Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Van Bölge liyatrosu
Ankara'dan Van Bölge Ti-
yatrosu geçtı, Nâzım Hik-
mefın "Memleketimden İn-
san Manzaralan" ıle.
Bakmayın öğretmenler-
den, şofbfiefden, bıyologlar-
dan oluştuğuna. llk bakışta
amatöf gibi gozükseler de,
hepsi adamakıltı tyatrocu. Ti-
yatroyL Yavuz Görmen kur-
muş, vetenner hekim maaşı
vekurduğu kımi ıştefden edin-
diklennin büyük bölümünü
Van Böge Tiyatrosu'na yat-
nyor. Özveriyle yola çıkılmış
amaoyunculannın söyledik-
lerine bakılırsa "haz"duyuyor-
lar bu işten. 19931en bu ya-
na da epey deneyim kazan-
mıştar. Van Gölü'nün kenan-
na bağdaş kurup Batakhane
Güzeli'ni, Taziye'yi, Misafir'i,
Kadınlık Bizde Kalsın'ı oyna-
mışlar. Van Devlet Tiyatrosu
kunjlmazdan önce "hayalet
yapı" olan tiyatro binasına
yaşam veımişler... Çağnlan
tüm tiyatroseverlere: "20 ki-
şi bütûn gücümüzü oıiaya
koyup bu kadarkalabalıkkad-
royla belki çoğu tiyatronun
cesaretedemeyeceğibirişe
kalkıştık. Bilet satabileceği-
miz birkaç eş dosttan başka
hiçbir güvencemiz yok. 01-
sun, dedik, birşekilde sesi-
mizi duyururuz. Bizi dikkate
alın, cesaretimize destek
olun. Duyaıiı olan herkesten
her türiü desteğe ihtiyacımız
var." Savaş kokan bir ülkede,
banşçı işier ıçin sahne tozu
yutan insanlann sesine de
kulak verilmeli.
Çüriik gerekçe
BM sılah denetçilerinin
son raporu, ABD'nin Irak'a
yönelık saldırgan tutumu-
nun anlamsızlığını bir kez
daha kanıtladı.
"Bir kez daha" dıyonjz,
çünkü eskı BM sılah denet-
çisi, hem de Amerikalı istıh-
barat subayı Scott Ritter,
kendısıyle röportaj yapan
VViHiam R. Pffl'e Ağustos
2002'de şunlan aktarmıştı:
"Irak, 1998'den beriesas
ıtibanyla sılahsızlandınlmış-
tır. Irak'ın kıtlesel imhayete-
neğne sahıp silahlannınyüz-
de 90-95 'inin yok edildıği
saptanmışbr. Kimyasal, bi-
yolojik ve nükleer silah ile
uzun menzilli balistik füze
üreten fabtikalar, bu fabrika-
lann ilgili donanımlan ve bu-
ralardan e/de edilen ürünle-
rin çok büyük bölümü de
buna dahildir... Geriye kalan
yûzde 5-10'luk kısım ille de
bir tehdit oluşturmaz. Hat-
ta bir silah programı bile
oluşturmaz; toplam olarak
pek bir şey ifade etmeyen,
ama hâlâ yasak olan bir si-
lah programının kmntılanr»,
parçalannı oluşturur. Aynı
şekilde, sırfbizim açıktaya-
mıyoroluşumuz Irak'ın eV/'n-
de silah bulunduğu anlamı-
na gelmez. Irak'ın bu mal-
zemeyi elinde bulundurdu-
ğuna dair kanıt yok."
Savaş içın gösterilen ge-
rekçe çürük, çürütülmüş...
Gel gör ki, A-K-P iktidarı
ABD'nin peşindeçürüktah-
taya basmakta ısrariı.
kulisi ] SIK KANSt
FederaOI Yapı Önertei, Hem De ŞkndMIçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun A-K-P iktidan
kurulur kurulmaz yaptığı ilk
açıklama "Valiler, seçimle
işbaşına gelecek" olmuştu.
Ardından A-K-P iktidan, bir
tasJak hazırtadı.
Yerel yönetimlerin
yetkilerini genişleten bir taslaktı
bu. Eğitim ve sağlık hizmetleri
ile Hazine arazilerinin
belediyelere aktanlması
öngörülüyordu. Bir anlamda,
federalist açılımlar sağlayan
adımlaratılıyordu...
SBF ögretim üyesi Prof. Dr.
Birgül Ayman Güler, bu tür
çabalann yeni olmadığını, daha
önceki iktidariar döneminde de
benzer taslaklann gündeme
geldiğini söytüyor "Hazırianan
taslaklann ya da söylenenlerin
ardında yatan düşünce,
merkezi yönetimin görevlerinin
sayılıp sınıriandınlması, bunun
dışında kalan görevlerin
tümüyle yerel yönetimlere
devrini içeriyor. Bu düşünce,
federal devletlerin
anayasalannda yer alan
federal devtetle federe
devletler arasında iş bölümü
yapılırken izlenen yöntemi
andınyor. Dolayısıyla bu
yöntem, görevler aynlığını
esas alan üniter devletteki
merkez-yerel ilişkilerini değil,
federal devlette, federeler ile
federal arasındaki görev
bölüşümünü anlatır."
Türkiye'de böyle bir yapının,
tam da Irak'ın parçalanıp
bu ülkenin topraklan
üzerinde federe devletler
oluşturulması hedefi
tartışılırken gündeme
getirilmesi yalnızca bir rastlantı
mı? Üstünde durmak gerek.
Tarih, btze ölürnle
yaşamın iç içeliğini, acı
ile direnci öğretir. Ders
almayı da...
işte geçmişin sayfalanndan bir örnek:
"1900'İerin başında Osmaniı, Kafkaslar'dan
Balkanlar'a, Yemen çöllerine kadarbirçok
cephede savaşıyordu ve bitlerden buiaşan
tifüs, gencecik askerieri kınp geçiriyordu. Asker
sevk eden trenlerde, askerter daha cepheye
ulaşamadan tifüsten can veriyorlardı. Dûnyada
henüz tifüsûn aşısı yoktu. Ta ki, iki özverili Türk
hekimi, dûnyada ilk kez insan kanından tifüs
üretmeyi başanncaya kadar...
Dr. Reşat Rıza ve Dr. Tevfik Salim, tifûslü
hasta kanını alıp bir saat süreyle 60 derecede
ısıtıriar. Elde ettikleri aşıyı şişelere doldurur,
sn/ıdan beş santimetreküp deri altına şınnga
ederler. Yıl 1915'tir. Daha sonra Hamdi Hoca,
Aşı tarihinden çıkan bir kıstm ısıtılan hasta
kanı ile iki kısım
nekahetteki kişinin
serumunu kanştınr ve enjeksiyon sayısını üçe
çıkanr. Bilimsel literatüre 'Hamdi Metodu'
adıyla geçen bu yöntem, Avrupalı bilim
adamlan tarafından da uygulanır. Bu dönemde
gelişmeler öyle bir seyir izlemiştir ki, 1920-21
yıllannda Fransa, Ingiltere ve Amerika'ya 220
bin doz çiçek aşısı ihraç edilmişti."
Bu bilgiler, TFTTde mart ayi içinde yayına
girmesi beklenen, yapım ve yönetimini Şirin
Sümer Çubukçu'nun, danışmanlığını da Prof.
Dr. Feride Saçaklıoğlu'nun üstlendiği aşı
tarihine ilişkin "Aşıyla Gelen Hayat" belgeselinin
ön metninden alıntılardı.
Aradan 100 yıl geçmiş. Çiçek hastaiığı
dünyadan silinmiş. Ama savaş yine kapıda ve
önlem olarak insanlara çiçek aşısı yapıhyor...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
IC. Bnekf Smfegrnda Geçen Kzmetteriı, SSK
HzmetJeriyte Brteştirftnesi Zonrtı mudur?
i: T.C. Emekli Sandığı na tabi olarak çalışmaya başladım. 15 yıl-
lık hizmetimi tamamladıktan sonra, kendi isteğimle görevimden avnldım.
Çeşitli işlerde çoğu zaman sigortalı. zaman zaman da sigortasız olarak
çahştım. Yaş sınınmı doldurduğumda T.C. Emekli Sandığı'ndan emekli
olmak için müracaat edeceğim. Son yedi yıllık çalışmanın yansından faz-
lası SSK'de geçtiği için, bana. Emekli Sandığı'ndaki 15 yıllık hizmetimiıı
SSK'ye aktanlacağı ve emekli aylığımı SSK bağlayacagı için, 15 yıllık
emekli ikramıyesıni de alamayacağım söylendi. Sorum şöyle: T.C. Emek-
li Sandığı'ndaki hizmetlerimı SSK'de geçen hizmetlerimle bırleşnrmek
zorundamıyım? v .u».Lmi.,U o,. ... ...„
YANTT: 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlanna Tabi Olarak Geçen
Hizmetlerıne Birleştirilmesine tlişkın Yasanın 8 maddesınde "'Ayhg^ bag-
Iav3cakkurum"belırlenmiştır "T.C. Emekli Sandığı Yasası kapsamında
geçen çahşma süreieri toplanu, tek başına, Emekli SaiKhğVndan ayhk bağ-
lanmasına yetiyorsa, diğer kurumlarda geçen sürelerin de birteştirümesi
zorunhı mudur?" sorusunun yanıtını. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, açık
bir anlatunla vermişnr
(*)^ZEll:Hizınetierinbiı1eştirinıesibakkn^
birkıımnıdakihiznKtiavtkrjağlanmasma\«erfiotajayansigortalry-ade-
ğişjk kurumtardaki hizmetleri birkştirerek ayhk bağlamakür. Ancâk, bu
kanundan yararlanabilmek için kişni tüm sosyal güvenlik kurumlanna ta-
bi hizmet sürelerini birleştirmey e zorlamak sosyal güvenlik sstemi ve bu
kanunun amaa Be bağdaşmaz. (_) lyuşmazhk. 2829 Sayıu Sosyal Güven-
lik Kummlanna Tabi Olarak Geçen Hizmederin Birleştirilmesi Hakkm-
daki Kanunun uygulanmasında, bazı sosyal gü\eolik kunımlannda geçen
hrzmrt aireleri tnplamının a\iık haganmaana yrtprli nlmaa haHıyV»dig>r
kunımlarda geçen hizmederin de rjirieştirüınesinin zorunhı olup olmadı-
ğı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazbğuı çözümû. davada uygulana-
cak 2829 Sayıh Yasanın 8/1 maddesinin yorum \oJuyla gerçek amaanın
tespitinde yatmaktadır.
Anılan yasa maddesinde, 'birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerin-
den, ılgililere, son yedi yıllık fıili hizmet süresi içinde fıili hizmet sürele-
rinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendı mevzuatuıa göre aylık
bağlarur ve ödenır' sozlerineyer verifaniştir. (_) Önemli olan, hangi kurum
olursa oteun, aynı külfete katlanan insanlann aym haklara sahip ounas-
nm sağlanması geçerü bir çözüm yohıdur. Esasen, sosyal güvenlik kunım-
lannın görevi sosyal sigorta kanunlan çerçevesinde kapsama akbldan ki-
şileri konıma garantisi sağbmaktır. Sigorta hukukunda amaç, yüksek
standartta sosyal gü\enliksağlayan bir sistemin otuşturulmasıdır. Yine.sos-
yalâgortalar küJfet-nimet dengesi üzerinekurulan kurumlardır. O neden-
le, külfetin (çahşıpprimleriödemek) karşılığmın ahnmamaa sosyal güven-
Gk sistenıinin amacıyia bağdaşmaz ve böyle bir ırygulama da kabul edile-
mez. Buna. aksi bir yorum. sisteme duyıılan güveni ortadan kakhnr. En
önemMsi,yükümlülükterini zamanmda yerine getirenkrin bir anlamda ce-
zaJanduihnası ohır ki bu sosyal adalet duygusunu aşjmduır. Öte yandan
bozma karannda görûldüğü şekfiyte vasa yorumlandığında; çahşıpinanıp
güvenerek. primleıini ödeyen sigortalı kaüandığı külfetin karşıhğuu ala-
mayacakür. Farklı bir anlaomla en fazla ödediği halde, en az aJacakür. Bu
dnrum külfet-nimet dengesini bozacağından, üstün görülemez dahaa, ya-
sanm aradığı koşuflan yerinegetiren özeOikle istenflen hizmetsürelerini ça-
hşıp dokhıran ve primlerini düzenli bir şekilde ödeyen sigortahnm ona uy-
gun hakkmı almas zorunludur.
Esasen. 2829 Sayıh Yasanın amaa hiçbir kurumdaki hizmeti ayhk baf-
bmmasına yeterli olnıay an sigortalı ve hak sahiplerine ayük bağlanmasını
sağtamak \e değişik kurumlardaki hizmeder birieştirilerek zjyan ounası-
nı öniemektir. Yasaflesosyal güvçnlik sağlayarak kişfleri vaşadıkkn top-
hım içinde insan onuruna yaraşu- şekilde onu başkalanna muhtaç etmeye-
cek asgari bir hayat standann sağlanmak istenmiştir. Aksinin düşönübne-
si Anayasanın 'sosyal güvenlığin bir insan hakkı olduğuna' ilişkin flkesi-
ne de aykınlık oluşturur. (_)"
Yargıtay Hukuk Genel Kuralu, 6.3.2002 Tarih. 2002/ 21-132 Esas,
2002/139"Karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kunılu'nun bu karanndaki anlatundan. iştirak-
çinin "moTuatma göre" aylık bağlamaya yeterli ise "kişiyitüm sosyal gü-
venHk kurumlanna tabi hizmet sürelerini büieştirmeye zorlamak sosyal
güvenliksistemi ve" 2829 Sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesine Üişkin Ya-
sanın, "amaa 9e" bağdaşmayacağı açık olarak anlaşılmaktadır.
(*) Kaynak: Lebib Yalkın Yayımlan, Yargıtay Kararlan Sıra No: 633
Düzettme: 10 Şubat 2003 günlü yazımızın sonundaki tabloda "19 Aıa-
hkPrimler'' başlığı "18 AyhkÜcrefler" olarak yayımlanmıştır. Doğrusu
aşağıdadır:
Sosyal güvenlik kurumlanna 18 ayhk askerlik borçlanması için öden-
mesi gereken en az ve en çok prim tutarlan özeri:
18 Ayhk Askerlik Borçlanması Ucretler-Primler (Ocak 2003
Sos>ılGûvenlik
Kunınu
SSK
T.C. Emekli SiBdıjı
Bığ-Kur
Aylıkîcretler 1$ Aybk Primler
EıAz
327 583.290
17150.000
176244.594
Eı Çok Ea Az
327.583 290 ; 1.179.299 844
22 123.500 ' 108.045 000
812 798 595 634480 538
EnÇok
1 179.299.844
139.378.050
2 926.074.942
Tütüncünün çığbğı
Tütün Yasası çıkalı bir yıl
oldu. Tütün üreticisinin,
tek taraflı sözleşmelerle eli
kolu bağlandı. Tütün
Kuaılu, aynntıtan
beliıieyecek tüzük ve
yönetmelikleri çıkarmış da
değil. Toprağın yapısına ve
tütünün kalitesine
bakılmaksızın tütün
üretimine kota konmuş.
TEKEL ise özelleştirildi
özelleştirilecek. Dışa tütün
ve sigara satan Türkiye,
dışarıdan tütün ve sigara
almaya başlamış. 4 bin
400 köyde tütün üretimi
yapan 403 bin tütün
ekicisi perişan.
CHP Denizli Milletvekili
Mustafa Gazalcı ve 73
arkadaşı, TBMM
BaşkanlıgTna Meclis
araştırması önergesi
verdiler "Türkiye, reji
düzeninden kurtularak
ulusal tütün politikasını
kurmuş bir ülkedir.
Yeniden o düzeni
anımsatacak bir
uygulamayı sürdüremez.
Tütün Yasası'nı üreticilehn
yaranna ve ulusal
çıkartanmıza uygun bir
biçimde yeniden gözden
geçirmek için öncelikle bir
yıllık uygulamanın ve tütün
üreticisinin durumunun
incelenmesi gerekir."
Tütün Yasası, dayatmayla
15gündeçıkanlması
istenen 15 yasa içindeydi.
Bu yasalar çıktığı anda
Türkiye de düzlüğe
çıkacaktı...
Hani, nerede?
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(d turk.net
HARBl SEMtHPOROY semihporoyayahoo.com
ZAWW 7AMAH BiZjAVG VAtiiU,
P TıKüti'üti dlM
\
<
I
i
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 17 Şubat
BİR EĞİT/M REFORMCUSU
•tSlf'Oe BUGÜH,ÜWM İSVTÇRELI EĞİT1MCI JÖHANN UEIH-
KCU PBSmiOZZl(F>£STAlOrsİ) SI YA$INC)A ÖU)ij. SÛÇ -
UJttLeH İÇİUDE GEÇEN 8lR ÇOCUKLUKIAH SONRA, SOS-
VHL REFORMLARA İLSl DUYMUŞ, YOkSüLLAK İÇİN BAZI
ATHJHHMt YAPMAK İSrEUlÇTİ. Bü ASAM, TEAAJ SACÇUES
BOUSSEAU'NUU "EMILE'APU YAPmHtN ÇOKETKİSİUPE
MALAKAK PEDAGO3İ ÛZBfllHOE ÇALIŞIAAYA KOYUlJHJ.
BİRÇOK SOHUNUU, eĞiriMİU OÜZELTİLAAESİYLE ÇÖZÛ-
LEBİUCE&HE İMAUARAK 8İKVİK1M OKUUARM AÇIL-
MASINA ÖNCÜLÛIC ETTİ. PeCTAlOZZfMN OKUUARIH-
PA,ESKI KATt DİSİPLİN VE MEKANİK ÖĞBETİM, YB-
RİUİ E.SNEK tUJÜALLAKA, SBV6İ VEAVLAYJÇA 81-
MtCACAK, RU DA BATI TİPİ ÇAĞDAÇ İLJCÖ&RETİUİU
TEMEÜMİ OUIÇrUBACAKTtR..
Cumhuriyel
k i t a p 1 a r ı
Cumhuriyel
i. i t a p 1 a r ı f
Bülent Tanör
KURTULUŞ KURULUŞ
Genisletilmis
4. BASKI
tncelenen devnm olayının ıkı cephesı vardır. Kurtuluş ve Kunıluş
Bınncısı, bagımsızlık sa\f
aşına ve bunun anlamlı özellıklenne
ılışkın olup Mondros-Lozan arası dönemı kapsar (30 Ekım 1918-24
Temmuz 1923). tkıncı süreç olan Kuruluş, bırıncısıyle ıç içe geçmiştir.
TBMM'nın açılması (23 Nisan 1920), yenı sıyasal-anayasal
yapılanmanın da başlangıcıdır. Kuruluş la ilgili atıhmlar 1940'lara
kadar sürecektır.
Bülent TANÖR
Çoşkun Özdemir
ÜNTVERSÎTE'DEN TOPLUMSAL
SORUNLARA BAKIŞ
YENİ
CIKTI
T Cumhurtyet Çag Pazarlama A Ş Türkocağı Cad. No:39,41
^ kttap kulübü (34334) Cağaloglu-lstanbul Tel:(0212) 514 01 96 ,
Yayımlanan yazılanmı başhca üç bölüme ayırmayı uygun bulduk
Sağlık sorunlan, üniverstte sonmlan ve sıyaset. îlk ıkısı bir ünıversıte
ögretım üyesı ve bir hekım içın çok anlaşılır konular Ama Cumhunyefın
kuruluş felsefesuıı \e ılkelerinı yürekten benımsemış, Atatürk'un mıras
bıraktıgı aklın ve bılımin öncülügüne ınanmış bir insan olarak polıtıkaya
daıma çok ılgı duydum ve bu konuda yazılar, eleştınler yayımladım.
Cofkun ÖZDEMİR
«r
~~ CumhUIİyBİ C
a
8 Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
,_^. kitap kulübü (34334) Cağaloglu-lstanbul Tel:(0212) 514 01 96
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Hac Dönüşü...
"Hac"dan dönen kafıleleri TV kameralan karşılıyor.
"Duygulu anlaryaşandı.." faslından sonra biri "Irak
krizi hacca nasıl yansıdı" diye bir soru soruyor.
Genç kadın hacı: "Aa orda böyle şeyleryok" diye
yanrt veriyor "Politika yok. Irak'ta ne oldu, ne bitti hiç
habehmizyok. Bu konular hiç konuşulmuyor orda...
Orası bambaşka birâlem..."
O "başka âlemden" Türkiye'ye inen genç "hacı ka-
dın", burda bülbül. Ayağının tozuvlaTVIeredemeç ve-
riyor. Havaalanına iner inmez Türkiye'nin "çoksesli"
dünyasına yeniden adım atıyor... Gerçekten de farklı
bir gezegenden başka bir gezegene geçiyor...
"Politika" malum yalnız hacxla değil, Suudi Arabis-
tan'da zinhar yasak. Bu yıl üstüne üstiük olağanüstü
önlemleralınmış.BBC'degördüm.Taburtaburasker-
ler, tanklar, sivil polisler... Sıkıysa yanındakine "Irak"
sor...
Oysa haccın amacı yalnız "Kâbe'yi tavaf etmek
değil, "Islam ailesinin" bir araya gelmesi, "ümmetin
buluşması" benim bildiğim. TV ekranlanna yansıyan
görüntülere baktığınızda ümmet fertlerinin hepsinin bi-
rer "kum taneciğine" dönüştüğünü görüyorsunuz.
Kim, hangi ülke, hangi ırktan geliyor... Ayırt etmeye im-
kân yok...
Gorüntü bu da, gerçek bu mu? Bayramda hac hak-
kmdabirkitapokudum. "Hacftefte'Yayınlan'ndan: "La
vie quotidienne a la Mecque de Mahomet a nosjo-
urs"(Muhammetten Günümüze Mekke'de Yaşam...)
Gazetecilik diliyle yazılmış, akıcı, sürükleyici bir kitap.
"Türk hacılan" ve "Türkiye'nin hac politikası" hak-
kmda da çarpo bilgiler, izlenimler içeriyor. "Atatürk'un
ülkesi" diyormesela: "Enyüksek hacıkotasına sahip-
tiri" Türkiye bunu Islam dünyasındaki "ağırtığını" ko-
rumak, hissettirmek için yapıyormuş. Bu nedenle
"Türk yetkililer vatandaşlannın hacca gitmesini do-
laylıyollardan teşvik eder. En iyi lojistikorganizasyon,
en iyi sağlık hizmeti onlardadır. En iyi otellerde Türk
hacılan kalır" diyor "Mekke'de Yaşam"...
Eski Islam eserlerine de en iyi bakan, en iyi muha-
faza eden ülke Ispanya ve gene Türkiye imiş. Suudi-
ler eski eserden nefret edermiş. Yalnızca yürüyen,
elektrikli şeritler; ültramodem aydınlatmalara, "göz
boyamaya" yönelik teknolojik görkem ve gösterişe,
ültramodem inşaata meraklıymışlar. Kâbe'yi "süper-
market görünümlü" galenler ve binalaria çevirmişter.
En nefretettikleri de Osmaniı eserieriymiş. 1924'teŞeyh
Abdül Aziz Ibn Saud, kente adım atar atmaz Osman-
lılardan kalan çeşme, anrt; ne varsayerte bir etmiş. Ha-
lifelerin anısını silmek için... En son Ecyatta yapmış
olduklan gibi...
'Sakin, suskun, üniformalı...'
Kitabın en ikjinç satırian "Türk hacılan"na ilişkin iz-
lenimler. Bizim hacılar Mekke'de de uzaktan "hemen
farkedilirmiş". Düşünün! Bireyi "kumzerreciğine" in-
dirgeyeno insan seli içinde Türkler "r?emen" farkedi-
liyor. "Münih istasyonunda", "Brüksel metrosunda",
"Stockholm sokaklannda" olduğu gibi...
Batı'da hani daha çok "Müslümanlığa" bağlı neden-
lerden fark edildiğimizi düşünürüz değil mi? Hayır.
Yeryüzünün en Müslüman noktası Mekke'de de böy-
leymiş. Demek yalnız "bıyık", "türban" meselesi de-
ğil bu. Onun çok ötesinde, derin, bambaşka bir iz...
"Tıknaz, sakkallı Türklersükûnetleri, hareketlerinin
disipliniile dikkat çekiyor. bilge ve suskunlar... Fizyo-
niomileri, yürüyüşleri farklı. Uzenerinde 'Türk bayra-
ğı' dikilmiş 'üniformalan' var... Mekke'ye de savaşa
giden ordu düzenindegtdiyofiar..." diyor kitap. Mıstr-
lı kafile mesela "gürültülü ve neşeliymiş"... Bizimkiler
ise "sakin, suskun, disiplinliveüniformalı..."^Mekke'nin
"en uygar organ'ızasyonuna sahip", "en suskun ha-
cı kafilesi..."
TVIerin etkisiyle içerde artık yavaş yavaş "konuş-
maya" alışıyoruz. Ama yurtdışında Türklerin ilk dikkat
çeken özelliği hâlâ "suskunluklan'' ve "kederieh" olu-
yor... Dün "Akşam" gazetesinde Hollandalı Türkolog
Jessica Lutz'un röportajını okurken bunlan tekrar
düşündüm. "Yurtdışındayken kümin Türkolduğunu he-
men anlıyorum, ama nasıl... Bunu tam ifade edemi-
yorum"diyorLutz: "Türkleriçe dönük... Halay çeker-
ken (bile) içe dönük, küçük hareketler yapıyor. Se-
vinçlerini dışa vurmakta zorluk çekiyorlar. Kendileri-
ni iyi anlatamıyor, ifade problemiyaşıyohar... Bunun
bir sebebi düşünmeye yönelik olmayan, tekrara da-
yalı eğitim sistemi. Büyüğe soru sormuyor, saygı gös-
teriyohar.. Büyükten kasıt her tür otorite. Çocuküan-
na 'devlet' ismi koyan başka bir ülke bilmiyorum. İyi
bir Türk için 'devlet' çok önemli... Türkler çok ciddi
insanlar..."
Dogu'dan veBatfdan... Teşte'değismiyor. Bizsa-
hiden yalnız bize benziyoruz...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2SOLDANSAĞA:
1/ Konya'nın
antik çağdaki
adı. 2/ Bir
meyve... Is-
kambüde koz.
3/ Kutsal bir
güce, bir dile-
ği yerine getir- 6
mesi için ya- 7
pılan vaat... g
Rütbesiz as-
ker.4/Vejetar- 9
yen. 5/Birnota... Şi-
irleri şeriata aykın gö-
rüldüğü için 1404'te
derisi yüzülerek öl-
durûlmüş tasavvuf şa-
iri. 6/ Oyunda cezalı
çocuk... Seyrekveeğ-
retidikiş. 7/Doğusa-
natlannda kullanılan,
stilize edilmiş bitki,
yaprak ve fîliz görü-
nümündeki bezeme motifi... "Can kulağıdır işiten
/ Bu âşuclar — 'sini" (Yunus Emre). 8/ Penye kon-
feksiyonunda kullanılan ve zincirli dikiş yapan özel
makine... Utanç duyma. 9/ tçine başka bir sı\ı ka-
nşnnlmamış içki... Yankı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı turistik bir
belde. 2/ tlgi eki... Arkalıksız iskemle. 3/Önem-
li tarihsel olgu... EmfleZob'nınbirromanı. 4/Se-
bep... Uğraş. 5/Bir yerde oturma... Eski dilde su.
6/ Devlet görevlilerinin aylıklanndan her ay bel-
li oranda kesilen para. II Sodyumun simgesi...
"Bize bol bol — kucakla getir/ Düşmek etrafı
görmemektendir" (Tevfik Fikret). 8/Bir cetvel tü-
rü... Şeker üretiminde billurlaşan şeker alındık-
tan sonra kalan posa. 9/Doğu ve Güneydoğu Ana-
dolu'da yaşamış eski halk.