04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2003 PAZAR HABERLER DIMYADABUGÜN ALİ StRMEN Bir İnsan, Bir Olay Sevgili, Orhan Koloğlu'nu altmışlı yıllann sonlannda Pa- ris'te doktora öğrencisi ve aynı zamanda da gaze- teci köşe yazan olduğum günlerde tanıdım. Paris'e basın ataşesi olarak gelmiş olan Orhan Koloğlu Galatasaray'dan büyüğümdü, futbol takı- mında da ağabeyi ve o sıralarda Akşam'ın Genel Yayın Müdürü Doğan Koloğlu kadar ünlü olmasa da oynamıştı. Orhan Koloğlu kültüriü, davranışlanyla olduğu kadar görünüşüyle de uygar bir insandı. Paris yıllannda doktorasını yaptı. Doğrusu onun deti gibi çalışması, kimilerine çok ters geliyordu. Sonra Türkiye'ye döndü. Ecevit'in danışmanlı- ğını yaptı, Basın Yayın Genel Müdürtüğü'nde yö- netici oldu. Sonralan tarih alanında uzmanlaştı, yorulmak bil- meyen bir çalışma gücü olan, şan şöhret, para pul gibi kavramlann yanından bile geçmeyen Orhan Ko- loğlu'nun çalışmalan, kitaplan birbirini izledi. Ama siyasi geçmişi, tok sözlülüğü ve hiçbir ye- re bağlı olmaması yüzünden zaman zaman can sı- kıcıolaylardayaşadı. Türk basınının, Orhan Koloğlu'nun değerini kav- rayıp ondan yeterince yararlanmadığını düşünmü- şümdür hep. Tıpkı değerini yine kimsenin tartışma konusu bi- le etmediği Hıfzı Topuz gibi... Sonlan bu düşüncemi değiştirdim ve "iyi ki de öyle olmuş "dedim. Delikanlı Hıfzı Topuz gibi Orhan Koloğlu da ga- zeteciliğin günlük çalışmalan yerine daha kalıcı ya- pıtlan birbirleri ardından inanılmaz bir enerjiyle sı- ralıyoriar. ••• Eski dostum ve ağabeyim Orhan Koloğlu'nu an- mamın nedeni, 4 Aralık günü Cumhuriyet'in 15. sayfasında çıkan, "Demokrasiye adım atarken, ilk deneme: 1945 Tan Olayı" adlı yazıs oldu. Kısa, objektif yazı çok ilginç gözlemleri içeriyor- du. Orhan Koloğlu, Türkiye'nin girmeye hazırlandığı çok partili yaşamın nasıl geçeceğinin daha Tan ola- yından belli olduğunu söylüyor. Bizde kimi çevreler, Türkiye'deki kınlma noktası- nın 1950 yılında iktidara gelmiş olan Demokrat Par- ti'nin ödüncü ve gerici politikalanyla başladığını sa- nırlar. Oldukça yaygın bir kanıdır bu. Oysa, Demokrat Parti iktidannın tomurcuklan bir zamanlann tek partisi CHP içinde daha kırklı yılla- nn ortalannda yeşermeye başlamıştı bile. Orhan Koloğlu'nun büyük bir isabetle belirttiği gi- bi, Tan Olayı bunlardan biriydi. Nitekim, Uğur Mumcu da "Kırklann Cadı Kaza- m" adlı yapıtında bu gerçeği vurguluyordu. • • • Demokrat Parti'nin iktidara gelişi, gerici ırkçt akım- lara ivme kazandırdı kuşkusuz. Ve Türk çok partili yaşamı "tahkimatta yapılan ha- ta" yüzünden birtürtü, katılımcı, çoğulcu gerçek bir demokrasiye dönüşemedi, yalnızca yanlış yorum- lanan bir milli irade kavramı yüzünden, bir çoğun- luk, hatta zaman zaman da tıpkı bugün olduğu gi- bi bir azınlık diktası olarak kaldı. Araştırmacı yazarCan Dündar'ın Tan Matbaası olayı ile ilgili belgeselini ne yazık ki göremedim. Ama, dünkü yazısından bilmediğim bir noktayı öğ- rendim, olaya katılanlar arasında, genç bir İTÜ öğ- rencisi olan Süleyman Demirel de varmış. Demek ki, Süleyman Bey'in o garip demokrasi kültürünün biçimlenmesinde bu türolaylann daet- kisi olmuş. Bilmem Can Dündar belgeselinde o noktaya do- kundu mu? Eğer dokunmadıysa onu da ben belir- teyim: 4 Aralık 1945 günü göstericiler, Galatasaray ü- sesi'nin kapılanna dayanıp, öğrencileri kendileriy- le birlikte bu vandalizme katılmaya çağırdıklannda, okulun efsanevi müdürü Behçet Gücer (Baba Beh- çet) haber gönderir: - Kimse katılmayacak, kimse okuldan çıkmaya- cak! öğrenciler bu çağnya harfiyen uyarlar. Galatasaraylılar için tıpkı Tevfik Fikret'in Abdül- hamid'in hafiyelerine öğrencilenni teslim etmeme- si gibi, bu olay da tarihlerinin bir övünç öğesidir. Tarihin şu garip tecellisine bakın ki, 1945 Tan ola- yını yazısıyla kışkırtıp kotaran Hüseyin Cahrt Yal- çın da, çarpık oluşmasına katkıda bulunduğu, çok partili rejimde, seksen yaşında Menderes iktidan tarafından hapse atılacaktir. "Eee, etme bulma dünyası" demeye de pek di- lim varmıyor Sevgili. Kamu yönetimi tasarısına eleştiri Öymen: Reform rönesanssız olmaz tstanbul Haber Servi- si - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öy- men, reformların top- lumda ortak bir anlayış oluşturularak yapılabi- leceğini belirterek "Ka- mu Yönetimi Temel Ka- nunu Tasansı bir reform nMiği taşırrmor. Bu met- ni yeni baştan yazmak lazun" dedi. tstanbul Yüksek Tica- ret ve Marmara Üniver- sitesi (MÜ) îktisadi Ida- ri Bilimler Fakültesi Me- zunlan Derneği'nce dü- zenlenen "Kamunun Ye- nidenYapılandınlmasm- da Yerel Yönetimler ve Harcamalann Denetim ve Şeffaflığı" konulu sempozyum, Sultanah- met'teki MÜ Rektörlük Binası'nda gerçekleştiril- di. Sempozyumun açı- lışında konuşan dernek başkanı Sabri Tümer, Türkiye'nin yönetim ya- pısını tümden değiştire- cek olan "Kamu Yöne- timi Temel Kanunu" ile "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu" ta- sanlannın kamuoyunda yeterince tartışılmadığı için böyle bir toplantı düzenlediJderini söyle- di. OnurÖymen toplan- tıdaki konuşmasında ta- sannın reform niteliği taşımadığını ifade ederek "Uhı ÖnderAtatürk'ün gerçekleştirdiği hareket- ler reformdu. Reform, rönesanssız olmaz. Bu metinde iki çağdaşlaştir- ma hareketi de birbirin- den kopuk olarak işli- yor" dedi. KESK'in 11 Aralık'ta yapacağı bir günlük uyan eylemine hekimler de destek verecek ATD: SabırtaşıçatladıANKARA/ÎZMİR (Cumhuriyet) - Kamu Emekçileri Sendikalan Konfe- derasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, Kamu Yönetimi Temel Ya- sası Tasansı'nı protesto etmek ama- cıyla AKP Ankara ll Başkanhğf na si- yah çelenk bıraktı. Partinin il başkan- lığı binası önünde toplanan grup, elle- rinde pankartlarla AKP iktidan aley- hinde slogan attılar. Ankara Tabip Oda- sı (ATO), KESK'ın 11 Aralık'ta yapa- cağı 1 günlük uyan eylemine destek ve- receğini bildirdi. AKP 11 Başkanlığı'na siyah çelenk bırakan KESK Ankara Şubeler Platfor- mu adına açıklama yapan Dönem Söz- cüsü Erkan Sümer, hükümetin "ser- mayenin sesnden" başka bir sesi duy- mak ıstemediğini belirterek, "Ekono- mik göstergeler yansraldığı gibi iyi de- • KESK Ankara Şubeler Platformu, AKP Ankara îl Başkanlığı önüne siyah çelenk bırakarak Kamu Yönetimi Temel Yasası Tasansı'nı protesto etti. Platform adına konuşan dönem sözcüsü Erkan Sümer, hükümetin 'sermayenin sesinden' başka bir sesi duymak istemediğini söyledi. ğfl. Emekçiler saün aiamıyor. Kiiçükes- naf ve çiftçi vahim durumda. Yoksul- lukarüyor" dedi. Herkese eşit nitelik- li parasız sağlık hizmeti ve eğitim ta- lep ettiklerini vurgulayan Sümer, AKP hükümetinin 2004 bütçesini ve Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasansı'nı pro- testo ettiklerini kaydetti. Ankara Tabip Odası (ATO), KESK'in 11 Aralık'ta yapacağı bir günlük uya- n eylemine destek vereceğini bildirdi. Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. SinanAdıyaman, sabır taşının çatladı- ğını belirterek, hekimlerin ve sağlık çalışanlannın olmazsa olmaz taleple- ri gerçekleşinceye, sonuç alıncaya ka- dar eylemlerin süreceğini bildirdi. Adı- yaman, hekimleri aklıselime davet eden Sağlık Bakanlığı Müsteşan Necdet Ünüvarın açıklamalannı talihsizlik olarak nitelendirerek, "AKP iktidan- nın çoksestüige, örgüthi kesimlerin var- hğma ve görüşlerine tahammülü yok" dedi. AKP iktidannın uyguladığı sağlık politikalan ile insanı ortadan kaldırma- yı yerine "müşteri yurttaş'' kavramı- nı koymayı amaçladığına dikkat çe- ken Adıyaman, Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'm hekimlere ve sağlık çalışanlanna yönelik önyargıh tutu- mundan vazgeçmesi gerektiğini kay- detti. Sağlık Bakanlığf ndan beklenilen tutumun sağlığa genel bütçeden ayn- lan kaynağın arttınlmasını sağlayarak, sağlık çalışanlannın özlük haklannı iyileştirmek ve toplumun sağlık hak- kını koruyucu düzenlemeler yapmak olduğuna dikkat çeken Ankara Tabip Odası Başkan Sinan Adıyaman, talep- lerinin ve uyanlannın AKP hüküme- ti tarafından dikkate alınmamasının Türkiye'yi sağlık alanında uçuruma sürüklediğini kaydetti. KESK üyeleri tarafından tzmir Ko- nak Alanı'nda da "KamuReformu Al- datmacasma Karşı İşimize, tş Güven- cemizeve Geleceğimize Sahip Çıkmak için'' adıyla halka yönelik bülten da- ğıtıldı. Burada basın açıklaması yapan KESK Izmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ergün Demir, 10 Aralık'ta viziteye çıkacaklannı, 11 Aralık'ta da iş bırakarak Konak Alanı' nda toplana- caklannı bildirdi. AKP'nin kamu hizmetlerini şirket- lere açmanın planlannı yaptığını belir- ten Demir, "\urttaşlara paran varsa oku, paran varsa tedavi oL, paran var- sa hizmet al diyoıiar. Denetim yok, ka- üfamyok, halkm veemekçilerin söz hak- kı \ine yok. Çiinkü onlar söz hakkını şirkedere, yandaşlara tanıyorlar" dedi. tĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇlN Erdoğan: Terörist yalnız bırakılmalı Istanbul için 100 trilyonluk ek ödenek ANKARA(CumhuriyetBüro- su) - Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, "en büyük aşkun" diye nitelediğı Istanbul için 2004 yı- lında 100 trilyon lıra ek ödenek ayıracaklannı söyledi. Başbakan Erdoğan, TÜR- SABın 16. Olağan Genel Ku- rulu'nda yapüğı konuşmada Tür- kiye'nin sahip olduğu zengin olanaklarla gücünü topladığını savunarak "Ihracattan turizme cumhuriyet tarihinin rekorian- nı kuTyoruz" dedi. Erdoğan, ts- tanbul'da yaşanan terör saldın- lannuı ardından Ingiltere'nin, vatandaşlanna yaptığı "Türld- ye'yegtaneyin" uyansını kaldır- dığını ifade ederek bu doğru yak- laşımın diğer Avrupa ülkelerine de örnek olmasını istedı. Erdo- ğan, birçok zeminde, AB ülke- leri ve aday ülkelerin büyükel- çilerine verdiği yemekte, "Bizi ikinci bir terör olayı ile baş başa bırakmamahsınE. 1eröriin ekme- ^ne yağ sürmemeysiniz" dedi- ğini vurgulayarak "Terörüvıete- röristi yalnız bırakmak lazun. Bunun için birfiktehareketeüne- Byiz" diye konuştu. Bir "Istanbul çocuğu" olarak, Istanbul için özel bir başlık aç- mak istediğini kaydeden Erdo- ğan, şunlan söyledi: "Ziratstanbulbenimen büyük aşkundır. Benim için Türkiye'nin özetidir. Çünkü ortasından deniz geçen bir başka şehir yoktur. Dünyanmgözbebeği tstanbuliçin daha çok şey y apmalıyız. İstan- buCu görmeden bu dünyadan göç eden herkes adına hayiflanı- nm. Bir dünya başkenti olan ts- tanbul'un en az Paris ve Lond- ra kadar ziy^retçiye ulaşması- nın hayatini kuranm. Hükümet olarak2004yıhnda tstanbul için fla\« 100trilyonfirahkek bir öde- nek öngörüyoruz." Başbakan Erdoğan, Istan- bul 'daki "yıkık-dökük'' tarihi bi- nalan tespit edeceklerini ve bun- lan restore ederek otel olarak hizmet vermesini sağlayacakla- nnı kaydetti. Erdoğan, "Hedefi- miz turizm getiıierini ilk 5 yılda 30 milyar dolara çıkarmaktır, önümüzdeki 10 yılda da 60 mil- yar dotan yakalamakür" dedi. îstanbul'dan 25 otobüsle Ankara'ya giden DSP'liler 'Meydanı komploculara, ihanetçilere bırakmayın' dediler Ecevit'e 'sitme' baskısı AINKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Siyaseti bırakacağını açıklayan DSP Genel Başkam Bülent Ecevit'i, Istanbul'da 25 otobüsle gelen partililer ziyaret etti. Partililer, Ecevit'in siyaseti bırakmamasını istedi. Ecevit, "DSP, bize ihtiyaç duymadan sorumluluklanm yerine getireböecek durumdadır" dedi. Sabah saatlerinde bir süre DSP Genel Merkezi önünde slogan atarak bekleyen ^ ^ ^ ^ _ partililer, Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit'i "Halkçı Ecevit, Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganlanyla karşıladı. DSP Istanbul II Başkam Soydal Sıdal, ziyareti Ecevit'e bağlılık andı sunmak amacıyla gerçekleştirdiklerini bildirdi. Sıdal, Ecevit'in genel başkanlık görevini bırakacağına ilişkin açıklamasmın kendilerini üzdüğünü belirterek, "Toplumumuz sizlere yapılan haksıziıklan, ihanetleri, yeni yeni anlamay a başladL Mey dam • Demokratik sol kültürün yaşaması için kendisinin genel başkan olmasının şart olmadığını belirten Ecevit, "DSP bize ihtiyaç duymadan, sorurnluluklannı yerine getirebilecek durumdadır" dedi. komploculara, sivil darbecilere, ihanetçilere bırakmayınız" dedi. Demokratik sol kültürün yaşaması için kendisinin genel başkan olmasının şart olmadığını belirten Ecevit, "DSP bize ihtiyaç duymadan. sonımluhıklannı yerine getirebilecek durumdadır. Bunu vatandaşlanma kanıüamak istiyorunr dedi. "Türidye seninle gurur duyuyor" sloganlanna "Ben de demokratik solcularla kıvanç duyTiyorum" karşılığıru veren Ecevit, genel başkan olmasa bile DSP'lilerle birlikte olacağını ve partinin güçlenmesi için çaba harcayacağını bildirdi. AKP'nin Türkiye'nin başına büyük sorunlar açacağı _ _ _ _ _ uyanlannın haklı çıkmaya başladığını söyleyen Ecevit, "Atatürk'ün çağdaş Türkiyesi ciddi tehüke ile karşı karşrya" dedi. Ece\'it'in konuşması sırasında bir kişi, "Kader mahkûmlan sizinle gurur duyııyor. Onlara affı siz çıkardııuz, emrinle ölürüz'' diye bağırdı. Ecevit çifnni partililer, "Halkçı Ecevif'sloganjyJa karşıladı. (AA) IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Iran'a eylül ayında yaptığımız ziya- ret sırasında ülkenin tanınmış gazete- ci ve yazartan bizlere "Burada yürüt- tüğümüz özgüriük mücadelesine des- teğinizi bekliyorvz" çağnsında bulun- muşlardı. Görüştüğümüz bazı yazar- lar hapisten yeni çıkmışlardı, bir kısmı ise cezaevine girmek üzereydiler. Dü- şünce açıklamak yüzünden tutuklan- manın ne demek olduğunu iyi biliyor- duk. Yurtdışından meslek örgütlerimiz- den gelen destek mesajlan bizler için önemli bir moral kaynağı oluyordu... Yazariann uluslararası örgütü PEN ge- çen günlerde, Iran'daki gazeteci ve ya- zariann durumuyla ilgili bir kampanya başlattı. 1 Aralık'ta başlayan kampan- ya 20 Aralık'a kadar sürecek. Kam- panya ile ilgili PEN'in açıklamasını oku- yunca, Iranlı meslektaşlarımıza verdi- ğimiz sözü anımsadım. Iran'da önem- li bir demokrasi ve düşünce özgürlü- ğü mücadelesi yürütülüyor. Bu müca- delenin en ön saflannda da gazeteci- ler ve yazarlar bulunuyor. Bu yüzden onlartutuklanıyorlar ve cezaevinde çok kötü koşullarda tutuluyorlar. İran'daki Tutuklu Gazeteciler Uluslararası PEN Yazarlar örgütü, Iran'da gazetecilere ve yazartara uygu- lanan baskılara karşı kampanyayı baş- latırken şunları açıkladı: Iran'da ifade özgürlüğüne yönelik baskılar giderek artıyor. Uluslararası PEN'in 2002 yılı Mayıs ayında Iran'la ilgili yürüttüğü kampanyadan bu yana 7 yazar ve ga- zeteci daha düşüncelerini açıkladıkla- n için tutuklandılar, mahkûm edildiler ve uzun süreli cezalara çarptırıldılar. Uluslararası PEN, 14 gazeteci veya- zann serbest bırakılması için kampan- ya yürütürken halen mahkûm olmuş ve cezaevine girmeyi bekleyen 11 yazar ve gazetecinin durumunu da izlediği- ni belirtiyor... Düzinelerce yazar da da- ha önce mahkûm edilip tutuklanmış- tı. PEN, yazartara ve yayıncılara uygu- lanan baskıların artmasından duydu- ğu endişeleri şöyle dile getirdi: Cum- hurbaşkanı Hatemi'nin reform hareke- tinin 2000 yılındaki Parlamento seçim zaferinin ardından tutucu yargı siste- mi, önde gelen reformcu ve bağımsız isimleri baskı altına almak için tutuk- luyor. Yazarfar, gazeteciler ve yayıncı- lar hedef alınmış durumda. Bu süre içinde 90'ın üzerirîde reformcu yayın ka- patıldı. Sertlik yanlısı dinciler, 'yasadı- şı' saydıkları web sitelerini kontrol et- mek amacıyla bu yıl yeni bir komisyon kurdular. Bu komisyon, son üç yılda çok sayıda reformcu gazetenin kapatılma- sı üzerine gelişen ve yaygınlaşan ha- ber sitelerini hedef aldı. Bu nedenle iki intemet gazetecisi tutuklandı. Şubat 2003 tarihinde Iran'ı yedi yıl- dan beri ilk kez ziyaret eden Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun beş üyesi, keyfi tutuklamalan araştır- dılar. Çok sayıda insan keyfi biçimde gözaltına alınmıştı. Siyasi muhalifler mahkemeye çıkârılmadan uzun süre tecritte tutulmaktaydılar. Komisyon, bu iki durumdan ciddi endişe duyduk- larını açıkladı. Haziran 2003'te Tahran caddelerinde binlerce protestocunun öğrenciler önderliğinde yaptıkları yö- netim aleyhindeki gösteriler şiddetle bastınlırken, orada bulunan çok sayı- da gazeteci de tutuklandı. PEN, sert- lik yanlısı dincilerle, reform yanlısı libe- raller arasında artan gerilimin gazete- ci ve yazariann durumu üzerinde ya- rattığı etkilerden ciddi olarak endişe duyuyor. Kampanya, Iranlı yetkilileri uyarmak amacını taşıyor. PEN'in yürüttüğü kampanyanın ilk aşamasında uzun süredir cezaevinde yatan gazetecilerin durumu ele alınıyor. Aralannda 11 yıldır hapiste yatanlann da bulunduğu gazeteci ve yazariann isimleri şöyle: Abbas Abdi, Haşim Aghaceri, Rıza Alicani, Hüccetülis- lam Hasan Yusufı Eşkevari, Amir Abbas Fakhravar, Ekber Genci, Hü- seyin Gaziyan, Ali Rıza Cabari, Si- amak Pourzand, Taki Rahmani, Ha- lil Rüstemhani, Hoda Saber, Said Sadr ve Nasır Zarafşan. Kampanyanın ikinci aşamasında ise cezaevinde kötü muameleye uğrayan ve tecritte tutulanlann durumu dile ge- tiriliyor. özellikle uzun süredir Evin Ce- zaevi hücrelerinde tek başlarına tutu- lan Ekber Genci ve Abbas Abdi'nin durumuna dikkat çekiliyor. Amir Abbas Fakhravar'ın gözaltında iken uğradığı kötü muamele nedeniyle oluşan yara- ları ise tecrit nedeniyle tedavi edilmi- yordu. Kampanyanın üçüncü aşama- sında ise adil yargılama konusundaki endişeler vurgulanıyor. PEN, 14 Hazi- ran 2003 tarihinden bu yana tutuklu bu- lunan ve kapalı kapılar ardında yargı- lanan Taghi Rahmani, Rıza Alicani ve Hoda Saber'in mahkûmiyet süreleri, haklanndaki iddialar üzerine kamuoyu- na hiçbir bilgi verilmemesine dikkat çekiyor. Iran'da hapiste ve baskı altında tu- tulan gazeteci ve yazariann bir an ön- ce özgüriüklerine kavuşmasını diliyo- rum. Onlarla sıcak bir dayanışma için- de bulunduğumuzu belirtmek istiyorum. Umarım, Türkiye'deki meslek örgüt- leri de bu kampanyaya destek verir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle