Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15NİSAN2003SALI
DIZI
3 Kasım 2002 Genel Seçimleri'nde Türksiyaseti,
çokilginçsonuçlarlakarşılaştı.Busonuçlardanbi-
ri de "Ana ahmdan, köklü gövdeden koparak kurulan partiler ba-
şanlı olamaz "görüşünün yıkılmasıydı. Milli Görüş ün anagövde-
sinden kopanlann kurduğu AKP yüzde 35 'e varan oy oranıyla tek
ba§ma iktidar olurken hareketin omurgası olan Saadet Partisi (SP)
yüzde 2.5 oy alarak adeta çöktü. Türkiye de siyasal îslamın parla-
menter siyasetteki en köklü ve güçlü akımı olan Milli Görüş ün par-
tisi olan SP nin aldığı bu sonucun nedenlerini anlamak, yeniden
hareketin başına geçmeye hazırlanan Necmettin Erbakan 'ın neler
yapabileceğini, eski talebelerinin kurduğu AKP 'ye
karşı nasıl bir çizgi izleyeceğini kestirmek, Milli
Görüş 'ü anlamakla mümkün. Tarikat ve cemaatlerle ilişkileri, ör-
gütlenmesi, yurtdışı bağlantılan, seçim başanlan, kadrolan veson
olarakgündeme gelen "terörist bir örgüt olup olmadığı" tartışma-
lanyla Milli Görüşyeniden gündfcmde. Bu tartışma, AKP ile SP ara-
sında sert kavgalara neden oldu, AKP önderliği, "vefasız ", "ha-
in "gibi sözcüklerle eleştirildi. Bıtyazı dizisinde kendi tarihi içinde
Milli Görüş ü izlerken, bu görüşütı içinden çıkan bir partinin de
"daha neler..."yapabileceğini tahmin etmeye çalıştık...
6O'lı yıllarda 'komünizmle mücadele' misyonunu üstlenen siyasal Islami akım giderek hedefbüyüttü
Taşraesnafinın 'adil düzen'i
N
ecmettin Erbakan ismi. kamu-
oyunayabancı değıldi. "Hoca"
aîallıydı, iyi bir eğitim almıştı.
Büyük düşleri olan, başanlı birbilim ada-
mıydı. Mezun olduğu. akademik kari-
yerine başladığı ÎTU'de profesörlüğe
kadar yükselmiş, Gümüş Motor'da ge-
nel müdürlük yapmış, Türkiye Odalar
Birliği'nde önce Sanayi Dairesi
Başkanlığı'na, sonra da birliğin
genel sekreterliğine seçilmişti.
Unrversiteden arkadaşı olan döne-
min başbakanı Süleyman Demi-
rd'e rağmen, Odalar Birliği Baş-
kanlığı'na da seçilmişti. ama hü-
kümet seçimleri iptal edince, Er-
bakan da, başkanhk odasından,
polisin kapıya dayanması ve çilin-
gir marifetiyle çıkanlmıştı. Siyasete
atılmış, ancak adaylık için başvurduğu
Adalet Partisi'nde de, yine Demırel'in
vetosuyla karşılaşmıştı.
Ama o yılacak biri değildi. 1969 Ge-
nel Seçimleri'nde Konya'dan bağımsız
aday oldu ve seçildi. Tarihsel kökJeri
Curnhuriyet öncesine dayanan îslamcı
akjmın, artık kendı ayaklan üstünde
durmasım, yıllardır içinde kümelendi-
ği DP-AP vesayetinden kurtulması ge-
rektiğini düşünmekteydi. Hem zaten
yetişmekte olan kadrolar ve yıllardır
kopanlan ödünler sayesinde, kendi ayak-
lan üzerinde durabüen, yerli, Islami ve
milli kimlik taşıyan, komünizmle ve si-
yonizmle mücadele edecek bir partiye
gereksinim duyulmaktaydı.
Özellikle Odalar Birliği'nde çalıştı-
ğı dönemde tanıdığı ve desteklediğı kü-
çük ve orta ölçekli Anadolu sermaye-
sinin desteğinı alırsa, başanlı olabile-
cegini düşünmekteydi. Kompradorlaşan,
Batı ile ilişkileri hızla gelişen, büyük
kenttekı alafranga liman sermayesine
karşı, hep üvey evlat konumunda olan,
devlet tarafından gen planda tutulan, teş-
vik ve kredilerden yeterince yararlana-
mayan Anadolu sermayesinı, taşra es-
nafını savunmaktaydı.
Mllll Nlzam'a şeyh desteği
Nakşibendiliğın Iskenderpaşa kolu-
nun şeyhı Mehmed Zahid Kotkunun
müridı olan Erbakan. düşüncelerini Kot-
ku'ya açarak, yardım istedi. Diğer sağ-
cı partileri desteklemeyi artık anlamsız
bulan şeyhinin desteğini ve duasını al-
dı. Milli Nızam Partisi, 26 Ocak 1970
tarihinde siyaset sahnesine çıktı.
Partinin Ankara'dakı kuruluş kong-
resi "AUahüekber", "Amin", "Inşal-
lah" sesleri ve tekbirlerle gerçekleşir-
ken, partideki hiyerarşinin, tarikat hi-
yerarşisi olduğu, parti yönetimınin ta-
rikat esasına göre şekillendiği konuşul-
maktaydı. MNP'nin kuruculan arasın-
da Sülevman ArifEmre, Hasan Aksay,
AtiOğuz'un yam sıra, dönemin önem-
11 Nurculanndan olan Ahmet Tevfik
Paksu'nun da olması. bir ölçüde de ol-
sa Nakşi-Nurcu ittifakının sağlandığı-
nı akla getirmekteydi. Komünizmle
Mücadele Dernekleri, MNP'li gençle-
rin çoğunlukta olduğu örgütlerdı. Ku-
ruluşunun üzennden bir yıl geçmesine
karşın, MNP 67 ilin 60'ında ve 400'ü
aşkın ilçede örgütlenmişti.
12 Mart'ın gül bahçesi
Ancak 12 Mart 1971 darbesi, ilk ba-
kışta MNP'nin hızını kesecek gibi gö-
ründü. Anayasa Mahkemesi partiyi,
"laiküğe ve Atatürk de\Tİmlerine ayİa-
n hareket ettiğT gerekçesiyle, 20 Ma-
yıs 1971'de kapattı. "Komutan" Erba-
kan da, gençliğinde akademik çalışma-
larda bulunduğu AJmanya'ya gitri.
Muhalifleri bu gidişi "HocakaçtT şek-
linde yorumlarken, yandaşlan hocala-
nnı, "Kalp krizi geçirdiği için, tedavi
amacıyla Almanva'ya gittL sonra da te-
davisini İsviçre'de sürdürdü'' diyerek
savundular. 12 Mart sonrasında, Atatürk-
çülüğüyle ünlü MGK Genel Sekreteri
Refet Ûlgenalpin, MNP'nin kapatıl-
masına karşı çıkması. dönemin Muh-
sin Batur ve Turgut Sunalp gibi güçlü
paşalannnı, Isviçre'ye giden Erbakan'ı
çağırmalan hep tarhşıldı. Dokunulmaz-
lığının kaldınlması istenen Erbakan'ın
dosyası, TBMM'dekı komisyonda "unu-
tuldu", sıkıyönetim de konuyu fazla
kurcalamadı. Halk, "müessesnizam"ın
kimi önemli adlannın, Erbakan'ı, sola
karşı bir can simidi olarak gördükleri-
ni konuşmaktaydı. Aynca Milli Görüş,
SSCB'ye ve komünizme karşı diru bir
çevreleme öngören ABD'nin Yeşil Ku-
şak projesi için de biçilmiş kaftandı. .
1
üyük kentteki alafranga liman sermayesine karşı, 'tutucu' orta ve küçük ölçekli
Anadolu sermayesinde ifadesini bulan Milli Görüş kadrolan, 80'li yıllarda hem
merkez sol hem de merkez sağın söylemlerine sahip çıkacak, kendilerine özgü 'adil
düzen' tanımlanyla, yeniden büyük Türkiye'yi yaratmaya soyunacaklardı. Bu
görüşün en karakteristik biçimde somutlandığı kişi ise, 'Erbakan Hoca* oldu.
Dünden Bugüne
Milli
RP'nin kazandçı bü>ükzaferkarşKinda,MflKGörüş-
ç^|cendiierinin''klasiksağ'"olınadıklanıusa\TinıiTOr,
>
'Hak
geldi. bânl zail oldu" diyorlardL Çok sayıda RP'ti belediyenin bastacu uygıılamalanna karşın. kimi RPIiler de-
mokrasi, insan haklan ve özgürlükkri savıındukJarını ve "Baütipilaikrikten" yana olduklarını söylüyorlardı.
Evren'den Özal'a, Vıhnaz'dan ÇiOer'e uzanan halkada, dini shasete alet eden Udcıierin söylemlcri Slilli Gö-
rüş'e yaraınışfj. Ancak bu güven havası da uzun sürme>ecek. 90'h yıllara ^ctindiğinde •Hoca'nın parti üzerhı-
deki mutlak iktidan \c taiep ettiği muüak itaat karşıtiannı yeniden ve bu kez daha güçlü biçimde yaratacakn.
Selamet'le hükümete
Iktidann nimeûeri
bölünmeyi
engelleyemedi
M
illi Görüş kadrolan, 11 Ekim 1972'de
Milli Selamet Parrisı'ni kurdular. Partinin
başına da Erbakan'ın yakın dostu
Süleyman Arif Emre getirildı. Parhye Erbakan,
"sağüğı düzebnesine rağmen", hemen üye olmadı.
Kısa zamanda 42 il ve 250 "den fazla ilçede
örgütlenen MSP, kadrolan ve programıyla MNP'nin
devamıydı. 12 Mart'ın, solu ezmesi ve özgürlükleri
budaması da, Milli Görüşçülerin işini
kolaylaştınyordu. 1973 seçimlerinde MSP yüzde
11.8 oyla 48 milletvekili çıkardı ve Meclis'te
anahtar parti oldu. Koalisyon görüşmeleri sırasında
partisinin başına geçen Erbakan, "memleketin
sdameti" için hükümete gırdi. Milli Görüş, tarihinde
ilk kez, hem de "hasm-ı canı" olan CHP'nin
yanuıda, iktidann küçük ortağı olurken, MSP'ye, bir
başbakan yardımcılıgı, din işlerinden de sorumlu
olan bir devlet bakanlığı. Içişleri, Adalet, Ticaret,
Gıda Tanm ve Hayvancılık ile Sanayi ve Teknoloji
bakanlıklan düşmüştü. Etkileri günümüze kadar
gelen tslamcı kadrolaşma da o dönemde başladı.
Fakat en olmadık zamanlarda, en olmadık taleplerle
gelen, Kıbns'a "kendi sayesinde çıkıldığını" savıman
Erbakan'la uyum içinde çalışmak, CHP lideri Ecevit
için bile zordu. Sonuçta CHP-MSP koalisyonu
yıkıldı. Erbakan, bu kez de Demirerin 1. Milliyetçi
Cephe Hükümeti'nde başbakan yardımcısı olarak
görev aldı. Milli Görüş iktidarda kalmayı başarmıştı,
ama parti içi muhalefet şiddetlenmekteydi. MSP
içindeki Nakşi-Nurcu mücadelesi de sertleşmişti.
Sonuçta beklenen oldu ve 1977 Genel Seçimleri
öncesinde başım Ahmet Tevfik Paksu'nun çektiği
bir grup Nurcu milletvekili, 1974'teki genel af
konusunda Erbakan'ı uzlaşmacılıkla suçlayarak
partiden koptular. 1977 seçimlerinde, geleneksel
olarak Nurculardan önemli ölçüde oy alan AP, geçen
seçimlerde MSP'ye kaptırdığı oylannın bir
bölümünü aldı. MHP de Türklük temasıyla oylannı
yükseltince, MSP umduğunu bulamadı, oylan yüzde
8.5'e genledi. MSP'de, Erbakan'ın muhaliflerinden
Korkut Ozal, aileden birinin de Izmir'den aday
gösterilmesim sağlamış, 'elini güçlendirmenin'
hesabını yapmaktaydı. MSP'deki ikinci Özal,
tzmir'den seçilememesine karşın, ileride çok önemli
yerlere gelecek olan Turgut Özal'dan başkası
değildi. Seçım yenilgısine karşın, Erbakan'ın
ımdadına 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti yerişti. 2.
M.C. de yıkıldıktan sonra Erbakan, "kadayıfin
altmın lazarması" için Demirerin azınlık
hükümetine destek verdi.
Verilen ödünler Refah'a yaradı
Bilinen süreç sonrasında, asker-
ler 12 Eylül 1980'deyönetıme
el koydular. Darbenin en önem-
li gerekçelerinden biri olarak da, MSPTi
Mehmet Keçecüer'in belediye başka-
nı olduğu Konya'da yapılan ve şeriat-
çı bir göstenye dönüşen mitingi gös-
terdiler. Darbe sonrasında, Erbakan
ve arkadaşlan, 10 ay tutuklu kaldık-
tan sonra serbest bırakılırken Kenan
Evren ve arkadaşlan da. zorunlu din
dersleri koyarak, Kuran kurslannın sa-
>ısım arttırarak, Alevi köylerine cami
yaparak, konuşmalannda dinı söylem-
lere vıırgu yaparak, Türk-lslam sente-
zini devletin resmi politikası haline
getirerek, Milli Görüş ve siyasal tslam
için çok olumlu adımlar atıyorlardı.
Erbakan, siyaseten yasaklıydı ama
Milli Görüş kadrolan. hocalanna da
danışarak, 1983'te AH Türkmen adlı
bir avukatın genel başkanlığında Re-
fah Parnsi'ni kurdular. Fakat MGK, par-
tinin bazı kuruculannı veto edince,
RP, 83 seçimlenne katılamadı. Nakşi-
bendi şeyhı Kotkunun ölümü üzeri-
ne. yerini alan damadı Prof. Dr. Esad
Coşan da, kayınpederinin bir başka
müridi olan Özal'ın ANAP'ım işaret
etti. 1984 yerel seçımlerine katılan RP,
oylann yüzde 4'ünü alabildi, 1985'te
de partinin başına, Erbakan'ın yakın
kurmaylanndan Ahmet Tekdalgeçti.
RP, örgütlenmesini sürdürüyordu.
1987'de siyasi yasaklar referandumla
kallonca, "MücahitErbakan" da kol-
tuğunu bir kez daha devraldı.
RP'nın 1987 seçimlerinde aldığı
yüzde 7.16 oranındaki oy. Milli Gö-
rüş'ün geleneksel oy oranına ulaşaca-
ğını, hatta aşacağını gösteriyordu. Par-
ti, bu umutla asıldığı 1989 yerel seçim-
lerinde yüzde 9.8 oy aldı, beş il ve 15
ilçede belediye başkanhğı kazandı.
Kutsal Ittlfakın zaferl
Oylar giderek artarken, Erbakan'la
Coşan arasındakı gerginlik tırman-
maktaydı. Erbakan. Coşan'abiat etmi-
yor. otoritesini kabullenmiyor.Coşan
ise müridini şunarmakla suçluyordu.
20 Ekim 1991 Genel Seçimleri'nde,
DYP, ANAP ve SHP ilk üç sırayı alır-
ken seçimden beklenmedik bir oy ora-
nıyla çıkan kutsal ittifak. dikkatleri
bir anda üzerinde topladı. Önceki se-
çimlerde barajı geçemeyen Erbakan'ın
RP'sı, AlparslanTürkeş'in Milliyetçi
Çalışma Partisi ve AykutEdibali'nin
Islahatçı Demokrasi Partisi toplam
yüzde 16.9 oy almayı başardılar. Ama
ittifak, Erbakan'a özellikle Güneydo-
ğu Anadolu Bölgesi'nde büyük tepki
gösterilmesine yol açtı. Kürt kökenli
bazı yöneticiler, "ırkçı bir partiyle iş-
birtiği yapılmasını kabuDenemeyeceke-
lerini" belırterek RP'den aynldılar. Bu
sonuçta şüphesiz, SHP-HEP ittifakı-
nın da etkisi \
r
ardı. Ama ulaşılan oy ora-
nı, RP önderliğinin başan hanesine
yazıldı. 1991 'deki seçim kampanyasın-
1994 yerel seçimlerinde RP.ülkegenelinde yüzde 19.1 oranında oy ahrken baş-
ta tstanbul ve Ankara obnak üzere belediyelerde büyük başan elde etti.
da başı açık kadınlara, sömürülen iş-
çilereyerveren, Alevi önderleriylegö-
rüşen, sol aydınlann görüşlerini alan
RP, kendisi açısından çıtayı giderek
yükseltiyordu. Erbakan da, bilinen
esprili üslubuyla, siyaseten karşılann-
da olanlann "hasta ve tedaviye muh-
taç" olduklanm söylemekteydi.
Erbakan'la asık atmak...
1983'te mutlak egemenliğini ilan
eden Özal, ANAP'ta 80 öncesinin dört
eğilimini birleştirdiğini savunmuştu.
Thşaaçıhna". "serbestpiyasaekono-
misi'', "ihracat hamksT gibi büyülü
sözlerle ülkeyi yönetırken, dini motif-
leri kullanmakten, Nakşilere yakın ol-
duğunu belli etmekten de çekinme-
mişti. Ama, kadrolannın adlannın yol-
suzluklarla birlikte anılması ve halkın
hızla yoksullaşması, sadece ANAP'ı
değil, sonrasında hükümet olan DYP
ve SHP de dahil, tüm partileri kemi-
riyordu.
Hacı Cumhurbaşkanı'nın partisinin
başına Mesut Yümaz geçmiş, ölümüy-
le boşalthğı Cumhurbaşkanlığı koltu-
ğuna ise Demirel oturmuştu. Ancak ne
Yılmaz, ne de kıratın yeni süvarisi
olan Tansu Çiller, dini motifleri kul-
lanmak konusunda Erbakan'la aşık
atamazlardı. Yerel seçimler de bunu ka-
nıtladı. 27 Mart 1994 yerel seçimle-
rinde Refah Partisi, ülke genelınde
yüzde 19.1 oy aldı. Başta Istanbul ve
Ankara olmak üzere belediyelerde bü-
yük başan elde etti.
Yarın: Kanlı mı. kansız mı ?
SALI
ORHAN BURSALI
Barbarlığın Esirleri
"Emperyalizm". Türkçede olan bir kavram de-
ğil. Herhangi bir Batı ansiklopedisinin sıradan bir
maddesidir, emperyalizm... Bu konuda bir anımı
yazmıştım... Gençliğimde "emperyalizm"\ solcu-
iann terminolojisi sanırdım. Üniversitede, sağcılı-
ğıyla tanınan tarihçi profesör Kıtzel'in de "sömür-
gecilik", "emperyalizm" kavramlarıyla bize ders
verdiğini görünce, bu kavramlann bilimsel-tarih-
sel gerçekleri kavramlaştırdığının ayırdına varmış-
tım.
Bunu niye anımsatma gereğini duydum yeniden?
Eskiden Cumhuriyet'te çahşmış, "emperya-
lizm"\n tarihsel içeriğiyle de haşır neşir olmuş, şim-
di bir TV'de sürekli ekranda olan bir arkadaşımı-
zın "Kanaat Esirleri" başlığını taşıyan yazısı ve-
sile oldu. Bu arkadaşım, basın ve savaş ilişkisini
ele aldığı yazısında, örneğin "ABD Emperyaliz-
mi" kavramının kullanılmasını "Genel", "Afaki" ve
"Salçalı retorik" olarak niteliyor.
Ama unutmamak gerekir ki, bu kavramın kulla-
nılmasına böyle "aşağılayıcı" tavır almak ve bu
kavrama hiç itıbar etmemek de birtercih! Burada
"objektifliğin" ölçüsü, verisi, bılgisi, dayanağı ne-
dir? örneğin kullananlann bir dayanağı var: Britan-
nica ve diğer ansiklopediler.. ya kullanmayanlann?!
Kullananlann üstelik bir başka güçlü referansı bi-
le var! Soros.. Amerikalı, o ünlü, dünyanın bir nu-
maralı hisse senedi alım-satımcısı veya borsa spe-
külatörü... Bush'un Irak'a saldınsını ve uluslarara-
sı topluluga karşı polrtikalannı "Emperyalist ütop-
ya" olarak niteliyor!
"Kanaat Esirleri".. Ne kadar "tarafsız" ve "ka-
naatlerden annmış" bir başlık! Işin özü: çok şans-
sız bir başlık...
Tabii, "kanaatesiri" olmayan arkadaşımın yanıt-
laması gereken başka sorular da var: Gazetecili-
ğin, örneğin Irak'a saldırı karşısında "tarafsız ya-
yıncılığı" ne anlama geliyor? Basının bir "emper-
yalist" eyieme "emperyalist saldın" demesi, taraf-
sız gazetecilik ve habercilik ilkelerine ters midir?
O zaman "saldın", "işgal" gibi sözcükleri de kul-
lanmaması gerekir. "Tarafsızlık" nedir? Mesela bir
"Marslı tutumu" mudur? öyleyse, gazeteci bir
Marslı mı olmalıdır!
• • •
Dikkatimi çeken bir gözlemimi daha paylaşayım:
Gazeteciler, siyasi "Establishment" ile iç içe gi-
rerek, onlann giderek bir parçası olma süreci ya-
şıyorlar; gerçekleri dile getiren termınolojiden de
uzaklaşıyoriar. Başka kalıp ve kışilikler ortaya çı-
kıyor.
BirTV program yapımcısının, karşısında örne-
ğin Irak'a saldırıda önemli rol oynamış bir üst dü-
zeyAmerikalı yöneticiyi almış söyİeşi yaparken, "em-
peryalizm" sözcüğünü kullanmaması, nezaket ku-
rallan ve söyleşinin sağlıklı akması açısından doğ-
ru bulunabilır
Ama bu özel durumdaki "söyleşi tefâyesini" bü-
tün hayatının kuralı haline getirmek, başka bir du-
rumdur.
Burada, örneğin Mehmet Barias'ıtakdir ediyo-
rum. Politik Establishment'in bir parçası olması-
na rağmen, yazılannda ve TV'de "emperyalizm" ve
"Irak'a saldın" kavramlannı kullanmamayı ve ger-
çeği vurgulamamayı, kişiliğine yediremedi...
• • •
Şimdi gelelim yazının başlığına. "Barbarlığın
Esirleri" başlığını, "KanaatEsiheri"ne karşı kullan-
madım. Sadece bir rastlantı. Çünkü kanaat sahi-
bi olmak veya kanaat sahibı olmamakla, barbar-
lık arasında ilişki kuran bırı değılım.
Yazının ana amacı. Bağdat Müzesi'nin yağma-
lanmasıydı ve bir ülkeye bu kadar haksızlıklarla do-
lu ve böylesine aşağılayıcı bir saldırının, sonuçta,
insanlığın kültür variıklannın datahrip edilmesi ve
yağmalanmasına varacağını göstermekti.
"Barbarlığın esiriiği"nin kaçınılmaz bir sonucu-
dur bu kültüre saldın.
Irak'ta yağma edilen kültür ve uygarlık bizimdir,
Anadolumuzun bir uzantısıdır, insanlığındır, varo-
luşumuzun belgesidir, kimliğimizdir, birikimimiz-
dir... "Beyninin büyümesi" sayesinde; iki ayak üs-
tüne kalkması, konuşması, yazması ile diğer mah-
lûkattan aynlan insanoğludur Bağdat Müzesi... Ve
bütün diğer kültürel varlıklar...
"Kültür", insanı insan yapmıştır. Ortaya çıktığın-
dan beri insan, yaratmaya başladığı kültürü için-
de varolabilmiştir.
Artık bundan sonra, bıyolojik evrimden ziyade,
kültürel evrimi onu yönlendirecektirve varoluşu bu
evrimine bağlıdır. (Bu Cumartesi CBT'de bu tar-
tışmayı izleyin!)
Ama emperyalizmin içerdiği barbariık, bu kültü-
re, birikime de düşmandır.
Bağdat Müzesi'ne ve diğer kültürel varlıklara
saldıranların, uluslararası mahkemede yargılan-
ması gerektiğini belirtiyor yazısında Celal Şen-
gör. Gönülden katılıyorum.
Usame bin Ladin ın anlayışının Afganistan'da
kültürieri yok etmesi de... Hitier'in kitaplan yak-
ması da... ABD'nin insanlığın birikimlerine saldır-
ması da.. hepsi aynı kumaştan, barbarlığın kuma-
şındandır...
İnsanlığın temel sorunu, uygarlığımızı bu "bar-
barlığın esihen'"ne karşı nasıl koruyacağımızdır.
obursali@cumhuriyet.com.tr.
7. Deneme Sınavı yanıt anahtarı
SÖZELBÖLÜM
l.D,2.E,3.B,4.E,5.D,6.A,7.D,8.C,9.E, 10.D,
ll.C, 12.C. 13.D, 14.E, 15.C. 16.C, 17.B, 18.C,
19.D, 20.C, 21.D, 22.B, 23.C, 24.C, 25.C. 26.B,
27.A, 28.E, 29.E, 30.C. 31.A, 32.D. 33.A, 34.A,
35.B, 36.A. 37.D, 38.C, 39.D, 40.C, 41.D, 42.E,
43.B, 44.A, 45.C, 46.B, 47.A, 48.B, 49.C. 50.D,
51.C, 52.E, 53.C. 54.A, 55.C, 56.A. 57.E, 58.C,
59.D, 60.D. 61.B, 62.D. 63.D, 64.E, 65.D, 66.B,
67.C, 68.C, 69.A. 70.B, 71.D, 72.C, 73.E, 74.E,
75.D, 76.A, 77.A, 78.E, 79.E, 80.B. 81.B, 82.E,
83.B, 84.A. 85.C, 86.D, 87.B, 88.E, 89.A, 90.D.
SAYISALBÖLÜM
1 .D, 2.D, 3.C, 4.A, 5.D, 6.C, 7.D, 8.A, 9.E, 10.E,
ll.B, 12.E, 13.E, 14.0, 15.E, 16.C, 17.B, 18.A,
19.C, 20.D. 21.C, 22.C, 23.C, 24.E, 25.C. 26.A,
27.C, 28.D, 29.E, 30.B, 31.D, 32.C. 33.E, 34.B,
35.B, 36.A, 37.C, 38.D, 39.D, 40.C. 41.E, 42.C,
43.B, 44.A, 45.B, 46.D, 47.B, 48.B, 49.D, 50.E,
51.E, 52.C, 53.C, 54.E, 55.B, 56.A, 57.B. 58.C,
59.D, 60.D, 61.B, 62.A, 63.B, 64.E, 65.C, 66.B,
67.D, 68.C, 69.D, 70.D, 71.A. 72.B, 73.E, 74.B,
75.E. 76.A. 77.E, 78.C, 79.A, 80.E, 81.D, 82.B.
sn - "<; P R6 F 87 A 88 D 89 A 90 R