04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Müminler ve Siyasetçiler MÜSLÜMANLIĞI Hıristiyanlıktan farklı kılan özelliklerden biri, dinin yeryüzü düzenine etkisi konusundaortayaçıkar: "llahikelâm" olarak ifa- de edilen inançlar yeryüzü düzeninin her nokta- sında egemen olmalıdır. Bireysel yaşamda oldu- ğu gibi kişiler arasındaki ilişkilerde ve dolayısıy- lasosyal alanda, hukukta, yönetimde ve siyaset- te de. Hıristiyanlıkta ise, ortaçağ din bilginlerin- ce geliştirilen "iki kılıç" ya da "iki krallık" kuram- lan gereği, "yeryüzü krallığı" ile "gökyüzü krallı- ğı"n\n düzenleri ayn ayndır. Dahadoğrusu, Hıristiyan Demokratlardışında- kileregöre, böyle olmalıdır. Isa Peygamber'in, Ro- ma'nın ağır vergilerinden yakınanlara elindeki sikkeyi göstererek "Sezar'/n hakkını Sezar'a, Tanrı'nınkini Tann'ya verin" deyişi siyasal iktida- ra boyun eğişe karşılık Tann'nın hükmüne sığı- nışın ifadesi sayılır. Şimdi, Batılılarca "ılımlı Islam" olarak nitelen- dirilen, Türkiye'de ise en başta "mümin"lerin oylannı almış sayılan bir siyasal partinin iktidar döneminde, bu nokta sanıldığından çok daha önemlidir. Böyle bir iktidar döneminde elbet kimse çıkıp da Türkiye'de "şeriat" egemen olsun demez; la- ik cumhuriyetin siyaset parametreleri buna elve- rişli değil. Müslüman bir toplumda gerçekleşti- rilmesi ne kadar zahmetli olursa olsun, çağdaş yaşamın ve dolayısıyla çağdaş demokrasinin te- mel zemini olan laik düzen buna izin vermez. Kaldı ki, Osmanlı döneminde bile "şer'ihukuk" yanında, aynca, din esaslanna dayalı oimayan bir de "örfî hukuk" oluşmuştu. Ama, bir toplumun hukuku ya da siyasal dü- zeni değişse de, dinin ve dinden kaynaklanmış inançlardan doğan degerler çok az değişiklik gösteriyor. Anneannelerin ve annelerin anlattığı- na göre, Mütareke döneminde bir ara Fransız iş- gaJine düşmüş olan Zonguldak'ta insanlan en çok rahatsız eden ve sarsan şey, Müslüman ol- duklan söylenen Senegalli askerlerin yeni örtün- müş genç kızlann çarşaflarını ve peçelerini sün- gü zoruyla açtırmalanydı. Müslüman Müslüma- na bunu yapmamalıydı. Harbin son yıllannda Türk zabitlerinin aldıkla- rı en ağır yara da, onlar Kutsal Yerieri korumaya çalışırken Arap dindaşlannın Lawrance'ten ya- na geçmiş olması değil midir? Müslüman komşusunun gayrimüslimlerce başlatılmak istenen bir petrol savaşına alt- yapı hazıriamaya zorlanmış olduğunu duymak Irak'ın Müslüman halkını da rahatsız etmez veya- ralamaz mı? Hele böyle bir katlanış, Bölügiray Paşa'nın Emin Çölaşan'a dünkü mektubunda belirttiği zoraki bağlılıklardan, sıkıntılardan, zayıf- lıklardan, çaresizliklerden ve "mahkûmiyet"\er- den kaynaklanmaktaysa, Islam dünyasının rahat- sızlığı ve yaralanışı daha derin olacaktır. Ya iktidar partisine oy vermiş olan Müslüman Türkiye halkının rahatsızlığı ve yaralanışı? GünlüK Müstehcen Sırlar 'TIYATRO F 0 R A :ır, Amerikan Tiyatrosu'nun son yıltardaki ;tktieyi:i ve er uzun süreli oynaian ovumı Y ı u n Marco Antonto De La Parra Çcviren Deniz Yûce Yöncten Tufan Karabulut www.tiyatrofora.com | Pazar 15.00 I T.C Küttîr Bakaniıfr'nın katkıtanyU KADIKÖY- B&RIŞ MANÇO KULTÜR MERKEZI 0 (216) 418 95 49 KÜÇÜKÇEKMECE ŞULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2000/1310 Karar No: 2002/2275 Davacı Mehmet Turan vekili tarafından davalılar Battal Turgut ve ark. aleyhine açılan ortakhğın gide- rilmesi davasuun mahkememizde yapılan açık yargı- laması sonunda; "Davanın kabulü ile Küçükçekmece ilçesi, Sefaköy mevkii, Sultanmurat mahallesi. 270 ada, 7 parsel sayılı taşınmazdaki ortakhğın satış sure- ti ile giderilmesine, satışın umuma açık artırma ile yapılmasına, satış bedelinin Rabia Sever mirasçılan arasmda (Rabia Sever'in hissesine isabet eden) dos- yada bulunan mahkememizin 4. 2.2002-2001/1086, 2002/183 karar sayılı veraset belgesindeki hisseleri nispetinde, diğer kayıt maliklerinin tapudaki paylan oranında ve bılırkişilerin 2.7.2002 tarihli bilirkişi ra- porunun hissedarlann hisselerine isabet edecek be- deller ve yüzdelerin hesaplandığı "B bendindeki" da- ğılım göz önünde bulundurularak paylaştınlmasına, satış bedeli üzerinden %09 ilam harcı alınmasına, da- vacı vekili için 210.000. 000.-TL. ücreti vekâlet tak- diri ile bunun ve 305.996. 000.-TL. mahkeme mas- raflannın hisseleri oranında taraflardan tahsiline, satı- şm Küçükçekmece Nöbetçi lcra Müdürlüğü'nce ya- pılmasına 23.10.2002 tarihinde karar verildiği, işbu ilanın gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, tebliğden itibaren 8 gün içerisinde temyiz edilmediği takdirde karann bu hali ile kesinleşeceği davalılar Battal Turgut ve Muh- sin Türk'e karar tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen teblig olunur. - Basın: 5414 Mollalanmızın Büyük Ozlemi! Dünya ve evren sorunlanna vahiylerle çözüm sağlana- maz, hiçbir zaman sağlanamamıştır. Akla üstünlük tanı- madıkça ve vahyin yerine aklı koymadıkça geriliklerden, ilkelliklerden kurtulunamaz. Batı uygarlığı, vahiyciliğin değil, akılcılığm yarattığı bir uygarlıktır. Prof. Dr. Ühan ARSEL S ayılan ve etkenlikle- ri giderek artmakta olan mollalarımız. Atatürk'ün "akılcı eğitim" usulleriyle uygarlık rayına oturttuğu bu top- lumu, "vahiydeğilinı'' usulleriy- le ortaçağ bataklığına sürükle- me amacındadırlar. Türkiye'nin (ve Islam dünyasının) gömülü bulunduğu geriliklerden kurtu- labilmesi için vahyin akla üs- tünlüğü ilkesine sanlmak ve ya- şam sorunlanna Kur'an aracılı- ğı ile çözüm bulmak gerektiği- ni savunurlar ve özetle şöyle derler: Tann'nın öngördüğü yaradı- lış düzenine uygun eylemler, "vahiy" şeklinde inmiş olan "Tannsal" buynıklarla ayarlan- malıdır. Bu buyruklar insanla- ra iletildiği an iBm haline dönü- şüp akd üstü bir nitelik taşırlar. Bu nedenle insanlann eğitimin- de vahiyler esas tutulmak gere- kir. Aklın görevi vahiyler doğ- rultusunda iş görmektir. Vahyi bir kenara bırakıp akıl yolunu seçmek, hem Tann'yı yadsımak (inkâr etmek) ve hem de ilim ve bilgiden yoksun kalmak demek olur! Öte yandan Tann'nın izni ve isteği olmadan hiçbir şey ger- çekleşemez, hiçbir şey elde edi- lemez. Bu izin ve istek ise, Tan- n'nın mutlak keyfiliğine bağlı birşeydir. Önıeğin Tann, tt ._di- lediğinin kalbini açar ve onu Müslüman yapar,dDediğininki- ni kapaüp kâfir kılar" (En'am suresi 125). "Dflediğiııi hidaye- te erdirir, doğru yola sokar, dik- diğini de şaşırür vedoğru yoidaıı sapünr" (A'raf 178, Fa'tır 8). "Dilediğine azab, dikdiğine de merhamet edeıf (Ankebût sure- si, ayet 21). "Düediğhıe az, dfle- diğine bol rmk (mal, mülk, pa- ravb_.)verir." (Nahl suresi, ayet 71). "İBm" ve bilgi dağıtunı bakı- mmdan da durum budur, yani Tann, dilediği kişilere, dilediği ölçüde (kimine az, kimine de çok) bilgi ve anlayış gücü verir. Her ne kadar Kur'an'ı, herkes ta- rafından anlaşılsın diye Arapça olarak "apaçık bir dUk" indir- diğini bildirmiş ise de gönder- digi ayetlerin tümünün herkes tarafından anlaşılmasını isteme- miştir. Bundan dolayıdır ki ba- zı ayetleri "muhkem", bazı ayet- leri de "müteşabih'' nitelikte in- dirmıştir. "Muhkem ayetler" herkes tarafından anlaşılabilecek kesin ayetlerdir. "Möteşabih ayetier" ise, çeşitli anlamlara gelebilen ve herkes tarafından anlaşılamayacak nitelikte ayet- lerdir ki bunlann yorumunu an- cak Tann'nın "bilgide şüphele- ri ohnayacak kadar kuvvetli (ve yetenekiykıldığı kişiler bilir. Ve bu kişilerdir ki Kur'an'ı toplum adına yorumlayıp Tann'nın va- hiylerini ınsanlara bilim olarak aktanrlar (AJ-i Imrân suresi, ayet 7)! Ve işte mollalarımız, bu yukar- daki iddialara sanlrmş olacak- tır ki, kendilerini çağdaş ulema kertesine ermiş gibi gösterirler ve Kur'an'ıyorumlamayetkisi- nin kendilerine özgü bulundu- ğunu söylerler. Anlatmak ister- ler ki, ülkemizin ve Islam dün- yasının geri kalmışlığının nede- ni, Kur'an'ın yanlış anlaşılma- sı, yanlış uyguianmasıdır ve şim- di onlar sayesindedir ki bu yan- lış anlama ve uygulama gideri- lecek, Türkiye (ve Islam dünya- sı) kurtuluşa çıkmış olacaktîr. Bu tür masallarla insanlan- mızı kandıran moUalanmıza ve- rilecek yanıt kısaca şu olmak gerekir ki, dünya ve evren sorun- lanna vahiylerle çözüm sağlana- maz, hiçbir zaman sağlanama- mıştır. Akla üstünlük tanımadıkça ve vahyin yerine aklı koymadıkça geriliklerden, ilkelliklerden kur- tulunamaz. Bah uygarlığı, vahiy- ciliğin değil, akılcılığın yarattı- ğı bir uygarlıktır. Eğer vaktiyle Islam uygarlığı diye bir şey var oldu ise bu uygarlık vahyin ürü- nü olarak değil fakat eski Yu- nan'ın akılcı bilimlerinden ya- rarlanmış olanlann oluşturduk- lan bir uygarlıkrır. Bunun böy- le olduğunu onlar kendi ağızla- nyla itiraf etmişlerdir ki, al-Ra- a (865-932), al-Kindi (ölümü 819), al-Cahiz (776-869) gibi isimler verilebilecek nice örnek- lerden sadece birkaçıdır. "Ki- tab a)-Hayavan" adlı yapıtında al-Cahiz özetle şöyle der: " E ^ r ebedi hikmederle dohı eski Yiı- nan kaynaldanna sahip ohna- savdık.. şimdi erişmiş bulundu- ğumuz her bilgiden yoksun ka- Ne yazık ki Atatürk'ün mol- la egemenliğinden kurtardığı in- sanlanmız bugün yine bu aym ellere terk edilmiş olarak şeriat verilerini rehber edinme gele- neğine saplanmışlardır. Bundan dolayıdır ki yaşam sorunlanna, akılcı yoldan çözüm arayacak- lan yerde molİalardan fetva al- mayı yeğlerler. En basit işleri bile onlara da- nışmadan göremez olmuşlardır. Sorduklan sorular, fikirsel ba- kımdan ne kadar zavallı kerte- de olduklannı, daha doğrusu akılsızlıklanmn kanıtıdır: Ör- neğin ramazanda oruçlu iken yurtdışına ihraç etmek üzere çi- çek toplamamn orucu bozup bozmadığuu, ya da oruçlu iken arkadan ya da önden fıtil koy- manın orucu bozup bozmayaca- ğını soranlardan tutunuz da, tu- valette iken konuşmanın, ya da üzerinde Arap harfleri bulunan paralarla tuvalete girmenin, ya da peruk takarak derse girmenin günah olup olmadığını, inter- netten Kur'an okumak için ap- tes almanın gerekip gerekme- diğini, ay toprağı ile "teyem- müm"ün mümkün olup olma- dığuıı (ve daha buna benzer ak- lı durduran nice sorulan) soran- lara vanncaya kadar, saymakla bitmez nice zavallı örnekler var karşımızda (Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayımlanan "Günümüz Meseleierme Fetva- lar" adlı "Cep (dtaplan n na ba- kınız). Uygarlaşmak isteyen bir ülkenin, her şeyden önce kendi insanlannı, vahyin "üsrünhığü" inançlanyla değil fakat aküreh- berliği ile düşünebüir kerteye getirebüeceğinı bılmem ne za- man öğrenebileceğiz. Terörist... Dr. Erdoğan AYDOĞAN K işisel imgelem (tahayyül), kişisel tasanm, kişisel düşünü, kişisel can- landırma olarak da adlandınlmak- tadır. Nasıl bir insan olduğumuzun kendi gö- rüşümüzden bir anlatımıdır. Bu anlatım, hakkımızdaki fikirlerden oluşur. Bu fıkir- ler, çocuklukta ve gençlikte öğrenilen, oku- nan, görülen, işitilenler ve uygulananlarla gelişir. Ister olumlu, ister olumsuz olsun, in- san bu kişisel imgelem'in (tahayyülün) em- rine girmiştir artık. Yani kendini nasıl bir in- san olarak düsünüyorsa öyle davranacak demektir. lyi ve olumlu fıkirlerle gelişen ki- şisel tasanmlarda vardır. Bunlarda, olumlu davranışlar, gerekli sorumluluklar, insan- cıl yüce duygular ve yetenekler ortaya çık- maktadır. Kişi, terörist biri olduğuna inandınlmış- sa, kendini hep öyle imgeleyecek, öyle ta- hayyül edecektir. Ne kadar ceza görürse görsün, bu görüşü değiştirilemediği sürece suçunu işlemeye devam edebilecektir. Adaletsizliğin kurbanı olduğu düşünü- sünde olan, her davranışta bunu arayacak ve sorgulayacaktır. Yetersizlik fikrinde sıkışıp kalan terörist, değer kazanabileceği olay arayacaktır. Ve böylece vücudu parçalansa bile bombanın pımini çekebilecektir. Gülüm- semeyi unutan yüzü vardır. Korkaklığını örtmek isteyen, gereksiz cesaret gösterir. Yandaşlannı mutlu etme aşınlığı, kendini suçlayanlan düşman görerek yok etme is- teği onun yaşam isteği durumuna gelir. Olumsuz fikirler sonu bu eylemlerin olu- şabileceğinin farkında değildir. Yaptığının doğru ve haklı olduğuna bozuk kişisel im- gelem inandırmıştır. tnsanoğlunun en zayıf tarafi, oJumsuz da oka fıkirlerine karşı koyamayışıdır. Bunun sonucu sevgi yokluğu, insancıl nesneler kar- şısında duygulanmayış gelişir. Bir süre son- ra bu, kıncı, bencil, öldürücü özelliğe dö- nüşür. Içgüdüsel eğilimlerin ortaya dökül- düğü görülür. Terorizmde ve savaşta yok etme isteğinin yanında hemen gelişen tecavüz (seksüel saldın) olaylan bundandır. Teröristin fikir- sel banşçı yönleri artık çökmüştür. Kor- kunç uygulamalar içindedir. îleri derecede aykjrı psikolojik tablo gündemdedir. Bir ruh hastası gibi doğru ile yanlışı, gerçekle gerçek olmayanı ayırt edemez haldedir. Yok etmek artık onun için tek önemli eylemdir. Bu insanlığın işlediği ilk temel suçtur, ey- lem kendisini de öldürse bile... Teroriznıin gerçek amacı üzerinde bflgi- lerimiz şöyledir: Olabildiğince korku sal- tnak, intikam almak, beğenümeven bir yö- neümi dışlamak, ekonomik geiişmeyi önle- mek,savaşçıkartarak toprakelde etmek,top- lumsal geüşmeleri çökertmektir. Ölûmcül eylemlerle insanlan aymm yapmadan ya da beffi degerfi kişileri yok etmek biçiminde ça- bşuiar. Yirmibirinci yüzyılda hiçbir terörist fik- rin, insan yaşamuıdan daha değerli ve ge- çerli olamayacağı kavTamını anlamak gerek- lidir. Genelde, banşı olağan hal ve evrenin özü, terorizmi ve savaşı geçici kargaşalık ve dehşet olarak kabul etme eğilimi vardır. An- cak, savaş temeli oluşrurur düşüncesi de yüzyıllardan beri yürürlüktedir. Bundan do- layı dünyalı, bütün acılanna karşın teroriz- min ve savaşın duracağına inanmamaktadu-. isteği odur ki, birlikte yaşanabilecek olum- lu, yeterli ve gerçekçi bir kişisel ve toplum- sal imgeleme sahip olunmalı, toplumsal so- rumluluk fikri ve bilinci değerini bulmalı- dır. Yirmibirinci yüzyılın insanı, kendini imgesinde nasıl zanlandınyorsa, öyle dav- ranmak zorundadır gerçeği ve buluşu ile karşı karşıyadır. Ve bu tasanmı en doğru de- ğerler içinde tutmak sorumluluğunu da yük- lenmiş demektir. Terörist fikirleri, olumluluğa, iyiye ve gü- zele yöneltebilmek için elden ne geliyorsa yapılabilmelidir. Olumsuz fikrin yerine olumlusunu düşündürtebilmek gerekmek- tedir. Çocukluktan bu yana verilen ölmek ve öldürmek fikrinin yanlış olduğunu, ya- şatmanın dogruluğunu her vesile ile anlat- mak gereklidir. Sevgili Uğur Mumcu'ya. NecdetARACI- Turgutiu O, emeğin ve bilimin ve akhn hızıyla dünyanın cadı kazanla- nnı kargışlarken (beddua eder- ken), özbeöz Anadolu çocuğu Troyalı Homeros'tan bugüne.. koca Anadolu'yu emziren yüz memeli Artemis'in topraklan, altın taneli başaklar verirken kimlerin doymak bilmez bir iş- tahla saldırdığı "Doğu ile Ba- ü'nm düğün yatağT yurdumuz- da, olan biteni kimler dert edin- dikendine... Kimlerin bilekleri- ne bulaştı gül lekeleri... Hangi dağlann küf kokusu kimlere dert oldu... Bu topraklann has eviatlan, birer birer düşerken soğuk par- ke taşlann, mermerlerin üstüne, en güzel dünya için... "Drink Coca Cola" ya da "Welcome McDonald's" öyle mi?.. Kölelik sözleşmeleri.. essela- mün aleyküm. United States of America!.. Ve British Airlines.. ve ruti-i ABL Bu ayıp hangimize yetmez?! "Kocaman Ilyada çiçeğinin açıldığı" yerden sana, sevgili Mumcu, güneşin doğduğu yer- den selam olsun... Unutma ki, rüzgârlanmız yedi renk yine, bu- lutlanmız gümüşten bizim... He- nüz yağmalayamadılar maden- lerimizi, zeytinimizi ve zeytin- den çıkardığınuz yağı... Sonsu- za değin pes etmeyeceğiz... "Kö- mfiıieri ışığa, üzümleri şaraba" çevireceğiz yeniden. Ve bir gün mutlaka.. bir gün mutlaka.. "bir gün mutlaka yeneceğiz''... Bu ülke bize, Mustafa Ke- mal'in. bu ülke bize şanlı Ku- vayı Milhye şehitlerinin emane- tidir.. "Kalpaksız Kuvayı Miln- yeci"şehitlerin!.. Kış, her zamana hiç bitmeye- cekmiş gibi görünür. Ama öyle değil... Bir ulusu uçuruma sürükle- menin elbette bir bedeli olacak- tır!.. Sevgili Mumcu, ay ışığın- da kelebek kanadından, Mani- sa'nın üzüm bağlanndan selam olsun sana... Finike'nin porta- kal çiçeklerinden.. halılara, ki- limlere işlenen türkülerden selam olsun... Paslanmaz birer Türkmen çe- liğiyiz hepimiz!.. Buradayız, bu- rada olacağız... Ankara'da sey- men, Trakya'da kızan, Ege'de zeybekbiziz... Karadeniz denince horonla ge- liriz akla, Doğu'da, Güneydo- ğu'da halaylarla... Deniz olan, dağ olan, gökyüzü olanız biz.. bin çiçekten süzülen eczayız Anado- lu'da... Sen rahat uyu... En güzel tür- küleri yine hep birlikte söyleye- ceğiz... PENCERE laikçi'lep 'Hayıp' Dedi, İslamcılar 'Evef... Aslan Müslümanlanm benim.. Dinci kardeşlerim.. Islamcılarım.. Türbancılanm.. Eşinin başını örtüp tesettüre tastamam uyan er- kek arkadaşlanm benim.. Müslümana karşı Hıristiyanın savaşına katılmak için gerekli karan Meclis'ten şıp diye çıkardılar.. Şeriatçılanm benim.. "Laikçiler'ln Meclis'te "hayır" dediklerine Islam- cılanm "evef'dediler.. Aslanlanm benim!.. • Bekir Coşkun önceki gün köşesinde Tayyip'in kürsüde okuyup da uğruna mahkemelik olduğu ün- lü şiiri anımsatıyordu; ama manzumenin bir dize- sini eksik yazmıştı; bu "şaheser"\n tamamını ben yazayım: "Camiler kışlamız Kubbeler miğferimiz Minareler süngümüz Müminler askerimiz" Tayyip'in çok güvendiği müminler, Meclis'teki kapalı celsede, Hıristiyan Amerikan ordusunun Irak Müslümanlannasaldınsını içeren "Haçlı Petrol Sa- vaşı"n\ onayladılar. Şimdi camilerden çıkıp kubbe- leri miğfer diye başlanna takacak bu müminler, mi- nareleri süngü gibi kullanıp, Irak'la vuruşacaklar; ama, bu aslanlar komşumuzdaki, camiler, minare- ler ve müminlerie boğuşmak için mi iktidara gel- mişlerdi?.. • Müslümanlığın bu tüıiüsüne ne denir... Müslümanlığın bu türlüsü ancak yemek tarifıdir; taze fasulye, soğan, patlıcan, kıyma, kabak, do- mates, biberie yapılır; tencere ocağa vurulup ha- frf ateşte pişirildikten sonra "tühü" sofraya getiri- lip Müslümanlara servis edilir; yanında hıyar tur- şusu iyi gider; ama, hazmı güçtür; gerçek dinda- nn midesini bozar mı, bozmaz mı?.. Koltuk çıkarlan uğruna Cenab-ı Allah'ı, Hazreti Peygamberi, Islamın erdemlerini yalanla dolanla si- yasete bulaştınp iktidar koltuğuna oturduktan son- ra ilk iş olarak Müslüman komşuya savaşta Hıris- tiyan Amerika'nın maşası olarak harbe katılmak, utanmazlığın son mertebesi değil midir?.. Artık kimin yüzüne bakabilecek bizim Islamcıla- nmız?.. Gül'ün, Tayyip'in Bülent'in değerii eşleri- nin bundan böyle türban takmalan yetmez.. PeçetaksınlarL • Bir arkadaşımız, çok değil, birkaç ay önce Ece- vit'in başında bulunduğu koalisyonda bakan olan bir eski DSP'liye sordu: "- Niçin birdenbire istifa ederek hükümeti boz- dunuz da YTP'yi kurdunuz?.." Yanıt içtenlikli: "- Dolduruşa geldik!.." Peki, kim hazıriadı, sanp sarmaladı, yutturdu bu dolduruşu?.. Kedinin fareyle oynadığı gibi Ankara'y |a oynayan bir hayalet mi var?.. IMF ekonomisiyle "Allah Al- lah" diyen halkı bir erken seçimin tuzağında san- dığa sürükleyen tezgâh, Islamcı çoğunlukta bir Meclis'in kendisine daha kolay "biat" edeceğini ön- ceden mi görmüştü?.. Aslan dinci kardeşlerim, Islamcılanm, türban- cılanm, eşini çarşafa ve türbana sanp şeriata uy- duğunu sanan müminlerim; "laikçiler"\n "hayır" dediği Müslümanla Müslümanın savaşına "evef" diyen kardeşlerim... Yüzünüz hiç kızarmıyor mu?.. KOOP-C'DEN DUYURU HAFTA SONU TURLARIBAŞLIYOR 07-09 Mart 2003 tanhlerinde BARTIN-AMASRA-SAFRANBOLU turu 2 Gece 3 Gün Yanm Pansiyon Kişi Başı 100.000.000.-TL Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki numaralan arayınız Tel: (0212) 520 21 91-92 Faks:520 50 23 E-mail: cumhuriyet(â cumhurivetmahallesi.com.tr KIBRISTA TÜRK MALLARI Kıbns'ta gaspedilen ve yitirilen Türk tapu ve arazi hakları hakkında geniş bilgi veren MUSTAFA HAŞİM ALTAN'ın bu dört ciltlik eseri Kastaş Yayınlan tarafindan yayımlandı. Tel: 0 212 520 59 70 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı ^inlük CazeteÜlke sorunlanna ilişkinraportanyla,araşbrmalanyla, köşe yaztenyla, tarataz haberteriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak iqn abone olun. Tel: ft21Z5110875 TELSİM FATURALI HAT ABONE- SİYSENİZ ÇOK ŞANSLISINIZ. CEPPAZAR BAŞLADI. BUNDAN BÖYLE, PAZAR GÜNLERİ, TEL- SİM'DEN TELSİM'E KONUŞMAK % 50, % 60, % 70 İNDİRİMLİ. TELSİM'E 2002 YILIN- DA ABONE OLDUYSA- NIZ %50f 2001 YIL1N- DA ABONE OLDUYSA- NIZ% 60, DAHA ÖNCE ABONE OLDUYSANIZ% 70 İNDİRİMLİ KONUŞACAKSI- NIZ. TELSİM'DEN TELSİM'E HER ARAMADA, HER PAZAR, SINIRSIZ. İNDİRİMLER, 31 TEMMUZ 2003'E KADAR VE TÛM TARİf ELER İÇİN GEÇERLİDİR. CEPPAKET, CEPVIP. VIP 210, VIP 90 VE CEPFREE ABONELERİ, KENDİLERİNE VERİLEN TOPLU SÖREYİ AŞAN ARAMALARINDA İNDİRİMLERDEN YARARLANABİÜRLER. ÖZEL SERVİS ARAMALARI, BU UYGULAMANIN DIŞINDAOIR. EPPAZAR © 444 0 542 www.telsltn.com.tr A " C *'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle