Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27NİSAN2003PAZAR
10 PAZAR Y4ZILARI dishablg cumhuriyetcom.tr
New Ifork'ta sigarasızgünlere merhaba
Bir restorandasıruz. Tam iştahla yemeğinizi
yemeye başladığınız sırada yan masadan
suratjnıza çarpaa sigara dumanıyla
ırküıyorsunuz. Tahammül edilebilir bir koku
olmadığı için sigara içen kişiyi uyarmak zorunda
kalıyorsunuz. Aranızda şu
konuşma geçiyor: "Özür dilerim ama sigaranızuı
dumanı bana geiiyor. Acaba agarama diğer
tarafa doğru tutarak içmeniz mümkün mü?"
Keyfı kaçan sigara tiryakisi sinirli bir ses tonuyla
yanıt venyor. "Kusura bakmaym. Rahatsz
ohıyorsanız sizinyer değişfinneniz gerek."
Yapabileceğınız hiçbir şey yok gerçekten.
Yemeği yanda kesip çıkıyorsunuz restorandan.
Sık sık yaşanan bu küçük anekdot, New York'ta
arük tarih oldu! Belediye Başkanı Mkhaei
Btoomberg'ın önerisi ve Vali George Patakfnin
imzasıyla yürüriıiğe giren yasaya göre, New York
eyaleti ıçindeki tum kapalı işyerlerinde, restoran,
bar, gece kulübü ve eğlence yerlerinde sigara
içilmesi yasaklandı. Yasa gereği, barlar ve
restoranlar yalnızca yılda iki kere sigara
içilebilen promosyon amaçlı gece
düzenleyebilecekler. Yasa yürürlüğe girmeden
önce büyük tartışmalara neden oldu. Kamuoyu
ikiye bölündü. Birincı görüşe göre, "Sigara
içntek bir özgüıiüktür. Baıiar ve gece kulüpleri
içld içüen ve eğknmek için gidflen \erlerdir;
müşterisi çoğunhüda sigara içenlerden oluşur. Bu
mekânlarda sigaranın yasaklanması saçmahktır.
En azuıdan sigara içflebilen ayn böfömkri
olmahdır."' tkinci görüşe göre, "Kapah yerlerde
sigara içilmesi sağhğa zararfadır. Barlar ve gece
kulüplerinde sigara tiryaldleri için ayn bölümler
obnaa, çözüm değfldir. Haika açık her kapaü
tnekânın sohınum açısmdan sağlıklı bir hâle
getiribnesi ve bunu taJep etrnek müşteriler ile o
mekânlarda görev yapan her vatandaşın
hakJadır." Sonunda bütün tartışmalardan sonra,
New York eyaletinde her kapalı mekânda sigarayı
yasaklayan yasa, 30 Mart'ta yürürlüğe girdi.
Soho'da bir ttaryan ban Fanelli's Cafe. Sigaranın
içilemediği ayn bir bölümü de var. Gece yansına
10 dakika kala barmenler son sigaralann
içilebileceğini anons edıyor. Saatler tam 12'yi
gösterdiğinde de masalardaki kül tablalan
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
toplanıyor. Konunun
bir diğer yanı da.
işverenleri
ilgilendiriyor. Bazı
işverenler çok ciddi
şekilde müşteri
kaybına
uğrayacakJannı ve
bunun ekonomik
yıkıma neden olacağıru iddia ediyor. Buna
karşüık Bloomberg, yıllar once aynı yasağı
yürürlüğe koyan California eyaletindeki durumu,
böyle bir tehlikenin gerçekleşmeyeceğınin kanın
olarak gösteriyor. Bir kısım işveren ise konuya
iyimser yaklaşarak şimdıye kadar sigara
dumanından rahatsız olduklan için barlara
gitmeyen yeni müşterilen kazanabileceklerini
söylüyorlar. Sonuç ne oldu? Sigara yasağı, New
York"taki bar ve restoranlan iki şekilde de
etkiledi. Her eğlence mekânının kapısında bır
*NO SMOKEVG" levhası asıldı. Gece yansı
Manhattan'da dolaşırken sokaklar niye bu kadar
kalabalık diye merak ediyorum. Anlaşılıyor ki
herkes barlann kapısında sigara içiyor.
Eğlenmeye, müzik dinlemeye gelmişler ama kapı
dışında sigara icerek geceyi geçiriyorlar. Eh, her
tutku bir özveri ister. Ne iyi.. artık sigara dumanı
solumuyorum, tadını çıkaralrm bu işin diyerek
başka bir bara gidiyoruz. "Kıısh" adh bir Fas
ban. Fakat kapıda sigara içilebileceğini bildiren
kocaman bir "SMOKEVG PERMnTED"
levhası var. Merak edip içeri giriyoruz. Aslında
hiçbir şekilde bir arada göremeyeceğiniz bir
insan kalabalığı var icerde. Hip-hopçu siyahlar,
Wall Street yuppie'leri, Hintlüer, Japonlar,
hippiler, 18 yaşındakiJer, 4O'lı yaşlanndakiler.
Garip ve ilginç bir kalabalık. Yoğun dumandan
nefes alınmıyor ama içeridekiler çok mutlu
görünüyor. Barmenler içki isteklerine
yetişemiyor. Bar sahibi her nasılsa aldığı sigara
izni sayesinde hayatının gecesini yaşıyor. Yasağın
bir diger etkisi de, kentte sigara ahşkanlıgını
bırakmaya çalışanlann sayısında yaratüğı artış.
Uzmanlar yasağın, tiryakiler üzerinde
bağımlılıktan kurtulma konusunda ateşleyicı bir
faktör olduğunu bildiriyor. Sigara bağımlılanna
yardım için terapi hizmeti veren sağlık
kunıluşlannın telefonlan artık daha sık çalıyor.
"Bu işjn tadı kaçn. Barda da içemeyeceksem,
bırakayım bari" diyenler anyor. Aynca
sigaradan alınan vergi Nevv York'ta daha da
arttınlmışken bu alışkanlıktan kurtulmanın tam
zamanı olduğunu düşünenler giderek çoğalıyor.
Bloomberg sigara yasağı konusunda ısrarcı
görünüyor. Eski bir tiryaki olan başkan artık tam
bir sigara karşıtı. O kadar ki, bir süre önce
Madison Square Garden'da konser veren efsanevi
rock toplulugu Rolling Stones üyelerinin konser
sırasında sahnede sigara içmelerini siddetle
kınayıp, salonapolis yolladı. Polislerin ise
konseri keyifle izlediİderi ve ünlü müzisyenlerin
salondan kaçarcasına soyunma odasına bıle
uğramadan aynldıklan anlaûlıyor. Son günlerde,
Bloomberg'in Central Park'ta da yasağı başlatma
hazırlıklan yaptığı konuşuluyor. Bütün bu
tartışmalann içinde, kazanan, sigara karşıtlan
oldu. Tabii ki bilimin desteğiyle. Inanın, sigarasız
New York daha termz ve güzel.
kzulal@yahoo.com
Once ağaçlar
olur
Stuttgart'tan sabah erken yola
çıktık. Hava biraz pusfu.
Yolculuk Freiburg'a. Az sonra
Tübingen'i, biraz sonra da
Rottvveil'ı geride bırakıyoruz.
Karaormanlar başlıyor. Yol
yükselıyor, pus kayboluyor, hava
açıhyor. Güneşli, ılık bir gün
bizi bekliyor. Güney
Almanya'da ilkyazın eli
kulağında. Yamaçlann yeşili,
kışın bittiğini müjdeliyor. Semiz
inekler, bembeyaz koyunlar
doğaya çıkmış. Yol, vadilerde ve
ovalarda yılan gibi kıvnla kıvnla
uzanıyor. Karaormanlar bir doğa
olayı. Avrupa'nın hiçbir
ülkesinde rastlanmayacak
büyüklükte ve güzellikte bir
ormanlık. Şifalı yeralh sulan ile
kocaman bir tatil ve kür yöresı.
Avrupa'nın en uzun nehri
Tuna'nın çıktığı
Donaueschingen
uzaktan görünüyor.
Bu ortaçaf kenti,
kuleleri, dar
sokaklan, tarihi
yapılan ile bir
molaya değer.
Küçük bir — — —
Iokantanın yemek
listesinde o öğlen değişik av
etleri var. Karaca eti
kızartmasuıı yeğliyoruz.
Yanında tatlı kırmızı yaban
mersiniyle doldurulmuş
komposto armut ve yörenin ünlü
hamur işi var. Ardından bir acı
kahve, Saray Parkı'nda bsa bir
gezinri. Asırldc ağaçlann altında.
kuğulann yüzdüğü havuzlann
kıyısmda... Ağır ağır akan
derenin üzennde tanhi köprüde
durup, sularda balık anyoruz.
Az sonra Donaueschingen'i
geride bırakıyoruz. Şimdi
Karaormanlann göbeğindeyiz.
Ağaçlar sıklaşıyor. Sağırnız
solumuz çamın çeşidi. Ötelerde,
güneyde, Feldberg Dağı. 1500
metrelik doruğunda daha kar
duruyor. Yörenin ünlü bir kayak
merkezi. ÇevTesindekı göller
her mevsimde turist çekiyor.
Sağlıklı, temiz hava ve doğanın
eşsiz güzelliği bura insanının
geçim kaynağı. Madalyonun bir
yüzü güzel. Mutlu edici. Fakat
bir de tam karşıtı öteki yüzü var.
Daha gerçekçi olanı. Bütün
Avrupa'da olduğu gibi
Karaormanlarda da ağaçlar
ölüyor. Ülkenin en büyük yeşil
örtüsü tüm önlemlere karşm
yitiriliyor. Otomobil
egzozlannın değiştirilmesi, yeni
benzin türierinin denenmesi,
fabrika bacalanna özel filtreler
talalması pek işe yaramıyor.
Hava kirhliği devam ediyor,
asitli yağmur ve asit yüklü sis
bulutlan ormanlara ıniyor,
ağaçlar yavaş yavaş ölüyor.
Karaormanlarda yapılan
yürüyüşlerde ağaçlann yaşam
savaşıru yakından görmek
mümkün. Ağaçlara
zarar veren kükürt
dioksit, azot oksit,
yeraltı sulanndaki
nitratlar ve sebze-
meyvenin ekildiği
topraklardaki
çeşitli asitler
— — _ kanser hastalığının
dabaş
nedenlennden biri. Insanlariçin
öldürücü. însan kafasında bu
gibi körümser düşüncelerle
Karaormanlarda gezinirken ister
istemez anavatanı da geiiyor.
Türkiye'nin endüstri girmiş
büyük kentlerinde, hava ve
çevre kirliliğinin hıç bir önlem
alınmadan dev adımlarla
ilerlediği güzel Istanbul'da,
Akdeniz'in temiz kalabihniş
köşelerinden cennet Gökova'da,
Yatağan çirkin örneğinde doğa
elden çıkanlmış, insan çoktan
unutulmuş. Üniversitesi ve
büyük katedrali ile ünlü güzel
Freiburg'a yaklaşırken
düşünüyoruz:
Yeşilin hızla betonlaştığı
Istanbul'da yılda kaç ölümün
nedeni hava kirliliği? Bunu ne
soran var, ne de araştıran. Hava
kirliüğinden tek ölen ağaç mı?
STUTTCART
AHMET
ARPAD
Hoş geldin
Starbucks, güle
güle Türk kahvesi
Onun derdi başka!t
Küçük Carolai Rıriz, Caracas'taki bir de> let töreninde, arkadaşryla biriikte, asker postallannın
arasmdan kafasım çıkartmış "Chavez*
1
diye bağımor. Chavez'in veni bir yönetim projesüıi başlatnğı bu
törende. onun için önemH olan Başkan'a sesini duyurmak» Venezüeila Devlet Başkanı Hugo Chavez,
önceki gün Brezih a Dev let Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva'yı kabul ederck ild ülke arasmdaki
işbûüği olanaklannı değerkndirdi. Chavez, Irak petrohinün Irakhlar taranndan kullanılması
gerekoguü, aksi halde somürgeci uygıüamalara dönüJmüş oiacağun savundu. (Fotoğraf: AP)
Otarbucks Coffee Shop
>3tstanbul'da nıhayet açıhyormuş!
Ne mutlu tstanbullulara... Yok, yok,
bunda bir yanlışlık yok elbette,
sadece tüm diğer markalann yanına
bir yenisi daha eklenıyor. Dünyanın
en kendine özgü şehırlennden biri
daha diğerlerine benzemede bir
adım daha atıyor. Bugün iki tane,
yann beş. öbür gün her köşe
başında bir dükkân: beş, on \ıl
sonra baktığmızda bambaşka bir
nesıl, bambaşka bir tstanbul.
Istanbullular ya da kimi
Istanbullular, bu açılışı heyecan ile
bekliyorlarmış. Amerika'ya
gittiklerinde öğrendiklen ve
döndüklerinde de bilmeyenlere
anlattıklan bir efsane. Halbuki altı
üstü bir kahve. Ama bızdeki gibi
kırk yıl hann kalanlardan değil:
galonlarla
hazırlanan, on
dakikada tüketihp,
on dakika sonra
unutulanlardan.
Starbucks kahvesi
için, Amerikan
kültürünün
bayraklanndan
1*1
bındir desem çok yanılmış olmam
sanınm. Bu yüzden de zaten, henüz
Montreal'e adımını atamamıştır
Starbucks. Fransız kökenlı
Kanadalılar, her köşe başında aynı
ismi görmek yerine, kendine özgü
yerel kahve dükkânlannı tercih
ediyorlar. Bu biraz da anavatandan
kalina bir gelenek olsa gerek.
Montreal ve Quebec sehirleri bu
açıdan bakıldığında, Kuzey
.\menka yaşam felsefesi ile Fransız
kültürünün çekiştigı mekânlar. llk
balaşta önemsiz gibi görünse de,
kültür ve yaşam felsefesi kahve
gibi küçük detaylarda yahyor....
Montreal 'li adam. arkadaşı ile
köşedeki küçük kahve dükkânında
oturup iki laf etmeyı tercih ederken
Amerikalı. yolu üstündeki
Starbucks'a uğrayıp. kova gibi
karton bardakta standart kahvesıni
ısmarlayıp, hızla yollara düşer.
Edip edeceği iki satır kelam, olsa
olsa tezgâhtaki hanım kız ile
yaptığıdır. Hayat hızlıdır, yetişecek
çok iş, çok meşgale, çok kitap, çok
hobı, çok müzik, çok aktivite
vardır. Her şey büyük, çok ve
tükenmezdir. Kocaman tabaklarda
bü>ük porsiyonlar, kocaman
bardaklarda su gibi içilen kahveler.
Ama sonunda, bu kadar çokluğun
içinde yokluk, kocaman bir yokluk
vardır. Zengin gibi görünen bu
hayat, sadece birbırinin aynı olan
şeyierin tekran ve sadece daha
çoğudur. Kitapçılarda raflar dolusu
gördüğünüz birbirinin neredeyse
aynı kitaplara bakıp. nitelik mi,
nicelik mi, ne işe yanyor bunca
kitap diye düşünmeden
edemezseniz. Ve şimdı Istanbul'da
Starbucks. Gazetelerde çıkan
haberlerden anladığım
kadanyla, Türk kahvesi
de mönülerinde. Henüz
dünyadaki hiçbir
dükkânlannda servis
BERNA edilmezken... Neden,
DEMtRYOL çünkü Istanbullular,
_ _ ^ ^ _ _ _ Amerikalılar nasıl Türk
kahvesi yapıyor diye
TOROIMTO
merak ediyorlar... Çünkü tereci,
teresini satmayı henüz
öğrenememiş... Halbuki bugün
Toronto'da bir Yunan pastanesinde,
tezgâhın arkasındakı Yunanlı genç
kız "üınan" kahvesini tanf
ederken. "Türk kahvesini biBr
misiniz?" diye söze başhyor.
soranın bir Türk olduğunu
bılmeden... Üzülüyorum, çünkü
Yunan kahvesi diye yazıyor, öyle
saöyorlar müşterilerine. Tere, yavaş
yavaş "Mere" oluyor. asıl tereci de
"Mere"yi satanı uzaktan
seyrediyor...
Korkanm yakmda Starbucks da,
Türkiye'de Türk kahvesi satarak
genişleyecek, köşedeki küçük
kahve dükkânının sahibi de, sırtını
kapıya dayamış seyreyleyecek.
Acaba tstanbulhılar da
Montreal'üler gibi kendi yerel
değerlerini koruyamazlar mı?
Amerikalı parçalayarak sahip oluyor...unan filozof Thales. kâinatı idare
I eden kanunlan kolayca
bulabileceklerini sanmıştı. Ancak
birkaç yüzyıl sonra, kâinatın
kanunlanmn kolayca
kavranılmayacağı anlaşıldı.
Denenecek tek bir yol kalmıştı, o da
kâinatı parçalamak! ABD"nin ne
kadar felsefi yapıya sahip olduğu
tartışılır, ancak kâinatı idare
edebilmenin kâinatı parçalamaktan
geçtiğini bilecek kadar akıllı bir
yönerime sahipler. Bir model haline
getirdikleri parçalama ve sahip olma
düşüncesini Yunan filozoflardan alrmş
olamazlar, çünkü felsefi düşünce
insanlığm parçalanmasını öngörmez.
Kendi milletinden olmayan âlimleri
ciddiye almayan Batı. nasıl olduysa
Halil Cibran'ı pek se^mışti. John
Kennedy, Cibran'ın "\atan benim için
ne yapabiür diye dejŞL ben vatanmı
için ne y^pabüirim «iye sorun"
sözlerini kullanmıştrı Acaba şimdi
ABD'liler Irak halknnın da, vatanı için
neler yapabildiğini Cibran'ı
hatırlayarak görüyoTmu... Bir model
gehştirdi Amerika, azabnış
kaynaklanyla bir gün kaynaksız
kalınm korkusunu, nükleer korkuyla
birleştiriyorsun ve bir düşman
belliyorsun, teknolojik gücünle alt
ediyorsun, en şahanesi de ahlaksız bir
ticareti yasallaştrnyorsun. Bu modelin
sürekliliğini sağlayabilmek için de hep
düşmana ihtiyacın olacak. Gallup
şirketinin yaptığı araştırma, ABD
halkınnı se\imıe oranının düştüğünü
gösterdi. MSNBC haber kanalmda
bunu tartışırlarken birkaç aklı başında
kişinin sorduğu, "Niçin dürrya bizden
nefret edryor?" sorusunun cevabını
sanınm savaştan sonra düşünecekler.
Ortadoğu'nun petrolle önem
kazanmasmdan bugüne ABD,
Kuveyt'e özgürlük, derken Irak'ı
kurtarma, sonra da Türkiye'yi adam
etme gibi kutsal görevlerle dünyayı
yeniden biçimlendirerek geleceğin
kontrolünü ele geçirmeye çabalıyor.
Vurgulamak istediğım; var olan bu
duruma ilişkin tepkilen, var ohnası
gereken tepkilerden aymnayı
beceremeyen yeteneksiz liderlerin
karar mekanizması durumunda
olmalan... tnanılmaz garip bir tesadüP
Yıllar önce siyaset bilimci Prof.
Huntington bir röportajında
Türkiye'nin ıdeal lideri nasıl olmah?''
sorusuna, "laik olmayan ama temel
hakbra saygılı" profilıni çizmişti.
Huntington'ın kendi ülkesi için çizdiği
Iider tipi, Teksaslı, ata bindiğini samp
ülkelerin tepesine büıen bu profil mi
acaba? Bush'muydu ideal liderleri?
Savaşın başlamasıyla ABD'nin
kimliğini yeniden
sorgulamak istiyor insan.
Aslında ABD tanhini
anlamak boşa kürek
çekmek... Avrupa'dan
getirdikleri değerlerden
oluşmuş inançlan ve eski
kuruiuş metinlerindeki
evrensel ilkelerinden
öteye gidemiyorsunuz. Neydi bu
ilkeler... Özgürlük, eşitlik, demokrasi
vb. Hatırlamakta kendileri bile
zorlanıyorlar. Örneğin eşitlik ilkesiyie
150 yıldır geldikleri nokta şu: Eşitlik
ilkelerini tüm dünyaya ilan eden ABD,
Irak a bu kutsal değeri taşıdığını
gösterirken siyahlar hâlâ beyazlarla
avnı mahallede oturamıvor. Mantık
HOUSTON
GULHAN
AKŞİT
bilimini bu denli reddedebilen başka
bir ulus yoktur. Mantığı tanımlayanlar
der ki, aklın düşünürken uymak
zorunda olduğu kurallar vardır, mesela
çelişmezlik ilkesi. "Bir şey aynı
zamanda hem var hem de yok
olamaz". Oysa burada her şey "aynı
zamanda var ve de yok olabifir." Eşitlik
gibi, beyazsan eşitsindir ama
değilsen... însanlan bir arada yaşatan
şeyierin başında tanhleri ve
ortak değerlen geldiğine
göre. ABD'deki ortak
değerin eşitlik olduğu
sanılıyordu. Şimdi ise
para... Bu ülkenin liderleri
akıllı, parayla kodlanmış
bu toplumun nasıl kendi
kendini yiyebileceğini,
hatta komşu eyaletleri ele geçirmeye
çahşacak kadar açgözlü olduldannın
bilıncınde. Her şeyin en iyisini hak
ettiklerine ınanan şımank beyinleri,
karşıhksız ahnaya güdülenmiş bu
topluma yeni dış kaynaklar bulunmalı!
Varlığını dünyadaki tezatlara borçlu
olan, özgür ve eşit olmayan her şeyin
karşısındaki Cumhuriyetçi ABD.
herkesi ülkesinde yaşamaya davet
ederken ve cazibeyi de parayla
sağlarken yeni kaynaklar bulmalı.
Sömürücü, materyalist ve hükmeden
rolüyle kuruiuş amacuıdan sapmış,
özgürlüğü kendi ıçlerinde bile
yaşayamayan ABD. 11 Eylül sonrası
kendi gölgesinden korkan bir topluma
dönüşmüş. En önemlisi de çokkültürlü
bu yapıyı idare ederken ülkeyi
yalnızca dış tehditlerden koruma
çabası içinde. Acaba kendi içinde
yaratamadığı insani değerlerin ve
düşünme yetisi eksikliğinden ötürü ne
düşmanlar yetiştirdiğinin de farkında
mı? Bu kendi kendini yok edebilecek,
huzurlu görünümlü huzursuz topluma
sadece paranın sunulması, bu toplumu
ne kadar ayakta tutabilecek. Dünyanın
dönen tarafinı gören bütün gözler
bugün Irak'ı izliyor, dönmeyen
tarafındaki Iraklılarsa sanınm
birbirlerini. Bilinir ki, şayet medya
kültürün koltuğuna hiç
kalkmamacasma çökerse, beyinlerin
hele bir de azgelişmiş beyinlerin tüm
sorgulama ve düşünme yetilerini yok
eder, gün gelir yalnızca verilen
bügilerle algılar ve konuşursunuz,
çünkü birileri sizin adınıza her şeyi
yapıverir. Umuyorum ki, bir gün
dünyada medya oturmaya doyacak ve
kalkacak kültürün koltuğundan. Lütfen
artık kalk şu koltuktan. Kalk ki,
insanlık kurtulsun ilk önce, Irak halkı
değil. Bak, düne kadar "Turkey"i
hindiden ayırt edemeyen gençlerin
böyle bir ülkenin varlığından haberdâr
oldu, üstehk Irak'a da çok yakınmış.
Neden-niçin sorulannın cevaplannı
bilmeden "insanok yararma" yapılan
bu müdaheleden, büyük torunlanndan
orta yaş grubu halkuıa ise yeni bir
mevzu doğurdun Irak'la. "Bugün
komik ne oldu" diye gühneye sebep
arayan emekli halkın ise belki
gülmüyor CNN karşısında, ama
ağlamıyorlar da... Çoğunun ağzında
aynı mahkeme dili, ortada namus dışı
bır davranış yok! Bir türkü
tutturmuşlar, Nietzche'nin, hep bir
ağızdan: "Bağışlannıaktan duyduğunı
muthıluk, bağışlarken oldu erdemim,
boOuğundan ötürü kendi kendisinden
bıktj." Işte bu yüzden, tamamen bu
yüzden giriyoruz "tnsanhga."