04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2003 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Sorun 'Başkanlık' mı? Başkanlık sistemi tartışmaları, birçok konu- da olduğu gibi, hızla gülünç bir mecraya dökül- dü. Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı M. AJi Şa- hin geçen gün, "Başlangıç olarakyan başkan- lıkla girelim işe" diyor. Tartışmayı ne denli ciddi yürüttüğümüzün bir göstergesi. Başkanlık sistemi, tümüyle kuvvetlerin ayrılı- ğına dayanır ve yürütme ile yasama arasında- ki ilişkide bu ayrılık esastır. Yarı başkanlık ya da başkancı sistemde ise büyük bir karmaşa hâkim olduğu için kurumlar yerli yerine oturmazlar. Başkancı sistemlerin sonucu, biri hariç hep kaos olmuştur. Yirminci yüzyılda Avrupa'da bu sistemin ör- neğini oluşturaniki anayasa var.AlmanVVeimar Anayasası ile Fransız 5. Cumhuriyeti'nin 1958 tarihli anayasası. BirincisiHitlerilenoktalandı, ikincisineiseda- ha aşağıda deginecegim. Başkanlık sistemini ortaya atan Tayyip Erdo- ğan'ın asıl amacının ne olduğu daha önce de yazıldı burada. Tekrar değinecek değilim. Ama bir gerçeği görmemiz gerek. Recep Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemini gündeme getiren ne ilk ne de tek yöneticidir. • • • Konu sık sık ısıtılıp gündeme getiriliyor. Bili- nerek ya da bilinmeyerek getiriliyor, ama geti- riliyor. Başkanlık sistemini, yalnızca ileri sürenlerin niyetlerine dayanarak tartışamayız. Her şeyden önce, kavramın gündeme gelme nedeni üzerinde duralım. Eğer, bir ülkede çok çeşitli kesimlerden kişi- ler sisteme alternatif aramaya girişmişlerse ve konu, ortaya atanlann niyetlerinden de bağım- sız olarak tartışılmaya başlanmışsa, her şeyden önce, orada yürürlükteki sistemin aksaklığı söz konusu demektir. Türkiye'de sistemin, bütün kurum ve kuruluş- larıyla bir çıkmaza saplandığı hem günlük ya- şamda hem de sandıkta görünüyor. Seçmen de, herseçimde sandıkta iktidarde- virip yenisini getirerek, deneme yanılma meto- duyla selamet anyor. Seçmenin arayışının olumlu sonuç verme- mesi salt onun neyi aradığını tam olarak bile- memesinden kaynaklanmıyor, ama aynı za- manda, sistemin özünde bizzat seçmenin çık- masının yatmasından doğuyor. Sistem Batı'nın "Kliantelizm" dediği "ahbap çavuş" ilişkisine, avantaya vetalanadayanıyor. Ne yazık ki, seçmen de bilinçli olarak bunla- rı dışlayacak biryöntemi benimsemekten umu- dunu kesmiş, ahbap çavuş ilişkisinin ve avan- ta ile talanın kendi yaranna işleyeceği bir dü- zenlemeyi özler olmuştur. Oysa, böyle bir sistem, garibana göz boya- ma kabilinden bir şeyler verir görünse de, en güçlünün, en su başını tutmuşun yaranna işle- yecektir. • • • Kısacası, sistemin çıkmazı, başkanlık siste- mi sorununu hep gündemde tutacak, ama öy- le bir yöneliş de sadre şifa olmayacaktır. Nedenini dilerseniz, Fransız sistemine baka- rak bulmaya çahşalım. Başkanlık ya da başkancı sistemin parlamen- ter sisteme oranla daha az demokratik olduğu- nu söyleyenler, çoğunluktalar ve genelde hak- sız değiller. Ama başkancı Fransız sistemi, işleyişinde pariamenterTürk sisteminden daha az değil, da- ha çok demokratik. Bu da gösteriyor ki, nedenler yalnız sistem- lerde değil, söz konusu toplumların dokusun- da yatıyor. Bizim parlamenter sistemimiz, başkancı sis- temin bütün antidemokratik uygulamalarını za- ten yasama geçirmiş bulunuyor, bunlan denet- leyip engelleme mekanizmalarının, sistemin kendi mekanizması dışındaki mekanizmalar- dan doğması da, sistemin laçkalığının kaçınıl- maz bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Meselenin özü gelip, sistemlere değil de, top- lumdaki üretime dayalı gerçek demokrasi iste- minin ciddiyetine ve ağırlığına dayanıyor. Görülüyor ki, sistemin çıkmazı, başkanlık ku- rurnu tartışmasını hep gündemde tutacaktır. Ama bu yine de nafile bir tartışma olacaktır. SHP Cenel Sekreteri Sağlar: Cıımhuriyetdeğerleri yok edümekisteniyor tZVÜR/ANKARA (Cunhuriyet)-SHPGe- nel Sekreten Fikri Sağ- lar, Tıirkiye'dekarşıdev- rim lareketinin yürü- mekt olduğunu belirte- rek "tOjılhkcuınhurijet degeteriyokedilmekis- teniyjr" dedi. Sağlar, AKJ'nın cumhuriyete aidiyt duygusu hisset- medıiini söyleyerek "İs- lam immetineyöneimek isteyeılerbugünikodar- da" iedi. SHP Genel Baş-knı Murat Karayal- çuı A, Türkiye'nin "st- yaâ Sr krizin içerisinde butuıduğunıT söyledi. SJP Genel Sekreteri Sağlr, mevcut partiler içine proje üreten ve da jacığı olan tek parti- nin HP olduğunu vur- gulac SHP'nincumhu- riyertieğerlerini savun- ına bnusunda üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini ve bun- dan taviz vermeyeceği- ni vurgulayan Sağlar, sözlerini şöyle sürdür- dü: "23 Nisan resepsiyo- nu basit bir olay olarak geçiştirilemez. Sorun, TBMMBaşkanı'nıneşi- ıüntürbanhobnasıdeğfl- dir. KOyıllıkcunıhuriyet değerierini yok etmekis- teyen bir anlayışla karşı karşıyayE.'" StffPartiMeclisi, Ge- nel Başkan Murat Kara- yalçın'ın başkanhğında toplandı. Park Hotel'de yapılan toplantıda konu- şan Karayalçın, "Dışişle- ri Bakanlığfıun genelge- si, AKP ka'drolaşması ve 23 \ isan resepsiyonuyla ortaya çıkan türban ko- nusundan kaynaklanan siyasi bir krizin içerisin- deyiz" dedi. TSK'nin rahatsızlığı türbanla sınırlı değil, AKP'nin somut uygulamalan tavnn sertleşmesine neden oldu BardağıMilli GörüştaşırdıANKARA (Cıımhuriyet Bürosu) - Türk Silahh Kuvvetlen'nin (TSK) AKP hükümetine yönelik ta\Tinın sert- leşmesi ve TBMM'de verilen 23 Ni- san Ulusal Egemenlık ve Çocuk Bay- ramı resepsiyonunu boykotun yalnız- ca türban istismanndan kaynaklanma- dığı dile getirildi. tktidarda 5. ayın içinde bulunan AKP hükümetinin ilk günden bu yana başlayan somut uygu- lamalannın TSK komuta heyetini ra- hatsız emğı, Milli Görüş "e devlet pro- tokolü ve Gülen okullanna destek ge- nelgelennın bardağı taşıran son daîn- lalar olduğu vurgulandı. TSK ile AKP hükümetı arasında başlayan gergınliğin tek nedeninin tür- ban sorunu olmadığı bildirildi. Hükü- metin işbaşma gelmesinden bu yana başlayan izleme sürecinin sona erdiği \r e somut gelişmeler nedeniyle TSK ko- muta heyetının rahatsızlığının dışan yansıtıldığı kaydedildi. AKP'nin ikti- Hükümet-Kösk iliskisi • TSK ile AKP hükümeti arasında başlayan gerginliğin tek nedeninin türban sorunu olmadığı bildirildi. Hükümetin işbaşma gelmesinden bu yana başlayan irticacı kadrolaşma faaliyetleri ve son olarak da Dışişleri Bakanı Gül'ün Milli Görüş'ü protokole dahil etme çabası TSK ile AKP arasındaki iplerin gerilmesine neden oldu. dara gelmesinin ardından TSK'nin iç ve dış konulardaki hassasiyetleri dü- zenlenen brifinglerle hükümet yetki- lilerine aynntılı olarak anlatıldı. Bu brifinglere karşın tabanındaki baskı- yı da dikkate alan AKP kadrolan, ken- di istemlen doğrultusundaki uygula- malar için harekete geçti. YAŞ karanna şerh koydular Bunlardan ilki Abdullah Gül'ün başbakanlığı sırasında yaşandı. Gül'e Genelkurmay Karargâhı'nda verilen brifingden sonra Yüksek Askeri Şû- ra (YAŞ) toplandı. Toplantıda, irticai faaliyette bulunduğu gerekçesiyle 6 subay ve astsubayın dosyası YAŞ'a ge- tirildi. Toplantıda bütün üyeler kesin- leşen dosyalara imza atarkenhüküme- ti temsilen katılan Gül, şerh koymuş- tu. Milli Savunma Bakanı VecdiGö- nûl ise yargı yolunun açılabileceği bir hukuki prosedür önerisinde bulun- muştu. TSK'nin iç işleyişini ilgilen- diren bu çıkışın ardından hükümetin uygulamalan ızlenmeye ahndı. Hükü- metin. kamuda yoğun olarak kadro- laşması, yandaşlarıru ve daha önce irticai faaliyetlerde bulunanlan göre- ve getirdiğı yönündeki yoğun iddi- alar da sürecin belirleyici aşamala- nndan birisıni oluşturdu. YÖK Yasası'nda yapılması düşü- nülen değişiklikler, imam hatip me- zunlanna üniversiteye giriş sınavuıda kolaylık sağlayan düzenleme istemle- ri daha sonra AKP iktidan tarafindan gündeme getirildi. AKP lideri ve Baş- bakan Recep Tayynj Erdoğan' ın gün- deme getirdiğı başkanlık ya da yan başkanlık sistemi, Türkiye'nin idari yapısını kökünden değiştiren Kamu Yönetimi Yasa Tasansı da dikkati çe- ken diğer gırişimler oldu. Gül'ün genelgesi ipleri kopardı Dışişleri Bakanı Gül'ün kendi ta- banlannın önemli bir bölümünü oluş- turan 16 Nisan 2003 tarihli ve 3846 sa- yıh Milli Görüş'ü devlet protokolüne sokan genelgesi ile, Fethullah Gülen okullannın "devletokuhıstatüsündede- ğerlendirilmesi" amacıyla büyükelçi- lıklere göndenlen aynı tarihli ve 3847 sayılı genelgesi bardağı taşıran son damlalar oldu. Hükümetin işbaşına gelmesinden bu yana girişimleri niyet olmaktan çıkarak somutlaşmaya baş- ladı. Milli Görüş ile ilgili ilk olumlu görüşler devlet evraklanna girdi. 'tzteme süreci' sona erdi Bu gelişmeler. hükümetin uygulama- lanna ilişkin "izteme sürecinin'' sona ermesine neden oldu. TSK komuta he- yeti gelişmeleri sık toplantılarla ken- di arasında değerlendirerek hüküme- te yönelik rurumunun sertleşmesine karar verdi. Bu kapsamda komuta he- yeti TBMM Başkanı BüJent Annç'ın verdiği resepsiyona katılmazken 30 Nisan'daki Milli Güvenlik Kurulu du- yarh konular için yapılacak uyanlar açı- smdan önem taşıyor. Tek sorun türban değil BAHAR TANR1SEVER ANKARA - Hükümet ile Çankaya Köşkü arasın- daki ilişkıler 5 ayda geri- lirken son resepsiyon kri- zinin yalnızca "türban s- kmnsuıa" dayandınlama- yacağı vurgulandı. AKP hükümeti işbaşına geldi- ğinden bu yana anayasaya aykın yasalar, kadrolaşma ve başörtüsü nedeniyle pek çok kez Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile karşı karşıya geldi. Hükü- metin. Çankaya Köşkü'ne gönderdiği rekor sayıdaki toplam 605 kararnameden 155'i geri döndü. Sezer'in, TBMM Baş- kanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan nede- niyle Meclis'te verdiği resep- siyona katıl- maması hükü- met ile Köşk arasındaki ip- leri gerdi. Se- zer'in resepsi- yona katılma- ma gerekçesi- nin yalnızca "türban" ola- mayacağı vur- gulanırken AKP iktıdannın işbaşına geldiği tarihten bu yana yaşanan, özellikle laiİdiğe aykın uygulamalara işa- ret edildi. • Hükümetle Köşk arasındaki ilişkiler 5 ayda gerildi. Sezer, AKP iJctidaraıın antilaik uygulamalan, k a | o l a ş m a v e hııkııka avicin yasaJar Çikarmasına tepkı gösterirken hükümetin 155 kararnamesini geri gönderdi. iade eden Sezer. aynı ya- sanın tekrar gönderilmesi nedeniyle onay vermek durumundakaldı. Kabineyi değiştirdi Sezer, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 58. hü- kümeti kurması sırasında da kabine listesinde degi- şiklik yaparak "tarikatçı kadroİaşma" nedeniyle rektörlük görevinden alı- nan Beşir Atalay'm Milli Eğıtim Bakanı olmasına karşı çıktı ve bu göreve Erkan Mumcu getirildi. Sezer, NATO toplantı- sı nedeniyle Prag'a gidi- şi sırasında Annç'ın ken- disini türbanlı eşiyle uğur- lamasının ar- dından 24 Ka- sım 2002'de yaptığı konuş- mada, devle- tin temel dü- zeninin din kurallannada- yandınlama- yacağı ve ba- şörtüsünün yeniden sorun haline getiril- mesinin kim- seye yarar sağlamayaca- ğını söyledi. Aralannda ormanlann sahşı, zorunlu emeklilik yaşının 61 'e indirilmesi, Albayraklar'ın vergi bor- cunun silinmesi, iş güven- TBMMBaşkanı BülentAnnçtarafindan verüenve Cumhurbaşkanı,TSK.yüksekyargıçevreleriveCHP tarafindan boykotedilen 23 Nisan resepsiyonuna da%etlilerden bazılan türbanlı eşleriyle kaüldılar. (Fotoğraf: AA) SAYIŞTAY GENEL SEKRETERİ BENHÜR: TBMM'DE TÜRBAN ÖRTÜLMEZ Yargı da mesajını verdi arasındaki ilk sıkmtı Sezer ile Başbakan Tay- yip Erdoğan arasındaki ilk sıkıntı henüz 58. hükümet kurulmadan önce Erdo- ğan'ın siyasi yasaklannın kaldınlmasına ilişkin ha- zu-hklar nedeniyle yaşan- mıştı. Sezer, 10 Kasım 2002'de yaptığı konuşma- da laiklüc ilkesine vurgu yaparak. kişiye özgü dü- zenlemelerden kaçınılma- sını istedi. Erdoğan'a mıl- letvekıli olma yolunu açan düzenlemevi de Meclis'e çok sayıda yasa da Sezer taraftndan anayasa ve hu- kuka aykın olduklan için geri gönderildi. Ona\ için zorladılar Ancak hükümet iade edilen yasalann çoğunu değışiklik yapmadan tek- rar göndererek Sezer'i onaylamak zorunda bırak- tı. AKP iktidan 5 ayhk ic- raat döneminde Köşk'e 605 kararname gönderdi. Sezer, bu kararnameler- den 155'ini iade etti. İLHANTAŞO ANKARA - Türbanın günJük yaşantıda kullaralabileceği, an- cak hiçbir biçimde kamu alanı- na sokulamayacağına ilişkin ay- nntılı kararlara imzaatan yüksek yargının geniş bir kesimi de TBMM'de türbana geçit veril- meyeceği mesajını, 23 Nisan re- sepsiyonuna katılmayarak AKP iktidanna iletmiş ol- du. Türbanlı eşiyle re- sepsiyona katılan Sa- yıştay Başkanı Meh- met Damar'ın genel sekreteri tsmafl Ben- hür, dışarda isteyenin istedigi gibi gezebileceğini, an- cak söz konusu yer devlet kuru- mu, hele de TBMM olduğunda türbanın "forma gibi, tanıa bel- ge" biçiminde örtülemeyeceği- ni vurguladı. Yargı çevrelerinde. resepsiyon boykotunun "basit türban" me- selesi olarak yansıtılmasından duyulan rahatsızlık dile getirilir- ken; verilmiş onca karara karşın kamu alanına türban sokulması- nın altında yatan nedenin daha farklı amaçlar taşıdığına dikkat çekildi. Resepsiyona Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bunûn, Yargıtay Başkanı Eras- lan Ozkaya'nın yanı sıra askeri yargı üyeleri de katıhîiayarak, türban konusundakı kararlılıJda- nnı ortaya koydular. Türbanlı eşi ile resepsiyona • Yüksek yargının geniş bir kesimi, TBMM'de türbana geçit verilmeyeceği mesajını, 23 Nisan resepsiyonuna katılmayarak AKP iktidanna iletmiş oldu. katılan Sayıştay Başkanı Meh- met Damar'ın genel sekreteri Is- mail Benhür'ün çıkışı ise dikkat çekti. Benhür, çağnlı olsaydı re- sepsiyona "seveseve, koşa koşa" gideceğini beUrtti. Türban ko- nusundaki taraşmalann anımsa- tılması üzerine Sayıştay Genel Sekreteri Ismail Benhür, "Me- sela benim eşinim başı acıkür. ts- teyeaistediği gibigezer.Ama dev- ı letkurumuna gelince böyleörtü- lü birşeyi temsil eder gibi, fonna gibi, tanıa belge gflriörtünütmez. Böyteörtünmeoturnm?" diye ko- nuştu. "TBMM'de dün (önceld gün) akşam verilen resepsiyondald 'Devletten değil devlet adamla- nndan utanıyorum" sözfcrinnı'' anımsatılarak görüşlerinin sorul- ması üzerine, Anayasa Mahke- mesi Başkanvekili Ha- şim Kıhç, "SöyleyEcek- lerimi söyledim. Baş- ka bir şey söyleıniyo- rum. Meclis, bir gru- bun, bir partinin teke- Bndede^ldir.TBMM, Türk milletinin nıecnsidir. Ben katddnn" karşıhğını verdi. Kıhç, bir gazetecinin Anayasa Mahke- mesi Başkanı Mustafa Bumin'in resepsiyona katılmadığını anım- satarak "Sizin kaütananızla .\na- yasa Mahkemesi resepsiyonda temsil edifaniş oldu mu" sorusu üzerine, "Kaübp kaöhnama, her arkadaşm kendmi Ogflendiren bir konudur" diye konuştu. Resepsiyon krizi Erdoğan basını suçladı ANKAR4(Cınnhuriyet Bü- rosu) - Başbakan RecepTayyip Erdoğan, 23 Nisan resepsiyo- nunu protesto krizı konusun- da topu basına attı. Hiç kim- senin, hükümeti basında çıkan haberiere göre değerlendirme- mesini isteyen Erdoğan, "Gö- rüyorsuınız, bir bardak suda nrtma çıkanbyor" diye konuş- tu. Erdoğan, IMF ile olan iliş- kilerin de süreceğini vurgula- yarak u Bizihtihdhükümeti de- ğfliz. Demokratikyapnun men- suplanyiz" dedi. Erdoğan, baş- kanlık sistemiyle ilgili sözle- rine yönelik eleştirilere de kar- şı çıkarak "Bunu ilk kez ben söylemiyorum kt Ben bevaza beyaz deyince yanhş ohıyor" görüşlerini sa\"undu. 'İhtilaJ hükiimeti dtJTİi/' Ankara Ticaret Odası'nda- ki meclis toplantısına katılan Erdoğan, yerel yönetimlere ilişkin çahşmalanmn eyalet sistemine geçihnek istendiği şeklinde yorurnlanmasına "Pes doğrusu. Ne alakası \TUT" diye- rek karşı çıktı. Erdoğan, "Be- lediye mectislerinin yasa yap- ma yetkisi yok. Eyalet mecKs- leriyasayapar" dedı. Erdoğan, ABD'nin Türkiye'ye verece- ği 1 milyar dolarlık hibenin krediye çevrilmesinden yana olduklannı belirtti. IMF ile ilişkilerin sürdüğünü söyleyen Erdoğan, ihtilal hükümeti ol- madıklannı kaydetti. 'Bir bardak suda firüna' Erdoğan, hükümetin Irak sü- recinde izlediği politikalann basında çelişkili haberlerle de- ğerlendirildiğini sa\xınarak '^fo- tan kalkan hükümete saldırdı. Kimsenin burnu kanamadan krizi adatük. Hükümettesorun yok" dedi. Gelişmelerin kayna- ğından öğrenilmesini isteyen Başbakan, "\bksa birbirimizi yıprabnz. 1-2 gün içinde oJan- lan gördünüz. Bir bardak su- da ftrtına çıkanbyor. Günde- mimiz iş, aş_ Bunlaıia uğraş- maym" diye tepki gösterdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Bir ülkenin orgeneral düzeyindeki Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekrete- ri, bir başka ülkede, Türkiyeli yurt- taşlann dernekleriyle kendi düşün- celerini anlatmak amacıyla toplantı- lar düzenleyebilir mi? Yoksa bu dü- şünceler Milli Güvenlik Kurulu'nun muydu? Çünkü bu toplantılara katı- lan dernek yöneticilerinden dinledi- ğim kadanyla Orgeneral Kılınç'm an- lattıklan son derece özgün şeyler. Iki ay önce bir yurtdışı gezim sırasında beni çağıran derneklerin yöneticile- rinden bu toplantıların yapılacağını duymuştum.._ Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısı- nı okuyunca anladım ki, bu toplantı- lar MGK merkezliymiş. Ne yapılmak istendiğini tam anlayabilmiş değilim. Alevilik, Islamiyet ve Avrupa Birliği konusunda Kılınç'm tartışmaya açık şeyler söylediği anlaşılıyor. MGK, ona böyle bir görev verebilir mi? Gerçek- ten Kılınç, sivil ve asker üyelerin ka- rarıyla mı böyle bir girişime başladı? Böyle birgirişimin neresini tartışa- Yine Anlamadığımız Şeyler Oluyor... biliriz? Yurtdışındaki örgütlero ülke- lerin yasalarına göre kuruluyor. O ülkelerin yasalan tarafindan denet- leniyor. Her türden siyasi akımın ya da hiçbir siyasi özelliği olmayan in- sanlann kurduklan bu örgütler, o ül- ke insanlarına yönelik faaliyetler yü- rütüyorlar. Ancak bu ülkelerin yasalan, Türki- ye'ye göre çok daha demokratik. Bu nedenle Türkiye'de kurulamayan bir- çok örgüt Avrupa ülkelerinde kuru- labiliyor. örneğin Avrupa'da çok uzun yıllardan beri Alevi Birlikleri Federas- yonu faaliyet gösteriyor. Türkiye'de ise kurulan Alevi örgütü yasal engellere takıldı. Bu nedenle Türkiye'deki Ale- viler, derneklerini Pir Sultan, Hacı Bektaş gibi isimlerle kurmak zorun- da kaldılar. • • • Tam 23 Nisan resepsiyonu krizi yaşanırken bu konunun da günde- me gelmesini nasıl yonımlamak ge- rekir? Türkiye'de, AKP hükümeti ile devletin bazı güçlü kurumları ara- sında bir anlayış farklılığı bulundu- ğu bir gerçek. Yargı, bürokrasi ve askerlerin bir kesiminin, hükümetten farklı bir tavır içinde olması ve CHP'nin de bu tavra katılması işin bo- yutunu büyütüyor. Kafalarda bir soru: Yeniden 28 Şu- bat günlerine mi dönüyoruz? Böyle bir gerilimden en çok kimin çıkan olabilir? Türkiye, henüz Iraksavaşı- nın yaralarını sarmaya uğraşırken bölge geleceği henüz belli olmayan bir sürecin içine girmişken, Kıbns'ta yeni bir döneme adım atılırken, bu türban tartışması neden gündeme geldi? AKP hükümetinin yaptıklannın bir- çoğunun tartışmalı olduğu doğru. Ancak bu tartışmalann çözüm yeri meşru zeminler değil mi? Cumhur- başkanı Sezer, rahatsızlıklannı her hafta görüştüğü Başbakan Tayyip Erdoğan'a aktarıyor mu? Yoksa ar- tık iş işten geçti, konuyu kamuoyu önüne taşıyorum demek mi istiyor? Cumhurbaşkanı böyle düşünüyorsa iş vahim bir noktaya gelmiş demek- tir. Burada asıl görevin CHP'ye düş- tüğü inancındayım. Gerilimde taraf olmak yerine, sorunun Meclis çatı- sı altında çözülmesine çalışması ge- rekir. YÖK, RTÜK, MGK gibi kurum- lan da kapsayan çok önemli reform- lar Türkiye'nin önünde duruyor. Bu kurumlar değişecek mi, değişme- yecek mi? 1982 Anayasası değişe- cek mi, değişmeyecek mi? Laik ve demokratik bir devlet yapısının ko- runması ve geliştjrilmesi için bütün bu değişikliklerin yapılması gereki- yor. AB'ye üyelik için de bu reform- lar yapılmak zorunda. "Istemezük" tavnyla, her şey eskisi gibi kalsın di- yerek bir yere gidilemediğini daha ön- ce gördük, bir kere daha deneme- nin biryaran olacağını sanmıyorum. • • • Tatsız bir noktaya yeniden sıkıştı- rıldık. Yeniden kamplardan birinin yanında saf tutmak zorunda mı ka- lacağız? Bu gerilimlerden ne demok- rasi çıktı, ne Türkiye'nin önü açıldı ne de ekonomi düzeldi. Denediğimiz ve gördüğümüz filmleri bir kere da- ha görmekten ne umuluyor ki! Türkiye'nin çıkarları, bu ülkenin demokratikleşmesinden geçiyor. Başka bir seçeneğimiz olduğunu da sanmıyorum. Gerisi bizi sonu belli ol- mayan maceraların içine yeniden çekecek. Üstelik Türkiye, bunu kal- dıracak durumda değil. Hep birlikte çökeriz. Zaten yeteri kadar çökme- dik mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle