Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ARALIK 2003 PA^AR CUMHURİYET SAYFA
J\_ \j J_j J. U J \ kurtur(acumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAYAKDN
"Ne sihirdir ne keramet...T" T"arry Kellar, gazete ilanındaki adre-
ğ—i segeçkalmanıntela^ıylahızhadım-
 J. larla yürümektedir. Hayır, ona veril-
rau'ş, yetişmek zorunda olduğu bir randevu
yoktur. On bir yaşındaki KelLar, ünlü sihirbaz
Harris Hughes'in kendisin* asistan olarak
bir çocuk aradığını bildiren ilanı, gazetede
çıktığı günden çok sonra görîir. Böyle bir işin
birçok çocuğun rüyasını süsl ediğini ve birinin
mutlaka sihirbazm yanında eğitime başladığı-
n ı düşünse de şansını dencrnede kararlıdır.
Hızlı adımlarla yürümesi de zaten yok deni-
lecek kadar az olan şansını çoğaltmak içindir.
Harris Hughes'in, gösterilcrden kazandığı
paralarla aldığı muhteşem evın bahçe kapısı
tam karşısında durmaktadır. Demir kapıyı
açarken hızlı yürümekten dolayı sıklaşan
kalp atışına bir de heyecanın ritmi eklenir.
Görkemli eve doğru yürürken siyah, sevim-
li bir köpek çıkar karşısına. Onu görmekten
mutludur, eğilir ve tüyleriai okşamaya baş-
lar. Köpek de, Harry Kellar'in sıcak dokunuş-
lanna kayıtsız kalmaz ve yere uzanır. Tam o
sırada bir ses yankılanırbahçede: "İş için mi
geldin?"
Sesin sahibi Harris Hughes'tir. Sert görü-
nüşü, top sakalı ve elindeki içkı bardağıyla
evin taraçasında durmaktadır ünlü sihirbaz.
Kellar, öylesine korkar ki yutkunarak başuıı
"evet" anlamında sallar. Çocuğun bu duru-
muna gülen sihirbaz, "Işe alandın, içeri gel"
diyerek kaybolur gözden. Kellar eve girdiğin-
de, iş başvurusu için gelen rüm çocuklara
bahçedeki köpeğin havladıgını, sihirbazın
köpeğin sevgiyle karşıladığı ilk çocuğu asis-
tan olarak seçmeye karar verdiğini öğrenir!
Slhlrbazlık sanatının Incellklerl
Her sihirbazın bu büyülü dünyaya adım atı-
şı Harry Kellar gibi olrnaz elbette. Ama, bu
konuda anlatacağımız ilginç öykülerin kah-
ramanlarından biri de Jean Eugene Ro-
bert'tir. Bir saatçinin yanında çırak olarak
çalışan Robert, günlerden bir gün, mesleğiy-
le ilgili bir kitap almak için kitapçıdan içeri
girer. Çıktığında, bir kitap taşımaktadır kol-
tuğunun altında. Genç adam eve geldiğinde
aldığı kitabın saat tamiriyle ilgisi olmadığı-
nı anlar. Yanlışlıkla sihirbazlık sanatının ın-
celiklerini anlatan bir kitap almıştır. Değiş-
tirmeye kararlı olduğu kitabı mum ışığı altın-
da okumaya başlar...
Sihirbaz Jean Eugene Robert "Houdin"
adlı bir kadınla tanışır ve evlenir. Gösteri afiş-
lerinde adı artık "Robert Houdin" olarak
yazmaktadır. Sakın ola ki, bu sihirbazı Har-
ry Houdini ile kanştırmayın! Hayatını be-
yazperdede Tony Curtis'in canlandırdığı
Asıl adı "Eric Weiss" olan
Harry Houdini, sihirbazlık
numaralarına altı yaşındayken
başlar. Bir çilingirin yanına
çırak olarak verildiğinde bir
yandan hünerini artırmak
için kitaplar okumakta,
öbür yandan kilitlerin
sırnnı öğrenmektedir.
Eric Weiss,
kendinden önce
yaşamış olan
Robert Houdin'in
numaralannı
kitaplardan
okuduğunda
öylesine hayran
kalır ki adını
"Harry Houdini"
olarak değiştirir.
Ünlü sihirbazı
yıllar sonra
beyazperdede
Tony Curtis
canlandınr.
Harry Houdini, kansının adını afişlere taşı-
yan Robert Houdin'in ölümünden dört yıl
sonra, 1875'te gelir dünyaya. Asıl adı "Eric
VVeiss" olan Harry Houdini. sihirbazhk nu-
maralanna altı yaşındayken başlar. Bir çilin-
girin yanına çırak olarak verildiğinde bir yan-
dan hünerini artırmak için kitaplar okumak-
ta, öbür yandan kilitlerin sırnnı öğrenmekte-
dir. Eric Weiss, kendinden önce yaşamış olan
Robert Houdin'in numaralannı kitaplardan
okuduğunda öylesine hayran kalır ki adını
"Harry Houdini" olarak değiştirir. Houdi-
ni, kardeşi Theo'yla birlikte yaptığv gösteri-
lerde kelepçeleri ve içine girdiği para kasa-
lannı açtıkça, kafesten kurtulmuş bir kuşun
kanat çırpışına benzer alkış sesleri yükselir
izleyicilerden. Tabii bu arada kasalan da pa-
ra dolmaktadır!
Tony Curtis'in filminde Houdini'nin ha-
yatı trajedik bir şekilde son bulur. Ünlü sihir-
baz içi su dolu bir cam kulübeye elleri kelep-
çeyle bağlı olarak baş aşağı sarkıtılır. Zaman
ilerledikçe bir şeylerin de ters gittiği anlaşı-
lır. Houdini ellerini çözemez ve bogularak
ölür... Bir sihirbazın tehlikeli bir numara ya-
parken sahnede ölmesi sinema için elbette
iyi finaldır. Oysa işin aslı hiç de öyle değil-
dir: Houdini, soyunma odasında kann kasla-
nnın çok güçlü olduğunu, sert yumruklar kar-
şısında kılının bile kıpırdamayacağını övüne-
rek anlatır. Orada bulunan bir öğrenci yum-
ruklanna karşı bunu yapamayacağını söyler
Houdini'ye. Iddia üzerine Houdini, genç ada-
mın kamına üç sert yumruk atmasına izin ve-
rir. Aldığı darbeler sonucunda sihirbazın
apandisiti patlar ve birkaç gün içinde son ne-
fesini verir!
Slhlr dünyasının ünlü IRIIIsl
Siegfried Fischbacker, günler süren de-
niz yolculuğundan sıkılmamalan için yolcu-
lara gemide gösteriler düzenleyen sıradan bir
sihirbazdır. Sihirbazlar tarihini bilenleriniz,
adını andığımız insanın tanınmış bir sihirbaz
olduğunu bilip, "sıradan" sözcüğüne karşı
çıkmışlardır. Oyleyse ne olur da Fischbacker
üne kavuşur?
Biryolculuk sırasında Fischbacker'm yap-
tığı numaralar Roy Horn'un ilgisini çeker.
Roy Horn, bizim Türk filmlerinde olduğu gi-
bi ona gazinosunda iş mi teklif eder?.. Ha-
yır!.. Roy Horn aynı gemide çalışan bir ka-
marottur. Horn, tavşanlan yok ettiği gibi ke-
disi Cheeta'yı dakaybedip geri getirmeyi de-
nemesini ister sihirbaz arkadaşından. Fisch-
backer, Horn'un evinde denediği ve başardı-
ğı bu gösteriyi gemide de yapmak ister. Ya-
par da... Ne var ki, bu numara Horn'un ko-
vulmasına neden olur. Çünkü mürettabahn
gemiye hayvan getirmesi yasaktrr! Fisch-
backer, Horn'u asistan olarak yanına alın-
ca, sihir dünyasının ünlü ikilisi doğmuş
olur. Işi öylesine büyütürler ki, kafesteki
bir kaplanı, hatta bir arslanı bile binler-
ce insanın gözü önünde yok edip geri ge-
tirirler.
•Slhlr diye bir $ey yok Ml*
Bazılannızın "Sihir var mıdır?" diye sor-
duğunu duyar gibiyim. Ben bu konuda sözü
şair dostum Hakan Savh'nın dizelerine bı-
rakıyorum:
sirkin arslanı ölmüş
kristal bir tabut için sihirbaza bakıyor
herkes
ama diyor sihirbaz, siz de biliyorsunuz
sihir diye bir şey yok ki!
Sihir yoksa, sihirbazlann marifetindeki sır
nedir? Oyleyse kalkın bir başka ünlü sihirbaz,
David Copperfield'in yanına gidelim. Pek
çok insan Copperfield'in sihirbazlık konu-
sunda antika eşya ve kitap topladığını ve bun-
lardan bir müze kurduğunu bilmez. Koleksi-
yonda, sihirbaz VVhymanın Abraham Lin-
coln'un elinden geçirmeyi başardığı bozuk
paralardan, Houdini'nin eşyalan ve ses kay-
dının olduğu tek plağa kadar binlerce eşya,
doküman bulunuyor. Bu muhteşem birikimi
görenler, sihirbazlık mesleğinin nasıl yoğun
bir çalışma gerektirdiğini, bir emek işi oldu-
ğunu oracıkta kavrarlar.
îşin kolayına kaçmak îsteyen sihirbaz sev-
dalılanna da içine girdiği para kasalanndan
dışarıya nasıl çıktığmı soran gazeteciye Ho-
udini'nin verdiği yanıtı yazalrm: "Unutma
ki, para kasalan dışardan açılmamak için
yapılır. Bense hep içerdeyim!"
RTALAN' SERGİSİBU.İKŞAMKADKÖY'DEAÇILIYOR
Sanatçılar yine
sokağa çıktıKültür Senisi - Ka-
dıköy Kadife Sokak, bu
akşam açılacak olan,
sokağı ve sokaktaki ya-
pılan kuşatacak 'Art-
Alan' başlıklı sergiye ev
sahipliği yapıyor. Küra-
törlüğünü Seda Ya-
vuz'un üstlendiği ve re-
sim, heykel, performans,
video, yerleştirme gibi
farklı disiplinleri bir ara-
ya getiren sergi, 'Kav-
ramsal boyutta, sokak
nasıl tanımlanır' sorusunun yanıtını
ararken yaşadığımız sokaklarda birik-
rirdiklerimizi belleğimizde yer etme-
si için yoklama. 'arda kalmış' olana
bakma gerekliliğini ele alıyor.
Merih Akoğul, Aslı Erdoğan, Nu-
rettin Erkan, Kaan Çay-
damlı, Ege Madra, Be-
tül Merkan, Denizhan
Özer, Arzu Parten, Ari
Alpert, Özgül Arslan,
Serdal Bekar, Erim Bik-
kul, Selim Çatkın, Gül-
han Çifdalöz, Neşe Ço-
ğal, Hasan E. Dipşar, Fi-
dan Doğan, Eray Düz-
günsoy, Işıl Eke, Yase-
min Erdin, Başak Gü-
naçan, Tarkan Güveli,
M. Fakih Kademoğlu,
tlker Kaynak, Başak Pi-
rim, Enif Yavuz, Volga
Yıldız'ın katıldığı sergi-
de sokak, bar, sanat mer-
kezi, Cafe gibi farklı yer-
ler de sergi alanı olacak.
Açılışta çeşitli perfor-
manslann da gerçekleşti-
rileceği sergide, sokataki
tüm yapılann tuvaletle-
rinde artık olanın fotoğ-
raflannı, sokaklann ses-
siz duvarlannı dile getir-
mek isteyen metinleri, so-
kağın tüketilişine ve yasağı
çağnştıran yapısına gön-
dermede bulunan barikat-
lan, kostüm değiştirerek
sokakta zaman geçiren çe-
şitli kimliklerin canlandı-
nldığı performanslan, tü-
ketilmişliğin çağnşımlar-
la doldurulduğu bir çöp
yığımnı, ince işlenmiş ka-
davra imgesiyle sokağın
insan bedeninde salınışı-
nı, ezberletilmişçesine
kunılan diyalog ve monologlardan
oluşan konuşma balonlannı görerek
kendi sokağınıza dönmeniz müm-
kün...
(Sergi 7 Ocak 'a kadar Kadife So-
kak'ta. Bilgi için Kargart: 0 216 449
17 25)
Selim Çatkın'ın video*işinden bir görüntü.
Zeki Demirkubuz'un yönertiği "Bekleme Odası' en iyi film, en iyi kadın oyuncu ve en iyi
yardımcı kadın oyuncu olmak üzere toplam üç dalda ödüle değer görüldü.
14. Orhon Murat Arıburnu Ödülleri sahiplerini buldu
En iyifilmBekleme Odası
Kültür Servisi - Şair ve sine-
macı Orhon Murat Arıburnu
anısına meslektaşı Hüseyin
Alemdar'ın kişisel çabalanyla
verilmekte olan geleneksel Arı-
burnu Ödülleri'nin on dördün-
cüsü sahiplerini buldu.
'Şiir Kitabı', 'Yayımlanma-
mış Şiir Kitabı', 'Uzun Met-
rajlı Film', 'Uzun Metrajh
Film Senaryosu' ve 'Kısa Met-
rajh Film' dallarında verilen
ödüllerin sahipleri ve Seçiciler
Kurulu şöyle:
Şiir Kitabı: Orhan Alkaya,
Sürey>a Berfe, Salih Bolat,
Abdfilkadir Budak, Hüseyin
Haydar'ın oluşturduğu Seçici-
ler Kurulu bu dalda ödüle değer
yapıt bulamadı.
Yayımlanmamış Şiir Kitabı:
Kitap bütünlüğü taşıyan dosya-
lardan birine verilen ödülübu yıl
Hüseyin Köse'nin 'Mahvedici
Melek' adlı dosyası aldı. Dos-
ya Hera Şiir Kitaphğı'nca yıl so-
nunda yayımlanacak. Seçiciler
Kurulu Hüseyin Alemdar, Me-
tin Cengiz, Turgay Kantürk,
Hüseyin Peker ve Mehmet
Mümtaz Tuzcu'dan oluşuyor-
du.
Uzun Metrajlı Film: Bu dal-
daki Seçiciler Kurulu'nda Sev-
da Aktolga, Mehmet Dinler,
Celal Hafifbilek, Metin Kaçan
ve Alin Taşcıyan yer alıyordu.
ödül kazanan film,
yönetmen ve oyuncular
2002 ve 2003 yapımı filmler
arasından üç filmle birlikte, yö-
netmen ve oyunculuk ödüllerini
kazananlann belirlendiği, ödül
kazanan filmlerin bir önceki yı-
lın filmleriyle, gerekli izinler
alınarak 'Arıburnu Ödüllü
Filmler Haftası' adı altında Is-
tanbul, Ankara ve Izmir'deki an-
laşmalı salonlarda seyirciye üc-
retsiz sunulduğu bu dalda şu ki-
şi ve yapıtlar ödüle değer görül-
dü.
En iyi film: 'Bekleme Odası'
(Zeki Demirkubuz); Derya Ar-
baş Özel Ödülü: 'Karşılaşma'
(Ömer Kavur); Mehmet Emin
Toprak Ödülü: 'Çamur' (Der-
viş Zaim); En îyi Yönetmen:
Ömer Kavur (Karşılaşma); En
iyi Kadın Oyuncu: Nurhayat
Kavrak (Bekleme Odası); En
iyi Erkek Oyuncu: Uğur Polat
(Karşılaşma); En tyi Yardımcı
Erkek Oyuncu: Hasan Mulla-
oğlu (Metropol Kâbusu); En
iyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Ni-
lüfer Açıkalın (Bekleme Oda-
sı).
Uzun Metrajb Film Senar-
yosu: Özgün senaryolar arasın-
dan seçilecek olan çalışmalar-
dan birine verilen ödülü Yeliz
Altun'un Belki Bir Gün' adlı
özgün senaryosu kazandı. Ödül,
kazanan yapıtın 20 kutu negatif,
20 saat montaj çahşması hakkıy-
la desteklenmesi ve 2004'te se-
naryo sahibinin de katılımıyla
fihne alınması. Seçiciler Kuru-
lu: Muzaffer Hiçdurmaz, Hü-
seyin Kuzu, Menderes Saman-
çılar, Erdoğan Tokatü ve Ümit
Ünal'dan oluştu.
(Avnntılı bilgi için: 0 212 245
67 87/251 29 61f
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Kara Çarşaf Derken...
Daha mı çoğaldılar? Bana mı öyle geliyor?
Hep varlardı da benim mi dikkatimi çekmiyor-
du? Terör haberleriyle birlikte görüntüleri med-
yada daha mı çok kullanılır oldu?
Kara çarşaflıiardan söz ediyorum.
Farklı modelleri var: Çoğu saçı başı örtmekle
kalmıyor, tepeden aşağı alnı ve kaşları da örtü-
yor, gözlerin yarısına kadâr iniyor, yanakları ve
elbet boynu gizledikten sonra (bilmez misiniz,
kadınların boyunları ha bire 'şehvet şehvet' di-
ye sinyal verir) dudakların üzerinde kapanıyor.
Ancak bu dudak üzerinde kapanmada galiba
sorun var. Şimdi kış, rüzgârfalan... Kimileri ka-
ra çarşafın uçlarını ağzının içine iyice, sıkı sıkı-
ya tıkıştırıyor ki uçmasın. Çarşafın girdiği ağız-
da söze kelama yer kalmaz elbet... Ama gelin
görün ki burun açıkta, kara çarşaf nasıl örtülür-
se örtülsün, burun hep açıkta kalıyor... Kadın be-
deninde 'tahrik edici' diye değerlendirilmeyen
tek şey burun olsa gerek...
Bir kez Yemen'deydim. (Tamam, burun mese-
lesine bağlayacağım...) O zaman iki Yemen var-
dı. Sovyet destekli Komünist Yemen ve Ameri-
kan destekli Islami Yemen. Ben ikincisindey-
dim...
Karşıdan gelen bir grup insan gördüğümde,
burada erkekler de mi kara çarşafa bürünüyor
diye şaşırdım. Hepsi bıyıklıydı... Sonra yaklaş-
tıklarındadurumu kavradım. Karaçarşaflı kadın-
lardı. Ancak burun ve dudakları örtmek için bi-
ri dikey, biri yatay iki bölümden oluşan (baş aşa-
ğı dönmüş T gibi) siyah demirden küçük mas-
keleri vardı. Bu maskeler küçük bir siyah çubu-
ğa bağlanmıştı ve kadınlar siyah eldivenli elle-
riyle bunları yüzlerinin önünde tutuyordu. (Ade-
ta 'Comedia dell Arte maskeleri' gibi.)
Henüz Türkiye'de bu modeli görmedim. Ama
neden olmasın? Demokratik bir ülkeyiz, değil
mi... Hani hâlâ kadın burnundan tahrik olan var-
sa diye, ayrıntıları verdim...
Sahi bir zamanlar bir kıyafet kanunumuz var-
dı, ne oldu?
•••
Geçen hafta buradan hem Başbakan'ın, hem
Meclis Başkanfnın önüne geçilemeyen 'namus
temizleme cinayeti', 'töre cinayeti' adı altında
kadınlara yönelik katliamları lanetlemelerini is-
temiştim.
Elbet, böyle bir şey olmadı, herhangi bir ya-
nıt gelmedi.
Ve iki gün önce gazetelerde yine bir haber:
Yine Diyarbakır'da... Bu kez 27 yaşındaki dört
çocuk anası ve sekiz aylık hamile Zozan öldü-
rüldü. (Bu kez diyorum çünkü geçen hafta öl-
dürülen Kadriye 16-17 yaşındaydı.) Tabanca-
sıyla cinayeti işleyen kayınbiraderteslim olmuş
ve emniyete 'namusumuzu temizledim' demiş.
Eh, namus 'temizlendiğine' göre nasılsa ce-
za yasasındaki 'tahrik indiriminden' yararlanır!
• ••
Bu haberi okuduğum gün 5 Aralık'tı.
69 yıl önce 5 Aralık'ta Türkiye'de kadınlar,
seçme ve seçilme hakkını elde etmişlerdi. On-
ca yılda kadınlar açısından nereden nereye gel-
diğimizi, daha doğrusu gelemediğimizi okudu-
nuz.
Yine aynı gün mutlaka bir başka haberi de
okudunuz: Kuran kurslarına teşvik!
Yaz kursları, akşam kursları, yatılı kurslar der-
ken hükümetin Kuran kurslannı yaygmlaştıracak
düzenlemeleri nasıl bir bir hayata geçirdiğini
okudunuz.
Şu anki durumu çok daha vahimleştirecek ka-
rarlar bunlar: Türkiye'de okul çağındaki her 100
erkek çocuktan 21 'i; her 100 kız çocuktan 32'si
okula kayıtlı değildir. Okuma yazması olmayan
kadınlann oranı kimi Güneydoğu illerimizdeyüz-
de 80'leri bulmaktadır?
Ve okumayı sürdürüyorum: TÜSlAD'ın 'Ka-
dın-ErkekEşitliğine Doğru Yürüyüş' başlıklı çok
geniş kapsamlı raporundan:
"Dikkat çekici bir özellik, ortaöğretimdeki kız
öğrenci dağılımının, ilköğretime kıyasla katılım
sayı ve oranındaki düşüştür. Mesleki teknik or-
taöğretim kurumlan, cinsiyet ayınmının belirgin
biçimde arttığı kurumlardır. Mesleki teknik eği-
timde sıra dışı olan bir gelişme, din eğitiminde-
ki kadın yoğunluğudur. Yüzde 50.25 7e bu okul-
lardaki kız öğrenci katılımı, erkek öğrencilerin
önüne geçmiştir."
Evet, ne diyorduk... Kara çarşaflılar... Dahamı
çoğaldılar? Yoksa bana mı öyle geliyor? Ne der-
siniz?
zeynep ' zeyneporal.com
Faks:(0 212
Oyun değil, yaşamöyküsü
• Kültür Servisi - Sahneye adım atışımn
50. yılını kutlayan Müjdat Gezen'in yazdığı ve
yönettiği tek kişilik oyunu 'îtiraf Ediyorum'
izleyiciyle bugün saat 18.30'da Kadıköy Halk
Eğitim Merkezi'nde yeniden buluşuyor. 'Oyun
değil yaşam öyküsü' olarak tamtılan oyun,
sanatçının çocukluğundan çocuğuna, sahne
hayatına başladığı yıllardan yakın dostlan
ile yaşadıklanna kadar uzanıyor. 'îtiraf
Ediyorum' 13 Aralık Cumartesi günü saat
21.00'deve 14 Aralık Pazar günü 15.30'da
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde izlenebilir.
(0 216 348 80 72)
BUGUN
• AKM KONSER SALONU'nda 20.00'de
Onur Akın'ın konseri. (0 212 251 56 00)
M CRR'de 'VIII. Uluslararası Mistik
Müzik Festivali' kapsamında 19.30'da Ahmet
Özhan'ın genel yönetmenliğini yaptığı
Mevle\i Ayini / Kültür ve Turizm Bakanlığı
İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu'nun
konseri. (0 212 232 98 30)
• BİLGİ ÜNİVERSİTESİDOLAPDERE
KAMPUSU'nda 'Avusturya Filmleri'
kapsamında 14.00'te 'Blue Moon', 16.30'da
'Ikarus', 19.00'da 'Nogo', 21.30'da 'Suzie
Washington' fümlerinin gösterimi.
(0 212 293 5010) * ' 4