Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 7 NİSAN 2003 PA2ARTESİ
OLAYLAR VE GORUSLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
liyet, Plan ve Çare
ARTIK niyet açıkça belli oldu; görmemek için kör
olrnak gerek: VVashington, Irak'ın kuzeyinden baş-
layarak bağımsız bir Kürt devleti kurma planını
aşama aşama yürüriüğe sokuyor.
Kendi açısından, niçin olmasın? Bağımsız bir
Kürdistan, başlangıçta petrol zenginliğiyle, Türki-
ye'ye yönelik sonraki gelişmeler sonucunda da
yukarı Fırat ve Dicle havzalannın su kaynaklanna
sahip olarak, yeni Ortadoğu haritasında Amerikan
çıkartarının iyi bir savunucusu olabilir.
Israil'le birlikte.
Arap varlığına karşı, o variığı denetleyecek bir den-
ge unsuru olarak.
Böyle birdevletin denize çıkıştan yoksun kaima-
sı da büyük sorun değildir. Vaktiyle Sevr haritasın-
da düşündürücü gözüken o durum yirmi birinci
yüzyılın koşullannda Amerika'yı asıl niyetinden vaz-
geçirici bir neden sayılmaz.
Povvell'ın Ankara ziyareti sırasında verdiği söz-
lerin bu niyeti örtbas etmeye yetmediği şimdi-
den belli olmaya başlamıştır bile.
"Musul ve Kerkük'ün Kürtlerce işgal edilmesine
müsaade etmeyiz; devlet de kurdurmayız" denildi
ama, son günlerin olaylan bambaşka yönde gelişi-
yor. İyi eğitilip silahlandınlmış bir Kürt ordusu, ha-
vadan indirilmiş ya da Türkiye'den geçirilmiş araç-
larla ve Amerikalı yönlendiricilerin disiplini attında
Musul ve Kerkük kapılanna dayanmıştır.
"Türkiye'ye verilmiş sözlere karşın oralara girip
işgalleri altında tutariar mı" sorusuna Ingilizlerin
BBC'sinden bir muhabir şöyle yanıt veriyordu ge-
çen gün: "öyle gözûküyor ki, Amerikalılar engel
olmaya çalıştıklannı ve olamadıklannı söyleyip ön-
ce göz yumacaklar; sonra da kentlerin yönetimi-
nihenûzkendieH&inde tuttuklannı ilensürerek Tûrk-
leri yatıştıracaklar."
f
\ imdiye kadar bu konularda dogru dürüst birstra-
•teji üretememiş olan Ankara, artık açıkça orta-
çıkan bu Ingiliz-Amerikan planını uzaktan sey-
retmeye devam mı edecektir? Komşularla, yani
Iran, Irak ve Suriye'yie birlikte düşünülmesi gere-
ken politikalan hiç olmazsa bu aşamada düşün-
meye başlamak için vakit çok mu geçtir? Siville-
rin miyopluğu aynı konularda çoktan kafa yormuş
olması gereken askerteri de mi pasif seyirciliğe
mahkûm etmelidir?
Şu aşamada apar topar Irak'a girmek ve apaçık
çatışma olasılıklannın içine dalmak elbet düşünü-
lemez. Ama, "tezkeresiz koalisyonculuk" girişim-
lerinden sonra bile Türkiye büsbütün çaresiz de-
ğildir.
Hatta, çarenin, o verilmiş sözleri geri almakta
saklı olduğu bile söylenebilir Musul ve Kerkük'e
dönük adımlar durdurulmazsa, Türkiye hava saha-
sıyla sınır kapılannı kapatıp Kuzey Irak'a yakıt ve
gıda biçimindeki lojistik geçişleri engelleyerek pla-
nı hiç değilse şu aşamada suya düşüremez mi?
Yoksa, alnırmzdasahiden "enayrmiyazmaktadır?
Mehmet Farac
KOTULER
MAHALLESİ
"Kanlı
topraklarda
destam..."
Tüm kitapçılarda
Gllnizi Vayıncılık
0.2125121172
NEVŞEHİR ASLİYE HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 2003/60
Davacı Karayollan Genel Müdürlüğü tarafından da-
valılar M. Kadriye Özdemir, Muammer Tali Özdemir,
Münevver Kayacılar, Hilmiye Özdemir. Emine Çaltı-
lılar ve Ahsen Özdemir aleyhıne açılan kamulaştınna
bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tapuya tes-
cili davasında kamulaştırma kanununun 4650 S K.
ile değişik 10. md.si hükmü gereğince Konya ili
Beyşehir ilçesi Müftü Mah. 549 ada, 34-33 pafta,
194 parselde kayıtlı taşınmazın 88 m2'lik kısmının
Karayollan Genel Müdürlüğü tarafından
19.11.1999 tarihli karan ile kamulaştınlmasına ka-
rar verildiği ve kıymet takdir komisyonu tarafından
belirtilen bedeli aşmamak kaydı ile pazarlık usulü
ile satın alınması için anlaşma saglanamadığmdan
kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare
adına tescili için Beyşehir Asliye Hukuk Mahkeme-
si'nde davanın açıldığı ve yapılacak yargılama sonun-
da kamulaştınlan taşınmazın bedelinin 4650 S.K. ge-
reğince saptanmasını müteakip bedelin ilgililer adına
mahkemece belirlenecek banka şubesine yatınhnasına
ve bedelin yatınlması üzerine de taşınmazın idare adı-
na tesciline karar verileceği hususu kamulaştınna ka-
nununun 4650 S.K. ile değişik 10. mad.sı hükmü ge-
reğince ılan olunur. Basın: 15897
Ormanların Gerçek Sahiplerine Duyuru...
Kamu yaran toplıımun tüm kesimlerinin ortak yaran
demektir. Ancak toplumun bir kesimi mevcut yasalara
karşı davranrruş, ortak servetimizi tahrip etmiş, aynca
artık bu alanlann orman olmadığını iddia ederek ve
buna yasal kılıf hazırlayarak sahiplenmeye
çahşmaktadır.
Prof. Dr. Üçİn ASLANBOĞA Yük. Orman Müh , Ege Cm. Ziraat Fak
Y
eryüzünde görülen
çeşitli bitki örtüsü
tiplerinin oluşma-
sında, ormancılık
terminolojisinde
"yetişme ortamı etmenleri (fak-
törleri)" olarak adlandınlan sıcak-
lık, su, ışık, toprak ve mekanik
etkiler başlıklan altında tanım-
lanan beş ana etmen (faktör) et-
kindir. Bu etmenlerin genel et-
menler karmaşığı içındeki rolle-
ri (genel olarak) ekvatordan ku-
tuplara ve deniz yüzeyinden yük-
seklere çıkıldıkça değişir ve bit-
ki örtüsünün oluşumunu farklı bi-
çimlerde etkilemeye başlar. So-
nuçta bir bölgede uzun süreler-
de (binlerce yıl) yaşanagelen ye-
tişme ortamı koşullanna göre
çöl, step, maki, orman olarak nı-
telendirilen (vasıflandınlan) çe-
şitli bitki örtüsü tipleri ortaya çı-
kar. En uygun olan yetişme or-
tamı koşullannda. hem öbürle-
rine göre daha üretken olan, hem
yeryüzü ekosistemler bütününe,
hem de bulunduğu yörenin eko-
nomisine katkılan yüksek olan
orman olarak nitelendirilen bit-
ki örtüsü oluşur.
Yetişme ortamı etmenlerinden
ilk dördü olumlu etmenlerdir. Et-
men karmaşığı içindeki etkin-
likleri değiştikçe orman bitki ör-
tüsünü oluşturan türler. çeşitler,
kanşımlar, boyutlar, görünüm-
ler değişmeye başlar... Bu deği-
şim ülkemiz örneğinde bir böl-
gede kestane. gürgen, palamut..
başka bölgede kızılçam, kara-
çam, meşe ya da ladin. göknar,
sançam ağaçlannın yoğunlukta
olduğu ormanJarolarak karşımı-
za çıkar. Beşinci etmen olan me-
kanik etmenler bitki örtüleri üze-
rindegenelde olumsuz etküere sa-
hıptir. Bu etkiler doğal koşullar-
da sert ve sürekli rüzgârlar. yıl-
dınm düşmesi sonucu oluşan
yangınlar, metrelerce biriken ve
aylarca erimeyen kar baskısı, bö-
cek ve yaban hayvanlannın tah-
ribatı vb. başlıklar altında özet-
lenebilir. Bu baskılar zaman za-
man görülür, kaybolur, bitki ör-
tüsü bu baskılara direnir, yenik
düşer ya da yenilenir.. sonuçta do-
ğa kendi denge anlayışı çerceve-
sinde yeni bitki örtüsü oluşum-
lan sergiler. .\ncak bu değişim-
ler hiçbir zaman insan ömrüyle
karşılaştınlacak süreler içinde
ormandan çöle ya da çölden or-
mana dönüşecek kadar keskiıi
degildir. Başka bir anlaümla bir
yörede etkili yetişme ortamı ko-
şullannın ortaya çıkarthğı bitki
formasyonunun vasfi doğal ola-
rak insan ömrüyie karşılaşünla-
cak süreler içinde değişmez.
insan etkinliklennden kaynak-
lanan (antropojen) baskılann me-
kanik baskılar arasındaki yeri ve
önemi ayncalık taşır. Yeryüzün-
dekı orman varlığını giderek teh-
dit eder boyutlara ulaşan bu bas-
kılar: her türlü bitki örtüsünden
çeşitli amaçlarla denetimsiz ya-
rarlanma, toprağın tanmsal amaç-
lar için kullanılabılmesi için do-
ğal bitki örtüsünün yok edilme-
si, hayvansal ürün almaya yöne-
lik biçme ve otlatma uğraşlan, çe-
şitli yapılaşma çalışmalan olarak
özetlenebilir. Yine bu sayılanlar
arasında doğal bitki örtüsü üze-
rinde kısa sürede belirgin biçim-
de etkili olan mekanik etmen,
geniş alanlara yayılmış yapılaş-
ma çabalandır. Kentler, baraj
gölleri. açık maden ocaklan ve
benzeri çalışma alanlan doğal
peyzajın, bu arada bitki örtüsü-
nün kesin değişime uğradıgı alan-
lardır. Bu etkinlikler sürdüğü sü-
rece bu alanlann orman rejimi-
ne (niteliğıne) ait olduğu iddia
edilemez. Ancak; aşın kesim,
aşın otlatma, tanmsal etkinlik-
ler sonucu sadece orman bitki
örtüsünün geçici olarak yok edil-
dığı alanlarda. makro düzeyde-
ki sıcaklık, nem, ışık ve topragın
oluşum süreci ile bu koşullann
karşılıklı etkileşim dokusu var-
lığını sürdürür. Bu durumda bir
orman örtüsü üzerinde insan et-
kinliğinden kaynaklanan meka-
nik baskılar ortadan kalkar kalk-
maz, bu alanlar üzerine orman
bitki örtüsü yeniden gelir yerle-
şir. Ne var ki dönüşüm süreci
(doğal süksesyon) bitki örtüsü-
nün uğradıgı kıyıma dolayısıyla
toprağın uğradıgı fiziksel ve kim-
yasal değışim yoğunluğuna gö-
re kısa ya da uzun sürelerde ger-
çekleşebilir. Insanoğlu bu deği-
şımin olumlu yönde hızlanmasın-
da ancak bitkiJendirme uğraşım-
lan çerçevesinde alacağı teknik
önlemlerle yardımcı olabilir.
Son günlerde orman niteliği-
ni yitirmiş alanlann orman reji-
mi dışına çıkanlarak başka amaç-
larla kullanıma açılmasma yö-
nelik yasal düzenlemelerden söz
edrlmektedir. Yukandaki bilgi-
lere göre: Doğanın kendi kural-
lanna göre oluşturduğu bir bit-
kiformasyonunun niteliğinin, in-
sanlann çıkardığı yasalarla değiş-
tirilemeyeceği görülmektedir.
Tartışma konusu yurdumuzun
en az dörtte bıri ile ilgilidir. Bu
alanlar hepimizin ortak mah. or-
tak servetimiz, gelecek kuşak-
lann garantisi. sınırlan yasal gü-
vence altına alınmış orman rejı-
mi altında işletilen orman alan-
lanmızdır.
Kuşkusuz her yasal düzenle-
me kamu yaran gözetilerek ya-
pıhr. Kamu yaran toplumun tüm
kesimlerinin ortak yaran demek-
tir. Ancak toplumun bir kesimi
mevcut yasalara karşı davran-
mış, ortak servetimizi tahrip et-
miş, aynca artık bu alanlann or-
man olmadığını iddia ederek ve
buna yasal kılıf hazırlayarak sa-
hiplenmeye çahşmaktadır.
Ormanlanmızın gerçek sahip-
leri olan vatandaşlanmızm bilgi-
lerine gereği için sunulur.
AB'de Atatürk îlkelerine Saldın...
Prof. Dr. Özer OZANKAYA
A
Miıpa Birliği Parlamentosu'na Türki-
ye ile ilgili olarak verilen raporda,
Türkiye Cumhunyeti'nin kuruluşunu,
gücünü ve saygınlığını sağlayan Atatürk il-
keleri, AB üyeliği önünde engel olarak gös-
terilmekte ve Türkiye Cumhuriyeti'ne bu il-
kelerden annma çağnsı yapılmış bulunmak-
tadır.
Cumhurbaşkanı'ndan Büyük Millet Mec-
lisi ve Bakanlar Kurulu üyelerine değin üst
siyasal yöneticilerimizin namus sözü vere-
rek bağlıhk andı içtikleri, cumhuriyetimizin
uygar insanlığa ömek üstün değerleri olan Ata-
türk ilkelerine ve onlara dayalı demokrasi ku-
rumlanmıza yapılan bu açık saldın, Avrupa
Birliği'nin Türkiye'ye sömürülecek bir ulus
ve ülke olarak baktığuu, Atatürkçü düşün-
ceyi ve cumhuriyet kurumlanmızı bu aşağı-
lık niyetinin önünde engel olarak gördüğü-
nü anlatır, başka hiçbir şeyı değil! Bir dev-
letin yöneticilerine, namus sözü vererek bağ-
lıhk andı içtikleri ilkelerden uzaklaşma çağ-
nsı yapılması, o devlete yöneltilmiş en açık
saldın, o ulusun yüreğine gönderilen en ze-
hırli hançerdir.
Bu saldın karşısında suskun kalmak şöy-
ledursun, demokrasi vebanş konulannda Av-
rupa Birliği ülkelerine ömek olacak nitetik-
teki Atatürk ilke ve kurumlannı en gür ses-
le sayıınmamak, Türkiye Cumhuriyeti siya-
sal yöneticilerinin en azuıdan bir bölümünün
bu değerleri savunma bilinç ve kararhhğın-
dan uzak olduklan anlanuna gelecektir. Bu,
başka hiçbir voruma olanak bırakmayacak
kadar açıktır!
Uzun süreden beri Avrupa Birliği'nin ön-
de gelen yetkililerinin, Kıbns'taki uluslara-
rası antlaşmalardan doğan haklanmızı açık-
ça yok sayma, Enneni iftiralanna destek ver-
me, ülkemizde dil, din, mezhep ve soy kar-
şıthklan oluştunna çabalan, Siyaset Batı-
sı'nın Atatürk Türkiyesi'ne bakışının sömür-
geci bir bakış olduğunu gösteregelmiştir.
Atatürk Türkiyesi'ne bu yeni saldın, gözü-
pekliklerinin ulaşnğı ileri aşamayı sergilemek-
tedir.
Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup kolla-
mak üzere gerekli önlemleri düşünmekle gö-
revli Milli Güvenlik Kurulu'nun, an yitir-
meden konuyu gündemine alarak Avrupa
Birliği yetkililerine hak ettigi yanıtı en gür
sesle vermesi gerektiği kamsındayım.
Buyanıt, kanımca, Türkiye Cumhuriyeti'ne
karşı böyle sömürgeci ve saldırgan emeller
güden bir Avrupa Birliği'ne üye olmayı is-
temeyeceğimizi bildirmek, bu yoldaki ka-
rarlılığımızın ılk göstergesi de tek yanlı Güm-
rük Birliği Anlaşması'nı sona erdirmek ol-
malıdır.
Türkiye Cumhunyeti'nin siyasal yönetici-
leri, bu savunma refleksini göstermez, namus-
lan üzerine ant içip bağlıhk sözü verdikleri,
demokratik meşruİuklannın temeli olan Ata-
türk ilkelerini her saldınya karşı tam karar-
lılıkla konıyacaklannı ilan etmezlerse, "Av-
rupa Birliği'ne giden yol Diyarbakır'dan ge-
çer" yolundaki hainlik odaklan özendiril-
miş olacak, yakında Lozan Antlaşması'nda
değişiklik istekleri, yurdumuzun parçalanma-
sı doğrultusunda siyasal, ekonomik, kültü-
rel baltalamalar ve hatta Irak'takine benzer
biçimde aynlıkçı örgütlenmeler ve onlan
destekleyen uluslararası bloklar boy göste-
rebilecektir.
Batılı devletlerin kendileri dışındaki dün-
yaya ve özel olarak da Türkiye'ye bakışını
anlamada Atatürk'ün "Uygarhk Baösı ve Si-
yaset Baûsı'' olmak üzere iki a\Ti Batı ayırt
eden şu tanısı. siyaset adamlanna yol göste-
rici değerdedir:
"Baü'nın biBm. sanat,teknoloji sahibi halk-
lan, bize kendi \ urdumu/da özgür ve bağım-
sız yaşama hakkunızı çok görnıüyor. Ama te-
keki sermayedarlannın güdümündeki hü-
kümederini bizesakhrmaktan ahkmamryor."
"Anadolu, bu savnnmasrvla valnrz kendi \a-
şamına ilişkin göre\ini yerine getirmiyor, bel-
ki Doğu'yayönettümişsaldınlara bir engelçe-
kiyoıf
"Türkhe'nin bugünkü savuşnmyalnız ken-
di adına ve hesabuıa olsaydı, befld daha kısa,
daha az kanlı ohır ve daha çabuk bttebinrdi
Türkrye'nin sa>~unduğu, bütün ezüen ulusla-
nn, bütün Doğu'nun davasıdır."
•'Bütün ezilen uluslar, ezenleri bir gün yok
edecektir. O zaman düma yüzünden ezen ve
ezilen sözcükieri kalkacak, insanhk kendisi-
ne yaraşan bir toplumsal duruma erişecek-
tir. Bizim ulusumuz da o zaman, bu amaca
ulaşan uluslar arasındaki önceüği ile gerçek-
ten övünebilecektir."
Kutsal Bir Hak İken...
Dr. Cengiz ABBASGÎL Hukukçu
• ş Güvencesi Yasa-
I sı'nınbaşınagelmedik
Aacayiplıkler, bitmek
bihniyor. Daha doğrusu
işin başlangıcına döner-
sek uluslararası 158 sa-
yıh sözJeşmenin başına
geünedik kalmadı. de-
mek gerekır. Zıra iş gü-
vencesi, adı "Hizınetfliş-
kisine işveren tarafindan
son verilmesi hakkında
158 sayüı sözleşme" olan
bir sözleşmeye dayan-
maktadır. Bu sözleşme,
Haziran 1982'de Ulus-
lararası Çalışma Teşkila-
tı'nca(ILO)kabuledil-
miş, yıllar sonra Hazi-
ran 1994'te yüce Mec-
lisimizce onaylanarak
ulusal mevzuaümız ara-
sına girmiştir. Buna kar-
şm yıllar sonra iç düzen-
leme yapılabilmiş, an-
cak Ağustos 2002 "de ya-
salaşmıştır. Fakat serü-
ven bitmemiştir. Bu se-
fer işverenlerimizrn bas-
rrrması ile yürürlük 15
Mart 2003'e ertelenmiş-
tir. Süre dediğin nedir ki,
o da bitti, yasa yürüriü-
ğe girdigi gün, haydi tek-
rar yeni bir yasa ile yü-
rürlük 2003 Haziranı'nın
30'una ertelendi.
Işin ashna iniJecek olu-
nursa, bu gibi ciddiyet-
le bağdaşmayan zikzak-
lann altında işverenleri-
mizin fş Güvencesi Ya-
sası'nı sindirememeleri
yatmaktadır. Kendileri-
ne göre haklı nedenleri
de vardır. Mademki iş
güvencesi ele alınıyor, o
halde Iş Yasası da değiş-
0 toplantıdaysa
mesaj gönderin.
KısaMesajCELL
wwv/turkcell.com.tr ^s~'O532 - 4440535 TURKCELL
tirilmelidir. Öteden beri
şikâyetçi olduklan kı-
dem tazminatmdan kur-
tulmak gerekir. îşin dü-
zenlenmesinde çalışma
koşullannda işverenle-
re mutlak yönetim hak-
kı tanınmalı. Geçici işçi-
Kk, ödünç işçilik gibi es-
nek çalışma vb. bırtakım
yeni düzenlemeJer isten-
mektedir. Bunun gerek-
çesi de ekonomik buna-
lun olarak gösterilmek-
tedir.
Dolayısıyla iş güven-
cesi yürüriüğe girdiğin-
de anılan isteklerin ger-
çekleştirildiği yeni bir İş
Yasası'nın aynı tarihte
yürüriüğe girmesi umut
ve beklentisinde olan iş
çevreleri umduklannı
bulamayınca, onların
beklentilerini boşa çı-
karmamak için, akühyö-
neticilerimiz >r
asamn yü-
rürlüğünü ikinci kez er-
teletmekoiayma saptılar.
Böylece çalışma yaşa-
mı sürekli diken üstün-
de tutulmaya mahkûm
edıldı.
Bütün bu kargaşanın
ka\Tiağı beceriksiz yö-
netimdir. Sorunun böy-
le bır sonla noktalana-
cağını görmeyen ya da
görmek istemeyen yetki-
lilerimiz, tş Güvencesi
Yasası'nın kabul edildi-
ği Ağustos 2002'denbu
yana aylar geçmesine
karşın konuyu ancak
Mart'ın ikinci haftasm-
da Meclis'e getirilebil-
mişlerdir.
Bu gibi işlerin üç tara-
fı bulunmaktadır. fşçı ke-
simi, işveren kesimi ve
devlet. Devlet, yani hü-
kümet edenler, öbür iki
kesimi bir araya getirip
ülke çıkarlanm da göz
önünde bulundurarak ta-
raflann sorunlanna yan-
sız yaklaşarak çözüm
bulmakla görev lidir. An-
cak bu görevini becere-
mezse gelinen son böy-
le olur. Bir kez hukuk
tekniği bakımından ku-
raldışılık (istısna) nerde
ise kural haline dönüştü-
rülmektedir. Bir yasa ya
vardır ya yoktur. Yasa
kabul edildikten sonra
işine gelmiyorsa ertele,
taraflar sürekli beklenti
içinde bulunsun, sürek-
li kargaşa hüküm sür-
sün, bu olacak iş degil-
dir. Bu bakımdan ta baş-
tan beri yanlış yapıhruş-
tır. Yetmiyormuş gibi bir
daha erteleme ile tüy di-
kilmiştir. Ilerde ne ola-
cağı da belli degildir.
Sorunu çözüme kavıış-
turmakla görevli iktidar
çe\Telerinin de tutumu
yadırganacak gibidir. Ya-
sanın kabulü için konuş-
ma yapan iktidar grup
yöneticisi, anayasanın
yasama ile ilgili madde-
si olan 87. maddesini
okuyarak yasa yapma-
nın ve değiştirmenin
Meclis'in görevleri içe-
risinde olduğunu, bu ne-
denle yasanın kabulü ge-
reğini savlayabiliyor.
Oysa bunun tersini
savlayan yok zaten. An-
cak bunu söyleyen aym
anayasamızrn 49. mad-
desinden hiç söz etmi-
yor. Orada da çalışma
berkesin hakkKhr ve öde-
vidiryazıyor. Beyler bu-
na dikkat etmek gerekir.
Anayasamıza göre ça-
lışma öncelikle bir hak,
ondan sonra görev'dir.
Işte tş Güvencesi Yasa-
sı bu hakkı yıllar sonra
hayata geçirmiş obnası-
na karşın şimdi bile (hâ-
lâ) ertelenebiliyorsa pes
doğrusu! Ostüne üstlük
çahşmayi bir hak olarak
vurgulayan anayasamıza
karşm... Hem de yansız
ohnası asıl olan yöneti-
cilerimizin yanlı tutum-
lan ile... Bu dunımda er-
teleme yasasının anaya-
saya uygun olduğunu
savlamak olanaklı mı?
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
tBRAHtM YILDIZ
Güvenilir Gazete
ABD'nin Irak'a saldırısı, medyanın gerçek yüzü-
nü ortaya koydu. ABD medyasının milliyetçiliğe ba-
kışı, özgürlük anlayışı test edilmiş oldu. Dünyanın
sayılı gazeteleri diye bilinen ve fazlaca önemsedi-
ğimiz ABD basınınınbuyanını görmek için "Iraksa-
vaşını" yaşamak gerekiyormuş.
Peter Arnett'in başına gelenler aslında her şe-
yin özetiydi. NBC televizyonundan kovulan Ar-
nett'in "suçu", Iraktelevizyonuna ko-
nuşmasıydı.
Arnett, ABD'nin başarısızlığından
söz edince, hem işinden oldu hem de
"vatan hainliği" ile suçlandı.
Cumhuriyetçi Parti Senatörü Jim
Bunning "Arnett, ABD'ye getirilme-
li ve vatana ihanettenyargılanmalı" de-
di. Işte, özgürlükler ülkesi ABD.
• * •
Peter Arnett
Yeni hedef miRer ~~~
Geçen hafta birin-
ci sayfadan kullandı-
ğımız, bebeği ile bir-
likte ölenanneninfo-
toğrafı çok konuşul-
du. Yazıişlerinde, kul-
lanıp kullanmama ko-
nusunda tartıştık. So-
nunda kullanmaya
karar verdik. Çünkü
bu fotoğraf, savaşın
vahşetini belgeliyor-
du. Üstelik Halepçe
katliamını da anım-
satıyordu. Ulusal ba-
sında Cumhuriyet dı-
şında bu fotoğraf iç sayfalarda yer aldı.
• • •
Sürekli yazdığımız ancak takip etmekte bile zor-
landığımız kadrolaşma, AKP iktidarı tarafından sür-
dürülüyor. Ne yazık ki bu haberler Cumhuriyet dı-
şında başka gazetelerde yer almıyor.
• • •
Okuranketimizi geçen hafta yayımladık. Bu haf-
ta "SAM" araştırma şirketinin yaptığı çalışmayı siz-
lere aktaracağtz. Buradan çıkan sonuç da bizleri mut-
lu etti. Cumhuriyet en güvenilir gazete sıralamasın-
da, ilk sırada yer aldı.
Geçen hafta, Özgen Acar ve Ahmet Kurt, Olim-
piyat Komitesi'nden; Hil-
mi Türkay, Özgür Özkü,
Cemil Ciğerim ve Arif Kı-
zılyalın da TSYD (Türkiye
Spor Yazarian Derneği) ta-
rafından ödüllendirildiler.
Arkadaşlarımızı, bir kez da-
ha kutluyoruz.
Özgen Acar \hmet Kurt
Olimpiyatlardan söz etmişken, Hürriyet gazete-
sinin "Arka sayfa güzeli" haberi ile ilgili küçük bir
düzeltme yapalım. "Dünkü güzel" tümcesiyle bir-
likte yer alan fotoğrafın özelliği, kadının güzelliği de-
ğil, ABD'li sporcu Michale Kvvan'ın Dünya Şam-
piyonluğu'nu kazanmasıydı.
• • •
Okurlanmıza daha iyi bir gazete verme çabamı-
zın yani sıra yeni projelerimizle ilgili çalışmalarımız
sürüyor. Nisan ayında iki yeni dergiyle okurun kar-
şısına çıkacağız.
İyi haftalar dileğiyle...
Cumhurlyet
t : : a p 1 a r ı
y
p 1 a r ı
îlhan Selçuk
YÜZBAŞI SELAHATTÎN'tN ROMANI
Birinci Kitap İkinci Kitap
Diinü Unutma..
Bugünü İyi Anlarsın..
***
1916-1917 Irak Savaşlan
r Cumhurrret Ça2 Pazarlama A.Ş. Türkocagı Cad. No:39-41
^.kİtap_kUİÜbÛ<
34334
)Cagalo|lu-IstanbulTel:(0212)514 01 96
KOOP-C'DEN DUYURU
11-13 Nısan 2003 tanhlennde
ÇANAKKALE - ASSOS
kültür turundayız.
•••
OTEL İRİS
2 Gece 3 Gtin Yarım Pansiyon.
tkikişilik odada kişibaşı 140.000.000.- TL
Tek kişilik oda 160.000.000.- TL
Çocuk 115.000.000.- TL
Assos Ören Yeri, Truva Ören Yeri, Abide,
Şehitlikler ve Namık Kemal'ın mezannı ziyaret.
Çanakkale Savaşlan-Emperyalist Yayılmacılık ve
Banşa Ulaşma Yollan Paneli
(Çanakkale Belediyesı ile ortak)
Daha genış bılgi için lütfen aşagıdakı numaralan arayınız.
Tel: (0 212) 520 21 91-92 Faks: 520 50 23
E-mail: cumhurivetfa cumhumetmahallesi.com.tr