08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Van Bölge liyatrosu Ankara'dan Van Bölge Ti- yatrosu geçtı, Nâzım Hik- mefın "Memleketimden İn- san Manzaralan" ıle. Bakmayın öğretmenler- den, şofbfiefden, bıyologlar- dan oluştuğuna. llk bakışta amatöf gibi gozükseler de, hepsi adamakıltı tyatrocu. Ti- yatroyL Yavuz Görmen kur- muş, vetenner hekim maaşı vekurduğu kımi ıştefden edin- diklennin büyük bölümünü Van Böge Tiyatrosu'na yat- nyor. Özveriyle yola çıkılmış amaoyunculannın söyledik- lerine bakılırsa "haz"duyuyor- lar bu işten. 19931en bu ya- na da epey deneyim kazan- mıştar. Van Gölü'nün kenan- na bağdaş kurup Batakhane Güzeli'ni, Taziye'yi, Misafir'i, Kadınlık Bizde Kalsın'ı oyna- mışlar. Van Devlet Tiyatrosu kunjlmazdan önce "hayalet yapı" olan tiyatro binasına yaşam veımişler... Çağnlan tüm tiyatroseverlere: "20 ki- şi bütûn gücümüzü oıiaya koyup bu kadarkalabalıkkad- royla belki çoğu tiyatronun cesaretedemeyeceğibirişe kalkıştık. Bilet satabileceği- miz birkaç eş dosttan başka hiçbir güvencemiz yok. 01- sun, dedik, birşekilde sesi- mizi duyururuz. Bizi dikkate alın, cesaretimize destek olun. Duyaıiı olan herkesten her türiü desteğe ihtiyacımız var." Savaş kokan bir ülkede, banşçı işier ıçin sahne tozu yutan insanlann sesine de kulak verilmeli. Çüriik gerekçe BM sılah denetçilerinin son raporu, ABD'nin Irak'a yönelık saldırgan tutumu- nun anlamsızlığını bir kez daha kanıtladı. "Bir kez daha" dıyonjz, çünkü eskı BM sılah denet- çisi, hem de Amerikalı istıh- barat subayı Scott Ritter, kendısıyle röportaj yapan VViHiam R. Pffl'e Ağustos 2002'de şunlan aktarmıştı: "Irak, 1998'den beriesas ıtibanyla sılahsızlandınlmış- tır. Irak'ın kıtlesel imhayete- neğne sahıp silahlannınyüz- de 90-95 'inin yok edildıği saptanmışbr. Kimyasal, bi- yolojik ve nükleer silah ile uzun menzilli balistik füze üreten fabtikalar, bu fabrika- lann ilgili donanımlan ve bu- ralardan e/de edilen ürünle- rin çok büyük bölümü de buna dahildir... Geriye kalan yûzde 5-10'luk kısım ille de bir tehdit oluşturmaz. Hat- ta bir silah programı bile oluşturmaz; toplam olarak pek bir şey ifade etmeyen, ama hâlâ yasak olan bir si- lah programının kmntılanr», parçalannı oluşturur. Aynı şekilde, sırfbizim açıktaya- mıyoroluşumuz Irak'ın eV/'n- de silah bulunduğu anlamı- na gelmez. Irak'ın bu mal- zemeyi elinde bulundurdu- ğuna dair kanıt yok." Savaş içın gösterilen ge- rekçe çürük, çürütülmüş... Gel gör ki, A-K-P iktidarı ABD'nin peşindeçürüktah- taya basmakta ısrariı. kulisi ] SIK KANSt FederaOI Yapı Önertei, Hem De ŞkndMIçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun A-K-P iktidan kurulur kurulmaz yaptığı ilk açıklama "Valiler, seçimle işbaşına gelecek" olmuştu. Ardından A-K-P iktidan, bir tasJak hazırtadı. Yerel yönetimlerin yetkilerini genişleten bir taslaktı bu. Eğitim ve sağlık hizmetleri ile Hazine arazilerinin belediyelere aktanlması öngörülüyordu. Bir anlamda, federalist açılımlar sağlayan adımlaratılıyordu... SBF ögretim üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, bu tür çabalann yeni olmadığını, daha önceki iktidariar döneminde de benzer taslaklann gündeme geldiğini söytüyor "Hazırianan taslaklann ya da söylenenlerin ardında yatan düşünce, merkezi yönetimin görevlerinin sayılıp sınıriandınlması, bunun dışında kalan görevlerin tümüyle yerel yönetimlere devrini içeriyor. Bu düşünce, federal devletlerin anayasalannda yer alan federal devtetle federe devletler arasında iş bölümü yapılırken izlenen yöntemi andınyor. Dolayısıyla bu yöntem, görevler aynlığını esas alan üniter devletteki merkez-yerel ilişkilerini değil, federal devlette, federeler ile federal arasındaki görev bölüşümünü anlatır." Türkiye'de böyle bir yapının, tam da Irak'ın parçalanıp bu ülkenin topraklan üzerinde federe devletler oluşturulması hedefi tartışılırken gündeme getirilmesi yalnızca bir rastlantı mı? Üstünde durmak gerek. Tarih, btze ölürnle yaşamın iç içeliğini, acı ile direnci öğretir. Ders almayı da... işte geçmişin sayfalanndan bir örnek: "1900'İerin başında Osmaniı, Kafkaslar'dan Balkanlar'a, Yemen çöllerine kadarbirçok cephede savaşıyordu ve bitlerden buiaşan tifüs, gencecik askerieri kınp geçiriyordu. Asker sevk eden trenlerde, askerter daha cepheye ulaşamadan tifüsten can veriyorlardı. Dûnyada henüz tifüsûn aşısı yoktu. Ta ki, iki özverili Türk hekimi, dûnyada ilk kez insan kanından tifüs üretmeyi başanncaya kadar... Dr. Reşat Rıza ve Dr. Tevfik Salim, tifûslü hasta kanını alıp bir saat süreyle 60 derecede ısıtıriar. Elde ettikleri aşıyı şişelere doldurur, sn/ıdan beş santimetreküp deri altına şınnga ederler. Yıl 1915'tir. Daha sonra Hamdi Hoca, Aşı tarihinden çıkan bir kıstm ısıtılan hasta kanı ile iki kısım nekahetteki kişinin serumunu kanştınr ve enjeksiyon sayısını üçe çıkanr. Bilimsel literatüre 'Hamdi Metodu' adıyla geçen bu yöntem, Avrupalı bilim adamlan tarafından da uygulanır. Bu dönemde gelişmeler öyle bir seyir izlemiştir ki, 1920-21 yıllannda Fransa, Ingiltere ve Amerika'ya 220 bin doz çiçek aşısı ihraç edilmişti." Bu bilgiler, TFTTde mart ayi içinde yayına girmesi beklenen, yapım ve yönetimini Şirin Sümer Çubukçu'nun, danışmanlığını da Prof. Dr. Feride Saçaklıoğlu'nun üstlendiği aşı tarihine ilişkin "Aşıyla Gelen Hayat" belgeselinin ön metninden alıntılardı. Aradan 100 yıl geçmiş. Çiçek hastaiığı dünyadan silinmiş. Ama savaş yine kapıda ve önlem olarak insanlara çiçek aşısı yapıhyor... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL IC. Bnekf Smfegrnda Geçen Kzmetteriı, SSK HzmetJeriyte Brteştirftnesi Zonrtı mudur? i: T.C. Emekli Sandığı na tabi olarak çalışmaya başladım. 15 yıl- lık hizmetimi tamamladıktan sonra, kendi isteğimle görevimden avnldım. Çeşitli işlerde çoğu zaman sigortalı. zaman zaman da sigortasız olarak çahştım. Yaş sınınmı doldurduğumda T.C. Emekli Sandığı'ndan emekli olmak için müracaat edeceğim. Son yedi yıllık çalışmanın yansından faz- lası SSK'de geçtiği için, bana. Emekli Sandığı'ndaki 15 yıllık hizmetimiıı SSK'ye aktanlacağı ve emekli aylığımı SSK bağlayacagı için, 15 yıllık emekli ikramıyesıni de alamayacağım söylendi. Sorum şöyle: T.C. Emek- li Sandığı'ndaki hizmetlerimı SSK'de geçen hizmetlerimle bırleşnrmek zorundamıyım? v .u».Lmi.,U o,. ... ...„ YANTT: 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlanna Tabi Olarak Geçen Hizmetlerıne Birleştirilmesine tlişkın Yasanın 8 maddesınde "'Ayhg^ bag- Iav3cakkurum"belırlenmiştır "T.C. Emekli Sandığı Yasası kapsamında geçen çahşma süreieri toplanu, tek başına, Emekli SaiKhğVndan ayhk bağ- lanmasına yetiyorsa, diğer kurumlarda geçen sürelerin de birteştirümesi zorunhı mudur?" sorusunun yanıtını. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, açık bir anlatunla vermişnr (*)^ZEll:Hizınetierinbiı1eştirinıesibakkn^ birkıımnıdakihiznKtiavtkrjağlanmasma\«erfiotajayansigortalry-ade- ğişjk kurumtardaki hizmetleri birkştirerek ayhk bağlamakür. Ancâk, bu kanundan yararlanabilmek için kişni tüm sosyal güvenlik kurumlanna ta- bi hizmet sürelerini birleştirmey e zorlamak sosyal güvenlik sstemi ve bu kanunun amaa Be bağdaşmaz. (_) lyuşmazhk. 2829 Sayıu Sosyal Güven- lik Kummlanna Tabi Olarak Geçen Hizmederin Birleştirilmesi Hakkm- daki Kanunun uygulanmasında, bazı sosyal gü\eolik kunımlannda geçen hrzmrt aireleri tnplamının a\iık haganmaana yrtprli nlmaa haHıyV»dig>r kunımlarda geçen hizmederin de rjirieştirüınesinin zorunhı olup olmadı- ğı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazbğuı çözümû. davada uygulana- cak 2829 Sayıh Yasanın 8/1 maddesinin yorum \oJuyla gerçek amaanın tespitinde yatmaktadır. Anılan yasa maddesinde, 'birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerin- den, ılgililere, son yedi yıllık fıili hizmet süresi içinde fıili hizmet sürele- rinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendı mevzuatuıa göre aylık bağlarur ve ödenır' sozlerineyer verifaniştir. (_) Önemli olan, hangi kurum olursa oteun, aynı külfete katlanan insanlann aym haklara sahip ounas- nm sağlanması geçerü bir çözüm yohıdur. Esasen, sosyal güvenlik kunım- lannın görevi sosyal sigorta kanunlan çerçevesinde kapsama akbldan ki- şileri konıma garantisi sağbmaktır. Sigorta hukukunda amaç, yüksek standartta sosyal gü\enliksağlayan bir sistemin otuşturulmasıdır. Yine.sos- yalâgortalar küJfet-nimet dengesi üzerinekurulan kurumlardır. O neden- le, külfetin (çahşıpprimleriödemek) karşılığmın ahnmamaa sosyal güven- Gk sistenıinin amacıyia bağdaşmaz ve böyle bir ırygulama da kabul edile- mez. Buna. aksi bir yorum. sisteme duyıılan güveni ortadan kakhnr. En önemMsi,yükümlülükterini zamanmda yerine getirenkrin bir anlamda ce- zaJanduihnası ohır ki bu sosyal adalet duygusunu aşjmduır. Öte yandan bozma karannda görûldüğü şekfiyte vasa yorumlandığında; çahşıpinanıp güvenerek. primleıini ödeyen sigortalı kaüandığı külfetin karşıhğuu ala- mayacakür. Farklı bir anlaomla en fazla ödediği halde, en az aJacakür. Bu dnrum külfet-nimet dengesini bozacağından, üstün görülemez dahaa, ya- sanm aradığı koşuflan yerinegetiren özeOikle istenflen hizmetsürelerini ça- hşıp dokhıran ve primlerini düzenli bir şekilde ödeyen sigortahnm ona uy- gun hakkmı almas zorunludur. Esasen. 2829 Sayıh Yasanın amaa hiçbir kurumdaki hizmeti ayhk baf- bmmasına yeterli olnıay an sigortalı ve hak sahiplerine ayük bağlanmasını sağtamak \e değişik kurumlardaki hizmeder birieştirilerek zjyan ounası- nı öniemektir. Yasaflesosyal güvçnlik sağlayarak kişfleri vaşadıkkn top- hım içinde insan onuruna yaraşu- şekilde onu başkalanna muhtaç etmeye- cek asgari bir hayat standann sağlanmak istenmiştir. Aksinin düşönübne- si Anayasanın 'sosyal güvenlığin bir insan hakkı olduğuna' ilişkin flkesi- ne de aykınlık oluşturur. (_)" Yargıtay Hukuk Genel Kuralu, 6.3.2002 Tarih. 2002/ 21-132 Esas, 2002/139"Karar) Yargıtay Hukuk Genel Kunılu'nun bu karanndaki anlatundan. iştirak- çinin "moTuatma göre" aylık bağlamaya yeterli ise "kişiyitüm sosyal gü- venHk kurumlanna tabi hizmet sürelerini büieştirmeye zorlamak sosyal güvenliksistemi ve" 2829 Sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesine Üişkin Ya- sanın, "amaa 9e" bağdaşmayacağı açık olarak anlaşılmaktadır. (*) Kaynak: Lebib Yalkın Yayımlan, Yargıtay Kararlan Sıra No: 633 Düzettme: 10 Şubat 2003 günlü yazımızın sonundaki tabloda "19 Aıa- hkPrimler'' başlığı "18 AyhkÜcrefler" olarak yayımlanmıştır. Doğrusu aşağıdadır: Sosyal güvenlik kurumlanna 18 ayhk askerlik borçlanması için öden- mesi gereken en az ve en çok prim tutarlan özeri: 18 Ayhk Askerlik Borçlanması Ucretler-Primler (Ocak 2003 Sos>ılGûvenlik Kunınu SSK T.C. Emekli SiBdıjı Bığ-Kur Aylıkîcretler 1$ Aybk Primler EıAz 327 583.290 17150.000 176244.594 Eı Çok Ea Az 327.583 290 ; 1.179.299 844 22 123.500 ' 108.045 000 812 798 595 634480 538 EnÇok 1 179.299.844 139.378.050 2 926.074.942 Tütüncünün çığbğı Tütün Yasası çıkalı bir yıl oldu. Tütün üreticisinin, tek taraflı sözleşmelerle eli kolu bağlandı. Tütün Kuaılu, aynntıtan beliıieyecek tüzük ve yönetmelikleri çıkarmış da değil. Toprağın yapısına ve tütünün kalitesine bakılmaksızın tütün üretimine kota konmuş. TEKEL ise özelleştirildi özelleştirilecek. Dışa tütün ve sigara satan Türkiye, dışarıdan tütün ve sigara almaya başlamış. 4 bin 400 köyde tütün üretimi yapan 403 bin tütün ekicisi perişan. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 73 arkadaşı, TBMM BaşkanlıgTna Meclis araştırması önergesi verdiler "Türkiye, reji düzeninden kurtularak ulusal tütün politikasını kurmuş bir ülkedir. Yeniden o düzeni anımsatacak bir uygulamayı sürdüremez. Tütün Yasası'nı üreticilehn yaranna ve ulusal çıkartanmıza uygun bir biçimde yeniden gözden geçirmek için öncelikle bir yıllık uygulamanın ve tütün üreticisinin durumunun incelenmesi gerekir." Tütün Yasası, dayatmayla 15gündeçıkanlması istenen 15 yasa içindeydi. Bu yasalar çıktığı anda Türkiye de düzlüğe çıkacaktı... Hani, nerede? KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(d turk.net HARBl SEMtHPOROY semihporoyayahoo.com ZAWW 7AMAH BiZjAVG VAtiiU, P TıKüti'üti dlM \ < I i TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 17 Şubat BİR EĞİT/M REFORMCUSU •tSlf'Oe BUGÜH,ÜWM İSVTÇRELI EĞİT1MCI JÖHANN UEIH- KCU PBSmiOZZl(F>£STAlOrsİ) SI YA$INC)A ÖU)ij. SÛÇ - UJttLeH İÇİUDE GEÇEN 8lR ÇOCUKLUKIAH SONRA, SOS- VHL REFORMLARA İLSl DUYMUŞ, YOkSüLLAK İÇİN BAZI ATHJHHMt YAPMAK İSrEUlÇTİ. Bü ASAM, TEAAJ SACÇUES BOUSSEAU'NUU "EMILE'APU YAPmHtN ÇOKETKİSİUPE MALAKAK PEDAGO3İ ÛZBfllHOE ÇALIŞIAAYA KOYUlJHJ. BİRÇOK SOHUNUU, eĞiriMİU OÜZELTİLAAESİYLE ÇÖZÛ- LEBİUCE&HE İMAUARAK 8İKVİK1M OKUUARM AÇIL- MASINA ÖNCÜLÛIC ETTİ. PeCTAlOZZfMN OKUUARIH- PA,ESKI KATt DİSİPLİN VE MEKANİK ÖĞBETİM, YB- RİUİ E.SNEK tUJÜALLAKA, SBV6İ VEAVLAYJÇA 81- MtCACAK, RU DA BATI TİPİ ÇAĞDAÇ İLJCÖ&RETİUİU TEMEÜMİ OUIÇrUBACAKTtR.. Cumhuriyel k i t a p 1 a r ı Cumhuriyel i. i t a p 1 a r ı f Bülent Tanör KURTULUŞ KURULUŞ Genisletilmis 4. BASKI tncelenen devnm olayının ıkı cephesı vardır. Kurtuluş ve Kunıluş Bınncısı, bagımsızlık sa\f aşına ve bunun anlamlı özellıklenne ılışkın olup Mondros-Lozan arası dönemı kapsar (30 Ekım 1918-24 Temmuz 1923). tkıncı süreç olan Kuruluş, bırıncısıyle ıç içe geçmiştir. TBMM'nın açılması (23 Nisan 1920), yenı sıyasal-anayasal yapılanmanın da başlangıcıdır. Kuruluş la ilgili atıhmlar 1940'lara kadar sürecektır. Bülent TANÖR Çoşkun Özdemir ÜNTVERSÎTE'DEN TOPLUMSAL SORUNLARA BAKIŞ YENİ CIKTI T Cumhurtyet Çag Pazarlama A Ş Türkocağı Cad. No:39,41 ^ kttap kulübü (34334) Cağaloglu-lstanbul Tel:(0212) 514 01 96 , Yayımlanan yazılanmı başhca üç bölüme ayırmayı uygun bulduk Sağlık sorunlan, üniverstte sonmlan ve sıyaset. îlk ıkısı bir ünıversıte ögretım üyesı ve bir hekım içın çok anlaşılır konular Ama Cumhunyefın kuruluş felsefesuıı \e ılkelerinı yürekten benımsemış, Atatürk'un mıras bıraktıgı aklın ve bılımin öncülügüne ınanmış bir insan olarak polıtıkaya daıma çok ılgı duydum ve bu konuda yazılar, eleştınler yayımladım. Cofkun ÖZDEMİR «r ~~ CumhUIİyBİ C a 8 Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ,_^. kitap kulübü (34334) Cağaloglu-lstanbul Tel:(0212) 514 01 96 SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU Hac Dönüşü... "Hac"dan dönen kafıleleri TV kameralan karşılıyor. "Duygulu anlaryaşandı.." faslından sonra biri "Irak krizi hacca nasıl yansıdı" diye bir soru soruyor. Genç kadın hacı: "Aa orda böyle şeyleryok" diye yanrt veriyor "Politika yok. Irak'ta ne oldu, ne bitti hiç habehmizyok. Bu konular hiç konuşulmuyor orda... Orası bambaşka birâlem..." O "başka âlemden" Türkiye'ye inen genç "hacı ka- dın", burda bülbül. Ayağının tozuvlaTVIeredemeç ve- riyor. Havaalanına iner inmez Türkiye'nin "çoksesli" dünyasına yeniden adım atıyor... Gerçekten de farklı bir gezegenden başka bir gezegene geçiyor... "Politika" malum yalnız hacxla değil, Suudi Arabis- tan'da zinhar yasak. Bu yıl üstüne üstiük olağanüstü önlemleralınmış.BBC'degördüm.Taburtaburasker- ler, tanklar, sivil polisler... Sıkıysa yanındakine "Irak" sor... Oysa haccın amacı yalnız "Kâbe'yi tavaf etmek değil, "Islam ailesinin" bir araya gelmesi, "ümmetin buluşması" benim bildiğim. TV ekranlanna yansıyan görüntülere baktığınızda ümmet fertlerinin hepsinin bi- rer "kum taneciğine" dönüştüğünü görüyorsunuz. Kim, hangi ülke, hangi ırktan geliyor... Ayırt etmeye im- kân yok... Gorüntü bu da, gerçek bu mu? Bayramda hac hak- kmdabirkitapokudum. "Hacftefte'Yayınlan'ndan: "La vie quotidienne a la Mecque de Mahomet a nosjo- urs"(Muhammetten Günümüze Mekke'de Yaşam...) Gazetecilik diliyle yazılmış, akıcı, sürükleyici bir kitap. "Türk hacılan" ve "Türkiye'nin hac politikası" hak- kmda da çarpo bilgiler, izlenimler içeriyor. "Atatürk'un ülkesi" diyormesela: "Enyüksek hacıkotasına sahip- tiri" Türkiye bunu Islam dünyasındaki "ağırtığını" ko- rumak, hissettirmek için yapıyormuş. Bu nedenle "Türk yetkililer vatandaşlannın hacca gitmesini do- laylıyollardan teşvik eder. En iyi lojistikorganizasyon, en iyi sağlık hizmeti onlardadır. En iyi otellerde Türk hacılan kalır" diyor "Mekke'de Yaşam"... Eski Islam eserlerine de en iyi bakan, en iyi muha- faza eden ülke Ispanya ve gene Türkiye imiş. Suudi- ler eski eserden nefret edermiş. Yalnızca yürüyen, elektrikli şeritler; ültramodem aydınlatmalara, "göz boyamaya" yönelik teknolojik görkem ve gösterişe, ültramodem inşaata meraklıymışlar. Kâbe'yi "süper- market görünümlü" galenler ve binalaria çevirmişter. En nefretettikleri de Osmaniı eserieriymiş. 1924'teŞeyh Abdül Aziz Ibn Saud, kente adım atar atmaz Osman- lılardan kalan çeşme, anrt; ne varsayerte bir etmiş. Ha- lifelerin anısını silmek için... En son Ecyatta yapmış olduklan gibi... 'Sakin, suskun, üniformalı...' Kitabın en ikjinç satırian "Türk hacılan"na ilişkin iz- lenimler. Bizim hacılar Mekke'de de uzaktan "hemen farkedilirmiş". Düşünün! Bireyi "kumzerreciğine" in- dirgeyeno insan seli içinde Türkler "r?emen" farkedi- liyor. "Münih istasyonunda", "Brüksel metrosunda", "Stockholm sokaklannda" olduğu gibi... Batı'da hani daha çok "Müslümanlığa" bağlı neden- lerden fark edildiğimizi düşünürüz değil mi? Hayır. Yeryüzünün en Müslüman noktası Mekke'de de böy- leymiş. Demek yalnız "bıyık", "türban" meselesi de- ğil bu. Onun çok ötesinde, derin, bambaşka bir iz... "Tıknaz, sakkallı Türklersükûnetleri, hareketlerinin disipliniile dikkat çekiyor. bilge ve suskunlar... Fizyo- niomileri, yürüyüşleri farklı. Uzenerinde 'Türk bayra- ğı' dikilmiş 'üniformalan' var... Mekke'ye de savaşa giden ordu düzenindegtdiyofiar..." diyor kitap. Mıstr- lı kafile mesela "gürültülü ve neşeliymiş"... Bizimkiler ise "sakin, suskun, disiplinliveüniformalı..."^Mekke'nin "en uygar organ'ızasyonuna sahip", "en suskun ha- cı kafilesi..." TVIerin etkisiyle içerde artık yavaş yavaş "konuş- maya" alışıyoruz. Ama yurtdışında Türklerin ilk dikkat çeken özelliği hâlâ "suskunluklan'' ve "kederieh" olu- yor... Dün "Akşam" gazetesinde Hollandalı Türkolog Jessica Lutz'un röportajını okurken bunlan tekrar düşündüm. "Yurtdışındayken kümin Türkolduğunu he- men anlıyorum, ama nasıl... Bunu tam ifade edemi- yorum"diyorLutz: "Türkleriçe dönük... Halay çeker- ken (bile) içe dönük, küçük hareketler yapıyor. Se- vinçlerini dışa vurmakta zorluk çekiyorlar. Kendileri- ni iyi anlatamıyor, ifade problemiyaşıyohar... Bunun bir sebebi düşünmeye yönelik olmayan, tekrara da- yalı eğitim sistemi. Büyüğe soru sormuyor, saygı gös- teriyohar.. Büyükten kasıt her tür otorite. Çocuküan- na 'devlet' ismi koyan başka bir ülke bilmiyorum. İyi bir Türk için 'devlet' çok önemli... Türkler çok ciddi insanlar..." Dogu'dan veBatfdan... Teşte'değismiyor. Bizsa- hiden yalnız bize benziyoruz... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/ Konya'nın antik çağdaki adı. 2/ Bir meyve... Is- kambüde koz. 3/ Kutsal bir güce, bir dile- ği yerine getir- 6 mesi için ya- 7 pılan vaat... g Rütbesiz as- ker.4/Vejetar- 9 yen. 5/Birnota... Şi- irleri şeriata aykın gö- rüldüğü için 1404'te derisi yüzülerek öl- durûlmüş tasavvuf şa- iri. 6/ Oyunda cezalı çocuk... Seyrekveeğ- retidikiş. 7/Doğusa- natlannda kullanılan, stilize edilmiş bitki, yaprak ve fîliz görü- nümündeki bezeme motifi... "Can kulağıdır işiten / Bu âşuclar — 'sini" (Yunus Emre). 8/ Penye kon- feksiyonunda kullanılan ve zincirli dikiş yapan özel makine... Utanç duyma. 9/ tçine başka bir sı\ı ka- nşnnlmamış içki... Yankı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı turistik bir belde. 2/ tlgi eki... Arkalıksız iskemle. 3/Önem- li tarihsel olgu... EmfleZob'nınbirromanı. 4/Se- bep... Uğraş. 5/Bir yerde oturma... Eski dilde su. 6/ Devlet görevlilerinin aylıklanndan her ay bel- li oranda kesilen para. II Sodyumun simgesi... "Bize bol bol — kucakla getir/ Düşmek etrafı görmemektendir" (Tevfik Fikret). 8/Bir cetvel tü- rü... Şeker üretiminde billurlaşan şeker alındık- tan sonra kalan posa. 9/Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu'da yaşamış eski halk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle