28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 NIİSAN 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 -E 3 E «0 ABDrKertetayı rf i Kiiçiik Ülkii Atatürk'ün manevi kızı „, "KüçükÜlkü" " ÜlküAdatepe ile Kavram Dershaneleri'nin Gaziosmanpaşa şubesinin açılışında karşılaştık... Ümraniye Sangazi'de yeni açılan ve "Küçük Ulkü" adı verilen ilköğretim okulunun gereksinimlerini karşılamak için çalıştığını, son sekiz yıldır hemen her gün bir okula gidip öğrencilere Atatürk'ü anlattığını söyledi... Bugüne dek hiçbir imam hatip okulundan davet almadığını ve davet edilmese bile gelecek yıl gidip imam hatip öğrencilerine de Atatürk'ü anlatacağını belirtti. Ve sonra medyaya srtem etti; "Hemen her günüm öğrencilerie geçiyor; çocuklara Atatürk'ü anlatan bir kitap yazdım, fakat bu etkinliklerle ilgili olarak gazetelerde, televizyonlarda bir tek satır göremiyorum. Bir gün tavernaya gitsem hemen 'Küçük Ulkü eğlenryor' diye haber yapıyorlar" dedi. Bektronik postK dentzsomecumhifliyetconi.tr - Özelleştirme Islami modelle yapılacakmış... "Kamu mallannı cenaze namazıvla kaldıracaklar!" illi IstihbaratTeşkilatı'nın, Genelkurmay as- keri istihbaratının, Jandarma Genel Komu- tanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı istihbarat birimlerinin ilgilileri ve yet- kilileri ellerini başlannın arasına alıp kara kara düşün- meli... Çünkü, kimliği belirsizmuhbirbirvatandaşol- masa, bu devlet dedelerinden beri Türk adı kulla- nan bir belediye başkanının Ermeni asıllı olduğunun ve hem Ermenistan için casusluk hem de aynlıkçı Kürt örgütüne yardım ve yataklık yaptığının farkına varamayacaktı... Muhbir vatandaşın imzasız, isimsiz ve tarihsiz bir mektubu üzerine devletin bütün istihbarat birimleri harekete geçmiş fakat bir sonuca ulaşılamamışken bir polis şefi vatan aşkı ile iz sürüp hem Ermenilerin casusu hem de aynlıkçı Kürtlerin yatakçısı belediye başkanının dosyasını eliyle koymuş gibi bulmuş... Fakat hem Ermeni casusu hem de Kürt yatakçısı olan bu belediye başkanı sadece Ermeni asıllı de- Casusluk ğilmiş... Ailesi, Ermeni asıllı Kürt ve Yezidi imiş... Türkiye'de Ermeni, Rum, Yahudi, Kürt, Süryani, Yezidi, Boşnak, Gürcü olmak suç sayılmamalı ama bizim polis şefi imzasız ihbar mektubunu önüne ko- yup dedesinden Ermeni asıllı ve Kürt Yezidi köken- li belediye başkanının Ermeniler hesabına casusluk ve aynlıkçı Kürtler için yataklık yaptığını şıp diye an- lamış... Belge ararsanız yok... Iddialara ilişkin herhangi bir kanıt hak getire... Zaten bu yüzden Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı aynı zamanda uyuşturucu, silah ve canlı hayvan kaçakçılığı ile de suçlanan ve kendini Türk olarak tanrtan Ermeni asıllı Kürt Yezi- disi belediye başkanj hakkında takipsizlik karan ver- miş...Fakat gelin görün ki... Geçenlerde aynı iddi- alarla aynı mahkemede dava açılmış bulunuyor... Davanın konusu aynlıkçı Kürt terör örgütüne yar- dım ve yataklık yapmak... Iddianamenin içinde Ermeniler hesabına casus- luk suçlaması aynen duruyor... Hatta, kendini Türk adıyla tanıtan Ermeni asıllı Kürt Yezidisi belediye başkanını Almanya'dan Amerika'ya, üzbon'dan Los Angeles'e kadardünyadaki bütün Ermeni lobisi da- ha küçük yaşta alıp yetiştirmiş, okutmuş ve en so- nunda belediye başkanı bile seçtirrniş... Ama dava casusluktan açılmıyor... Dünyanın her ülkesinde en ağır suç vatana ihanet sayıhr... Bu bakımdan ayıptır beyler... Adını bilmedi- ğiniz muhbir vatandaşın ve işini çok iyi bilen polis şefinin "emek"lerini boşa çıkartmayın... Milli istihba- rat Teşkilatı'nın bile atladığı bu casusluk olayı mut- laka cezasını bulmalı... Aksi halde komedinin bir perdesi eksik kalacak! SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hatb ordincutku ı yahoo.com Hakkımızı istiyoruz: HAKLIYORLAR! 'Resimci İvonin'in orta boylu çalışmaları' 1930'da Kişinev'de doğan Moldav- yalı ressam Alexandr Ivonin, Istan- bul'daaçacağı serginin kataloğu için kırık-dökük Türkçesiyle birkaç not yazıyor "Bu sergisinde Moldovyalı re- samın, Alexandr Ivonin, gösterilmış çaJışmalar 1962-2000 yıllar arasında değişik yerlere seyahatler sonuçta ya- pılmıştır. Genellikle açık havadayapıl- mış bu çalışmalar orta boyludur. Bu sergisinde deniz motifler çok kullanıl- mıştır, çünkü resam Kara denize, Bal- tik denize, Yerarası denize ve Kurilsk adalara gitti, ve ordayken en çok ça- lışmalar yapıldı. Şuan resimci İvonin'in çalışmalar Moldovanın koleksionlarda duriyoriar, ve özel insanlann koleksion- larda Rusia'da, ABD'da, Israel'de, Ja- ponia'da, Almania'da, Türkiye'de ve başka ülkelerde." Bu notlardan yola çıkılıp sergi kata- loğuna ressamı tanıtan bir yazı yazıla- cakken... Olan oluyor... Ve notlar ser- gi kataloğuna aynen basılıyor... Müfettiş Antalya'nın Elmalı ilçesine Milli Eğitim'den bir ilköğretim müfettişi geliyor... Cep telefonu mehter marşı ile çalan müfettiş, bıyıklannı burarak bir okulda sınıfa giriyor... öğrencilere ilk sözü, "Bugün Allah için ne yaptınız?" oluyor. Sonra öğrencilerin kafalannı elleyip, "Bunun içinde ham çökelek var, Amerika'nın balinalan sizden daha akıllı" diyor. Müfettiş, okuldaki "görev"ini bitirdikten sonra, denetimini yaptığı tarikatçı bir öğrenci yurdunda dinlenmeye çekiliyor. t ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt Yapıcı artık dinlenirken... Her kuşak "yaşadığı çağm" taruğı olur... Kimi sadece seyre- der; kimi ayak uydurur; kımi de sorgular. kendini "sorumlu" kı- lar ve tanıklığını "çağdaşhğa" dönüştürerek yaşar... "Bizter" de, yani. şu güzel ta- rih ve uygarhk ülkesuıde. "1950'liyıBardan sonra* doğan- lar da, üstelik "karşı- devrim ça- ğmın çocuklan" olarak. böyle değil miyiz 9 . Çünkü, her konuda "biBmin" rehber ahndığı; kişilikte kulluk yerine "yınttaşlığHr başlatıldı- ğı; ulusal karakterin "tam ba- ğımsızlık" olarak ilan edildiği; geçmişın hıç aynmsız tüm "Anadolu kültürierine" dayan- dınlıp. geleceğin de yine aynm yapmadan yurtta ve dünyada "banş" özlemlerine bağlandığı bir büyük devTİmin, "karşı güç- lertarafmdan" adım adım "yok edilmeye" başlandığı yıllann içinde yaşamla tanışmaya başladık... Kimımiz sadece "seyret- tik"; belki o ilk 25 yıldaki kazanımlann farkına bile varmadık... Kirnımiz "ayak uy- durduk"; becerikli çıkanlanmız, köşe- yi dönmekten baş- lan döndü; şimdi ise o'.ana bitene baktıkannda, kendileri dışında- kı hertesi suçlu göstererek gün geçirrorlar... Kirnmiz ise "sorgulachk"; kendinizi de bu geriye gidişten •'sonınhı" kıldık ve karşı-dev- rime ünıklığımızı sessiz ve tep- kisız ttğıl, bağınş-çağınş bir di- renışir "devrimci sevdalarma" adadıl... Bizm kuşak, işte bunun adı- na: "dmımdan vazife <görev) çv kartntık" dedı.. Aramızda bu vazıfeı hemen her gün ve her saat çxartanlar ise mimar Me- mikYıpıcıgıbi dur durak bilme- den. Hefes nefese" bir özveri yüklü.aşamı mesleklerine, ül- keleriıe ve topluma adadılar... Tıpc. 16 Şubat 2002'de, Mi- marlarOdasının YTÜde dü- zenleaği "Deprem Bölgelerin- deYapÜretimi" sempozyumu- nun Nücella Yapıcı tarafindan yönetıen "forunT bölümünde söz aLrak söylediği gibi: "Biz- ler. l'\ğustos'un hemen aka- bindcde dunımdan vazife çı- karttiv: üstflmüze düşeni yap- maya calıştık._" (Sempozyum Kitafc- sayfa: 333 / tst. Mim. Od "Vını) ••• Ser\ali eşi MüceDa ile kızlan Burcı ve Cansu, gazetedeki ılandrcan yoldaşlan'' için de- mışl^d: "Seninkoimaktannep 0001" oyduk; iyi dinkn.-'1 Hepnizin, herkesin duygusu- nuö^demişler. l*5"de Gaziantepte doğup da.bıılkede "k yaşandığını fark ederek hemen u dunımdan vazife çıkartmaya" başladığı ilk gençlik yıllanndan bu yana; İTÜ'de, Mimariar Odası'nda. TMMOB'de ve son yıllarda da "deprem cephesin- de". Memik'in dur durak bilme- yen görev aşkını paylaşan tüm meslektaşlan, dostlan ve tüm "karşı-devTİm çağı devrimcile- ri". Yapıcı'lann bu onuruna or- tak oldular.. Sonunda aynı yoldaşlannın yine bir "eylem günü" başına toplanmasınlar mı?.. Vedasını du>'uran ilanJar, 22 Nisan 2003 günü Cumhuriyet gazetesinde çıktı.. Yani, "Dün- vaGünn"nde... İnsanlık o gün "dünyanın yaş- giinünü" kutlamak ve yeryüzün- deki yaşamı tehdit eden tüm sö- mürü. saldın ve kirlenmelerin artık sona ermesini bir kez daha haykırmak için, tüm kıtalar- da etkinlıkler düzenle- di...Biz de o sabah. a>Tiı kavganın ülkemızdeki 50 yıllık kalelerinden Mi- marlar Odası'nda. yine a>ıu kalenin yaşam boyu neferi olmuş Memik YapKi'ya, "iyi dinkn™'' demek için toplandık... Dünya Gü- nü'nü, dünyanın geleceğine ışık tutacak bir yaşa- mı sonsuzluğa uğurlayarak kut- ladık... * • • Mimariar Odası'nın "eylem khaplannr kanştınyorum... 03 Mart 20O0'de, Taşkışla'dakı "ls- tanbul ve deprem" toplantısın- da. "Mimariarda özekştiri y^ap- smlar" söylemine yanıt verirken demiş ki: "Ben özeleştiri yapmn-orum._ Çünkü yıllardır mimann sadece tasanmcı değil, doğrudan yapı üretiminde de yer ahnası gerek- tiğinin kavgasuu verdik_. Bunu sağlamayanlar ve savunmayao- lar hesap vermesi gerekirken, ben neden özeleştiri yapayım?.." Bunu sağlamayanlar ve sa- vunmayanlar da işte o 1950 son- rasındaki karşı-devrimin sessiz, tepkisiz ve "uyumlu" tanıklan, yani bir anlamda Memik'i yor- gun düşüren a>7nazlıklann "or- takian" değillermidir?.. Memik şimdi, işte bu kavga- suu da tüm bilincini, bilgisini ve ^eğini vererek adadığı, Kadm Dayanışma \akfinin "Yeni Adım" projesinin gerçekleştiği yerde, yani Köseköy'de, depre- min nadasladığı toprağm koy- nunda dınleniyor. Bızlere düşen ise bu dinlen- ceden de vazife çıkartmak... Mü- cella'nın dediği gibi; "asb sanl- mayan" bu "vapKi"nın anılan- m gelecek kuşaklara da "esin kaynağı~ olarak yaşatmak.. Oekincio cumhuriyetcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakn turk.net r L L ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACI HARBl SEMİH POROY semihporoy'a yahoo.com BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇI [email protected] | \gibi bpama ) / ^—r* ^s 1 J V" TARİHTE BUGÜ1V MÜMTAZARIKAN 27Nüan 1820'PE BUGÜU, ımtuz FioozofHj n£ggeer SP£MC££ (&£A/S7e) OO&KI. BİH ÖSüETMIE- UlU O6IM OLAN SfleMCEE, OÜZENU gig. ÖĞRENİM GÖKM£M£SİAIE KABpAJ, K£hJO< KEMDİfJİ YeriÇTİgeTjEtaİfZ. ÛARW(N'DeM ÖNC£, BVRtMD€N SĞZ. EDEH YAPtTlAlZ. VER£- CEK, OAHA SONBA OA DAJSIA//H 7ABAFİHDAN OR- KOAfAAJ İYA A & OŞ W ONUN SAVUNPUĞU g/£ DİĞe/S DÜŞÜNCE İSE; "İYİYİ KÖ- AYıRAN ÖLÇÜ FAYPA&m." DİYeu BBNrHAM'lM SON SİÇİ- M/M VE&DİĞİ "FAYOACILHC" OCACAtCTl. ve BUAJA " f=ELSeF£) AOlfJI PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Kalınan Yerden Devam Etmek Bilmiyorum, izliyor musunuz ya da hiç izlediniz mi? Kimi televizyon kanallannda genellikle öğle- den önce yayımlanan söyleşi/müzik/eğlence kan- şımı birtakım programlar var. Reytingi güçlü, hoş, güzel, tatlı dilli kadm sunucular tarafindan ekrana getirilen bu programlarda özenle seçilmiş konuk- lar da yer alıyor. Ceketli, kravatlı, ciddi görünümlü bir bilim adamı, ömeğin bir jeofizikçi, oynak bir pop şarkıcısı ve alımlı bir manken ilkin sunucunun yö- nelttiği sorulan yanıtlıyorlar Yüz binlerce, belki de milyonlarca izJeyici de televizyonlannın karşısında "Maımara fay hattındaki kıpırdanmalar", "Unkapa- nı müzik piyasasındaki gelişmeler" ve "mankenle- rin renkli dünyasından son dedikodular" üzerine yeni bilgiler ediniyor. Bu tür propagandalar "format" belirlenirken eğ- lence esas alındığından jeofizikçinin tam da fay hattını Avcılar açıklanna getirdiği sırada sunucu, pop şarkıcısına dönüp, "Bize ne söyleyeceksin, tatlım" diye soruyor, sorarken de eline mikrofonu tutuşturuyor. Şarkıcı da, reji de çoktan haz/rlar... Arkadan gelen müzikle birlikte şarkıcı ayağa fırlıyor, şarkısını söylemeye başlıyor. Sunucu zaten ayak- ta, manken de kalkıyor, hep birlikte göbek atmaya başlıyoıiar. Jeofizikçi de oturduğu yerde kıpır kıpır... Ayaktakiler kaçınriar mı, deprem uzmanını çekişti- re çekiştire aralanna alıyorlar. "Istemem, yan ceö/- me koy!" örneği adam gerdan kırmada, kalça kı- vırmada üç kadını da bastınyor. Şarkı biter brtmez hep birlikte ve birbirierine övgüler yağdırarak yer- lerine oturuyoriar. Oturur oturmaz da konuşma kal- dığı yerden sürüyor... "Dediğim gibi... Şarköy'e doğnj ilerieyen fay hattı..." Türkiye'de hiç kimse bir jeofizikçinin nerede olur- sa olsun, depremle ilgili bir konuşma sırasında beş dakikalık "göbek arası" vermesini yadırgamıyor. Türkiye'de her şey kaldığı yerden devam ediyor. Devam edebiliyor çünkû... * • • Yurtdışındaki Islamcı örgütlere ilişkin yeniden alevlenen tartışmalar gibi... Cumhuriyet'in arşivle- ri bu tartışmalann onlarca kez alevlendiğinin, on- larca kez kesildiğinin, onlarca kez de kesildiği yer- den yeniden devam ettirildiğinin belgeleriyle dolu- dur. Yurtdışındaki Milli Görüş Teşkilat da, öbür Islam- cı örgütler ve devlet eliyle büyütülmüştür. "Lobici- lik" adına, "Avrupa'da Türk'ün sesini duyurma" adına devlet temsilcilikleri uzun yıllar bu örgütlere arka çıkmış, destek olmuştur. Her ASALA cinayeti sonrasında, Bulgaristan'da soydaşlanmıza yapılan baskılar sırasında Türkiye Cumhuriyeti Dış Temsil- cilikleri "kalabalıklan sokağa dökme" adına bu ör- gütlerin kapılannı çalmışlardır. Konsolosluklarda bu örgütlerin öndegelenleriyletoplantılaryapılmış, bu örgütlerle miting stratejileri belirlenmiştir. Batı metropollerinin ana caddelerinde yükselen tekbirseslerinden, cihatçağnlanndan, dalgalanan yeşil hilafet bayraklanndan tek tek diplomatlar ra- hatsızlık duymuş olsalar bile sağ hükümetlerin yö- netimindeki "deWef" uzun bir süre bu politikayı sür- dürmüştür. Devletin dikkati daha sonralan Islamcı örgütlerden sayıca en küçüğü olan "Kaplancılar" üzerinde yoğunlaşırken, başta Milli Görüş olmak üzere öbürleri "meşruiyetleri"n\ de, konumlannı da sağlamlaştırmışlar. Osman Yumakoğlu gibi eski başkanlannı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gön- dermişlerdir. • • • AKP hükümetinin itirazlara, protestolara yol açan genelgesi bu bakımdan bir "alevlendirme", bir kal- dığı yerden devam ettirme" durumundan başka bir şey değildir. Tartışmalar yeni bir "göbek arası"na kadar sürecek, millet iyice bir rahatlayıp kurtlannı döktükten sonra bir gün mutlaka yeniden başlaya- cak, başlatılacak ve/fakat hiçbir şey değişmeye- cektir. Yoksa biz, "biz" olur muyuz? (e-posta: dkavukcuoglu ' superonline.com) (Faks:0212 234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLMNSAĞA: 1/ "Gizemii zatürree" de denilen akut solunum ye- tersizliği sendromunun kısa yazılışı... Düğmedeliği. 2/ Doğanın neden olduğu yıkım... Ce- hennem. 3/ Saz ya da ka- mıştan örülmüş bü- yük sepet... Birrenk. 4/Eski Yunan tiyatro- lannda sahneye veri- 3 lenad...Biretkinliğin geçici olarak durdu- 5 rulduğu süre. 5/ Ke- silmiş sütten yapılan çökelek. 6/Büyük er- 8 kek kardeş... Düden- 9 den daha geniş olan çukurluklara verilen ad. II "Ne zaman seni düşünsem / Bir ceylan — ıçmeye iner" (Ühan Berk)... Bir Güney Amerika ülkesine adını ve- ren ağaç. 8/0kyanuslann çok derin kesimlerine ve- rilen ad... Fransa'da bir kent. 9/Süsüvegösterişiol- mayan... Acı, üzüntü. YUKARIDAN AŞAĞIY4: 1/ Laciverde yakûı koyu mavi renk... Bir şeyin özünü oluşturan ana öğe. 2/ "UfukJar" anlamın- da eski sözcûk... Yük taşımak ya da köprii kur- mak için kullanılan altı düz bir tür deniz aracı. 3/ Tohumlanndan kandiryağı, çiçeklerinden san bo- ya çıkanlan otsu bitki... Ilkel benlik. 4/ Çabuk yazmaya elverişli bir yazı türü... Tıpta delidana hastalıgıran kısa yazılışı. 5/Kadife. 6/ltici neden, güdü... Kötü bir işteki yarduncılar. II Bir nota... Islam inancına göre şeytanın Tann'ya başkaldır- madan önceki adı. 8/Bir yeri bakımlı ve bayındır duruma getirme... Diyarbakır'ın bir ilçesi. 9/Al ile kır arası bir at donu... "Biz kimseye kin tut- mayız / Kamu — birdir bize" (Yunus Emre).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle