02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 7 NİSAN 2003 PA2ARTESİ OLAYLAR VE GORUSLER AÇI MUMTAZ SOYSAL liyet, Plan ve Çare ARTIK niyet açıkça belli oldu; görmemek için kör olrnak gerek: VVashington, Irak'ın kuzeyinden baş- layarak bağımsız bir Kürt devleti kurma planını aşama aşama yürüriüğe sokuyor. Kendi açısından, niçin olmasın? Bağımsız bir Kürdistan, başlangıçta petrol zenginliğiyle, Türki- ye'ye yönelik sonraki gelişmeler sonucunda da yukarı Fırat ve Dicle havzalannın su kaynaklanna sahip olarak, yeni Ortadoğu haritasında Amerikan çıkartarının iyi bir savunucusu olabilir. Israil'le birlikte. Arap varlığına karşı, o variığı denetleyecek bir den- ge unsuru olarak. Böyle birdevletin denize çıkıştan yoksun kaima- sı da büyük sorun değildir. Vaktiyle Sevr haritasın- da düşündürücü gözüken o durum yirmi birinci yüzyılın koşullannda Amerika'yı asıl niyetinden vaz- geçirici bir neden sayılmaz. Povvell'ın Ankara ziyareti sırasında verdiği söz- lerin bu niyeti örtbas etmeye yetmediği şimdi- den belli olmaya başlamıştır bile. "Musul ve Kerkük'ün Kürtlerce işgal edilmesine müsaade etmeyiz; devlet de kurdurmayız" denildi ama, son günlerin olaylan bambaşka yönde gelişi- yor. İyi eğitilip silahlandınlmış bir Kürt ordusu, ha- vadan indirilmiş ya da Türkiye'den geçirilmiş araç- larla ve Amerikalı yönlendiricilerin disiplini attında Musul ve Kerkük kapılanna dayanmıştır. "Türkiye'ye verilmiş sözlere karşın oralara girip işgalleri altında tutariar mı" sorusuna Ingilizlerin BBC'sinden bir muhabir şöyle yanıt veriyordu ge- çen gün: "öyle gözûküyor ki, Amerikalılar engel olmaya çalıştıklannı ve olamadıklannı söyleyip ön- ce göz yumacaklar; sonra da kentlerin yönetimi- nihenûzkendieH&inde tuttuklannı ilensürerek Tûrk- leri yatıştıracaklar." f \ imdiye kadar bu konularda dogru dürüst birstra- •teji üretememiş olan Ankara, artık açıkça orta- çıkan bu Ingiliz-Amerikan planını uzaktan sey- retmeye devam mı edecektir? Komşularla, yani Iran, Irak ve Suriye'yie birlikte düşünülmesi gere- ken politikalan hiç olmazsa bu aşamada düşün- meye başlamak için vakit çok mu geçtir? Siville- rin miyopluğu aynı konularda çoktan kafa yormuş olması gereken askerteri de mi pasif seyirciliğe mahkûm etmelidir? Şu aşamada apar topar Irak'a girmek ve apaçık çatışma olasılıklannın içine dalmak elbet düşünü- lemez. Ama, "tezkeresiz koalisyonculuk" girişim- lerinden sonra bile Türkiye büsbütün çaresiz de- ğildir. Hatta, çarenin, o verilmiş sözleri geri almakta saklı olduğu bile söylenebilir Musul ve Kerkük'e dönük adımlar durdurulmazsa, Türkiye hava saha- sıyla sınır kapılannı kapatıp Kuzey Irak'a yakıt ve gıda biçimindeki lojistik geçişleri engelleyerek pla- nı hiç değilse şu aşamada suya düşüremez mi? Yoksa, alnırmzdasahiden "enayrmiyazmaktadır? Mehmet Farac KOTULER MAHALLESİ "Kanlı topraklarda destam..." Tüm kitapçılarda Gllnizi Vayıncılık 0.2125121172 NEVŞEHİR ASLİYE HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN Dosya No: 2003/60 Davacı Karayollan Genel Müdürlüğü tarafından da- valılar M. Kadriye Özdemir, Muammer Tali Özdemir, Münevver Kayacılar, Hilmiye Özdemir. Emine Çaltı- lılar ve Ahsen Özdemir aleyhıne açılan kamulaştınna bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tapuya tes- cili davasında kamulaştırma kanununun 4650 S K. ile değişik 10. md.si hükmü gereğince Konya ili Beyşehir ilçesi Müftü Mah. 549 ada, 34-33 pafta, 194 parselde kayıtlı taşınmazın 88 m2'lik kısmının Karayollan Genel Müdürlüğü tarafından 19.11.1999 tarihli karan ile kamulaştınlmasına ka- rar verildiği ve kıymet takdir komisyonu tarafından belirtilen bedeli aşmamak kaydı ile pazarlık usulü ile satın alınması için anlaşma saglanamadığmdan kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili için Beyşehir Asliye Hukuk Mahkeme- si'nde davanın açıldığı ve yapılacak yargılama sonun- da kamulaştınlan taşınmazın bedelinin 4650 S.K. ge- reğince saptanmasını müteakip bedelin ilgililer adına mahkemece belirlenecek banka şubesine yatınhnasına ve bedelin yatınlması üzerine de taşınmazın idare adı- na tesciline karar verileceği hususu kamulaştınna ka- nununun 4650 S.K. ile değişik 10. mad.sı hükmü ge- reğince ılan olunur. Basın: 15897 Ormanların Gerçek Sahiplerine Duyuru... Kamu yaran toplıımun tüm kesimlerinin ortak yaran demektir. Ancak toplumun bir kesimi mevcut yasalara karşı davranrruş, ortak servetimizi tahrip etmiş, aynca artık bu alanlann orman olmadığını iddia ederek ve buna yasal kılıf hazırlayarak sahiplenmeye çahşmaktadır. Prof. Dr. Üçİn ASLANBOĞA Yük. Orman Müh , Ege Cm. Ziraat Fak Y eryüzünde görülen çeşitli bitki örtüsü tiplerinin oluşma- sında, ormancılık terminolojisinde "yetişme ortamı etmenleri (fak- törleri)" olarak adlandınlan sıcak- lık, su, ışık, toprak ve mekanik etkiler başlıklan altında tanım- lanan beş ana etmen (faktör) et- kindir. Bu etmenlerin genel et- menler karmaşığı içındeki rolle- ri (genel olarak) ekvatordan ku- tuplara ve deniz yüzeyinden yük- seklere çıkıldıkça değişir ve bit- ki örtüsünün oluşumunu farklı bi- çimlerde etkilemeye başlar. So- nuçta bir bölgede uzun süreler- de (binlerce yıl) yaşanagelen ye- tişme ortamı koşullanna göre çöl, step, maki, orman olarak nı- telendirilen (vasıflandınlan) çe- şitli bitki örtüsü tipleri ortaya çı- kar. En uygun olan yetişme or- tamı koşullannda. hem öbürle- rine göre daha üretken olan, hem yeryüzü ekosistemler bütününe, hem de bulunduğu yörenin eko- nomisine katkılan yüksek olan orman olarak nitelendirilen bit- ki örtüsü oluşur. Yetişme ortamı etmenlerinden ilk dördü olumlu etmenlerdir. Et- men karmaşığı içindeki etkin- likleri değiştikçe orman bitki ör- tüsünü oluşturan türler. çeşitler, kanşımlar, boyutlar, görünüm- ler değişmeye başlar... Bu deği- şim ülkemiz örneğinde bir böl- gede kestane. gürgen, palamut.. başka bölgede kızılçam, kara- çam, meşe ya da ladin. göknar, sançam ağaçlannın yoğunlukta olduğu ormanJarolarak karşımı- za çıkar. Beşinci etmen olan me- kanik etmenler bitki örtüleri üze- rindegenelde olumsuz etküere sa- hıptir. Bu etkiler doğal koşullar- da sert ve sürekli rüzgârlar. yıl- dınm düşmesi sonucu oluşan yangınlar, metrelerce biriken ve aylarca erimeyen kar baskısı, bö- cek ve yaban hayvanlannın tah- ribatı vb. başlıklar altında özet- lenebilir. Bu baskılar zaman za- man görülür, kaybolur, bitki ör- tüsü bu baskılara direnir, yenik düşer ya da yenilenir.. sonuçta do- ğa kendi denge anlayışı çerceve- sinde yeni bitki örtüsü oluşum- lan sergiler. .\ncak bu değişim- ler hiçbir zaman insan ömrüyle karşılaştınlacak süreler içinde ormandan çöle ya da çölden or- mana dönüşecek kadar keskiıi degildir. Başka bir anlaümla bir yörede etkili yetişme ortamı ko- şullannın ortaya çıkarthğı bitki formasyonunun vasfi doğal ola- rak insan ömrüyie karşılaşünla- cak süreler içinde değişmez. insan etkinliklennden kaynak- lanan (antropojen) baskılann me- kanik baskılar arasındaki yeri ve önemi ayncalık taşır. Yeryüzün- dekı orman varlığını giderek teh- dit eder boyutlara ulaşan bu bas- kılar: her türlü bitki örtüsünden çeşitli amaçlarla denetimsiz ya- rarlanma, toprağın tanmsal amaç- lar için kullanılabılmesi için do- ğal bitki örtüsünün yok edilme- si, hayvansal ürün almaya yöne- lik biçme ve otlatma uğraşlan, çe- şitli yapılaşma çalışmalan olarak özetlenebilir. Yine bu sayılanlar arasında doğal bitki örtüsü üze- rinde kısa sürede belirgin biçim- de etkili olan mekanik etmen, geniş alanlara yayılmış yapılaş- ma çabalandır. Kentler, baraj gölleri. açık maden ocaklan ve benzeri çalışma alanlan doğal peyzajın, bu arada bitki örtüsü- nün kesin değişime uğradıgı alan- lardır. Bu etkinlikler sürdüğü sü- rece bu alanlann orman rejimi- ne (niteliğıne) ait olduğu iddia edilemez. Ancak; aşın kesim, aşın otlatma, tanmsal etkinlik- ler sonucu sadece orman bitki örtüsünün geçici olarak yok edil- dığı alanlarda. makro düzeyde- ki sıcaklık, nem, ışık ve topragın oluşum süreci ile bu koşullann karşılıklı etkileşim dokusu var- lığını sürdürür. Bu durumda bir orman örtüsü üzerinde insan et- kinliğinden kaynaklanan meka- nik baskılar ortadan kalkar kalk- maz, bu alanlar üzerine orman bitki örtüsü yeniden gelir yerle- şir. Ne var ki dönüşüm süreci (doğal süksesyon) bitki örtüsü- nün uğradıgı kıyıma dolayısıyla toprağın uğradıgı fiziksel ve kim- yasal değışim yoğunluğuna gö- re kısa ya da uzun sürelerde ger- çekleşebilir. Insanoğlu bu deği- şımin olumlu yönde hızlanmasın- da ancak bitkiJendirme uğraşım- lan çerçevesinde alacağı teknik önlemlerle yardımcı olabilir. Son günlerde orman niteliği- ni yitirmiş alanlann orman reji- mi dışına çıkanlarak başka amaç- larla kullanıma açılmasma yö- nelik yasal düzenlemelerden söz edrlmektedir. Yukandaki bilgi- lere göre: Doğanın kendi kural- lanna göre oluşturduğu bir bit- kiformasyonunun niteliğinin, in- sanlann çıkardığı yasalarla değiş- tirilemeyeceği görülmektedir. Tartışma konusu yurdumuzun en az dörtte bıri ile ilgilidir. Bu alanlar hepimizin ortak mah. or- tak servetimiz, gelecek kuşak- lann garantisi. sınırlan yasal gü- vence altına alınmış orman rejı- mi altında işletilen orman alan- lanmızdır. Kuşkusuz her yasal düzenle- me kamu yaran gözetilerek ya- pıhr. Kamu yaran toplumun tüm kesimlerinin ortak yaran demek- tir. Ancak toplumun bir kesimi mevcut yasalara karşı davran- mış, ortak servetimizi tahrip et- miş, aynca artık bu alanlann or- man olmadığını iddia ederek ve buna yasal kılıf hazırlayarak sa- hiplenmeye çahşmaktadır. Ormanlanmızın gerçek sahip- leri olan vatandaşlanmızm bilgi- lerine gereği için sunulur. AB'de Atatürk îlkelerine Saldın... Prof. Dr. Özer OZANKAYA A Miıpa Birliği Parlamentosu'na Türki- ye ile ilgili olarak verilen raporda, Türkiye Cumhunyeti'nin kuruluşunu, gücünü ve saygınlığını sağlayan Atatürk il- keleri, AB üyeliği önünde engel olarak gös- terilmekte ve Türkiye Cumhuriyeti'ne bu il- kelerden annma çağnsı yapılmış bulunmak- tadır. Cumhurbaşkanı'ndan Büyük Millet Mec- lisi ve Bakanlar Kurulu üyelerine değin üst siyasal yöneticilerimizin namus sözü vere- rek bağlıhk andı içtikleri, cumhuriyetimizin uygar insanlığa ömek üstün değerleri olan Ata- türk ilkelerine ve onlara dayalı demokrasi ku- rumlanmıza yapılan bu açık saldın, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye sömürülecek bir ulus ve ülke olarak baktığuu, Atatürkçü düşün- ceyi ve cumhuriyet kurumlanmızı bu aşağı- lık niyetinin önünde engel olarak gördüğü- nü anlatır, başka hiçbir şeyı değil! Bir dev- letin yöneticilerine, namus sözü vererek bağ- lıhk andı içtikleri ilkelerden uzaklaşma çağ- nsı yapılması, o devlete yöneltilmiş en açık saldın, o ulusun yüreğine gönderilen en ze- hırli hançerdir. Bu saldın karşısında suskun kalmak şöy- ledursun, demokrasi vebanş konulannda Av- rupa Birliği ülkelerine ömek olacak nitetik- teki Atatürk ilke ve kurumlannı en gür ses- le sayıınmamak, Türkiye Cumhuriyeti siya- sal yöneticilerinin en azuıdan bir bölümünün bu değerleri savunma bilinç ve kararhhğın- dan uzak olduklan anlanuna gelecektir. Bu, başka hiçbir voruma olanak bırakmayacak kadar açıktır! Uzun süreden beri Avrupa Birliği'nin ön- de gelen yetkililerinin, Kıbns'taki uluslara- rası antlaşmalardan doğan haklanmızı açık- ça yok sayma, Enneni iftiralanna destek ver- me, ülkemizde dil, din, mezhep ve soy kar- şıthklan oluştunna çabalan, Siyaset Batı- sı'nın Atatürk Türkiyesi'ne bakışının sömür- geci bir bakış olduğunu gösteregelmiştir. Atatürk Türkiyesi'ne bu yeni saldın, gözü- pekliklerinin ulaşnğı ileri aşamayı sergilemek- tedir. Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup kolla- mak üzere gerekli önlemleri düşünmekle gö- revli Milli Güvenlik Kurulu'nun, an yitir- meden konuyu gündemine alarak Avrupa Birliği yetkililerine hak ettigi yanıtı en gür sesle vermesi gerektiği kamsındayım. Buyanıt, kanımca, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı böyle sömürgeci ve saldırgan emeller güden bir Avrupa Birliği'ne üye olmayı is- temeyeceğimizi bildirmek, bu yoldaki ka- rarlılığımızın ılk göstergesi de tek yanlı Güm- rük Birliği Anlaşması'nı sona erdirmek ol- malıdır. Türkiye Cumhunyeti'nin siyasal yönetici- leri, bu savunma refleksini göstermez, namus- lan üzerine ant içip bağlıhk sözü verdikleri, demokratik meşruİuklannın temeli olan Ata- türk ilkelerini her saldınya karşı tam karar- lılıkla konıyacaklannı ilan etmezlerse, "Av- rupa Birliği'ne giden yol Diyarbakır'dan ge- çer" yolundaki hainlik odaklan özendiril- miş olacak, yakında Lozan Antlaşması'nda değişiklik istekleri, yurdumuzun parçalanma- sı doğrultusunda siyasal, ekonomik, kültü- rel baltalamalar ve hatta Irak'takine benzer biçimde aynlıkçı örgütlenmeler ve onlan destekleyen uluslararası bloklar boy göste- rebilecektir. Batılı devletlerin kendileri dışındaki dün- yaya ve özel olarak da Türkiye'ye bakışını anlamada Atatürk'ün "Uygarhk Baösı ve Si- yaset Baûsı'' olmak üzere iki a\Ti Batı ayırt eden şu tanısı. siyaset adamlanna yol göste- rici değerdedir: "Baü'nın biBm. sanat,teknoloji sahibi halk- lan, bize kendi \ urdumu/da özgür ve bağım- sız yaşama hakkunızı çok görnıüyor. Ama te- keki sermayedarlannın güdümündeki hü- kümederini bizesakhrmaktan ahkmamryor." "Anadolu, bu savnnmasrvla valnrz kendi \a- şamına ilişkin göre\ini yerine getirmiyor, bel- ki Doğu'yayönettümişsaldınlara bir engelçe- kiyoıf "Türkhe'nin bugünkü savuşnmyalnız ken- di adına ve hesabuıa olsaydı, befld daha kısa, daha az kanlı ohır ve daha çabuk bttebinrdi Türkrye'nin sa>~unduğu, bütün ezüen ulusla- nn, bütün Doğu'nun davasıdır." •'Bütün ezilen uluslar, ezenleri bir gün yok edecektir. O zaman düma yüzünden ezen ve ezilen sözcükieri kalkacak, insanhk kendisi- ne yaraşan bir toplumsal duruma erişecek- tir. Bizim ulusumuz da o zaman, bu amaca ulaşan uluslar arasındaki önceüği ile gerçek- ten övünebilecektir." Kutsal Bir Hak İken... Dr. Cengiz ABBASGÎL Hukukçu • ş Güvencesi Yasa- I sı'nınbaşınagelmedik Aacayiplıkler, bitmek bihniyor. Daha doğrusu işin başlangıcına döner- sek uluslararası 158 sa- yıh sözJeşmenin başına geünedik kalmadı. de- mek gerekır. Zıra iş gü- vencesi, adı "Hizınetfliş- kisine işveren tarafindan son verilmesi hakkında 158 sayüı sözleşme" olan bir sözleşmeye dayan- maktadır. Bu sözleşme, Haziran 1982'de Ulus- lararası Çalışma Teşkila- tı'nca(ILO)kabuledil- miş, yıllar sonra Hazi- ran 1994'te yüce Mec- lisimizce onaylanarak ulusal mevzuaümız ara- sına girmiştir. Buna kar- şm yıllar sonra iç düzen- leme yapılabilmiş, an- cak Ağustos 2002 "de ya- salaşmıştır. Fakat serü- ven bitmemiştir. Bu se- fer işverenlerimizrn bas- rrrması ile yürürlük 15 Mart 2003'e ertelenmiş- tir. Süre dediğin nedir ki, o da bitti, yasa yürüriü- ğe girdigi gün, haydi tek- rar yeni bir yasa ile yü- rürlük 2003 Haziranı'nın 30'una ertelendi. Işin ashna iniJecek olu- nursa, bu gibi ciddiyet- le bağdaşmayan zikzak- lann altında işverenleri- mizin fş Güvencesi Ya- sası'nı sindirememeleri yatmaktadır. Kendileri- ne göre haklı nedenleri de vardır. Mademki iş güvencesi ele alınıyor, o halde Iş Yasası da değiş- 0 toplantıdaysa mesaj gönderin. KısaMesajCELL wwv/turkcell.com.tr ^s~'O532 - 4440535 TURKCELL tirilmelidir. Öteden beri şikâyetçi olduklan kı- dem tazminatmdan kur- tulmak gerekir. îşin dü- zenlenmesinde çalışma koşullannda işverenle- re mutlak yönetim hak- kı tanınmalı. Geçici işçi- Kk, ödünç işçilik gibi es- nek çalışma vb. bırtakım yeni düzenlemeJer isten- mektedir. Bunun gerek- çesi de ekonomik buna- lun olarak gösterilmek- tedir. Dolayısıyla iş güven- cesi yürüriüğe girdiğin- de anılan isteklerin ger- çekleştirildiği yeni bir İş Yasası'nın aynı tarihte yürüriüğe girmesi umut ve beklentisinde olan iş çevreleri umduklannı bulamayınca, onların beklentilerini boşa çı- karmamak için, akühyö- neticilerimiz >r asamn yü- rürlüğünü ikinci kez er- teletmekoiayma saptılar. Böylece çalışma yaşa- mı sürekli diken üstün- de tutulmaya mahkûm edıldı. Bütün bu kargaşanın ka\Tiağı beceriksiz yö- netimdir. Sorunun böy- le bır sonla noktalana- cağını görmeyen ya da görmek istemeyen yetki- lilerimiz, tş Güvencesi Yasası'nın kabul edildi- ği Ağustos 2002'denbu yana aylar geçmesine karşın konuyu ancak Mart'ın ikinci haftasm- da Meclis'e getirilebil- mişlerdir. Bu gibi işlerin üç tara- fı bulunmaktadır. fşçı ke- simi, işveren kesimi ve devlet. Devlet, yani hü- kümet edenler, öbür iki kesimi bir araya getirip ülke çıkarlanm da göz önünde bulundurarak ta- raflann sorunlanna yan- sız yaklaşarak çözüm bulmakla görev lidir. An- cak bu görevini becere- mezse gelinen son böy- le olur. Bir kez hukuk tekniği bakımından ku- raldışılık (istısna) nerde ise kural haline dönüştü- rülmektedir. Bir yasa ya vardır ya yoktur. Yasa kabul edildikten sonra işine gelmiyorsa ertele, taraflar sürekli beklenti içinde bulunsun, sürek- li kargaşa hüküm sür- sün, bu olacak iş degil- dir. Bu bakımdan ta baş- tan beri yanlış yapıhruş- tır. Yetmiyormuş gibi bir daha erteleme ile tüy di- kilmiştir. Ilerde ne ola- cağı da belli degildir. Sorunu çözüme kavıış- turmakla görevli iktidar çe\Telerinin de tutumu yadırganacak gibidir. Ya- sanın kabulü için konuş- ma yapan iktidar grup yöneticisi, anayasanın yasama ile ilgili madde- si olan 87. maddesini okuyarak yasa yapma- nın ve değiştirmenin Meclis'in görevleri içe- risinde olduğunu, bu ne- denle yasanın kabulü ge- reğini savlayabiliyor. Oysa bunun tersini savlayan yok zaten. An- cak bunu söyleyen aym anayasamızrn 49. mad- desinden hiç söz etmi- yor. Orada da çalışma berkesin hakkKhr ve öde- vidiryazıyor. Beyler bu- na dikkat etmek gerekir. Anayasamıza göre ça- lışma öncelikle bir hak, ondan sonra görev'dir. Işte tş Güvencesi Yasa- sı bu hakkı yıllar sonra hayata geçirmiş obnası- na karşın şimdi bile (hâ- lâ) ertelenebiliyorsa pes doğrusu! Ostüne üstlük çahşmayi bir hak olarak vurgulayan anayasamıza karşm... Hem de yansız ohnası asıl olan yöneti- cilerimizin yanlı tutum- lan ile... Bu dunımda er- teleme yasasının anaya- saya uygun olduğunu savlamak olanaklı mı? CUMHURİYET'TEN OKURLARA tBRAHtM YILDIZ Güvenilir Gazete ABD'nin Irak'a saldırısı, medyanın gerçek yüzü- nü ortaya koydu. ABD medyasının milliyetçiliğe ba- kışı, özgürlük anlayışı test edilmiş oldu. Dünyanın sayılı gazeteleri diye bilinen ve fazlaca önemsedi- ğimiz ABD basınınınbuyanını görmek için "Iraksa- vaşını" yaşamak gerekiyormuş. Peter Arnett'in başına gelenler aslında her şe- yin özetiydi. NBC televizyonundan kovulan Ar- nett'in "suçu", Iraktelevizyonuna ko- nuşmasıydı. Arnett, ABD'nin başarısızlığından söz edince, hem işinden oldu hem de "vatan hainliği" ile suçlandı. Cumhuriyetçi Parti Senatörü Jim Bunning "Arnett, ABD'ye getirilme- li ve vatana ihanettenyargılanmalı" de- di. Işte, özgürlükler ülkesi ABD. • * • Peter Arnett Yeni hedef miRer ~~~ Geçen hafta birin- ci sayfadan kullandı- ğımız, bebeği ile bir- likte ölenanneninfo- toğrafı çok konuşul- du. Yazıişlerinde, kul- lanıp kullanmama ko- nusunda tartıştık. So- nunda kullanmaya karar verdik. Çünkü bu fotoğraf, savaşın vahşetini belgeliyor- du. Üstelik Halepçe katliamını da anım- satıyordu. Ulusal ba- sında Cumhuriyet dı- şında bu fotoğraf iç sayfalarda yer aldı. • • • Sürekli yazdığımız ancak takip etmekte bile zor- landığımız kadrolaşma, AKP iktidarı tarafından sür- dürülüyor. Ne yazık ki bu haberler Cumhuriyet dı- şında başka gazetelerde yer almıyor. • • • Okuranketimizi geçen hafta yayımladık. Bu haf- ta "SAM" araştırma şirketinin yaptığı çalışmayı siz- lere aktaracağtz. Buradan çıkan sonuç da bizleri mut- lu etti. Cumhuriyet en güvenilir gazete sıralamasın- da, ilk sırada yer aldı. Geçen hafta, Özgen Acar ve Ahmet Kurt, Olim- piyat Komitesi'nden; Hil- mi Türkay, Özgür Özkü, Cemil Ciğerim ve Arif Kı- zılyalın da TSYD (Türkiye Spor Yazarian Derneği) ta- rafından ödüllendirildiler. Arkadaşlarımızı, bir kez da- ha kutluyoruz. Özgen Acar \hmet Kurt Olimpiyatlardan söz etmişken, Hürriyet gazete- sinin "Arka sayfa güzeli" haberi ile ilgili küçük bir düzeltme yapalım. "Dünkü güzel" tümcesiyle bir- likte yer alan fotoğrafın özelliği, kadının güzelliği de- ğil, ABD'li sporcu Michale Kvvan'ın Dünya Şam- piyonluğu'nu kazanmasıydı. • • • Okurlanmıza daha iyi bir gazete verme çabamı- zın yani sıra yeni projelerimizle ilgili çalışmalarımız sürüyor. Nisan ayında iki yeni dergiyle okurun kar- şısına çıkacağız. İyi haftalar dileğiyle... Cumhurlyet t : : a p 1 a r ı y p 1 a r ı îlhan Selçuk YÜZBAŞI SELAHATTÎN'tN ROMANI Birinci Kitap İkinci Kitap Diinü Unutma.. Bugünü İyi Anlarsın.. *** 1916-1917 Irak Savaşlan r Cumhurrret Ça2 Pazarlama A.Ş. Türkocagı Cad. No:39-41 ^.kİtap_kUİÜbÛ< 34334 )Cagalo|lu-IstanbulTel:(0212)514 01 96 KOOP-C'DEN DUYURU 11-13 Nısan 2003 tanhlennde ÇANAKKALE - ASSOS kültür turundayız. ••• OTEL İRİS 2 Gece 3 Gtin Yarım Pansiyon. tkikişilik odada kişibaşı 140.000.000.- TL Tek kişilik oda 160.000.000.- TL Çocuk 115.000.000.- TL Assos Ören Yeri, Truva Ören Yeri, Abide, Şehitlikler ve Namık Kemal'ın mezannı ziyaret. Çanakkale Savaşlan-Emperyalist Yayılmacılık ve Banşa Ulaşma Yollan Paneli (Çanakkale Belediyesı ile ortak) Daha genış bılgi için lütfen aşagıdakı numaralan arayınız. Tel: (0 212) 520 21 91-92 Faks: 520 50 23 E-mail: cumhurivetfa cumhumetmahallesi.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle