02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA'FA CUMHURİYET 11 ŞUBAT2003SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Savaş Bayramı! Rjgün bayram! Dokuz günlük birdinlence... Oto- büserde, trenlerde, uçaklarda yer yok. Kent dışı yolludaotomobilleryanşıyor. Birkaç gün geçsin ba- kaliT kaç kaza olacak, kaç kişi ölecek, yaraiana- cak? Ba/ram yapıyoruz, Dayram!. Adı üstünde Kur- bar Bayramı!. Bir koyun, bir dana, bir deve kese- ceteniz.. ılerde bir gün Sırat köprüsünden geçer- kensizi kurtaracak, doğru cennete!.. Ainem ağırhastalanmıştı. öldü ölecek bekleni- yordu. Babam bahçeye bir koyun getirdi, bir koç... Boyuzlannda kurdeleler vardı. Dut ağacına bağ- ladıer. Iki gün ağlayıp durdu. Yanına yaklaştırma- dı kmseyi! Ama ben yavaşca geldim yanına, ko- nuşrum, ses verdı, okşadım. sevindi. Iki günde dostolmuştuk. Sonrao gün geldi, iri biradam bı- çaköriayaklaştı. Gittim yerdeki taşlan topladım. Baş- ladm kasabın başına atmaya, zor tuttular, ağlaya ağleya eve soktular. O gün bu gün sevmem bu bay- ram, bu kan dökme bayramım!.. Se*iz üs istemişler verememişiz, kahramanca di- renniş, olsaolsa altı üs verebiliriz, demişiz. Ta Çor- lu Hsvaalanı'nı bile sunmuşuz! Yüz bin askeri ül- kerrize sokmaya kalkışmışlar. Yine kahramanca kar- şı koymuşuz, olsa olsa otuz kırk bin olur demişiz. Şimdi ayın on sekizinde TBMM'de bu durum ke- sinleşecek. "Savaşa girmiyoruz" diye tutturanlar bir kez daha üikemizin ABD yanında savaşa katı- lacagını kanıtiayacaklar... Oıbinlerce askerim iz şimdiden Irak'ta... Türk ko- mutanlann yönetiminde mi? Belli değil! Bizim as- kerimiz bir kez daha Amerikalı generalin eline mi teslim edilecek? Kore'de, Bosna'da, Afganistan'da olduğu gibi... Daha daha neler olacak, neler veri- lecek? Geçmişte kaldı.. Demirel'in "Türkiye'de ABD üssü yok, on/ar b/rer tesis" aldatmacast bi- le yok, açık açık söylüyortar, 365 AKP'Iİ milletve- kiline, daha doğrusu Tayyip-vekiline, olanlan ola- caklan... Bugün Kurban Bayramı'nın ilk günü!.. Eskiden gazeteci tayfası iki-üç gün dinlenirdi. Bir "Bayram Gazetesi" vardı. Şimdi gazetecilere dinlence yok! Hep çalışacaklar, hep görevde olacaklar. Gazete patronlan üç günlük kazançlannı yitirmesinler di- ye!.. Ben de sabahtan oturdum pencereye, kos- koca kenti kaplayan kar görüntüsüne daldım. Ne- reden nereye geldik.. bir zamanlar olup bitenleri ağır biçimde eleştirirken, geldik bugünlere, bugünlerin acı mı acı gerçeklerine!.. Fazla dalmaya gelmeyecek bir zamanda yaşıyo- ruz. Geçmişe pekdalmamalı... Yaptığımız bazı es- ki değertendirmeleri anımsamal ı.. işbaşına gelen po- litikacılan bir düşündünüzmü şimdi hangi utanç çizgisine geldiğimiz ortaya çıkıyor. Gel de Mende- res'i, Demirel'i, hatta Erbakan ı aramaL HiçbiriTay- yip takımının durumuna düşmezdi. Ülkenin hava- alanlannı, limanlannı üç-beş kuruş için yabancıla- ra böylesine kolaylıkla sunmazdı. Yurt topraklan- na kırk elli bin yabancı askeri konuk etmezdi. Ge- len gideni aratıyor, daha da aratacak!.. Bayramınız kutlu olsun! Kestiğiniz kurbanlar si- ze cennet yolunu açsın! Gittiğiniz, Dubai'ler, Mısır'lar, Paris'ler, Prag'larda yediğiniz içtiğiniz yarasın!.. Ya- nn öbür gün Istanbul bile Saddam'ın füzeleriyle sar- sılacakmış. Hele güneydoğu halkı canını nasıl kur- taracağının telaşı içindeymiş! Ankara'da fabrika- larda gaz maskeleri üretimine geçilmiş! O da yal- nız askere, sivillere bir şey yok... Onlar varsın baş- lannın çaresine baksın!.. 'Savaşa girmiyoruz'... Kim diyor bunlan? Geçi- ci Başbakan Gül ulusa böyle seslendi! Yalan oldu- ğunu bilerek nasıl böyle konuşur demeyin. Alışmış- lar, "takıyye" yapmaya... öyle görünüp böyle ko- nuşmaya, göz göre göre halkı aldatmaya... Yinedebayramınızıkutlanm... Nasıl bir bayram- sa, bu!.. Dış Politika Hata Kaldırmaz... Türkiye AB uğruna yaptığı tüm hatalan gözden geçirmek zonmda. Aşırı istekliliğin ve kamuoyunda beklenti yaratılmasının faturası çok ağır oldu. Yaklaşan Irak savaşı nedeniyle hayli sıcak günlere gebe olan Türkiye, AB ve ABD ortaklığının bölge egemenliğinin paylaşımına dayalı olduğımu gönnek zorunda. Prof. Dr. TÜlay ÖZİJERMAS Siyasetbilimci, Dokuz Eylül Üniversitesi. Ti I ürkiye'nin AB üyeliğine giden yol- da Kıbns'la ilgili Gümrük Birli- ği'ni imzalarken başlayan tavizkâr süreç. belli tarihlerle sıkıştırma po- litikalanyla Türkiye ve Kıbns Türk halkı aleyhine işlerken, Yunanıstan ve Kıbns- lı Rumlar umut ettiğinden fazlasını şu durum- da bile almış bulunuyor. Rum kesiminin tezi daıma Türk kesimini tanımamak, korunmaya alınmış azınlık ola- rak kabul ettirmek doğrultusunda olmuş ve bu çizgiden hiç ödün verilmemiştir. Türk kesimi adada özgürlük ve yaşam mücadelesini 1963'ten bu yana sürdürürken. en önemli kilometre ta- şı Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin kuru- luşudur. Hiçbir devletin tanımadığı bu devle- te uygulanan ambargo ve de Güney' e akan dış yardımlar nedeniyle yıllar içerisinde Rum ke- simi lehine bir tablonun yaratılmış olmasının nedeni Türkiye değildir. Türkiye Kıbns'a el uza- tan ve maddi manevi destek veren tek ülkedir. Buna karşın ada halkı, Türkiye'ye karşı ve de yıllardır müzakere masalannda halkının özgür- lük haklan içın mücadele veren Sayın Rauf Denktaş'a karşı ne yazık ki kışkırtılmaya ça- hşılmaktadır. Türkiye ve Denktaş hedeftedir. Denktaş, Yu- nan ve Rum kesimince. hakkaniyete dayalı bir çözümde inat ettiğı ıçin banş karşıti ilan edil- mekte, ekonomik baskılarla halk giderek Rum propagandasuun etki alanına girmektedir. Tür- kiye'dekı ekonomik bunalım ada halkına yan- sımıştır; ekonomik kaygılara Türkıye'nin kı- sa sürede AB üyesi olamayacağı da eklenin- ce, AB baskısı altında tutulan halka, Güney'le AB'ye girme hayali pompalanırken, bu haya- lınin Önündekı engelin Türkiye olduğuna inan- dırma çabalan yoğunlaşmıştır. Öyle ki, Kuzey Kıbns halkını çok güzel günlerbeklemekte, bu güzel günlere ulaşmalanm Türkiye ve Denk- taş önlemektedir. Böyle midir acaba?.. Rumlann peşine takı- larak AB"ye girmek için miydi yıllardır veri- len savaşım (mücadele)? Özgürlük ve yaşam savaşımı veren ve tanınma dışında devlet ol- manın tüm öğelerini yerine getirebilen bir ulus, ekonomik çıkarlannın peşinden koşan bir ke- simin ardına takılıp, devletinden vazgeçebilir mı?.. Kıbns sorununu "birigalvegöçmenlerin yer- lerine dönmesT olarak algılayan Rum yöneti- minin Kıbns'ın tek egemeninin kendisi oldu- ğu tezinden kolaylıkla vazgeçebileceği düşü- nülebilir mi?.. 1960 Antlaşmalanndan doğan birhakkın, Türkiye'nin üye olmadığı hiçbirku- ruluşa Kıbns'ın üye olamayacağı ilkesinin ih- lali ile uluslararası hukuku hiçe sayan bir an- layışın peşine AB elbisesi giydirilmiş pembe umutlarla takılanlar, geleceğin bugünkü koşul- lan aratmayacağı garantisini nereden alabili- yorlar? Batı Trakya usulü kendi içinde eritme- lere (asimilasyonlara) zemin hazırlandığını na- sıl sezemiyorlar? Daha dün Türk - Rum tica- reti yasak iken, bugün Güney'in kapılan niçin açılıyor? Kuzey'de faaliyet gösteren AB yan- lısı eylemcilere destek değil de ne?.. Denktaş üzerinde, son süreçte Türkiye içe- risinden de yoğunlaşan eleştirilerin kime, kün- lere hizmet ettigini sormakta daha fazla gecik- memeliyiz. Kıbns, AB'nin oyalama oyunu- nun bir parçasıdır. Kıbns'ın çözümü ile Tür- kiye'nin üyeliği arasında bağlantı kurma kur- nazlığı ile Güney'in üyeliğini koşulsuz kabul eden AB'nin çifte standardım görmezlikten gelemeyiz. Sorunun aym biçemde (üslupta) sürdürülmesinin sorumlusu Denktaş değildir. Biçem farklılığı ısteyenler kendi tezlerindenbir adım uzaklaşma eğiliminde değillerdir. Esasen Denktaş'ın tutumu bu biçeme yanıttır. Eşit egemenliğı savunma konusundaki kararlıhğı ile Rum kesiminin şimşeklerini çekmekte hak- lıdır.. ancak, Türk kesıminde çakan şimşekler, Türkiye'deki yıldınmlara ne demeli?.. Ne Rum kesiminde ne de Yunanistan'da tek muhalif sesyok. "Yıllardır tanımalannıönk- dik, ambargolann alûnda insan haklanndan yoksun bırakük, haberleşme özgürlükkrini kv- sıtiadık (KKTC hâlâ Türidye ûzerinden posta gönderip alabfliyor), arûk tutumumuzu değiş- tiretinT diyen yoknedense?.. Kendi lehlenne kurulmuş düzenin olumlu sonuçlannın keyfı- ni çıkanrlarken, Türk kesimi birbirine düşü- rülmüş durumda. Denktaş'm karartıhğı Türkiye'nin en yetkili ağızlannın işgalcilik- le suçlanacağım ileri sürdüğü Türk ordusunun adada niçin bulunduğunu nasıl da unuttuk.. Türk askerinin alkışlarla karşılandıgı günler sa- yesinde, Denktaş'm kararlı tavn ve eşit ege- menlik, kâğıt üzerinde kalmayacak sağlam bir ortakhk üzerindeki hakh ısran sayesinde bu- günlere gelindi. Bugün bir pazarlık gücü hâlâ varsa, bunda Denktaş'm rolü yadsınamaz. Bu- na klasik politika diyenler, ödüncü olmadık sorun çözülmedi; ödün verirsek çözülür man- üğını güdenlerdir. Klasik denilen ödünsüz po- litikanın başka seçeneği olamaz. Çözüm çığlıklan, banş başlığı altında Türk kesiminin ödünü için baskı, yıldırma, ödül- lendirme yöntemleriyle desteklenerek atıhyor. Denktaş orada iyi ki var; çözüme evet diyen, fakat baskıya diienen... Türkiye AB uğruna yapüğı tüm hatalan göz- den geçirmek zorunda. Aşın istekliliğin ve ka- muoyundabeklenti yaratılmasının faturası çok ağır oldu. Yaklaşan Irak savaşı nedeniyle hay- li sıcak günlere gebe olan Türkiye, AB ve ABD ortaklığının bölge egemenliğinin paylaşımına dayalı olduğunu görmek zorunda. Türkiye'de AB karşıthğı yok. Bu anlamda ikilem yaratmak isteyenler ve toplumu karşı karşıya getırmek isteyenler var. Ulusalcı ve karşıtian biçimindeki bölünme, küreselleş- menin tüm az gelişmiş ülkelerdeki olumsuz yan- lasının olağan sonucu. Türkiye'de, AB yandaş- lan ulusalcıhğa karşılar, ancak ulusalcılar AB'ye karşı değil, ödüncü politikalara karşı- lar. Bunun çok iyi değerlendîrilmesi gerekiyor. Ucu belli ohnayan sürecin Türkiye'ye maliye- tinin asgariye indınlmesi ıçin çaba gösteren ke- sime karşı, "hemen,şimdi'' diye bastıran çıkar odakh keamler var. Ortada belli bir tarih yok. fakat baskıcı çeşitli tarihler var. Engelli koşu. fakat nereye ulaşacağınız belli değil. Hedef var, fakat siz göremiyorsunuz; görebileceğiniz dekuşkulu... Sonuç Türkiye "tesKm ol" çağnsına Kıbns'ı göz- den çıkararak AB'ye gireceği umuduyla evet diyebilecek noktalara kadar gelmemeli. Kıb- ns halkı Denktaş faktörünün elindeki en önem- li koz olduğunu görmeli. Denktaş ödünsüz tu- tumu ile; hakkaniyete dayalı olmayan ve aldat- maca banşm önündeki en önemli engel, değil. Çözüme evet, baskıya ve ödüne hayır diyebi- lecek, direnebilecek bilgi ve birikime sahip. Aless de TocqueviDe; "Geçmiş geleceğe ışık tutmuyorsa.akükaranlddariçerisindev'ürüıııe- yebaşlamışür'' der. Tek yapacağımız şey akıl- cı olmak. tç politikada hatalanrruzı düzeltme olanağı nispeten vardır, dış politika ıse hatakal- dırmaz. Atılan adımlann geri dönüşü yoktur. Dış politika derslerinde ilk öğretilen devietkr arasındaki Bişkilerin çıkarlara dayandığı'dır. Değişen koşullara uyum, çıkarlannızı nasıl kollayacağınızı gözden geçirmeniz anlamına gelir, vazgeçmek değil! Klasik polıtikadan bık- tık diyerek Denktaş'a buyurganlık yapanlara duyurulur. Yükseköğretimdeki SorunlarveÜniversiteReformu... T; Prof. Dr. Poyraz ULGER toplumsal anlamda, çağa uyumun ve ekonomik kaflanmanın saglanmasında en önemli etken, bence eği- timdır. Eğitımin üretim ve hav r at standardı açısından ne kadar önemli bir yatınm ol- dugu gerçeğınin altını çız- mek gerekir. Amenka'da yapılan bir araşnrmada, eğitıme yatın- ınsanlann hem bırey ve hem de toplum olarak mutlu ve sağhklı bir yaşam sürdürebilmeleri içın yaşadığı çağa sosyal, kül- türel ve ekonomikbakımdan uyabılmelen ve bu konular- da sonınlannı çözmüş ol- malan zorunludur. Burada Bayramlarm sevgi, kardeşlik ve tüm dünyaya banş getirmesi dîleğiyle. Kurban Bayramı nızı en içten duygulanmla kutlar esenlikler dilerîm, saygılarımla... Dr. Bekir KUMBUL Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı N T A lan paranın yaklaşık dört katı, gelir olarak ekonomi- ye geri dönmektedir. Çalı- şan bir üısanın aldığı eği- timdeki bir yıllık fazlahğın, o çalışanın verimhliğınde, ortalamayüzde on arüş ohış- turmaktadır. Aynı şekilde, aym fırmada çalışan, ayıu işi yapan, aynı yaşta, aynı iş deneyimlenne sahip iki ki- şıden biri öbüründen bir yıl daha fazla eğitim görmüş- se, o çalışanın verimliliği ve üretimi, öbüründen yüz- de on daha fazla olmaktadır. Türkiye'de şu anda, ulu- sal gelirin yaklaşık yüzde 3.3'ü eğitime aynknakta- dır. Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de ortalama eğitim düzeyini bir yıl art- tırmanın kişi başına malı- yeti yaklaşık 75 dolar ol- maktadır. Öte yandan, yapı- lan bu yatınmın karşılığı, kişi başına ulusal gelire 260 dolarhk bir artış sağlamak- tadır. Bilindıği gibi yükse- köğretimi üstlenen üniver- siteler, bilim, yani araştır- malann yapıldığı, gerekli bilgilerin eğitim ve kültür yoluyla genç kuşaklara ak- tanldığı, bilgilerin gelişti- rildiği ve yayüdığı, büimsel araşnrmalarla yeni tekno- lojilerin üretildiği, nitelikli insan gücünün yetiştirildiği, buna bağlı olarak meslek edinmenin en üst düzeyde oluşturulduğu, gelişen ve çoğalan bilim dallanndakı bütünleşmenin sağlandığı kunıluşlardır. Türkiye'de günümüzde, 53 adetdevletüniversitesi ve 23 adet vakıf üniversitesi olmak üzere 76 üniversite bulunmaktadır. Bu üniver- sitelerin birçok sorunlan %'ardır Bunlannbaşındaböt- ceödeneklerininazbğıveöğ- retmelenıanısavTSHimyeter- sizfiği gelmektedır. Bu sorunlann bitmesi, eğitime yeterli kaynak ayır- mada ve bu kaynağın ger- çekçi bir biçimde kullanıl- masından geçmektedir. Do- ğal olarak iyi niyet, çağdaş yasa ve yönetmelikler, hak- ça bir diüzende yapılanma, nitelikli öğretım elemanı, sadece yeterli obnamaktadtr. Ünrversitelerde mali özerk- lik obnadan idari ve akade- mik özerkliğin düşünülme- si safdillik sayıhr. Türkiye medyasında ve siyasal otoritesinde bir sü- redir, Yükseköğretim Ku- rulu (YOK) ile üniversite reformu tartışılmaktadır. Üniversite reformu tartı- şılırken bir bütünlük içeri- sinde tartışılmahdır. Sade- ce Yüksek Öğretim Kanu- nu'ndakı sorunlann çözüm- lenmesi yeterli değildir. Hu- kukun her şeyi çözebilece- ğini zannetmek bir yanılgı- dır. Türkiye'de üniversite- lerin yeniden bir reforma gereksinirni olduğu bilin- mektedir. Üniversitelenn ve bağlı birimlerindeki yöneti- cilerin seçilmesi, öğretim elemanlan ve öğrenci hak- lannın yeniden düzenlen- mesi gerekir. Şu andakı ida- ri yapılanmanın. yirmi iki yıl sonra tüm sıkmtı ve "merkeziyetçiliği'' arnk in- kâr edilemez haldedir. O halde öğrenci, öğretim ele- manı ve idari personel ola- rak yeniden yapılanmaya gidilirken öncelıkle üniver- sitemali yapısım, devlet büt- çesi, öğrenciharçlan katkı- lan ve üniversitenin yarat- tığı katkılann üçte bir eşıt- likte düşünülmesi gerekir. Öte yandan araştırma ve bilimüretenkurumolan üni- versitenin esas sahibi öğ- renci ve öğretim elemanla- ndır. Günümüz üniversite- lerinde eğitim yapmaktan öğreöm elemaıunm bflime vearaşOrmayazamanayTra- madığı bainmektedir. Mes- legin çekici duruma getiril- mesi ve öğretim elemanla- n arasmda rekabetın oluştu- rulması gerekir. Bugün Yüksek Öğretim Yasasf nda, üst kurullann, üniversite ve binmlerinde- ki yöneticilerin seçim sıs- temı "taraftar ohışturma" eğilimine dönüştürülmüş durumdadır. Yüksekögretimde birbü- tün olarak yeniden yapılan- ma çerçevesinde ele alına- cak olan üniversite refor- munda, bireysel ve toplum- sal beklentiler açısından, sı- yasal otoritenin iyi bır ana- hzyapması gerekır. Reform- da sosyal ve ekonomik yön- ler bır bütün olarak diüsü- nülmelidır. Daha rekabetçı ve özgür öğretim elemanı beklentisıni gerçekleştıre- bilecek, geleceği ile endi- şeleri giderilmiş öğrenci, merkezı yapıdan uzak. hıye- rarşik ve "müdahaleci" ya- pının bulunmadığı çağdaş düze> - de eğitimve bılim üre- tebilen, kendi idarecisini tüm katılımıyla seçebilen benliğini taşı>-abilen üniver- siteler yaratılmalıdır. Bir Avnıpa Birliği aday ülkesi olan Türkiye'nin bek- lenrisı, çağdaş, üreten, üret- ken insanyetiştirebilen, ida- recileri kendi bireyleri tara- findan seçilebılen, özerk yö- netimlere sahip, hesap sora- büirlik ve venrnlılık gibi ev- rensel ilkelere kavuşmuş, kendi kendini sorgulayabi- len u üniversite''dir. PENCERE Kupban... Bugün Kurban Bayramı... Kurban çok eskiden beri bütün dinlerde geçer- li bir uygulama... Bir vakitler insan kurban edilirmiş... Çin'de kral ailesinden biri öldü mü, köleleri de kurban olarak birlikte gömülürmüş; bu görenek 17'nci yüzyıla dek sürmüş... Hindistan'daTanrıçaKali'nin müritleri hercuma akşamı bir çocuk kurban ederiermiş... Insanlıktarihi bir bütün olarakdüşünüldü mü, geç- mişi de bugünü detam birfacia... islamda kurbanın bir bayrama dönüştürülüp ko- şullara bağlanması bir aşama... • Hali vakti yerinde Müslüman, usulüne uygun ola- rak kurban kesecek... Kesim deyip geçmeyin... Musevilikte kesimi, ancak hahamlıkça sınavdan geçirilmiş, eline belge verilmiş, dindar ve dürüst bir kişi yapabiliyor... Müslümanın işi de kolay değil, hayvanı kıbleye karşı yatınp "teşrik tekbiri"n\ okuduktan sonra kes- mek caizdir; 'Enam Suresi'nm 162 ve 163'üncü ayet- lerinin okunması da makbuldür, sevap sayılır. • Kurban töresi ortaya çıktığında dünya bugünkün- den bambaşkaydı... Gezegenimizde tanmdan başka bir üretim biçi- mi yoktu; apartmanlaşmış, gökdelenleşmiş, be- tonlaşmış, asfaltlanmış kent sonradan ortaya çık- tı... Insanlar köyterde doğayla iç içe yaşariar, hayvan kesimini de kendileri yaparlardı, bu yolda örgütlen- meye bile gerek yoktu... Bugün Istanbul'da 12 milyon kişi yaşıyor; nüfu- sun 10'da 1 'i kurban kesmek istese ortalığı kan ke- secek; kanı emecek toprak parçası bulunamaya- cak... Kurban Bayramı her yıl büyüyen bir sorun ola- rak gündeme gelecek... Kentlerin salhaneye dönüşmesi, bayramın yıllar geçtikçe tadını kaçıracak... • Bir yaz günü beş kişilik bir softa grubu kuzu çe- virip keyfetmek amacıyla kırda dere boyuna çıkar- lar, hayvanı boğazlayıp ateşte çevirmeye başlar- lar... Kuzuyu çevirmek zahmetli iş, hava sıcak, insa- nı terletiyor. Bu durumda derenin öte yakasında bir ağacın altında uyuklayan Bektaşi dervişini gözleri keser... Biri seslenir. - Baba, şu kuzuyu sen çevirirsen, elbet payına da bir şeyler düşer... Bektaşi gelir, güneş afcnda kuzuyu çevtrmeye baş- lar; ama, iş uzadıkça uzuyor; öfkelenen derviş ba- sar küfrü: - Ulan kuzu, ben senin dinine... Softalar sonunda pişen kuzuyu sofraya koyar- lar, ama, içlerinden biri der ki: - Bu kuzu yenmez, çünkü bu Bektaşi hayvanm dinine küfretti, eti caiz değildir... Bektaşi kuzuyu afiyetle gövdeye indirir, bu kez sıra helvaya gelince, Baba Erenler - Ulan, der, ben bu helvanm dinine... • Kurban Bayramı bu yıl komşuda savaşla birlikte geldi, dinciler bu savaşta gençlerimizi kurban ede- cek kararın altına Meclis'te imzalannı atacaklar mı?'.. Niyetleri kötü... GÖLCÜK tCRA MÜDÜRLLĞÜ'NDEN Dos\aNo:2001 325 Macaklı Alı Ören Vekıli Av.Yılmaz Keleş. Merkez Mah 31 Sokak No: 5 K 3 Gölcük Borçlu: Te\fık Bılgel, Fazlı oğlu 1963 d.lu Gazıpaşa Mah. Candan Sokak No 4 Sapanca Borç Mıktan 4.P5.OOO.0OO -TL (26.2.2001 tarihinden ışleyecek faız ve masrafları harıçı Yukanda açık kımlıği >azıh borçlunun ışbu borcundan dolavı borçlu adına kaşıtlı olup. dosyadan kavden \e fiilen hacızlı bulunan 1 adet 54 SC 268 plakalı 1986 model Nıssan marka Double Cab 4\4 tıpı. siyah rerüclı. SD25084543 motor, UJMD21400311 şası nolu A Sc.Ks. Çıü Kb kamyonet. 8 000.000 000.-TL mu- hamraen bedelle açık arttırma suretıyle satışına karar \enl- mıştır Mahcuzun 1 açık arttırması 10 03 2003 günü saat 10 00'dan 10 10'a kadar Gölcük-K.a\aklı Mahallesı, 7 7 So- kak No: 8 adresınde vapılacaktır O günu mahcuzun kıyme- tinin yüzde ~5'ı ve satış masraflarını geçer miktarda ıstekh bulunmadığı takdırde. 11 03.2003 günü a\nı >er \e ayııı sa- atler arasmda 2 açık arttırması vapılacaktır Bu arttırmada malın tahmın edılen kıymetının \iizde 40'ı \e satış masraf- lannı geçer miktarda arttırana ıhale yapılacaktır tşbu satış karannın, borçluva ılanen teblığıne karar \erılmış olup. ış- bu ilanın ya\ını tarihinden ıtıbaren "" gün sonra borçluya teblığ edılmiş savılacaâı ılan olunur. 04 02 2003 Basın 6618 108 yıldır korunmaya ve bakıma muhtoı; insanlarımızı din, dıl, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmekiirin sevai ve şefkatle barındıran Dârülaceze Müessesesi Bağışlarınızla ayolctadır Sevgiyie... şeflcarie... umutla... yarınlara KURBAN BAĞIŞI İÇİN : Yop. VB Kred Barkas; Perpa Şb Inleme! Hesabı 1-001107-J TC Zıroat Bankaa 5 ^ Şubes. 181457 Kurban Bedel. 200 000 000 (Bır hısseye isabet eden sığır) l..'.BBB!WW«IBIl.WH!l'.B.JmWBP!HBK7MIIWTO!BW OİĞER BAĞIŞLARINIZ İÇİN : T C Tjtnol Bonkası Şıslı Şb 18*593 T VduBor Borkmı Perpa Şb 2010474 T Halk Bankas. Papo Şb 1«197 T Vakıfiar Bcnfcas. S'5İ' 5o 3000005 Ycmı ve Kfedı Bankc» PeTXi Şb 1-00110M sBarvkosı Perpc Subesı 199000 wwvK.darulaceze.cofn ı N».47e»j»ıj<ı ın I hH»l31 J» 10 JC LI M *«m. CJ11 m «183
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle