Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAY=A CUMHURİYET 23ŞUBAT2003PAZAR
10 P A Z A R Y 4 Z I L Â R I dishab@cumhuriyetcom.tr
—I
1
Karlarda
mezar
taşlan
Kıpkara giysinin uzun etekleri
yerlerde. Ayaklannı sürüye
sürüye gidiyor. Bembeyaz
karlarda izler bırakıyor peşinde.
Başı önünde uzaklaşıyor. Yaşlı
rahıbe gözden kayboluyor. Az
sonra gençten bir adam
görünüyor. Acelesi var gibi.
Arkasından gelen siyah kurt
köpeği ıse efendisini pek
umursamıyor. Her ağacı koklayıp,
şöyle bir duruyor. Genç adam
arİcasına bakıyor. Sonra öfkeyle
sesleniyor. Boşuna. Uzaklara
kartopu firtalıyor. Bu kez siyah
köpek hızla ilen fırlıyor. Genç
adımlannı sıklaştınyor. KöpekJe
efendisi gözden kayboluyor.
Ağaçlar ve mezar taşlan arasında.
Stuttgart'm Hoppenlau Mezarlığı
karlar altında. Burası mezarlıktan
çok bir parla andınyor. Eski
ağaçlan, geniş yolları ile. Kentin
göbeğinde mezarlık ve park bir
arada. Hoppenlau yılın her
mevsiminde güzel. insanJann
ilkyazda çiçek kokulanru genzine
çektigi, kent yazının bunalrıcı
sıcağında büyük ağaçlann
serinlığine sığındığı, güz
aylannda yapraklann arasında
dolaştığı, yanına sokuJan
sincaplann karnını doyurduğu,
kışın soğugunda kar topu
oynadığı. 1828 yılında Stuttgart
kapılannın dışında büyük bir yeşil
alana kurulan Hoppenlau
Mezarlığı bugün kentin
göbeğinde. Wılhelnı Hauff,
Gustav Schvvab, Christian D.
Schubart gibi yazar ve şairlerin
yanı sıra VVürttemberg eyaletinin
ünlü kişileri de 18. ve 19.
yüzyılda buraya gömülmüş.
Hoppenlau'da neredeyse kentin
300 yıllık tarihi yaşamakta. 19.
VÜZyillTl
ortalannda
genişletilen
mezarlığa
1824
yılında bir
AHMET de Yahudi
ARPAD mezarhğı
^ ~ ~ ^ ^ ~ ~ eklenmiş.
Bugün eski ve değişik stildeki
taşlann arasında gezinen kişi,
kendini mezarlıktan çok bir
parkta sanıyor. Yüksek ağaçlar
altındaki 1600 mezar taşı bundan
35 yıl önce "konınması gereken
tarihi eserler" kapsamına
alınmış. Hoppenlau'nun Yahudi
mezarlan bölümünü her yıl
yurtdışından gelen yüzlerce
Yahudi gezmekte.
tkinci Dünya Savaşı öncesi
Hitler'den İcaçan bu insanlar,
onlann çocuklan, torunlan uzun
yıllar sonra ana babalannın,
dedelerinin doğup büyüdüğü
Stuttgart'a tekrar geldiklerinde
kentin mezarlıklannda yatan aile
fertlerini de ziyaret etmekte.
Mezarlığı alçak bir
duvar çevreliyor.
Kara demir kapısı kapalı.
Parmaklıklaruı arasından
göriinen tarihi mezar taşlannda
Ibranice yazılar ve rakamlar var.
Bazılan silinmiş, zor okunuyor.
Aniden ağaçlann arasından yaşlı
bir adam çıkıyor. Saç sakal
birbirine kanşmış. Sırtına
geçirdiği palto eski mi eski.
Elinde büyük bir şişe kırmızı
şarap. "BunJar kapriannı açmaz"
diye homurdanıyor, "ginnek
isterseniz, arJayın şu duvardan"
Başı önünde, karlarda ayak
sürüyerek yoluna devam ediyor.
Artık eve gitme zamanı.
Mezarlık ıssız. Hava kararmaya
başladı. Arkama dönüyorum.
lrkiliyonun. Gri duvann kirinde
bembeyaz kocaman harfler:
"Yaşam, insanhğm en büyük
valanı.r
Bi/im Tiyatro tow,
01 Mart 18.30 : Kadıköy Banş Manço
K.M. ( 0 216) 418 95 49 ve 19 Mart
20.00 : Avcılar Banş Manço K.M.
17 yıldır sahnelerde..
Savaş karşıtı oyunların
en görkemlilerinden ! Diper,
olağanüstü bir yorumla
bütün bir çağın, savaşın, insani
değerlerin yargılanmasını dile
getiriyor.. Varg/'yı görmemek,
20 yüzyıla ait bilgilerinizde
ciddi boşluklar yaratabilir..
Savaşın korkunçluğu, ancak
Zafer Diper'in ortaya koyduğu
gibi bir oyunculukla bu kadar
inandırıcı olabilir. Bu nefis
tiyatro metnini, virtüöz oyunculuk
gösterisini kaçırmayın... BASIN
. lıvıı nUliçil Tiyatro Ödiilii
Potansiyelteröristler..."IT'BI Baskanı Robert Mueller,
JL Amerika'da yaşayan Müslüman ve
cami sayısının saptanması için 56 bölge
temsiicisine taJimat verdL l ygulamanın,
terorizmle mücadele kapsanunda
bölgelerin demograiîk yapısını betirieme
amacıyia yapılacağı biktirüdL" Yukanda
okuduğunuz sahrlar, geçen haftalarda
ünlü Newsweek dergisinde yer alan
haberin kısa bir bölümü. Terorizmle
mücadele için Amerika'daki Müslüman
ve cami sayısını tespit etmek ne anlama
geliyor? Bu insanlann ve mekânlann
peşinen birer potansiyel terör unsuru
olarak kabul edildiğini mi gösteriyor? Bir
FBI görevlisi yanıt veriyor:
"Uygulamanın politik olarak doğru
nltnariığına şüphe yok. Fakat suç teşkfl
edebüecek cami sayısını araştırmamak
aptallık olurdu." Bir başka FBI
görevlisinin açıklaması ıse şöyle: "Cami
sayısı, her bir bölgedeki terorizm tehdidini
oraşturan unsurlardan sadece biri Uçuş
okullan gibi Islami dernekler de
terorizmle bağlanü içinde. Biz doğrudan
camileri hedeflemiyoruz. Terorizmle
raücadele kapsamında hedeflerimizi
gerçekleştirmeye çabşıyoruz. Bu büyük
bir değeriendirme sürecinin bir parçası."
Amerika'da yaşayan Müslümanlar ise
FBI'ın bu uygulamasına karşı tepki
duyuyor, terorizmi asla
desteklemediklerini ve birer potansiyel
terörist olmadıklannı anlatmak için
çeşitli gösteriler yapıyor, paneller
düzenliyorlar. Amerikan Islami tlişkiler
Konseyi'nin Sözcüsü îbrahim Hooper,
karann Müslüman nüfusa bu ülkede ne
kadar şüphe ile bakıldığını gösterdiğini
söylüyor. Birtakım tslami örgütler ile
terorizm arasında bağlantı olduğu açıktır.
Bu gerçeğuı. sonunda FBI tarafından da
NEW YORK
ZÜLAL
KALKANDELEN
dile getirilmesi
sevindiricidir.
Fakat yanhş
olan, ana
düşmanınbir
din olarak
belirlenmesi.
Böylebir
yanlış, 21.
yüzyılda mantıkla açıklanması olanakh
olmayan bir dinler savaşına yol açmaktan
başka ne işe yarar? Dini, terorizmirı
hizmetine sokan örgütlerin faaliyetlerine
son verilmesi, sadece Amerikahlann
değil. Islam ülkelerinin ve bütün dünya
ülkelerinin başgörevlerinden değil midir?
Islami terör örgütlerinin faaliyetlerinden
en büyük zaran kimler gördü? Bu
örgütlerle olan mücadelesinde, uzun
yıllardır Amerika'run ve Avrupa'nın
desteğini görmeyi uman Türkiye'de
nüfusun büyük bir çoğunluğu da
Müslüman. Terör örgütlerinin bugüne
kadar yaptıklanna seyirci kalan ve
kulaklannı tıkayan Batı dünyası, neden
şimdi savaş arenasmda? FBI,
temsilcilerine verdiği taümatın gerekçesi
olarak, "terorizmle mücadele
kapsamında bölgelerin demografjk
yapısını beüriemeyi" gösteriyor. Gerekçe
bu şekılde açıklanınca akla bazı sorular
geliyor. Acaba bu kapsamda ülkedekı
Katolik kiliseleri ya da Budist tapınaklan
da sayılıyor mu? FBI, Amerika'daki diğer
dinlere mensup insan sayısını da bilmek
istiyor mu? ÜÛcedeki Müslümanlann ve
camilerin sayısının belirlenmesine
yönelik bu çalışma, din temelindeki
aynmcılığı körüklemez mi? 11 Eylül'den
sonra New York'ta ve tüm Amerika'da
daha önce hissedihneyen ölçüde bir
Müslüman korkusu ve düşmanhğı gelişti.
FBI'ın temsilcilerine verdiği talimat buna
katkı yapacaktır. tnsanlan dinsel ve etnik
kökenlerine göre bölen zihniyet, Nazi
Almanyası dönemini haürlatıyor.
Herhangi bir dine inananlan ya da
herhangi bir etnik kökenden gelenleri,
baştan suçlu adayı kabul eden anlayış, bir
arada yaşamak ve birbirine tolerans
göstermek zorunda olan insanlar
arasındaki banşı nasıl kurabilir? Kendi
dininden ya da etnik kökeninden olsun ya
da olmasın, terörist örgütlerle mücadele
etmek, demokrasiye ve özgür düşünceye
inanan her bireyin, her hükumetin ve her
devletin en temel görevi. Terorizmi
desteklemek, bir gün kendisinin de karşı
terorizme kurban gidebileceğini kabul
etmektir. Hiçbir zaman unutmamak
gerekir ki, sahip olunan her silah bir gün
sahibine de yöneltilebilir.
kzulal@yahoo.com
Yıkıntdar
arasında
Israil Fıöstin
topraldarmda
saldınlanıu
yoğunlaşönrken
dün de Nabius'ta
ikiFilisrJnn
öldürüldü. BaO
Şeria'nın £1 HaJil
kenti
yakmlarmdaki
Idna Köyü
saJdnleri ise, İsrail
askerleri
tarafindan yıkıJan
evterini
terk etmek
kakhlar. Finstinh
buküçükkız,
yüalanevin
enkazmda
oyuncaklarmı
bulmaya çahşıyor.
(Fotoğraf:
REUTERS)
Ağlayarak özür dileyen vali!
Aylardır, sınıftakı iri kıyım
çocuğun, gözüne
kestirdiği çelimsiz çocuğu
dövmek için etraftnda athğı
taklalarla, numaralarla
meşgulüz. Iri olan, dövmek
istediği çocuğun etrafinda bir
aslan gibi kükreyerek
dolamyor, ara sıra
pençelelerini savuruyor,
dişlerini gösteriyor. Sınıftaki
diğer çocuklar ise, kendi
vücutlanna bakıp iri çocuğa
ilişmekten vazgeçiyorlar, elini
burnuna koyup nanik yapan
ufacık kızıl bir çocuk dışmda.
Güçlerine biraz güvenenlerse,
kaşlannı kaldmp, parmak
sallıyorlar ara sıra, ama ortada
hiddetle dolanan aslan onlara
bakmazken... Bir tarafta orman
kanunlan olanca vahşeti ile
süredursun, bugün biz başka
bir şeylerden bahsedelim;
Hawaii'de alkollü araba
kullanırken yakalanıp hapse
giren bir Kanada valisinin,
kulağa kara mizah gibi gelen
öyküsünden... Efendim, geçen
yîlbaşı tatüini geçirmek üzere
Hawaii'ye giden British
Columbia valisi, bir gece bir
arkadaş toplantısından oldukça
alkollü olduğu halde otehne
dönerken trafik polisi
tarafindan çevrilir. (British
Columbia, Kanada'mn en
batıdaki eyaleridir.) Yapılan
kontrolden sonra vali, gözünü
karakolda açar ve 8 saat
hapiste kaldıktan sonra
ülkesine utanç içinde döner.
Vaziyeti düzeltmek için ilk iş
olarak bir basm toplantısı
düzenler. Gözyaşlan içinde
kendisine güvenen ailesi ve
tabii ki tüm BC halkmdan özür
diler, bir daha asla
içmeyeceğine dair
söz verir ve
kendisine ikinci bir
şans vermelerini
ister. Bol gözyaşh
ve dokunaklı olan
basın toplantısınm
ardından, BC iki
kampa bolünür. ~~~~^""
Vali bir numarab konu haline
gelir, anketler yapıhr, bir kısun
halk valiyi arnk işbaşmda
görmek istemezken, bir kısmı
da ona ikinci şansı vermek
düşüncesindedir. Sivil toplum
kuruluşlan da dört bir yandan
valiyi kınamaya başlarlar;
kimüeri rehabüitasyon
ahnasmı önerir, kmıileri
hemen istifasmı ister. Bütün
bunlar oladursun, bir yandan
da valinin karakolda çekilmiş,
sabıka fotoğrafi da ticari
amaçlarla kullamhnaya
başlanır. Şaşırmayın, burası
Amerika, her şey ama her şey
paraya dönüştürülebilir!
Hawaii sokaklan sarhoş
vaunin hafıfçe gülümseyen
fotoğraflan basnnlmış
tişörtler. bardaklarla dolar.
Mart ayında Hawaii'de valinin
davası görûlecek. Vali, para
cezası ve zorunlu kamu
hizmetinin yanı sıra, 1 seneye
varan hapis cezası da alabilir.
Bu görünen cezamn bir de
görünmeyen ve
dahadapahalı
tarafi var elbet:
Valinin politik
kariyeri. Bugün
halk affetse,
yann seçimlerde
rakipleri
- ~ — — — afFetmeyecekler.
Eveet, hikâyeyi dinledikten
sonra sizin de surahmza acı bir
tebessüm oturdu değil mi?
Nasıl oturmasın efendim; bir
kere, şoförü, yahut korumalan
olmadan tek başına araba
kullanan valiyi ayıphyorsunuz
değil mi? Hadi vali
alçakgönüllülük etti
direksiyonun başına geçti
diyelim, insan polis çevirince
hiç değüse, Kanada'da bir
eyaletin valisi olduğunu
söyleyip, pişkinlikle oradan
aynlmaz mı? Sonra, Hawaii
polisi de gerçekten ayıp etmiş;
valiyi 8 saat hapiste tutmak,
TORONTO
BERNA
DEMİRYOL
sabıka kaydı açmak, olur iş
değil. Hadi tüm bunlar olduuu,
koskoca vali gözyaşlan içinde
herkesten özür dileyecek, süt
dökmüş kedi gibi bir daha
yapmayacağım diye söz
verecek, olur iş değil... Hem
sonra, vali de olsa o da bir
insan evladı, elbette birkaç
kadeh içecek. E biraz içkili
araba kullandı ise n'olmuş,
kimseye bir şey ohnadı ya?
Gördüğünüz gibi buralarda
böylesi "garip" olaylar
olabiliyor. içkili araba
kullanırken çevrilmiş bir vali
hapse düşüyor, iki gözü iki
çeşme ağlayarak yüzlerce kişi
önünde özür dileyip, bir daha
ağzıma içki koymayacağun
diye söz veriyor. Günlerce
medyayı meşgul ediyor ve siz
de boş bulunup sanıyorsunuz
ki, vali yüz kıiarncı bir suç
işledi, sözgelimi görevini
kötüye kullandı, yeğenini,
eniştesini kayırdı, 1 lirahk
hizmeti 10 lira gösterdi, halkı
kandn-dı, vesaire. Böyle şey
dilenmez ama, çok yakın
gelecekte bir gün, bir
valimizin, Boğaz'da bahk
sofrasmdan içkili halde evine
dönerken çevrilip, karakolda
gecelediğüıi ve ağlayarak
halktan özür dilediğini görmek
umuduyla. tyi pazarlar.
'Kazanıyorum,
öyleyse vanm'
1 890'lardan Birinci Dünya
1 Savaşı'nın sonlanna kadar olan
dönem aynı zamanda ABD'nin ilk
zenginlerinin türediğı bir dönemdi
O yıllann en ünlü zengini de
Vanderbflt ıdi Ekonomist Thorstem
\ebfcnin Tüketim Teorisi'nin
kaynağı olan Vanderbilt'in, gelirinin
büyük bölümünü demiryolu
yapunından sağladığı tahmin
ediliyordu. Vanderbilt ailesinin bir
başka ünü de göstenşli
malıkânelerinden geliyordu. Aile
1900 yılında Manhattan'uı 51 ile 59.
caddeleri arasında 8 tane adlanna
yahşır ev inşa ettirdi. 57. Cadde'deta
137 odalı evi Amerikan tarihine bu
ülkede ınşa edilmiş en büyük konut
olarak geçti. O günlerde sıradan bir
ailenin hedefı, bannma ve yiyecek
masraflannı karşılamaktı ABD o
dönemde yeni zenginlerle tanışu.
Paralannın haddi hesabı yoktu ve
harcamalanyla verdikleri mesaj
Veblen'in teorisine ilham kaynağı
oldu. Tüketimin bu derecesini
gerçekleştirebilen insanlar bunu
parasal güçlennın kanınnı ortaya
koymak için yapıyorlardı. Yani,
topluma verilen mesaj "Param var
ve bunu ben harcıyorum*' şeklinde
özetlendi. Aradan bir
asırdan fazla zaman
geçti. Amerikan halkı
ve tüketim
harcamaianndaki
ahşkanlık yeni bir
kimliğe büründü.
Günümüz Amerikan
ailesinin hedefi, ^"~™"™^
bannma ve yiyecek masraflannı
karşılamaktan çok ötelere yöneldi.
İnsanlar ıhtiyacı olan harcamayı
yapmaktan uzaklaşıp istediği
harcamayı yapmaya yöneldi. Bazılan
için lüks araba toplum içinde var
olma sebebi sayılırken kimileri için
bu okyanus gören bir eve dönüştü.
Geçenlerde Los Angeles Tünes'ta
çıkan bir araştırma lüks harcamanın
boyutunu ortaya koyuyordu. Buna
göre geçen yılın lüks
harcamalanndan bazılan şöyle
sıralanıyordu: Kayak merkezi
Aspen'in Little Nell Oteli'nde bir
gecelik konaklama bedeli 5 bin
dolar. Peter Philippe marka kol
saatinin Caübre 89 modeli 2.7
mih/on dolar. Port Lauderdale'da bir
gün içinde 18 yat, tanesi 22 müyon
dolardan satılıyor. Gulfstream
Şirketi'nce 40 mih/on dolara satılan
uçaklar için verilen siparişler
yetişnrilemiyor. Seyahat şirketleri,
otomobil üreticileri, lüks ev
pazarlayan emlakçiler talebi
karşılamada zorlanıyor. Toplumunun
lüks düşkünJüğu üıüyaca dönüşüyor.
Gazetenin bir başka anketınde
insanlara, "Yaşam kafitenizi
arttmbilecek en önemli etken nedjr"
diye soruluyordu. Cevap "Daha çok
para" olda Amerikan toplumunun
lüks düşkünlügü pizza ya da beysbol
sevdasıyla başa baş gidiyor.
Ortalama bir ailenin sahip olduğu
birden fazla araba, arnk o ailenin
konumunu da beürliyor. 10 yıl
öncesine göre arabalar daha büyük
ve gösterişh, evler geniş ve göz alıcı.
Yine gazetenin araşnrmasına
dönelim. Günümüz ailesinin evi,
1950'lerde yaşayan bir ailenin evinin
iki katı büyüklükte. tkinci eve sahip
ailelerin sayısında büyük artış
yaşanıyor. 10 yıl önce sıradan bir
otomobilin değeri 22 bin dolar iken
bugün bunun yüzde 75 arttığı
belirhliyor. Son iki yılda lüks mallara
olan talebin yüzde 26 arttığı yine bu
araşürmanın sonucu. Tüketim
toplumunun harcama merakını doğal
karşılamak mümkün. Fakat bu
harcamanın ne pahasına yapıldığını
da gözden çıkarmamak gerekıyor.
Lüks tüketimdekı artış hayat
standardının da arttığı anlamına
gelmiyor. Çalışan Amerikahnın işe
ayırdığı zaman, ailesiyle geçirdiği
zamandan daha fazla. Kendi
ihtiyaçlannı karşılamak için
zamansızlıktan yakınanlar daha fazla
harcayıp daha fazla mesai
yapüklannın farkında olan kişiler.
Kazandıklannı her geçen gün daha
az biriktiren ortalama bir aile bir
yandan da
kazandıklarmdan çok
harcamaya, dolayısıyla
borca yöneliyor.
Kazancı ne olursa
olsun daha fazlasını
harcamayı gelenek
haline getirenler
~ ~ " ' ^ ~ ~ " toplumun yapısını da
kökünden değişririyor. Bu değişim
doğum günü hedıyelerine. tarilde
gidilen mekânlara. evlerde aranan
şartlardan araba fiyatlanna kadar her
kesime yansıyor. Harcama
hastalığina kapılmış toplum için
tasarruf bir anlam taşımıyor.
Amerikan halkınm bankalardaki
tasarruf hesabı diğer gelişmiş
ülkelere göre en alt düzeyde. Bunun
yanında borcu teşvik eden harcama
ve kredi sistemi her geçen gün iflas
edenlerin sayısını arttınyor Sağhk
ihuyacını karşılamaya yöneük
önlemler harcama sevdahsı halka
yeterli olamryor, suç ve uyuşturucu
da yaygınlaşıyor. Lüks arabalann her
geçen gün çoğaldığı, göstenşli
evlerin inşa edilmeden önce alıcı
bulduğu, bir bardak şarabın 5 bin
dolara yudumlandığı bir dönemden
geçiyor Amerika. Her kesimın kendi
çapında yaptığı harcama, gehri
katlıyor. Yaşam standardını
yükselten aile, bir yandan da hayat
boyu ödemek zorunda kalacagı bir
borcun alnna giriyor. Harcamayı
gözünü kırpmadan yapan zengin ya
da orta halli Amerikalının ödeyeceği
fatura sadece aldığı maJın karşıIığı
olmuyor. Bu faturayı ödemek için
daha fazla çalışmalan dolayısıyla
kendilerine daha az zaman
ayırmalan aile yapısının çatlamasma
da neden oluyor.
LOS ANCELES
REMZİ
GÖKDAĞ
lıvıı Mlliçil Tivatro Odiilii - ^ "Şjr
YARĞI
KIRMIZI BALIK ÇOCUK EVİ
12. YIL
AİLE OKULU-5
Dr. Erdal ATABEK
NUBBâk TOk CBİŞM KfiİMÜRMHUMŞüUT
KONULUTOPLANTIMIZ
OLUMSUZ HAVA KOŞUIİARINEDİYLE
23 MART 2003 PAZAR GÜNÜNE ERTELENMİŞTİR
DUYURULUR
<Wya$-Bosnncı 0 2164H 16 36 - Faks-Tel: 0 216 366 14 31
0-6 yaş - Mecıdıyekö) 0 212 213 95 88 - Faks-Te|- 0 212 213 87 40
e-mail: kirminbtlikasıperonlİBe.cora
»*i">.lurnıizib»tılı.com
GİRESUN 2. tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
1- Dosya No: 2000/1954 yenilenmekle 2003/9
Borçlu: Nusrettin Kurt
Özel Harekât Birliği BULANCAK/GtRESUN
Ismâil oğlu 1972 doğumlu Osmaniye ili Düzici ilçesi Kurtlar mah.'de kayatlı.
Alacaklıya: 763 804.262.-TL. faiz ve masraflar hariç ödemeye borçludur. Yenileme ve ödeme emri tebliğidir.
2- Dosya No: 2000/1814 Borçlu: Mehmet Güler
Fiskobirlik Genel Müd. GlRESUN Ismail oğlu Dereli ilçesi Yiıva köyü nüfiısuna kayıtlı.
Alacaklıya: 183.102.122.-TL. faiz ve masraflar hariç ödemeye borçludur.
3- Dosya No: 2000'1953 yenilenmekle 2003/10
Borçlu: Erhan Koray Gülsoy
Kuyumcu cad. Çiftç'ioğlu fıc. Uğur Apt. GÖRELE/GÎRESUN
Alacaklıya: 743.218.513.-TL. faız ve masraflar hariç ödemeye borçlu. Yenileme ve ödeme emri tebliğidir.
Pamukbânk T.A.Ş.'ye izafeten vekili Av. Yavuz Akbulut tarafindan, yukanda yazılı alaeağın tahsili için aleyhinize yapılan icra takibinde, adresini-
ze gönderilen ömek 49 no'hı ödeme emri tebliğ edilememiş ve zabıta tahkikatı neticesinde de yeni adresiniz tebliğ edilemediğinden ödeme emrinin
ijanen tebliğine karar verilmiştir.
Işbu ödeme emrinin ilan tarihinden itibaren borcu ve masraflannı 7 güne (15) on beş gün ilavesi ile yinni iki (22) gün içerisinde ödemeniz, (temi-
nat vermeniz) borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrasına dair itirazınız varsa, senet altındaki imza size ait değil ise yine 7
güne 15 gün ilavesi suretiyle 22 gün içinde aynca ve açıkça bildirmenız aksi halde icra takibinde bu senedın sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı
reddettiğüüz takdırde mercii önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız, itirazuuzın muvakkaten kaldınlacağı, senet veya bor-
ca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine 7 güne 15 gün ilavesi ile 22 gün içerisinde bildirmediğiniz takdırde aynı müddet içerisinde 74.
madde geref ince ma] beyanuıda bulunmanız, aksi halde hapisle cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edilece-
ği, ödeme emri yerine geçerli olmak üzere ilan ve ihtar olunur. 03.02.2003 Basın: 6684