-
ya'yla birlikte Türkiye, ABD'yle savaş
konusunda farklı tutum içindeki üç
müttefikten birisi olarak sayıldı. Gaze-
te haberlerine, Türkiye'nin tutumuna
kızan VVashington'daki ABD yönetici-
lerinin ellerindeki telefonlan duvarafır-
latıp kızgınlıklarını dile getirdikleri yan-
sıdı.
Evet AKP, ABD ile işbirliği yapıyor.
Özellikle ABD Dışişleri Bakanı Po-
vvell'ın ziyaretinden sonra bu işbirliği
TBMM kararını aşan ve ihlal eden bir
görünüm arz edıyor. AKP yönetiminin
tutarsızlığının ya da teslimiyetçiliğinin
eleştirilmesı gerekiyor. Fakat şu ger-
çeği de görüp kabul etmek gerekiyor.
Türkiye'de iktidar adayı partiler içinde
hangısı AKP'den bu konuda geri ka-
lırdı ki!
AKP yönetiminin "kararsızlık" çizgi-
si, Türkiye'nin daha derinlemesine sa-
vaş içinde bulunmasını engelledi. On
binlerce ABD askerinin bu ülkenin top-
raklarından Irak'a girmesine engel ol-
du. Uluslararası bütün toplantılardaki
değerlendirmelerde Türkiye'nin
ABD'nin gönülsüz ortağı olduğu, on-
ların ısteklerini karşılamadığı değer-
lendirmesi yapılıyor. ABD ile daha de-
rin bir işbirliği isteyen Türkiye'deki çev-
reler de bu konuda benzer düşünce-
ler içinde olduklan için AKP yönetimi-
ne sert eleştiriler yöneltıyorlar.
•••
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim,
AKP, Türkiye'deki siyasi tablo içinde
ABD işbirlikçisi sayılacak siyasi güç-
ler içinde çok arkada kalır. AKP'nin
asıl özelliğinin ABD işbirlikçisi oldu-
ğunu söylemek bana gerçekçi gelmi-
yor. AKP, savaş konusunda tutarsız
ve ilkesiz bir çizgi izledi dersenız bu
doğru. AKP, ilişkiyi zaman zaman pa-
ra pazarlığına döktü dersenız bu da
doğru. AKP, ABD'ye teslim oldu der-
seniz bunun da bir ölçüde doğru ol-
duğu söylenebilir.
AKP'nin eleştirilecek o kadar çok
uygulaması ve siyaseti var ki! Seçim
öncesi nasıl bir tablo çizdiler, şimdi
neter yapıyortar? Verdikleri sözler ney-
di, şimdi neler yapıyorlar? örneğin
Kıbns konusunda nereden nereye gel-
diler? özgürlükler konusunda ne de-
diler ne yaptılar? Bunu da ayrı bir ya-
zıda ele almak gerekiyor.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Savaşın Mantığına Akıl
Epdirememek...
Usta Tan Oral'ın geçen cumartesi günü gaze-
temizde yayımlanan nefis karikatürü çok şeyi açık-
lıyordu: "Akıllıbomba"\ann, "akıllı füze"\enn, "akıl-
lı uça>f"lann arasında "aklını kaçıran insan". Her
şeyin "akıllı"s\n\ bulan insanoğlu, savaş karşısm-
da aklını kaçınyor olmalı. Akıllı bilet, akıllı kapı, akıl-
lı ev derken sevinen insanlar savaş denen belayı
ortadan kaldıracak kadar akıllı olmadıklannı kanıt-
lamıyorlar mı?
Irak'ta savaşmak için bulunan üç Ingiliz askeri,
şu gerekçe iie Ingiltere'ye geri gönderildi: "Sava-
şın mantığına akıl erdirememek." Bu üç Ingiliz as-
keri, savaşta sivillerin öldürülmesinin "savaş man-
tığı'na aykın olduğunu ileri sürüyoriarmış. Aslında
ilginç bir konu. Insanın, savaşta karşılaştığı du-
rumlan elinde olmadan sorguladığı, bilinen bir ger-
çektir.
- "Ben neden buradayım?"
- "Ben burada ne yapıyonım?"
- "Ben kimin için buradayım?"
- "Buradan kurtulup geri dönebilecek miyim?"
Bu sorulara ınsanın "haklı yanıtlar" verdiği tek
savaş türü, kendi vatanını kurtarmak için verdiği
"kurtuluş savaşlan"ü\r.
- "Ben, vatanımı, insanlanmı, yaşamımı, şerefi-
mi kurtarmak için buradayım ve bunlar için dövü-
şüyorum. Bunlar için öldürürüm de, ölürüm de."
Ama Irak'taki Ingiliz askerieri için böyle biryanıt
geçersizdir.
Bu üç Ingiliz askeri "bu savaşın mantığı" için şöy-
le düşünmüşlerdir:
- "Biz buraya Irak halkını özgürlüğe kavuşturmak
için gelmiştik. özgürlüklerinden yoksun bırakıl-
mış Irak halkını kurtarmak için Saddam'/n asker-
leriyle -eğer gerekirse- çarpışacaktık. Ama gör-
dük ki sivil halk bize karşı, bizi istemiyor. Ûstelik
de biz, askerler gibi sivilleri de vurmaya zohanı-
yoruz. ölüler özgür olamayacağına göre bizim
burada yaptığımız iş mantığa uygun değil."
Bu üç Ingiliz askerinin "savaşı insan mantığına
uydurma" çabalarını önemsemek gerekiyor.
Onlardan çok yıllar önce bir yazar şunlan yaz-
mıştı:
'Ben kendimi önemsryordum, yazdıklanmı önem-
siyordum. Ama neyazdımsa dünya savaşının çık-
masını önleyemedim. Oysa benim çabalanm bu
dünya savaşının çıkmasını önlemeli idi. Yazık ki bu
savaş çıktı, ben de ne denli önemsiz olduğumu
anladım. Demek ki benim de, yazdıklanmın da hiç
önemi yokmuş. öyle ise benim yaşamam da ge-
reksiz. önemsiz biryaşamı sürdürmemem gere-
kiyor. "
Elias Canetti, bu adı bilinmeyen yazann bunla-
n yazdığını, sonra da intihar ettiğini yazarak der ki:
"Kendisini bir dünya savaşının çıkmasını önleye-
cek denli önemli bulan birisine saygı duymak ge-
rekir. Bu satıhar beni günlerce düşündürdü, ak-
lımdan çıkmadı. Böylesine büyük bir sorumluluk
duygusu sarsıcı bir şeydir."
Sözü geçen savaş, Birinci Dünya Savaşı 'dır, Eli-
as Canetti'nin yazısı da denemelerindedir. (Payel
Yayınlan, Elias Canetti, Denemeler)
Iraklılann canlı bomba eylemlen de insanlığı dü-
şündürmelidir. Bütün canlı bomba eylemlen in-
sanlan düşündürmelidir. "Mademki bunların ol-
masını önleyemiyorum, öyleyse yaşamam gerek-
siz, ama ben ölürken de düşmana verebileceğim
zaran vermeliyim" demekte herkesi düşündürme-
si gereken bir insanlık trajedisi yatmıyor mu?
Beni hep düşündürmüştür; ınsanlar bir yerierde
savaşırken, kimileri hapisteyatarken, kimileri işken-
ce altında iken, kimileri aç susuz sürünürken geri
kalanlar günlük yaşamlannı hiçbir şey yokmuş gi-
bi sürdürmektedir. Pazariarda alışveriş sürmekte,
insanlar restoranlarda yemeklerini yemekte, otel-
ler bütün canlılığıyla gelip gidenlere hizmet etmek-
te, okullarda matematik öğretilmekte, sinemalar-
da yeni filmler gösterime girmekte, her yerde cep
telefonlan ile konuşulmakta, günlük yaşam sürüp
gitmektedir.
Insanlann bir bölümü Bağdat'ta bombalar altın-
da yaşamaya çalışırken Mr. Bush, günlük koşu-
sunu yapmakta, duşunu almakta, yardımcılanyla
korunaklı sarayındayaşamaktadır. Bu karşıtlıkta in-
san mantığına uygun bir durum var mıdır?
Dünyanm durumu "insan mantığına uygun de-
ğildir".
Banş kültürünü, banş bilincini her şeyden önce
kazanmamız gerekmiyor mu?
Yaygın bir "banş kültürü eğitimi" bunun için zo-
runlu sayılmalı...
Derviş, seçim bölgesini gezdl (NİGAR ÖZAFACAN)
Bu hükümetten nimet zor çıkar
• tstanbul Haber Servisi - CHP tstanbul
Milletvekili Kemal Derviş, muhalefet partisi
olarak kendılerini 2-3 \ıl sonrasına hazırlamalan
gerektiğini belirterek "Hükümet iyi işler yapmıyor
ama hemen de\Tiknesi ülkeye zarar verir.
Muhalefet olarak yaptıklanmız manşet olmayabilir
ama biz de olumlu işler yapıyoruz" dedi.
Demş, pazar gününü seçim bölgesi olan
Kadıköy'de bazı ziyaretlerde bulunarak geçirdi.
Yargıtay'ı kilitleyen seçim
• .\NKARA (ANKA) - Naci Ünver'in
emekliye aynlmasıyla boşalan 8. Ceza Dairesi
Başkanlığı için Yargıtay'da iki haftada 24 tur
boyunca seçim yapıldı. Yasa uyannca daire
başkam seçilebilmek için Yargıtay Genel
Kurulu üyesi olan 250 üyenin 126'sının oyunu
almak gerekiyor. Ancak yapılan 24 tur boyunca
en fazla 115'e ulaşılabildi. Geçmişte 90 turluk
seçimleri de yaşamış olan Yargıtay'da, vakit
geldiğinde üyelerin müzakereleri-duruşmalan
keserek oylamaya katılması gerekiyor.