28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27NİSAN2003PAZAR 10 PAZAR Y4ZILARI dishablg cumhuriyetcom.tr New Ifork'ta sigarasızgünlere merhaba Bir restorandasıruz. Tam iştahla yemeğinizi yemeye başladığınız sırada yan masadan suratjnıza çarpaa sigara dumanıyla ırküıyorsunuz. Tahammül edilebilir bir koku olmadığı için sigara içen kişiyi uyarmak zorunda kalıyorsunuz. Aranızda şu konuşma geçiyor: "Özür dilerim ama sigaranızuı dumanı bana geiiyor. Acaba agarama diğer tarafa doğru tutarak içmeniz mümkün mü?" Keyfı kaçan sigara tiryakisi sinirli bir ses tonuyla yanıt venyor. "Kusura bakmaym. Rahatsz ohıyorsanız sizinyer değişfinneniz gerek." Yapabileceğınız hiçbir şey yok gerçekten. Yemeği yanda kesip çıkıyorsunuz restorandan. Sık sık yaşanan bu küçük anekdot, New York'ta arük tarih oldu! Belediye Başkanı Mkhaei Btoomberg'ın önerisi ve Vali George Patakfnin imzasıyla yürüriıiğe giren yasaya göre, New York eyaleti ıçindeki tum kapalı işyerlerinde, restoran, bar, gece kulübü ve eğlence yerlerinde sigara içilmesi yasaklandı. Yasa gereği, barlar ve restoranlar yalnızca yılda iki kere sigara içilebilen promosyon amaçlı gece düzenleyebilecekler. Yasa yürürlüğe girmeden önce büyük tartışmalara neden oldu. Kamuoyu ikiye bölündü. Birincı görüşe göre, "Sigara içntek bir özgüıiüktür. Baıiar ve gece kulüpleri içld içüen ve eğknmek için gidflen \erlerdir; müşterisi çoğunhüda sigara içenlerden oluşur. Bu mekânlarda sigaranın yasaklanması saçmahktır. En azuıdan sigara içflebilen ayn böfömkri olmahdır."' tkinci görüşe göre, "Kapah yerlerde sigara içilmesi sağhğa zararfadır. Barlar ve gece kulüplerinde sigara tiryaldleri için ayn bölümler obnaa, çözüm değfldir. Haika açık her kapaü tnekânın sohınum açısmdan sağlıklı bir hâle getiribnesi ve bunu taJep etrnek müşteriler ile o mekânlarda görev yapan her vatandaşın hakJadır." Sonunda bütün tartışmalardan sonra, New York eyaletinde her kapalı mekânda sigarayı yasaklayan yasa, 30 Mart'ta yürürlüğe girdi. Soho'da bir ttaryan ban Fanelli's Cafe. Sigaranın içilemediği ayn bir bölümü de var. Gece yansına 10 dakika kala barmenler son sigaralann içilebileceğini anons edıyor. Saatler tam 12'yi gösterdiğinde de masalardaki kül tablalan NEW YORK ZULAL KALKANDELEN toplanıyor. Konunun bir diğer yanı da. işverenleri ilgilendiriyor. Bazı işverenler çok ciddi şekilde müşteri kaybına uğrayacakJannı ve bunun ekonomik yıkıma neden olacağıru iddia ediyor. Buna karşüık Bloomberg, yıllar once aynı yasağı yürürlüğe koyan California eyaletindeki durumu, böyle bir tehlikenin gerçekleşmeyeceğınin kanın olarak gösteriyor. Bir kısım işveren ise konuya iyimser yaklaşarak şimdıye kadar sigara dumanından rahatsız olduklan için barlara gitmeyen yeni müşterilen kazanabileceklerini söylüyorlar. Sonuç ne oldu? Sigara yasağı, New York"taki bar ve restoranlan iki şekilde de etkiledi. Her eğlence mekânının kapısında bır *NO SMOKEVG" levhası asıldı. Gece yansı Manhattan'da dolaşırken sokaklar niye bu kadar kalabalık diye merak ediyorum. Anlaşılıyor ki herkes barlann kapısında sigara içiyor. Eğlenmeye, müzik dinlemeye gelmişler ama kapı dışında sigara icerek geceyi geçiriyorlar. Eh, her tutku bir özveri ister. Ne iyi.. artık sigara dumanı solumuyorum, tadını çıkaralrm bu işin diyerek başka bir bara gidiyoruz. "Kıısh" adh bir Fas ban. Fakat kapıda sigara içilebileceğini bildiren kocaman bir "SMOKEVG PERMnTED" levhası var. Merak edip içeri giriyoruz. Aslında hiçbir şekilde bir arada göremeyeceğiniz bir insan kalabalığı var icerde. Hip-hopçu siyahlar, Wall Street yuppie'leri, Hintlüer, Japonlar, hippiler, 18 yaşındakiJer, 4O'lı yaşlanndakiler. Garip ve ilginç bir kalabalık. Yoğun dumandan nefes alınmıyor ama içeridekiler çok mutlu görünüyor. Barmenler içki isteklerine yetişemiyor. Bar sahibi her nasılsa aldığı sigara izni sayesinde hayatının gecesini yaşıyor. Yasağın bir diger etkisi de, kentte sigara ahşkanlıgını bırakmaya çalışanlann sayısında yaratüğı artış. Uzmanlar yasağın, tiryakiler üzerinde bağımlılıktan kurtulma konusunda ateşleyicı bir faktör olduğunu bildiriyor. Sigara bağımlılanna yardım için terapi hizmeti veren sağlık kunıluşlannın telefonlan artık daha sık çalıyor. "Bu işjn tadı kaçn. Barda da içemeyeceksem, bırakayım bari" diyenler anyor. Aynca sigaradan alınan vergi Nevv York'ta daha da arttınlmışken bu alışkanlıktan kurtulmanın tam zamanı olduğunu düşünenler giderek çoğalıyor. Bloomberg sigara yasağı konusunda ısrarcı görünüyor. Eski bir tiryaki olan başkan artık tam bir sigara karşıtı. O kadar ki, bir süre önce Madison Square Garden'da konser veren efsanevi rock toplulugu Rolling Stones üyelerinin konser sırasında sahnede sigara içmelerini siddetle kınayıp, salonapolis yolladı. Polislerin ise konseri keyifle izlediİderi ve ünlü müzisyenlerin salondan kaçarcasına soyunma odasına bıle uğramadan aynldıklan anlaûlıyor. Son günlerde, Bloomberg'in Central Park'ta da yasağı başlatma hazırlıklan yaptığı konuşuluyor. Bütün bu tartışmalann içinde, kazanan, sigara karşıtlan oldu. Tabii ki bilimin desteğiyle. Inanın, sigarasız New York daha termz ve güzel. [email protected] Once ağaçlar olur Stuttgart'tan sabah erken yola çıktık. Hava biraz pusfu. Yolculuk Freiburg'a. Az sonra Tübingen'i, biraz sonra da Rottvveil'ı geride bırakıyoruz. Karaormanlar başlıyor. Yol yükselıyor, pus kayboluyor, hava açıhyor. Güneşli, ılık bir gün bizi bekliyor. Güney Almanya'da ilkyazın eli kulağında. Yamaçlann yeşili, kışın bittiğini müjdeliyor. Semiz inekler, bembeyaz koyunlar doğaya çıkmış. Yol, vadilerde ve ovalarda yılan gibi kıvnla kıvnla uzanıyor. Karaormanlar bir doğa olayı. Avrupa'nın hiçbir ülkesinde rastlanmayacak büyüklükte ve güzellikte bir ormanlık. Şifalı yeralh sulan ile kocaman bir tatil ve kür yöresı. Avrupa'nın en uzun nehri Tuna'nın çıktığı Donaueschingen uzaktan görünüyor. Bu ortaçaf kenti, kuleleri, dar sokaklan, tarihi yapılan ile bir molaya değer. Küçük bir — — — Iokantanın yemek listesinde o öğlen değişik av etleri var. Karaca eti kızartmasuıı yeğliyoruz. Yanında tatlı kırmızı yaban mersiniyle doldurulmuş komposto armut ve yörenin ünlü hamur işi var. Ardından bir acı kahve, Saray Parkı'nda bsa bir gezinri. Asırldc ağaçlann altında. kuğulann yüzdüğü havuzlann kıyısmda... Ağır ağır akan derenin üzennde tanhi köprüde durup, sularda balık anyoruz. Az sonra Donaueschingen'i geride bırakıyoruz. Şimdi Karaormanlann göbeğindeyiz. Ağaçlar sıklaşıyor. Sağırnız solumuz çamın çeşidi. Ötelerde, güneyde, Feldberg Dağı. 1500 metrelik doruğunda daha kar duruyor. Yörenin ünlü bir kayak merkezi. ÇevTesindekı göller her mevsimde turist çekiyor. Sağlıklı, temiz hava ve doğanın eşsiz güzelliği bura insanının geçim kaynağı. Madalyonun bir yüzü güzel. Mutlu edici. Fakat bir de tam karşıtı öteki yüzü var. Daha gerçekçi olanı. Bütün Avrupa'da olduğu gibi Karaormanlarda da ağaçlar ölüyor. Ülkenin en büyük yeşil örtüsü tüm önlemlere karşm yitiriliyor. Otomobil egzozlannın değiştirilmesi, yeni benzin türierinin denenmesi, fabrika bacalanna özel filtreler talalması pek işe yaramıyor. Hava kirhliği devam ediyor, asitli yağmur ve asit yüklü sis bulutlan ormanlara ıniyor, ağaçlar yavaş yavaş ölüyor. Karaormanlarda yapılan yürüyüşlerde ağaçlann yaşam savaşıru yakından görmek mümkün. Ağaçlara zarar veren kükürt dioksit, azot oksit, yeraltı sulanndaki nitratlar ve sebze- meyvenin ekildiği topraklardaki çeşitli asitler — — _ kanser hastalığının dabaş nedenlennden biri. Insanlariçin öldürücü. însan kafasında bu gibi körümser düşüncelerle Karaormanlarda gezinirken ister istemez anavatanı da geiiyor. Türkiye'nin endüstri girmiş büyük kentlerinde, hava ve çevre kirliliğinin hıç bir önlem alınmadan dev adımlarla ilerlediği güzel Istanbul'da, Akdeniz'in temiz kalabihniş köşelerinden cennet Gökova'da, Yatağan çirkin örneğinde doğa elden çıkanlmış, insan çoktan unutulmuş. Üniversitesi ve büyük katedrali ile ünlü güzel Freiburg'a yaklaşırken düşünüyoruz: Yeşilin hızla betonlaştığı Istanbul'da yılda kaç ölümün nedeni hava kirliliği? Bunu ne soran var, ne de araştıran. Hava kirliüğinden tek ölen ağaç mı? STUTTCART AHMET ARPAD Hoş geldin Starbucks, güle güle Türk kahvesi Onun derdi başka!t Küçük Carolai Rıriz, Caracas'taki bir de> let töreninde, arkadaşryla biriikte, asker postallannın arasmdan kafasım çıkartmış "Chavez* 1 diye bağımor. Chavez'in veni bir yönetim projesüıi başlatnğı bu törende. onun için önemH olan Başkan'a sesini duyurmak» Venezüeila Devlet Başkanı Hugo Chavez, önceki gün Brezih a Dev let Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva'yı kabul ederck ild ülke arasmdaki işbûüği olanaklannı değerkndirdi. Chavez, Irak petrohinün Irakhlar taranndan kullanılması gerekoguü, aksi halde somürgeci uygıüamalara dönüJmüş oiacağun savundu. (Fotoğraf: AP) Otarbucks Coffee Shop >3tstanbul'da nıhayet açıhyormuş! Ne mutlu tstanbullulara... Yok, yok, bunda bir yanlışlık yok elbette, sadece tüm diğer markalann yanına bir yenisi daha eklenıyor. Dünyanın en kendine özgü şehırlennden biri daha diğerlerine benzemede bir adım daha atıyor. Bugün iki tane, yann beş. öbür gün her köşe başında bir dükkân: beş, on \ıl sonra baktığmızda bambaşka bir nesıl, bambaşka bir tstanbul. Istanbullular ya da kimi Istanbullular, bu açılışı heyecan ile bekliyorlarmış. Amerika'ya gittiklerinde öğrendiklen ve döndüklerinde de bilmeyenlere anlattıklan bir efsane. Halbuki altı üstü bir kahve. Ama bızdeki gibi kırk yıl hann kalanlardan değil: galonlarla hazırlanan, on dakikada tüketihp, on dakika sonra unutulanlardan. Starbucks kahvesi için, Amerikan kültürünün bayraklanndan 1*1 bındir desem çok yanılmış olmam sanınm. Bu yüzden de zaten, henüz Montreal'e adımını atamamıştır Starbucks. Fransız kökenlı Kanadalılar, her köşe başında aynı ismi görmek yerine, kendine özgü yerel kahve dükkânlannı tercih ediyorlar. Bu biraz da anavatandan kalina bir gelenek olsa gerek. Montreal ve Quebec sehirleri bu açıdan bakıldığında, Kuzey .\menka yaşam felsefesi ile Fransız kültürünün çekiştigı mekânlar. llk balaşta önemsiz gibi görünse de, kültür ve yaşam felsefesi kahve gibi küçük detaylarda yahyor.... Montreal 'li adam. arkadaşı ile köşedeki küçük kahve dükkânında oturup iki laf etmeyı tercih ederken Amerikalı. yolu üstündeki Starbucks'a uğrayıp. kova gibi karton bardakta standart kahvesıni ısmarlayıp, hızla yollara düşer. Edip edeceği iki satır kelam, olsa olsa tezgâhtaki hanım kız ile yaptığıdır. Hayat hızlıdır, yetişecek çok iş, çok meşgale, çok kitap, çok hobı, çok müzik, çok aktivite vardır. Her şey büyük, çok ve tükenmezdir. Kocaman tabaklarda bü>ük porsiyonlar, kocaman bardaklarda su gibi içilen kahveler. Ama sonunda, bu kadar çokluğun içinde yokluk, kocaman bir yokluk vardır. Zengin gibi görünen bu hayat, sadece birbırinin aynı olan şeyierin tekran ve sadece daha çoğudur. Kitapçılarda raflar dolusu gördüğünüz birbirinin neredeyse aynı kitaplara bakıp. nitelik mi, nicelik mi, ne işe yanyor bunca kitap diye düşünmeden edemezseniz. Ve şimdı Istanbul'da Starbucks. Gazetelerde çıkan haberlerden anladığım kadanyla, Türk kahvesi de mönülerinde. Henüz dünyadaki hiçbir dükkânlannda servis BERNA edilmezken... Neden, DEMtRYOL çünkü Istanbullular, _ _ ^ ^ _ _ _ Amerikalılar nasıl Türk kahvesi yapıyor diye TOROIMTO merak ediyorlar... Çünkü tereci, teresini satmayı henüz öğrenememiş... Halbuki bugün Toronto'da bir Yunan pastanesinde, tezgâhın arkasındakı Yunanlı genç kız "üınan" kahvesini tanf ederken. "Türk kahvesini biBr misiniz?" diye söze başhyor. soranın bir Türk olduğunu bılmeden... Üzülüyorum, çünkü Yunan kahvesi diye yazıyor, öyle saöyorlar müşterilerine. Tere, yavaş yavaş "Mere" oluyor. asıl tereci de "Mere"yi satanı uzaktan seyrediyor... Korkanm yakmda Starbucks da, Türkiye'de Türk kahvesi satarak genişleyecek, köşedeki küçük kahve dükkânının sahibi de, sırtını kapıya dayamış seyreyleyecek. Acaba tstanbulhılar da Montreal'üler gibi kendi yerel değerlerini koruyamazlar mı? Amerikalı parçalayarak sahip oluyor...unan filozof Thales. kâinatı idare I eden kanunlan kolayca bulabileceklerini sanmıştı. Ancak birkaç yüzyıl sonra, kâinatın kanunlanmn kolayca kavranılmayacağı anlaşıldı. Denenecek tek bir yol kalmıştı, o da kâinatı parçalamak! ABD"nin ne kadar felsefi yapıya sahip olduğu tartışılır, ancak kâinatı idare edebilmenin kâinatı parçalamaktan geçtiğini bilecek kadar akıllı bir yönerime sahipler. Bir model haline getirdikleri parçalama ve sahip olma düşüncesini Yunan filozoflardan alrmş olamazlar, çünkü felsefi düşünce insanlığm parçalanmasını öngörmez. Kendi milletinden olmayan âlimleri ciddiye almayan Batı. nasıl olduysa Halil Cibran'ı pek se^mışti. John Kennedy, Cibran'ın "\atan benim için ne yapabiür diye dejŞL ben vatanmı için ne y^pabüirim «iye sorun" sözlerini kullanmıştrı Acaba şimdi ABD'liler Irak halknnın da, vatanı için neler yapabildiğini Cibran'ı hatırlayarak görüyoTmu... Bir model gehştirdi Amerika, azabnış kaynaklanyla bir gün kaynaksız kalınm korkusunu, nükleer korkuyla birleştiriyorsun ve bir düşman belliyorsun, teknolojik gücünle alt ediyorsun, en şahanesi de ahlaksız bir ticareti yasallaştrnyorsun. Bu modelin sürekliliğini sağlayabilmek için de hep düşmana ihtiyacın olacak. Gallup şirketinin yaptığı araştırma, ABD halkınnı se\imıe oranının düştüğünü gösterdi. MSNBC haber kanalmda bunu tartışırlarken birkaç aklı başında kişinin sorduğu, "Niçin dürrya bizden nefret edryor?" sorusunun cevabını sanınm savaştan sonra düşünecekler. Ortadoğu'nun petrolle önem kazanmasmdan bugüne ABD, Kuveyt'e özgürlük, derken Irak'ı kurtarma, sonra da Türkiye'yi adam etme gibi kutsal görevlerle dünyayı yeniden biçimlendirerek geleceğin kontrolünü ele geçirmeye çabalıyor. Vurgulamak istediğım; var olan bu duruma ilişkin tepkilen, var ohnası gereken tepkilerden aymnayı beceremeyen yeteneksiz liderlerin karar mekanizması durumunda olmalan... tnanılmaz garip bir tesadüP Yıllar önce siyaset bilimci Prof. Huntington bir röportajında Türkiye'nin ıdeal lideri nasıl olmah?'' sorusuna, "laik olmayan ama temel hakbra saygılı" profilıni çizmişti. Huntington'ın kendi ülkesi için çizdiği Iider tipi, Teksaslı, ata bindiğini samp ülkelerin tepesine büıen bu profil mi acaba? Bush'muydu ideal liderleri? Savaşın başlamasıyla ABD'nin kimliğini yeniden sorgulamak istiyor insan. Aslında ABD tanhini anlamak boşa kürek çekmek... Avrupa'dan getirdikleri değerlerden oluşmuş inançlan ve eski kuruiuş metinlerindeki evrensel ilkelerinden öteye gidemiyorsunuz. Neydi bu ilkeler... Özgürlük, eşitlik, demokrasi vb. Hatırlamakta kendileri bile zorlanıyorlar. Örneğin eşitlik ilkesiyie 150 yıldır geldikleri nokta şu: Eşitlik ilkelerini tüm dünyaya ilan eden ABD, Irak a bu kutsal değeri taşıdığını gösterirken siyahlar hâlâ beyazlarla avnı mahallede oturamıvor. Mantık HOUSTON GULHAN AKŞİT bilimini bu denli reddedebilen başka bir ulus yoktur. Mantığı tanımlayanlar der ki, aklın düşünürken uymak zorunda olduğu kurallar vardır, mesela çelişmezlik ilkesi. "Bir şey aynı zamanda hem var hem de yok olamaz". Oysa burada her şey "aynı zamanda var ve de yok olabifir." Eşitlik gibi, beyazsan eşitsindir ama değilsen... însanlan bir arada yaşatan şeyierin başında tanhleri ve ortak değerlen geldiğine göre. ABD'deki ortak değerin eşitlik olduğu sanılıyordu. Şimdi ise para... Bu ülkenin liderleri akıllı, parayla kodlanmış bu toplumun nasıl kendi kendini yiyebileceğini, hatta komşu eyaletleri ele geçirmeye çahşacak kadar açgözlü olduldannın bilıncınde. Her şeyin en iyisini hak ettiklerine ınanan şımank beyinleri, karşıhksız ahnaya güdülenmiş bu topluma yeni dış kaynaklar bulunmalı! Varlığını dünyadaki tezatlara borçlu olan, özgür ve eşit olmayan her şeyin karşısındaki Cumhuriyetçi ABD. herkesi ülkesinde yaşamaya davet ederken ve cazibeyi de parayla sağlarken yeni kaynaklar bulmalı. Sömürücü, materyalist ve hükmeden rolüyle kuruiuş amacuıdan sapmış, özgürlüğü kendi ıçlerinde bile yaşayamayan ABD. 11 Eylül sonrası kendi gölgesinden korkan bir topluma dönüşmüş. En önemlisi de çokkültürlü bu yapıyı idare ederken ülkeyi yalnızca dış tehditlerden koruma çabası içinde. Acaba kendi içinde yaratamadığı insani değerlerin ve düşünme yetisi eksikliğinden ötürü ne düşmanlar yetiştirdiğinin de farkında mı? Bu kendi kendini yok edebilecek, huzurlu görünümlü huzursuz topluma sadece paranın sunulması, bu toplumu ne kadar ayakta tutabilecek. Dünyanın dönen tarafinı gören bütün gözler bugün Irak'ı izliyor, dönmeyen tarafındaki Iraklılarsa sanınm birbirlerini. Bilinir ki, şayet medya kültürün koltuğuna hiç kalkmamacasma çökerse, beyinlerin hele bir de azgelişmiş beyinlerin tüm sorgulama ve düşünme yetilerini yok eder, gün gelir yalnızca verilen bügilerle algılar ve konuşursunuz, çünkü birileri sizin adınıza her şeyi yapıverir. Umuyorum ki, bir gün dünyada medya oturmaya doyacak ve kalkacak kültürün koltuğundan. Lütfen artık kalk şu koltuktan. Kalk ki, insanlık kurtulsun ilk önce, Irak halkı değil. Bak, düne kadar "Turkey"i hindiden ayırt edemeyen gençlerin böyle bir ülkenin varlığından haberdâr oldu, üstehk Irak'a da çok yakınmış. Neden-niçin sorulannın cevaplannı bilmeden "insanok yararma" yapılan bu müdaheleden, büyük torunlanndan orta yaş grubu halkuıa ise yeni bir mevzu doğurdun Irak'la. "Bugün komik ne oldu" diye gühneye sebep arayan emekli halkın ise belki gülmüyor CNN karşısında, ama ağlamıyorlar da... Çoğunun ağzında aynı mahkeme dili, ortada namus dışı bır davranış yok! Bir türkü tutturmuşlar, Nietzche'nin, hep bir ağızdan: "Bağışlannıaktan duyduğunı muthıluk, bağışlarken oldu erdemim, boOuğundan ötürü kendi kendisinden bıktj." Işte bu yüzden, tamamen bu yüzden giriyoruz "tnsanhga."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle