Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA'FA CUMHURİYET 11 ŞUBAT2003SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Savaş Bayramı!
Rjgün bayram! Dokuz günlük birdinlence... Oto-
büserde, trenlerde, uçaklarda yer yok. Kent dışı
yolludaotomobilleryanşıyor. Birkaç gün geçsin ba-
kaliT kaç kaza olacak, kaç kişi ölecek, yaraiana-
cak?
Ba/ram yapıyoruz, Dayram!. Adı üstünde Kur-
bar Bayramı!. Bir koyun, bir dana, bir deve kese-
ceteniz.. ılerde bir gün Sırat köprüsünden geçer-
kensizi kurtaracak, doğru cennete!..
Ainem ağırhastalanmıştı. öldü ölecek bekleni-
yordu. Babam bahçeye bir koyun getirdi, bir koç...
Boyuzlannda kurdeleler vardı. Dut ağacına bağ-
ladıer. Iki gün ağlayıp durdu. Yanına yaklaştırma-
dı kmseyi! Ama ben yavaşca geldim yanına, ko-
nuşrum, ses verdı, okşadım. sevindi. Iki günde
dostolmuştuk. Sonrao gün geldi, iri biradam bı-
çaköriayaklaştı. Gittim yerdeki taşlan topladım. Baş-
ladm kasabın başına atmaya, zor tuttular, ağlaya
ağleya eve soktular. O gün bu gün sevmem bu bay-
ram, bu kan dökme bayramım!..
Se*iz üs istemişler verememişiz, kahramanca di-
renniş, olsaolsa altı üs verebiliriz, demişiz. Ta Çor-
lu Hsvaalanı'nı bile sunmuşuz! Yüz bin askeri ül-
kerrize sokmaya kalkışmışlar. Yine kahramanca kar-
şı koymuşuz, olsa olsa otuz kırk bin olur demişiz.
Şimdi ayın on sekizinde TBMM'de bu durum ke-
sinleşecek. "Savaşa girmiyoruz" diye tutturanlar
bir kez daha üikemizin ABD yanında savaşa katı-
lacagını kanıtiayacaklar...
Oıbinlerce askerim iz şimdiden Irak'ta... Türk ko-
mutanlann yönetiminde mi? Belli değil! Bizim as-
kerimiz bir kez daha Amerikalı generalin eline mi
teslim edilecek? Kore'de, Bosna'da, Afganistan'da
olduğu gibi... Daha daha neler olacak, neler veri-
lecek? Geçmişte kaldı.. Demirel'in "Türkiye'de
ABD üssü yok, on/ar b/rer tesis" aldatmacast bi-
le yok, açık açık söylüyortar, 365 AKP'Iİ milletve-
kiline, daha doğrusu Tayyip-vekiline, olanlan ola-
caklan...
Bugün Kurban Bayramı'nın ilk günü!.. Eskiden
gazeteci tayfası iki-üç gün dinlenirdi. Bir "Bayram
Gazetesi" vardı. Şimdi gazetecilere dinlence yok!
Hep çalışacaklar, hep görevde olacaklar. Gazete
patronlan üç günlük kazançlannı yitirmesinler di-
ye!.. Ben de sabahtan oturdum pencereye, kos-
koca kenti kaplayan kar görüntüsüne daldım. Ne-
reden nereye geldik.. bir zamanlar olup bitenleri ağır
biçimde eleştirirken, geldik bugünlere, bugünlerin
acı mı acı gerçeklerine!..
Fazla dalmaya gelmeyecek bir zamanda yaşıyo-
ruz. Geçmişe pekdalmamalı... Yaptığımız bazı es-
ki değertendirmeleri anımsamal ı.. işbaşına gelen po-
litikacılan bir düşündünüzmü şimdi hangi utanç
çizgisine geldiğimiz ortaya çıkıyor. Gel de Mende-
res'i, Demirel'i, hatta Erbakan ı aramaL HiçbiriTay-
yip takımının durumuna düşmezdi. Ülkenin hava-
alanlannı, limanlannı üç-beş kuruş için yabancıla-
ra böylesine kolaylıkla sunmazdı. Yurt topraklan-
na kırk elli bin yabancı askeri konuk etmezdi. Ge-
len gideni aratıyor, daha da aratacak!..
Bayramınız kutlu olsun! Kestiğiniz kurbanlar si-
ze cennet yolunu açsın! Gittiğiniz, Dubai'ler, Mısır'lar,
Paris'ler, Prag'larda yediğiniz içtiğiniz yarasın!.. Ya-
nn öbür gün Istanbul bile Saddam'ın füzeleriyle sar-
sılacakmış. Hele güneydoğu halkı canını nasıl kur-
taracağının telaşı içindeymiş! Ankara'da fabrika-
larda gaz maskeleri üretimine geçilmiş! O da yal-
nız askere, sivillere bir şey yok... Onlar varsın baş-
lannın çaresine baksın!..
'Savaşa girmiyoruz'... Kim diyor bunlan? Geçi-
ci Başbakan Gül ulusa böyle seslendi! Yalan oldu-
ğunu bilerek nasıl böyle konuşur demeyin. Alışmış-
lar, "takıyye" yapmaya... öyle görünüp böyle ko-
nuşmaya, göz göre göre halkı aldatmaya...
Yinedebayramınızıkutlanm... Nasıl bir bayram-
sa, bu!..
Dış Politika Hata Kaldırmaz...
Türkiye AB uğruna yaptığı tüm hatalan gözden geçirmek zonmda. Aşırı
istekliliğin ve kamuoyunda beklenti yaratılmasının faturası çok ağır oldu. Yaklaşan
Irak savaşı nedeniyle hayli sıcak günlere gebe olan Türkiye, AB ve ABD
ortaklığının bölge egemenliğinin paylaşımına dayalı olduğımu gönnek zorunda.
Prof. Dr. TÜlay ÖZİJERMAS Siyasetbilimci, Dokuz Eylül Üniversitesi.
Ti
I ürkiye'nin AB üyeliğine giden yol-
da Kıbns'la ilgili Gümrük Birli-
ği'ni imzalarken başlayan tavizkâr
süreç. belli tarihlerle sıkıştırma po-
litikalanyla Türkiye ve Kıbns Türk
halkı aleyhine işlerken, Yunanıstan ve Kıbns-
lı Rumlar umut ettiğinden fazlasını şu durum-
da bile almış bulunuyor.
Rum kesiminin tezi daıma Türk kesimini
tanımamak, korunmaya alınmış azınlık ola-
rak kabul ettirmek doğrultusunda olmuş ve bu
çizgiden hiç ödün verilmemiştir. Türk kesimi
adada özgürlük ve yaşam mücadelesini 1963'ten
bu yana sürdürürken. en önemli kilometre ta-
şı Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin kuru-
luşudur. Hiçbir devletin tanımadığı bu devle-
te uygulanan ambargo ve de Güney' e akan dış
yardımlar nedeniyle yıllar içerisinde Rum ke-
simi lehine bir tablonun yaratılmış olmasının
nedeni Türkiye değildir. Türkiye Kıbns'a el uza-
tan ve maddi manevi destek veren tek ülkedir.
Buna karşın ada halkı, Türkiye'ye karşı ve de
yıllardır müzakere masalannda halkının özgür-
lük haklan içın mücadele veren Sayın Rauf
Denktaş'a karşı ne yazık ki kışkırtılmaya ça-
hşılmaktadır.
Türkiye ve Denktaş hedeftedir. Denktaş, Yu-
nan ve Rum kesimince. hakkaniyete dayalı bir
çözümde inat ettiğı ıçin banş karşıti ilan edil-
mekte, ekonomik baskılarla halk giderek Rum
propagandasuun etki alanına girmektedir. Tür-
kiye'dekı ekonomik bunalım ada halkına yan-
sımıştır; ekonomik kaygılara Türkıye'nin kı-
sa sürede AB üyesi olamayacağı da eklenin-
ce, AB baskısı altında tutulan halka, Güney'le
AB'ye girme hayali pompalanırken, bu haya-
lınin Önündekı engelin Türkiye olduğuna inan-
dırma çabalan yoğunlaşmıştır. Öyle ki, Kuzey
Kıbns halkını çok güzel günlerbeklemekte, bu
güzel günlere ulaşmalanm Türkiye ve Denk-
taş önlemektedir.
Böyle midir acaba?.. Rumlann peşine takı-
larak AB"ye girmek için miydi yıllardır veri-
len savaşım (mücadele)? Özgürlük ve yaşam
savaşımı veren ve tanınma dışında devlet ol-
manın tüm öğelerini yerine getirebilen bir ulus,
ekonomik çıkarlannın peşinden koşan bir ke-
simin ardına takılıp, devletinden vazgeçebilir
mı?..
Kıbns sorununu "birigalvegöçmenlerin yer-
lerine dönmesT olarak algılayan Rum yöneti-
minin Kıbns'ın tek egemeninin kendisi oldu-
ğu tezinden kolaylıkla vazgeçebileceği düşü-
nülebilir mi?.. 1960 Antlaşmalanndan doğan
birhakkın, Türkiye'nin üye olmadığı hiçbirku-
ruluşa Kıbns'ın üye olamayacağı ilkesinin ih-
lali ile uluslararası hukuku hiçe sayan bir an-
layışın peşine AB elbisesi giydirilmiş pembe
umutlarla takılanlar, geleceğin bugünkü koşul-
lan aratmayacağı garantisini nereden alabili-
yorlar? Batı Trakya usulü kendi içinde eritme-
lere (asimilasyonlara) zemin hazırlandığını na-
sıl sezemiyorlar? Daha dün Türk - Rum tica-
reti yasak iken, bugün Güney'in kapılan niçin
açılıyor? Kuzey'de faaliyet gösteren AB yan-
lısı eylemcilere destek değil de ne?..
Denktaş üzerinde, son süreçte Türkiye içe-
risinden de yoğunlaşan eleştirilerin kime, kün-
lere hizmet ettigini sormakta daha fazla gecik-
memeliyiz. Kıbns, AB'nin oyalama oyunu-
nun bir parçasıdır. Kıbns'ın çözümü ile Tür-
kiye'nin üyeliği arasında bağlantı kurma kur-
nazlığı ile Güney'in üyeliğini koşulsuz kabul
eden AB'nin çifte standardım görmezlikten
gelemeyiz. Sorunun aym biçemde (üslupta)
sürdürülmesinin sorumlusu Denktaş değildir.
Biçem farklılığı ısteyenler kendi tezlerindenbir
adım uzaklaşma eğiliminde değillerdir. Esasen
Denktaş'ın tutumu bu biçeme yanıttır. Eşit
egemenliğı savunma konusundaki kararlıhğı
ile Rum kesiminin şimşeklerini çekmekte hak-
lıdır.. ancak, Türk kesıminde çakan şimşekler,
Türkiye'deki yıldınmlara ne demeli?..
Ne Rum kesiminde ne de Yunanistan'da tek
muhalif sesyok. "Yıllardır tanımalannıönk-
dik, ambargolann alûnda insan haklanndan
yoksun bırakük, haberleşme özgürlükkrini kv-
sıtiadık (KKTC hâlâ Türidye ûzerinden posta
gönderip alabfliyor), arûk tutumumuzu değiş-
tiretinT diyen yoknedense?.. Kendi lehlenne
kurulmuş düzenin olumlu sonuçlannın keyfı-
ni çıkanrlarken, Türk kesimi birbirine düşü-
rülmüş durumda.
Denktaş'm karartıhğı
Türkiye'nin en yetkili ağızlannın işgalcilik-
le suçlanacağım ileri sürdüğü Türk ordusunun
adada niçin bulunduğunu nasıl da unuttuk..
Türk askerinin alkışlarla karşılandıgı günler sa-
yesinde, Denktaş'm kararlı tavn ve eşit ege-
menlik, kâğıt üzerinde kalmayacak sağlam bir
ortakhk üzerindeki hakh ısran sayesinde bu-
günlere gelindi. Bugün bir pazarlık gücü hâlâ
varsa, bunda Denktaş'm rolü yadsınamaz. Bu-
na klasik politika diyenler, ödüncü olmadık
sorun çözülmedi; ödün verirsek çözülür man-
üğını güdenlerdir. Klasik denilen ödünsüz po-
litikanın başka seçeneği olamaz.
Çözüm çığlıklan, banş başlığı altında Türk
kesiminin ödünü için baskı, yıldırma, ödül-
lendirme yöntemleriyle desteklenerek atıhyor.
Denktaş orada iyi ki var; çözüme evet diyen,
fakat baskıya diienen...
Türkiye AB uğruna yapüğı tüm hatalan göz-
den geçirmek zorunda. Aşın istekliliğin ve ka-
muoyundabeklenti yaratılmasının faturası çok
ağır oldu. Yaklaşan Irak savaşı nedeniyle hay-
li sıcak günlere gebe olan Türkiye, AB ve ABD
ortaklığının bölge egemenliğinin paylaşımına
dayalı olduğunu görmek zorunda.
Türkiye'de AB karşıthğı yok. Bu anlamda
ikilem yaratmak isteyenler ve toplumu karşı
karşıya getırmek isteyenler var. Ulusalcı ve
karşıtian biçimindeki bölünme, küreselleş-
menin tüm az gelişmiş ülkelerdeki olumsuz yan-
lasının olağan sonucu. Türkiye'de, AB yandaş-
lan ulusalcıhğa karşılar, ancak ulusalcılar
AB'ye karşı değil, ödüncü politikalara karşı-
lar. Bunun çok iyi değerlendîrilmesi gerekiyor.
Ucu belli ohnayan sürecin Türkiye'ye maliye-
tinin asgariye indınlmesi ıçin çaba gösteren ke-
sime karşı, "hemen,şimdi'' diye bastıran çıkar
odakh keamler var. Ortada belli bir tarih yok.
fakat baskıcı çeşitli tarihler var. Engelli koşu.
fakat nereye ulaşacağınız belli değil. Hedef
var, fakat siz göremiyorsunuz; görebileceğiniz
dekuşkulu...
Sonuç
Türkiye "tesKm ol" çağnsına Kıbns'ı göz-
den çıkararak AB'ye gireceği umuduyla evet
diyebilecek noktalara kadar gelmemeli. Kıb-
ns halkı Denktaş faktörünün elindeki en önem-
li koz olduğunu görmeli. Denktaş ödünsüz tu-
tumu ile; hakkaniyete dayalı olmayan ve aldat-
maca banşm önündeki en önemli engel, değil.
Çözüme evet, baskıya ve ödüne hayır diyebi-
lecek, direnebilecek bilgi ve birikime sahip.
Aless de TocqueviDe; "Geçmiş geleceğe ışık
tutmuyorsa.akükaranlddariçerisindev'ürüıııe-
yebaşlamışür'' der. Tek yapacağımız şey akıl-
cı olmak. tç politikada hatalanrruzı düzeltme
olanağı nispeten vardır, dış politika ıse hatakal-
dırmaz. Atılan adımlann geri dönüşü yoktur.
Dış politika derslerinde ilk öğretilen devietkr
arasındaki Bişkilerin çıkarlara dayandığı'dır.
Değişen koşullara uyum, çıkarlannızı nasıl
kollayacağınızı gözden geçirmeniz anlamına
gelir, vazgeçmek değil! Klasik polıtikadan bık-
tık diyerek Denktaş'a buyurganlık yapanlara
duyurulur.
Yükseköğretimdeki SorunlarveÜniversiteReformu...
T;
Prof. Dr. Poyraz ULGER
toplumsal anlamda, çağa uyumun ve ekonomik
kaflanmanın saglanmasında
en önemli etken, bence eği-
timdır. Eğitımin üretim ve
hav
r
at standardı açısından ne
kadar önemli bir yatınm ol-
dugu gerçeğınin altını çız-
mek gerekir.
Amenka'da yapılan bir
araşnrmada, eğitıme yatın-
ınsanlann hem bırey
ve hem de toplum
olarak mutlu ve sağhklı bir
yaşam sürdürebilmeleri içın
yaşadığı çağa sosyal, kül-
türel ve ekonomikbakımdan
uyabılmelen ve bu konular-
da sonınlannı çözmüş ol-
malan zorunludur. Burada
Bayramlarm sevgi, kardeşlik ve tüm dünyaya
banş getirmesi dîleğiyle.
Kurban Bayramı nızı en içten duygulanmla kutlar
esenlikler dilerîm, saygılarımla...
Dr. Bekir KUMBUL
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı
N T A
lan paranın yaklaşık dört
katı, gelir olarak ekonomi-
ye geri dönmektedir. Çalı-
şan bir üısanın aldığı eği-
timdeki bir yıllık fazlahğın,
o çalışanın verimhliğınde,
ortalamayüzde on arüş ohış-
turmaktadır. Aynı şekilde,
aym fırmada çalışan, ayıu işi
yapan, aynı yaşta, aynı iş
deneyimlenne sahip iki ki-
şıden biri öbüründen bir yıl
daha fazla eğitim görmüş-
se, o çalışanın verimliliği
ve üretimi, öbüründen yüz-
de on daha fazla olmaktadır.
Türkiye'de şu anda, ulu-
sal gelirin yaklaşık yüzde
3.3'ü eğitime aynknakta-
dır. Yapılan araştırmalara
göre Türkiye'de ortalama
eğitim düzeyini bir yıl art-
tırmanın kişi başına malı-
yeti yaklaşık 75 dolar ol-
maktadır. Öte yandan, yapı-
lan bu yatınmın karşılığı,
kişi başına ulusal gelire 260
dolarhk bir artış sağlamak-
tadır. Bilindıği gibi yükse-
köğretimi üstlenen üniver-
siteler, bilim, yani araştır-
malann yapıldığı, gerekli
bilgilerin eğitim ve kültür
yoluyla genç kuşaklara ak-
tanldığı, bilgilerin gelişti-
rildiği ve yayüdığı, büimsel
araşnrmalarla yeni tekno-
lojilerin üretildiği, nitelikli
insan gücünün yetiştirildiği,
buna bağlı olarak meslek
edinmenin en üst düzeyde
oluşturulduğu, gelişen ve
çoğalan bilim dallanndakı
bütünleşmenin sağlandığı
kunıluşlardır.
Türkiye'de günümüzde,
53 adetdevletüniversitesi ve
23 adet vakıf üniversitesi
olmak üzere 76 üniversite
bulunmaktadır. Bu üniver-
sitelerin birçok sorunlan
%'ardır Bunlannbaşındaböt-
ceödeneklerininazbğıveöğ-
retmelenıanısavTSHimyeter-
sizfiği gelmektedır.
Bu sorunlann bitmesi,
eğitime yeterli kaynak ayır-
mada ve bu kaynağın ger-
çekçi bir biçimde kullanıl-
masından geçmektedir. Do-
ğal olarak iyi niyet, çağdaş
yasa ve yönetmelikler, hak-
ça bir diüzende yapılanma,
nitelikli öğretım elemanı,
sadece yeterli obnamaktadtr.
Ünrversitelerde mali özerk-
lik obnadan idari ve akade-
mik özerkliğin düşünülme-
si safdillik sayıhr.
Türkiye medyasında ve
siyasal otoritesinde bir sü-
redir, Yükseköğretim Ku-
rulu (YOK) ile üniversite
reformu tartışılmaktadır.
Üniversite reformu tartı-
şılırken bir bütünlük içeri-
sinde tartışılmahdır. Sade-
ce Yüksek Öğretim Kanu-
nu'ndakı sorunlann çözüm-
lenmesi yeterli değildir. Hu-
kukun her şeyi çözebilece-
ğini zannetmek bir yanılgı-
dır. Türkiye'de üniversite-
lerin yeniden bir reforma
gereksinirni olduğu bilin-
mektedir. Üniversitelenn ve
bağlı birimlerindeki yöneti-
cilerin seçilmesi, öğretim
elemanlan ve öğrenci hak-
lannın yeniden düzenlen-
mesi gerekir. Şu andakı ida-
ri yapılanmanın. yirmi iki
yıl sonra tüm sıkmtı ve
"merkeziyetçiliği'' arnk in-
kâr edilemez haldedir. O
halde öğrenci, öğretim ele-
manı ve idari personel ola-
rak yeniden yapılanmaya
gidilirken öncelıkle üniver-
sitemali yapısım, devlet büt-
çesi, öğrenciharçlan katkı-
lan ve üniversitenin yarat-
tığı katkılann üçte bir eşıt-
likte düşünülmesi gerekir.
Öte yandan araştırma ve
bilimüretenkurumolan üni-
versitenin esas sahibi öğ-
renci ve öğretim elemanla-
ndır. Günümüz üniversite-
lerinde eğitim yapmaktan
öğreöm elemaıunm bflime
vearaşOrmayazamanayTra-
madığı bainmektedir. Mes-
legin çekici duruma getiril-
mesi ve öğretim elemanla-
n arasmda rekabetın oluştu-
rulması gerekir.
Bugün Yüksek Öğretim
Yasasf nda, üst kurullann,
üniversite ve binmlerinde-
ki yöneticilerin seçim sıs-
temı "taraftar ohışturma"
eğilimine dönüştürülmüş
durumdadır.
Yüksekögretimde birbü-
tün olarak yeniden yapılan-
ma çerçevesinde ele alına-
cak olan üniversite refor-
munda, bireysel ve toplum-
sal beklentiler açısından, sı-
yasal otoritenin iyi bır ana-
hzyapması gerekır. Reform-
da sosyal ve ekonomik yön-
ler bır bütün olarak diüsü-
nülmelidır. Daha rekabetçı
ve özgür öğretim elemanı
beklentisıni gerçekleştıre-
bilecek, geleceği ile endi-
şeleri giderilmiş öğrenci,
merkezı yapıdan uzak. hıye-
rarşik ve "müdahaleci" ya-
pının bulunmadığı çağdaş
düze>
-
de eğitimve bılim üre-
tebilen, kendi idarecisini
tüm katılımıyla seçebilen
benliğini taşı>-abilen üniver-
siteler yaratılmalıdır.
Bir Avnıpa Birliği aday
ülkesi olan Türkiye'nin bek-
lenrisı, çağdaş, üreten, üret-
ken insanyetiştirebilen, ida-
recileri kendi bireyleri tara-
findan seçilebılen, özerk yö-
netimlere sahip, hesap sora-
büirlik ve venrnlılık gibi ev-
rensel ilkelere kavuşmuş,
kendi kendini sorgulayabi-
len u
üniversite''dir.
PENCERE
Kupban...
Bugün Kurban Bayramı...
Kurban çok eskiden beri bütün dinlerde geçer-
li bir uygulama...
Bir vakitler insan kurban edilirmiş...
Çin'de kral ailesinden biri öldü mü, köleleri de
kurban olarak birlikte gömülürmüş; bu görenek
17'nci yüzyıla dek sürmüş...
Hindistan'daTanrıçaKali'nin müritleri hercuma
akşamı bir çocuk kurban ederiermiş...
Insanlıktarihi bir bütün olarakdüşünüldü mü, geç-
mişi de bugünü detam birfacia...
islamda kurbanın bir bayrama dönüştürülüp ko-
şullara bağlanması bir aşama...
•
Hali vakti yerinde Müslüman, usulüne uygun ola-
rak kurban kesecek...
Kesim deyip geçmeyin...
Musevilikte kesimi, ancak hahamlıkça sınavdan
geçirilmiş, eline belge verilmiş, dindar ve dürüst bir
kişi yapabiliyor...
Müslümanın işi de kolay değil, hayvanı kıbleye
karşı yatınp "teşrik tekbiri"n\ okuduktan sonra kes-
mek caizdir; 'Enam Suresi'nm 162 ve 163'üncü ayet-
lerinin okunması da makbuldür, sevap sayılır.
•
Kurban töresi ortaya çıktığında dünya bugünkün-
den bambaşkaydı...
Gezegenimizde tanmdan başka bir üretim biçi-
mi yoktu; apartmanlaşmış, gökdelenleşmiş, be-
tonlaşmış, asfaltlanmış kent sonradan ortaya çık-
tı...
Insanlar köyterde doğayla iç içe yaşariar, hayvan
kesimini de kendileri yaparlardı, bu yolda örgütlen-
meye bile gerek yoktu...
Bugün Istanbul'da 12 milyon kişi yaşıyor; nüfu-
sun 10'da 1 'i kurban kesmek istese ortalığı kan ke-
secek; kanı emecek toprak parçası bulunamaya-
cak...
Kurban Bayramı her yıl büyüyen bir sorun ola-
rak gündeme gelecek...
Kentlerin salhaneye dönüşmesi, bayramın yıllar
geçtikçe tadını kaçıracak...
•
Bir yaz günü beş kişilik bir softa grubu kuzu çe-
virip keyfetmek amacıyla kırda dere boyuna çıkar-
lar, hayvanı boğazlayıp ateşte çevirmeye başlar-
lar...
Kuzuyu çevirmek zahmetli iş, hava sıcak, insa-
nı terletiyor. Bu durumda derenin öte yakasında bir
ağacın altında uyuklayan Bektaşi dervişini gözleri
keser...
Biri seslenir.
- Baba, şu kuzuyu sen çevirirsen, elbet payına
da bir şeyler düşer...
Bektaşi gelir, güneş afcnda kuzuyu çevtrmeye baş-
lar; ama, iş uzadıkça uzuyor; öfkelenen derviş ba-
sar küfrü:
- Ulan kuzu, ben senin dinine...
Softalar sonunda pişen kuzuyu sofraya koyar-
lar, ama, içlerinden biri der ki:
- Bu kuzu yenmez, çünkü bu Bektaşi hayvanm
dinine küfretti, eti caiz değildir...
Bektaşi kuzuyu afiyetle gövdeye indirir, bu kez
sıra helvaya gelince, Baba Erenler
- Ulan, der, ben bu helvanm dinine...
•
Kurban Bayramı bu yıl komşuda savaşla birlikte
geldi, dinciler bu savaşta gençlerimizi kurban ede-
cek kararın altına Meclis'te imzalannı atacaklar mı?'..
Niyetleri kötü...
GÖLCÜK tCRA MÜDÜRLLĞÜ'NDEN
Dos\aNo:2001 325 Macaklı Alı Ören
Vekıli Av.Yılmaz Keleş. Merkez Mah 31 Sokak No: 5
K 3 Gölcük Borçlu: Te\fık Bılgel, Fazlı oğlu 1963 d.lu
Gazıpaşa Mah. Candan Sokak No 4 Sapanca
Borç Mıktan 4.P5.OOO.0OO -TL (26.2.2001 tarihinden
ışleyecek faız ve masrafları harıçı Yukanda açık kımlıği
>azıh borçlunun ışbu borcundan dolavı borçlu adına kaşıtlı
olup. dosyadan kavden \e fiilen hacızlı bulunan 1 adet 54
SC 268 plakalı 1986 model Nıssan marka Double Cab 4\4
tıpı. siyah rerüclı. SD25084543 motor, UJMD21400311 şası
nolu A Sc.Ks. Çıü Kb kamyonet. 8 000.000 000.-TL mu-
hamraen bedelle açık arttırma suretıyle satışına karar \enl-
mıştır Mahcuzun 1 açık arttırması 10 03 2003 günü saat
10 00'dan 10 10'a kadar Gölcük-K.a\aklı Mahallesı,
7
7 So-
kak No: 8 adresınde vapılacaktır O günu mahcuzun kıyme-
tinin yüzde ~5'ı ve satış masraflarını geçer miktarda ıstekh
bulunmadığı takdırde. 11 03.2003 günü a\nı >er \e ayııı sa-
atler arasmda 2 açık arttırması vapılacaktır Bu arttırmada
malın tahmın edılen kıymetının \iizde 40'ı \e satış masraf-
lannı geçer miktarda arttırana ıhale yapılacaktır tşbu satış
karannın, borçluva ılanen teblığıne karar \erılmış olup. ış-
bu ilanın ya\ını tarihinden ıtıbaren "" gün sonra borçluya
teblığ edılmiş savılacaâı ılan olunur. 04 02 2003
Basın 6618
108 yıldır korunmaya ve bakıma muhtoı; insanlarımızı din, dıl, ırk,
cinsiyet ayrımı gözetmekiirin sevai ve şefkatle barındıran
Dârülaceze Müessesesi Bağışlarınızla ayolctadır
Sevgiyie... şeflcarie... umutla... yarınlara
KURBAN BAĞIŞI İÇİN :
Yop. VB Kred Barkas; Perpa Şb Inleme! Hesabı 1-001107-J
TC Zıroat Bankaa 5 ^ Şubes. 181457
Kurban Bedel. 200 000 000 (Bır hısseye isabet eden sığır)
l..'.BBB!WW«IBIl.WH!l'.B.JmWBP!HBK7MIIWTO!BW
OİĞER BAĞIŞLARINIZ İÇİN :
T C Tjtnol Bonkası Şıslı Şb 18*593 T VduBor Borkmı Perpa Şb 2010474
T Halk Bankas. Papo Şb 1«197 T Vakıfiar Bcnfcas. S'5İ' 5o 3000005
Ycmı ve Kfedı Bankc» PeTXi Şb 1-00110M sBarvkosı Perpc Subesı 199000
wwvK.darulaceze.cofn
ı N».47e»j»ıj<ı ın I hH»l31 J» 10 JC LI M *«m. CJ11 m «183