Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2003 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Sorun 'Başkanlık' mı?
Başkanlık sistemi tartışmaları, birçok konu-
da olduğu gibi, hızla gülünç bir mecraya dökül-
dü.
Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı M. AJi Şa-
hin geçen gün, "Başlangıç olarakyan başkan-
lıkla girelim işe" diyor.
Tartışmayı ne denli ciddi yürüttüğümüzün bir
göstergesi.
Başkanlık sistemi, tümüyle kuvvetlerin ayrılı-
ğına dayanır ve yürütme ile yasama arasında-
ki ilişkide bu ayrılık esastır.
Yarı başkanlık ya da başkancı sistemde ise
büyük bir karmaşa hâkim olduğu için kurumlar
yerli yerine oturmazlar.
Başkancı sistemlerin sonucu, biri hariç hep
kaos olmuştur.
Yirminci yüzyılda Avrupa'da bu sistemin ör-
neğini oluşturaniki anayasa var.AlmanVVeimar
Anayasası ile Fransız 5. Cumhuriyeti'nin 1958
tarihli anayasası.
BirincisiHitlerilenoktalandı, ikincisineiseda-
ha aşağıda deginecegim.
Başkanlık sistemini ortaya atan Tayyip Erdo-
ğan'ın asıl amacının ne olduğu daha önce de
yazıldı burada. Tekrar değinecek değilim.
Ama bir gerçeği görmemiz gerek.
Recep Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemini
gündeme getiren ne ilk ne de tek yöneticidir.
• • •
Konu sık sık ısıtılıp gündeme getiriliyor. Bili-
nerek ya da bilinmeyerek getiriliyor, ama geti-
riliyor.
Başkanlık sistemini, yalnızca ileri sürenlerin
niyetlerine dayanarak tartışamayız.
Her şeyden önce, kavramın gündeme gelme
nedeni üzerinde duralım.
Eğer, bir ülkede çok çeşitli kesimlerden kişi-
ler sisteme alternatif aramaya girişmişlerse ve
konu, ortaya atanlann niyetlerinden de bağım-
sız olarak tartışılmaya başlanmışsa, her şeyden
önce, orada yürürlükteki sistemin aksaklığı söz
konusu demektir.
Türkiye'de sistemin, bütün kurum ve kuruluş-
larıyla bir çıkmaza saplandığı hem günlük ya-
şamda hem de sandıkta görünüyor.
Seçmen de, herseçimde sandıkta iktidarde-
virip yenisini getirerek, deneme yanılma meto-
duyla selamet anyor.
Seçmenin arayışının olumlu sonuç verme-
mesi salt onun neyi aradığını tam olarak bile-
memesinden kaynaklanmıyor, ama aynı za-
manda, sistemin özünde bizzat seçmenin çık-
masının yatmasından doğuyor.
Sistem Batı'nın "Kliantelizm" dediği "ahbap
çavuş" ilişkisine, avantaya vetalanadayanıyor.
Ne yazık ki, seçmen de bilinçli olarak bunla-
rı dışlayacak biryöntemi benimsemekten umu-
dunu kesmiş, ahbap çavuş ilişkisinin ve avan-
ta ile talanın kendi yaranna işleyeceği bir dü-
zenlemeyi özler olmuştur.
Oysa, böyle bir sistem, garibana göz boya-
ma kabilinden bir şeyler verir görünse de, en
güçlünün, en su başını tutmuşun yaranna işle-
yecektir.
• • •
Kısacası, sistemin çıkmazı, başkanlık siste-
mi sorununu hep gündemde tutacak, ama öy-
le bir yöneliş de sadre şifa olmayacaktır.
Nedenini dilerseniz, Fransız sistemine baka-
rak bulmaya çahşalım.
Başkanlık ya da başkancı sistemin parlamen-
ter sisteme oranla daha az demokratik olduğu-
nu söyleyenler, çoğunluktalar ve genelde hak-
sız değiller.
Ama başkancı Fransız sistemi, işleyişinde
pariamenterTürk sisteminden daha az değil, da-
ha çok demokratik.
Bu da gösteriyor ki, nedenler yalnız sistem-
lerde değil, söz konusu toplumların dokusun-
da yatıyor.
Bizim parlamenter sistemimiz, başkancı sis-
temin bütün antidemokratik uygulamalarını za-
ten yasama geçirmiş bulunuyor, bunlan denet-
leyip engelleme mekanizmalarının, sistemin
kendi mekanizması dışındaki mekanizmalar-
dan doğması da, sistemin laçkalığının kaçınıl-
maz bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Meselenin özü gelip, sistemlere değil de, top-
lumdaki üretime dayalı gerçek demokrasi iste-
minin ciddiyetine ve ağırlığına dayanıyor.
Görülüyor ki, sistemin çıkmazı, başkanlık ku-
rurnu tartışmasını hep gündemde tutacaktır.
Ama bu yine de nafile bir tartışma olacaktır.
SHP Cenel Sekreteri Sağlar:
Cıımhuriyetdeğerleri
yok edümekisteniyor
tZVÜR/ANKARA
(Cunhuriyet)-SHPGe-
nel Sekreten Fikri Sağ-
lar, Tıirkiye'dekarşıdev-
rim lareketinin yürü-
mekt olduğunu belirte-
rek "tOjılhkcuınhurijet
degeteriyokedilmekis-
teniyjr" dedi. Sağlar,
AKJ'nın cumhuriyete
aidiyt duygusu hisset-
medıiini söyleyerek "İs-
lam immetineyöneimek
isteyeılerbugünikodar-
da" iedi. SHP Genel
Baş-knı Murat Karayal-
çuı A, Türkiye'nin "st-
yaâ Sr krizin içerisinde
butuıduğunıT söyledi.
SJP Genel Sekreteri
Sağlr, mevcut partiler
içine proje üreten ve
da jacığı olan tek parti-
nin HP olduğunu vur-
gulac SHP'nincumhu-
riyertieğerlerini savun-
ına bnusunda üzerine
düşen tüm sorumluluğu
yerine getirdiğini ve bun-
dan taviz vermeyeceği-
ni vurgulayan Sağlar,
sözlerini şöyle sürdür-
dü: "23 Nisan resepsiyo-
nu basit bir olay olarak
geçiştirilemez. Sorun,
TBMMBaşkanı'nıneşi-
ıüntürbanhobnasıdeğfl-
dir. KOyıllıkcunıhuriyet
değerierini yok etmekis-
teyen bir anlayışla karşı
karşıyayE.'"
StffPartiMeclisi, Ge-
nel Başkan Murat Kara-
yalçın'ın başkanhğında
toplandı. Park Hotel'de
yapılan toplantıda konu-
şan Karayalçın, "Dışişle-
ri Bakanlığfıun genelge-
si, AKP ka'drolaşması ve
23 \ isan resepsiyonuyla
ortaya çıkan türban ko-
nusundan kaynaklanan
siyasi bir krizin içerisin-
deyiz" dedi.
TSK'nin rahatsızlığı türbanla sınırlı değil, AKP'nin somut uygulamalan tavnn sertleşmesine neden oldu
BardağıMilli GörüştaşırdıANKARA (Cıımhuriyet Bürosu) -
Türk Silahh Kuvvetlen'nin (TSK)
AKP hükümetine yönelik ta\Tinın sert-
leşmesi ve TBMM'de verilen 23 Ni-
san Ulusal Egemenlık ve Çocuk Bay-
ramı resepsiyonunu boykotun yalnız-
ca türban istismanndan kaynaklanma-
dığı dile getirildi. tktidarda 5. ayın
içinde bulunan AKP hükümetinin ilk
günden bu yana başlayan somut uygu-
lamalannın TSK komuta heyetini ra-
hatsız emğı, Milli Görüş "e devlet pro-
tokolü ve Gülen okullanna destek ge-
nelgelennın bardağı taşıran son daîn-
lalar olduğu vurgulandı.
TSK ile AKP hükümetı arasında
başlayan gergınliğin tek nedeninin tür-
ban sorunu olmadığı bildirildi. Hükü-
metin işbaşma gelmesinden bu yana
başlayan izleme sürecinin sona erdiği
\r
e somut gelişmeler nedeniyle TSK ko-
muta heyetının rahatsızlığının dışan
yansıtıldığı kaydedildi. AKP'nin ikti-
Hükümet-Kösk iliskisi
• TSK ile AKP hükümeti arasında başlayan gerginliğin tek nedeninin türban sorunu
olmadığı bildirildi. Hükümetin işbaşma gelmesinden bu yana başlayan irticacı
kadrolaşma faaliyetleri ve son olarak da Dışişleri Bakanı Gül'ün Milli Görüş'ü protokole
dahil etme çabası TSK ile AKP arasındaki iplerin gerilmesine neden oldu.
dara gelmesinin ardından TSK'nin iç
ve dış konulardaki hassasiyetleri dü-
zenlenen brifinglerle hükümet yetki-
lilerine aynntılı olarak anlatıldı. Bu
brifinglere karşın tabanındaki baskı-
yı da dikkate alan AKP kadrolan, ken-
di istemlen doğrultusundaki uygula-
malar için harekete geçti.
YAŞ karanna şerh koydular
Bunlardan ilki Abdullah Gül'ün
başbakanlığı sırasında yaşandı. Gül'e
Genelkurmay Karargâhı'nda verilen
brifingden sonra Yüksek Askeri Şû-
ra (YAŞ) toplandı. Toplantıda, irticai
faaliyette bulunduğu gerekçesiyle 6
subay ve astsubayın dosyası YAŞ'a ge-
tirildi. Toplantıda bütün üyeler kesin-
leşen dosyalara imza atarkenhüküme-
ti temsilen katılan Gül, şerh koymuş-
tu. Milli Savunma Bakanı VecdiGö-
nûl ise yargı yolunun açılabileceği bir
hukuki prosedür önerisinde bulun-
muştu. TSK'nin iç işleyişini ilgilen-
diren bu çıkışın ardından hükümetin
uygulamalan ızlenmeye ahndı. Hükü-
metin. kamuda yoğun olarak kadro-
laşması, yandaşlarıru ve daha önce
irticai faaliyetlerde bulunanlan göre-
ve getirdiğı yönündeki yoğun iddi-
alar da sürecin belirleyici aşamala-
nndan birisıni oluşturdu.
YÖK Yasası'nda yapılması düşü-
nülen değişiklikler, imam hatip me-
zunlanna üniversiteye giriş sınavuıda
kolaylık sağlayan düzenleme istemle-
ri daha sonra AKP iktidan tarafindan
gündeme getirildi. AKP lideri ve Baş-
bakan Recep Tayynj Erdoğan' ın gün-
deme getirdiğı başkanlık ya da yan
başkanlık sistemi, Türkiye'nin idari
yapısını kökünden değiştiren Kamu
Yönetimi Yasa Tasansı da dikkati çe-
ken diğer gırişimler oldu.
Gül'ün genelgesi ipleri kopardı
Dışişleri Bakanı Gül'ün kendi ta-
banlannın önemli bir bölümünü oluş-
turan 16 Nisan 2003 tarihli ve 3846 sa-
yıh Milli Görüş'ü devlet protokolüne
sokan genelgesi ile, Fethullah Gülen
okullannın "devletokuhıstatüsündede-
ğerlendirilmesi" amacıyla büyükelçi-
lıklere göndenlen aynı tarihli ve 3847
sayılı genelgesi bardağı taşıran son
damlalar oldu. Hükümetin işbaşına
gelmesinden bu yana girişimleri niyet
olmaktan çıkarak somutlaşmaya baş-
ladı. Milli Görüş ile ilgili ilk olumlu
görüşler devlet evraklanna girdi.
'tzteme süreci' sona erdi
Bu gelişmeler. hükümetin uygulama-
lanna ilişkin "izteme sürecinin'' sona
ermesine neden oldu. TSK komuta he-
yeti gelişmeleri sık toplantılarla ken-
di arasında değerlendirerek hüküme-
te yönelik rurumunun sertleşmesine
karar verdi. Bu kapsamda komuta he-
yeti TBMM Başkanı BüJent Annç'ın
verdiği resepsiyona katılmazken 30
Nisan'daki Milli Güvenlik Kurulu du-
yarh konular için yapılacak uyanlar açı-
smdan önem taşıyor.
Tek sorun
türban değil
BAHAR TANR1SEVER
ANKARA - Hükümet
ile Çankaya Köşkü arasın-
daki ilişkıler 5 ayda geri-
lirken son resepsiyon kri-
zinin yalnızca "türban s-
kmnsuıa" dayandınlama-
yacağı vurgulandı. AKP
hükümeti işbaşına geldi-
ğinden bu yana anayasaya
aykın yasalar, kadrolaşma
ve başörtüsü nedeniyle pek
çok kez Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer ile
karşı karşıya geldi. Hükü-
metin. Çankaya Köşkü'ne
gönderdiği rekor sayıdaki
toplam 605 kararnameden
155'i geri döndü.
Sezer'in, TBMM Baş-
kanı Bülent
Arınç'ın 23
Nisan nede-
niyle Meclis'te
verdiği resep-
siyona katıl-
maması hükü-
met ile Köşk
arasındaki ip-
leri gerdi. Se-
zer'in resepsi-
yona katılma-
ma gerekçesi-
nin yalnızca
"türban" ola-
mayacağı vur-
gulanırken
AKP iktıdannın işbaşına
geldiği tarihten bu yana
yaşanan, özellikle laiİdiğe
aykın uygulamalara işa-
ret edildi.
• Hükümetle
Köşk arasındaki
ilişkiler 5 ayda
gerildi. Sezer, AKP
iJctidaraıın antilaik
uygulamalan,
k a | o l a ş m a v e
hııkııka avicin
yasaJar
Çikarmasına tepkı
gösterirken
hükümetin 155
kararnamesini geri
gönderdi.
iade eden Sezer. aynı ya-
sanın tekrar gönderilmesi
nedeniyle onay vermek
durumundakaldı.
Kabineyi değiştirdi
Sezer, Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül'ün 58. hü-
kümeti kurması sırasında
da kabine listesinde degi-
şiklik yaparak "tarikatçı
kadroİaşma" nedeniyle
rektörlük görevinden alı-
nan Beşir Atalay'm Milli
Eğıtim Bakanı olmasına
karşı çıktı ve bu göreve
Erkan Mumcu getirildi.
Sezer, NATO toplantı-
sı nedeniyle Prag'a gidi-
şi sırasında Annç'ın ken-
disini türbanlı eşiyle uğur-
lamasının ar-
dından 24 Ka-
sım 2002'de
yaptığı konuş-
mada, devle-
tin temel dü-
zeninin din
kurallannada-
yandınlama-
yacağı ve ba-
şörtüsünün
yeniden sorun
haline getiril-
mesinin kim-
seye yarar
sağlamayaca-
ğını söyledi.
Aralannda ormanlann
sahşı, zorunlu emeklilik
yaşının 61 'e indirilmesi,
Albayraklar'ın vergi bor-
cunun silinmesi, iş güven-
TBMMBaşkanı BülentAnnçtarafindan verüenve Cumhurbaşkanı,TSK.yüksekyargıçevreleriveCHP tarafindan
boykotedilen 23 Nisan resepsiyonuna da%etlilerden bazılan türbanlı eşleriyle kaüldılar. (Fotoğraf: AA)
SAYIŞTAY GENEL SEKRETERİ BENHÜR: TBMM'DE TÜRBAN ÖRTÜLMEZ
Yargı da mesajını verdi
arasındaki ilk sıkmtı
Sezer ile Başbakan Tay-
yip Erdoğan arasındaki ilk
sıkıntı henüz 58. hükümet
kurulmadan önce Erdo-
ğan'ın siyasi yasaklannın
kaldınlmasına ilişkin ha-
zu-hklar nedeniyle yaşan-
mıştı. Sezer, 10 Kasım
2002'de yaptığı konuşma-
da laiklüc ilkesine vurgu
yaparak. kişiye özgü dü-
zenlemelerden kaçınılma-
sını istedi. Erdoğan'a mıl-
letvekıli olma yolunu açan
düzenlemevi de Meclis'e
çok sayıda yasa da Sezer
taraftndan anayasa ve hu-
kuka aykın olduklan için
geri gönderildi.
Ona\ için zorladılar
Ancak hükümet iade
edilen yasalann çoğunu
değışiklik yapmadan tek-
rar göndererek Sezer'i
onaylamak zorunda bırak-
tı. AKP iktidan 5 ayhk ic-
raat döneminde Köşk'e
605 kararname gönderdi.
Sezer, bu kararnameler-
den 155'ini iade etti.
İLHANTAŞO
ANKARA - Türbanın günJük
yaşantıda kullaralabileceği, an-
cak hiçbir biçimde kamu alanı-
na sokulamayacağına ilişkin ay-
nntılı kararlara imzaatan yüksek
yargının geniş bir kesimi de
TBMM'de türbana geçit veril-
meyeceği mesajını, 23 Nisan re-
sepsiyonuna katılmayarak AKP
iktidanna iletmiş ol-
du. Türbanlı eşiyle re-
sepsiyona katılan Sa-
yıştay Başkanı Meh-
met Damar'ın genel
sekreteri tsmafl Ben-
hür, dışarda isteyenin
istedigi gibi gezebileceğini, an-
cak söz konusu yer devlet kuru-
mu, hele de TBMM olduğunda
türbanın "forma gibi, tanıa bel-
ge" biçiminde örtülemeyeceği-
ni vurguladı.
Yargı çevrelerinde. resepsiyon
boykotunun "basit türban" me-
selesi olarak yansıtılmasından
duyulan rahatsızlık dile getirilir-
ken; verilmiş onca karara karşın
kamu alanına türban sokulması-
nın altında yatan nedenin daha
farklı amaçlar taşıdığına dikkat
çekildi. Resepsiyona Anayasa
Mahkemesi Başkanı Mustafa
Bunûn, Yargıtay Başkanı Eras-
lan Ozkaya'nın yanı sıra askeri
yargı üyeleri de katıhîiayarak,
türban konusundakı kararlılıJda-
nnı ortaya koydular.
Türbanlı eşi ile resepsiyona
• Yüksek yargının geniş bir kesimi,
TBMM'de türbana geçit verilmeyeceği
mesajını, 23 Nisan resepsiyonuna
katılmayarak AKP iktidanna iletmiş oldu.
katılan Sayıştay Başkanı Meh-
met Damar'ın genel sekreteri Is-
mail Benhür'ün çıkışı ise dikkat
çekti. Benhür, çağnlı olsaydı re-
sepsiyona "seveseve, koşa koşa"
gideceğini beUrtti. Türban ko-
nusundaki taraşmalann anımsa-
tılması üzerine Sayıştay Genel
Sekreteri Ismail Benhür, "Me-
sela benim eşinim başı acıkür. ts-
teyeaistediği gibigezer.Ama dev-
ı
letkurumuna gelince böyleörtü-
lü birşeyi temsil eder gibi, fonna
gibi, tanıa belge gflriörtünütmez.
Böyteörtünmeoturnm?" diye ko-
nuştu.
"TBMM'de dün (önceld gün)
akşam verilen resepsiyondald
'Devletten değil devlet adamla-
nndan utanıyorum" sözfcrinnı''
anımsatılarak görüşlerinin sorul-
ması üzerine, Anayasa Mahke-
mesi Başkanvekili Ha-
şim Kıhç, "SöyleyEcek-
lerimi söyledim. Baş-
ka bir şey söyleıniyo-
rum. Meclis, bir gru-
bun, bir partinin teke-
Bndede^ldir.TBMM,
Türk milletinin nıecnsidir. Ben
katddnn" karşıhğını verdi. Kıhç,
bir gazetecinin Anayasa Mahke-
mesi Başkanı Mustafa Bumin'in
resepsiyona katılmadığını anım-
satarak "Sizin kaütananızla .\na-
yasa Mahkemesi resepsiyonda
temsil edifaniş oldu mu" sorusu
üzerine, "Kaübp kaöhnama, her
arkadaşm kendmi Ogflendiren bir
konudur" diye konuştu.
Resepsiyon krizi
Erdoğan
basını
suçladı
ANKAR4(Cınnhuriyet Bü-
rosu) - Başbakan RecepTayyip
Erdoğan, 23 Nisan resepsiyo-
nunu protesto krizı konusun-
da topu basına attı. Hiç kim-
senin, hükümeti basında çıkan
haberiere göre değerlendirme-
mesini isteyen Erdoğan, "Gö-
rüyorsuınız, bir bardak suda
nrtma çıkanbyor" diye konuş-
tu. Erdoğan, IMF ile olan iliş-
kilerin de süreceğini vurgula-
yarak
u
Bizihtihdhükümeti de-
ğfliz. Demokratikyapnun men-
suplanyiz" dedi. Erdoğan, baş-
kanlık sistemiyle ilgili sözle-
rine yönelik eleştirilere de kar-
şı çıkarak "Bunu ilk kez ben
söylemiyorum kt Ben bevaza
beyaz deyince yanhş ohıyor"
görüşlerini sa\"undu.
'İhtilaJ hükiimeti dtJTİi/'
Ankara Ticaret Odası'nda-
ki meclis toplantısına katılan
Erdoğan, yerel yönetimlere
ilişkin çahşmalanmn eyalet
sistemine geçihnek istendiği
şeklinde yorurnlanmasına "Pes
doğrusu. Ne alakası \TUT" diye-
rek karşı çıktı. Erdoğan, "Be-
lediye mectislerinin yasa yap-
ma yetkisi yok. Eyalet mecKs-
leriyasayapar" dedı. Erdoğan,
ABD'nin Türkiye'ye verece-
ği 1 milyar dolarlık hibenin
krediye çevrilmesinden yana
olduklannı belirtti. IMF ile
ilişkilerin sürdüğünü söyleyen
Erdoğan, ihtilal hükümeti ol-
madıklannı kaydetti.
'Bir bardak suda firüna'
Erdoğan, hükümetin Irak sü-
recinde izlediği politikalann
basında çelişkili haberlerle de-
ğerlendirildiğini sa\xınarak '^fo-
tan kalkan hükümete saldırdı.
Kimsenin burnu kanamadan
krizi adatük. Hükümettesorun
yok" dedi. Gelişmelerin kayna-
ğından öğrenilmesini isteyen
Başbakan, "\bksa birbirimizi
yıprabnz. 1-2 gün içinde oJan-
lan gördünüz. Bir bardak su-
da ftrtına çıkanbyor. Günde-
mimiz iş, aş_ Bunlaıia uğraş-
maym" diye tepki gösterdi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Bir ülkenin orgeneral düzeyindeki
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekrete-
ri, bir başka ülkede, Türkiyeli yurt-
taşlann dernekleriyle kendi düşün-
celerini anlatmak amacıyla toplantı-
lar düzenleyebilir mi? Yoksa bu dü-
şünceler Milli Güvenlik Kurulu'nun
muydu? Çünkü bu toplantılara katı-
lan dernek yöneticilerinden dinledi-
ğim kadanyla Orgeneral Kılınç'm an-
lattıklan son derece özgün şeyler. Iki
ay önce bir yurtdışı gezim sırasında
beni çağıran derneklerin yöneticile-
rinden bu toplantıların yapılacağını
duymuştum.._
Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısı-
nı okuyunca anladım ki, bu toplantı-
lar MGK merkezliymiş. Ne yapılmak
istendiğini tam anlayabilmiş değilim.
Alevilik, Islamiyet ve Avrupa Birliği
konusunda Kılınç'm tartışmaya açık
şeyler söylediği anlaşılıyor. MGK, ona
böyle bir görev verebilir mi? Gerçek-
ten Kılınç, sivil ve asker üyelerin ka-
rarıyla mı böyle bir girişime başladı?
Böyle birgirişimin neresini tartışa-
Yine Anlamadığımız Şeyler Oluyor...
biliriz? Yurtdışındaki örgütlero ülke-
lerin yasalarına göre kuruluyor. O
ülkelerin yasalan tarafindan denet-
leniyor. Her türden siyasi akımın ya
da hiçbir siyasi özelliği olmayan in-
sanlann kurduklan bu örgütler, o ül-
ke insanlarına yönelik faaliyetler yü-
rütüyorlar.
Ancak bu ülkelerin yasalan, Türki-
ye'ye göre çok daha demokratik. Bu
nedenle Türkiye'de kurulamayan bir-
çok örgüt Avrupa ülkelerinde kuru-
labiliyor. örneğin Avrupa'da çok uzun
yıllardan beri Alevi Birlikleri Federas-
yonu faaliyet gösteriyor. Türkiye'de ise
kurulan Alevi örgütü yasal engellere
takıldı. Bu nedenle Türkiye'deki Ale-
viler, derneklerini Pir Sultan, Hacı
Bektaş gibi isimlerle kurmak zorun-
da kaldılar.
• • •
Tam 23 Nisan resepsiyonu krizi
yaşanırken bu konunun da günde-
me gelmesini nasıl yonımlamak ge-
rekir? Türkiye'de, AKP hükümeti ile
devletin bazı güçlü kurumları ara-
sında bir anlayış farklılığı bulundu-
ğu bir gerçek. Yargı, bürokrasi ve
askerlerin bir kesiminin, hükümetten
farklı bir tavır içinde olması ve
CHP'nin de bu tavra katılması işin bo-
yutunu büyütüyor.
Kafalarda bir soru: Yeniden 28 Şu-
bat günlerine mi dönüyoruz? Böyle
bir gerilimden en çok kimin çıkan
olabilir? Türkiye, henüz Iraksavaşı-
nın yaralarını sarmaya uğraşırken
bölge geleceği henüz belli olmayan
bir sürecin içine girmişken, Kıbns'ta
yeni bir döneme adım atılırken, bu
türban tartışması neden gündeme
geldi?
AKP hükümetinin yaptıklannın bir-
çoğunun tartışmalı olduğu doğru.
Ancak bu tartışmalann çözüm yeri
meşru zeminler değil mi? Cumhur-
başkanı Sezer, rahatsızlıklannı her
hafta görüştüğü Başbakan Tayyip
Erdoğan'a aktarıyor mu? Yoksa ar-
tık iş işten geçti, konuyu kamuoyu
önüne taşıyorum demek mi istiyor?
Cumhurbaşkanı böyle düşünüyorsa
iş vahim bir noktaya gelmiş demek-
tir.
Burada asıl görevin CHP'ye düş-
tüğü inancındayım. Gerilimde taraf
olmak yerine, sorunun Meclis çatı-
sı altında çözülmesine çalışması ge-
rekir. YÖK, RTÜK, MGK gibi kurum-
lan da kapsayan çok önemli reform-
lar Türkiye'nin önünde duruyor. Bu
kurumlar değişecek mi, değişme-
yecek mi? 1982 Anayasası değişe-
cek mi, değişmeyecek mi? Laik ve
demokratik bir devlet yapısının ko-
runması ve geliştjrilmesi için bütün
bu değişikliklerin yapılması gereki-
yor. AB'ye üyelik için de bu reform-
lar yapılmak zorunda. "Istemezük"
tavnyla, her şey eskisi gibi kalsın di-
yerek bir yere gidilemediğini daha ön-
ce gördük, bir kere daha deneme-
nin biryaran olacağını sanmıyorum.
• • •
Tatsız bir noktaya yeniden sıkıştı-
rıldık. Yeniden kamplardan birinin
yanında saf tutmak zorunda mı ka-
lacağız? Bu gerilimlerden ne demok-
rasi çıktı, ne Türkiye'nin önü açıldı ne
de ekonomi düzeldi. Denediğimiz
ve gördüğümüz filmleri bir kere da-
ha görmekten ne umuluyor ki!
Türkiye'nin çıkarları, bu ülkenin
demokratikleşmesinden geçiyor.
Başka bir seçeneğimiz olduğunu da
sanmıyorum. Gerisi bizi sonu belli ol-
mayan maceraların içine yeniden
çekecek. Üstelik Türkiye, bunu kal-
dıracak durumda değil. Hep birlikte
çökeriz. Zaten yeteri kadar çökme-
dik mi?